Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,“Yılbaşından itibaren elektrik ve doğal gaz fiyatlarında yüzde 10 indirim yapıyoruz” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,“Yılbaşından itibaren elektrik ve doğal gaz fiyatlarında yüzde 10 indirim yapıyoruz” için yorumlar kapalı 97280

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Yılbaşından itibaren elektrik fiyatlarında, konutlarda yüzde 10 indirim yapıyoruz. Aynı şekilde, konutlarda ve küçük-orta ölçekli işletmeler ile ticarethanelerde kullanılan doğal gazın fiyatında da yüzde 10’luk bir indirime gidiyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) AK Parti Grup Toplantısı’na katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıda milletvekillerine ve partililere hitaben bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin ilk bütçesinin, Meclis Genel Kurulu’nda görüşülüp, yapılan oylamayla kabul edildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, her açıdan ülkenin ihtiyaçlarına cevap veren, 2019’u en verimli, en başarılı, yeni hizmet, yatırım ve önemli projelerle değerlendirmeye imkân sağlayan bir bütçe hazırladıklarına inandığını söyledi.

“BÜTÇE DİSİPLİNİ ÖNCELİĞİMİZ OLMAYI SÜRDÜRECEK”

Bütçenin verdiği imkânları en iyi şekilde kullanarak, son 16 yıldır olduğu gibi önümüzdeki dönemde de Türkiye’yi şahlandırmaya, zaferlerden zaferlere taşımaya devam edeceklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütçenin hazırlamasında emeği geçenlere ve bütçe maratonunu başarıyla sonuçlandıran Cumhur İttifakı ruhunu Genel Kurul’da da yaşatan milletvekillerine teşekkür etti.

2019 yılı bütçe giderlerinin 961, faiz hariç olarak 843.7 milyar lira olarak planlandığına değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019 yılı için bütçe gelirlerini 880.4, vergi gelirlerini 756.5, bütçe açığını 80.6 ve faiz dışı fazla rakamını da 36.7 milyar lira olarak öngördüklerini kaydetti.

2018 için merkezî yönetim bütçe giderlerinin 821.8, bütçe gelirlerinin 749.6, bütçe açığının 72.1 ve faiz dışı dengenin de 4.3 milyar lira olarak gerçekleşeceğini tahmin ettiklerini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bütçe disiplini, her zamanki gibi önceliğimiz olmayı sürdürüyor. Milletimizden topladığımız vergileri, yine milletimizin istifadesine sunmayı esas alıyoruz” diye konuştu.

AK Parti öncesine ilişkin örnek veren ve 2002 yılındaki faiz harcamalarının, bütçe giderlerinin yüzde 43’üne, vergi gelirlerinin de yüzde 86’sına karşılık geldiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, o dönemde toplanan her 100 liralık verginin 86 lirasının faiz ödemesine ayrıldığına, 2017 kesin rakamları itibariyle ise bu oranın yüzde 10’lar seviyesine gerilediğine dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şayet faiz harcamaları 2002 seviyesinde devam etseydi, önümüzdeki yıl 300 milyar liralık bir kaynağı milletimize eğitim, sağlık, güvenlik, ulaştırma, tarım, sanayi, imar hizmetleri vermek için değil; faiz ödemesi için kullanmak zorunda kalacaktık” diye ekledi.

“DEVLET VE MİLLET OLARAK GÖSTERDİĞİMİZ DAYANIŞMA SAYESİNDE DİMDİK AYAKTAYIZ”

Ağustos ayındaki saldırıyı, güçlü bir altyapı ve sağlam bir iradeyle karşılamamış olmaları durumunda çok başka sonuçlarla karşı karşıya kalınabileceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devlet ve millet olarak gösterdiğimiz dayanışma sayesinde, yaşadığımız onca badireye, operasyona rağmen, hamdolsun dimdik ayaktayız.

Son dönemdeki dalgalanmaların yol açtığı sıkıntıların olduğunu; ancak hiçbirinin aşılamayacak şeyler olmadığını ve hızlı bir toparlanma sürecinde olunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ağustos ayı sonuna kıyasla döviz kurunun yüzde 18 değerlendiğini, tahvil faizlerinin 360 baz puan gerilediğini, risk primlerinde 200 puan iyileşme sağlandığını, işgücüne katılım oranının yüzde 53,4 ile tarihin en yüksek oranına ulaştığını aktardı.

İşsizlik oranını 2019’da yeniden tek haneli rakamlara düşüreceklerini, ihracatta 2018 sonu itibariyle yeni bir rekor kırarak 170 milyar dolar rakamına ulaşacaklarını, gelişmelerin cari işlemler açığının 30 milyar doların altına düşüleceğini gösterdiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi: “Attığımız her adım, büyümemizi, gelişmemizi, güçlenmemizi devam ettirmeyi hedefliyor. Mesela önümüzdeki yıl, satın alma paritesine göre dünyanın 13’üncü büyük ekonomisi olmaktan, bir sıra yükselişle, inşallah 12’nciliğe yükseleceğiz. Satın alma paritesi, döviz kurundan etkilenmediği için, ülkelerin ve toplumların gerçek ekonomik güçlerini gösterme bakımından oldukça anlamlı bir ölçüdür. Yeni ekonomik programımızın bu ilk bütçesini, böyle önemli bir başarıyla taçlandıracak olmamızdan memnuniyet duyuyorum.”

“2019 BÜTÇESİ HİZMET ODAKLI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019 bütçesinin, hizmet odaklı bir bütçe olduğuna işaret ederek, eğitime bütçenin yüzde 17’sine denk gelecek şekilde 161, sağlığa 157, altyapı yatırımlarına 65.1, özel sektörün desteklenmesine 32.8, belediyelerin ve il özel idarelerinin hizmet ve yatırımlarına 93.6, tarıma 26.5, sosyal yardım projelerine 62.1 milyar lira ayırdıklarını açıkladı.

Çalışanların ve ücretlilerin geçim seviyelerini yükseltmek için her türlü tedbiri aldıklarını ve almaya devam ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, üç çocuklu asgari ücretlinin aylık vergi yükünü sıfıra indirdiklerini, esnafın 9 bin liraya kadar olan kazancını vergi dışı bıraktıklarını, genç girişimcileri destekleyerek yıllık 75 bin liraya kadar vergi muafiyetleri getirdiklerini, yatırımcıların ve işletmecilerin maliyetlerini azalttıklarını hatırlattı.

Pek çok sektörde ÖTV, KDV ve harç indirimleri yaptıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Önümüzdeki dönemde vergi politikalarını bütüncül ve adil bir anlayışla gözden geçirecek, yatırım, üretim ve istihdam teşviklerine devam edeceğiz” dedi.

ASGARİ ÜCRETTE YÜZDE 26 ARTIŞ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu kapsamda; 2019 ve 2020 yıllarında ilk defa işe alınacak her işçinin, asgari ücret üzerinden tüm sigorta ve vergi giderlerini devletin üstleneceğini, kadın, genç ve engelli istihdamındaki teşvik süresini 12 aydan 18 aya çıkardıklarını, imalat sanayiinde 2019 yılı boyunca AR-GE faaliyetlerinde süre sınırı olmaksızın yeni makine ve teçhizat alımlarında KDV’nin alınmayacağını, turizmde 2019’u Göbeklitepe Yılı olarak ilan edilerek, bölgede turizm açısından bir hareketlenme yaşanmasını beklediklerini açıkladı.

Yılbaşından itibaren elektrik fiyatlarında, konutlarda yüzde 10 indirim yapacakları, konutlarda ve küçük-orta ölçekli işletmeler ile ticarethanelerde kullanılan doğal gazın fiyatında da yüzde 10’luk bir indirime gidileceği müjdesini paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgesel istihdam teşvikini 1 yıl daha uzattıklarını, 51 il ve 2 ilçede işverenlere sağlanan 6 puanlık SGK teşvikinin devam edeceğini, asgari ücret desteğinin 2019’da 12 ay boyunca verileceğini de sözlerine ekledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 2019 yılı için asgari ücreti net 2020 lira olarak açıklandığını da belirterek, bu rakamın bekar işçi baz alınarak tespit edildiğini, evli ve çocuklu olma durumuna göre artacağını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, asgari ücretin yüzde 26’nın üzerinde yükseldiğine dikkat çekti ve rakamın hayırlı olması temennisinde bulundu.

Bütçe görüşmelerini, siyasi partilerin fikirlerini paylaşarak ülkeye dair hedeflerini, hayallerini ve projelerini de ortaya koydukları arenalar olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gerek komisyonlardaki gerekse Genel Kurul’daki bütçe görüşmelerinde şu hakikati bir kez daha görme imkânı elde ettik; Meclis’teki ana muhalefet koltuğu münhal durumdadır” değerlendirmesinde bulundu.

“EDEPTEN YOKSUN, KAVGACI RUHLA MUHALEFET OLMAZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ana muhalefet partisi milletvekillerinin, edep ve adaptan yoksun, kavgacı ruhuyla muhalefet olmayacağını vurgulayarak, “Türkiye’nin son 16 yılda mesafe alamadığı, üstesinden bir türlü gelemediği en büyük sorunu nedir biliyor musunuz? İşini doğru düzgün yapan bir ana muhalefet partisine sahip olamamaktır” ifadelerini kullandı. TBMM’de Millî Savunma Bakanı’na yapılan hakaretlerin yenilir yutulur cinsten olmadığını, gerekli dersin yargı tarafından verileceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunlar dersine çalışmayan, ev ödevini hiç yapmayan, yalan-yanlış rakamlarla günü savuşturmanın gayretinde bir ana muhalefettir” dedi.

“Tüm enerjisini, tüm mesaisini, eline geçen her fırsatı şiddeti, sokak terörünü ve bölücü yandaşlarını aklamak için kullanan bir ana muhalefet partisi, ülkemizin ve demokrasimizin gelişmesinin önündeki en büyük engeldir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütçe görüşmelerinin, bu acı gerçeği bir kez daha teyit ettiğini belirtti.

Ana muhalefet partisi ile bölücü terör örgütünün siyasi uzantısının, yeni hükûmet sisteminin ilk bütçe görüşmelerinde yine çok kötü bir sınav verdiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elbette biz bölücü örgütün Meclis’teki taşeronlarının asıl karın ağrılarının farkındayız. Bunun için de onların söylediklerini, hakaretlerini, çirkefliklerini nazar-ı dikkate almıyoruz. Onların Kandil’deki terör baronlarından icazet almadan tek bir kelime dahi edemediklerini, edemeyeceklerini gayet iyi biliyoruz” sözlerine yer verdi.

“BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜNÜN SİYASİ UZANTILARINDAN DEMOKRASİ ADINA BİR KATKI BEKLEMİYORUZ”

Bölücü terör örgütünün siyasi uzantılarından demokrasi adına da bir katkı beklemediklerini, milletin birlik ve beraberliğine katkıda bulunmalarının mümkün olmadığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şöyle konuştu: “Bizim asıl merak ettiğimiz CHP’nin rahatsızlığıdır. Her açıdan ülkemizi bir adım daha ileriye taşıyacak bu bütçeden niçin CHP milletvekilleri rahatsızlık duyuyor? Neden CHP sözcüleri, bölücü örgütün uzantılarıyla aynı argümanları, aynı dili kullanarak bütçeye saldırıyor? Bu soruları sadece biz değil, en başta CHP’ye oy vermiş vatandaşlarım olmak üzere, 81 milyonun tamamı soruyor, cevaplarını da merak ediyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bütçe üzerinde partilerinin görüşlerini ifade etmek üzere söz alan CHP yöneticilerinin açıklamalarına baktığınızda, bütçeyle ilgili dişe dokunur tek bir söz, tek bir fikir dahi bulamıyorsunuz. Peki, onun yerine var? Bol hakaret var, hamaset var; yalan, iftira, manipülasyon var. Sokak çetelerine övgü, Türkiye karşıtlarına sunulmuş bolca malzeme var. Mesela bir tanesi çıkmış, sadece kendinden, kendi egosundan bahsediyor. Diğeri, Gazi Meclis’in kürsüsünü Gezi olaylarının tertipleyicilerini aklamak için kullanıyor. Bir başkası, 52 vatandaşımızın hayatına mal olan 6-8 Ekim olaylarını kışkırtan şahsın gönüllü avukatlığına soyunuyor. Bununla da kalmıyor, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin art niyetli kararını gündeme taşıyarak Türk mahkemelerine, hâkim ve savcılarımıza saldırıyor.”

CHP’lilerin, söz konusu partinin eş başkanına karşı son günlerde artan muhabbetlerinin, ilgi ve alakalarının kaynağının düşündürücü olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tablonun kendileri için sürpriz olmadığını, CHP’nin son dönemdeki sicilini çok iyi bildiklerini kaydetti.

CHP’nin Gezi olaylarında teröristlere verdiği desteğini, 17-25 Aralık’ta FETÖ’nün servis ettiği montaj kasetleri günlerce Meclis kürsüsünde yayınladığını, genel başkanlarının teröristlere “arkadaşlar” diyerek aklamaya ve PYD-YPG’yi meşrulaştırmaya çalıştığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yüzden CHP’nin yaşadığı savrulmaları, gün geçtikçe ittifak ortaklarına daha çok benzemesini şaşırtıcı bulmadığını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ecdadımız, ‘söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu’ diyor. Biz de CHP’nin bu yoldaşlarına, bu yol arkadaşlarına bakarak kim olduğunu, kime benzediğini, nereye doğru gittiğini görebiliyoruz. Bu durum karşısında sadece, ‘Allah CHP seçmenine sabır versin’ diyorum” ifadelerini kullandı.

ANA MUHALEFET 15 TEMMUZLA YÜZLEŞMEDİ”

Bütçe görüşmelerinde söz alan bir CHP yöneticisinin, “15 Temmuzla yüzleşmedik” dediğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP’nin, 15 Temmuz ihaneti sırasında sergilediği gayri millî tavırla hâlen yüzleşmediğini belirtti ve “En başta o gece darbeci alçaklarla anlaşıp tankların açtığı yoldan Bakırköy’e kaçan Genel Başkanlarının korkaklığıyla yüzleşmemiştir” şeklinde konuştu.

CHP’nin; 17-25 Aralık girişiminde FETÖ’ye destek veren politikalarıyla, basın özgürlüğü bahanesiyle FETÖ’nün paçavraları önünde tuttukları nöbetlerle, Meclis kürsüsünü FETÖ’nün montajlarına tahsis eden fırsatçılıklarıyla yüzleşmediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yine CHP’nin Çukur eylemleri sırasında örgütün uzantılarına canlı kalkan olan tavrıyla, Gezi Olaylarında “Zulüm 1453’te başladı” yazan vatan-millet düşmanlarına verdikleri destekle yüzleşmediğini kaydetti.

“ANA MUHALEFETİN ÖZELEŞTİRİ YAPMASI GEREK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “27 Nisan e-muhtırasındaki darbeye çanak tutan eylemleriyle yüzleşmemiştir. 367 krizi sırasında millî iradeyi hiçe sayan politikalarıyla yüzleşmemiştir. Cumhuriyet mitinglerindeki darbe çığırtkanlıklarıyla yüzleşmemiştir. CHP, merhum Menderes’e yaptıkları zulümle, 1960 ihtilalindeki darbe severliğiyle, merhum Özal’a attıkları iftiralarla henüz yüzleşmemiştir. Cumhuriyet Halk Partisi’nin gerçek anlamda bir özeleştiriye, kendi geçmişiyle yapacağı samimi bir yüzleşmeye ihtiyacı olduğu çok açıktır. Biz kendi muhasebe ve murakabemizi hep yaptık, yaparız, gücümüzü de buradan alırız. Şimdi özeleştiri sırası CHP’dedir. CHP, yasakçı, baskıcı ve darbeci mazisiyle bir an önce yüzleşmek zorundadır. Temennimiz, CHP’nin siyasi tarihimizdeki kötü sicilini gerçek bir özeleştiriye tabi tutması, böylece çirkef siyaset dilini bir tarafa bırakarak Türkiye’ye yakışan bir Ana Muhalefet Partisi kimliğine kavuşmasıdır.”

31 Mart seçimlerinin, kifayetsizliğin ötesinde ülkeye zarar verme noktasına gelen CHP zihniyetinden milletin kurtulmasının miladı olacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, partililerden; milletin kendilerine oy vermeye mecbur veya mahkûm olmadığını unutmamaları gerektiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz yaptığımız hizmetlerle, inancımızla, duruşumuzla, ahlakımızla, tevazuumuzla, çalışkanlığımızla, samimiyetimizle milletimizin gönlüne girmek ve bu suretle başarıya ulaşmak durumundayız. Kendini milletin üzerinde görenin sonu CHP gibi olur” uyarısında bulundu.

AK Parti’nin bu varlık ilkelerinden sapanların, hem milletimizin gönlünden, hem de partinin saflarından uzaklaşmış olacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletin gözünden düşen, bizim de gözümüzden düşer. Bunun için her seçimde milletimizin karşısına en doğru, en ideal adaylarla çıkmanın gayreti içindeyiz” dedi.

Önümüzdeki günlerde AK Parti’nin ilçe adaylarını kamuoyuna açıklamaya başlayacaklarını ve Ocak ayının ortasına kadar bu süreci tamamlayıp mahallî seçimler manifestosunu milletle paylaşmayı hedeflediklerini duyuran Cumhurbaşkanı Erdoğan, parti kadrolarının 31 Mart’ta AK Parti bayrağını bir kez daha zirveye dikeceğine yürekten inandığını söyledi.

“MİLLETVEKİLLİĞİ SÜRECİ, BELEDİYE BAŞKANI SEÇİLİNCEYE KADAR DEVAM EDER”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantının ardından basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını da cevapladı. “TBMM Başkanı Binali Yıldırım’ın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı için istifa süreci netleşti mi?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstifaya gerek yok. Milletvekilliği süreci, bir belediye başkanı seçilinceye kadar aynen devam eder. Meclis Başkanlığında da durum aynıdır” şeklinde cevap verdi.

Yıldırım’ın aday olması ve seçilmesi hâlinde istifa etmesi gerekeceğini ifade ederek, “Ondan önce istifaya gerek yok. Parlamento ise şu anda nasıl başkan yardımcısı vasıtasıyla veya yardımcıları vasıtasıyla yürütülüyorsa aynı şekilde yürütülür” değerlendirmesinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Adaylık açıklaması 2018’de mi olacak?” sorusunu ise, “Yakındır, 29 Aralık’ta olabilir. Size bu müjdeyi vermiş olayım” cevabını verdi.

ABD’NİN SURİYE’DEN ÇEKİLME KARARI

Koalisyon güçlerinin, Suriye’den birlikte mi yoksa ABD’nin tek başına mı çekileceği yönündeki soruya cevaben Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: “Amerika üzerine düşeni yaptı, açıkladı ama Fransa’da Macron’un yapmış olduğu açıklama daha farklı. Onun için biz şu anda Sayın Trump’ın yaptığı açıklamaya bakıyoruz ve onunla bu süreçteki iş birliğimizi sağlıklı şekilde devam ettiriyoruz. Bu arada, bugün yarın bir grup arkadaşımın Moskova ziyareti olacak. Moskova ziyaretindeki gelişmelere göre daha sonra benim de Sayın Putin ile bir görüşmem olacak.”

“TERÖRLE MÜCADELEMİZİ KARARLI ŞEKİLDE SÜRDÜRECEĞİZ”

Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüşmesinin büyük ihtimalle yüz yüze gerçekleşeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup toplantısındaki açıklaması hatırlatılarak, “Acaba bahsettiğiniz, sürpriz bir operasyon şeklinde mi?” sorusunu ise şöyle cevapladı: “Ben ne diyorum? ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ diyorum. Bu ne demek? Sürpriz değil mi? Bu bağıra çağıra olmaz ki. ‘Yarın geliyoruz, hazırlanın’ denir mi? Terörle mücadelede her an, her zaman ama sürpriz olarak bunlar yapılır. Televizyonlarda izlerken ben bile oradan takip ediyorum. Maşallah şu anda istihbarat teşkilatlarımız koordinatları vermiş ve askerimiz de jetlerle oraları bombalamışlar. İşte son dönemde olanları görüyorsunuz. Bunlar bizim iftihar vesilemiz. İstihbarat bu noktada Silahlı Kuvvetlerimiz nasıl çalışıyorlar. İHA’larımız, SİHA’larımız nasıl çalışıyor? Bunların hepsi ortada. Terörle bu mücadelemizi kararlı şekilde sürdüreceğiz. Bundan taviz yok.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, başka bir soru üzerine, Cumhur İttifakı kapsamında iş birliği yapılacak illerin büyük oranda netleştiğini de açıkladı.

Previous ArticleNext Article

“Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” için yorumlar kapalı 238981

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere gideceği Amerika Birleşik Devletleri’ne hareketinden önce yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor. Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla büyüme hedefimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) hareketi öncesinde Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’nin 78. Genel Kurulu’na iştirak etmek üzere New York’a doğru yola çıkacaklarını belirterek, BM üyesi tüm ülkelerin temsil edildiği Genel Kurul görüşmelerine 150’den fazla ülkenin devlet ve hükûmet başkanı düzeyinde katılımının beklendiğini söyledi.

Her yıl olduğu gibi bu sene de ABD’de son derece yoğun bir temas ve toplantı trafiğinin olacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl Genel Kurul genel görüşmelerinin “Güvenin yeniden tesisi ve küresel dayanışmanın yeniden canlandırılması” temasıyla yapıldığını aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genel Kurul görüşmelerinin ilk günü olan 19 Eylül Salı günü kendisinin de BM Genel Kurulu’na hitap edeceğini dile getirerek, konuşmasında kalkınmadan insani yardımlara, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından küresel dayanışmanın yeniden tesisine kadar attıkları adımlara değineceğini kaydetti.

Bu vesileyle uluslararası gündemdeki temel meselelere ilişkin görüşlerini de paylaşacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ayrıca mevcut küresel sınamalar karşısında Türkiye’nin oynadığı kritik rolü vurgulayacağız. Bir süredir her platformda dillendirdiğimiz ‘Dünya 5’ten büyüktür’ tespitimizin daha fazla kabul görmesinden memnuniyet duyuyoruz. Son olarak BM Genel Sekreteri Sayın Guterres bu konuda çok net bir tavır ortaya koydu. Sayın Genel Sekreter’in ‘2. Dünya Savaşı sonrası kurulan yapıların bugünün dünyasını yansıtmadığı’ tespitine biz de katılıyoruz. Bunu görüşmemizde kendisine de bizzat ifade edeceğim. Genel Kurul marjında BM Genel Sekreteri’nin yanı sıra çok sayıda ülkeden mevkidaşlarımla görüşmeler gerçekleştireceğim.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretinde ABD’de yaşayan vatandaşlar ve soydaş topluluklarla bir araya geleceğini belirterek, ayrıca düşünce kuruluşu temsilcileriyle de istişarelerinin olacağını anlattı.

ABD iş dünyasının seçkin üyeleri ile görüşerek Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları noktasında atılabilecek adımları ele alacaklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemizde 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin demokratik olgunluk içinde tamamlanmasının iş çevrelerinin Türkiye’ye yönelik ilgisini artırdığını görüyoruz. Gerek kabinemize gerek ekonomideki kurmay kadromuza gerekse kısa süre önce açıkladığımız Orta Vadeli Program’a uluslararası yatırımcılar büyük güven duyuyor. Sadece son 3 ayda rezervlerimizde 22 milyar dolarlık artış oldu. Bugün itibarıyla Merkez Bankamızın toplam brüt rezervleri 120 milyar doları geçmiş bulunuyor. Dünya Bankasının geçen hafta yaptığı açıklama, ülkemize duyulan güvenin bir başka örneğidir. İnşallah buna yakında yenileri eklenecektir. “

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamlelerin takdirle karşılandığını dile getirerek, “Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı, yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla kaliteli büyüme hedeflerimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

“KÜRESEL SİSTEMDE TAŞLARIN YERİNDEN OYNADIĞI BU DÖNEMİ ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ ADINA FIRSATA ÇEVİRMEKTE KARARLIYIZ”

Türkiye Yüzyılı vizyonunu hayata geçirmek için içeride ve dışarıda her türlü çabayı gösterdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Küresel sistemde taşların yerinden oynadığı bu dönemi ülkemiz ve milletimiz adına fırsata çevirmekte kararlıyız. Bu süreçte kavgadan, tartışmadan ve Bizans’ı çırak çıkartacak taht oyunlarından başlarını kaldıramayanları ise kendi hâllerine bırakacağız. Varsın onlar didişmeye, birbirlerine laf yetiştirmeye devam etsinler. Varsın onlar koltuklarını korumak için daha düne kadar savundukları tüm ilkeleri ayaklar altına alsın. Biz bunları asla önemsemiyoruz. Biz son 21 yıldır olduğu gibi yine sadece işimize bakıyoruz. Tüm vaktimizi ve enerjimizi milletimize hizmet için sarf ediyoruz. İnşallah bundan sonra da aynı hassasiyetle çalışmaya devam edeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçekleştirecekleri ziyaretler ve görüşmelerin ülke, millet ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.

“GELİŞMELERİ YAKINDAN TAKİP EDECEĞİZ”

Karabağ’da tansiyonun yeniden yükseldiği ve Azerbaycan ile Ermenistan liderleriyle görüştüğü hatırlatılarak, Ermenistan’ın tutumunu nasıl bulduğu ve kendisi öncülüğünde üçlü bir toplantı söz konusu olup olmayacağının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda tabii bizim öncülüğümüzde üçlü bir görüşme teklifimizi kendilerine ilettik ama bu konuda üçlüden öte biz dörtlü bir teklifte bulunduk. Yani değişik, buralarla ilgisi, alakası olmayan liderlerle değil, ‘Gelin şu anda işin içinde olan Sayın Putin, Sayın Aliyev, şahsım ve Paşinyan hep birlikte dörtlü olarak böyle bir toplantıyı yapalım. Adımı da ona göre atalım’ diye böyle bir teklifte bulunduk. Henüz bize olumlu-olumsuz bir dönüş olmadı ve konuyla ilgili Sayın Aliyev’le de daha da görüşeceğiz, olgunlaştıracağız ve gelişmeleri yakından takip edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20’de ABD Başkanı Joe Biden ile bir görüşme gerçekleştirildiği, burada İsveç’in NATO üyeliğinin de gündeme geldiği anımsatılarak, İsveç’te terör örgütü üyelerinin gösterilerinin devam etmesiyle ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, “Bu konuda özellikle Batı, ikide bir ‘İsveç, İsveç, İsveç’ diyor, biz de diyoruz ki ‘Bizim parlamentomuz kararı vermedikten sonra bizim kalkıp da yolda yürürken ‘evet’ veya ‘hayır’ dememiz mümkün değil. Öncelikle, İsveç’in üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki, şu anda İsveç üzerine düşen görevi yerine getiriyor mu? Bize ikide bir şunu söylüyorlar. İşte ‘Yasa hazırladılar.’ Yasayı hazırlamak yetmez, yasayı uygulamak gerekir. Şu anda İsveç ister anayasa ister yasa değişikliği, ne yaparsa yapsın ama kalkıp da teröristleri İsveç polisinin koruması altında gösteriye sevk ediyorlarsa bu ne demektir? Bunlar görevini yerine getirmiyor demektir ve yine terör eylemleri Stockholm caddelerinde devam ediyor demektir. O zaman bize verilen sözler tutulmuyor. Bize verilen sözler tutulmadığı zaman, benim parlamentom bu konuda nasıl bir tavır takınır, bunu herkes takdir etsin. Yani F-16’larla ilgili ne deniyor? ‘Temsilciler Meclisi karar vermeden bu olmaz.’ Tamam da şimdi orada Temsilciler Meclisi varsa benim de parlamentom var. Parlamentonun nasıl bir karar vereceğini ben kestirip atamam. Sevk etmekse, biz böyle bir talebi parlamentomuza sevk ederiz ama parlamentomuzdan nasıl bir karar çıkar, o parlamentomuzun takdirindedir.”

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 2022 raporunda yer alan Türkiye’nin AB’ye katılım süreciyle ilgili ifadeler hakkındaki değerlendirilmeleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Değerli arkadaşlar benim değerlendirmemi çok açık net öğrenmek istiyorsanız, Avrupa Birliği Türkiye’den kopmanın gayreti içerisinde. Avrupa Birliği’nin Türkiye’den kopuş hamlelerini yaptığı bu dönem içerisinde biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmelerimizi yaparız ve bu değerlendirmelerden sonra da Avrupa Birliği ile gerekirse yolları ayırabiliriz” şeklinde konuştu.

“Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” “Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” için yorumlar kapalı 256462

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde düzenlenen 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’na katılarak bir konuşma yaptı.

Bugünün 12 Eylül olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bundan tam 43 yıl önce Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemlerinden birine girdiğini söyledi.

Ülkenin darbe gününe nasıl geldiğinin ayrı bir hikâye, ayrı bir tartışma konusu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama darbe gününden itibaren; yüzbinlerce insanın gözaltına alındığı, binlerce kişinin idamla yargılandığı, ‘bir sağdan, bir soldan’ mantığıyla 50 kişinin idam edildiği, velhasıl, neredeyse her hanenin yaşanan acılardan nasibini aldığı o meşum günler hafızalarımızdan asla silinmedi, silinmeyecek. Şu Ulucanlar Cezaevi’nin, Mamak Cezaevi’nin, Diyarbakır Cezaevi’nin, Sağmalcılar Cezaevi’nin dili olsa da o günleri anlatsa” diye konuştu.

İdamından sonra yargılandığı suçla ilgisinin olmadığı ortaya çıkan veya Hüseyin Kurumahmutoğlu gibi işkenceyle öldürülen gençlerin vebalinin, darbecilerin yakasını öteki dünyada da bırakmayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Darbenin üzerinden 7-8 yıl geçtikten sonra, idamla yargılananlar dahil, dipçik darbeleriyle cezaevine tıkılanların tamamına yakını serbest kaldı. Sadece bu örnek bile, yargılamasından infazına tüm safhalarıyla, yapılan işin ne kadar göstermelik olduğunun işaretidir. Tabii 12 Eylül yönetiminin ülkemizin kalbine sapladığı en büyük hançer, üzerinde hâlâ konuştuğumuz, tartıştığımız 1982 darbe anayasasıdır. Her ne kadar 1987’den itibaren 23 kez değiştirilmiş, hatta 2017’de tarihî bir yönetim sistemi değişikliğine gidilmiş olsa da elimizdeki metin hâlâ bir darbe anayasasıdır.”

Yapılan değişikliklerin her birinin önem taşıdığını ancak her değişikliğin anayasanın yazım ve anlam bütünlüğünü bozduğunun da bir gerçek olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu amaçla, yaklaşık 10 yıl önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bir yeni anayasa çalışması başlattıklarını anımsattı.

“YENİ ANAYASA MESELESİ GÜNDEMİMİZİN İLK SIRALARINDA YER ALMAYI SÜRDÜRÜYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha önceki anayasa değişikliklerine göre en geniş siyasi katılımlı bu çalışma, muhalefet partilerinin, tabiri caizse ‘yan çizmeleri’ sebebiyle akim kaldı” dedi.

Buna rağmen ülkeyi yeni, sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasaya kavuşturma hedeflerinden vazgeçmediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçiş yapılırken anayasayı tümden yeniden yazma teklifimiz, yine muhalefetin uzlaşmaz tavrı sebebiyle maalesef hayata geçemedi. Yine de milletimize verdiğimiz sözün takipçisi olmayı sürdürdük. Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” diye konuştu.

Geçen yıl önce, anayasa konusunda söyleyecek sözü olan bilim insanlarının ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı bir dizi çalıştay düzenlediklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ardından da diğer siyasi partilerle müzakereye esas olacak ve millete takdim edecekleri kendi anayasa metinlerini hazırladıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Maalesef bu süreçte, Cumhur İttifakı ortakları MHP ve AK Parti dışında yeni bir anayasa metni hazırlayan siyasi teşekkül çıkmadı. Muhalefet cenahı; sürekli lafını etmesine, her fırsatta istismarını yapmasına rağmen, iş somut adım atmaya geldiğinde, hemen dümeni başka tarafa kırıp, ortadan kayboluyor. Bu defa da aynısını yaptılar. Yeni bir anayasa yerine, ‘dostlar alışverişte görsün’ kabilinden tutarsız ve anlamsız bir metni ortaya atıp kendi dünyalarına daldılar. Gerçi, onlara da hak vermemek elde değil. Parti içinde ayrı kavga, ittifak ortakları arasında ayrı kavga. Yurt içine ayrı selam, yurt dışına ayrı selam. Herkes kendi kişisel hesaplarının ve kavgalarının içine bu kadar gömülmüşken, yeni anayasa gibi vakit, emek ve birikim gerektiren bir konuyla kim, niye uğraşsın ki. Ama bizim milletimize karşı hem sorumluluğumuz hem sözümüz var. Bunun için yeni anayasa meselesi daima gündemimizin ilk sıralarında yer almayı sürdürüyor. İletişim Başkanlığımız ile Hukuk Politikaları Kurulumuzun düzenlediği bu sempozyumu da yeni anayasa kararlılığımızın bir ifadesi olarak görüyorum. Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenleri ve katılımcıları tebrik ediyorum. Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız.”

“TÜRKİYE, ÇOK DAHA İYİ BİR ANAYASAYI ZİYADESİYLE HAK EDİYOR”

Dünyada, Birleşmiş Milletlerde temsil edilen ülke sayısı kadar anayasa olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ülkenin kendi tarihine, siyasi, sosyal ve kültürel yapısına, ihtiyaçlarına göre ayrı bir anayasa süreci yaşadığını kaydetti.

Türkiye’nin anayasa geçmişinin de 200 yılı bulduğunu, Cumhuriyet döneminde de muhtelif anayasa tecrübeleri olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak 27 Mayıs 1960’tan itibaren anayasalarımız, maalesef, darbe yönetimleri tarafından şekillendirilmiş ve yürürlüğe konmuştur” dedi.

Anayasanın, darbe ikliminde gerçekleştirilmiş bir referandumla kabul edilmiş olmasının, gerisindeki sorunlu fotoğrafı değiştirmediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki Türkiye gibi 2 bin yıllık devlet geleneğine, coğrafyasında bin yıllık hâkimiyete, ilk asrına ulaşan Cumhuriyet tecrübesine, 73 yıllık demokrasi birikimine sahip bir ülke, çok daha iyi bir anayasayı ziyadesiyle hak ediyor” ifadesini kullandı.

“GEÇMİŞ BİRİKİMLERİ GELECEĞİN HEDEFLERİYLE BÜTÜNLEŞTİREN YENİ BİR ANAYASAYA İHTİYACIMIZ OLDUĞU BİR GERÇEKTİR”

Anayasaların değişmez metinler olmadığını, bunun iyi bilinmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Mesela Amerikan anayasası 236 yılda 27 kez değişmiş olmasına rağmen, ülkenin ihtiyaçlarını hâlâ karşılayabilmektedir. İngiltere gibi anayasa devleti niteliği taşıyıp da yazılı anayasası olmayan ülkeler de mevcuttur. Bir de kâğıt üzerinde çok iyi metinlere sahip anayasaları olup da demokrasiden ve hukuk devletinden çok uzak uygulamaların hüküm sürdüğü ülkeler de söz konusudur. Bizim medeniyet tarihimiz anayasa tecrübesi bakımından çok ama çok zengindir. Mesela, dünyanın en eski yazılı anayasalarından biri, hicretin hemen ardından yapılan 47 maddelik Medine Sözleşmesi diye anılan metindir. Milattan öncesine kadar uzanan ve bugünkü anayasa kavramına karşılık gelebilecek Hammurabi Kanunları gibi metinler de coğrafyamızın mirası içindedir. Modern anayasalar için ise İngiltere’deki Magna Carta’dan başlayıp Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi ile Amerikan Bağımsızlık Bildirisi’ne kadar uzanan bir dizi referansa işaret edilir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizdeki anayasa girişimleri 1808 tarihli Sened-i İttifak’la başlatılır ve 1876 tarihli Kanun-i Esasi’yle gerçek anlamda vücut bulur. Millî Mücadele’nin meşru zeminini oluşturan anayasa 1921 yılında, yani savaşın en şiddetli günlerinde hazırlanıp yürürlüğe girmiştir. Tek başına bile, milletimizin ve ülkeyi yönetenlerin hukuki meşruiyet konusundaki hassasiyetini bu anayasa göstermeye yeterlidir. Ardından gelen 1924, 1960 ve 1982 anayasalarının her birinin, kendi dönemlerine ilişkin ayrı hikâyeleri vardır. Bugün bize düşen görev, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, ülkemizin sahip olduğu bu derinlikli birikimin üzerinde kendi hikâyemizi yazıp, gelecek nesillere en büyük mirası bırakmaktır” diye konuştu.

Teknolojinin, iklimin yanı sıra siyasi ve sosyal yapılarda da köklü değişimlerin yaşandığı bir dönemden geçildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir dönemde, Türkiye Yüzyılı iddiamızı hayata geçirebilmek için sadece altyapımızı güçlendirmek, vizyonumuzu genişletmek yetmiyor. Tüm bunlara uygun, geçmiş birikimleri geleceğin hedefleriyle bütünleştiren yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğu bir gerçektir. Bizi, darbe anayasası gölgesinden kurtaracak olması bile yeni anayasa çalışmalarını kıymetli kılmaya tek başına kâfidir” ifadelerini kullandı.

Yeni anayasa metninin sihirli bir değnek gibi ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik yapısını bir anda değiştirip, Türkiye’yi bir masal diyarı hâline getirmeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ancak milletin ortak değerlerini, ülkenin ortak geleceğini, devletin bekasını, insanların doğuştan gelen hak ve özgürlüklerini, siyasi aktörlerin uzlaşmasını velhasıl tüm bunları şüpheye yer bırakmayan bir meşruiyet zemininde kuşatan yeni anayasanın Türkiye’ye çok şey katacağı açıktır. Bazı kavramların anayasada çokça zikredilmesi, onların ülkenin ve toplumun hayatında aynı karşılığa sahip oldukları anlamına gelmez. Nitekim temel hak ve özgürlükler, ekonomik ve sosyal haklar gibi konulara en az atıflar, bu konuda en ileri kabul edilen ülkelerin anayasalarında yer alıyor. Bu başlıklara en çok atıfların ise sorunlu coğrafyalarda yapıldığı görülüyor. Hülasaten önemli olan anayasaları modern dünyanın güzel kavramlarıyla süslemek değil, bu metinlerin ruhuna uygun yönetimler ve uygulamalar ortaya koymaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa metinlerinin kısa veya uzun olmasının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Her sistem, onu işletecek kişilerin anlayışına ve tarzına göre somut uygulamalara dönüşür. Bize düşen sistemi, mümkün olan en sağlam, en gerçekçi, en sürdürülebilir şekilde kurmaktır” dedi.

“MEVCUT ANAYASAMIZ, MUASIR MEDENİYETLER YOLCULUĞUNDA ÜLKEMİZİN ÖNÜNÜ AÇMAK YERİNE SÜREKLİ PAÇASINDAN AŞAĞI ÇEKMEKTEDİR”

Türkiye’nin demokrasi ve hukuk pratiğinin kısa metinlerin bürokratik oligarşinin istismarına uğrayabileceğini, uzun metinlerin de siyasi ve sosyal dönüşümün önünü tıkayabileceğini söylediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Dolayısıyla bize lazım olan, lafzı, ruhu ve hacmiyle, milletimizin dünyaya ve hayata bakışına, ülkemizin birikimine ve hedeflerine uygun bir anayasa metnidir. Eskiler buna ne der? ‘Efradını cami, ağyarını mani’. Dünya ve ülke şartlarına göre metni ne kadar değişirse değişsin, işte bu anlayışın hep devam etmesini sağlayan bir anayasayı ülkemize kazandırmak istiyoruz. Biz parlamentodaki tüm gruplarla bunları konuşacağız, görüşeceğiz. Onlar da bu işe olumlu bakarlarsa yolumuza devam edeceğiz. Olursa olur, olmazsa olmaz, bize düşen kapıları çalmak. Cumhur İttifakı olarak biz buna hazırız. Buradan tüm siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, akademi mensuplarına sesleniyorum, ‘Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar’ sözüne uygun şekilde en ideal anayasa metnini bulmak için gelin konuşalım, tartışalım, müzakere edelim ama bu süreçten kaçmayalım. Hiç kimsenin böyle bir anayasa arayışından ve çalışmasından rahatsız olmasına gerek yok.”

Geçirdiği onca değişiklikle âdeta “yamalı bohçaya” dönen bir anayasayla yaşamaya devam etmenin siyaset ve ülke için artık taşınması zor bir yüke dönüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mevcut anayasamız, muasır medeniyetler yolculuğunda ülkemizin önünü açmak yerine sürekli paçasından aşağı çekmektedir. Vesayetten darbeye nice yükü omuzlarından atan Türkiye’nin, 12 Eylül anayasası konusunda da bunu yapacak dirayete sahip olduğuna yürekten inanıyoruz” diye konuştu.

Darbe direktifi olarak değil, gerçek bir toplum sözleşmesi olarak hazırlanmış yeni anayasayı ülkeye kazandırana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Her işimiz gibi yeni anayasa çalışmalarında da düsturumuz ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ prensibi olacaktır. İnsanı önceleyen, milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan, toplumun gerisinde kalan değil, topluma dinamizm katan bir anayasa hedefliyoruz. Sempozyumumuzda tüm bu hususların enine boyuna konuşulacağı, tartışılacağı, siyasetin ve toplumun önüne yeni anayasa için aydınlık ufuklar açılacağı kanaatindeyim. Burada serdedilen her görüşü, her tenkidi, her teklifi samimiyetle değerlendirip, çalışmalarımıza derç edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Ülkemizin iki asırlık yönetim sistemi arayışının zirvesi olarak gördüğüm, ilk dönemini bitirip ikinci dönemine girdiğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni de bu kapsayıcı muhasebenin bir parçası kabul ediyorum.”

“BU ZOR GÜNLERİNDE TÜM İMKÂNLARIMIZLA KARDEŞLERİMİZİN YANINDAYIZ”

Sözlerinin sonunda Libya’daki sel felaketine yönelik de değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sel ve su baskınlarında hayatını kaybedenlere rahmet diledi. Sahadan alınan bilgilerin büyük bir doğal afetin yaşandığını gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kayıplarla birlikte vefat sayılarının maalesef daha da artacağı anlaşılıyor. Türkiye olarak bugüne kadar nasıl Libya halkını yalnız bırakmadıysak, bu zor günlerinde de tüm imkânlarımızla kardeşlerimizin yanındayız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece sel felaketinin yaşandığı Libya’nın değil aynı zamanda depremden etkilenen Fas’ın da yanında olduklarını belirterek, “AFAD Başkanlığımızı arama-kurtarma personelinden diğer ihtiyaçlara gerekli yardımları süratle ulaştırma noktasında talimatlandırdık. İlk etapta üç kargo uçağımız yardımlarla beraber Libya’ya intikal etti. Amacımız, Libya’nın yaralarının bir an önce sarılmasını sağlamaktır. İnşallah bundan sonra da kendilerine gereken desteği vereceğiz. Buradan bir kez daha tüm Libyalı kardeşlerimize geçmiş olsun diyorum” ifadelerini kullandı.

seers cmp badge