“Macaristan’ın, Avrupa Birliği sürecimize verdiği destek bizim için önemlidir” “Macaristan’ın, Avrupa Birliği sürecimize verdiği destek bizim için önemlidir” için yorumlar kapalı 89267

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Macaristan Başbakanı Orban ile düzenlediği ortak basın toplantısında yaptığı konuşmada, NATO müttefiki ve Vişegrad Dörtlüsü’nün üyesi olan Macaristan’ın Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecine verdiği desteğin Türkiye için önemli olduğunu söyleyerek, “Macaristan’la Afrika’nın kalkınma çabalarına katkı sağlamak amacıyla çok daha yakın iş birliği içinde olacağız. Kökleri Asya’ya uzanan iki ülke olarak bu coğrafyada da birlikte çalışmaya devam edeceğiz” dedi.

Resmî bir ziyaret için Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Macaristan Başbakanı Victor Orban ile Ulusal Meclis’te bir araya geldi.

Ulusal Meclis’e gelişinde Macaristan Başbakanı Orban tarafından resmî törenle karşılanan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Krallık sembolü olan taç gösterildi. İki ülke heyetlerinin takdiminin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Macaristan Başbakanı Orban baş başa görüşme ve heyetler arası çalışma yemeğinde bir araya geldiler.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Macaristan Başbakanı Orban gerçekleştirdikleri görüşmeler ve anlaşmaların imzalanmasının ardından basın toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının başında beş yıl aradan sonra ilk defa Cumhurbaşkanı sıfatıyla Macaristan’da bulunduğunu dile getirerek, bu ziyaret vesilesiyle iki ülke arasındaki ve bölgesel sorunları masaya yatırarak verimli çalışmalar yapacaklarına inandığını söyledi.

“TÜRKİYE İLE MACARİSTAN HER ALANDA MÜKEMMEL İLİŞKİLERE SAHİP”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında Gül Baba Tekkesi’nin restorasyonuna değindi. 16. yüzyıldan bugüne mevcudiyetini koruyan Gül Baba Tekkesi’nin bulunduğu ve Gül Baba’nın şehit düştüğü yerin Macar halkı tarafından hâlen Gül Tepesi olarak adlandırıldığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan türbenin restorasyonunun Türk ve Macar hükûmetlerinin desteği ve TİKA ile Macaristan Millî, Varlıklar İdaresi’nin iş birliğiyle gerçekleştirildiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ortak tarihin sembollerinden olan bu önemli eserin restorasyonuna verdikleri katkı için Macar makamlarına teşekkür etti.

“Macar dostlarımızın Birinci Dünya Savaşı’nda Türk askerleriyle, Mehmetçikle aynı saflarda çarpışmalarını da unutmamız mümkün değildir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çanakkale savaşında hayatlarını yitiren Macar askerlerinin anısına Gelibolu’da dikilecek anıtın da bu tarihî dostluğun Türkiye’deki sembolü olacağını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Galiçya’da şehit düşen askerleri de şehitliğe yapacakları ziyaretle yâd edeceklerini sözlerine ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında Türkiye ile Macaristan sadece kültürel konularda değil, her alanda mükemmel ilişkilere sahip olduğunun altını çizdi. 2013 yılında kurulan Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey’nin bu iş birliğinin en önemli merhalesi olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019 ilkbaharında bir toplantı gerçekleştirerek iki ülke arasındaki ilişkilerin değerlendirileceğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Macaristan’da yapılacak bir sonraki toplantının da Türk-Macar stratejik ortaklığına yeni bir dinamizm kazandıracağına inandığını ifade ederek, önümüzdeki aylarda Karma Ekonomik Komisyon, Tarım Yürütme Komitesi, Sanayi Ortak İş Birliği Komitesi ve Turizm Karma Komisyonunun toplantıları gerçekleştirileceğini bildirdi.

“İKİLİ TİCARET HACMİNDE ORTAK HEDEFİMİZ BEŞ MİLYAR DOLAR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Macaristan Başbakanı Orban ile yaptıkları görüşmelerde siyasi, ekonomik, kültürel alanlardaki iş birliğini de ele alma fırsatı bulduklarını ifade ederek şunları kaydetti: “Acaba dünyanın değişik yerlerinde ne gibi yatırımlara müşterek olarak girebiliriz, bunları ele alma fırsatımız oldu. Bunun dışında, ulaşımda ne gibi ortak adımlar atabiliriz, bunu görüşme imkânımız oldu. Özellikle de Türk Hava Yollarımızın Macaristan’la ortak bir çalışmaya girip, örneğin Budapeşte’den Hindistan Mumbai’ye buradan nonstop gitme imkânını da sağlama konusunda Sayın Başbakana sözümüzü verdik, bu adımı da atma imkânımız olacaktır.”

İkili ticaret hacminde geçen yıl 2,6 milyar dolarlık bir rakamın yakalandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ortak hedefin, bu rakamı en kısa sürede beş milyar dolara çıkarmak olduğunu bildirdi. Bütün bunlarla birlikte, Macaristan’daki Türk yatırımlarında ve müteahhitlerin üstlendikleri projelerde son yıllarda ciddi bir artış gösterdiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu gelişmelerden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Ziyaret çerçevesinde gerçekleştirecek iş forumunda Türk ve Macar iş adamlarıyla bir araya geleceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her iki ülkede müşterek ne gibi adımlar atılabilir, üçüncü ülkelerde bu iş adamlarımız ne gibi adımlar atabilirler, bunların önünü açmak, onlara bir heyecan verme düşüncesiyle bu toplantıyı organize etmiş bulunuyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “KOSGEB ile Macaristan Ulusal Ticaret Evi arasında ve Türk Eximbank ile bunun yanında Macar Eximbank müşterek neler yapabilirler, bunları ele alma imkânımız olacak. Macar İhracat-İthalat Bankası arasında imzalanacak mutabakat zaptları girişimcilerimizin iş birliğini de kolaylaştıracaktır.”

“AFRİKA’NIN KALKINMASINA KATKI İÇİN MACARİSTAN’LA YAKIN İŞ BİRLİĞİ İÇİNDE OLACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO müttefiki ve Vişegrad Dörtlüsü’nün üyesi olan Macaristan’ın Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecine verdiği desteğin Türkiye için önemli olduğunu söyleyerek, “Macaristan’la Afrika’nın kalkınma çabalarına katkı sağlamak amacıyla çok daha yakın iş birliği içinde olacağız. Kökleri Asya’ya uzanan iki ülke olarak bu coğrafyada da birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Geçen ay değerli dostumla Kırgızistan’da bir araya geldik ve Türk Konseyi Toplantısı’nda bizim de desteğimizle gözlemcilik statüsünü Macaristan böylece kazanmış oldu. Asya ile Macaristan arasındaki ilişkilerin güçlenmesini bundan sonra da desteklemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda Macaristan Başbakanı Orban’a Türkiye’nin FETÖ ile mücadelesine verdiği destek için teşekkür ederek, “15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında Macaristan ülkemizde en güçlü dayanışmayı sergileyen ülkelerden biri olmuştur. Millet olarak bu dayanışmayı asla unutmayacağız” dedi.

MACARİSTAN BAŞBAKANI ORBAN: “MACARİSTAN’IN GÜVENLİĞİ NOKTASINDA TÜRKİYE ÖNEM ARZ EDİYOR”

Macaristan Başbakanı Orban da yaptığı açıklamada, Türkiye’ye verdikleri öneme değindi. NATO müttefiki olmasının yanında Macaristan’ın geleneksel dış politikasında Moskova ve Berlin ile birlikte Ankara’nın çok önemli olduğunu söyleyen Macaristan Başbakanı Orban Macaristan’ın güvenliği noktasında Türkiye’nin ayrıca önem arz ettiğine dikkat çekti.

Türkiye’nin de Macaristan gibi mültecilerin yolu üzerinde olduğunu belirten Macaristan Başbakanı Orban, Türkiye’nin bölgede barışı tesis edebilecek bir istikrara sahip olması ve yasa dışı göçe engel olabiliyor olmasının Macaristan için önemini dile getirdi ve Türkiye’nin milyonlarca mülteciye ev sahipliği yapmasından dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a teşekkürlerini ifade etti.

“AFRİN, CERABLUS VE EL BAB’A 250-260 BİN SURİYELİ GERİ DÖNDÜ”

Açıklamaların ardından basın mensuplarının sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin Türkiye’deki mülteci sayısını ve bunların kitlesel olarak Avrupa’ya gelmemesi için neler yapıldığını sorması üzerine şunları söyledi: “Şu anda Türkiye’de Suriyeli olarak yaklaşık 3,5 milyon, Iraklı olarak da 500 bin mülteci var. Ayrıca tabi Afganistan, Pakistan, buralardan da sürekli gelip geçen mülteciler oluyor. Fakat biz bunlardan yakalananları tekrar ülkelerine, Afganistan’a, Pakistan’a geri gönderiyoruz. Geri iade, biliyorsunuz bizim yerlerimiz var, oralarda tutarak daha sonra uygun şartlarda kendilerini geri iade ediyoruz. Biz eğer bu mültecilerle ilgili kapılarımızı açık tutmuş olsak tablo böyle olmaz. Şu anda bu 3,5 milyon Suriyeli ve bunların dışında da 500 bin Iraklı, bunlar daha çok ya kamplarda, ya ülkemizin içerisindeki değişik yerlerde bulunuyorlar. Fakat geri dönüşler de başlamadı değil. Örneğin Afrin ve Cerablus, El Bab, burada bir 250-260 bin Suriyeli geri döndü. En son İdlib’de yine bir iltica durumuyla karşı karşıyaydık. Orada da bir 60 bin civarında yine mülteci olma durumunda kalan Suriyeliler, onlar da İdlib merkezine geri döndüler. Her türlü tedbiri alıyoruz, mümkün olduğu kadar onları ülkemizde misafir etmeye gayret ediyoruz. Tabii bu konuda da bütün Avrupa Birliği üyesi ülkeler olsun, diğer dünya ülkeleri olsun, onlardan da destek bekliyoruz.”

“SUUDİ ARABİSTANLI GAZETECİYLE İLGİLİ BAŞSAVCILIK HER TÜRLÜ ÇALIŞMAYI YAPIYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın kaybolmasıyla ilgili olarak yeni bir husus olup olmadığı ve konuyla ilgili olarak Suudi Arabistan Kralı ile bir görüşmenin yapılıp yapılmayacağına yönelik soruya cevaben, olayı Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sıfatıyla takip ettiklerini, bunun hem siyasi hem de insani görevleri olduğunu belirtti. Gazeteci Kaşıkçı’nın nişanlısını dışarıda bırakarak içeri girdikten sonra dışarı çıktığını ispat etme görevinin Başkonsolosluk yetkilerinde olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayın ikisinden bu yana şu anda elde herhangi bir belge, bilgi, bulgu olmadığını bildirdi.

Kendilerine müracaat edildiği andan itibaren gerek Emniyet Teşkilatı’nın, gerek İstihbarat Teşkilatı’nın seferber olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan “İlk andan itibaren Adalet Bakanlığı’na verdiğimiz talimatla İstanbul Başsavcılığımız bu noktada hemen teyakkuza geçmiş ve bununla ilgili işin hem hukuki hem adli hem idari, çünkü emniyet de aramasını yapıyor, bütün bu çalışmalar devam ediyor. Bu çalışmalar devam ederken hedefimiz, bir an önce neticeye ulaşabilmek” açıklamalarında bulundu. Medyada çıkan haberlerin kendilerini de düşündürdüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sorumluluk makamında, mevkiinde olan insanlar olarak da buradan bir an önce neticeyi almak durumundayız. Başkonsolosluk yetkilileri ‘buradan çıktı’ demekle kendilerini kurtaramaz. İlgili merciler, onlar da bu konuda, müddei iddiasını ispatla mükelleftir, eğer çıkmışsa bunu siz görüntülerle de olsa ispat etmek durumundasınız, ispat edeceksiniz. Kalkıp da Türk makamlarına nerede bu diye soranlar, önce bu nasıl oldu diye bunu sormaları lazım” şeklinde konuştu.

Suudi Arabistan’dan gelen bazı kişilerin olduğunu, bununla ilgili olarak havalimanı kayıtlarının incelendiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başsavcılık her türlü çalışmasını, araştırmasını yapıyor. Bizler de bu konuda özellikle bütün ilgili birimlerimize, gerek Emniyet Teşkilatımız, gerek İstihbarat Teşkilatımız, Dışişleri, hep birlikte çalışmalarınızı yapacaksınız ve ona göre de savcılığımızın vereceği raporları göreceğiz diyoruz” diye konuştu.

Bir gazetecinin Batı basınında Türkiye’ye karşı birçok eleştiri olmasına rağmen Almanya’daki Türk toplumu içerisinde kendisinin çok büyük popülerliği olmasının sebebine yönelik görüşlerinin sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı basınındaki olumsuz yayınların tesirinin bir yere kadar olduğunu, Avrupa’daki vatandaşların Türkiye’de ne yapıldığını, nasıl hizmetler verildiği yakinen görüp oyunu ona göre kullandığını ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa genelinde oyların yüzde 60’ının kendilerine verildiğini belirterek vatandaşlara teşekkür etti.

“AB KONUSUNDA 1963’TEN BU YANA OYALANAN BİR TÜRKİYE VAR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin AB sürecinin hızlandırılması için AB üyesi ülkelerden beklentilerinin ne olduğunun sorulması üzerine şunları kaydetti: “Ben burada da tekrar etmek zorundayım, sene 2019, 1963’ten bu yana oyalanan bir Türkiye var. Hiçbir Avrupa Birliği üyesi ülkeye böyle bir zulüm yapılmadı, bu sadece maalesef Türkiye’ye yapıldı. Ne evet, ne hayır, evetse evet, hayırsa hayır, yani samimi olmak lazım. Ben de diyorum ki, alacaksanız sinyallerini verin, almayacaksanız bunu da söyleyin. Ne bizi yorun, ne biz sizi yoralım. Siz yolunuza, biz yolumuza devam edelim. Bu kadar açık ve net olmak lazım. Ben siyasette özellikle açıklığı severim, netliği severim, dürüstlüğü severim. Bu adımı da buna göre atmak lazım diyorum ve şu anda sabır noktasındayız.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ulusal Meclis’teki temasları sonrasında Macar Bilimler Akademisi’nde düzenlenen devlet yemeğine katıldı.

Previous ArticleNext Article

“Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” için yorumlar kapalı 238981

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere gideceği Amerika Birleşik Devletleri’ne hareketinden önce yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor. Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla büyüme hedefimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) hareketi öncesinde Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’nin 78. Genel Kurulu’na iştirak etmek üzere New York’a doğru yola çıkacaklarını belirterek, BM üyesi tüm ülkelerin temsil edildiği Genel Kurul görüşmelerine 150’den fazla ülkenin devlet ve hükûmet başkanı düzeyinde katılımının beklendiğini söyledi.

Her yıl olduğu gibi bu sene de ABD’de son derece yoğun bir temas ve toplantı trafiğinin olacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl Genel Kurul genel görüşmelerinin “Güvenin yeniden tesisi ve küresel dayanışmanın yeniden canlandırılması” temasıyla yapıldığını aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genel Kurul görüşmelerinin ilk günü olan 19 Eylül Salı günü kendisinin de BM Genel Kurulu’na hitap edeceğini dile getirerek, konuşmasında kalkınmadan insani yardımlara, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından küresel dayanışmanın yeniden tesisine kadar attıkları adımlara değineceğini kaydetti.

Bu vesileyle uluslararası gündemdeki temel meselelere ilişkin görüşlerini de paylaşacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ayrıca mevcut küresel sınamalar karşısında Türkiye’nin oynadığı kritik rolü vurgulayacağız. Bir süredir her platformda dillendirdiğimiz ‘Dünya 5’ten büyüktür’ tespitimizin daha fazla kabul görmesinden memnuniyet duyuyoruz. Son olarak BM Genel Sekreteri Sayın Guterres bu konuda çok net bir tavır ortaya koydu. Sayın Genel Sekreter’in ‘2. Dünya Savaşı sonrası kurulan yapıların bugünün dünyasını yansıtmadığı’ tespitine biz de katılıyoruz. Bunu görüşmemizde kendisine de bizzat ifade edeceğim. Genel Kurul marjında BM Genel Sekreteri’nin yanı sıra çok sayıda ülkeden mevkidaşlarımla görüşmeler gerçekleştireceğim.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretinde ABD’de yaşayan vatandaşlar ve soydaş topluluklarla bir araya geleceğini belirterek, ayrıca düşünce kuruluşu temsilcileriyle de istişarelerinin olacağını anlattı.

ABD iş dünyasının seçkin üyeleri ile görüşerek Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları noktasında atılabilecek adımları ele alacaklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemizde 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin demokratik olgunluk içinde tamamlanmasının iş çevrelerinin Türkiye’ye yönelik ilgisini artırdığını görüyoruz. Gerek kabinemize gerek ekonomideki kurmay kadromuza gerekse kısa süre önce açıkladığımız Orta Vadeli Program’a uluslararası yatırımcılar büyük güven duyuyor. Sadece son 3 ayda rezervlerimizde 22 milyar dolarlık artış oldu. Bugün itibarıyla Merkez Bankamızın toplam brüt rezervleri 120 milyar doları geçmiş bulunuyor. Dünya Bankasının geçen hafta yaptığı açıklama, ülkemize duyulan güvenin bir başka örneğidir. İnşallah buna yakında yenileri eklenecektir. “

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamlelerin takdirle karşılandığını dile getirerek, “Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı, yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla kaliteli büyüme hedeflerimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

“KÜRESEL SİSTEMDE TAŞLARIN YERİNDEN OYNADIĞI BU DÖNEMİ ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ ADINA FIRSATA ÇEVİRMEKTE KARARLIYIZ”

Türkiye Yüzyılı vizyonunu hayata geçirmek için içeride ve dışarıda her türlü çabayı gösterdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Küresel sistemde taşların yerinden oynadığı bu dönemi ülkemiz ve milletimiz adına fırsata çevirmekte kararlıyız. Bu süreçte kavgadan, tartışmadan ve Bizans’ı çırak çıkartacak taht oyunlarından başlarını kaldıramayanları ise kendi hâllerine bırakacağız. Varsın onlar didişmeye, birbirlerine laf yetiştirmeye devam etsinler. Varsın onlar koltuklarını korumak için daha düne kadar savundukları tüm ilkeleri ayaklar altına alsın. Biz bunları asla önemsemiyoruz. Biz son 21 yıldır olduğu gibi yine sadece işimize bakıyoruz. Tüm vaktimizi ve enerjimizi milletimize hizmet için sarf ediyoruz. İnşallah bundan sonra da aynı hassasiyetle çalışmaya devam edeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçekleştirecekleri ziyaretler ve görüşmelerin ülke, millet ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.

“GELİŞMELERİ YAKINDAN TAKİP EDECEĞİZ”

Karabağ’da tansiyonun yeniden yükseldiği ve Azerbaycan ile Ermenistan liderleriyle görüştüğü hatırlatılarak, Ermenistan’ın tutumunu nasıl bulduğu ve kendisi öncülüğünde üçlü bir toplantı söz konusu olup olmayacağının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda tabii bizim öncülüğümüzde üçlü bir görüşme teklifimizi kendilerine ilettik ama bu konuda üçlüden öte biz dörtlü bir teklifte bulunduk. Yani değişik, buralarla ilgisi, alakası olmayan liderlerle değil, ‘Gelin şu anda işin içinde olan Sayın Putin, Sayın Aliyev, şahsım ve Paşinyan hep birlikte dörtlü olarak böyle bir toplantıyı yapalım. Adımı da ona göre atalım’ diye böyle bir teklifte bulunduk. Henüz bize olumlu-olumsuz bir dönüş olmadı ve konuyla ilgili Sayın Aliyev’le de daha da görüşeceğiz, olgunlaştıracağız ve gelişmeleri yakından takip edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20’de ABD Başkanı Joe Biden ile bir görüşme gerçekleştirildiği, burada İsveç’in NATO üyeliğinin de gündeme geldiği anımsatılarak, İsveç’te terör örgütü üyelerinin gösterilerinin devam etmesiyle ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, “Bu konuda özellikle Batı, ikide bir ‘İsveç, İsveç, İsveç’ diyor, biz de diyoruz ki ‘Bizim parlamentomuz kararı vermedikten sonra bizim kalkıp da yolda yürürken ‘evet’ veya ‘hayır’ dememiz mümkün değil. Öncelikle, İsveç’in üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki, şu anda İsveç üzerine düşen görevi yerine getiriyor mu? Bize ikide bir şunu söylüyorlar. İşte ‘Yasa hazırladılar.’ Yasayı hazırlamak yetmez, yasayı uygulamak gerekir. Şu anda İsveç ister anayasa ister yasa değişikliği, ne yaparsa yapsın ama kalkıp da teröristleri İsveç polisinin koruması altında gösteriye sevk ediyorlarsa bu ne demektir? Bunlar görevini yerine getirmiyor demektir ve yine terör eylemleri Stockholm caddelerinde devam ediyor demektir. O zaman bize verilen sözler tutulmuyor. Bize verilen sözler tutulmadığı zaman, benim parlamentom bu konuda nasıl bir tavır takınır, bunu herkes takdir etsin. Yani F-16’larla ilgili ne deniyor? ‘Temsilciler Meclisi karar vermeden bu olmaz.’ Tamam da şimdi orada Temsilciler Meclisi varsa benim de parlamentom var. Parlamentonun nasıl bir karar vereceğini ben kestirip atamam. Sevk etmekse, biz böyle bir talebi parlamentomuza sevk ederiz ama parlamentomuzdan nasıl bir karar çıkar, o parlamentomuzun takdirindedir.”

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 2022 raporunda yer alan Türkiye’nin AB’ye katılım süreciyle ilgili ifadeler hakkındaki değerlendirilmeleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Değerli arkadaşlar benim değerlendirmemi çok açık net öğrenmek istiyorsanız, Avrupa Birliği Türkiye’den kopmanın gayreti içerisinde. Avrupa Birliği’nin Türkiye’den kopuş hamlelerini yaptığı bu dönem içerisinde biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmelerimizi yaparız ve bu değerlendirmelerden sonra da Avrupa Birliği ile gerekirse yolları ayırabiliriz” şeklinde konuştu.

“Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” “Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” için yorumlar kapalı 256462

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde düzenlenen 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’na katılarak bir konuşma yaptı.

Bugünün 12 Eylül olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bundan tam 43 yıl önce Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemlerinden birine girdiğini söyledi.

Ülkenin darbe gününe nasıl geldiğinin ayrı bir hikâye, ayrı bir tartışma konusu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama darbe gününden itibaren; yüzbinlerce insanın gözaltına alındığı, binlerce kişinin idamla yargılandığı, ‘bir sağdan, bir soldan’ mantığıyla 50 kişinin idam edildiği, velhasıl, neredeyse her hanenin yaşanan acılardan nasibini aldığı o meşum günler hafızalarımızdan asla silinmedi, silinmeyecek. Şu Ulucanlar Cezaevi’nin, Mamak Cezaevi’nin, Diyarbakır Cezaevi’nin, Sağmalcılar Cezaevi’nin dili olsa da o günleri anlatsa” diye konuştu.

İdamından sonra yargılandığı suçla ilgisinin olmadığı ortaya çıkan veya Hüseyin Kurumahmutoğlu gibi işkenceyle öldürülen gençlerin vebalinin, darbecilerin yakasını öteki dünyada da bırakmayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Darbenin üzerinden 7-8 yıl geçtikten sonra, idamla yargılananlar dahil, dipçik darbeleriyle cezaevine tıkılanların tamamına yakını serbest kaldı. Sadece bu örnek bile, yargılamasından infazına tüm safhalarıyla, yapılan işin ne kadar göstermelik olduğunun işaretidir. Tabii 12 Eylül yönetiminin ülkemizin kalbine sapladığı en büyük hançer, üzerinde hâlâ konuştuğumuz, tartıştığımız 1982 darbe anayasasıdır. Her ne kadar 1987’den itibaren 23 kez değiştirilmiş, hatta 2017’de tarihî bir yönetim sistemi değişikliğine gidilmiş olsa da elimizdeki metin hâlâ bir darbe anayasasıdır.”

Yapılan değişikliklerin her birinin önem taşıdığını ancak her değişikliğin anayasanın yazım ve anlam bütünlüğünü bozduğunun da bir gerçek olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu amaçla, yaklaşık 10 yıl önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bir yeni anayasa çalışması başlattıklarını anımsattı.

“YENİ ANAYASA MESELESİ GÜNDEMİMİZİN İLK SIRALARINDA YER ALMAYI SÜRDÜRÜYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha önceki anayasa değişikliklerine göre en geniş siyasi katılımlı bu çalışma, muhalefet partilerinin, tabiri caizse ‘yan çizmeleri’ sebebiyle akim kaldı” dedi.

Buna rağmen ülkeyi yeni, sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasaya kavuşturma hedeflerinden vazgeçmediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçiş yapılırken anayasayı tümden yeniden yazma teklifimiz, yine muhalefetin uzlaşmaz tavrı sebebiyle maalesef hayata geçemedi. Yine de milletimize verdiğimiz sözün takipçisi olmayı sürdürdük. Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” diye konuştu.

Geçen yıl önce, anayasa konusunda söyleyecek sözü olan bilim insanlarının ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı bir dizi çalıştay düzenlediklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ardından da diğer siyasi partilerle müzakereye esas olacak ve millete takdim edecekleri kendi anayasa metinlerini hazırladıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Maalesef bu süreçte, Cumhur İttifakı ortakları MHP ve AK Parti dışında yeni bir anayasa metni hazırlayan siyasi teşekkül çıkmadı. Muhalefet cenahı; sürekli lafını etmesine, her fırsatta istismarını yapmasına rağmen, iş somut adım atmaya geldiğinde, hemen dümeni başka tarafa kırıp, ortadan kayboluyor. Bu defa da aynısını yaptılar. Yeni bir anayasa yerine, ‘dostlar alışverişte görsün’ kabilinden tutarsız ve anlamsız bir metni ortaya atıp kendi dünyalarına daldılar. Gerçi, onlara da hak vermemek elde değil. Parti içinde ayrı kavga, ittifak ortakları arasında ayrı kavga. Yurt içine ayrı selam, yurt dışına ayrı selam. Herkes kendi kişisel hesaplarının ve kavgalarının içine bu kadar gömülmüşken, yeni anayasa gibi vakit, emek ve birikim gerektiren bir konuyla kim, niye uğraşsın ki. Ama bizim milletimize karşı hem sorumluluğumuz hem sözümüz var. Bunun için yeni anayasa meselesi daima gündemimizin ilk sıralarında yer almayı sürdürüyor. İletişim Başkanlığımız ile Hukuk Politikaları Kurulumuzun düzenlediği bu sempozyumu da yeni anayasa kararlılığımızın bir ifadesi olarak görüyorum. Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenleri ve katılımcıları tebrik ediyorum. Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız.”

“TÜRKİYE, ÇOK DAHA İYİ BİR ANAYASAYI ZİYADESİYLE HAK EDİYOR”

Dünyada, Birleşmiş Milletlerde temsil edilen ülke sayısı kadar anayasa olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ülkenin kendi tarihine, siyasi, sosyal ve kültürel yapısına, ihtiyaçlarına göre ayrı bir anayasa süreci yaşadığını kaydetti.

Türkiye’nin anayasa geçmişinin de 200 yılı bulduğunu, Cumhuriyet döneminde de muhtelif anayasa tecrübeleri olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak 27 Mayıs 1960’tan itibaren anayasalarımız, maalesef, darbe yönetimleri tarafından şekillendirilmiş ve yürürlüğe konmuştur” dedi.

Anayasanın, darbe ikliminde gerçekleştirilmiş bir referandumla kabul edilmiş olmasının, gerisindeki sorunlu fotoğrafı değiştirmediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki Türkiye gibi 2 bin yıllık devlet geleneğine, coğrafyasında bin yıllık hâkimiyete, ilk asrına ulaşan Cumhuriyet tecrübesine, 73 yıllık demokrasi birikimine sahip bir ülke, çok daha iyi bir anayasayı ziyadesiyle hak ediyor” ifadesini kullandı.

“GEÇMİŞ BİRİKİMLERİ GELECEĞİN HEDEFLERİYLE BÜTÜNLEŞTİREN YENİ BİR ANAYASAYA İHTİYACIMIZ OLDUĞU BİR GERÇEKTİR”

Anayasaların değişmez metinler olmadığını, bunun iyi bilinmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Mesela Amerikan anayasası 236 yılda 27 kez değişmiş olmasına rağmen, ülkenin ihtiyaçlarını hâlâ karşılayabilmektedir. İngiltere gibi anayasa devleti niteliği taşıyıp da yazılı anayasası olmayan ülkeler de mevcuttur. Bir de kâğıt üzerinde çok iyi metinlere sahip anayasaları olup da demokrasiden ve hukuk devletinden çok uzak uygulamaların hüküm sürdüğü ülkeler de söz konusudur. Bizim medeniyet tarihimiz anayasa tecrübesi bakımından çok ama çok zengindir. Mesela, dünyanın en eski yazılı anayasalarından biri, hicretin hemen ardından yapılan 47 maddelik Medine Sözleşmesi diye anılan metindir. Milattan öncesine kadar uzanan ve bugünkü anayasa kavramına karşılık gelebilecek Hammurabi Kanunları gibi metinler de coğrafyamızın mirası içindedir. Modern anayasalar için ise İngiltere’deki Magna Carta’dan başlayıp Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi ile Amerikan Bağımsızlık Bildirisi’ne kadar uzanan bir dizi referansa işaret edilir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizdeki anayasa girişimleri 1808 tarihli Sened-i İttifak’la başlatılır ve 1876 tarihli Kanun-i Esasi’yle gerçek anlamda vücut bulur. Millî Mücadele’nin meşru zeminini oluşturan anayasa 1921 yılında, yani savaşın en şiddetli günlerinde hazırlanıp yürürlüğe girmiştir. Tek başına bile, milletimizin ve ülkeyi yönetenlerin hukuki meşruiyet konusundaki hassasiyetini bu anayasa göstermeye yeterlidir. Ardından gelen 1924, 1960 ve 1982 anayasalarının her birinin, kendi dönemlerine ilişkin ayrı hikâyeleri vardır. Bugün bize düşen görev, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, ülkemizin sahip olduğu bu derinlikli birikimin üzerinde kendi hikâyemizi yazıp, gelecek nesillere en büyük mirası bırakmaktır” diye konuştu.

Teknolojinin, iklimin yanı sıra siyasi ve sosyal yapılarda da köklü değişimlerin yaşandığı bir dönemden geçildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir dönemde, Türkiye Yüzyılı iddiamızı hayata geçirebilmek için sadece altyapımızı güçlendirmek, vizyonumuzu genişletmek yetmiyor. Tüm bunlara uygun, geçmiş birikimleri geleceğin hedefleriyle bütünleştiren yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğu bir gerçektir. Bizi, darbe anayasası gölgesinden kurtaracak olması bile yeni anayasa çalışmalarını kıymetli kılmaya tek başına kâfidir” ifadelerini kullandı.

Yeni anayasa metninin sihirli bir değnek gibi ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik yapısını bir anda değiştirip, Türkiye’yi bir masal diyarı hâline getirmeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ancak milletin ortak değerlerini, ülkenin ortak geleceğini, devletin bekasını, insanların doğuştan gelen hak ve özgürlüklerini, siyasi aktörlerin uzlaşmasını velhasıl tüm bunları şüpheye yer bırakmayan bir meşruiyet zemininde kuşatan yeni anayasanın Türkiye’ye çok şey katacağı açıktır. Bazı kavramların anayasada çokça zikredilmesi, onların ülkenin ve toplumun hayatında aynı karşılığa sahip oldukları anlamına gelmez. Nitekim temel hak ve özgürlükler, ekonomik ve sosyal haklar gibi konulara en az atıflar, bu konuda en ileri kabul edilen ülkelerin anayasalarında yer alıyor. Bu başlıklara en çok atıfların ise sorunlu coğrafyalarda yapıldığı görülüyor. Hülasaten önemli olan anayasaları modern dünyanın güzel kavramlarıyla süslemek değil, bu metinlerin ruhuna uygun yönetimler ve uygulamalar ortaya koymaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa metinlerinin kısa veya uzun olmasının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Her sistem, onu işletecek kişilerin anlayışına ve tarzına göre somut uygulamalara dönüşür. Bize düşen sistemi, mümkün olan en sağlam, en gerçekçi, en sürdürülebilir şekilde kurmaktır” dedi.

“MEVCUT ANAYASAMIZ, MUASIR MEDENİYETLER YOLCULUĞUNDA ÜLKEMİZİN ÖNÜNÜ AÇMAK YERİNE SÜREKLİ PAÇASINDAN AŞAĞI ÇEKMEKTEDİR”

Türkiye’nin demokrasi ve hukuk pratiğinin kısa metinlerin bürokratik oligarşinin istismarına uğrayabileceğini, uzun metinlerin de siyasi ve sosyal dönüşümün önünü tıkayabileceğini söylediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Dolayısıyla bize lazım olan, lafzı, ruhu ve hacmiyle, milletimizin dünyaya ve hayata bakışına, ülkemizin birikimine ve hedeflerine uygun bir anayasa metnidir. Eskiler buna ne der? ‘Efradını cami, ağyarını mani’. Dünya ve ülke şartlarına göre metni ne kadar değişirse değişsin, işte bu anlayışın hep devam etmesini sağlayan bir anayasayı ülkemize kazandırmak istiyoruz. Biz parlamentodaki tüm gruplarla bunları konuşacağız, görüşeceğiz. Onlar da bu işe olumlu bakarlarsa yolumuza devam edeceğiz. Olursa olur, olmazsa olmaz, bize düşen kapıları çalmak. Cumhur İttifakı olarak biz buna hazırız. Buradan tüm siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, akademi mensuplarına sesleniyorum, ‘Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar’ sözüne uygun şekilde en ideal anayasa metnini bulmak için gelin konuşalım, tartışalım, müzakere edelim ama bu süreçten kaçmayalım. Hiç kimsenin böyle bir anayasa arayışından ve çalışmasından rahatsız olmasına gerek yok.”

Geçirdiği onca değişiklikle âdeta “yamalı bohçaya” dönen bir anayasayla yaşamaya devam etmenin siyaset ve ülke için artık taşınması zor bir yüke dönüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mevcut anayasamız, muasır medeniyetler yolculuğunda ülkemizin önünü açmak yerine sürekli paçasından aşağı çekmektedir. Vesayetten darbeye nice yükü omuzlarından atan Türkiye’nin, 12 Eylül anayasası konusunda da bunu yapacak dirayete sahip olduğuna yürekten inanıyoruz” diye konuştu.

Darbe direktifi olarak değil, gerçek bir toplum sözleşmesi olarak hazırlanmış yeni anayasayı ülkeye kazandırana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Her işimiz gibi yeni anayasa çalışmalarında da düsturumuz ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ prensibi olacaktır. İnsanı önceleyen, milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan, toplumun gerisinde kalan değil, topluma dinamizm katan bir anayasa hedefliyoruz. Sempozyumumuzda tüm bu hususların enine boyuna konuşulacağı, tartışılacağı, siyasetin ve toplumun önüne yeni anayasa için aydınlık ufuklar açılacağı kanaatindeyim. Burada serdedilen her görüşü, her tenkidi, her teklifi samimiyetle değerlendirip, çalışmalarımıza derç edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Ülkemizin iki asırlık yönetim sistemi arayışının zirvesi olarak gördüğüm, ilk dönemini bitirip ikinci dönemine girdiğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni de bu kapsayıcı muhasebenin bir parçası kabul ediyorum.”

“BU ZOR GÜNLERİNDE TÜM İMKÂNLARIMIZLA KARDEŞLERİMİZİN YANINDAYIZ”

Sözlerinin sonunda Libya’daki sel felaketine yönelik de değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sel ve su baskınlarında hayatını kaybedenlere rahmet diledi. Sahadan alınan bilgilerin büyük bir doğal afetin yaşandığını gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kayıplarla birlikte vefat sayılarının maalesef daha da artacağı anlaşılıyor. Türkiye olarak bugüne kadar nasıl Libya halkını yalnız bırakmadıysak, bu zor günlerinde de tüm imkânlarımızla kardeşlerimizin yanındayız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece sel felaketinin yaşandığı Libya’nın değil aynı zamanda depremden etkilenen Fas’ın da yanında olduklarını belirterek, “AFAD Başkanlığımızı arama-kurtarma personelinden diğer ihtiyaçlara gerekli yardımları süratle ulaştırma noktasında talimatlandırdık. İlk etapta üç kargo uçağımız yardımlarla beraber Libya’ya intikal etti. Amacımız, Libya’nın yaralarının bir an önce sarılmasını sağlamaktır. İnşallah bundan sonra da kendilerine gereken desteği vereceğiz. Buradan bir kez daha tüm Libyalı kardeşlerimize geçmiş olsun diyorum” ifadelerini kullandı.

seers cmp badge