Cumhurbaşkanı Erdoğan, ortak canlı yayında gündeme ilişkin soruları cevapladı Cumhurbaşkanı Erdoğan, ortak canlı yayında gündeme ilişkin soruları cevapladı için yorumlar kapalı 885

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Habertürk, Show ve Bloomberg HT’nin ortak canlı yayınında, Veyis Ateş’in gündeme ilişkin soruları cevapladı.

Hem oruç, hem de gecekondularda misafir olması gibi yoğun programlarına ilişkin soruya Erdoğan, bu programlara yabancı olmadığını belirterek, geçmişten bu yana yaşadıklarının, bu defa ramazan ayına denk geldiğini, havaların da güzel gittiğini, şu ana kadar bütün programlarda bugün tek, daha öncekileri çift miting olarak sürdürdüklerini söyledi.

Erdoğan, fırsat buldukça fakir evlerine gitmeye çalıştığını, dün akşam Balıkesir’de olduğu gibi toplu iftarlar yaptıklarını, bunun da ayrı bir keyif, heyecan verdiğini vurgulayarak, vatandaşların önlerini kestiğini, Balıkesir’de “Bir kahve içelim” diyen vatandaşı kırmayarak kafelerine girip beraberce çay ve kahve içtiklerini kaydetti.

Son olarak Bala’da 2 ev ziyareti yaptığını, bunların çok anlamlı olduğunu ifade eden Erdoğan, “Onların o gönülden gönüle bir bağ kurmaları, bağ kurmamız bize farklı anı yaşatıyor. Bu, bize bir şeyi daha getiriyor. O da nedir? Halkıyla bütünleşebilen bir cumhurbaşkanı. Onlar da halkına erişebilen, ulaşabilen cumhurbaşkanı olarak görüyor, tanıyor.” diye konuştu.

Erdoğan, ekonomi tahsili gördüğünü dile getirerek, şöyle devam etti:

“O günden bugüne, hocalarımız bize özellikle ‘Ekonomi cesaret ister’ derlerdi. Daha sonra ben siyasi yaşamımda, hayatımda buna şunu ilave ederdim; Ekonomi cesaret ister eyvallah ama hayat da bir cesaret işidir, hele hele siyaset tam bir cesaret işidir. Bunu göze alamayan, bunu yapamayan zaten bu işe hiç girmesin. E tabii ki belli bir bedeli ödemeyi de ne yapacaksın, göze alacaksın. Onun için biz 81 vilayetin 81’ini de defalarca dolaştık ama bakıyoruz ki muhalefetin böyle bir şeyi bugüne kadar olmadı.”

“GÜÇLÜ HÜKÜMETİ GÜÇLÜ MECLİSLE OLUŞTURACAKSINIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 5 bakanın neden milletvekili adayı olmadığına ilişkin, şunları söyledi:

“Bu biraz da arkadaşlarımızın kendi tercihleri. Onlar farklı bazı düşünceler içerisinde de olmuş olabilirler. ‘Siz aday olmayın’, diye böyle bir danışıklı dövüş söz konusu değil. Gelecekte parlamento sayısı birçok şeyi de belirleyecek. Biliyoruz ki, parlamentodan kabineye alınacak olan arkadaşlar sebebiyle o sayı azalıyor. Çünkü parlamentodan istifade ederek kabineye eğer bakan alırsanız, onu kaybediyorsunuz. Nerede? Parlamentoda. Ağırlıklı olarak kabineyi nereden oluşturacaksınız? Daha çok dışarıdan oluşturacaksınız. Benim kafamdaki düşünce, parlamentodaki sayı çok önemli. Güçlü Meclis diyorsak, ikinci sloganımız güçlü hükümet. Güçlü hükümet diyorsak, o zaman güçlü hükümeti güçlü Meclisle oluşturacaksınız. Buradaki sayı bu bakımdan çok çok önemli. Halkıma özellikle istirhamda bulunuyorum. Eğer güçlü bir cumhurbaşkanı istiyorsanız, güçlü bir Meclise de ihtiyacımız var. Onun için AK Parti’yi, Cumhur İttifakı’nı da güçlü kılmanız lazım. Ak Parti eğer güçlü bir Meclis aritmetiği içerisinde yerini alırsa, o zaman şuna da inanacaksınız ki Cumhurbaşkanımız da o zaman çok çok daha güçlü olacaktır.”

Erdoğan, artık cumhurbaşkanının kanun yapma yetkisi olmayacağını, kararnameyle de her şeyin çözülemediğini dile getirerek, birçok şeyin kanunla çözüldüğünü, kanunla çözüleceği için de güçlü bir parlamento aritmetiği içerisinde yasal düzenlemelerin çok daha rahat, hızlı, seri yapılabileceğini anlattı.

AK Parti açısından güçlü parlamento sayısının asgari ne olduğuna ilişkin soru üzerine Erdoğan, bıçak sırtı değil 300’ün üzerinde bir rakamı yakalaması gerektiğini vurguladı. Cumhur İttifakı’nın da bir getirisi olduğunu kaldeden Erdoğan, bugüne kadar olan dayanışmanın bundan sonra da aynı kararlılıkla devam edeceğine inandığını, ittifakın şu ana kadar olduğu gibi bundan sonra da iyi yürüyeceğini düşündüğünü ifade etti.

Kabinede yer alacak isimlerin belirlenip belirlenmediğine ilişkin soru üzerine Erdoğan, bu isimlerin açıklanmayacağını, bunun da doğru olmayacağını söyleyerek, “Bilinen veya belirlenen şu; biz dersimizi iyi çalıştık, iyi çalışıyoruz. Kaç kişiden oluşan bir kabine olacak? Bunun üzerinde çalışıyoruz. Bu bakanların dışında neler olacak? Mesela biz burada malum yardımcı bakanlar olacak. Yardımcı bakanların dışında, yeni sistemde bir ofis sistemini de oluşturacağız. Çok daha farklı birimleri bu ofis sistemi içerisinde aktive edeceğiz. Bunlar aslında görünmeyen ama direkt olarak cumhurbaşkanıyla ilintili olan birimler olacak. Bunların detaylarını, son düze çıktığımız anda çalışmalar da bitmiş olacak. O zaman da bunları açıklamış olacağız.” diye konuştu.

Başkan yardımcısı sayısının belirlenip belirlenmediğine ilişkin Erdoğan, “Anayasal düzenlemede de bu ortaya çıkmıştı. Bu bir olabilir, iki olabilir, daha fazla olabilir. Şu anda hedef burada bir ve ya iki başkan yardımcısı, bu işin ilk etabı.” dedi.

Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın kabineye gireceği iddialarını ilk defa duyduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda böyle bir düşünce söz konusu değil ama dünyada özellikle başkanlık sisteminin uygulandığı yerlerde, Genelkurmay Başkanları olsun, Milli İstihbarat Teşkilatları olsun çok büyük önem ifade ederler. Tabii ki şimdi bizim dönemimizde de bu birimler bu önemlerini koruyacaklar ama bunlar hangi sorumlulukları üstlenerek bunu koruyacaklar, şu anda yapılan çalışmalarla onların içeriğini de dolduruyoruz.” diye konuştu.

Yüksek Askeri Şura’nın daha farklı mı olacağı, bunların içerisinde kimlerin olup olmayacağı konusunda yapılan çalışmalarla Başkanlık sisteminin adımlarının atılacağını dile getiren Erdoğan, bakanlık sayısıyla ilgili olarak, şunları kaydetti:

“Yani kesinlikle bir defa 20’nin altında olacağı malum. Zaten bu işi 25’e falan başbakanlığım döneminde düşürmüştük. Hatırlarsanız, 37-38’di. Biz bunları oraya kadar indirdik. Bunlar hem devletin, hükümetin hakikaten işlevini ciddi manada ağırlaştırıyordu. Biz bunları buraya indirdikten sonra bir canlanma, hareketlenme geldi. Şimdi de biz başkanlık sisteminde, bir bakanlar -ki bu bakanlar 20’nin altında olacak- bu 13 olur, 15 olur, 17 olur böyle bir rakamlar kümesi, bir de bunların yanında bakan yardımcıları olacak. Bir de ofisler olacak ve bunlar aslında aynı bütün ama renkli. Böyle bir çalışmayla bunların bir kısmı zaten direkt Başkanla, Cumhurbaşkanıyla ilişkili olacak ve Cumhurbaşkanı istediği anda onları delege edeceği istihdam veya işle çok daha aktif hale getirebilecek.”

“DEMEK Kİ YOL ARKADAŞLARIM SÖYLENENLERİ İYİ KAVRADI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstediklerinizi buldunuz mu, yoksa daha çok iş var mı?” sorusu üzerine, istediklerini büyük oranda bulduklarını söyledi.

2002’de yüzde 34,3 ile 363, 2007’de yüzde 46,6 ile 341, 2011’de yüzde 49,9 ile 327 milletvekili çıkardıklarını, sürekli bir artış yaşandığını ifade eden Erdoğan, sadece 7 Haziran’da bir düşüş söz konusu olduğunu, onu da Kasım seçimiyle yüzde 49,5 oy alarak 317 milletvekiliyle parlamentoda yerlerini aldıklarını hatırlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

“Demek ki benim yol arkadaşlarım, bu mücadeledeki, davadaki arkadaşlarım söylenenleri iyi kavradılar ve buna önem verdiler. Bu neticeyi de böylece almış olduk. Fakat bizi milletimiz de çok iyi anladı. Milletimiz de çok iyi anladığı için hamdolsun bu neticeleri yakalamada çok daha önümüzü açtılar. Peki daha iyi olmaz mı? Ben daha iyi olacağına da inanıyorum. Bugün Akhisar şehir stadının içinin tıklım tıklım doluşu, sıcakta, aynı zamanda oruçlu olarak kadın, erkek, genç, hep birlikte orada oluşları insanı duygulandırıyor.”

Erdoğan, yine Balıkesir ve Isparta’nın da aynı şekilde olduğunu belirterek, yarın Tekirdağ mitingini de Çorlu’da yapacaklarını, bu mitingle de Trakya’ya mesajlarını vereceklerini anlattı.

Daha sonra Edirne mitinginin de yapılacağını dile getiren Erdoğan, “Bu yol arkadaşlığında sadece partimin aktif kadrolarını değil, halkımızı da yanımızda bulmanın heyecanını yaşıyorum.” dedi.

Erdoğan, 16 yılda bu aşamaya geldiklerini, ancak ayaklarında ve bileklerinde prangalar bulunduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:

“Birçok zaman maalesef o prangalar sebebiyle yapmak istediğimiz işleri yapamamamın, bürokratik oligarşinin önümüze çıkardığı engellerin bedelini ağır ödedik. Biz buralara çok daha önce gelebilirdik. Bu bürokratik oligarşi sebebiyle maalesef bu gecikmeli oldu. Biz diyoruz ki bu dünyada olduğuna göre bizde yüzde 50 artı 1 olarak şu anda uygulamaya koyalım. Benim halkım da ne yapacak? Burada dünyanın değişik yerlerinde, değişik sistemler var. Örneğin, Amerika, Meksika, Brezilya, Arjantin, buralardaki sistemler Avrupa’daki sistemler. Bazı yerlerde İtalya çok farklı bir sistem geliştirdi. Yüzde 40’la başkanlığı vereceği bir sistem geliştirdi ama bakın hükümet kuramadılar, hala daha kuramıyor. Niye? Mesele işi yüzde 51 artı 1’i zorlayacak noktaya halk, millet gelirse, o zaman bu iş çok daha belki sürece gidiş zor olacak ama sonucu çok çok hayırlı olacak. Yüzde 50 artı 1’i aldı, parlamentoda da eğer çoğunluk oluşursa o zaman zaten o ülkenin yönetimi çok daha farklı olacaktır.”

“Partiler arası acaba uzlaşma sağlanabilir mi?” diyen Erdoğan, bunun için parlamentonun oluşmasına bu işi bırakmadıklarını, seçim öncesi bir ittifak anlayışı getirerek, seçim sonrasında da büyük bir gayret ve dayanışma içerisinde süreci devam ettirmesi için Cumhur İttifakı’nın şimdiden kurulduğunu söyledi.

“TANIŞTIĞIM LİDERLER BÜROKRATİK OLİGARŞİDEN YAKINDI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bürokratik oligarşinin dünyada köşeye sıkıştırmadığı ülkenin olmadığını dile getirdi.

Dünyada tanıştığı liderler arasında kendisinin en kıdemli liderlerden biri olduğunu anlatan Erdoğan, “Birçoğu geldi, gitti, değişti. Burada Rusya’dan Sayın Putin kıdem noktasında hemen hemen bunun dışında pek yok diyebilirim. Bu süreç içerisinde de tanıştıklarımın hepsi bu bürokratik oligarşiden hep yakınmıştır. Ama bazı ülkeler var ki bu oligarşiyi onlar çökertmişlerdir. Çökertenler de büyümeyi hızlandırmışlardır. Bizde de sadece yargı olayı değil yargıda da hükümette de yani yürütmede de bu sıkıntılar hep yaşandı.” diye konuştu.

Erdoğan, yargıda yaşanan sıkıntıların yürütmeyi de ciddi manada bloke ettiğini vurgulayarak, şunları söyledi:

“Tabii yürütmeyi bloke edince siz mesafe alamıyorsunuz. Şimdi peki bu FETÖ’nün yargı mensupları nerede? Niye bunlar bu ülkeyi terk edip gittiler? Çünkü suçlarını iyi biliyorlar. Bunlar öyle terk edip gittiler ki şimdi gittikleri ülkede Türkiye’yi onlara şikayet ediyorlar. Bizler bir araya geldiğimizde de o ülkelerin yöneticileri kalkıyor bize adeta FETÖ’yü müdafaa eder hale geliyorlar. Bu bürokratik oligarşi işte böyle bir şey. Bunlarda vatanseverlik, milliyetperverlik böyle bir şey söz konusu değil. Bunlar hain, ihanet içerisindeler. Yoksa burada kalırdı. ‘Ben vatanımda kalırım, burada hizmetime devam ederim’ derdi. Şu anda kalanlar da durumları pek belli olmayanlar. Ama bu konuda da yine yargı olsun, yürütme olsun, kolluk kuvvetleri olsun, hepsi çalışmalarını sürdürüyorlar.”

Erdoğan, “Yurt dışında FETÖ örgütlerine yönelik operasyonların devam edip etmediği ve ne aşamada olduğu” sorusu üzerine ise “Devam ediyor, her an her şey olabilir, durmak yok yola devam.” dedi.

Erdoğan, vefat eden Prof. Dr. Semavi Eyice’ye Allah’tan rahmet dileyerek, Eyice’nin sanat tarihinde Türkiye’nin nadide ordinaryüs seviyesinde hocalarından ve İstanbul hayranı bir insan olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Semavi Eyice’yi, Belediye Başkanlığı döneminden bu yana tanıdığını aktaran Erdoğan, “20 gündür de maalesef makineye bağlı durumdaydı ama bugün rahmetli oldu. İnşallah ben de çarşamba günü öğle namazında cenazesi kalkacak, cenaze namazına katılmayı ben de planlıyorum. Her ne kadar o gün Milli Güvenlik Kurulu toplantımız varsa da cenazeye katılıp cenazeden sonra Ankara’ya Milli Güvenlik Kurulu’na yetişeceğim. Fatih Cami haziresine, inşallah defni gerçekleşecek. Kızlarıyla, torunuyla falan bu akşam görüşmemizi de yaptık.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muharrem İnce’nin iddialarına ilişkin soru üzerine, sözlerine şöyle devam etti:

“Şimdi çok açık, net konuşuyorum ama açık net Sayın İnce’den cevap bekliyorum. Onun genel başkanının dürüstlüğü ortada. Dürüstlükle yakından, uzaktan alakası yok. Hatta ben sizden bu akşam bir şey daha isteyeceğim. O da şudur. Muharrem İnce’nin genel başkanına yönelik saygıyı aşan ifadeleri var. ‘Bir kere girdin olmadı, iki kere girdin olmadı, üç kere girdin olmadı.’ vesaire böyle sayan sayan tabii başı falan çok daha da ağır. Ben Pensilvanya’dan parti kurmak için izin almaya yönelecek kadar düşük bir siyasetçi değilim. Ben Gülen’i Belediye Başkanlığım döneminde ricai olarak tanıdım. Yüz yüze kendisiyle hayatımda iki veya üç kere görüştüm. Parti kurmak için, benim bu yoldaki dava arkadaşlarım, yol arkadaşlarım var.

Biz onlarla görüşmelerimizi yaptık ve ondan sonra da adımımızı attık. Niçin Pensilvanya’dan izin alacağım ki? Eğer bunu ispat etmezse Muharrem İnce namerttir. Ben bu tür şeylerde konuştum mu ağır konuşurum. Ben madem ki Pensilvanya’ya gittim, kimle gittim bunu ispat etmesi lazım. Öyle hayal meyal şeyler istemem. Çıkıp bunu açıklayacak, açıklamazsa namerttir. Veyahut da çekilip gitsin. Kesinlikle böyle bir şey söz konusu değildir. Tayyip Erdoğan bir şeyi bir kere söyler altında da ezilip büzülmez. Öyle kalkıp sahnede el vurup savurmak bunlar kabadayılık işi değildir. Onun da dersini almak istiyorsa onun yeri bellidir. Bizim yanımızda biraz eğitim alması lazım.”

“ŞAHSIMLA İLGİLİ YAPTIĞI AÇIKLAMA, TEPEDEN TIRNAĞA YALANDIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muharrem İnce’nin daha önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili eleştirilerinin ekrana gelmesi üzerine, İnce’nin kendi genel başkanını yerin dibine soktuğunu söyledi.

Erdoğan, “Şimdi Cumhurbaşkanı adayı oldu. Onu takdim ederken hani diyor ya ‘Muharrem İnce gel’ ya kim bu Muharrem İnce, Cumhurbaşkanı adayın ya. Onu bile çağırırken oraya genel başkan ‘Muharrem İnce gel’ sanki böyle yoldan geçen birisini çağırıyor. Şu anda Muharrem İnce’nin bir defa Kılıçdaroğlu’nun şahsındaki değeri bu. Ben milletin şahsında da değerinin ne olacağını benim milletim gayet iyi gösterecek. Zira şurada İnce kendi genel başkanına nasıl yaklaştığını çok açık net ortaya koyuyor. Genel Başkanına böyle yaklaşan bir insandan, bu ülkede Allah aşkına Cumhurbaşkanı olabilir mi? Cumhurbaşkanlığı makamını bu kadar küçük, bu kadar düşük gören bir genel başkandan da bu ülkede siyaset olur mu?” ifadelerini kullandı.

Kendilerinin bu yolda emin adımlarla yürüdüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama şahsımla ilgili yaptığı açıklama tepeden tırnağa yalandır. Nasıl ki hani bizim 85 koli Amerika’ya gönderdiğimiz evraklarla ilgili ‘Gazete kupürüdür’ ifadesini kullandı. Bunu Milli İstihbarat’tan gelin Milli İstihbarat’la bu işi görüşün ya da Adalet Bakanlığı’na bunu tevsik edin dememize rağmen şu ana kadar bir gelişme yok, bir belge yok. Kim söyledi bunu size, yok. Hadi açıkla kim söyledi, hangi Amerikalı yetkili söyledi? Amerika’nın Adalet Bakanı mı söyledi, oradan herhangi bir güvenlik yetkilisi mi söyledi, kim söyledi? Eğer sen Amerika’daki CHP’nin orada ofis başındaki adamı söylediyse, bununla söylüyorsan bunu, hepten iflas ettin. Açıkla, istihbarata mı açıklayacaksın, Adalet Bakanlığına mı açıklayacaksın, açıkla, Türkiye’yi karalama. Biz Adalet Bakanlığı olarak 85 koliyi Sayın Obama döneminde bunlara gönderdik.” diye konuştu.

“GÜYA KENDİSİ ÖĞRETMENLİK YAPMIŞ AMA EĞİTİMDEN BİHABER”

Erdoğan, gönderilen kolilerin içerisinde iddianamelerin olduğunu, bu belgelerin yanında bu iddianamelerin yansıdığı yazılı medyanın bazı görsellerinin de bulunduğunu belirterek, “Ama sen neyi neyle ispat edeceksin bunu söyle. Böyle bir şey yok ve hayatı bunların yalan, iftira ama bunlara en güzel cevabı, 24 Haziran’da benim milletim verecek.” değerlendirmesinde bulundu.

CHP’nin seçim beyannamesine değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bunların hepsi hayat, bunlar da yalan. Şimdi bugün konuşuyor ne diyor, ‘Eğitim ücretsiz olacak’ diyor. Şu anda eğitim-öğretim ücretli mi? Üniversite harcı yok, harç març kalktı. Kolejler falan bu işin dışında zaten, bitti. İlköğretim, ortaöğretim kitaplarını masaların üzerine koyuyor muyuz, ücretsiz olarak kitaplarını artık bütün yavrularımız alabiliyor mu? Alıyor. Bunlara devlet olarak ayrıca ilköğretimden itibaren burs veriyor muyuz? Veriyoruz. Ortaöğretimde göreve geldiğimde 45 liraydı burs. Şu anda burs 500 lirayı falan buldu. Güya kendisi öğretmenlik yapmış ama eğitimden bihaber. Neler olmuş Türkiye’de bu eğitim sektöründe bunu bilmiyor. Biz ne gibi adımlar atmışız ya çıkıyorsun meydanlara. Bu AK Parti iktidarı eğitimde neler yapmış, şunları bir incele, araştır, bak. Ne kadar derslik yapmış, ne kadar burs veriyor, lisans eğitiminde ne kadar burs veriyor, lisansüstünde ne kadar burs veriyor, doktorada ne kadar burs veriyor ayrıca ortaöğretimde ne kadar burs veriyor. Orada da annelere yardım yapıyoruz. Şunları bir incele. Kalkıyor diyorsun ki ‘Eğitim-öğretim bedava olacak’ zaten şu anda bedava, paralı değil ki. Devletin eğitim-öğretim sistemi ücretsizdir. Ondan sonra ‘Şu kadar öğretmen alacağız.’ Ya bir araştır bak, AK Parti iktidarında Milli Eğitim’e ne kadar öğretmen alındı ve sayı neydi nereye çıktı. Sürekli olarak kendini yenileyen bir eğitim-öğretim sistemi var. Bu öğretmenlerin adedi de ciddi manada bizim dönemimizde artmıştır ve artmaya da devam ediyor. Böyle kuru kuruya ‘Şu kadar öğretmen alacağım.’ demekle öğretmen alınmaz.”

“VATANDAŞI ALDATMAK İÇİN BÖYLE YALAN YANLIŞ RAKAMLAR ÜRETİLMEZ”

Kendi döneminde bir sınıfta 75 öğrenciyle eğitim-öğretim gördüğünü anlatan Erdoğan, Türkiye’de o dönemlerde mevcudu 100’ün üzerinde olan yerler olduğuna dikkati çekti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şu anda mevcudu 30’un üzerinde olan sınıf kalmadığını belirterek, “Hepsi 30’un altına indi. Şu anda 30-25-20-18 kişilik sınıflar var. Şimdi bu kadar sınıflara siz de buna göre öğretmen alacaksınız. Kalkıp da ben öğretmen almak için, öğretmen buraya biz alamayız ki. Şimdi bu dönemde de 25 veya 30 bin öğretmen alımı söz konusu. Buna ihtiyaç oluştukça bu öğretmeni de alacaksın. Vatandaşı aldatmak için böyle yalan yanlış rakamlar üretilmez.” şeklinde konuştu.

Previous ArticleNext Article

“Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” için yorumlar kapalı 238981

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere gideceği Amerika Birleşik Devletleri’ne hareketinden önce yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor. Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla büyüme hedefimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) hareketi öncesinde Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’nin 78. Genel Kurulu’na iştirak etmek üzere New York’a doğru yola çıkacaklarını belirterek, BM üyesi tüm ülkelerin temsil edildiği Genel Kurul görüşmelerine 150’den fazla ülkenin devlet ve hükûmet başkanı düzeyinde katılımının beklendiğini söyledi.

Her yıl olduğu gibi bu sene de ABD’de son derece yoğun bir temas ve toplantı trafiğinin olacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl Genel Kurul genel görüşmelerinin “Güvenin yeniden tesisi ve küresel dayanışmanın yeniden canlandırılması” temasıyla yapıldığını aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genel Kurul görüşmelerinin ilk günü olan 19 Eylül Salı günü kendisinin de BM Genel Kurulu’na hitap edeceğini dile getirerek, konuşmasında kalkınmadan insani yardımlara, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından küresel dayanışmanın yeniden tesisine kadar attıkları adımlara değineceğini kaydetti.

Bu vesileyle uluslararası gündemdeki temel meselelere ilişkin görüşlerini de paylaşacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ayrıca mevcut küresel sınamalar karşısında Türkiye’nin oynadığı kritik rolü vurgulayacağız. Bir süredir her platformda dillendirdiğimiz ‘Dünya 5’ten büyüktür’ tespitimizin daha fazla kabul görmesinden memnuniyet duyuyoruz. Son olarak BM Genel Sekreteri Sayın Guterres bu konuda çok net bir tavır ortaya koydu. Sayın Genel Sekreter’in ‘2. Dünya Savaşı sonrası kurulan yapıların bugünün dünyasını yansıtmadığı’ tespitine biz de katılıyoruz. Bunu görüşmemizde kendisine de bizzat ifade edeceğim. Genel Kurul marjında BM Genel Sekreteri’nin yanı sıra çok sayıda ülkeden mevkidaşlarımla görüşmeler gerçekleştireceğim.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretinde ABD’de yaşayan vatandaşlar ve soydaş topluluklarla bir araya geleceğini belirterek, ayrıca düşünce kuruluşu temsilcileriyle de istişarelerinin olacağını anlattı.

ABD iş dünyasının seçkin üyeleri ile görüşerek Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları noktasında atılabilecek adımları ele alacaklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemizde 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin demokratik olgunluk içinde tamamlanmasının iş çevrelerinin Türkiye’ye yönelik ilgisini artırdığını görüyoruz. Gerek kabinemize gerek ekonomideki kurmay kadromuza gerekse kısa süre önce açıkladığımız Orta Vadeli Program’a uluslararası yatırımcılar büyük güven duyuyor. Sadece son 3 ayda rezervlerimizde 22 milyar dolarlık artış oldu. Bugün itibarıyla Merkez Bankamızın toplam brüt rezervleri 120 milyar doları geçmiş bulunuyor. Dünya Bankasının geçen hafta yaptığı açıklama, ülkemize duyulan güvenin bir başka örneğidir. İnşallah buna yakında yenileri eklenecektir. “

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamlelerin takdirle karşılandığını dile getirerek, “Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı, yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla kaliteli büyüme hedeflerimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

“KÜRESEL SİSTEMDE TAŞLARIN YERİNDEN OYNADIĞI BU DÖNEMİ ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ ADINA FIRSATA ÇEVİRMEKTE KARARLIYIZ”

Türkiye Yüzyılı vizyonunu hayata geçirmek için içeride ve dışarıda her türlü çabayı gösterdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Küresel sistemde taşların yerinden oynadığı bu dönemi ülkemiz ve milletimiz adına fırsata çevirmekte kararlıyız. Bu süreçte kavgadan, tartışmadan ve Bizans’ı çırak çıkartacak taht oyunlarından başlarını kaldıramayanları ise kendi hâllerine bırakacağız. Varsın onlar didişmeye, birbirlerine laf yetiştirmeye devam etsinler. Varsın onlar koltuklarını korumak için daha düne kadar savundukları tüm ilkeleri ayaklar altına alsın. Biz bunları asla önemsemiyoruz. Biz son 21 yıldır olduğu gibi yine sadece işimize bakıyoruz. Tüm vaktimizi ve enerjimizi milletimize hizmet için sarf ediyoruz. İnşallah bundan sonra da aynı hassasiyetle çalışmaya devam edeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçekleştirecekleri ziyaretler ve görüşmelerin ülke, millet ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.

“GELİŞMELERİ YAKINDAN TAKİP EDECEĞİZ”

Karabağ’da tansiyonun yeniden yükseldiği ve Azerbaycan ile Ermenistan liderleriyle görüştüğü hatırlatılarak, Ermenistan’ın tutumunu nasıl bulduğu ve kendisi öncülüğünde üçlü bir toplantı söz konusu olup olmayacağının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda tabii bizim öncülüğümüzde üçlü bir görüşme teklifimizi kendilerine ilettik ama bu konuda üçlüden öte biz dörtlü bir teklifte bulunduk. Yani değişik, buralarla ilgisi, alakası olmayan liderlerle değil, ‘Gelin şu anda işin içinde olan Sayın Putin, Sayın Aliyev, şahsım ve Paşinyan hep birlikte dörtlü olarak böyle bir toplantıyı yapalım. Adımı da ona göre atalım’ diye böyle bir teklifte bulunduk. Henüz bize olumlu-olumsuz bir dönüş olmadı ve konuyla ilgili Sayın Aliyev’le de daha da görüşeceğiz, olgunlaştıracağız ve gelişmeleri yakından takip edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20’de ABD Başkanı Joe Biden ile bir görüşme gerçekleştirildiği, burada İsveç’in NATO üyeliğinin de gündeme geldiği anımsatılarak, İsveç’te terör örgütü üyelerinin gösterilerinin devam etmesiyle ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, “Bu konuda özellikle Batı, ikide bir ‘İsveç, İsveç, İsveç’ diyor, biz de diyoruz ki ‘Bizim parlamentomuz kararı vermedikten sonra bizim kalkıp da yolda yürürken ‘evet’ veya ‘hayır’ dememiz mümkün değil. Öncelikle, İsveç’in üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki, şu anda İsveç üzerine düşen görevi yerine getiriyor mu? Bize ikide bir şunu söylüyorlar. İşte ‘Yasa hazırladılar.’ Yasayı hazırlamak yetmez, yasayı uygulamak gerekir. Şu anda İsveç ister anayasa ister yasa değişikliği, ne yaparsa yapsın ama kalkıp da teröristleri İsveç polisinin koruması altında gösteriye sevk ediyorlarsa bu ne demektir? Bunlar görevini yerine getirmiyor demektir ve yine terör eylemleri Stockholm caddelerinde devam ediyor demektir. O zaman bize verilen sözler tutulmuyor. Bize verilen sözler tutulmadığı zaman, benim parlamentom bu konuda nasıl bir tavır takınır, bunu herkes takdir etsin. Yani F-16’larla ilgili ne deniyor? ‘Temsilciler Meclisi karar vermeden bu olmaz.’ Tamam da şimdi orada Temsilciler Meclisi varsa benim de parlamentom var. Parlamentonun nasıl bir karar vereceğini ben kestirip atamam. Sevk etmekse, biz böyle bir talebi parlamentomuza sevk ederiz ama parlamentomuzdan nasıl bir karar çıkar, o parlamentomuzun takdirindedir.”

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 2022 raporunda yer alan Türkiye’nin AB’ye katılım süreciyle ilgili ifadeler hakkındaki değerlendirilmeleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Değerli arkadaşlar benim değerlendirmemi çok açık net öğrenmek istiyorsanız, Avrupa Birliği Türkiye’den kopmanın gayreti içerisinde. Avrupa Birliği’nin Türkiye’den kopuş hamlelerini yaptığı bu dönem içerisinde biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmelerimizi yaparız ve bu değerlendirmelerden sonra da Avrupa Birliği ile gerekirse yolları ayırabiliriz” şeklinde konuştu.

“Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” “Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” için yorumlar kapalı 256462

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde düzenlenen 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’na katılarak bir konuşma yaptı.

Bugünün 12 Eylül olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bundan tam 43 yıl önce Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemlerinden birine girdiğini söyledi.

Ülkenin darbe gününe nasıl geldiğinin ayrı bir hikâye, ayrı bir tartışma konusu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama darbe gününden itibaren; yüzbinlerce insanın gözaltına alındığı, binlerce kişinin idamla yargılandığı, ‘bir sağdan, bir soldan’ mantığıyla 50 kişinin idam edildiği, velhasıl, neredeyse her hanenin yaşanan acılardan nasibini aldığı o meşum günler hafızalarımızdan asla silinmedi, silinmeyecek. Şu Ulucanlar Cezaevi’nin, Mamak Cezaevi’nin, Diyarbakır Cezaevi’nin, Sağmalcılar Cezaevi’nin dili olsa da o günleri anlatsa” diye konuştu.

İdamından sonra yargılandığı suçla ilgisinin olmadığı ortaya çıkan veya Hüseyin Kurumahmutoğlu gibi işkenceyle öldürülen gençlerin vebalinin, darbecilerin yakasını öteki dünyada da bırakmayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Darbenin üzerinden 7-8 yıl geçtikten sonra, idamla yargılananlar dahil, dipçik darbeleriyle cezaevine tıkılanların tamamına yakını serbest kaldı. Sadece bu örnek bile, yargılamasından infazına tüm safhalarıyla, yapılan işin ne kadar göstermelik olduğunun işaretidir. Tabii 12 Eylül yönetiminin ülkemizin kalbine sapladığı en büyük hançer, üzerinde hâlâ konuştuğumuz, tartıştığımız 1982 darbe anayasasıdır. Her ne kadar 1987’den itibaren 23 kez değiştirilmiş, hatta 2017’de tarihî bir yönetim sistemi değişikliğine gidilmiş olsa da elimizdeki metin hâlâ bir darbe anayasasıdır.”

Yapılan değişikliklerin her birinin önem taşıdığını ancak her değişikliğin anayasanın yazım ve anlam bütünlüğünü bozduğunun da bir gerçek olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu amaçla, yaklaşık 10 yıl önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bir yeni anayasa çalışması başlattıklarını anımsattı.

“YENİ ANAYASA MESELESİ GÜNDEMİMİZİN İLK SIRALARINDA YER ALMAYI SÜRDÜRÜYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha önceki anayasa değişikliklerine göre en geniş siyasi katılımlı bu çalışma, muhalefet partilerinin, tabiri caizse ‘yan çizmeleri’ sebebiyle akim kaldı” dedi.

Buna rağmen ülkeyi yeni, sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasaya kavuşturma hedeflerinden vazgeçmediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçiş yapılırken anayasayı tümden yeniden yazma teklifimiz, yine muhalefetin uzlaşmaz tavrı sebebiyle maalesef hayata geçemedi. Yine de milletimize verdiğimiz sözün takipçisi olmayı sürdürdük. Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” diye konuştu.

Geçen yıl önce, anayasa konusunda söyleyecek sözü olan bilim insanlarının ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı bir dizi çalıştay düzenlediklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ardından da diğer siyasi partilerle müzakereye esas olacak ve millete takdim edecekleri kendi anayasa metinlerini hazırladıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Maalesef bu süreçte, Cumhur İttifakı ortakları MHP ve AK Parti dışında yeni bir anayasa metni hazırlayan siyasi teşekkül çıkmadı. Muhalefet cenahı; sürekli lafını etmesine, her fırsatta istismarını yapmasına rağmen, iş somut adım atmaya geldiğinde, hemen dümeni başka tarafa kırıp, ortadan kayboluyor. Bu defa da aynısını yaptılar. Yeni bir anayasa yerine, ‘dostlar alışverişte görsün’ kabilinden tutarsız ve anlamsız bir metni ortaya atıp kendi dünyalarına daldılar. Gerçi, onlara da hak vermemek elde değil. Parti içinde ayrı kavga, ittifak ortakları arasında ayrı kavga. Yurt içine ayrı selam, yurt dışına ayrı selam. Herkes kendi kişisel hesaplarının ve kavgalarının içine bu kadar gömülmüşken, yeni anayasa gibi vakit, emek ve birikim gerektiren bir konuyla kim, niye uğraşsın ki. Ama bizim milletimize karşı hem sorumluluğumuz hem sözümüz var. Bunun için yeni anayasa meselesi daima gündemimizin ilk sıralarında yer almayı sürdürüyor. İletişim Başkanlığımız ile Hukuk Politikaları Kurulumuzun düzenlediği bu sempozyumu da yeni anayasa kararlılığımızın bir ifadesi olarak görüyorum. Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenleri ve katılımcıları tebrik ediyorum. Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız.”

“TÜRKİYE, ÇOK DAHA İYİ BİR ANAYASAYI ZİYADESİYLE HAK EDİYOR”

Dünyada, Birleşmiş Milletlerde temsil edilen ülke sayısı kadar anayasa olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ülkenin kendi tarihine, siyasi, sosyal ve kültürel yapısına, ihtiyaçlarına göre ayrı bir anayasa süreci yaşadığını kaydetti.

Türkiye’nin anayasa geçmişinin de 200 yılı bulduğunu, Cumhuriyet döneminde de muhtelif anayasa tecrübeleri olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak 27 Mayıs 1960’tan itibaren anayasalarımız, maalesef, darbe yönetimleri tarafından şekillendirilmiş ve yürürlüğe konmuştur” dedi.

Anayasanın, darbe ikliminde gerçekleştirilmiş bir referandumla kabul edilmiş olmasının, gerisindeki sorunlu fotoğrafı değiştirmediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki Türkiye gibi 2 bin yıllık devlet geleneğine, coğrafyasında bin yıllık hâkimiyete, ilk asrına ulaşan Cumhuriyet tecrübesine, 73 yıllık demokrasi birikimine sahip bir ülke, çok daha iyi bir anayasayı ziyadesiyle hak ediyor” ifadesini kullandı.

“GEÇMİŞ BİRİKİMLERİ GELECEĞİN HEDEFLERİYLE BÜTÜNLEŞTİREN YENİ BİR ANAYASAYA İHTİYACIMIZ OLDUĞU BİR GERÇEKTİR”

Anayasaların değişmez metinler olmadığını, bunun iyi bilinmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Mesela Amerikan anayasası 236 yılda 27 kez değişmiş olmasına rağmen, ülkenin ihtiyaçlarını hâlâ karşılayabilmektedir. İngiltere gibi anayasa devleti niteliği taşıyıp da yazılı anayasası olmayan ülkeler de mevcuttur. Bir de kâğıt üzerinde çok iyi metinlere sahip anayasaları olup da demokrasiden ve hukuk devletinden çok uzak uygulamaların hüküm sürdüğü ülkeler de söz konusudur. Bizim medeniyet tarihimiz anayasa tecrübesi bakımından çok ama çok zengindir. Mesela, dünyanın en eski yazılı anayasalarından biri, hicretin hemen ardından yapılan 47 maddelik Medine Sözleşmesi diye anılan metindir. Milattan öncesine kadar uzanan ve bugünkü anayasa kavramına karşılık gelebilecek Hammurabi Kanunları gibi metinler de coğrafyamızın mirası içindedir. Modern anayasalar için ise İngiltere’deki Magna Carta’dan başlayıp Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi ile Amerikan Bağımsızlık Bildirisi’ne kadar uzanan bir dizi referansa işaret edilir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizdeki anayasa girişimleri 1808 tarihli Sened-i İttifak’la başlatılır ve 1876 tarihli Kanun-i Esasi’yle gerçek anlamda vücut bulur. Millî Mücadele’nin meşru zeminini oluşturan anayasa 1921 yılında, yani savaşın en şiddetli günlerinde hazırlanıp yürürlüğe girmiştir. Tek başına bile, milletimizin ve ülkeyi yönetenlerin hukuki meşruiyet konusundaki hassasiyetini bu anayasa göstermeye yeterlidir. Ardından gelen 1924, 1960 ve 1982 anayasalarının her birinin, kendi dönemlerine ilişkin ayrı hikâyeleri vardır. Bugün bize düşen görev, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, ülkemizin sahip olduğu bu derinlikli birikimin üzerinde kendi hikâyemizi yazıp, gelecek nesillere en büyük mirası bırakmaktır” diye konuştu.

Teknolojinin, iklimin yanı sıra siyasi ve sosyal yapılarda da köklü değişimlerin yaşandığı bir dönemden geçildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir dönemde, Türkiye Yüzyılı iddiamızı hayata geçirebilmek için sadece altyapımızı güçlendirmek, vizyonumuzu genişletmek yetmiyor. Tüm bunlara uygun, geçmiş birikimleri geleceğin hedefleriyle bütünleştiren yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğu bir gerçektir. Bizi, darbe anayasası gölgesinden kurtaracak olması bile yeni anayasa çalışmalarını kıymetli kılmaya tek başına kâfidir” ifadelerini kullandı.

Yeni anayasa metninin sihirli bir değnek gibi ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik yapısını bir anda değiştirip, Türkiye’yi bir masal diyarı hâline getirmeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ancak milletin ortak değerlerini, ülkenin ortak geleceğini, devletin bekasını, insanların doğuştan gelen hak ve özgürlüklerini, siyasi aktörlerin uzlaşmasını velhasıl tüm bunları şüpheye yer bırakmayan bir meşruiyet zemininde kuşatan yeni anayasanın Türkiye’ye çok şey katacağı açıktır. Bazı kavramların anayasada çokça zikredilmesi, onların ülkenin ve toplumun hayatında aynı karşılığa sahip oldukları anlamına gelmez. Nitekim temel hak ve özgürlükler, ekonomik ve sosyal haklar gibi konulara en az atıflar, bu konuda en ileri kabul edilen ülkelerin anayasalarında yer alıyor. Bu başlıklara en çok atıfların ise sorunlu coğrafyalarda yapıldığı görülüyor. Hülasaten önemli olan anayasaları modern dünyanın güzel kavramlarıyla süslemek değil, bu metinlerin ruhuna uygun yönetimler ve uygulamalar ortaya koymaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa metinlerinin kısa veya uzun olmasının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Her sistem, onu işletecek kişilerin anlayışına ve tarzına göre somut uygulamalara dönüşür. Bize düşen sistemi, mümkün olan en sağlam, en gerçekçi, en sürdürülebilir şekilde kurmaktır” dedi.

“MEVCUT ANAYASAMIZ, MUASIR MEDENİYETLER YOLCULUĞUNDA ÜLKEMİZİN ÖNÜNÜ AÇMAK YERİNE SÜREKLİ PAÇASINDAN AŞAĞI ÇEKMEKTEDİR”

Türkiye’nin demokrasi ve hukuk pratiğinin kısa metinlerin bürokratik oligarşinin istismarına uğrayabileceğini, uzun metinlerin de siyasi ve sosyal dönüşümün önünü tıkayabileceğini söylediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Dolayısıyla bize lazım olan, lafzı, ruhu ve hacmiyle, milletimizin dünyaya ve hayata bakışına, ülkemizin birikimine ve hedeflerine uygun bir anayasa metnidir. Eskiler buna ne der? ‘Efradını cami, ağyarını mani’. Dünya ve ülke şartlarına göre metni ne kadar değişirse değişsin, işte bu anlayışın hep devam etmesini sağlayan bir anayasayı ülkemize kazandırmak istiyoruz. Biz parlamentodaki tüm gruplarla bunları konuşacağız, görüşeceğiz. Onlar da bu işe olumlu bakarlarsa yolumuza devam edeceğiz. Olursa olur, olmazsa olmaz, bize düşen kapıları çalmak. Cumhur İttifakı olarak biz buna hazırız. Buradan tüm siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, akademi mensuplarına sesleniyorum, ‘Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar’ sözüne uygun şekilde en ideal anayasa metnini bulmak için gelin konuşalım, tartışalım, müzakere edelim ama bu süreçten kaçmayalım. Hiç kimsenin böyle bir anayasa arayışından ve çalışmasından rahatsız olmasına gerek yok.”

Geçirdiği onca değişiklikle âdeta “yamalı bohçaya” dönen bir anayasayla yaşamaya devam etmenin siyaset ve ülke için artık taşınması zor bir yüke dönüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mevcut anayasamız, muasır medeniyetler yolculuğunda ülkemizin önünü açmak yerine sürekli paçasından aşağı çekmektedir. Vesayetten darbeye nice yükü omuzlarından atan Türkiye’nin, 12 Eylül anayasası konusunda da bunu yapacak dirayete sahip olduğuna yürekten inanıyoruz” diye konuştu.

Darbe direktifi olarak değil, gerçek bir toplum sözleşmesi olarak hazırlanmış yeni anayasayı ülkeye kazandırana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Her işimiz gibi yeni anayasa çalışmalarında da düsturumuz ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ prensibi olacaktır. İnsanı önceleyen, milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan, toplumun gerisinde kalan değil, topluma dinamizm katan bir anayasa hedefliyoruz. Sempozyumumuzda tüm bu hususların enine boyuna konuşulacağı, tartışılacağı, siyasetin ve toplumun önüne yeni anayasa için aydınlık ufuklar açılacağı kanaatindeyim. Burada serdedilen her görüşü, her tenkidi, her teklifi samimiyetle değerlendirip, çalışmalarımıza derç edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Ülkemizin iki asırlık yönetim sistemi arayışının zirvesi olarak gördüğüm, ilk dönemini bitirip ikinci dönemine girdiğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni de bu kapsayıcı muhasebenin bir parçası kabul ediyorum.”

“BU ZOR GÜNLERİNDE TÜM İMKÂNLARIMIZLA KARDEŞLERİMİZİN YANINDAYIZ”

Sözlerinin sonunda Libya’daki sel felaketine yönelik de değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sel ve su baskınlarında hayatını kaybedenlere rahmet diledi. Sahadan alınan bilgilerin büyük bir doğal afetin yaşandığını gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kayıplarla birlikte vefat sayılarının maalesef daha da artacağı anlaşılıyor. Türkiye olarak bugüne kadar nasıl Libya halkını yalnız bırakmadıysak, bu zor günlerinde de tüm imkânlarımızla kardeşlerimizin yanındayız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece sel felaketinin yaşandığı Libya’nın değil aynı zamanda depremden etkilenen Fas’ın da yanında olduklarını belirterek, “AFAD Başkanlığımızı arama-kurtarma personelinden diğer ihtiyaçlara gerekli yardımları süratle ulaştırma noktasında talimatlandırdık. İlk etapta üç kargo uçağımız yardımlarla beraber Libya’ya intikal etti. Amacımız, Libya’nın yaralarının bir an önce sarılmasını sağlamaktır. İnşallah bundan sonra da kendilerine gereken desteği vereceğiz. Buradan bir kez daha tüm Libyalı kardeşlerimize geçmiş olsun diyorum” ifadelerini kullandı.

seers cmp badge