Cumhurbaşkanı Erdoğan,”İhracatta 200 milyar dolar sınırını geçmemiz gerekiyor” Cumhurbaşkanı Erdoğan,”İhracatta 200 milyar dolar sınırını geçmemiz gerekiyor” için yorumlar kapalı 88503

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TİM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “2018 ihracatını 168 milyar dolar olarak kapatmıştık. Bu yıl Mayıs ayı itibariyle ihracatımız 171,4 milyar dolara çıktı. İhracattaki yükseliş olumlu ama yetersizdir. Bir an önce 200 milyar dolar sınırını geçmemiz gerekiyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi 26. Genel Kurulu ve İhracatın Şampiyonları Ödül Töreni’ne katıldı. Hilton İstanbul Bomonti Otel’de gerçekleştirilen programda Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.

Programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin 26’ncı Genel Kurulu’nun hayırlı olmasını dileyerek, ihracatın şampiyonları olarak ödül alan, alacak olan firma ve iş insanlarını tebrik etti.

Güçlü Türkiye, güçlü ekonomi, güçlü ihracat, güçlü insan kaynağı, güçlü altyapı ve ihracat ekosistemi olarak ifade edilen 5G vizyonuyla yürütülen çalışmalarla daima ihracatçıların yanında olduğunu ve olmayı sürdüreceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün Tacikistan’da Asya Güvenlik ve Ekonomik İşbirliği Toplantısı’na katıldığını anımsatarak, burada ülkeler arasındaki iş birliğini nasıl geliştireceklerine yönelik adımları görüştüklerini söyledi.

“YABANCI YATIRIMLAR, ÜLKEMİZ ALEYHİNDEKİ KAMPANYALARA RAĞMEN, 13 MİLYAR DOLARA ULAŞTI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl 1 milyar dolar ve üzerinde ihracat yapan firma sayısının 10’dan 13’e çıktığını açıklayarak, “Aynı şekilde 100 milyon dolar ve üzeri ihracat yapan firma sayımız da 145’ten 171’e yükseldi. İhracat yapan ilk 1000 firmanın ortalama çalışan sayısı da bir önceki yıl 704’ken geçen yıl 781’e ulaştı” bilgisini paylaştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, döviz kurundaki yükselişin finans sektörü gibi kimi alanlarda sıkıntıya yol açarken, ihracatçılar için çok büyük imkânları beraberinde getirdiğine işaret ederek, “Doğrudan yabancı yatırımlar ise ülkemiz aleyhindeki tüm kampanyalara, bölgemizdeki tüm olumsuzluklara rağmen son 12 ayda 13 milyar doları buldu. Dünyada yatırımların gerilediği bir dönemde ulaştığımız bu rakamlar Türkiye’nin hâlâ cazibe merkezi olmayı sürdürdüğünü gösteriyor” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, turizmde bu yıl 50 milyon turist hedefinin yakalanacağını gösteren haberler aldıklarını, 2023 hedefi olan 70 milyon turist ve 70 milyar dolar turizm gelirinin de artık hayal olmaktan çıkarak, her geçen gün yaklaşılan bir gerçeğe dönüştüğünü dile getirdi.

Dış finansman ihtiyacını azaltan bütün bu gelişmelerin en çok da ihracatçılar için avantaj sağladığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizlerden bu imkânları en iyi şekilde değerlendirmenizi bekliyorum. Tabi Türkiye’nin Çin’in ve Rusya’nın yaptığı gibi sürekli olarak örtülü veya açık devalüasyonla parasının değerini aşağıda tutma şansı yoktur. Çünkü Türkiye bu tür yollara başvuran ülkelerin aksine dünya ekonomisiyle özellikle de Avrupa ile çok fazla iç içe girmiş, bütünleşmiş bir ülkedir. Bunun için attığımız adımları serbest piyasa ekonomisi kuralları içinde yürütmemiz gerekiyor” dedi.

“AB İLE İLİŞKİLERİMİZ NE KADAR DALGALI OLURSA OLSUN, EKONOMİ BOYUTUNU SAĞLAM TUTMAK ZORUNDAYIZ”

Avrupa Birliği ile siyasi ilişkiler ne kadar dalgalı olursa olsun ilişkilerin ekonomik boyutunun sağlam tutulması gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her ne kadar aynı Avrupa, son dönemde ülkemize yönelik spekülatif kur ataklarına karşı sessiz kalmış olsa da, biz dik ve tutarlı duruşumuzu bozmayacağız. Hem Avrupa başta olmak üzere gelişmiş ülkeler de yürüttüğümüz ticaretin kurallarına uyacak hem de sürekli yeni pazarlar arayarak, mevcut pazarları genişleterek ihracatımızı artıracağız. Sizler de bu başarıyı gösterecek azmi, kararlılığı ve cesareti görüyorum” şeklinde konuştu.

Girişimci, iş insanları, sanayici, tüccar ve üreticilere seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkenize güvenin, devletinize güvenin, geleceğinize güvenin. Elinizdeki tüm imkânları yatırıma, üretime, istihdama, ihracata yöneltin. Böylece hem kendiniz kazanın hem de evlatlarınız hayallerinin inşasına katkıda bulunun. Türkiye’yi cari açık veren bir ülkeden, cari fazla veren bir ülkeye taşımaya çok yaklaştık. Biz sizlere güveniyoruz, sizlerin de bizlere güvenmenizi istiyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

“İHRACATÇILARI DESTEK İÇİN 3,1 MİLYAR LİRA KAYNAK AYIRDIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gümrük kapılarının fiziki modernizasyonu kesintisiz sürdüğünü, gümrüklerde dijitalleşmeye yönelik projelere hız verdiklerini, karayoluyla ihracatta ihracat refakat belgesi bu uygulamayı başlatarak ihracat operasyonlarında zaman ve maliyet tasarrufu sağladıklarını, tek pencere sistemiyle dış ticaret ürünleri için gerekli tüm bilgi ve belgeleri artık tek bir başvuru noktasından sunduklarını anlattı.

İhracatçıları destek için geçen yıl 2 milyar lira, bu yıl ise 3,1 milyar lira kaynak ayırdıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk Eximbank’ın sermayesini 3 milyar liradan, 10 milyar liraya çıkarttıklarını, geçen yıl da sektöre kredi ve sigorta destekleriyle birlikte toplam 44,2 milyar dolar tutarında finansman desteği sağladıklarını ve böylece toplam ihracatın yüzde 26’sını finanse edildiğini açıkladı.

İHRACATÇI VE SANAYİCİLERE KAMBİYO VERGİSİ MÜJDESİ

KOBİ’lerle birlikte ihracatçılara sunulan desteklerden 11 bin 489 firmanın yararlandığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi sizlere bir müjde daha vermek istiyorum. Bugün imzaladığım inşallah yarın da Resmî Gazete’de yayımlanacak bir Cumhurbaşkanlığı Kararı’yla sanayi sicil belgesi sahipleri ve ihracatçı birlikleri üyelerine yapılan döviz satımlarına muafiyet getiriyoruz. Bir başka ifadeyle, artık ihracatçılarımız döviz alırken binde 1’lik Kambiyo Vergisi ödemeyecekler. Böylece döviz spekülasyonlarını önlemek için aldığımız tedbirlerin ihracatçılarımızı etkilemesinin de önüne geçiyoruz. Bu Cumhurbaşkanlığı Kararı’nın ekonomimiz ve sizler için hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasi ve ekonomik olarak küresel düzeyde yeni bir dünya düzeninin inşa edildiğine işaret ederek, bu sürecin dünya ekonomisinde Amerika, Avrupa Birliği, Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya, Japonya, Hindistan gibi ülkelerin hemen ardından gelen grupta yer alan Türkiye’yi de çok yakından ilgilendirdiğini vurguladı.

Türkiye’nin 2023 hedeflerinin en önemli başlıklarından birinin dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmek olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ay sonunda Japonya’nın Osaka kentinde düzenlenecek G-20 Zirvesi için ilgili bakanlıklar ve Merkez Bankası yetkililerinin hazırlıklarını yaptığını kaydetti.

“S-400 MESELESİNİ SAVUNMA SİSTEMİ TARTIŞMASI OLARAK GÖRENLER BÜYÜK FOTOĞRAFI OKUYAMIYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G-20 Zirvesi’nde ABD, Çin, Rusya ve Almanya’nın liderleriyle görüşeceğini belirterek, 2 Temmuz’da Çin ziyaretini gerçekleştireceğini orada da ilişkilerin nasıl geliştirileceğine dair müzakerelerin yapılacağını anlattı.

Eylül ayındaki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda da yoğun bir gündemleri olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şayet biz kendi hedeflerimize sıkı sıkıya sahip çıkar, bunun gereklerini yerine getirirsek Allah’ın izniyle hiç kimse bizim önümüzü kesemez bunu böyle bilelim. Ülkemizin özellikle son yıllarda yaşadığı hadiselerin tamamı da bu büyük mücadelenin tezahürlerinden başka bir şey değildir. Eğer hâlâ 15 Temmuz darbe girişimini tiyatro olarak veya ordu içindeki bir grubun yoldan çıkması gibi görenler varsa gafil değilse art niyetli demektir. Eğer hâlâ S-400 meselesini sıradan bir savunma sistemi tartışması olarak görenler varsa bu büyük fotoğrafı okuyamıyor demektir. Eğer hâlâ Suriye meselesini ülkemizdeki Suriyelilerin sahilde dolaşmaları seviyesinde tartışan varsa bölgemizdeki acımasız oyundan tümüyle bihaber demektir. Hatta hatta kusura bakmasınlar, yani bizim devletimizin bunlara aylık maaş bağladığını söyleyecek kadar gaflet içerisinde olanlar varsa bu nadanları da hep birlikte uyaralım diyorum. Biz hiçbir Suriyeliye maaş bağlamadık, biz sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan yetim, öksüz, fakir, fukaraya valiliklerimiz ve kaymakamlıklarımız vasıtasıyla maaş veriyoruz, bunu zaten benim vatandaşım da biliyor. Eğer hâlâ Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon arama tartışmalarını basit bir petrol, doğalgaz kavgası olarak görenler varsa bu işlerden hiç anlamıyor demektir.”

“DOĞU AKDENİZ’DE MÜNHASIR EKONOMİK BÖLGELERDE ARAMALARIMIZA DEVAM EDİYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de münhasır ekonomik bölgelerde kendisine ayrılmış yerde aramalarına devam ettiğine vurgu yaparak, “Birileri kaşını gözünü oynatırsa biz de bütün firkateynlerimizle beraber, gerektiğinde uçaklarımızla beraber hemen o gemilerimizin yanında yerimizi alıyoruz ve çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Talimat vermiş bir tanesi, talimat vermişler tutuklatacaklarmış o gemilerdeki personeli, avucunuzu yalarsınız neyi tutuklatıyorsunuz, neyi tutuklatıyorsunuz? Bizim silahlı kuvvetlerimiz bütün buradaki imkânlarımızla biz de Doğu Akdeniz’de şu anda zaten yerimizi almış vaziyetteyiz, oralardayız. O personeli korumak bizim görevimizdir ve sonuna kadar baştan sona kadar bunu devam ettiriyoruz, ettireceğiz. Şu anda bu çalışmalarımız devam ediyor aralıksız. Bunun yanında eğer hâlâ Filistin Kudüs meselesini, Libya meselesini, Irak’taki, İran’daki, Körfez’deki gelişmeleri mahallî çekişmeler olarak değerlendirenler varsa hiç kusura bakmasın ayakta uyuyor demektir” sözlerine yer verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fransa Cumhurbaşkanı bizim bu aralamalardan çekilmemizi istiyor, sen ne diyorsun ya, senin orada ne işin var bir defa? Biz buralara kıyıdaşız kıyıdaş. Biz Kıbrıs’ta garantörüz, Yunanistan garantör, İngiltere garantör peki, sen nesin? Senin orada hiçbir hüviyetin yok. Ha Total şirketi adına sen böyle bir açıklama yapıyorsan o zaman vekâletini göster bir, demek ki Cumhurbaşkanlığını bırakmış avukatlığa başlamışsın. Ama Tayyip Erdoğan konuştuğu zaman garantör ülke olarak konuşuyor, Yunanistan konuşursa garantör ülke olarak konuşur, İngiltere konuşursa garantör ülke olarak konuşur, sen ne olarak konuşuyorsun?” ifadelerini kullandı.

“YABANCI MEDYA VE SİYASİLERİNİN İSTANBUL SEÇİMİYLE YAKINDAN İLGİLENMESİ SORGULANMALI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 23 Haziran’da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yenileme seçimi yapılacağını belirterek, “Yapılacak seçimle sadece bir belediye başkanı sadece bu seçilecek. Seçimdir, daha doğrusu olması gereken neyse o olacak, millî iradenin bir tecellisidir” dedi.

Yabancı medyanın ve yabancı siyasilerin, sivil toplum kuruluşlarının İstanbul seçimiyle yakında ilgilenmesinin sorgulanması gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yine terör örgütlerine, onların yaptığı açıklamalara baktığımız zaman acaba bu terör örgütleri niçin İstanbul’daki bu seçimi bu kadar masaya yatırarak biz filancanın yanındayız diyerek öne çıkıyorlar? Bunlar terör örgütü, kendileri aday göstermiyor. Aday göstermemenin yanında da biz filancanın yanındayız diyorlar, herhalde bunlar bize bir şeyler vermesi gerekir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimine verdiğimiz önem işte biz bu terör örgütlerine karşıyız, bu terör örgütlerinin destekledikleri yapılara da karşıyız farkımız bu” diye konuştu.

İstanbul’da seçimin yenilenmesi kararının tamamen hukuki sebeplerle alındığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokrasiye ve hukuka saygısı olan herkesin Pazar günkü seçimin sonucuna rıza göstermesinin, teslim olmasının şart olduğunu kaydetti.

“HEP BİRLİKTE ÇALIŞARAK EKONOMİDE HEDEFLERİMİZE ULAŞACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pençe Harekâtı’nda şu ana kadar 60’a yakın teröristin etkisiz hâle getirildiğini, Irak’ın kuzeyindeki teröristlerle mücadelenin devam ettiğini de belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel düzeyde yaşanan değişim sürecini Türkiye lehine en iyi neticeleri alacak şekilde değerlendireceklerine dikkati çekerek, “Bunun için siz ihracatçılarımıza çok önemli görevler düşüyor. Hep birlikte çalışarak üretimi ve istihdamı artıracak, ekonomide hedeflerimize ulaşmamızın en başta gelen şartı olan cari açığımızın fazlaya dönüştürülmesini inşallah sağlayacağız bundan hiç endişeniz olmasın” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından ihracat şampiyonlarına ödüllerini takdim etti.

Programa; Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turanlı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve İstanbul Valisi Ali Yerlikaya da katıldı.

ENERJİ PETROL MEDYA CEO – MEHMET ALİ SETENCİOĞLU

TÜRKİYE,ADANA, ADIYAMAN, AFYON, AĞRI, AMASYA, ANKARA, ANTALYA, ARTVİN, AYDIN, BALIKESİR, BİLECİK, BİNGÖL, BİTLİS, BOLU, BURDUR, BURSA, ÇANAKKALE, ÇANKIRI, ÇORUM, DENİZLİ, DİYARBAKIR, EDİRNE, ELAZIĞ, ERZİNCAN, ERZURUM, ESKİŞEHİR, GAZİANTEP, GİRESUN, GÜMÜŞHANE, HAKKARİ, HATAY, ISPARTA, MERSİN, İSTANBUL, İZMİR, KARS, KASTAMONU, KAYSERİ, KIRKLARELİ, KIRŞEHİR, KOCAELİ, KONYA, KÜTAHYA, MALATYA, MANİSA, KAHRAMANMARAŞ, MARDİN, MUĞLA, MUŞ, NEVŞEHİR, NİĞDE, ORDU, RİZE, SAKARYA, SAMSUN, SİİRT, SİNOP, SİVAS, TEKİRDAĞ, TOKAT, TRABZON, TUNCELİ, ŞANLIURFA, UŞAK, VAN, YOZGAT, ZONGULDAK, AKSARAY, BAYBURT, KARAMAN, KIRIKKALE, BATMAN, ŞIRNAK, BARTIN, ARDAHAN, IĞDIR, YALOVA, KARABÜK, KİLİS, OSMANİYE, DÜZCE,

Previous ArticleNext Article

“Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” için yorumlar kapalı 238981

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere gideceği Amerika Birleşik Devletleri’ne hareketinden önce yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor. Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla büyüme hedefimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) hareketi öncesinde Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’nin 78. Genel Kurulu’na iştirak etmek üzere New York’a doğru yola çıkacaklarını belirterek, BM üyesi tüm ülkelerin temsil edildiği Genel Kurul görüşmelerine 150’den fazla ülkenin devlet ve hükûmet başkanı düzeyinde katılımının beklendiğini söyledi.

Her yıl olduğu gibi bu sene de ABD’de son derece yoğun bir temas ve toplantı trafiğinin olacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl Genel Kurul genel görüşmelerinin “Güvenin yeniden tesisi ve küresel dayanışmanın yeniden canlandırılması” temasıyla yapıldığını aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genel Kurul görüşmelerinin ilk günü olan 19 Eylül Salı günü kendisinin de BM Genel Kurulu’na hitap edeceğini dile getirerek, konuşmasında kalkınmadan insani yardımlara, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından küresel dayanışmanın yeniden tesisine kadar attıkları adımlara değineceğini kaydetti.

Bu vesileyle uluslararası gündemdeki temel meselelere ilişkin görüşlerini de paylaşacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ayrıca mevcut küresel sınamalar karşısında Türkiye’nin oynadığı kritik rolü vurgulayacağız. Bir süredir her platformda dillendirdiğimiz ‘Dünya 5’ten büyüktür’ tespitimizin daha fazla kabul görmesinden memnuniyet duyuyoruz. Son olarak BM Genel Sekreteri Sayın Guterres bu konuda çok net bir tavır ortaya koydu. Sayın Genel Sekreter’in ‘2. Dünya Savaşı sonrası kurulan yapıların bugünün dünyasını yansıtmadığı’ tespitine biz de katılıyoruz. Bunu görüşmemizde kendisine de bizzat ifade edeceğim. Genel Kurul marjında BM Genel Sekreteri’nin yanı sıra çok sayıda ülkeden mevkidaşlarımla görüşmeler gerçekleştireceğim.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretinde ABD’de yaşayan vatandaşlar ve soydaş topluluklarla bir araya geleceğini belirterek, ayrıca düşünce kuruluşu temsilcileriyle de istişarelerinin olacağını anlattı.

ABD iş dünyasının seçkin üyeleri ile görüşerek Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları noktasında atılabilecek adımları ele alacaklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemizde 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin demokratik olgunluk içinde tamamlanmasının iş çevrelerinin Türkiye’ye yönelik ilgisini artırdığını görüyoruz. Gerek kabinemize gerek ekonomideki kurmay kadromuza gerekse kısa süre önce açıkladığımız Orta Vadeli Program’a uluslararası yatırımcılar büyük güven duyuyor. Sadece son 3 ayda rezervlerimizde 22 milyar dolarlık artış oldu. Bugün itibarıyla Merkez Bankamızın toplam brüt rezervleri 120 milyar doları geçmiş bulunuyor. Dünya Bankasının geçen hafta yaptığı açıklama, ülkemize duyulan güvenin bir başka örneğidir. İnşallah buna yakında yenileri eklenecektir. “

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamlelerin takdirle karşılandığını dile getirerek, “Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı, yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla kaliteli büyüme hedeflerimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

“KÜRESEL SİSTEMDE TAŞLARIN YERİNDEN OYNADIĞI BU DÖNEMİ ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ ADINA FIRSATA ÇEVİRMEKTE KARARLIYIZ”

Türkiye Yüzyılı vizyonunu hayata geçirmek için içeride ve dışarıda her türlü çabayı gösterdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Küresel sistemde taşların yerinden oynadığı bu dönemi ülkemiz ve milletimiz adına fırsata çevirmekte kararlıyız. Bu süreçte kavgadan, tartışmadan ve Bizans’ı çırak çıkartacak taht oyunlarından başlarını kaldıramayanları ise kendi hâllerine bırakacağız. Varsın onlar didişmeye, birbirlerine laf yetiştirmeye devam etsinler. Varsın onlar koltuklarını korumak için daha düne kadar savundukları tüm ilkeleri ayaklar altına alsın. Biz bunları asla önemsemiyoruz. Biz son 21 yıldır olduğu gibi yine sadece işimize bakıyoruz. Tüm vaktimizi ve enerjimizi milletimize hizmet için sarf ediyoruz. İnşallah bundan sonra da aynı hassasiyetle çalışmaya devam edeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçekleştirecekleri ziyaretler ve görüşmelerin ülke, millet ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.

“GELİŞMELERİ YAKINDAN TAKİP EDECEĞİZ”

Karabağ’da tansiyonun yeniden yükseldiği ve Azerbaycan ile Ermenistan liderleriyle görüştüğü hatırlatılarak, Ermenistan’ın tutumunu nasıl bulduğu ve kendisi öncülüğünde üçlü bir toplantı söz konusu olup olmayacağının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda tabii bizim öncülüğümüzde üçlü bir görüşme teklifimizi kendilerine ilettik ama bu konuda üçlüden öte biz dörtlü bir teklifte bulunduk. Yani değişik, buralarla ilgisi, alakası olmayan liderlerle değil, ‘Gelin şu anda işin içinde olan Sayın Putin, Sayın Aliyev, şahsım ve Paşinyan hep birlikte dörtlü olarak böyle bir toplantıyı yapalım. Adımı da ona göre atalım’ diye böyle bir teklifte bulunduk. Henüz bize olumlu-olumsuz bir dönüş olmadı ve konuyla ilgili Sayın Aliyev’le de daha da görüşeceğiz, olgunlaştıracağız ve gelişmeleri yakından takip edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20’de ABD Başkanı Joe Biden ile bir görüşme gerçekleştirildiği, burada İsveç’in NATO üyeliğinin de gündeme geldiği anımsatılarak, İsveç’te terör örgütü üyelerinin gösterilerinin devam etmesiyle ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, “Bu konuda özellikle Batı, ikide bir ‘İsveç, İsveç, İsveç’ diyor, biz de diyoruz ki ‘Bizim parlamentomuz kararı vermedikten sonra bizim kalkıp da yolda yürürken ‘evet’ veya ‘hayır’ dememiz mümkün değil. Öncelikle, İsveç’in üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki, şu anda İsveç üzerine düşen görevi yerine getiriyor mu? Bize ikide bir şunu söylüyorlar. İşte ‘Yasa hazırladılar.’ Yasayı hazırlamak yetmez, yasayı uygulamak gerekir. Şu anda İsveç ister anayasa ister yasa değişikliği, ne yaparsa yapsın ama kalkıp da teröristleri İsveç polisinin koruması altında gösteriye sevk ediyorlarsa bu ne demektir? Bunlar görevini yerine getirmiyor demektir ve yine terör eylemleri Stockholm caddelerinde devam ediyor demektir. O zaman bize verilen sözler tutulmuyor. Bize verilen sözler tutulmadığı zaman, benim parlamentom bu konuda nasıl bir tavır takınır, bunu herkes takdir etsin. Yani F-16’larla ilgili ne deniyor? ‘Temsilciler Meclisi karar vermeden bu olmaz.’ Tamam da şimdi orada Temsilciler Meclisi varsa benim de parlamentom var. Parlamentonun nasıl bir karar vereceğini ben kestirip atamam. Sevk etmekse, biz böyle bir talebi parlamentomuza sevk ederiz ama parlamentomuzdan nasıl bir karar çıkar, o parlamentomuzun takdirindedir.”

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 2022 raporunda yer alan Türkiye’nin AB’ye katılım süreciyle ilgili ifadeler hakkındaki değerlendirilmeleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Değerli arkadaşlar benim değerlendirmemi çok açık net öğrenmek istiyorsanız, Avrupa Birliği Türkiye’den kopmanın gayreti içerisinde. Avrupa Birliği’nin Türkiye’den kopuş hamlelerini yaptığı bu dönem içerisinde biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmelerimizi yaparız ve bu değerlendirmelerden sonra da Avrupa Birliği ile gerekirse yolları ayırabiliriz” şeklinde konuştu.

“Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” “Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” için yorumlar kapalı 256462

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde düzenlenen 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’na katılarak bir konuşma yaptı.

Bugünün 12 Eylül olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bundan tam 43 yıl önce Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemlerinden birine girdiğini söyledi.

Ülkenin darbe gününe nasıl geldiğinin ayrı bir hikâye, ayrı bir tartışma konusu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama darbe gününden itibaren; yüzbinlerce insanın gözaltına alındığı, binlerce kişinin idamla yargılandığı, ‘bir sağdan, bir soldan’ mantığıyla 50 kişinin idam edildiği, velhasıl, neredeyse her hanenin yaşanan acılardan nasibini aldığı o meşum günler hafızalarımızdan asla silinmedi, silinmeyecek. Şu Ulucanlar Cezaevi’nin, Mamak Cezaevi’nin, Diyarbakır Cezaevi’nin, Sağmalcılar Cezaevi’nin dili olsa da o günleri anlatsa” diye konuştu.

İdamından sonra yargılandığı suçla ilgisinin olmadığı ortaya çıkan veya Hüseyin Kurumahmutoğlu gibi işkenceyle öldürülen gençlerin vebalinin, darbecilerin yakasını öteki dünyada da bırakmayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Darbenin üzerinden 7-8 yıl geçtikten sonra, idamla yargılananlar dahil, dipçik darbeleriyle cezaevine tıkılanların tamamına yakını serbest kaldı. Sadece bu örnek bile, yargılamasından infazına tüm safhalarıyla, yapılan işin ne kadar göstermelik olduğunun işaretidir. Tabii 12 Eylül yönetiminin ülkemizin kalbine sapladığı en büyük hançer, üzerinde hâlâ konuştuğumuz, tartıştığımız 1982 darbe anayasasıdır. Her ne kadar 1987’den itibaren 23 kez değiştirilmiş, hatta 2017’de tarihî bir yönetim sistemi değişikliğine gidilmiş olsa da elimizdeki metin hâlâ bir darbe anayasasıdır.”

Yapılan değişikliklerin her birinin önem taşıdığını ancak her değişikliğin anayasanın yazım ve anlam bütünlüğünü bozduğunun da bir gerçek olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu amaçla, yaklaşık 10 yıl önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bir yeni anayasa çalışması başlattıklarını anımsattı.

“YENİ ANAYASA MESELESİ GÜNDEMİMİZİN İLK SIRALARINDA YER ALMAYI SÜRDÜRÜYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha önceki anayasa değişikliklerine göre en geniş siyasi katılımlı bu çalışma, muhalefet partilerinin, tabiri caizse ‘yan çizmeleri’ sebebiyle akim kaldı” dedi.

Buna rağmen ülkeyi yeni, sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasaya kavuşturma hedeflerinden vazgeçmediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçiş yapılırken anayasayı tümden yeniden yazma teklifimiz, yine muhalefetin uzlaşmaz tavrı sebebiyle maalesef hayata geçemedi. Yine de milletimize verdiğimiz sözün takipçisi olmayı sürdürdük. Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” diye konuştu.

Geçen yıl önce, anayasa konusunda söyleyecek sözü olan bilim insanlarının ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı bir dizi çalıştay düzenlediklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ardından da diğer siyasi partilerle müzakereye esas olacak ve millete takdim edecekleri kendi anayasa metinlerini hazırladıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Maalesef bu süreçte, Cumhur İttifakı ortakları MHP ve AK Parti dışında yeni bir anayasa metni hazırlayan siyasi teşekkül çıkmadı. Muhalefet cenahı; sürekli lafını etmesine, her fırsatta istismarını yapmasına rağmen, iş somut adım atmaya geldiğinde, hemen dümeni başka tarafa kırıp, ortadan kayboluyor. Bu defa da aynısını yaptılar. Yeni bir anayasa yerine, ‘dostlar alışverişte görsün’ kabilinden tutarsız ve anlamsız bir metni ortaya atıp kendi dünyalarına daldılar. Gerçi, onlara da hak vermemek elde değil. Parti içinde ayrı kavga, ittifak ortakları arasında ayrı kavga. Yurt içine ayrı selam, yurt dışına ayrı selam. Herkes kendi kişisel hesaplarının ve kavgalarının içine bu kadar gömülmüşken, yeni anayasa gibi vakit, emek ve birikim gerektiren bir konuyla kim, niye uğraşsın ki. Ama bizim milletimize karşı hem sorumluluğumuz hem sözümüz var. Bunun için yeni anayasa meselesi daima gündemimizin ilk sıralarında yer almayı sürdürüyor. İletişim Başkanlığımız ile Hukuk Politikaları Kurulumuzun düzenlediği bu sempozyumu da yeni anayasa kararlılığımızın bir ifadesi olarak görüyorum. Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenleri ve katılımcıları tebrik ediyorum. Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız.”

“TÜRKİYE, ÇOK DAHA İYİ BİR ANAYASAYI ZİYADESİYLE HAK EDİYOR”

Dünyada, Birleşmiş Milletlerde temsil edilen ülke sayısı kadar anayasa olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ülkenin kendi tarihine, siyasi, sosyal ve kültürel yapısına, ihtiyaçlarına göre ayrı bir anayasa süreci yaşadığını kaydetti.

Türkiye’nin anayasa geçmişinin de 200 yılı bulduğunu, Cumhuriyet döneminde de muhtelif anayasa tecrübeleri olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak 27 Mayıs 1960’tan itibaren anayasalarımız, maalesef, darbe yönetimleri tarafından şekillendirilmiş ve yürürlüğe konmuştur” dedi.

Anayasanın, darbe ikliminde gerçekleştirilmiş bir referandumla kabul edilmiş olmasının, gerisindeki sorunlu fotoğrafı değiştirmediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki Türkiye gibi 2 bin yıllık devlet geleneğine, coğrafyasında bin yıllık hâkimiyete, ilk asrına ulaşan Cumhuriyet tecrübesine, 73 yıllık demokrasi birikimine sahip bir ülke, çok daha iyi bir anayasayı ziyadesiyle hak ediyor” ifadesini kullandı.

“GEÇMİŞ BİRİKİMLERİ GELECEĞİN HEDEFLERİYLE BÜTÜNLEŞTİREN YENİ BİR ANAYASAYA İHTİYACIMIZ OLDUĞU BİR GERÇEKTİR”

Anayasaların değişmez metinler olmadığını, bunun iyi bilinmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Mesela Amerikan anayasası 236 yılda 27 kez değişmiş olmasına rağmen, ülkenin ihtiyaçlarını hâlâ karşılayabilmektedir. İngiltere gibi anayasa devleti niteliği taşıyıp da yazılı anayasası olmayan ülkeler de mevcuttur. Bir de kâğıt üzerinde çok iyi metinlere sahip anayasaları olup da demokrasiden ve hukuk devletinden çok uzak uygulamaların hüküm sürdüğü ülkeler de söz konusudur. Bizim medeniyet tarihimiz anayasa tecrübesi bakımından çok ama çok zengindir. Mesela, dünyanın en eski yazılı anayasalarından biri, hicretin hemen ardından yapılan 47 maddelik Medine Sözleşmesi diye anılan metindir. Milattan öncesine kadar uzanan ve bugünkü anayasa kavramına karşılık gelebilecek Hammurabi Kanunları gibi metinler de coğrafyamızın mirası içindedir. Modern anayasalar için ise İngiltere’deki Magna Carta’dan başlayıp Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi ile Amerikan Bağımsızlık Bildirisi’ne kadar uzanan bir dizi referansa işaret edilir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizdeki anayasa girişimleri 1808 tarihli Sened-i İttifak’la başlatılır ve 1876 tarihli Kanun-i Esasi’yle gerçek anlamda vücut bulur. Millî Mücadele’nin meşru zeminini oluşturan anayasa 1921 yılında, yani savaşın en şiddetli günlerinde hazırlanıp yürürlüğe girmiştir. Tek başına bile, milletimizin ve ülkeyi yönetenlerin hukuki meşruiyet konusundaki hassasiyetini bu anayasa göstermeye yeterlidir. Ardından gelen 1924, 1960 ve 1982 anayasalarının her birinin, kendi dönemlerine ilişkin ayrı hikâyeleri vardır. Bugün bize düşen görev, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, ülkemizin sahip olduğu bu derinlikli birikimin üzerinde kendi hikâyemizi yazıp, gelecek nesillere en büyük mirası bırakmaktır” diye konuştu.

Teknolojinin, iklimin yanı sıra siyasi ve sosyal yapılarda da köklü değişimlerin yaşandığı bir dönemden geçildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir dönemde, Türkiye Yüzyılı iddiamızı hayata geçirebilmek için sadece altyapımızı güçlendirmek, vizyonumuzu genişletmek yetmiyor. Tüm bunlara uygun, geçmiş birikimleri geleceğin hedefleriyle bütünleştiren yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğu bir gerçektir. Bizi, darbe anayasası gölgesinden kurtaracak olması bile yeni anayasa çalışmalarını kıymetli kılmaya tek başına kâfidir” ifadelerini kullandı.

Yeni anayasa metninin sihirli bir değnek gibi ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik yapısını bir anda değiştirip, Türkiye’yi bir masal diyarı hâline getirmeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ancak milletin ortak değerlerini, ülkenin ortak geleceğini, devletin bekasını, insanların doğuştan gelen hak ve özgürlüklerini, siyasi aktörlerin uzlaşmasını velhasıl tüm bunları şüpheye yer bırakmayan bir meşruiyet zemininde kuşatan yeni anayasanın Türkiye’ye çok şey katacağı açıktır. Bazı kavramların anayasada çokça zikredilmesi, onların ülkenin ve toplumun hayatında aynı karşılığa sahip oldukları anlamına gelmez. Nitekim temel hak ve özgürlükler, ekonomik ve sosyal haklar gibi konulara en az atıflar, bu konuda en ileri kabul edilen ülkelerin anayasalarında yer alıyor. Bu başlıklara en çok atıfların ise sorunlu coğrafyalarda yapıldığı görülüyor. Hülasaten önemli olan anayasaları modern dünyanın güzel kavramlarıyla süslemek değil, bu metinlerin ruhuna uygun yönetimler ve uygulamalar ortaya koymaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa metinlerinin kısa veya uzun olmasının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Her sistem, onu işletecek kişilerin anlayışına ve tarzına göre somut uygulamalara dönüşür. Bize düşen sistemi, mümkün olan en sağlam, en gerçekçi, en sürdürülebilir şekilde kurmaktır” dedi.

“MEVCUT ANAYASAMIZ, MUASIR MEDENİYETLER YOLCULUĞUNDA ÜLKEMİZİN ÖNÜNÜ AÇMAK YERİNE SÜREKLİ PAÇASINDAN AŞAĞI ÇEKMEKTEDİR”

Türkiye’nin demokrasi ve hukuk pratiğinin kısa metinlerin bürokratik oligarşinin istismarına uğrayabileceğini, uzun metinlerin de siyasi ve sosyal dönüşümün önünü tıkayabileceğini söylediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Dolayısıyla bize lazım olan, lafzı, ruhu ve hacmiyle, milletimizin dünyaya ve hayata bakışına, ülkemizin birikimine ve hedeflerine uygun bir anayasa metnidir. Eskiler buna ne der? ‘Efradını cami, ağyarını mani’. Dünya ve ülke şartlarına göre metni ne kadar değişirse değişsin, işte bu anlayışın hep devam etmesini sağlayan bir anayasayı ülkemize kazandırmak istiyoruz. Biz parlamentodaki tüm gruplarla bunları konuşacağız, görüşeceğiz. Onlar da bu işe olumlu bakarlarsa yolumuza devam edeceğiz. Olursa olur, olmazsa olmaz, bize düşen kapıları çalmak. Cumhur İttifakı olarak biz buna hazırız. Buradan tüm siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, akademi mensuplarına sesleniyorum, ‘Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar’ sözüne uygun şekilde en ideal anayasa metnini bulmak için gelin konuşalım, tartışalım, müzakere edelim ama bu süreçten kaçmayalım. Hiç kimsenin böyle bir anayasa arayışından ve çalışmasından rahatsız olmasına gerek yok.”

Geçirdiği onca değişiklikle âdeta “yamalı bohçaya” dönen bir anayasayla yaşamaya devam etmenin siyaset ve ülke için artık taşınması zor bir yüke dönüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mevcut anayasamız, muasır medeniyetler yolculuğunda ülkemizin önünü açmak yerine sürekli paçasından aşağı çekmektedir. Vesayetten darbeye nice yükü omuzlarından atan Türkiye’nin, 12 Eylül anayasası konusunda da bunu yapacak dirayete sahip olduğuna yürekten inanıyoruz” diye konuştu.

Darbe direktifi olarak değil, gerçek bir toplum sözleşmesi olarak hazırlanmış yeni anayasayı ülkeye kazandırana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Her işimiz gibi yeni anayasa çalışmalarında da düsturumuz ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ prensibi olacaktır. İnsanı önceleyen, milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan, toplumun gerisinde kalan değil, topluma dinamizm katan bir anayasa hedefliyoruz. Sempozyumumuzda tüm bu hususların enine boyuna konuşulacağı, tartışılacağı, siyasetin ve toplumun önüne yeni anayasa için aydınlık ufuklar açılacağı kanaatindeyim. Burada serdedilen her görüşü, her tenkidi, her teklifi samimiyetle değerlendirip, çalışmalarımıza derç edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Ülkemizin iki asırlık yönetim sistemi arayışının zirvesi olarak gördüğüm, ilk dönemini bitirip ikinci dönemine girdiğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni de bu kapsayıcı muhasebenin bir parçası kabul ediyorum.”

“BU ZOR GÜNLERİNDE TÜM İMKÂNLARIMIZLA KARDEŞLERİMİZİN YANINDAYIZ”

Sözlerinin sonunda Libya’daki sel felaketine yönelik de değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sel ve su baskınlarında hayatını kaybedenlere rahmet diledi. Sahadan alınan bilgilerin büyük bir doğal afetin yaşandığını gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kayıplarla birlikte vefat sayılarının maalesef daha da artacağı anlaşılıyor. Türkiye olarak bugüne kadar nasıl Libya halkını yalnız bırakmadıysak, bu zor günlerinde de tüm imkânlarımızla kardeşlerimizin yanındayız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece sel felaketinin yaşandığı Libya’nın değil aynı zamanda depremden etkilenen Fas’ın da yanında olduklarını belirterek, “AFAD Başkanlığımızı arama-kurtarma personelinden diğer ihtiyaçlara gerekli yardımları süratle ulaştırma noktasında talimatlandırdık. İlk etapta üç kargo uçağımız yardımlarla beraber Libya’ya intikal etti. Amacımız, Libya’nın yaralarının bir an önce sarılmasını sağlamaktır. İnşallah bundan sonra da kendilerine gereken desteği vereceğiz. Buradan bir kez daha tüm Libyalı kardeşlerimize geçmiş olsun diyorum” ifadelerini kullandı.

seers cmp badge