“Türkiye ne zaman yükselişe geçmişse önüne hep tuzaklar döşenmiştir” “Türkiye ne zaman yükselişe geçmişse önüne hep tuzaklar döşenmiştir” için yorumlar kapalı 75553

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Samsun Belediye Başkan Adaylarını Tanıtım Toplantısı’nda yaptığı konuşmada Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye’nin yükselişe geçtiği, kendine büyük hedefler belirleyip oraya doğru yürümeye başladığı dönemlerde hep önüne tuzaklar döşendiğini belirterek, “Kimileri bilerek, kimileri bilmeyerek içimizdeki gafillerden bazıları da bu oyunda figüranlık yapmıştır” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yaşar Doğu Kapalı Spor Salonunda düzenlenen AK Parti Samsun Belediye Başkan Adaylarını Tanıtım Toplantısı’nda katılarak bir konuşma yaptı.

“YOLUMUZA ŞEHRİNE VE ÜLKESİNE HİZMET İÇİN YOLA ÇIKANLARLA DEVAM EDECEĞİZ”

Aday tanıtım toplantısının AK Parti’ye ve Samsun’a hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart yerel seçimlerinde büyükşehir ve ilçelerde AK Parti’yi temsil edecek belediye başkan adaylarına muvaffakiyetler diledi.

Samsun’un bu seçimlerde de tercihini hizmet siyasetinden, gönül belediyeciliğinden yana kullanacağına inandığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, merhum şair Cemal Safi’nin Gelin Birlik Olalım şiirini okuyarak, “Evet, hem millet hem de AK Partililer olarak birlik ve beraberlik içinde düşmanı sevindirmeyerek, insaf ederek aydınlık geleceğimizi hep beraber inşa edeceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kişisel hesaplarını şehrinin, partisinin, ülkesinin üzerinde tutan kişinin davasının değil enaniyetinin emrinde olduğunu belirterek, “Biz yolumuza şehrine ve ülkesine hizmet için yola çıkan, işte bu salondaki gibi dava erleriyle devam edeceğiz. Cumhur İttifakıyla kurduğumuz gönül birliğini inşallah hep birlikte yüceltecek, hep birlikte zafere taşıyacağız” diye konuştu.

“SAMSUN, KUTLU MÜCADELENİN RUHUNUN DA ŞEKİLLENDİĞİ YERDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yılın Gazi Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışının 100. yıl dönümü olduğunu hatırlatarak Gazi’nin 16 Mayıs’ta İstanbul’dan yola çıktığını, 19 Mayıs’ta Samsun’a ulaşarak İstiklal Harbi’nin meşalesini yaktığını kaydetti.

Bu yıl 19 Mayıs’ı daha farklı bir heyecanla, daha farklı bir anlamla kutlanacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi: “Önümüzdeki yıl da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının, 1923 yılında da Cumhuriyetimizin ilanının 100. yıl dönümüne ulaşacağız. Maziden atiye kurduğumuz köprünün önemli dönüm noktaları olan bu tarihleri hem bir hatırlatma hem bir muhasebe hem de hedeflerimize olan bağlılığımızın birer timsali olarak görüyorum. 19 Mayıs’tan başlayarak bir asırlık tüm kutlamaları gelecek nesillere bu vatanın hangi fedakârlıklarla kurulduğunu gösterecek şekilde gerçekleştireceğiz. Samsun, bu kutlu mücadelenin sadece ilk adımının atıldığı değil, aynı zamanda ruhunun da şekillendiği yerdir. Bazıları için Samsun’da atılan ilk adım da Ankara’da faaliyete geçen Meclis de Cumhuriyetimizin kuruluşu da demokrasiye geçişimiz de sadece slogandan, sadece istismardan ibarettir. Biz ise bunların her birini milletimizin kadim yolculuğunun yakın dönemdeki işaret taşları, yön levhaları olarak görüyoruz. Meseleye böyle baktığımız için de bu tarihlerin her birinin önemini, değerini, misyonunu, anlamını çok iyi biliyoruz. İşte bu anlayışla 2019’dan 2023’e kadar olan millî mücadele ve yeni devletimizin kuruluş dönemini kesintisiz bir kutluma programıyla değerlendirmeyi planlıyoruz. 16 Mayıs’ta başlayıp 29 Ekim 2023 yılına kadar devam edecek bu süreçte hem millî mücadelenin kendisini hem gerisindeki o muhteşem arka planı milletimizle birlikte ortaya koyacağız.”

“MEKKE’NİN, MEDİNE’NİN, MEDENİYETİMİZİN SEMBOLÜ DİĞER ŞEHİRLERİN ÜZERİNE TİTRİYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, başlangıçların önemli olduğuna vurgu yaparak; Moğolistan’a kadar gidip Orhun Anıtlarına sahip çıktıklarını, Orta Asya’dan Balkanlar’a, Avrupa’nın içlerinden Sudan’daki Sevakin Adası’na kadar her yerde ata mirasına dört elle sarıldıklarını, Kudüs davasını da canları pahasına sahiplendiklerini sözlerine ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun için Mekke’nin, Medine’nin, medeniyetimizin sembolü diğer şehirlerin üzerine çok titriyoruz. Bunun için Malazgirt’i, inşallah şimdi Ahlat’ta, Sultan Alparslan Malazgirt’e gitmeden önce Ahlat’ta çadırını kurdu ve orada geceleyip ondan sonra Malazgirt’e geçti, şimdi biz de inşallah Ahlat’ta orada gecelemek için Cumhurbaşkanlığı olarak orada bir makam yapıyoruz ve orada geceleyeceğiz, dualarımızı yapacağız, oradan yola çıkıp Malazgirt’e gideceğiz” değerlendirmelerinde bulundu.

Anadolu Selçuklu’yu, Osmanlı’yı, İstanbul’un Fethi’ni, Akdeniz’den Karadeniz’e gönül sınırları içindeki tüm coğrafyaları kalplerine kazıdıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çanakkale Zaferi’ni, Kut’ül Amare Zaferini, Samsun’dan başlayıp İzmir’e kadar süren büyük mücadeleyi hafızalarında hep canlı tuttuklarını söyledi.

SAMSUN’A YAPILAN YATIRIMLAR

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Samsun’u millet bahçesiyle, millet kütüphanesiyle, kıraathanesiyle, müzesiyle, kültürüyle, sanatıyla yüzüncü yıla uygun projelerle donatacaklarını anlatarak belediye başkan adaylarının bu hizmetleri yaparak Samsun’u ayrı bir cehreye büründüreceklerini kaydetti.

Konuşmasının devamında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Samsun’u ekonominin lokomotif şehirlerinden biri hâline getireceklerini, Samsun’u yatırımlarla, projelerle, hizmetlerle donatmak için 16 yıldır gece gündüz çalıştıklarını ve çalışmaya devam edeceklerini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Samsun’a 28,5 milyar lira yatırım yaptıklarını, eğitimde 4 bin 832 adet yeni derslik inşa ettiklerini, şehre ikinci devlet üniversitesini kazandırdıklarını ve Samsun’un 54 bini aşan üniversite öğrencisiyle bir gençlik ve eğitim şehri olma yolunda ilerlediğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yükseköğrenim öğrencileri için 8 bin 865 kişi kapasiteli yurt binalarını hizmete açtıklarını, yıl içinde Çarşamba, Kavak ve Alaçam ilçelerinde toplamda bin kişi kapasiteli yükseköğrenim yurtlarının açılacağını birkaç yıla kadar da Samsun, Tekkeköy ve Terme’de toplamda 4 bin 550 kişi kapasiteli yeni yurtları açacaklarını sözlerine ekledi.

Samsun’da biri 35 bin, diğeri 5 bin seyirci kapasiteli 2 büyük stadyum ile spor salonları, yüzme havuzları, atletizm pistleri, futbol sahaları, buz pateni salonu, kayak eğitim merkezi, tenis kortları, gençlik merkezleri gibi tam 99 spor tesisi inşa ettiklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski stadın yerine millet bahçesi yapıldığını, bahçenin bir köşesine de güzel bir millet kıraathanesinin yakışacağını dile getirdi.

“SAMSUNLU ÇİFTÇİLERE 2 MİLYAR LİRA TARIMSAL DESTEK VERDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlık, sosyal yardımlar, ulaşım, altyapı gibi alanlarda Samsun’a yapılan yatırımları anlatarak Samsunlu çiftçilere de toplamda 2 milyar lira tarımsal destek verdiklerinin altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılanlardan ana muhalefet partisi genel başkanının haberi olamayacağını belirterek, “Haberi olmaz da çünkü bunun derdi yalan, bunun derdi iftira. Aldığım paraları görüyorsunuz değil mi? Bakın 1,5 milyona yakın tazminata mahkûm oldu, işi gücü yalan. Ve şu anda devam eden mahkemeler var, onlardan da gelecek. Ama şimdi bunun için bir de bunun tazminatlarını ödemek üzere bir tazminat komisyonu CHP’nin içinde kurdular, para topluyorlar şimdi milletvekillerinden, onlardan toplanan parayla tazminatı ödeyecekler, onun için de rahat rahat yalan söyleyebiliyor” şeklinde konuştu.

Samsun’da işveren ve sigortalılara 1 milyar lira tutarında teşvik sağladıklarını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, önümüzdeki dönemde Samsun’dan çok büyük bir atılım beklediklerini, 31 Mart yerel seçim çalışmalarını da “tevazuu, samimiyet, gayretle, önce millet önce memleket” çerçevesinde yürüteceklerini açıkladı.

Konuşmasında 20 Ocak 1989 tarihinde Malatyaspor maçı için yola çıkan ve Havza’da trafik kazası geçirerek hayatını kaybeden Samsunsporlu beş futbolcuyu rahmetle yâd eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski stadyumun yerine inşa edilecek millet bahçesinde yapılacak bir anıtla bu kazada hayatlarını kaybeden Samsunsporlu futbolcuların hatırasını yaşatacaklarını ifade etti.

“TÜRKİYE, 16 YILDIR YOLUNU AYDINLIK İSTİKAMETTE YÜRÜTÜYOR AMA YİNE ÖNÜNE TUZAKLAR KONUYOR”

Cumhuriyet tarihi boyunca Türkiye’nin yükselişe geçtiği, kendine büyük hedefler belirleyip oraya doğru yürümeye başladığı dönemlerde hep önüne tuzaklar döşendiğine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kimileri bilerek, kimileri bilmeyerek içimizdeki gafillerden bazıları da bu oyunda figüranlık yapmıştır. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde başlatılan atılımların tek parti ve Millî Şef eliyle birer birer akamete uğratılması işte bunun bir örneğidir” diye ekledi.

Şehit Başbakan Adnan Menderes’in demokraside ve ekonomide önünü açtığı Türkiye’nin 27 Mayıs darbesiyle istikrarsızlık batağına sürüklenmesinin ve Turgut Özal’ın bin bir zahmet ve emekle inşa ettiği özgürlük ve kalkınma ikliminin uzun koalisyon yıllarında zehirlenmesinin aynı tezgâhın birer parçaları olduğunu bilgisini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdi Türkiye 16 yıldır bir kez daha yükseliş dönemine ve yine yolunu aydınlık istikamette yürütüyor ama yine önümüze tuzaklar konuyor. Son beş altı yıldır yaşadığımız hadiseleri şöyle bir gözünüzün önünden geçirin, hangisi bu ülkenin ve milletin menfaatini düşünen zihinlerin işi olabilir? Gezi olaylarıyla bu ülke çevreci mi yapılmak isteniyordu? Asla. 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişimiyle hukukumuz mu tahkim edilmek isteniyordu? Asla. PKK’nın ve FETÖ’nün saldırılarına verilen destekle Türkiye’nin demokrasisi mi güçlendirilmeye çalışılıyordu? Asla. Çukur eylemleriyle birliğimize, beraberliğimize mi destek veriliyordu? Asla, kesinlikle hayır. Sınırlarımız ötesinden ülkemize yönelen tehditler karşısında, ülkesinin değil teröristlerin yanında yer alanlar geleceğimizi mi düşünüyordu? Asla.”

“CUMHUR İTTİFAKIYLA BİRLİĞİMİZİ, BERABERLİĞİMİZİ GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE ORTAYA KOYACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ana muhalefet partisi genel başkanının Avrupa’da, Almanya’da, Avrupa Parlamentosunda Türkiye düşmanlarıyla terör örgütü YPG’nin temsilcileriyle fotoğraflar çektirdiğini, görüşmeler gerçekleştirdiğini anlatarak, “Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu. Tüm bu gayretlerin nedir amacı? Türkiye’nin önünü keserek yeniden türbülansa girmesini, patinaj yapmasını sağlamaktır. Bu işin başını çeken CHP’nin kimlerle birlikte hareket ettiğine baktığınızda, amacı zaten açık açıkça görürsünüz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, belediyeciliğin AK Parti’nin işi olduğunu vurgulayarak AK Parti’nin belediyelerdeki hizmetleriyle rüştünü ispatlamış bir kadro tarafından kurulduğunu, yönetildiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün itibariyle AK Parti’nin 58 ilde büyükşehir, il, ilçe ve belde adaylarının tanıtımını yaparak, seçim çalışmalarına başladığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, açıklamalarının ardından AK Parti Samsun Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Demir ve 15 ilçenin AK Parti belediye başkan adaylarını açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Alaçam ve Asarcık ilçelerinde Cumhur İttifakı kapsamında MHP’nin adaylarını destekleyeceklerini belirterek, “Herhangi en ufak bir şüphe olmadan AK Parti adayı neyse bizim için Milliyetçi Hareket Partisi adayı odur ve birliğimizi, beraberliğimizi güçlü bir şekilde ortaya koyacağız Cumhur İttifakıyla” dedi.

Previous ArticleNext Article

“Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” için yorumlar kapalı 238981

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere gideceği Amerika Birleşik Devletleri’ne hareketinden önce yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor. Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla büyüme hedefimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) hareketi öncesinde Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’nin 78. Genel Kurulu’na iştirak etmek üzere New York’a doğru yola çıkacaklarını belirterek, BM üyesi tüm ülkelerin temsil edildiği Genel Kurul görüşmelerine 150’den fazla ülkenin devlet ve hükûmet başkanı düzeyinde katılımının beklendiğini söyledi.

Her yıl olduğu gibi bu sene de ABD’de son derece yoğun bir temas ve toplantı trafiğinin olacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl Genel Kurul genel görüşmelerinin “Güvenin yeniden tesisi ve küresel dayanışmanın yeniden canlandırılması” temasıyla yapıldığını aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genel Kurul görüşmelerinin ilk günü olan 19 Eylül Salı günü kendisinin de BM Genel Kurulu’na hitap edeceğini dile getirerek, konuşmasında kalkınmadan insani yardımlara, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından küresel dayanışmanın yeniden tesisine kadar attıkları adımlara değineceğini kaydetti.

Bu vesileyle uluslararası gündemdeki temel meselelere ilişkin görüşlerini de paylaşacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ayrıca mevcut küresel sınamalar karşısında Türkiye’nin oynadığı kritik rolü vurgulayacağız. Bir süredir her platformda dillendirdiğimiz ‘Dünya 5’ten büyüktür’ tespitimizin daha fazla kabul görmesinden memnuniyet duyuyoruz. Son olarak BM Genel Sekreteri Sayın Guterres bu konuda çok net bir tavır ortaya koydu. Sayın Genel Sekreter’in ‘2. Dünya Savaşı sonrası kurulan yapıların bugünün dünyasını yansıtmadığı’ tespitine biz de katılıyoruz. Bunu görüşmemizde kendisine de bizzat ifade edeceğim. Genel Kurul marjında BM Genel Sekreteri’nin yanı sıra çok sayıda ülkeden mevkidaşlarımla görüşmeler gerçekleştireceğim.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretinde ABD’de yaşayan vatandaşlar ve soydaş topluluklarla bir araya geleceğini belirterek, ayrıca düşünce kuruluşu temsilcileriyle de istişarelerinin olacağını anlattı.

ABD iş dünyasının seçkin üyeleri ile görüşerek Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları noktasında atılabilecek adımları ele alacaklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemizde 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin demokratik olgunluk içinde tamamlanmasının iş çevrelerinin Türkiye’ye yönelik ilgisini artırdığını görüyoruz. Gerek kabinemize gerek ekonomideki kurmay kadromuza gerekse kısa süre önce açıkladığımız Orta Vadeli Program’a uluslararası yatırımcılar büyük güven duyuyor. Sadece son 3 ayda rezervlerimizde 22 milyar dolarlık artış oldu. Bugün itibarıyla Merkez Bankamızın toplam brüt rezervleri 120 milyar doları geçmiş bulunuyor. Dünya Bankasının geçen hafta yaptığı açıklama, ülkemize duyulan güvenin bir başka örneğidir. İnşallah buna yakında yenileri eklenecektir. “

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamlelerin takdirle karşılandığını dile getirerek, “Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı, yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla kaliteli büyüme hedeflerimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

“KÜRESEL SİSTEMDE TAŞLARIN YERİNDEN OYNADIĞI BU DÖNEMİ ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ ADINA FIRSATA ÇEVİRMEKTE KARARLIYIZ”

Türkiye Yüzyılı vizyonunu hayata geçirmek için içeride ve dışarıda her türlü çabayı gösterdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Küresel sistemde taşların yerinden oynadığı bu dönemi ülkemiz ve milletimiz adına fırsata çevirmekte kararlıyız. Bu süreçte kavgadan, tartışmadan ve Bizans’ı çırak çıkartacak taht oyunlarından başlarını kaldıramayanları ise kendi hâllerine bırakacağız. Varsın onlar didişmeye, birbirlerine laf yetiştirmeye devam etsinler. Varsın onlar koltuklarını korumak için daha düne kadar savundukları tüm ilkeleri ayaklar altına alsın. Biz bunları asla önemsemiyoruz. Biz son 21 yıldır olduğu gibi yine sadece işimize bakıyoruz. Tüm vaktimizi ve enerjimizi milletimize hizmet için sarf ediyoruz. İnşallah bundan sonra da aynı hassasiyetle çalışmaya devam edeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçekleştirecekleri ziyaretler ve görüşmelerin ülke, millet ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.

“GELİŞMELERİ YAKINDAN TAKİP EDECEĞİZ”

Karabağ’da tansiyonun yeniden yükseldiği ve Azerbaycan ile Ermenistan liderleriyle görüştüğü hatırlatılarak, Ermenistan’ın tutumunu nasıl bulduğu ve kendisi öncülüğünde üçlü bir toplantı söz konusu olup olmayacağının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda tabii bizim öncülüğümüzde üçlü bir görüşme teklifimizi kendilerine ilettik ama bu konuda üçlüden öte biz dörtlü bir teklifte bulunduk. Yani değişik, buralarla ilgisi, alakası olmayan liderlerle değil, ‘Gelin şu anda işin içinde olan Sayın Putin, Sayın Aliyev, şahsım ve Paşinyan hep birlikte dörtlü olarak böyle bir toplantıyı yapalım. Adımı da ona göre atalım’ diye böyle bir teklifte bulunduk. Henüz bize olumlu-olumsuz bir dönüş olmadı ve konuyla ilgili Sayın Aliyev’le de daha da görüşeceğiz, olgunlaştıracağız ve gelişmeleri yakından takip edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20’de ABD Başkanı Joe Biden ile bir görüşme gerçekleştirildiği, burada İsveç’in NATO üyeliğinin de gündeme geldiği anımsatılarak, İsveç’te terör örgütü üyelerinin gösterilerinin devam etmesiyle ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, “Bu konuda özellikle Batı, ikide bir ‘İsveç, İsveç, İsveç’ diyor, biz de diyoruz ki ‘Bizim parlamentomuz kararı vermedikten sonra bizim kalkıp da yolda yürürken ‘evet’ veya ‘hayır’ dememiz mümkün değil. Öncelikle, İsveç’in üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki, şu anda İsveç üzerine düşen görevi yerine getiriyor mu? Bize ikide bir şunu söylüyorlar. İşte ‘Yasa hazırladılar.’ Yasayı hazırlamak yetmez, yasayı uygulamak gerekir. Şu anda İsveç ister anayasa ister yasa değişikliği, ne yaparsa yapsın ama kalkıp da teröristleri İsveç polisinin koruması altında gösteriye sevk ediyorlarsa bu ne demektir? Bunlar görevini yerine getirmiyor demektir ve yine terör eylemleri Stockholm caddelerinde devam ediyor demektir. O zaman bize verilen sözler tutulmuyor. Bize verilen sözler tutulmadığı zaman, benim parlamentom bu konuda nasıl bir tavır takınır, bunu herkes takdir etsin. Yani F-16’larla ilgili ne deniyor? ‘Temsilciler Meclisi karar vermeden bu olmaz.’ Tamam da şimdi orada Temsilciler Meclisi varsa benim de parlamentom var. Parlamentonun nasıl bir karar vereceğini ben kestirip atamam. Sevk etmekse, biz böyle bir talebi parlamentomuza sevk ederiz ama parlamentomuzdan nasıl bir karar çıkar, o parlamentomuzun takdirindedir.”

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 2022 raporunda yer alan Türkiye’nin AB’ye katılım süreciyle ilgili ifadeler hakkındaki değerlendirilmeleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Değerli arkadaşlar benim değerlendirmemi çok açık net öğrenmek istiyorsanız, Avrupa Birliği Türkiye’den kopmanın gayreti içerisinde. Avrupa Birliği’nin Türkiye’den kopuş hamlelerini yaptığı bu dönem içerisinde biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmelerimizi yaparız ve bu değerlendirmelerden sonra da Avrupa Birliği ile gerekirse yolları ayırabiliriz” şeklinde konuştu.

“Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” “Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” için yorumlar kapalı 256462

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde düzenlenen 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’na katılarak bir konuşma yaptı.

Bugünün 12 Eylül olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bundan tam 43 yıl önce Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemlerinden birine girdiğini söyledi.

Ülkenin darbe gününe nasıl geldiğinin ayrı bir hikâye, ayrı bir tartışma konusu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama darbe gününden itibaren; yüzbinlerce insanın gözaltına alındığı, binlerce kişinin idamla yargılandığı, ‘bir sağdan, bir soldan’ mantığıyla 50 kişinin idam edildiği, velhasıl, neredeyse her hanenin yaşanan acılardan nasibini aldığı o meşum günler hafızalarımızdan asla silinmedi, silinmeyecek. Şu Ulucanlar Cezaevi’nin, Mamak Cezaevi’nin, Diyarbakır Cezaevi’nin, Sağmalcılar Cezaevi’nin dili olsa da o günleri anlatsa” diye konuştu.

İdamından sonra yargılandığı suçla ilgisinin olmadığı ortaya çıkan veya Hüseyin Kurumahmutoğlu gibi işkenceyle öldürülen gençlerin vebalinin, darbecilerin yakasını öteki dünyada da bırakmayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Darbenin üzerinden 7-8 yıl geçtikten sonra, idamla yargılananlar dahil, dipçik darbeleriyle cezaevine tıkılanların tamamına yakını serbest kaldı. Sadece bu örnek bile, yargılamasından infazına tüm safhalarıyla, yapılan işin ne kadar göstermelik olduğunun işaretidir. Tabii 12 Eylül yönetiminin ülkemizin kalbine sapladığı en büyük hançer, üzerinde hâlâ konuştuğumuz, tartıştığımız 1982 darbe anayasasıdır. Her ne kadar 1987’den itibaren 23 kez değiştirilmiş, hatta 2017’de tarihî bir yönetim sistemi değişikliğine gidilmiş olsa da elimizdeki metin hâlâ bir darbe anayasasıdır.”

Yapılan değişikliklerin her birinin önem taşıdığını ancak her değişikliğin anayasanın yazım ve anlam bütünlüğünü bozduğunun da bir gerçek olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu amaçla, yaklaşık 10 yıl önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bir yeni anayasa çalışması başlattıklarını anımsattı.

“YENİ ANAYASA MESELESİ GÜNDEMİMİZİN İLK SIRALARINDA YER ALMAYI SÜRDÜRÜYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha önceki anayasa değişikliklerine göre en geniş siyasi katılımlı bu çalışma, muhalefet partilerinin, tabiri caizse ‘yan çizmeleri’ sebebiyle akim kaldı” dedi.

Buna rağmen ülkeyi yeni, sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasaya kavuşturma hedeflerinden vazgeçmediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçiş yapılırken anayasayı tümden yeniden yazma teklifimiz, yine muhalefetin uzlaşmaz tavrı sebebiyle maalesef hayata geçemedi. Yine de milletimize verdiğimiz sözün takipçisi olmayı sürdürdük. Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” diye konuştu.

Geçen yıl önce, anayasa konusunda söyleyecek sözü olan bilim insanlarının ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı bir dizi çalıştay düzenlediklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ardından da diğer siyasi partilerle müzakereye esas olacak ve millete takdim edecekleri kendi anayasa metinlerini hazırladıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Maalesef bu süreçte, Cumhur İttifakı ortakları MHP ve AK Parti dışında yeni bir anayasa metni hazırlayan siyasi teşekkül çıkmadı. Muhalefet cenahı; sürekli lafını etmesine, her fırsatta istismarını yapmasına rağmen, iş somut adım atmaya geldiğinde, hemen dümeni başka tarafa kırıp, ortadan kayboluyor. Bu defa da aynısını yaptılar. Yeni bir anayasa yerine, ‘dostlar alışverişte görsün’ kabilinden tutarsız ve anlamsız bir metni ortaya atıp kendi dünyalarına daldılar. Gerçi, onlara da hak vermemek elde değil. Parti içinde ayrı kavga, ittifak ortakları arasında ayrı kavga. Yurt içine ayrı selam, yurt dışına ayrı selam. Herkes kendi kişisel hesaplarının ve kavgalarının içine bu kadar gömülmüşken, yeni anayasa gibi vakit, emek ve birikim gerektiren bir konuyla kim, niye uğraşsın ki. Ama bizim milletimize karşı hem sorumluluğumuz hem sözümüz var. Bunun için yeni anayasa meselesi daima gündemimizin ilk sıralarında yer almayı sürdürüyor. İletişim Başkanlığımız ile Hukuk Politikaları Kurulumuzun düzenlediği bu sempozyumu da yeni anayasa kararlılığımızın bir ifadesi olarak görüyorum. Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenleri ve katılımcıları tebrik ediyorum. Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız.”

“TÜRKİYE, ÇOK DAHA İYİ BİR ANAYASAYI ZİYADESİYLE HAK EDİYOR”

Dünyada, Birleşmiş Milletlerde temsil edilen ülke sayısı kadar anayasa olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ülkenin kendi tarihine, siyasi, sosyal ve kültürel yapısına, ihtiyaçlarına göre ayrı bir anayasa süreci yaşadığını kaydetti.

Türkiye’nin anayasa geçmişinin de 200 yılı bulduğunu, Cumhuriyet döneminde de muhtelif anayasa tecrübeleri olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak 27 Mayıs 1960’tan itibaren anayasalarımız, maalesef, darbe yönetimleri tarafından şekillendirilmiş ve yürürlüğe konmuştur” dedi.

Anayasanın, darbe ikliminde gerçekleştirilmiş bir referandumla kabul edilmiş olmasının, gerisindeki sorunlu fotoğrafı değiştirmediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki Türkiye gibi 2 bin yıllık devlet geleneğine, coğrafyasında bin yıllık hâkimiyete, ilk asrına ulaşan Cumhuriyet tecrübesine, 73 yıllık demokrasi birikimine sahip bir ülke, çok daha iyi bir anayasayı ziyadesiyle hak ediyor” ifadesini kullandı.

“GEÇMİŞ BİRİKİMLERİ GELECEĞİN HEDEFLERİYLE BÜTÜNLEŞTİREN YENİ BİR ANAYASAYA İHTİYACIMIZ OLDUĞU BİR GERÇEKTİR”

Anayasaların değişmez metinler olmadığını, bunun iyi bilinmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Mesela Amerikan anayasası 236 yılda 27 kez değişmiş olmasına rağmen, ülkenin ihtiyaçlarını hâlâ karşılayabilmektedir. İngiltere gibi anayasa devleti niteliği taşıyıp da yazılı anayasası olmayan ülkeler de mevcuttur. Bir de kâğıt üzerinde çok iyi metinlere sahip anayasaları olup da demokrasiden ve hukuk devletinden çok uzak uygulamaların hüküm sürdüğü ülkeler de söz konusudur. Bizim medeniyet tarihimiz anayasa tecrübesi bakımından çok ama çok zengindir. Mesela, dünyanın en eski yazılı anayasalarından biri, hicretin hemen ardından yapılan 47 maddelik Medine Sözleşmesi diye anılan metindir. Milattan öncesine kadar uzanan ve bugünkü anayasa kavramına karşılık gelebilecek Hammurabi Kanunları gibi metinler de coğrafyamızın mirası içindedir. Modern anayasalar için ise İngiltere’deki Magna Carta’dan başlayıp Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi ile Amerikan Bağımsızlık Bildirisi’ne kadar uzanan bir dizi referansa işaret edilir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizdeki anayasa girişimleri 1808 tarihli Sened-i İttifak’la başlatılır ve 1876 tarihli Kanun-i Esasi’yle gerçek anlamda vücut bulur. Millî Mücadele’nin meşru zeminini oluşturan anayasa 1921 yılında, yani savaşın en şiddetli günlerinde hazırlanıp yürürlüğe girmiştir. Tek başına bile, milletimizin ve ülkeyi yönetenlerin hukuki meşruiyet konusundaki hassasiyetini bu anayasa göstermeye yeterlidir. Ardından gelen 1924, 1960 ve 1982 anayasalarının her birinin, kendi dönemlerine ilişkin ayrı hikâyeleri vardır. Bugün bize düşen görev, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, ülkemizin sahip olduğu bu derinlikli birikimin üzerinde kendi hikâyemizi yazıp, gelecek nesillere en büyük mirası bırakmaktır” diye konuştu.

Teknolojinin, iklimin yanı sıra siyasi ve sosyal yapılarda da köklü değişimlerin yaşandığı bir dönemden geçildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir dönemde, Türkiye Yüzyılı iddiamızı hayata geçirebilmek için sadece altyapımızı güçlendirmek, vizyonumuzu genişletmek yetmiyor. Tüm bunlara uygun, geçmiş birikimleri geleceğin hedefleriyle bütünleştiren yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğu bir gerçektir. Bizi, darbe anayasası gölgesinden kurtaracak olması bile yeni anayasa çalışmalarını kıymetli kılmaya tek başına kâfidir” ifadelerini kullandı.

Yeni anayasa metninin sihirli bir değnek gibi ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik yapısını bir anda değiştirip, Türkiye’yi bir masal diyarı hâline getirmeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ancak milletin ortak değerlerini, ülkenin ortak geleceğini, devletin bekasını, insanların doğuştan gelen hak ve özgürlüklerini, siyasi aktörlerin uzlaşmasını velhasıl tüm bunları şüpheye yer bırakmayan bir meşruiyet zemininde kuşatan yeni anayasanın Türkiye’ye çok şey katacağı açıktır. Bazı kavramların anayasada çokça zikredilmesi, onların ülkenin ve toplumun hayatında aynı karşılığa sahip oldukları anlamına gelmez. Nitekim temel hak ve özgürlükler, ekonomik ve sosyal haklar gibi konulara en az atıflar, bu konuda en ileri kabul edilen ülkelerin anayasalarında yer alıyor. Bu başlıklara en çok atıfların ise sorunlu coğrafyalarda yapıldığı görülüyor. Hülasaten önemli olan anayasaları modern dünyanın güzel kavramlarıyla süslemek değil, bu metinlerin ruhuna uygun yönetimler ve uygulamalar ortaya koymaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa metinlerinin kısa veya uzun olmasının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Her sistem, onu işletecek kişilerin anlayışına ve tarzına göre somut uygulamalara dönüşür. Bize düşen sistemi, mümkün olan en sağlam, en gerçekçi, en sürdürülebilir şekilde kurmaktır” dedi.

“MEVCUT ANAYASAMIZ, MUASIR MEDENİYETLER YOLCULUĞUNDA ÜLKEMİZİN ÖNÜNÜ AÇMAK YERİNE SÜREKLİ PAÇASINDAN AŞAĞI ÇEKMEKTEDİR”

Türkiye’nin demokrasi ve hukuk pratiğinin kısa metinlerin bürokratik oligarşinin istismarına uğrayabileceğini, uzun metinlerin de siyasi ve sosyal dönüşümün önünü tıkayabileceğini söylediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Dolayısıyla bize lazım olan, lafzı, ruhu ve hacmiyle, milletimizin dünyaya ve hayata bakışına, ülkemizin birikimine ve hedeflerine uygun bir anayasa metnidir. Eskiler buna ne der? ‘Efradını cami, ağyarını mani’. Dünya ve ülke şartlarına göre metni ne kadar değişirse değişsin, işte bu anlayışın hep devam etmesini sağlayan bir anayasayı ülkemize kazandırmak istiyoruz. Biz parlamentodaki tüm gruplarla bunları konuşacağız, görüşeceğiz. Onlar da bu işe olumlu bakarlarsa yolumuza devam edeceğiz. Olursa olur, olmazsa olmaz, bize düşen kapıları çalmak. Cumhur İttifakı olarak biz buna hazırız. Buradan tüm siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, akademi mensuplarına sesleniyorum, ‘Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar’ sözüne uygun şekilde en ideal anayasa metnini bulmak için gelin konuşalım, tartışalım, müzakere edelim ama bu süreçten kaçmayalım. Hiç kimsenin böyle bir anayasa arayışından ve çalışmasından rahatsız olmasına gerek yok.”

Geçirdiği onca değişiklikle âdeta “yamalı bohçaya” dönen bir anayasayla yaşamaya devam etmenin siyaset ve ülke için artık taşınması zor bir yüke dönüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mevcut anayasamız, muasır medeniyetler yolculuğunda ülkemizin önünü açmak yerine sürekli paçasından aşağı çekmektedir. Vesayetten darbeye nice yükü omuzlarından atan Türkiye’nin, 12 Eylül anayasası konusunda da bunu yapacak dirayete sahip olduğuna yürekten inanıyoruz” diye konuştu.

Darbe direktifi olarak değil, gerçek bir toplum sözleşmesi olarak hazırlanmış yeni anayasayı ülkeye kazandırana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Her işimiz gibi yeni anayasa çalışmalarında da düsturumuz ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ prensibi olacaktır. İnsanı önceleyen, milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan, toplumun gerisinde kalan değil, topluma dinamizm katan bir anayasa hedefliyoruz. Sempozyumumuzda tüm bu hususların enine boyuna konuşulacağı, tartışılacağı, siyasetin ve toplumun önüne yeni anayasa için aydınlık ufuklar açılacağı kanaatindeyim. Burada serdedilen her görüşü, her tenkidi, her teklifi samimiyetle değerlendirip, çalışmalarımıza derç edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Ülkemizin iki asırlık yönetim sistemi arayışının zirvesi olarak gördüğüm, ilk dönemini bitirip ikinci dönemine girdiğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni de bu kapsayıcı muhasebenin bir parçası kabul ediyorum.”

“BU ZOR GÜNLERİNDE TÜM İMKÂNLARIMIZLA KARDEŞLERİMİZİN YANINDAYIZ”

Sözlerinin sonunda Libya’daki sel felaketine yönelik de değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sel ve su baskınlarında hayatını kaybedenlere rahmet diledi. Sahadan alınan bilgilerin büyük bir doğal afetin yaşandığını gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kayıplarla birlikte vefat sayılarının maalesef daha da artacağı anlaşılıyor. Türkiye olarak bugüne kadar nasıl Libya halkını yalnız bırakmadıysak, bu zor günlerinde de tüm imkânlarımızla kardeşlerimizin yanındayız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece sel felaketinin yaşandığı Libya’nın değil aynı zamanda depremden etkilenen Fas’ın da yanında olduklarını belirterek, “AFAD Başkanlığımızı arama-kurtarma personelinden diğer ihtiyaçlara gerekli yardımları süratle ulaştırma noktasında talimatlandırdık. İlk etapta üç kargo uçağımız yardımlarla beraber Libya’ya intikal etti. Amacımız, Libya’nın yaralarının bir an önce sarılmasını sağlamaktır. İnşallah bundan sonra da kendilerine gereken desteği vereceğiz. Buradan bir kez daha tüm Libyalı kardeşlerimize geçmiş olsun diyorum” ifadelerini kullandı.

seers cmp badge