“Gençlerimizin eline silah vermekle, uyuşturucu madde tutuşturmak arasında hiçbir fark yoktur” “Gençlerimizin eline silah vermekle, uyuşturucu madde tutuşturmak arasında hiçbir fark yoktur” için yorumlar kapalı 74942

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uluslararası Uyuşturucu Politikaları ve Halk Sağlığı Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, “Gençleri ölüme gönderen terör örgütlerine karşı nasıl tavizsizsek, evlatlarımızın sağlığını ve istikbalini çalan uyuşturucu tacirlerine karşı da aynı şekilde tavizsiz davranıyoruz. Bizim nazarımızda gençlerimizin eline silah vermekle, uyuşturucu madde tutuşturmak arasında hiçbir fark yoktur” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2. Uluslararası Uyuşturucu Politikaları ve Halk Sağlığı Sempozyumu’na katıldı. Yeşilay tarafından WOW Kongre Merkezinde gerçekleştirilen sempozyumda Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.

Konuşmasının başında, İstanbul Samandıra’da yaşanan helikopter kazasında şehit olan askerler için Allah’tan rahmet, yaralı asker için acil şifa temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehitlerin ailelerine, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ve millete başsağlığı dileklerini iletti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabbim milletimizi ve özellikle askerimizi her türlü kazadan, afetten, beladan korusun” temennisinde bulundu.

“YEŞİLAY, BUGÜN KÜRESEL BİR MARKAYA DÖNÜŞTÜ”

Sempozyumu düzenleyen Yeşilay yönetimine ve etkinliğe tebliğleriyle katkı veren katılımcılara teşekkürlerini ileterek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir asır önce alkol ve madde bağımlılığıyla mücadele için kurulan Yeşilay’ın bugün küresel boyutta bir markaya dönüştüğünü söyledi.

Türkiye içinde 107 şubesi ve dünya genelinde 41 ülkedeki aynı isimli kuruluşlarıyla her geçen gün büyüyen Yeşilay’ın, uluslararası alanda giderek daha çok kabul görmeye başladığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, alkol ve tütünün yanı sıra bağımlılığın her türlüsü ile mücadele eden Yeşilay’ın çalışmalarını desteklemeyi sürdüreceklerini söyledi.

“ASIL MESELE, KÖTÜ ALIŞKANLIKLARIN KÖK SALABİLMESİNE ZEMİN HAZIRLAYAN İKLİMİ ORTADAN KALDIRMAK”

“Uyuşturucu ve alkol tüketiminin yaygınlaşmasından tütün tüketimiyle mücadele istediğimiz neticeleri bu alanda alamamamızdan eğer şikâyet ediyorsak, çalışma yöntemlerimizi demek ki gözden geçirmemiz gerekiyor, bir yerde bir eksiklik var” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, asıl meselenin; toplumda bu tür kötü alışkanlıkların kök salabilmesine zemin hazırlayan iklimin ortadan kaldırılması olduğunu belirtti.

Bunun yolunun da eğitimden, kültürden, medeniyet değerlerinin yeni nesillerin ve toplumun tamamına en iyi şekilde aktarılmasından geçtiğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Açık konuşuyorum; haramı, helali bilen bir toplumda uyuşturucu diye, alkol diye, hırsızlık diye, haksızlık diye bir sorun olmamalıdır, olamaz. Eğer bu tür sıkıntılar varsa ve büyüyorsa, bağımlılıktan öte başka sıkıntılarımız var demektir” diye konuştu.

Cehaletin, okuma-yazma bilmemek değil, kültürünü, medeniyetini ve onların ürünleri olan değerleri bilmemek olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de en azından bir kesimin, içinde bulunduğu cehalet karanlığında giderek daha fazla boğulduğunu görmekten üzüntü duyduklarını dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kim olduğundan habersiz, nereden geldiğini ve nereye gittiğini bilmeyen, günübirlik yaşayan, hayatta ölçüsü, geleceğe dair ideali olmayan bu kesim için üzülmekten daha fazlasını yapmak zorundayız” şeklinde konuştu.

“BAĞIMLILIKTAN KAYNAKLANAN SIKINTILARIN ÖNÜNE SADECE POLİSLE, SOSYAL HİZMET UZMANIYLA GEÇİLEMEZ”

Türkiye’nin geçen 16 yılını değerlendirirken, eğitim ve kültür politikalarının yetersizliğinden hayıflanmalarının, bu tür konularda arzu ettikleri mesafeyi kat edememelerinden kaynaklandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “En güzel okulları yaptık, içlerini en modern araçlarla donattık, öğretmensiz sınıf bırakmadık; ama bu okullara topladığımız çocuklara neler vermemiz gerektiği hususunda yeteri kadar tefekkür edemedik. Kültür ve sanat politikalarını desteklemek adına çok ciddi bütçeler ayırdık, çok önemli fiziki altyapılar oluşturduk; ama kendi kadim tarihimizi, kültürümüzü, sanat anlayışımızı yeni nesillere aktarma, benimsetme, daha ileriye taşıma konusunda ortada kayda değer bir netice göremiyoruz. Böyle olduğu için de işte bugün burada uyuşturucudan, alkolden, tütünden, bütün bunlardan kaynaklı bağımlılık tehdidinin sürekli büyümesi karşısında neler yapabileceğimizi konuşmak zorunda kalıyoruz.”

Bağımlılıkla terörün birbirine benzediğini vurgulayarak, “Her ikisiyle de etkin mücadelenin yolu sivrisineklerle uğraşmak yanında aslı bataklığı kurutmaya çalışmaktır, bunu başarmamız lazım” diye konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kaynağı kesilmediğinde bağımlılıktan kaynaklanan sıkıntıların önüne sadece polisle, jandarmayla, sosyal hizmet uzmanıyla, sağlık personeliyle geçilemeyeceğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülke yönetiminin en üst düzey sorumlusu olarak bu tür toplantılardan beklentisinin, meselenin asıl kaynağının tespiti ve çözümü hususunda yol haritasının çıkarılması olduğunu belirtti ve “Uzmanlar olarak sizler bize bu rehberliği yaptığınızda, işimiz çok daha kolaylaşacaktır” diye ekledi.

“DİĞER PEK ÇOK SORUN GİBİ, UYUŞTURUCU BAĞIMLILIĞININ DA YÜKÜNÜ DÜNYADAKİ MAZLUM TOPLUMLAR ÇEKİYOR”

Diğer pek çok sorun gibi, uyuşturucu ve alkol bağımlılığının da yükünü dünyadaki mazlum toplumların çektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yoksullukla bağımlılığın bir arada olmasının düşündürücü olduğunu kaydederek, “Hayatını idame ettirmekte zaten zorluk çeken toplumlarda bu tür kötü alışkanlıkların yaygınlaşmasının masum bir eğilim olmadığına inanıyorum” diye ekledi.

Dünyada devlet eliyle yapılan teşviklerle yaygınlaşan alkol kullanma sorununun, hâlâ ciddi boyutlarda olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, tütün alışkanlığının uzun yıllar uluslararası şirketler tarafından özendirildiğine ve medyanın etkili bir araç olarak kullanıldığına dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uyuşturucu bağımlılığının ciddi boyutlarda olduğu geri kalmış ülkelerin kahir ekseriyetinin önemli yeraltı ve yerüstü zenginliklerine sahip olması, aslında hadisenin gerisindeki sebeplerle ilgili olarak bize fikir veriyor” ifadelerini kullandı.

“TERÖR ÖRGÜTLERİNİN EN ÖNEMLİ FİNANSMAN KAYNAĞI, UYUŞTURUCU TİCARETİDİR”

Bağımlılığın çeşitlendiğine ve artık elektronik araçlara yönelik bağımlılıktan söz edildiğine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekran bağımlılığının çok daha büyük tehditler oluştuğunun altını çizdi ve “Eğer bugün iki yaşındaki bir yavru o cep telefonuyla ona o kadar bağlı hâle geliyor ki, her şeyinden kopuyor, hatta annesinden, babasında kaçıyor, giriyor bir odaya, odanın içerisinde onunla meşgul oluyor” değerlendirmesinde bulundu. Bunun ayrı bir tehdit olduğunu ve buna karşı neler yapılabileceğinin üzerinde çalışılması gerektiğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 81 milyonluk Türkiye’de bugüne kadar 70 milyon cep telefonu satılmış olmasının ciddi olumsuz sinyaller verdiğini kaydetti.

Terör örgütlerinin en önemli finansman kaynağının, uyuşturucu ticareti, alkol ve tütün ürünleri kaçakçılığı olduğunun altını çizen ve bunun tesadüf olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bağımlılık yapan maddeler öyle tehlikelidir ki üreten de, taşıyan da, satan da bunların aynı zamanda tüketicisi olmaktan kurtulamaz. Dolayısıyla bağımlılık yapan ürünlere karşı verilen mücadele, aynı zamanda terörün kaynaklarını kurutmaya yönelik bir mücadeledir” dedi.

Türkiye’nin son yıllarda terörle mücadelede kat ettiği mesafenin en önemli sonuçlarından birinin, taşınmasına ve tüketime yönelik uyuşturucu ticaretinin tüm çeşitlerine büyük darbeler vurulması olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gayemiz, kendimizi de, diğer ülkeleri de bu büyük oyunun malzemesi ve hedefi olmaktan çıkarmaktır” sözlerine yer verdi.

Konuşmasında elektronik sigaranın da sigara bağımlılığına dikkat çekerek elektronik sigara üretimine yönelik yatırım yapmak isteyenlerin Türkiye’ye 500 milyon, 1 milyar dolarlık yatırım yapma teklifiyle kendisine geldiğini ve izin vermediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizin tezgâhınız başka. Siz buradaki gençliği buna alıştırmak istiyorsunuz. Kusura bakma, biz buna müsaade etmeyiz” ifadelerini kullandı.

“MÜCADELEYİ HER ALANDA YÜRÜTMEDEN TERÖRİZMLE BAŞA ÇIKILAMAZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Terör örgütlerinin arkasında duranlar, teröristleri teşvik edenler, aynı zamanda onların bu tür faaliyetlerine de destek verdiklerini bilmelidir. Mücadeleyi her alanda yürütmeden terörizmle başa çıkılamaz. Ancak terörle olduğu gibi terör örgütlerinin uyuşturucu ticaretiyle mücadelemizde de yeteri kadar destek alamadığımızı burada özellikle belirtmek isterim. Terör örgütlerini açıkça ve gizlice destekleyenlerin ‘İslami terör’ yaftasıyla tüm Müslümanları töhmet altında bırakıyor olmaları da ayrıca bir garabet örneğidir. İslam’la terörü kimse bir araya getiremez. Zira İslam, kelime anlamı itibariyle ‘silm’ kelimesinden türemiştir, onun anlamı da barıştır. Barışı emreden bir dinin terörle yan yana konulması mümkün olabilir mi? Ama dert başka? Dert, işte bu DEAŞ gibi malum şu anda terörün en önemli temsilcilerinden olan bu örgütlerle İslam’ı kirletmek; buna biz müsaade etmeyeceğiz, elimizden gelen mücadeleyi veriyoruz, vermeye devam edeceğiz.

Dünyada İslam dışında ismi terörle yan yana getirilen bir başka dinin olmamasının, bu kavramın kasıtlı şekilde kullanıldığını gösterdiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hristiyani terör diyor musunuz veya Musevi terör diyor musunuz? Musevilerden teröre bulaşan yok mu? Hristiyanlardan teröre bulaşan yok mu? Var. Peki onları niye konuşmuyorsunuz?” dedi.

Gezi olaylarında uluslararası medyanın sürekli Taksim’i gösterdiğini hatırlatan ve hâlen Paris’te devam eden terör eylemlerinin ise uluslararası medyada yer almadığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Niye görmüyorlar? Onların lekelenmesini istemiyorlar. İsteseniz de istemeseniz de dünya bunu takip ediyor. Ve Türkiye’nin bu konudaki azmini, kararlılığını gayet iyi biliyor” diye ekledi.

“TÜRKİYE, UYUŞTURUCU TİCARETİNE KARŞI EN AĞIR CEZALARIN VERİLDİĞİ ÜLKELERDEN BİRİ”

İnsanı merkeze almayan bir anlayışla yürütülecek bağımlılıkla mücadele çabasının, beyhude olacağına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yürüttükleri sosyal destek programlarıyla, bireyden başlayıp aileye ve toplumun tüm kesimlerine kadar yayılan çalışmalar yürüttüklerini dile getirdi ve konuşmasın yürütülen çalışmalardan örnekler verdi.

“Gençleri ölüme gönderen terör örgütlerine karşı nasıl tavizsizsek, evlatlarımızın sağlığını ve istikbalini çalan uyuşturucu tacirlerine karşı da aynı şekilde tavizsiz davranıyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, cezaevlerinde uyuşturucu suçlarından dolayı 52 bin mahkûmun olduğunu hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, dertlerinin; uyuşturucu müptelası olmaktan halkı da, gençliği de kurtarmak olduğunu dile getirdi ve “Bizim nazarımızda gençlerimizin eline silah vermekle uyuşturucu madde tutuşturmak arasında hiçbir fark yoktur” diye konuştu.

Türkiye’nin, uyuşturucu ticaretine karşı en ağır cezaların verildiği ülkelerden biri olduğunu ve cezaevlerinde bu suçlardan on binlerce kişinin bulunduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda en küçük bir geri adım düşünmediklerini, daha etkili olacak ne tür tedbirler alınabileceği konusunu değerlendirdiklerini açıkladı.

“ÇOCUKLARININ YARDIMA İHTİYACI OLDUĞUNU DÜŞÜNEN AİLELERE DEVLETİN KAPILARI SONUNA KADAR AÇIKTIR”

Bu konuda en önemli görevin ailelere düştüğüne değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ebeveynlerin; çocuklarının alkol ve uyuşturucu batağına sürüklenmesinin önüne geçmek için bilinçli ve uyanık olmaları gerektiğini söyledi. Ailenin tespit edemediği bir sorunun, devletin diğer birimlerinin üzerine yıkmanın adil bir yaklaşım olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çocuklarının yardıma ihtiyacı olduğunu düşünen ailelere devletin kapıları sonuna kadar açıktır. Ama meselenin hem tespitinde hem çözümünde en büyük sorumluluk aile bireylerine aittir” dedi.

Okulların her bakımdan olduğu gibi bağımlılık tehdidinden de uzak kalması konusunda, İçişleri ve Millî Eğitim Bakanlıklarının yakın iş birliği içinde çalıştıklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan bu çabaya; Aile, Çalışma ve Sosyal Politikalar ile Sağlık, Gençlik ve Spor Bakanlıklarının, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, Yeşilay başta olmak üzere sivil toplum kuruluşlarının da destek vermesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çocuklarımıza hayatlarının her alanında ihtiyaç duydukları hizmetleri sağladığımızda bağımlılık tehlikesi kendiliğinden ortadan kalkacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Previous ArticleNext Article

Dev yatırımlar | Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bandırma Bor Karbür Üretim Tesisi’nin açılışını gerçekleştirdi Dev yatırımlar | Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bandırma Bor Karbür Üretim Tesisi’nin açılışını gerçekleştirdi için yorumlar kapalı 6

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Balıkesir’de Bandırma Bor Karbür Üretim Tesisi açılışına katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin stratejik ürünleri arasında yer alan bor madeninin katma değerini, “cevherden mücevhere” anlayışıyla 300 kat artıracak tesisin açılışı vesilesiyle bir arada olunduğunu belirterek, “Yatırım bedeli 80 milyon doları bulan Bandırma Bor Karbür Üretim Tesisi, bu alanda ülkemizin ilk, dünyanın da sayılı işletmelerinden biri olacaktır” diye konuştu.

Bor karbürün, sıcaklık ve mekanik dayanıklılığı itibarıyla birçok farklı endüstriyel uygulamalarda aranan ve tercih edilen bir ürün olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bor karbürün özellikle zırh, aşınmaya dayanıklı mekanik parça üretimi, nükleer tesislerde nötron tutucu gibi uygulama alanlarıyla savunma sanayisinin vazgeçilmezi olduğuna dikkati çekti.

“DÜNYA PAZARLARINDA PAY SAHİBİ OLMAMIZA KATKI SAĞLAYACAK YATIRIMLARIN TAMAMINI DESTEKLİYORUZ”

Uçaklardan taktik araçlara, personel yeleklerinden korunaklı levhalara kadar pek çok yerde bu ürünü görmenin mümkün olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bandırma tesisimizde yapılacak yıllık 1000 ton üretim, kullanıldığı alanlarda da 150 kattan 2 bin kata kadar varan değer artışları sağlamaktadır. Bir başka ifadeyle bu tesis sayesinde Türkiye, sadece sahip olduğu bor madeninin katma değerini yükseltmekle kalmıyor aynı zamanda ülkemiz, dünyanın en sert üçüncü malzemesinin üretiminde ve satışında önemli bir oyuncu hâline geliyor” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugünkü açılışın öneminin, tesisin yatırım ve üretim rakamlarının ötesinde Türkiye’ye sağladığı stratejik katkıyla ilgili olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti: “Geçmişte bu tür ürünlerin stratejik önemi dikkate alınmayıp sadece fiyat unsurlarıyla dışarıdan tedariki yoluna gidildiği için kriz dönemlerinde ciddi sıkıntılar yaşadık. Savunma sanayimizin ihtiyaçları başta olmak üzere kritik her üründe maruz kaldığımız gizli açık ambargoların ülkemize yaşattığı vakit ve hamle kayıplarını gayet iyi biliyorsunuz. Bunun için artık her alanda önce kendi ihtiyaçlarımızı karşılayacak, onunla birlikte dünya pazarlarında pay sahibi olmamıza katkı sağlayacak yatırımların tamamını destekliyoruz. Sadece Eti Maden bünyesinde yürütülen çalışmalar bile başlı başına birer başarı hikâyesidir. Bor karbür yanında sıvı karbürden lityum üretimi konusunda da yakında somut adımlar atılacaktır. Aynı şekilde temeli atılan, çeliğin dayanıklılığını artırma başta olmak üzere pek çok alanda kullanılan ferrobor tesisimiz de bu sene içinde hizmete girecektir.”

Nadir toprak elementleri konusunda iyi bir rezerve sahip olunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eskişehir’de keşfettiğimiz 694 milyon tonluk nadir toprak elementi rezervimizi yıllık 1200 ton cevher işleyecek bir tesisle kazanca dönüştüreceğiz. Ham maddeyle başlayıp nihai ürününe kadar uzanacak bir sistemle ülkemizin tüm değerlerini harekete geçirmekte kararlıyız” sözlerini sarf etti.

“ÜLKEMİZİ DÜNYANIN EN BÜYÜK 10 EKONOMİSİ ARASINA ÇIKARMA HEDEFİMİZE SIKI SIKIYA BAĞLIYIZ”

Diğer alanlarda da benzeri güzel gelişmeler yaşandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada küresel tedarikleri belirli yerlere terk edip sadece fikri mülkiyet haklarının kazancıyla yetinme devrinin geride kaldığını ifade etti.

Amerika’sından Avrupa’sına kadar yüksek istişare ve işletme maliyetleri sebebiyle üretimi angarya görerek uzak coğrafyalara taşıyan her yerde ciddi bir paradigma değişikliğinin başladığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Türkiye, hem gelişmiş ülke pazarlarına yakınlığı hem lojistik avantajları hem yetişmiş insan gücü ve ham madde potansiyeliyle küresel üretim merkezlerindeki değişimde avantajlı bir yerde duruyor. Geçtiğimiz 20 yılda eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaşımdan enerjiye, sanayiden tarıma, spordan sosyal güvenliğe kadar her alanda ülkemize kazandırdığımız güçlü altyapı, bu avantajın temelini oluşturuyor. Türkiye Yüzyılı vizyonuyla ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına çıkarma hedefimize sıkı sıkıya bağlıyız. Ne küresel sağlık ve güvenlik krizleri ne yaşadığımız tabii afetler ne de önümüze çıkartılan diğer engeller bizi bu hedeften uzaklaştırabilir.”

Son yıllarda milletçe zorlu sınamalardan geçildiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kovid-19 salgını sebebiyle iki yıl sıkıntı çektik. Tam bu badireyi aşmışken kendimizi faiz, kur, enflasyon şer üçgenine sıkıştırılarak taviz vermeye zorlandığımız bir başka mücadelenin içinde bulduk. Bu sıkıntının da üstesinden gelirken asrın felaketi 6 Şubat depremlerinin yıkıntıları arasında kaldık. Aşırı yağışların sebep olduğu seller deprem bölgemize felaket üstüne felaket yaşattı. Depremlerde ve sellerde yitirdiğimiz canların acıları yüreklerimizi yakıyor. Rabbim, hayatını kaybeden tüm kardeşlerimize rahmetiyle, merhametiyle muamele eylesin.

Biz, bugüne kadar önüne çıkan hiçbir tehdide, maruz kaldığı hiçbir saldırıya, yaşadığı hiçbir zorluğa teslim olmamış, hepsine karşı da inançla ve cesaretle direnmiş bir milletiz. Bugün de öyle yapıyoruz. Bir yandan depremin enkazını kaldırıyor, diğer yandan geçici barınma alanlarını özellikle kuruyor, öte yandan kalıcı konutların inşasına başlıyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanların yaralarını sararken umutlarını güçlendirdiklerini, hayata bağlanmalarını temine çalıştıklarını ifade etti.

Sanayicisiyle, esnafıyla, işletmecisiyle, çiftçisiyle deprem bölgesindeki üreticileri destekleyerek istihdamı canlandırdıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaşanan sarsıntıların yol açtığı huzursuzluk yüzünden başka yerlere giden insanlarımız, yavaş yavaş şehirlerine dönüyor. Milletçe yürek yüreğe, kol kola vererek Allah’ın izniyle bu felaketin izlerini de sileceğiz” diye konuştu.

“BAŞARANA KADAR BİZE DURMAK, DİNLENMEK, BAŞKA YÖNE BAKMAK HARAMDIR”

Deprem bölgelerinde vatandaşlardan bir yıl izin istediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bize bir yıl müsaade edin, inşallah biz bir yıl içerisinde kalıcı konutları da bitireceğiz. Çadır kentten konteyner kentlere ve bu konteyner kentlerle birlikte bir taraftan da dikkat ederseniz prefabrik kentler yapıyoruz. Üç ayrı çeşit… Derdimiz ne? Derdimiz vatandaşlarımızı açıkta bırakmayalım. Dolaştığımız bu deprem kentlerinde elhamdülillah vatandaşlarımın şu ifadeleri sorumluluğumuzu artırıyor: ‘Baba bizi bunlara bırakma.’ Mümkün mü? Biz bunların ne yapacağını zaten gayet iyi biliyoruz. Bunlara benim vatandaşım, benim insanım bırakılabilir mi ya? Bunların derdi başka. Biz can derdindeyiz, onlar mal derdinde. Onun için de sağ olsun bütün bakan arkadaşlarım, milletvekili arkadaşlarım, valilerim, bütün STK’lerimiz, hepsi şu deprem bölgelerinde her gün sabahtan akşama 7/24 çalıştılar, çalışıyorlar. Bizler de Cumhur İttifakı olarak gerek şahsım, gerekse Devlet Bey, birlikte bölgeyi dolaştık, dolaşıyoruz, dolaşacağız. Konutlarıyla, iş yerleriyle, altyapısıyla, üstyapısıyla, yeni, güvenli, huzurlu yerleşim yerleri kurarak, şehirlerimizin tarihî ve kültürel zenginliklerini ihya ederek Türkiye Yüzyılı’na doğru yürümeyi sürdüreceğiz.

İşte bunlar, onlarla uğraşırken bakın biz neyle uğraşıyoruz. Biz de işte bor madeniyle alakalı, onun çeşitlendirilmesinde bor karbürü, bugün bu tesisi, bu dev tesisi açıyoruz. Aramızdaki fark bu. Bütün bunları başarana kadar bize durmak, dinlenmek, başka yöne bakmak haramdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bir kısmında yaşanan sıkıntının çözümü için ülkenin tamamının yatırımıyla, istihdamıyla, üretimiyle ayakta kalması, güçlü olmasının şart olduğunu vurgulayarak, bunun için deprem bölgesindeki şehirleri ayağa kaldırırken ülkeyi hedeflerine yaklaştıracak diğer projeleri de ihmal etmediklerini söyledi.

Milletin 60 yıllık hayali Türkiye’nin otomobilinin bunlardan biri olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen günlerde Togg’un ön siparişlerinin alınmaya başlandığını, çok kısa sürede de rekor talep oranına ulaşıldığını belirterek, “Ay sonundan itibaren teslimatları peyderpey gerçekleştireceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bor karbür üretim tesisinin de bir başka proje olduğunu ifade ederek, “Buradan elde ettiğimiz tecrübeyle Kütahya Emet’te 5 bin ton üretim kapasiteli yeni bir bor karbür tesisi daha kuracağız. Durmak yok, yola devam” diye konuştu.

Karadeniz’de keşfettikleri gazı milletin hizmetine sunma çabasında olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Projedeki personelimizin depremzedelerimizin yardımına koşması sebebiyle yaşanan birkaç haftalık gecikmeye rağmen Karadeniz gazını yakında millî sisteme bağlıyoruz. Doğal gaz boru hatlarımızı geliştirme, doğal gaz depolama tesislerimiz bunlardan biridir. Ülkemizi taşıması, ticareti ve üretimiyle bir doğal gaz merkezi yapma yolunda hızla ilerliyoruz. Önümüzdeki aylarda ilk ünitesini devreye alacağımız Akkuyu Nükleer Güç Santralimiz bunlardan biridir. Tüm üniteleri devreye girdiğinde bu nükleer santral, ülkemizin kesintisiz ve dengeli elektrik üretiminde önemli bir role sahip olacaktır. Ana muhalefet, yanındakilerle beraber Akkuyu Nükleer Santrali’ni gezmek istiyor. Arkadaşlara ‘Buyurun gezdirin’ diyorum. Gidiyorlar, geziyorlar, ‘Muhteşem bir eser’ diyorlar. Dönüp geldikten sonra da ‘Yaptırmayacağız.’ diyorlar. Ya bu ne mantıktır? Bu ne kafadır? Bu ne anlayıştır? Dünya, enerjide ‘Yeşil enerjiye nasıl ulaşacağız?’ diye bunun mücadelesini verirken biz yeşil enerji noktasında özellikle gerek doğal gaz gerekse Akkuyu Nükleer Enerji, bütün bunlarla yeşil enerji noktasında adımlar atıyoruz. Bunlar ise ‘Hayır yaptırmayacağız.’ diyorlar. Ben milletime şikâyet ediyorum. Sevgili halkım, sevgili vatandaşım, işte bu ana muhalefet ve yanındakiler, bu ülkede yarın inanın eğer elektrikler bir zamanlar bunların iktidarlarında nasıl kesiliyorsa, nasıl enerjiye hep muhtaç kalmışsak gene bu noktaya düşeriz. Bunlara bu fırsatı ben inanıyorum ki 14 Mayıs’ta benim vatandaşım vermeyecek.

İşte buyurun. Dünyanın en yüksek barajlarından Yusufeli, bunlardan biridir. Yusufeli Barajı bir yeşil enerjidir, bir hidroelektrik santraldir ama bütün bunlarla beraber aynı zamanda bu baraj, sulamada da istenildiği şekilde kullanılacak bir imkândır.”

“YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARIMIZI GELİŞTİRME ÇABALARIMIZ ARTARAK DEVAM EDİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin su kaynaklarının önemli bir kısmını son 20 yılda devreye alarak bu alandaki potansiyeli hakkıyla kullanabilir hâle geldiklerini vurguladı.

Güneş ve rüzgâr enerjisinde çok iyi bir yerde bulunulduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “GES, RES, bütün bunlarla beraber dünyada artık parmakla gösterilen bir ülke konumundayız. Yenilenebilir enerji kaynaklarımızı hızla geliştirme çabalarımız artarak devam ediyor. Bu konuda kat ettiğimiz mesafenin en güzel örneği, ülkemizin yenilenebilir enerjide dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girmeye hazırlanmasıdır” diye konuştu.

Savunma sanayisinde yakalanan ivmenin bunlardan biri olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Artık Türkiye, dünyanın önde gelen savunma sanayi tedarikçileri arasına girdi” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, göreve geldiklerinde savunma sanayisinde yerli ve millî potansiyelin yüzde 20 olduğunu belirterek, şunları dile getirdi: “Şimdi yüzde 80, nereden nereye. İnşallah yakında hep birlikte şahitlik edeceğimiz yeni gelişmeler, yeni müjdelerle bu konumumuzu daha da pekiştireceğiz. Bu örnekleri üretimin her alanına teşmil etmek mümkündür. Hiçbir kaybın, hiçbir tuzağın bizi yolumuzdan alıkoymasına izin vermeden devletiyle, milletiyle, dostlarımızla tek yürek, tek bilek olarak yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz. Başkaları ne yaparsa yapsın. Hangi siyasi hesaplar peşinde koşarsa koşsun, biz Hakk’ın rızası için, halkın rızası için halkımıza aşkla hizmet etmeyi sürdüreceğiz. İnançla, sabırla, dirayetle çalışarak milletimize ne söz verdiysek Allah’ın izniyle hepsini Cumhur İttifakı olarak tek tek hayata geçireceğiz. Türkiye Yüzyılı Vizyonumuzla aramıza hiç kimsenin, hiçbir engelin, hiçbir siyaset mühendisliği projesinin girmesine müsaade etmeyeceğiz. Rabbim, yar ve yardımcımız olsun. Rabbim yolumuzu, bahtımızı açık etsin diye dua ediyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu duygularla Bandırma Bor Karbür Üretim Tesisi’nin şehre, ülkeye ve sektöre hayırlı olmasını diledi, emeği geçenleri tebrik etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, tören alanına gelişinde Eti Maden Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Serkan Keleşer, tesis ve ürünlerle ilgili bilgi verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından Bor Karbür Üretim Tesisi’nde bulunan Eti Maden Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Keleşer ve beraberindekilere canlı bağlanarak üretimi başlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tesisin ülke ve millete hayırlı olmasını dileyerek, “Bundan sonra dünyada bir numara olarak yarışa devam” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bandırma Bor Karbür Üretim Tesisi açılışını protokol üyeleriyle gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Eti Maden Genel Müdürlüğü’nün Balıkesir’deki Sosyal Tesislerinde, kente gelen depremzedelerle beraber yemek yedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan depremzede çocuklarla sohbet etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaşadığımız nice badireyi birliğimizden, beraberliğimizden aldığımız güçle aştık” Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaşadığımız nice badireyi birliğimizden, beraberliğimizden aldığımız güçle aştık” için yorumlar kapalı 95994

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Seddülbahir Kalesi ve Gelibolu–Eceabat Devlet Yolu Açılış Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Bir asır önce burada yedi düvele karşı kalplerimizi birleştirmiş, bedenlerimizi set yapmıştık. Yaşadığımız nice badireyi yine aynı şekilde birliğimizden, beraberliğimizden, kardeşliğimizden aldığımız güçle aştık. Deprem ve sel afetlerinin şehirlerimizde ve yüreklerimizde açtığı yaraların üstesinden de yine devlet ve millet olarak yekvücut geleceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çanakkale’de Seddülbahir Kalesi ve Gelibolu–Eceabat Devlet Yolu Açılış Töreni’ne katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, törendeki konuşmasında, tarihin şanlı sayfalarından biri olan 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü vesilesiyle bin yıllık vatanın istiklali uğrunda canlarını feda eden tüm şehitleri rahmetle yâd ettiğini söyledi.

Ülkenin son dönemde yaşadığı deprem ve sel afetlerinde hayatını kaybeden, her birinin şehit mertebesinde olduğuna yürekten inandığı vatandaşlara da Allah’tan rahmet dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir asır önce burada yedi düvele karşı kalplerimizi birleştirmiş, bedenlerimizi set yapmıştık. Yaşadığımız nice badireyi yine aynı şekilde birliğimizden, beraberliğimizden, kardeşliğimizden aldığımız güçle aştık. Deprem ve sel afetlerinin şehirlerimizde ve yüreklerimizde açtığı yaraların üstesinden de yine devlet ve millet olarak yekvücut geleceğiz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ölenleri ebedî âleme yolcu ettiklerini dile getirerek, şimdi bir yandan enkazları kaldırdıklarını, bir yandan geçici barınma merkezlerinin hazırlıklarını sürdürdüklerini, bir yandan da kalıcı konutların inşasına başladıklarını kaydetti.

“İHTİYACIMIZ OLAN TEK ŞEY İSTİKRAR VE GÜVEN İKLİMİNE SIKI SIKIYA SAHİP ÇIKMAKTIR”

Bir yıl içinde şehirleri yeniden ayağa kaldırmış, depremzede vatandaşları yuvalarına kavuşturmuş olacaklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Tüm bunlarla beraber ülkemizi her türlü afete, tehdide karşı daha güçlü şekilde hazırlayacak çalışmaları da yürütüyoruz. Türkiye’yi, milletimizin her bir ferdini güvenli, huzurlu, müreffeh bir geleceğe kavuşturma yolundaki mücadelesinden alıkoyacak engelleri ve bahaneleri birer birer ortadan kaldırıyoruz. Dünyanın yaşadığı krizlerin önümüze çıkardığı fırsatları değerlendirebilmemiz için ihtiyacımız olan tek şey istikrar ve güven iklimine sıkı sıkıya sahip çıkmaktır. Bunu başarırsak Allah’ın izniyle hedeflerimize ulaşmamızı kimse engelleyemez.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan 108 yıl önce “Çanakkale geçilmez” diyerek dünyanın en büyük ordularına göğüslerini siper eden kahramanların aziz hatıralarının yüreklerde tüm canlılığıyla yaşadığını söyledi.

“VERDİĞİMİZ TÜM MÜCADELELERDE ÇANAKKALE KAHRAMANLARINI ÖRNEK ALDIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece Türk tarihini değil, dünya tarihini de değiştiren bu zaferin, milletin en zor şartlarda bile neler yapabileceğinin ispatı olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Devrin en büyük deniz ve kara gücünü oluşturan ordularına karşı Nusret Mayın Gemisiyle denizde, Anadolu’nun dört bir yanından gelerek Çanakkale’de saf tutmuş Mehmetçikle karada destan yazdık. Bu mücadelenin dünyada pek az eşi benzeri vardır. Rahmetli Mehmet Akif kalemiyle değil âdeta kalbiyle yazdığı o eşsiz şiirinde bu savaşı; ‘Şu boğaz harbi nedir? Var mı dünyada eşi?/En kesif orduların yükleniyor dördü beşi’ diye anlatıyor. Hiç şüphesiz bu aynı zamanda en büyük insan kaybını yaşadığımız savaşımızdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yine Mehmet Akif Ersoy’un “Yaralanmış, tertemiz alnından uzanmış yatıyor/Bir hilal uğruna ya Rab ne güneşler batıyor” dizelerinde tarif ettiği bu kayıpların hüznünün hâlâ yüreklerde olduğunu ifade ederek, şunları dile getirdi: “Çanakkale Zaferi milletimize önce millî mücadelemizi verme ve başarıya ulaştırma, ardından bu topraklardaki son devletimiz, Cumhuriyetimizi kurma şevkini aşılamıştır. Ülke ve millet olarak bize son dönemde karşılaştığımız sınamaların üstesinden gelme cesaretini ve azmini veren saiklerin başında da Çanakkale Zaferi geliyor. Terörden sokak olaylarına, vesayet girişiminden darbe teşebbüslerine milletimizin iradesini gasbetmeye yönelik saldırılar karşısında verdiğimiz tüm mücadelelerde Çanakkale kahramanlarını örnek aldık. Bugün de ekonomiden doğal afetlere, tüm bunlara yaşadığımız her sıkıntıda Çanakkale ruhunu hatırlıyor, oradan aldığımız feyzle mücadelemizi yürütüyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Yüzyılı vizyonunu üzerine inşa ettikleri temelin en sağlam taşlarından birinin de Çanakkale’de yedi düvele karşı kazandıkları zafer olduğunu söyledi.

“ECDADA SAYGIMIZIN GEREĞİNİ YERİNE GETİRİYORUZ”

Şu anda bir açık hava müzesinde, Seddülbahir’de olduklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve küratör ile ekibine teşekkür ettiğini, dünyada bu tür açık hava müzelerinin nadirattan olduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “10 yaşından 100 yaşına kâh ordu olduk kâh tek başına canlar verdik. Her taşına dünya şahit. Yılmadık, yılmayacağız” diyerek, bugün 108 yıl sonra bir kez daha şehitlerin aziz hatıralarını yâd etmek, istiklale ve istikbale olan bağlılıklarını haykırmak için Çanakkale’de olduklarının altını çizdi.

Tarihe saygı duymanın ve hatıraları yaşatmanın, bunların sembolleri olan eserlere sahip çıkmayı gerektirdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz de Çanakkale Zaferi’ni kazandığımız yerlerdeki şehitliklerimizi ayağa kaldırarak, emanetleri koruyarak, kültürel mirası ihya ederek, ecdada saygımızın gereğini yerine getiriyoruz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgedeki çalışmaları daha derli toplu yürütmek için 2014’te Gelibolu Tarihî Alan Başkanlığını kurduklarını anımsatarak, Çanakkale’de gerçekleştirdikleri çalışmalardan şöyle bahsetti: “Faaliyete geçen Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi, çok sayıda restorasyon projesi, çevre düzenlemesi, kurulan müzeler ve verilen pek çok hizmet sayesinde bölgeyi ecdadın hatırasına yakışır bir görünüme kavuşturduk. Seddülbahir Kalesi restorasyonu da bu çalışmalardan biridir. Valide Turhan Sultan tarafından 3,5 asır önce Boğaz’ın girişinde inşa ettirilen Seddülbahir Kalesi ve karşısındaki Kumkale, Çanakkale Savaşı’nda da önemli rol oynamıştır. Düşmanın ilk saldırdığı ve en son ayrıldığı yer olan bu kalenin açık hava müzesi olarak ziyarete açılmasını fevkalade isabetli görüyorum.”

“ÇANAKKALE KÖPRÜSÜ BÖLGE İÇİN BİR DESTANDIR”

Geçmişini bilmeyenin geleceği kuramayacağı gerçeğinden hareketle çocukların ve gençlerin Çanakkale Zaferi’ni kazandıkları yerleri mutlaka görmeleri, buradaki manevi havayı teneffüs etmeleri gerektiğine inandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, kalenin restorasyonunda emeği geçenleri kutlayarak teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çanakkale’de sadece tarihin emaneti olan eserlere sahip çıkmakla kalmadıklarını, bunun yanında bugün açılışının birinci yılına erişilen 1915 Çanakkale Köprüsü ve Otoyolu başta olmak üzere pek çok eserle şehri ve bölgeyi geleceğe hazırladıklarını anlattı.

Çanakkale Köprüsü’nün öneminden bahseden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Sadece şu Çanakkale Köprüsü bölge için bir destandır. Eğer geçmişi hatırlarsak şu Boğaz’ın her iki tarafına zaman olurdu geçemezdik, zaman olurdu 24 saati bulurdu. O sıkıntıları yaşadık, bunları iyi biliriz. Yine burada, Çanakkale şehitlerini anmaya geldiğimiz zaman arabalılarla vesaire geçebilene aşk olsun. Geçerdik, geçemezdik… Öyle günler yaşadık. Ama şimdi artık köprümüzle bunların hepsi ortadan kalktı. Tasarımı ve mühendisliğiyle abide bir eser olarak ülkemize kazandırdığımız 1915 Çanakkale Köprümüzle Marmara Bölgemizi çepeçevre saran otoyol ağını birleştirdik. Daha önce saatler süren yolculuğu 6 dakikaya indirdiğimiz bu köprümüzü 1 yılda 2 milyona yakın araç kullandı. Böylece, ülkemizin en yoğun insan ve yük hareketliliğine sahip bölgesine asırlar boyunca hizmet edecek bir soluk borusu kazandırdık. Marmara Denizi’nin iki yakasını, İstanbul Boğazı’ndaki üç köprü ve bir tünel yanında Çanakkale Boğazı’ndaki bir köprüyle birleştirerek, bölgede oluşturduğumuz potansiyelin somut sonuçlarını şimdiden alıyoruz.”

“TÜRKİYE’Yİ GELİŞTİRECEK, HEDEFLERİNE YAKLAŞTIRACAK OLAN BU YATIRIMLARDIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dar bir alana sıkışan ekonomik, ticari ve turistik hareketliliğin geniş bir sahaya yayılmaya, ülkenin tamamına katma değer kazandırmaya, millete iş ve istihdam olarak yansımaya başladığını belirterek, Gelibolu-Eceabat Bölünmüş Yol Projesi’nin bölgenin ulaşım altyapısı standartlarını daha da yükselteceğini kaydetti.

Çanakkale’nin Avrupa yakasında tarihî yarımadaya ulaşımı kolaylaştıracak 47,5 kilometrelik bu projenin tamamlanan 32 kilometresini bugün hizmete açtıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Yolla beraber biri 2 bin 560 metrelik, biri 644 metrelik, biri bin 355 metrelik, biri 792 metrelik olmak üzere toplamda 5 bin 351 metre uzunluğunda 4 tünelin de açılışını bugün yapıyoruz. Havsa’dan Çanakkale’ye uzanan güzergâhın önemli bir parçası olan bu yol, ulaşımı 45 dakikadan 25 dakikaya düşürerek, tarihî alana giden ziyaretçilere büyük kolaylık sağlayacaktır. Projenin inşasında, bölgenin tarihî, arkeolojik ve tabii dokusunun korunmasına özel hassasiyet gösterilmiştir. Bu yol sayesinde ülkemiz vakitten ve akaryakıttan yılda 161 milyon lira tasarruf edecek. Ayrıca karbon emisyonunda 4 bin 500 tona yakın azaltım sağlayacaktır. Hep söylediğim gibi Türkiye’yi geliştirecek, büyütecek, hedeflerine yaklaştıracak olan işte bu yatırımlardır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen 20 yılda ülkeye kazandırdıkları eserlerin her birini Cumhuriyet’in yeni asrı için hazırladıkları Türkiye Yüzyılı vizyonuna giden yapı taşları olarak gördüklerini dile getirerek, “Şimdi bu altyapı üzerinde daha büyük hedefler, daha büyük zaferler için ileri atılmanın eşiğindeyiz. Ecdadın emanetine işte böyle sahip çıkılır. Ecdadın aziz hatırası işte böyle yaşatılır. Ecdada işte böyle layık olunur” ifadelerini kullandı.

Gelibolu-Eceabat yolunun ülkeye, bölgeye, şehre, şehitliklere gelecek ziyaretçilere hayırlı olmasını dileyerek, yapımında emeği geçenleri tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çanakkale Zaferi’mizin 108. yıl dönümünde tüm şehitlerimize ve gazilerimize, onlarla birlikte depremlerde ve sellerde kaybettiğimiz vatandaşlarımıza tekrar Allah’tan rahmet diliyorum. Rabb’im ülkemizi her türlü düşmandan, her türlü afetten, her türlü kaza ve beladan muhafaza eylesin diyorum” diye konuştu.

TAHIL KORİDORU ANLAŞMASI UZATILDI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine son vermeden önce Birleşmiş Milletler ile birlikte geçen temmuz ayında imzalanmasını sağladıkları Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması’yla ilgili bir gelişmeyi dünya kamuoyuyla paylaşmak istediğini belirterek, şunları söyledi: “Rusya ve Ukrayna’nın esir takaslarıyla birlikte savaştan sonraki en önemli uzlaşma konusu olan Tahıl Koridoru Anlaşması’nın süresi bugün itibarıyla bitiyordu. Her iki tarafla da yaptığımız görüşmeler sonunda 19 Mart’ta bitecek olan anlaşma süresinin uzatılmasını sağladık. Bugüne kadar 800’den fazla gemiyle 25 milyon ton tahılın dünya piyasalarına sevkini sağlayan bu anlaşma, küresel gıda tedarikinin istikrarı bakımından hayati öneme sahiptir. Anlaşmanın bir kez daha uzatılması konusunda gayretlerini esirgemeyen Rusya ve Ukrayna tarafları ile Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne teşekkür ediyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, otobüsle geldiği Seddülbahir Kalesi girişinde kendisini bekleyen vatandaşları selamladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, otobüsü durdurarak vatandaşlarla hatıra fotoğrafı çektirdi, çocuklara hediye dağıttı. Dışarıda kalan vatandaşları da tören alanına davet eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir kadını da törene götürmek için otobüse aldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının ardından Gelibolu-Eceabat Devlet Yolu açılışının yapıldığı alana canlı bağlantı gerçekleştirildi. Burada bulunan Karayolları Genel Müdürü Abdülkadir Uraloğlu ile konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın isteği üzerine yol güzergâhının videosu gösterildi.

İki gidiş, iki geliş şeklinde olan yol güzergâhının 32,5 kilometre olduğunu, bu güzergahın yolu yarı yarıya kısalttığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, projenin yeşil bir proje olduğuna dikkati çekerek, katılımcılara, “Nasıl, beğendiniz mi?” diye sordu. Katılımcılar Cumhurbaşkanı Erdoğan’a alkışlarla karşılık verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla alanda bulunan katılımcılar kurdele kesmek suretiyle yolun açılışını gerçekleştirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra protokol ile Seddülbahir Kalesi’nin açılış kurdelesini kesti. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, açılışta dua etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, buradaki makas ve kurdelelerin katılımcılarda kalmasını istedi.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu’nun da konuşma yaptığı programa, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler de katıldı.