Cumhurbaşkanı Erdoğan,“Teknolojiye hâkim olmadan bağımsızlığımızı sürdüremeyiz” Cumhurbaşkanı Erdoğan,“Teknolojiye hâkim olmadan bağımsızlığımızı sürdüremeyiz” için yorumlar kapalı 91678

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ODTÜ Teknokent Bilişim İnovasyon Merkezi açılış töreninde yaptığı konuşmada, “Veri üretiminden güvenliğine, savunma, sağlık, eğitim, bilişim teknolojilerinden yapay zekâya kadar her alanda kendi ayaklarımızın üzerinde durmak mecburiyetindeyiz. Şayet biz bunu beceremezsek zorunlu olarak ipin ucu başka birilerinin eline geçecektir. Nasıl topraklarımıza hükmetmeden bağımsız olamazsak teknolojiye hâkim olmadan da bağımsızlığımızı sürdüremeyiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ODTÜ Teknokent Bilişim İnovasyon Merkezi’nin açılışında yaptığı konuşmada, bir ihtisas teknoparkı olan merkezin Türkiye’ye kazandırılmasını sağlayan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile ODTÜ yönetimini tebrik etti.

Türkiye’nin hedeflerine ulaşabilmesi için, bu tarz merkezlerin olmasını ve çoğalmasını önemsediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnsanımızın zekâsını ve pratikliğini bilimsel ve teknolojik disiplinle fikre, araştırma-geliştirmeye, ürüne, üretime dönüştürdüğünde Türkiye’nin herkesi şaşırtacak bir hızla yükselişe geçeceğine inanıyorum” dedi.

“İNSANLIK TARİHİNİN EN ESKİ EĞİTİM KURUMLARINA EV SAHİPLİĞİ YAPMIŞ BİR COĞRAFYADA YAŞIYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ODTÜ’nün kuruluş hikâyesinin Türkiye’de bilimin ve teknolojinin serencamını göstermesi bakımından çarpıcı bir örnek olduğunu vurgu yaparak kendi alanının en büyük kurumlarından biri olan ODTÜ’nün başarılarıyla adından söz ettirdiğini, ideolojik kavgaların yaşandığı dönemden etkilenmesine rağmen ODTÜ’nün, bilim ve teknoloji alanındaki marka değerini korumayı ve geliştirmeyi hep bildiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ODTÜ’yü hep başarılarıyla, yetiştirdiği kaliteli öğrencileriyle, sahip olduğu yüksek standartlı öğretim kadrosuyla ve altına imza attığı bilim-teknoloji faaliyetleriyle değerlendirdiklerine dikkat çekti.

Türkiye’nin insanlık tarihinin en eski eğitim kurumlarına ev sahipliği yapmış bir coğrafyada bulunduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, böyle bir mirasa sahip olmaktan şeref duyduğunu, bu mirasa layık olmanın sorumluluğunu da üstlendiklerini, tarih boyunca değişen şartlara, ihtiyaçlara, taleplere göre sürekli yenilenen, gelişen Türk yükseköğretiminin Cumhuriyet döneminde de bu değişimini sürdürdüğünü vurguladı.

Üniversiteleri küresel yarışta en büyük güç kaynağı olarak gördüklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilimin ahlaki değerlere yaslandığı nispette insana ve topluma hizmet edeceğini ancak bilimin kendisinin ticari meta hâline gelmesine izin verilmemesi gerektiğini sözlerine ekledi.

“BEŞERİ SERMAYEMİZ, BİZİM EN BÜYÜK GÜCÜMÜZDÜR”

“Biz, mirasçısı olduğumuz medeniyetlerin bilime katkılarını devam ettirmekle görevliyiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla yükseköğretimde çok büyük atılımlar gerçekleştirdiklerini, üniversite sayısını 76’dan 206’ya, üniversite öğretim elemanı sayısını 76 binden 162 bine, öğrenci sayısını 1,6 milyondan 8 milyona, yabancı öğrenci sayısını 15 binden 143 bine çıkartarak Türkiye’nin bu alanlardaki niceliksel tüm tıkanıklıklarını aştıklarını anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni dönemde niteliğe, kaliteye yoğunlaşmak gerektiğinin altını çizerek, “Beşeri sermayemiz, bizim en büyük gücümüzdür. Bunun için de yükseköğretim sistemimizi, kurumlarıyla ve yönetimiyle çok daha ileriye taşımamız şarttır” dedi.

Türkiye’nin hâlihazırda çok ideal bir yükseköğrenim sistemine sahip olmadığı eleştirisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu alanda daha kapsamlı ve büyük adımlar atmakta kararlı olduklarını, Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin diğer hususlar gibi yükseköğretim alanındaki reformlar için de bize büyük imkânlar sağladığını belirtti.

“TÜRKİYE’Yİ YÜKSEKÖĞRENİMDE PARMAKLA GÖSTERİLEN ÜLKELER ARASINA SOKACAĞIZ”

Araştırma üniversitelerinden misyon farklılaşmasına ve kalite kuruluna kadar yapılan tüm çalışmaları yakından izlediğine değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Özellikle tıp, mühendislik ve hukuk gibi temel alanlarda eğitim kalitesinin yükseltilmesine yönelik reformlara olan ihtiyacımız çok daha acildir. Vakıf üniversitelerimizin, kendilerine sağlanan onca ayrıcalığa rağmen, kimi istisnalar hariç, eğitimde kalitenin yükseltilmesi beklentilerimize yeteri kadar katkıda bulunamadıklarını görüyoruz. Hatta bazı vakıf üniversitelerimizin, vakıf mantığıyla asla uyuşmayacak şekilde, sadece kazanç odaklı faaliyet gösterdiklerini de üzüntüyle müşahede ediyoruz. Bu meselenin üzerinde de hassasiyetle durulması gerekiyor. Ayrıca, denklik konusunun da, yine bu kalite anlayışı çerçevesinde geliştirilecek objektif kriterlere bağlanarak hızla çözülmesine ihtiyaç olduğu anlaşılıyor. İnşallah tüm bu meseleleri önümüzdeki dönemde hâl yoluna koyacak, Türkiye’yi yükseköğrenimde parmakla gösterilen ülkeler arasına sokacağız.”

“TEKNOLOJİYİ SADECE KULLANAN DEĞİL TASARLAYAN, ÜRETEN BİR ÜLKE KONUMUNA GELMELİYİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada artık bağımsızlığın ölçüleri olan toprak, bayrak, millî para gibi kriterlere yenilerinin eklendiği bir döneme girildiğine vurgu yaparak bunların başında da teknolojik bağımsızlığın geldiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Veri üretiminden güvenliğine, savunma, sağlık, eğitim, bilişim teknolojilerinden yapay zekâya kadar her alanda kendi ayaklarımızın üzerinde durmak mecburiyetindeyiz. Şayet biz bunu beceremezsek zorunlu olarak ipin ucu başka birilerinin eline geçecektir. Nasıl topraklarımıza hükmetmeden bağımsız olamazsak teknolojiye hâkim olmadan da bağımsızlığımızı sürdüremeyiz. Üstelik bizim, kendimizle birlikte, kalbini ve umudunu bize yöneltmiş tüm dostlarımıza, kardeşlerimize karşı da sorumluluklarımız var. Teknolojik bağımsızlığımız, işte bu sebeple de çok önemlidir” değerlendirmesinde bulundu.

Bilgi temelli kalkınmanın temel şartının; kendi değerlerini özümsemiş ve bununla birlikte bilim ve teknolojinin, künhüne vakıf bir nesil yetiştirmek olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, teknolojiyi sadece kullanan değil, tasarlayan, geliştiren ve üreten bir ülke konumuna gelmeden hedeflere ulaşılamayacağını, teknolojiden daha hızlı hareket etmek için çalışmak gerektiği sözlerine yer verdi.

“ÜNİVERSİTE-SANAYİ İŞ BİRLİĞİNİ ÇOK DAHA İLERİ SEVİYELERE TAŞIMALIYIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm hazırlıkların dijital bir dünya için yapılması gerektiği uyarısında bulunarak, bilgiye erişimi sınırlandırmanın değil, tam tersine çeşitlendirmenin ve bilinçli kullanımının yollarını arayacaklarını bunda da üniversitelere ve akademisyenlere büyük görevler düştüğünü anlattı.

Küresel rekabette öne geçebilmek için üniversitelerin de en etkin şekilde kullanılması gerektiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın yapay zekâ çalışmalarında yeni bir teknoloji seviyesine doğru gittiğini, Almanya’da buna “Endüstri 4.0”, Japonya’da “Toplum 5.0”, ABD’de “Yaşam 3.0 – 4’ncü Devrim – Birey 4.0” gibi adlar verildiğini Türkiye’de ise “Millî Teknoloji Hamlesi ve Dijital Türkiye” diyerek bu süreçte yer aldıklarını söyledi.

Üniversite-sanayi iş birliğini çok daha ileri seviyelere taşımak gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda Çin Halk Cumhuriyeti’nin çok başarılı olduğunu, orada üniversite öğrencilerinin yarı zamanlı olarak fabrikalarda çalıştığını, böylelikle teori ile pratiği bir arada tecrübe ettiklerini, Türkiye’de de bu modelin başarılabileceğini kaydetti.

“TÜRKİYE, ÜNİVERSİTE YÖNETİMLERİNİN ÖZERKLİĞİ BAKIMINDAN DÜNYADA İYİ BİR YERDE”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üniversitelerle sanayiyi yenilikçi fikirlerin ürüne dönüştürülmesi ortak gayesi etrafında buluşturan teknoparkların desteklenmesi, bu bakımdan çok önemlidir. ODTÜ şu anda bu adamı atmış durumda. Bir an önce bunun neticesini de bu Teknopark’tan almamız lazım” şeklinde konuştu.

Teknoparkların kuruluş amaçlarının dışına çıkmaması için de buralarda faaliyet gösterecek firmaların hassasiyetle belirlenmesi gerektiği üzerinde duran Cumhurbaşkanı Erdoğan, alanında kendisini ispat etmiş teknoloji firmalarıyla hedeflere yürünürken, diğer firmalara da farklı imkânlar sağlanabileceğini belirtti.

Doktora programlarına ağırlık verilmesi ve araştırma programlarının koordinasyonu, etkinliği, verimliliği için kurumlar arasında sıkı bir iş birliğine gitmek gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Görüldüğü gibi, üniversitelerimizle birlikte daha yapacak çok işimiz bulunuyor. Türkiye, üniversite yönetimlerinin özerkliği ve kendilerine tahsis edilen kaynaklar bakımından dünyada gerçekten iyi bir yerdedir” ifadesini kullandı.

“TÜRKİYE’Yİ HEP BİRLİKTE HEDEFLERİNE ULAŞTIRACAĞIZ”

Türkiye’nin her ilinde üniversite bulunduğunu, artık üniversitelerin öğrencinin ayağına gittiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendini bilime ve teknolojinin gelişmesine adamış yönetimler elinde üniversitelerin yakın gelecekte arzu edilen kaliteye ulaşacağına olan inancını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanı olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da daima yanınızda bulunacağımdan asla şüpheniz olmasın. Türkiye’yi hep birlikte hedeflerine ulaştıracağız. Bu sadece benimle olacak bir iş değil. Ben siyaset olarak, ülkemin başındaki bir yönetici olarak varım. Sizler ise ilim ve irfanın temsilcileri olarak varsınız. Eğer bizler bütünleşirsek o zaman gerçekten milliyetperver, vatansever bir nesil yetiştirir ve ülkemizi uçururuz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının sonunda, ODTÜ Teknokent Bilişim İnovasyon Merkezi’nin hayırlı olması temennilerini yineleyerek merkezde çalışacaklara başarılar diledi.

ENERJİ PETROL MEDYA CEO ,MEHMET ALİ SETENCİOĞLU – ANKARA 

Previous ArticleNext Article

“Çanakkale bir milletin asli kimliğini bulduğu, küllerinden yeniden doğduğu bir dönüm noktasıdır” “Çanakkale bir milletin asli kimliğini bulduğu, küllerinden yeniden doğduğu bir dönüm noktasıdır” için yorumlar kapalı 95992

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Mart Şehitlerini Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 108. yıl dönümü nedeniyle düzenlenen törende yaptığı konuşmada, “Çanakkale, tarihi şanlı zaferlerle dolu bir milletin asli kimliğini bulduğu, üzerine serpilen ölü toprağını kaldırdığı, tıpkı bir Anka Kuşu gibi küllerinden yeniden doğduğu bir dönüm noktasıdır. Tüm yokluk ve imkânsızlıklara rağmen dönemin en modern ordularını dize getiren milletimiz, Çanakkale’de yazdığı destanla, İstiklal Harbimizi zafere ulaştıracak inancı, iradeyi ve direniş ruhunu da kuşanmıştır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 18 Mart Şehitlerini Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 108. yıl dönümü nedeniyle Şehitler Abidesi’nde düzenlenen törene katıldı.

Törende yaptığı konuşmada, canları ve kanları pahasına tüm dünyaya “Çanakkale Geçilmez” dedirten büyük kahramanları rahmetle anan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı şekilde vatanımızın bekası, milletimizin istiklal ve istikbali uğrunda toprağa düşen tüm yiğitlere Allah’tan rahmet niyaz ediyorum” dedi.

“ÇANAKKALE, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN KURULUŞ MÜJDESİDİR”

Mehmet Akif’in “Gök kubbenin altında yatar, al kan içinde. Ey yolcu, şu topraklar için can veren erler. Hakk’ın bu veli kulları taş türbeye girmez; Gufrana bürünmüş, yalnız Fatiha bekler” duasıyla şehitleri selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal, Çanakkale’yi ‘bugünümüzü kurtaran, maziye kahramanlığını ve büyüklüğünü iade eden, bu toprakları bize ebedi vatan yapan’ zafer olarak tarif ediyor. Gerçekten de Çanakkale, tarihi şanlı zaferlerle dolu bir milletin asli kimliğini bulduğu, üzerine serpilen ölü toprağını kaldırdığı, tıpkı bir Anka Kuşu gibi küllerinden yeniden doğduğu bir dönüm noktasıdır” şeklinde konuştu.

Tüm yokluk ve imkânsızlıklara rağmen dönemin en modern ordularını dize getiren Türk milletinin Çanakkale’de yazdığı destanla, İstiklal Harbi’ni zafere ulaştıracak inancı, iradeyi ve direniş ruhunu da kuşandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları kaydetti: “Bu yönüyle Çanakkale, Kurtuluş Savaşımızın adeta provası, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş müjdesidir. Çanakkale’yi, milletimizin bu topraklarda var olmak için verdiği en zorlu, en kutlu mücadelelerden biri olarak görüyoruz. Üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin, 108 sene önce burada yazılan o büyük destanı daima gururla hatırlıyoruz. Çanakkale, bizim için sadece iftihar vesilesi değil, aynı zamanda zorluklar karşısında bizlere mücadele azmi veren ilham ve güç kaynağıdır.”

85 milyonun tamamının Çanakkale’den, burada koyun koyuna yatan şehitlerden, ecdadın sergilediği mücadeleden alacağı çok kıymetli dersler olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle deprem ve sel felaketiyle yüreklerimizin yandığı bu sancılı dönemde, Çanakkale ruhuna tekrar ihtiyacımız var. Yaklaşık 49 bin kardeşimizin hayatını kaybettiği, 11 ilimizde ciddi yıkıma ve acıya yol açan depremin yaralarını, ancak bu ruhu dirilterek sarabiliriz. Nasıl 108 sene önce omuz omuza vererek imkânsızı başardıysak, asrın felaketinin üstesinden de yine dayanışmayla, yine kardeşlikle gelebiliriz. Milletimizin, depremin ilk anlarından itibaren ortaya koyduğu birlik ve beraberlik tablosu, bu konuda bizlere umut ve güven aşılıyor” ifadelerini kullandı.

“EN KISA SÜREDE ŞEHİRLERİMİZİ YENİDEN AYAĞA KALDIRACAĞIZ”

Ziyaret ettiği şehirlerde insanların metanetini, sabrını, vakarını ve hayata yeniden tutunma iradesini gördükçe, cesaret kazandıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “En büyük gücümüz olan bu seferberlik ruhunun zedelenmesine fırsat vermeden, inşallah gece-gündüz çalışarak, en kısa sürede şehirlerimizi yeniden ayağa kaldıracağız. Hiçbir insanımızı, umutlarını bize bağlamış hiçbir vatandaşımızı çaresiz, sahipsiz bırakmayacağız” dedi.

Çanakkale’nin, birbirine kenetlenmiş bir milletin aşamayacağı hiçbir engel, hiçbir badire olmadığını herkese gösterdiğini de vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, devleti ve milletiyle zorluklara göğüs gerecek, krizleri fırsata çevirecek, ‘küllerinden yeniden doğacak’ kapasiteye sahiptir. Yeter ki fitne ve fesat peşinde olanlara kulak asmayalım. Yeter ki birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize halel getirmeyelim. Yeter ki sürekli karamsarlık aşılayan şeamet tellallarına fırsat vermeyelim. Rabbim ülkemizi her türlü kazadan, beladan, afetten muhafaza eylesin diyorum” şeklinde konuştu.

Çanakkale Deniz Zaferi’nin 108. yıl dönümünü tekrar tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “18 Mart Şehitler Günü’nde Anafartalar Komutanı ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere bütün komutanlarımızı, kahraman Mehmetçiklerimizi, şehit ve gazilerimizi rahmetle anıyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şehitler Anıtı’na çelenk bırakmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı okundu. Bu sırada askerlerce saygı atışı yapıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması öncesinde, 16 Türk devletinin askerlerini giysileri ve bayraklarla temsil eden Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı, konuşma kürsüsü yanında kendilerine ayrılan alana konuşlandı.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve 2. Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız’ın da konuşma yaptığı programa, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ile gaziler ve vatandaşlar katıldı.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın şehitler için dua ettiği programda, Hacı Bayram Cami İmam Hatibi Yunus Koçan da Kur’an-ı Kerim okudu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dua edilmesinin ardından şehitlik defterini imzaladı ve şehitliklere karanfil bıraktı

.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 108. Yıl Dönümü Mesajı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 108. Yıl Dönümü Mesajı için yorumlar kapalı 97778

“108 yıl önce emperyalistlere karşı Anadolu’daki Türk varlığını korumak ve bin yıllık Türk topraklarını müdafaa etmek için verdikleri mücadeleyle milletimizi Çanakkale Zaferine ulaştıran bütün kahramanlarımızı ve aziz şehitlerimizi rahmetle, tazimle yâd ediyoruz.

Çanakkale Zaferi, Türk milletinin bağımsızlığından asla vazgeçmeyeceğini dünyaya bir kez daha ilan ettiği büyük ve tarihi bir kahramanlık destanıdır.

Anadolu’nun dört bir yanından gelerek yedi düvele karşı Çanakkale’de verilen topyekûn mücadelede ecdadımız, milletimizin zor günde nasıl bir ve beraber olduğunu göstermiş, şehit kanlarıyla sulanan toprağımıza düşmanın ayak basmasına izin vermemiştir.

Bugün biz de ülkemiz ve milletimiz için Çanakkale Zaferinde ortaya koyduğumuz ruh ve iradeyle çalışıyor, her türlü zorluğu birlik ve beraberlikle aşabileceğimize olan inançla mücadelemizi sürdürüyoruz.

Büyük bir kahramanlıkla, cesaretle yazılan şanlı tarihimize sahip çıkacak, Çanakkale ruhunu canlı ve diri tutmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.

Bize bu vatanı emanet eden şehitlerimize, gazilerimize şükran borcumuzu ödemek, vatanımızı ve bayrağımızı her koşulda müdafaa etmek için dün olduğu gibi bugün de yarın da mücadeleden bir an olsun geri durmayacağız.

Bu düşüncelerle, Çanakkale Zaferi’nin 108. yıldönümünü kutluyor, 18 Mart Şehitler Günü’nde bu toprakları bize emanet eden tüm şehitlerimizi ve başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere bütün kahramanlarımızı rahmetle, şükranla anıyorum.

Ruhları şad, mekânları cennet olsun.”