Cumhurbaşkanı Erdoğan“G-20 platformu, küresel meselelerin çözümünde daha etkin ve güçlü bir mecra olmalı” Cumhurbaşkanı Erdoğan“G-20 platformu, küresel meselelerin çözümünde daha etkin ve güçlü bir mecra olmalı” için yorumlar kapalı 89212

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G-20 Osaka Liderler Zirvesi sonrası düzenlediği basın toplantısında, “G-20 platformunun, küresel meselelerin çözümü konusunda daha etkin, daha sonuç alıcı, daha güçlü bir mecra hâline dönüşmesini istiyoruz. Bunun yolu, ülkelerin taahhütlerini yerine getirmelerinden, adil bir duruş sergilemelerinden geçiyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Japonya’nın Osaka kentinde gerçekleştirilen G-20 Liderler Zirvesi’nin tamamlanmasının ardından zirvenin yapıldığı INTEX Fuar Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi.

G-20 Liderler Zirvesi’nin Japonya’nın ev sahipliğinde tamamlandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Japon makamlarına ev sahiplikleri ve misafirperverlikleri için teşekkür etti.

“KÜRESEL EKONOMİDE ULUSLARARASI İŞ BİRLİĞİNİ ARTIRMALIYIZ”

Osaka Zirvesi’ni küresel gündemdeki konuların etraflıca ele alındığı verimli ve son derece başarılı bir toplantı olarak gördüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki gün boyunca zirve toplantıları, ikili görüşme ve liderler yemeği sırasında muhataplarıyla güncel meseleler üstünde istişarelerde bulunduklarını ifade etti.

Ticaret savaşları ve korumacı tedbirleri de ele aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel ekonomide uluslararası iş birliğini artırmanın ve ülkeler arasındaki güven kanallarını açık tutmanın önemine değindi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Altyapı yatırımlarının ekonomik refah, kalkınma ve kapsayıcı büyüme için itici bir güç olduğu üzerinde fikir birliği içindeyiz. Bu kapsamda G-20 kaliteli altyapı yatırımları prensiplerini kabul ederek onayladık” diye konuştu.

Küresel ölçekte adil, sürdürülebilir ve modern bir vergi sisteminin tesisi amacıyla atılacak adımları değerlendirdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dijital ekonominin vergilendirilmesinde ise ülkelere özgü faktörleri ve ülkelerin düzenleme hakkına saygıyı esas alan, uzlaşma temelli bir çözüm geliştirilmesi gerekiyor. Ayrıca bu alanda geleceğe yön vereceğine inandığım bir bildiriyi de G-20 olarak kabul ettik” ifadesini kullandı.

“BATILI DEVLETLER EN TEMEL İNSANLIK SINAVINDAN GEÇEMEDİ”

Eşitsizlikler oturumunda mültecilere yönelik Türkiye’nin gösterdiği fedakârlıkları ve ortaya koyduğu çabaları anlattıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Suriye’deki çatışmalardan kaçan milyonlarca insana kapısını açtığını, Türkiye’nin hâlihazırda 3,6 milyonu Suriyeli olmak üzere 4 milyonu aşkın mülteciye ev sahipliği yaptığını yineledi.

Türkiye’nin mülteciler için Birleşmiş Milletler hesaplamalarına göre 37 milyar doları aşkın bir kaynak kullandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ürdün ve Türkiye gibi Suriye’ye komşu birkaç ülke milyonlarca düzensiz göçmenin yükünü tek başlarına sırtlanmak zorunda kalmışlardır. İnsan hakları konusunda diğer ülkelere karne düzenleyen gelişmiş Batılı devletler en temel insanlık sınavından maalesef geçemedi” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Akdeniz’den, sınırlardan adeta birer toplama kampını, birer hapishaneyi andıran mülteci kamplarından yansıyan fotoğrafları hepimiz gördük. Aylan bebeğin sahile vuran cansız bedeni, yüz binlerce umut yolcusunun yaşadığı trajedinin en acı ifadesidir. Mültecilerle ilgili ön yargılar yerine vicdanı merkeze alan politikalar geliştirilmediği sürece minik yavrular nehir kenarlarında, özellikle deniz kıyılarında ölmeye devam edecektir. Muhataplarımıza Türkiye’nin yardım ve hizmetlerini sürdürebilmesi için uluslararası toplumun sorumluluk ve yük paylaşımına gitmesi gerektiğini ifade ettik.”

“ULUSLARARASI TİCARET, ZİRVENİN EN ÖNEMLİ KONULARINDAN BİRİYDİ”

Zirvenin önemli konularından birinin de uluslararası ticaret olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin açık, serbest ve kurallara dayalı çok taraflı ticaret sistemine olan taahhüdünü koruduğunu, gerginlikleri gidermek için atılacak adımların Dünya Ticaret Örgütünün kurallarıyla uyumlu olması gerektiğini sözlerine ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, iklim konusunun da G-20’de önem verilen konular arasında yer aldığına atıfta bulunarak, “G-20 içerisindeki en düşük emisyonlara sahip ülkelerden biri olarak bu alanda gerekli katkıyı sağlıyoruz. Biz başından beri iklim değişikliği alanında hakkaniyetli bir yaklaşım ortaya konulması gerektiğinin altını çiziyoruz. Devletlerin tarihî sorumluluklarının ve kalkınma seviyelerinin dikkate alınmasına ihtiyaç vardır. Türkiye’nin Ek-1 ülkeleri listesinden çıkarılarak gelişmekte olan ülkeler kategorisinde yer alması önem arz ediyor. Ayrıca ülkemize Paris ve Buenos Aires zirvelerinde verilen sözlerin tutulmasını istiyoruz. Bunlar yapılmadan Türkiye de ilave adımlar atmayacaktır” ifadelerini kullandı.

Enerji konusunda artan talebi karşılayacak, ithal bağımlılığını azaltacak, arz güvenliğini garanti edecek dönüşümleri yaptıklarını belirten ve dünyada hâlen bir milyara yakın insanın elektrikten yoksun yaşadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Küresel adaletsizliğin en önemli göstergelerinden biri, enerjiye ulaşım konusunda yaşanan işte bu acımasız tablodur. Sürdürülebilir kalkınma hedefleri çerçevesinde G-20’nin daha fazla inisiyatif alması şarttır” diye konuştu.

“G-20 ÜLKELERİ TERÖRİZMLE MÜCADELE KONUSUNDA İLKELİ BİR DURUŞ SERGİLEMELİ”

G-20 ülkelerinin terörizmle mücadele konusunda ilkeli, tutarlı ve kararlı bir duruş sergilemeleri gerektiğini de vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütlerini, ideolojilerine veya kimliklerine göre tasnif etmenin yanlış olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörün kanlı yüzüyle son dönemde birçok ülkenin yüzleştiğini belirterek, Paris, Brüksel, Lübnan, Nijerya, Somali ve Sri Lanka’da farklı terör örgütlerinin saldırılarının, terörün belli bir bölgeyle, belli bir etnik kimlikle veya dini grupla ilişkilendirilemeyeceğini bir kez daha ortaya koyduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstanbul’daki, Lahor’daki, Beyrut’taki teröristin kimliğinin bir hükmü, hiçbir anlamı yoktur. Terör, tüm insanlığın, insani değerlerin düşmanıdır. Bunun için tüm devletlerin teröre ‘terör’ deme erdemini artık göstermesi gerekiyor. Bu hususta Suriye sahasında ciddi sıkıntılar, ciddi tutarsızlıklar yaşanıyor. Etnik temizlik uygulayan, çocukları silahaltına alan, insanları göçe icbar eden PKK, YPG gibi örgütler bazı müttefiklerimiz tarafından adeta el üstünde tutuluyor” şeklinde konuştu.

“TERÖR, TIPKI BİR AKREP GİBİ KENDİNİ BESLEYEN ELİ DE SOKACAKTIR”

Türkiye’deki FETÖ tarzı yapıların kimi Batılı devletlerce himaye edildiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Demokrasiye kasteden darbecilerin ‘siyasi sığınmacı’ kılıfı altında korunması ve kollanmasının faturası tüm insanlık için ağır olacaktır. Terör tıpkı bir akrep gibi eninde sonunda kendini besleyen eli de sokacaktır. DEAŞ, El Kaide, Boko Haram, El-Şebab gibi örgütler nasıl küresel güvenlik için tehditse Yeni Zelanda’daki menfur katliamda gördüğümüz gibi Neo Nazi yapılanmalar da aynı derecede tehlikelidir” ifadelerini kullandı.

Norveç’te 2011’de yaşanan ve 77 kişinin hayatını kaybettiği Breivik katliamının örnek alınmazsa ırkçılığın ne tür acılar yaşatabileceğini tüm dünyaya gösterdiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

“Uluslararası toplum bu katliamdan gerekli dersleri çıkarmamış, benzer ırkçı saldırılar dünyanın başka ülkelerinde de yaşanmaya devam etmiştir. Solingen’de ve NSU cinayetlerinde vatandaşlarını ırkçı cinayetlere kurban vermiş bir ülke olarak kaygılarımızı dillendiriyoruz. Batı dünyasını zehirli bir sarmaşık gibi saran ırkçılığın ne insanlarımız ne de Avrupalı dostlarımız için bir kâbusa dönüşmesini istemiyoruz. Bunun için de ikazlarımızı yapıyor, tepkimizi ortaya koyuyoruz.”

“CEMAL KAŞIKÇI CİNAYETİNİN ÜZERİNİN ÖRTÜLMESİNE MÜSAADE ETMEDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin terörle ve kültürel ırkçılıkla mücadele konusundaki hassasiyetinin özellikle de adaletin tesisine verdiği önem sebebiyle olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu: “Biz bu hassas tavrı, geçen yıl vahşi bir cinayete kurban giden merhum Gazeteci Cemal Kaşıkçı hadisesinde de gösterdik. Birleşmiş Milletler (BM) ile iş birliği içerisinde çalışarak Cemal Kaşıkçı cinayetinin üzerinin örtülmesine müsaade etmedik. Geçen hafta kamuoyuyla paylaşılan rapor, cinayetle ilgili pek çok gerçeği açıkça ortaya koyuyor. Birleşmiş Milletlerin, Özel Raportör Callamard’ın raporunun arkasında durarak gerekli adımları atmasını bekliyoruz. Kaşıkçı cinayetinin, tüm yönleriyle aydınlığa kavuşturulması ayrıca en üstten en alta kadar sorumlularının tamamından hesap sorulması uluslararası toplumun öncelikli görevidir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde Mısır’ın demokratik yollarla seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin şehadetinin de tüm yönleriyle araştırılması gerektiğini vurgulayarak, altı yıldır darbe mahkemelerinde yargılanan Mursi’nin şüpheli bir şekilde 16 Haziran’da duruşma salonunda vefat ettiğini hatırlattı.

“MURSİ KONUSUNDA DARBECİLERİN AÇIKLAMALARI VİCDANLARI TATMİN ETMEKTEN UZAK”

“Yaklaşık yarım saat orada hiçbir müdahale yapılmaksızın ölümü beklenen Mursi konusunda darbecilerin yaptığı açıklamalar vicdanları tatmin etmekten uzaktır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, G-20 liderlerinden Mursi’nin vefatı karşısında, demokrasiye ve insani değerlere daha fazla sahip çıkmalarını beklemiş olduklarını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mursi’nin adli tıp kontrolü yapılmadan defnedilmesinin düşündürücü olduğuna işaret ederek, “Aksi takdirde burada şaibelerin olduğu açıktır, nettir ve bunun hesabını aslında Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, tüm siyasiler üzerine gitmek suretiyle sormalıyız” dedi.

Mısır’daki idam kararlarına Batılı ülke ve insan hakları kuruluşlarının sessiz kalmasını eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ülke ve kuruluşların konu Türkiye olunca ortalığı ayağa kaldırdığını, darbecilerin bile idamının tartışılmasını kabul edilemez bulduklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 25 Şubat’ta 9 Mısırlı gencin idam edilmesinden sadece 5 gün sonra yapılan zirvede, AB üyesi ülkelerin Şarm el Şeyh’te bir araya geldiklerini hatırlatarak, “Bu zirve sırasında Avrupalı liderler darbecilerin elini sıkmakta hiçbir beis görmemiştir. Ne Kaşıkçı cinayetinin ne de Cumhurbaşkanı Mursi’nin şaibelerle dolu vefatının gündemden düşürülmesine izin verilmemelidir. Uluslararası basının tıpkı Kaşıkçı cinayetinde olduğu gibi Mursi’nin şüpheli ölümünün de üzerine cesaretle gideceğine inanıyorum” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal medyada yalan ve provokatif haberlerin hızla yaydığına işaret ederek, kişisel verilerin korunması ve bireyin mahremiyetine saygı gösterilmesinin daha önce hiç olmadığı kadar yara aldığını sözlerine ekledi.

“ÖZGÜRLÜK-GÜVENLİK DENGESİ KORUNMALI”

Siber saldırıların büyük şirketlerden devlet kurumlarına hatta demokratik seçimlere kadar hemen her şeyin güvenliğini tehdit ettiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilhassa terör örgütlerinin bu boşluğu kendi propagandalarını yapmak, yeni militanlar devşirmek için istismar ettiklerinin görüldüğünü söyledi.

Özgürlük, güvenlik dengesinin korunarak, iletişim teknolojilerini daha güvenilir hâle getirecek düzenlemelerin hayata geçirilmesinin şart olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konularda G-20 ülkeleri arasında hassasiyetin arttığına şahit olunduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sene, “yapay zekâ, 5G ve nesnelerin interneti” gibi güncel teknolojiler ile inovasyonun ekonomi ve toplumlara fayda sağlayacağı şekilde kullanılmasının önemine dikkati çektiklerini belirterek, yapay zekânın insanı merkeze alan bir yaklaşımla ele alınması gerektiğinin altını çizdiklerini aktardı.

Zirvede özellikle israfın önlenmesi ve azaltılması konusundaki kararlılıklarını tekrar teyit ettiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, istihdam politikaları, çocuk işçiliği, zorla çalıştırma, insan kaçakçılığı ve modern köleliğin bitirilmesi, kadın istihdamını artırmaya yönelik daha fazla çalışma yapılması konularında taahhütte bulunduklarını belirtti.

“192 DEVLETİN KADERİ, 5 DAİMİ ÜLKENİN İNSAFINA TERK EDİLMEMELİ”

Sadece ekonomi eksenli meselelere odaklanmanın G-20’nin potansiyelini layıkıyla kullanmamak olacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “BM üyesi 192 devletin kaderini 5 daimi ülkenin insafına terk etmek doğru ve adil bir yaklaşım değildir. G-20 platformu ise daha demokratik ve kuşatıcı bir yapıya sahiptir. G-20’nin küresel meselelerin çözümü konusunda daha etkin, daha sonuç alıcı, daha güçlü bir mecra haline dönüşmesini istiyoruz veya 192 ülkeyle BM yürüyecekse orada da BM Güvenlik Konseyi’nin dönerli bir şekilde daimi ve geçici üyelerden değil, tamamının daimi üyelerden oluştuğu bir platform olarak gündeme gelmesinde fayda var. Tabii şu andaki BM Güvenlik Konseyi’nin 5 üyesi buna kolay kolay razı olmayacaktır. Fakat bizler de, dünyadaki 192 ülke bunu zorlamalıyız. Böyle bir yapının ilanihaye devam etmesi doğru olmayacaktır. Şüphesiz bunun yolu da ülkelerin taahhütlerini yerine getirmelerinden, adil bir duruş sergilemelerinden geçiyor.”

“S-400’LER TESLİMAT SÜRECİNDE”

Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya’dan S-400 alımına ilişkin bir soruya, ABD Başkanı Trump’ın görüşmeleri öncesinde konuyla ilgili gayet güzel cevap verdiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan,  şöyle konuştu: “S-400’lerle ilgili konuda bizim tabi bütün anlaşmamız, her şeyimiz bitmiştir ve şu anda artık olay teslimat sürecindedir. Ve teslimat sürecinde de olan böyle bir sözleşmeyi inkâr etmemiz Türkiye gibi bir devlete yakışmaz. Bu iş bitti. Yaptırımlar konusunda Sayın Trump bugün yaptığı açıklamada, bu konuya açıklık getirdi. Böyle bir şeyin olmayacağını da kendisinden özellikle dinlemiş olduk. Bizim örneğin S-400 olayı bir taraftan yürürken ama biz Amerika’dan Lockheed Martin’den şu anda mesela Boeing uçaklar alıyoruz. 100 adet Boeing uçağını Lockheed Martin’den alıyoruz. Yani serbest piyasa ekonomisinin olmuş olduğu bir dünyada bunları bir defa birbirine karıştırmayacağız ve adımlarımızı da buna göre atacağız. Bunun yanında da şu gerçeği özellikle vurgulamamız lazım, o da şudur, biz Amerika ile stratejik ortağız. Stratejik ortak olarak da bizim atacağımız bu adımlarda Türkiye’nin egemenlik haklarına birilerinin müdahale etme gibi bir yetkisi de yoktur, bunu da herkesin bilmesi lazım.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, F35 uçakları için de şu ana kadar ABD’ye bir milyar 400 milyon dolar ödeme yapıldığına dikkati çekerek, “Burada biz pazar değiliz, ortak üreticiyiz. Ortak üretici olmak suretiyle de şu ana kadar bize teslimatı yapılan 4 tane F35 uçağı var. Ama alacağımız 100 artı 16. Yani toplamda 116 uçak. Biz bunların da beklentisi içerisindeyiz. Ödeme planımız başlamış, ödemeler yapılıyor. Ama böyle altta birilerinin yaptığı açıklamalar Sayın Başkan’ın yaklaşımlarıyla hiç örtüşmüyor. Bunların da bizim ikili ilişkilerimizi ben bozmayacağına inanıyorum ve yola da bu kararlılıkla devam ediyoruz” sözlerini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye ile ABD arasında herhangi yaptırım olmayacağını söyleyebilir miyiz?” sorusuna “Şu anda böyle bir görüntü ortada yok. İki stratejik ortak arasında böyle bir şeyin olması da söz konusu değildir, olamaz diye düşünüyorum” yanıtını verdi.

KAŞIKÇI CİNAYETİYLE İLGİLİ HAZIRLANAN BM RAPORU

Bir soru üzerine, gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili hazırlanan raporun her şeyi ortaya serdiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda da Bayan Kalamar’ın raporu özellikle birçok konuyu açıyor, gözler önüne seriyor. Ve buradan hareketle ben inanıyorum ki şu anda Amerika da Birleşmiş Milletler de bu işin takipçisi olacak. Ve hepsinden öte biz de bu işin sonuna kadar takipçisi olacağız. Çünkü yapanın yanına kar kalmayacak” dedi.

Libya’da Halife Hafter’in Türk unsurlarının vurulmasına yönelik talimat verdiğinin anımsatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Benim kim tarafından böyle bir talimat verilmiş bu konuda bilgim yok. Yani eğer Hafter tarafından böyle verilmiş bir talimat, emir varsa, şu anda ilgili birçok arkadaşım burada, biz onu da inceletiriz, zaten bu konuyla ilgili de gerekli tedbirlerimiz alınmıştır. Bundan sonra çok daha farklı bir şekilde bu tedbirleri de alırız” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir soru üzerine S-400’lerin teslimatına Temmuz ayının ilk yarısında başlanacağını yineleyerek, Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüşmesinde İdlib’in de gündeme geldiğini kaydetti.

“SURİYE’NİN KUZEYİNDEKİ TERÖR KORİDORU, BİR BARIŞ KORİDORU HÂLİNE GETİRİLMELİ”

Türkiye’nin bölgedeki gözlem noktalarına Suriye rejimi tarafından saldırılar olduğunu ve bir Türk askerinin şehit düştüğünü hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii gereken ondan sonra tarafımızdan yapıldı. Temenni ederiz ki bundan sonra bu tür saldırılar olmaz. Şu anda bir sükûnet söz konusu. Bunları asla beklemiyoruz, bir daha olmaması gerekir. Bunları ele aldık, bunlarla ilgili görüşmeyi de yaptık. Ve bu gözlem kulelerinin varlığı İdlib’in korunmasıdır,  bölgenin korunmasıdır ve bu konudaki hassasiyetimizi de sonuna kadar özellikle koruyacağız” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Trump ile görüşmesinde Münbiç, Fırat’ın doğusu konularını görüştüklerini belirterek, Suriye’nin kuzeyinde oluşan terör koridorunun bir barış koridoru haline getirilerek buraya Suriye halkının yerleştirilmesi gerektiğini vurguladı.

Zirve’de ikili görüşme gerçekleştirdiği tüm liderlerle FETÖ meselesini de ele aldıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, liderlerden ülkelerini bu örgütten korumalarını istediğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, soru üzerine, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile görüşmediğini belirtti.

“KAŞIKÇI CİNAYETİYLE İLGİLİ KAYITLAR SUUDİ ARABİSTAN İSTİHBARATINA DA DİNLETİLDİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi esnasındaki bilgileri, kayıtlar dinlediğini, kayıtların Suudi Arabistan istihbaratından kişilere de dinletildiğini anlatarak, “İlk etapta Türkiye’ye gönderilen iki uçakla 15 kişi bu işin failleridir ve bu işi meydana çıkarması gereken de birinci derecede Muhammed bin Selman’dır” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her şeyden önce, bir insan öldürülüyor, bu kadar hafif mi? Medya olarak, uluslararası medyanın buna çok daha ileri derecede sahip çıkması lazım. Dolar her şeyi satın alıyor mu? Alamayacağı bir şeyler de olması lazım. Alamayacağı bir şeyin de kalem olduğuna inanıyorum, kalemi satın alamaması lazım, düşünceyi satın alamaması lazım” ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı Trump ile Türkiye-ABD ilişkilerini ve Trump’un Türkiye seyahati üzerinde durduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk ve ABD’li iş adamlarının üst düzeyde bir araya getirilmesi konusunu konuştuklarını kaydetti.

Previous ArticleNext Article

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız” Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız” için yorumlar kapalı 244670

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ile Güçlenen, Türkiye’ye Güç Veren Kadınlar Programı’nda yaptığı konuşmada, “Geçmişte yaşadıklarımızdan ders alarak her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız. Türkiye Yüzyılı’nın hazırlıklarını ‘Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye’ ekseninde yürütüyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen Türkiye ile Güçlenen, Türkiye’ye Güç Veren Kadınlar Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” vesilesiyle bu programda olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyduğunu söyledi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı ile ekibine ve programa katkı veren herkese teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin ve tüm dünya kadınlarının ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü tebrik ediyor, 8 Mart’ın barışa, dostluğa, kardeşliğe, dayanışmaya vesile olmasını diliyorum. Bu anlamlı gün münasebetiyle Filistin ve Gazze’nin yüreği yaralı kadınları başta olmak üzere gönül coğrafyamızın dört bir yanındaki onurlu ve kahraman kadınlara en kalbi selam ve muhabbetlerimi gönderiyorum. Buradan dünyanın tüm emekçi kadınlarını, mazlum kadınlarını, mağdur kadınlarını yürekten selamlıyorum. Vatanımız, bayrağımız, bağımsızlığımız için canlarını ortaya koyan ülkemizin tüm yiğit kadınlarını rahmetle yâd ediyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehitlerin her biri birer metanet abidesi olan anne ve babalarına, geride boynu bükük, gözü yaşlı, kalbi mahzun bıraktıkları eşlerine ve öksüzlerine Mevla’dan sabırlar dilediğini ifade etti.

Ülkedeki 81 vilayetin tamamında 922 ilçenin her birinde anne, eş, kardeş ve evlat olarak hayata anlam katan kadınlara özellikle şükranlarını sunduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yine 8 Mart vesilesiyle vatana, millete, ümmete ve tüm insanlığa hayırlı evlatlar yetiştirebilmek için ömürlerini harcayan, elleri öpülesi annelerimize özellikle teşekkürlerimi ifade ediyorum. Kendi merhum anneciğim başta olmak üzere vefat eden annelerin hepsine Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlıklı, hayırlı ömürler niyaz ediyorum. Son olarak eşimin ve sevgili kızlarımın da 8 Mart Kadınlar Günü’nü gönülden tebrik ediyor, bu anlamlı günün tüm kadınlar için hayırlı olmasını, hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.

“YILIN KALAN 364 GÜNÜ DE KADINLARIN GÜNÜDÜR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 gün sonra seçimin gerçekleştirileceğini, sandıklara gidileceğini, belediye başkanlığından meclis üyeliklerine ve muhtarlıklara kadar her kademede kadın adayların seçimlere yoğun ilgi gösterdiğini gördüklerini belirtti.

Siyasete kadın elinin değmesini daima desteklemiş, siyasi hayatı boyunca kadınlarla beraber yol yürümüş biri olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri’ne hazırlanan tüm kadın belediye başkan adaylarını, meclis üyesi adaylarını, muhtar adaylarını selamlıyor, kendilerine şimdiden başarılar diliyorum. Tabii burada bir hususu vurgulamayı özellikle görev addediyorum. Sadece 8 Mart değil, yılın kalan 364 günü de esasen kadınların günüdür, öyle olmalıdır. Kadınların şahsi hayatımızın yanı sıra devletimiz, milletimiz ve insanlığa yaptığı katkılar, yılda sadece bir güne hapsedilemeyecek kadar büyüktür, önemlidir, kıymetlidir. Bizim nazarımızda, 8 Mart’ı diğer günlerden ayıran yegâne husus, hayatı paylaştığımız kadınlara olan minnettarlığımızı, şu an olduğu gibi çeşitli programlarla ifade etmemize vesile olmasıdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 8 Mart’ı aracı kılarak, devletin kadınlara yönelik politikalarını gözden geçirdiklerini, nerede bir eksik, nerede bir sorun tespit ederlerse onu gidermeye çalıştıklarını söyledi.

Kendilerini bugüne kadar asla sloganlara hapsetmediklerini, kadın politikalarında her zaman en idealin, en iyinin, ülke, millet ve kadınlar için en hayırlı olanın peşinden koştuklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla kadınlarla buluşmalarında şiddetin önlenmesinden kadının güçlendirilmesine, istihdamdan hak ve özgürlüklere kadar geniş bir yelpazede yeni projeler, programlar, stratejik belgeleri açıkladıklarını belirtti.

“AMACIMIZ SIRASIYLA KADINI, AİLEYİ VE ÜLKEMİZİ GÜÇLENDİRMEKTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların insan onuruna yakışan bir hayat sürmeleri, her alanda daha aktif rol almaları, hak, fırsat ve imkânlardan adil bir şekilde faydalanmaları için ne gerekiyorsa yaptıklarını ve yapacaklarını vurgulayarak, destek mekanizmalarıyla reform paketleriyle yenilikçi uygulamalarla kadının ekonomik ve sosyal statüsünü güçlendirmeye gayret ettiklerini dile getirdi.

Bunun en son örneğinin, Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2024-2028 yılları arasını kapsayan Strateji Belgemiz, 5 ana sütun üzerinde yükselmektedir. Aile Bakanı’mızın şahsında 5 temel amaç, 20 strateji, 83 faaliyetten oluşan bu belgenin hazırlanmasında emeği geçenleri tebrik ediyorum. Kamu kurumlarımızın yanı sıra özel sektörümüzün, iş dünyamızın ve sivil toplum kuruluşlarımızın da belgenin layıkıyla hayata geçirilmesi için üzerlerine düşen görevleri yapacaklarına inanıyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet’in ilk asrını tamamlayıp Türkiye Yüzyılı vizyonuyla ikinci asrına yelken açtıklarını anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçmişte yaşadıklarımızdan ders alarak her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız. Türkiye Yüzyılı’nın hazırlıklarını ‘Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye’ ekseninde yürütüyoruz. Amacımız sırasıyla kadını, aileyi ve ülkemizi güçlendirmektir. Burada bir hususu özellikle ifade etmek isterim; biliyorsunuz bizim inancımızda ve kültürümüzde aile toplumun temel direğidir. Yeryüzüne indirilen ilk insanlar olan Hazreti Adem aleyhissalatü vesselam ve Hazreti Havva validemiz aynı zamanda ilk ailedir. Hazreti Adem ve Hazreti Havva ile başlayan aile kurumu tarih boyunca insanı insan yapan değerlerin yaşatılmasına, yeni nesillere aktarılmasına imkan sağlamıştır.”

“GÜÇLÜ AİLE SADECE MİLLET VE DEVLET OLARAK BEKAMIZIN DEĞİL, AYNI ZAMANDA GELECEĞİMİZİN DE GARANTİSİDİR”

Ailenin, bireyleri ayakta tuttuğunu, toplumu yozlaşmalara karşı koruduğunu, iyi, güzel ve doğru olanın yaşayarak öğretilmesini temin ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, aile kavramıyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Şurası tartışmasız bir gerçektir ki aile ne kadar güçlüyse bireyler ve toplum da o derece güçlü, muhkem ve diri olmuştur. Aynı şekilde ailenin zayıfladığı, aile kurumunun yara aldığı dönemlerde kadın, erkek, çocuk fark etmeksizin tüm bireyler de kötüye gitmiş, toplum kan kaybetmiş, zafiyet yaşamıştır. Bu bakımdan, güçlü aile sadece millet ve devlet olarak bekamızın değil, aynı zamanda geleceğimizin de garantisidir. Güçlü ailenin ilk ve en önemli şartı ise hiç şüphesiz güçlü kadındır. Hâl böyleyken aile ile kadını ayıran, kadını ailenin karşısına yerleştiren, kadın ve aile arasında duvarlar ören her türlü yaklaşımı reddediyoruz. Farklı ambalajlar içinde toplumumuza sunulan bu tür bakış açılarını sadece milletimizin değil tüm insanlığın istikbali adına tehlikeli buluyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de aile kavramına karşı alerjisi olan bir kesimin eskiden beri olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: “Bunlar, modernleşme ve Batılılaşma iddiasıyla aile mefhumuna karşı âdeta savaş ilan etmiş durumdalar. Öyle bozuk bir bakış açısından bahsediyoruz ki Bakanlığımızın adında yer alan ‘aile’ kavramından bile rahatsız oluyorlar. Bunların bir başka özelliği de lafa gelince özgürlüğü, demokrasiyi, insan hak ve hukukunu kimseye bırakmamalarıdır. Ama kendi kalıplarına uymayan herkesi ötekileştirenler de yine bunlardır. Sorsanız, ‘Kadın haklarını savunuyoruz’ derler. Fakat 28 Şubatvari vesayet dönemlerinde kadınların eğitim, çalışma ve siyasi temsil haklarının gasbedilmesine aleni destek verirler. Kadının ve ailenin en büyük düşmanı olan ‘cinsiyetsizleştirme politikaları’na karşı tek bir cümle kurmazlar.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı şekilde, kendileriyle aynı ideolojik kabileye mensup bazı kibirli siyasetçilerin başımızın tacı olan ev hanımlarını aşağılaması, ev kadınlarını hor, hakir görmesi karşısında gıklarını dahi çıkarmazlar. Kendi mahallelerindeki kadına yönelik tacizleri, şiddeti, ayrımcılığı, haksız uygulamaları asla gündeme getirmezler. Yani, söz konusu gerçekten kadınların temsil, eğitim, çalışma ve kamusal alanda özgürce var olma hakları olunca bunlar ya yasakçılığın ya da çifte standardın yanında saf tutarlar” dedi.

“TÜRKİYE OLARAK KENDİ DURUŞUMUZU SERGİLİYOR, MÜCADELEMİZİ KARARLILIKLA YÜRÜTÜYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bahsettiği ikircikli tablonun sadece Türkiye için değil, dünyadaki pek çok kuruluş için de geçerli olduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Soruyorum sizlere, dünyada ‘kadın hakları’ diye ortalığı ayağa kaldıranların, 7 Ekim’den beri Filistin’de katledilen, çoğu kadın ve çocuk 32 bini aşkın masum için seslerini yükselttiklerini sizler hiç duydunuz mu? İnsanlığın geri kalanına sürekli hak hukuk dersi verenlerin İsrail’in soykırım politikaları karşısında harekete geçtiğini hiç gördünüz mü? Ülkelere basın özgürlüğü karnesi düzenleyenlerin İsrail’in katlettiği 100’ü aşkın gazeteciyle ilgili tepkilerine şahit oldunuz mu? Son raporunda Türkiye’yi eleştiren Avrupa Konseyi’nden ve diğer Avrupa Birliği (AB) kurumlarından bugüne kadar İsrail’e gizli açık destek dışında bir beyan işittiniz mi?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Peki, Suriye’den Filistin’e kadar hemen burunlarının dibindeki bölgelerde on binlerce kadın ve çocuğun vahşice katledilmesine tepkisiz kalanları diğer konularda biz nasıl ciddiye alacağız? Filistin halkının soykırıma uğramasına ses çıkarmayanların, bu katliamları görmezden gelenlerin tutarlı, etkili ve tarafsız olabilmesi mümkün mü? Elbette mümkün değil. Suriye’deki, Filistin’deki, Arakan’daki, Türkistan’daki ve diğer İslam beldelerindeki hak ihlalleri karşısında kıllarını dahi kıpırdatmayanların başkalarıyla ilgili beyanları lafügüzaf hükmündedir” diye ekledi.

Türkiye olarak diplomatik girişimlerle yardımlarla kamuoyu oluşturma çabalarıyla kendi duruşlarını sergilediklerini, mücadelelerini kararlılıkla yürüttüklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü biz onlar gibi riyakâr değiliz. İnşallah hiçbir zaman da olmayacağız” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE’Yİ TARİHİNİN EN AYDINLIK, EN ÖZGÜRLÜKÇÜ HER AÇIDAN EN GÜÇLÜ GÜNLERİNE BİRLİKTE KAVUŞTURDUK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim inancımız cenneti anaların ayakları altına sermiştir. Millet olarak tarihimiz, kadınların başarıları ve fedakârlıklarıyla örülmüştür Nene Hatun’dan Nezahat Onbaşı’ya, Şerife Bacı’dan Kara Fatma’ya kadar nice kadın kahramanlarımızın mücadelesini biz nasıl unutabiliriz? Bölücü terör örgütü tarafından şehit edilen Aybüke Yalçın öğretmenin ve daha nice kahramanımızın fedakârlıklarını nasıl yok sayabiliriz? 15 Temmuz gecesi ellerinde bayraklarla tanklara ve darbeci hainlere meydan okuyan kadınların cesaretlerini biz nasıl görmezden geliriz? Son 21 yılda yazılan başarı destanından kadınların emeğini, alın terini, katkısını, çabasını nasıl inkâr edebiliriz?” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şayet ekonomiden eğitime, güvenlikten tarıma, demokrasiden hak ve özgürlüklere varıncaya kadar her alanda ortada göz kamaştıran bir başarı varsa burada en az erkekler kadar kadınların da katkısı ve emeğinin olduğunu vurguladı.

Önlerine çıkartılan engellerden, hayatlarına kast etmeye varan saldırıların üstesinden hep kadınların desteğiyle geldiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Yürek yüreğe, omuz omuza verdik. Türkiye’yi tarihinin en aydınlık, en özgürlükçü her açıdan en güçlü günlerine birlikte kavuşturduk. Her kim, kadın hakları konusunda eski Türkiye’den övgüyle bahsediyorsa biliniz ki sizlerin mücadelesine kara çalıyor demektir. Çünkü hiçbir şey kolay olmadı, kolay elde edilmedi. 28 Şubat’ın karanlığından çıkmak öyle zahmetsiz, çilesiz olmadı. Sizler bugünkü haklarınızı üniversite kapılarında gözyaşı dökerek, sırf kıyafetinizden dolayı işinizden ayrılmak zorunda kalarak baskıya uğrasanız bile hukuk ve demokrasi içinde hareket ederek, gerektiğinde 15 Temmuz gecesi olduğu gibi darbecilere cesaretle meydan okuyarak yani hep mücadele ile elde ettiniz. Ne olursa olsun, yılmadınız. Geri adım atmadınız. Böylece siyasetten akademiye, bürokrasiden iş dünyasına, spordan sanata farklı alanlarda özgürce var oldunuz, başarıdan başarıya koştunuz. Biz de sizlerin bu asil ve zorlu mücadelenize sahip çıktık. Elimizdeki tüm imkânlarla sizlere destek olduk.”

“PEK ÇOK ALANDA TARİHÎ NİTELİKTE ADIMLAR ATTIK”

Kadının statüsünün güçlendirilmesi, kadınların önündeki engellerin kaldırılması, kadınlara iş, eğitim, temsil ve diğer alanlarda destek verilmesi hususlarında neler yapıldığını en iyi kadınların bildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başörtüsüne özgürlük başta olmak üzere kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapılmasını anayasa kuralı hâline getirdik. ŞÖNİM, kadın konuk evi, KADES, elektronik kelepçe gibi uygulamaları hayata geçirdik. Aile içi şiddeti şikâyete tabii olmaktan çıkardık. Daha pek çok alanda tarihî nitelikte adımlar attık. Bu çabalarımız neticesinde de en az bir eğitim düzeyini tamamlama oranı kadınlarda yüzde 70’lerden yüzde 90’lar seviyesine ulaştı” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Karar alma mekanizmalarında kadın temsil oranı 4-5 kat arttı. İstihdamdaki kadın sayısı 6 milyondan 10,5 milyona çıktı. Covid-19 salgını döneminde eşim Emine Erdoğan’ın liderliğinde başlatılan destek paketiyle, kadın girişimcilerimizin yanında olduğumuzu gösterdik. Bu kapsamda Halk Bankamız aracılığıyla son 3 yılda 220 bin kadın girişimcimize 60 milyar lira finansal destekte bulunduk. Daha bunun gibi burada saymaya kalksak nice reformu, hayal dahi edilemeyen atılımları son 21 yılda sizlerle beraber hayata geçirdik.”

“SİYASİ HAYATIMIZIN HİÇBİR SAFHASINDA KİMSENİN HAYAT TARZINA KARIŞMADIK”

Bu süreçlerde bir sürü asılsız ithamla, iftira ile saldırıyla da karşılaştıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, attıkları her adımın itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kadınlar arasındaki ayrımcılığa son veren reformlarımız bile hedef alındı. Bizi itham edenlerin aslında kendilerinin yasakçı ve baskıcı olduğunu, geride bıraktığımız 21 yıllık dönemde defalarca tecrübe ettik. Kadınlar konusunda aleyhimizde yürütülen onca propagandaya rağmen siyasi hayatımızın hiçbir safhasında kimsenin hayat tarzına karışmadık” diye konuştu.

Hem belediye başkanlığı hem de 21 yıllık iktidarlıkları döneminde bu tavırlarının aksine tek bir örnek gösterilemeyeceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün de aynı çevrelerin raf ömrü dolmuş söylemlerle kadınları tekrar korkutmaya çalıştığını üzülerek müşahede ediyoruz. Nefes alamayacaksınız, şu gelecek, bu olacak diyerek tamamı yalan, tamamı hezeyan ürünü ifadelerle güya kadınları kendilerine oy vermeye ikna edebileceklerini sanıyorlar. Aynı korku siyasetine 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde de başvurmuşlar ama milletin ve kadınların feraseti karşısında hezimete uğramışlardır. Biz kadınların haklarını kısıtlayıcı hiçbir adım atmadık ama bizi itham edenlerin ellerine güç geçtiğinde kadınlara nasıl hakaret ettiklerini, fiziki saldırıda bulunduklarını hep birlikte gördük, görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların 31 Mart’ta bir kez daha korku siyasetini ellerinin tersiyle iteceklerine yürekten inandığını ifade ederek, 31 Mart’ta İstanbul başta olmak üzere tüm şehirlerde kadınlardan yine güçlü destek beklediklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödüle layık görülen kadınları kutlayarak Türkiye’ye güç veren kadınlara teşekkürlerini iletti.

“Ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık” “Ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık” için yorumlar kapalı 120790

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya mitinginde yaptığı konuşmada, “Ülkemiz; Gezi olaylarından beri süren, 15 Temmuz’la daha da keskinleşen, 2018’den itibaren iyice alenileşen bölgesel ve küresel krizlerle daha da derinleşen sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Hamdolsun, önümüze hangi badire çıkarsa çıksın, ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık” dedi.

Kütahya mitinginde vatandaşlara hitap eden Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kütahya’nın, Anadolu’nun beylerbeyi olduğunu belirterek, kentin bugün de millî iradeye olan bağlılığıyla Türkiye’nin beylerbeyliğini hak ettiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen mayıs ayındaki seçim sonuçları için Kütahyalılara teşekkür ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gençler, Cumhur İttifakı’na milletvekilliğinde verdiğiniz yüzde 68 ve Cumhurbaşkanlığında şahsıma verdiğiniz yüzde 70 oranındaki destek için sizlere şükranlarımı sunuyorum. Şimdi 31 Mart’ta da aynı oyları vermeye hazır mıyız? Maşallah barekallah. Rabbim tüm Kütahyalı kardeşlerimden razı olsun. Mevla şu muhabbetimizi, şu dayanışmamızı daim eylesin. Şimdi de sizlerden Türkiye Yüzyılı belediyeciliği için, gerçek belediyecilik için destek istiyoruz. Hanımlar, bu konuda en çok size güveniyorum. Her zaman ne diyorum, kale içeriden fethedilir. Yani kaleyi sizler düşüreceksiniz. Şayet hanımlar çok iyi çalışırsa bu iş olur. Biz, kadının iradesinin üstesinden gelemeyeceği hiçbir zorluk tanımıyoruz. Öyleyse buradan, bu meydandan gerçek belediyecilik için söz veriyor musunuz? Gençler, hanımları duyuyorsunuz değil mi? Sizin de onlardan aşağı kalmamanız lazım.”

“ÜLKEMİZİN GÜVENLİĞİNE, İSTİKRARINA GÖZ DİKENLERE FIRSAT VERMEYECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’da 31 Mart seçimleri için adayları Cumhur İttifakı olarak ortak göstermediklerini hatırlatarak, “Eser ve hizmet siyasetinde yarışmak için ayrı adaylarla seçime girdik. Hayırda yarış olarak gördüğümüz bu centilmence rekabetin şehrimiz için en güzel şekilde neticelenmesini diliyorum” dedi.

Hangi partiye mensup olursa olsun Türkiye’nin her bireyinin, her Kütahyalının gönüllerinde ayrı bir yerinin olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Seçimler gelir geçer ama muhabbet baki kalır. Şu hasbilik gök kubbedeki bir hoş seda misali hep devam eder. Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi, dirliğimizi, kardeşliğimizi daim eylesin diyorum. Ülkemizin güvenliğine, istikrarına, kazanımlarına, hedeflerine göz dikenlere asla fırsat vermeyeceğiz. Bu millet, tarihine, kültürüne, inancına saldırarak sırtını terör örgütlerine dayayanlara, onlara en güzel dersi sandıklarda verdi. Şimdi beraber yol yürüyerek, hükûmette ve belediyede iktidar hülyalarına kapılanları rüyalarından uyandırmaya var mıyız? Bunu yapacağınıza ben inanıyorum.”

“TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONU ETRAFINDA KENETLENİP YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, emniyetten aldığı rakamlara göre mitinge 35 bin kişinin katıldığını aktararak, “Tabii sandıklara da bunun yansıması lazım. Kütahya’da hamdolsun böyle bir sıkıntımız inşallah yok” diye konuştu.

Şehirlerin bir kısmında yapılan kirli ittifakları takip ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “Kiminde listeler geç veriliyor. Aday isimleri sabahtan akşama sürekli değişiyor. Milletimiz de engin ferasetiyle kapalı kapılar ardında çevrilen dolapları, yapılan pazarlıkları, sahnelenen alicengiz oyunlarını çok iyi görüyor. Bugüne kadar olduğu gibi 31 Mart’ta da milletimizle omuz omuza verip, meydanı kirli ittifakların karanlık hesaplarına bırakmayacağız. Türkiye Yüzyılı vizyonu etrafında kenetlenip yolumuza devam edeceğiz. Ben hanımlara güveniyorum. Bu yolculukta Kütahya’nın da desteğini yanımızda göreceğimize yürekten inanıyorum.”

“Şimdi buradan, Millî Mücadele zaferinin ilk işaret fişeğinin atıldığı Kütahya’dan öyle bir ses verin ki, duymayan kalmasın” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “31 Mart’ta Türkiye Yüzyılı şehirleri için hazır mıyız? 31 Mart’ta Türkiye Yüzyılı şehirleri için kararlı mıyız? 31 Mart’ta gerçek belediyeciliği tercih ediyor muyuz? Bunun için seçim gününe kadar kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Kütahya’yla birlikte Türkiye haritasının tamamını Cumhur İttifakı’nın renkleriyle boyamaya var mıyız?” dedi.

Türkiye’nin Gezi olaylarından beri süren 15 Temmuz’da daha da keskinleşen, 2018’den itibaren iyice alenileşen, bölgesel ve küresel krizlerle daha da derinleşen sıkıntılı bir süreçten geçtiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Önümüze hangi badire çıkarsa çıksın ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık. Bu arada ciddi bedeller de ödedik, ödüyoruz. Millî birliğimize yönelik saldırıları bertaraf ederken yeri geldi darbecilere karşı canımız pahasına direndik yeri geldi sınırlarımıza dayanan teröristlerle boğuştuk. Cudi Dağı’nda onları mağaralara gömdük. Tendürek’te, Bestler Deresi’nde, Gabar’da gömdük ve Türkiye’de kendilerine yer bulamadılar” diye konuştu.

Hayat pahalılığıyla da mücadele edildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, en çok etkilenen kesimlerin başında emeklilerin bulunduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her ne kadar emekli maaşlarını bizden önceki dönemlerle kıyas edilemeyecek seviyelere çıkarmış olsak da gönlümüz vatandaşlarımızın hayatlarını daha iyi şartlarda sürdürmesini istiyor” ifadesini kullandı.

“HARCADIĞIMIZ HER KURUŞU, DEVLETİ VE MİLLETİYLE BİRLİKTE ÇALIŞIP KAZANMAK MECBURİYETİNDEYİZ”

Ekonominin diğer boyutlarının ötesinde hesap kitap işi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin gelirleri ve giderleri arasındaki denge tutturulamazsa tıpkı 1970’lerde ve 1990’lardaki gibi siyasi, sosyal ve ekonomik çalkantıların pençesine düşülmesinin kaçınılmaz olduğunu belirtti.

Türkiye’nin kimi ülkelerin sahip olduğu gibi karşılıksız elde ettiği gelir kaynaklarına sahip olmadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Biz harcadığımız her kuruşu, devleti ve milletiyle birlikte çalışıp kazanmak mecburiyetindeyiz. Mesela yaklaşık 11 trilyon lira giderle bağladığımız 2024 bütçemizi ele alalım. Bunun 1 trilyon liradan fazlasını deprem harcamalarına ayırdık. Devletin tüm çalışanları için yaklaşık 3 trilyon lira personel gideri var. Yatırımlar için 1,6 trilyon liraya yakın bir kaynak kullanılacak. Emekli maaşları için ayrılan miktar yaklaşık 3 trilyon liraya yakın, eğitim için 1,6 trilyon lira, sağlık için 1,6 trilyon lira, sosyal yardımlar için 500 milyar lira, mahallî idareler için 860 milyar lira tahsis edildi. Diğer kalemleri söylemiyorum bile.

En düşüğü 10 bin lira olan emekli maaşı ömrünü kendisinin ve ailesinin geçimi için harcamış vatandaşlarımız için yeterli mi? Elbette değil. Peki, emekli maaşlarını arzu ettiğimiz düzeye nasıl yükselteceğiz? Devlet ve millet olarak daha fazla çalışacak, daha çok gelir elde edecek, ortaya çıkan kazançtan da emeklilerimize hak ettikleri parayı vereceğiz.

Şimdi birileri çıkıyor emekli maaşlarına 7 bin lira, 10 bin lira seyyanen ekleyelim diyerek kendi akıllarınca emeklilerimizi tahrik ediyor. Bakınız bizim ülkemizde hâlihazırda 16 milyon emeklimiz var. Emekli maaşlarına 7 bin lira eklemek demek bütçeden yaklaşık 1,4 trilyon liralık, 10 bin lira eklemek demek 1,9 trilyon liralık bir kaynağı buraya aktarmak demektir. Mevcut maaşların tutarından söz etmiyorum. Sadece 7 bin lira veya 10 bin lira olarak ifade edilen ek artışın maliyetini anlatıyorum. Yani 2024 yılı boyunca ülkemizde tek çivi çakmasak tüm yatırım bütçesini buraya aktarsak bile bu gideri karşılamaya yetmiyor. Aynı şekilde deprem harcamalarının tamamını bu iş için kullansak yine yeterli gelmiyor. Eğitime, sağlığa, tek kuruş harcamadan her birinin tüm bütçesini buraya aktarsak ucu ucuna ya kurtarıyor ya kurtarmıyor. Askeriyle, polisiyle, eğitimcisiyle, sağlıkçısıyla tüm memuru ve işçisiyle devletin çalışanlarının yarısından fazlasına maaşlarını vermesek o zaman belki bu ilave gideri karşılayabiliriz. Burada konuştuğumuz emeklilerimizin mevcut maaşlarının maliyeti değil yapılması istenen ilave artışların tutarıdır.”

“YAPTIĞIMIZ HER İŞİN HESABINI 85 MİLYONUN TAMAMINA VERMEKLE MÜKELLEFİZ”

Seyyanen artışların emekli maaşları arasında yol açtığı adaletsizliğin farkında olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sırtında yumurta küfesi taşımayanların istedikleri gibi atıp tutabileceğini, sorumluluk makamında olmayanların her aklına eseni söyleyebildiğini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama milletin ülkeyi ve devleti yönetme görevini verdiği bizim için böyle bir durum asla söz konusu değil. Biz yaptığımız her işin hesabını 85 milyonun tamamına vermekle mükellefiz. Biz attığımız her adımı en ince detayına kadar hesaplamak zorundayız.” dedi.

Küresel ekonomik krizin dünyanın her yerinde çalışanlar ve emekliler başta olmak üzere büyük kitlelerin refah kaybına uğramasına yol açtığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin de kendi şartları çerçevesinde bu dalgadan etkilendiğini söyledi.

Tüm bunların üstüne geçen sene “asrın felaketi” olan çok büyük bir deprem yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece 6 Şubat depremlerinin ekonomiye maliyetinin 104 milyar dolar olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Buna rağmen hayat pahalılığı başta olmak üzere ekonomik dengeleri yeniden yerli yerine oturtmak için güçlü bir program uyguluyoruz. Bu yılsonundan itibaren programın olumlu sonuçlarını görmeye başlayacağız. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyüttükçe ortaya çıkan kazançtan her kesimden insanımız gibi emeklilerimiz de istifade edecek. Siz oturdukları yerden atıp tutanlara bakmayın. Onlar sadece istismar ve bozgunculuk peşinde koşuyor. Onların ne ülke ne millet ne de emeklilerimiz umurlarında. Bu ülkenin ve bu milletin asırlık meselelerini nasıl biz çözdüysek bugünkü sıkıntıların üstesinden gelecek olan da yine biziz. Milletimizden sabır ve metanet istiyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin son 21 yılının önceki dönemlerinden çok iyi olduğunu, yarınların da bugünden daha iyi olacağını belirtti.

İnsanları, karamsarlık bataklığına sürüklemek isteyenlerin tek derdinin buradan bir kaos çıkartıp ülkeyi kendilerine mecbur etmek olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendi partilerini öyle yönetiyor olabilirler ama bu millet kendi geleceği konusunda onların sinsi oyunlarına eyvallah etmez. Ne diyor üstat? ‘Yarın elbet bizim, elbet bizimdir. Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir’ Allah’ın izniyle bu tekerleği tümsekte bırakmayarak Türkiye Yüzyılı bayrağını, kör dünyanın tepesine biz dikeceğiz” diye konuştu.

KÜTAHYA’YA 101 MİLYAR LİRANIN ÜZERİNDE YATIRIM

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin nereden nereye geldiğinin en büyük ispatının şehirlere yaptıkları yatırımlar olduğunu ifade etti.

Bu kapsamda son 21 yılda Kütahya’ya 101 milyar liranın üzerinde yatırım yaptıklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimde 2 bin 900 yeni derslik inşa ettiklerini, şehre ikinci devlet üniversitesi olarak Kütahya Sağlık Üniversitesi’ni kurduklarını dile getirdi.

Gençlik ve sporda yükseköğrenim yurt yatak kapasitesini 12 bin 493’e çıkardıklarına, 61 spor tesisi inşa ettiklerine, Kütahya’ya kendine yakışacak bir stadyum kazandırmak için çalışmalara başladıklarına değinen Erdoğan, sosyal yardımlarda Kütahyalı ihtiyaç sahiplerine 2,6 milyar lira tutarında kaynak aktardıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlıkta 320 yataklı Evliya Çelebi Devlet Hastanesi başta olmak üzere toplamda 1050 yataklı 11 hastaneyle birlikte 43 sağlık tesisi inşa ettiklerini aktardı.

Toplam 610 yataklı Kütahya Şehir Hastanesinin inşasında sona geldiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, son teknik testlerini de tamamladıktan sonra hastaneyi vatandaşın hizmetine sunacaklarını bildirdi.

Şehrin ihtiyacına göre önümüzdeki dönemde 800 yataklı bir eğitim araştırma hastanesini de gündeme alabileceklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ayrıca, Domaniç Entegre İlçe Hastanemizin inşası başta olmak üzere beş sağlık tesisinin yapımına devam ediyoruz. Kütahya’da TOKİ kanalıyla 12 bin 802 konutun yapımını tamamlayıp hak sahiplerine teslim ettik. 1521 konutun yapımı sürüyor. Kütahya’da 9,2 milyon metrekare alanda kentsel dönüşüm çalışması yürütüyoruz. Şehrimizdeki altı millet bahçesi projesinden üçünü tamamlayıp hizmete sunduk, diğerleriyle ilgili çalışmalar devam ediyor. Ulaştırmada, Kütahya’da 24 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol uzunluğunu 359 kilometreye çıkardık. Abide-Simav yolunun ilk 15 kilometrelik kısmını tamamladık, kalanıyla ilgili hazırlıklara devam ediyoruz. Abide-Pazarlar ve Emet-Simav yolları ile Germiyan ve Zafertepe kavşaklarını bu sene bitiriyoruz.”

DOĞAL GAZ YATIRIMLARI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çavdarhisar-Abide, Dursunbey-Tavşanlı, Hisarcık-Gediz yollarını önümüzdeki sene tamamlayacaklarını, şehrin hem Eskişehir, Afyonkarahisar çıkışlarında trafiği rahatlatacak hem de organize sanayi bölgeleri arasındaki ulaşımı kolaylaştıracak bir yol projesini hayata geçireceklerini söyledi.

Ayrıca mevcut projenin yerine şehrin daha yakınından geçecek bir çevre yolu projesi üzerinde de çalıştıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kütahya il sınırları içindeki bütün demir yollarını yeniledik. Eskişehir-Kütahya-Balıkesir hattını elektrikli, sinyalli hâle getirip modernize ettik. Eskişehir-Antalya Hızlı Tren Hattı hayata geçtiğinde inşallah duraklarından biri de Kütahya olacak. Kütahya’ya 21 baraj ve sekiz gölet inşa ettik. Beş baraj ile bir gölet daha inşa ediyoruz. Son 21 yılda inşa ettiğimiz sulama projeleriyle Kütahya’da, 168 bin dekar zirai araziyi sulamaya açtık. Yapımı devam eden 21 sulama tesisimiz ile toplam 204 bin dekar araziyi daha sulamaya açacağız. İnşa ettiğimiz 118 adet taşkın koruma tesisiyle, Kütahya şehir merkezi ile 144 yerleşim yeri ve 11 bin dekar araziyi taşkın zararlarından koruduk. Sekiz adet dere ıslahının inşası sürüyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahyalı çiftçilere yaklaşık 16 milyar lira tutarında tarımsal hibe desteği verdiklerini ifade etti.

Kütahya’da altı yeni organize sanayi bölgesi, bir teknopark, dokuz araştırma geliştirme merkezi kurduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Biraz sonra açılışını yapacağımız seramik fabrikasıyla Kütahya’nın bu alandaki marka değerini küresel ölçekte güçlendiriyoruz. İstihdamı desteklemek için Kütahya’daki işverenlere toplam 3 milyar lirayı aşan prim teşviki verdik. Enerjide, Kütahya, Çavdarhisar, Çitgöl, Demirci, Emet, Gediz, Hisarcık, Kuruçay, Simav ve Tavşanlı’ya doğal gazı getirdik. Bu yıl içinde Eskigediz ve Seyitömer’e, 2026 yılında ise Altıntaş ve Domaniç’e doğal gaz arzı sağlamayı hedefliyoruz. Hedefimiz, en kısa sürede Kütahya’da doğal gaz olmayan ilçe ve belde kalmayacaktır.”

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, NG KÜTAHYA SERAMİK 100. YIL FABRİKALARI AÇILIŞ TÖRENİ’NE KATILDI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’daki programı kapsamında, NG Kütahya Seramik 100. Yıl Fabrikaları Açılış Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.

Nafi Güral’ın kurduğu Kütahya Seramik’in üretim yolculuğundaki 35 yılını geride bıraktığını, 8 fabrikaya ve 54 milyon metrekare üretim kapasitesine ulaştığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’da üretilen bu seramiklerin 81 vilayetin yanı sıra 5 kıtada 79 ülkeye ihraç edildiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Açılan her yeni fabrika ihracatımızda yeni bir ivme, cari açığımızın kapanmasına katkı demektir. Bugün yatırım bedeli 140 milyon avro, kapalı alanı 126 bin metrekare olan iki yeni fabrikayı daha hizmete açıyoruz. NG Kütahya Seramik 100. Yıl Fabrikaları’nın ülkemize, şehrimize, grubumuza, çalışanlarımıza hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin İtalya ve İspanya gibi bu alanda dünyanın önde gelen ülkelerinde bile olmayan gelişmiş teknolojilere sahip üretim imkânına kavuştuğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde seramik üretiminin yanı sıra turizmde de önemli yatırımları olan grubun, istihdam kapasitesinin 5 bin 750 kişiye çıkmasını da takdirle karşıladığını kaydetti.

Dijital dönüşümü fabrikalarında en üst seviyelerde uygulayan grubun su, ham madde ve ambalaj atıklarının geri kazandırılması konusunda da ileri seviyeye ulaştığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, fabrika çatılarına kurulan ve tamamı üretimde kullanılan 25 megavat gücündeki güneş enerjisi santrallerinin, yenilenebilir enerji alanında da örnek bir yaklaşıma işaret ettiğini söyledi.

“ÜLKEMİZİ DÜNYANIN ÖNDE GELEN TEDARİKÇİLERİ ARASINA ÇIKARTACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyümek mecburiyetinde olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: “Sadece kâğıt üzerinde ekonomik görünümü iyileştirmek adına yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı büyümeden asla taviz veremeyiz. Makro dengelerle ilgili sorunlarımızı sanayide, teknolojide, ticarette, tarımda, turizmde ve diğer alanlarda büyümeyi sürdürerek çözeceğiz. Dünyanın en gelişmiş, en zengin ülkelerine baktığımızda onların da istihdam ve üretim merkezli bir ekonomik işleyişi hayata geçirmeye çalıştıklarına şahit oluyoruz. Bir dönem terk ettikleri üretim, bugün gelişmiş ülkelerin en kritik yumuşak karnı hâline gelmiştir. Türkiye’yi böyle bir duruma asla düşürmeyeceğiz. Savunma sanayinden seramik sektörüne kadar her alanda tasarımıyla, üretimiyle, ihracatıyla ülkemizi dünyanın önde gelen tedarikçileri arasına çıkartacağız.”

Kütahya’nın giderek büyüyen seramik üretimi kapasitesini sadece toprağa ve kimyaya dayalı bir sektörün gelişmesi olarak görmediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’daki bu ivmenin ülkenin Türkiye Yüzyılı’na hazırlanışının işareti olduğunu belirtti.

“MİLLETİMİZE VERDİĞİMİZ HER SÖZÜ YERİNE GETİRMEK İÇİN VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞTIK, ÇABALADIK”

İkinci Dünya Savaşı sonrasında başlayıp iktidarlarına kadar devam eden dönemlerdeki siyasi ve ekonomik gecikmeler yaşanmasaydı Türkiye’nin bugün çok daha farklı bir yerde olacağını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletin sorumluluk verdiği kişiler olarak bize düşen kaçan fırsatlara bakıp hayıflanmak değil, hem eskinin kayıplarını telafi etmek hem geleceğin hedeflerini inşa etmektir. Bundan 13 sene önce 2023 hedeflerimizi açıkladığımızda birileri kendi akıllarınca bizimle dalga geçmiş, projelerimizi küçümsemişti. Yaşadığımız onca badireye rağmen 2023 hedeflerinin önemli bir kısmını hayata geçirmiş birisi olarak karşınızdayım” diye konuştu.

Şimdi de Türk milletine “Türkiye Yüzyılı” sözlerinin olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vizyonu sağlam toplumsal yapı, istikrarlı ve güçlü ekonomi, adalet ve özgürlük, Türkiye eksenli küresel dönüşüm, huzurlu ve güvenli gelecek başlıkları altında tadat ederek millete sunduklarını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, birileri gibi söz verip de sonra kulağının üzerine yatanlardan olmadıklarını belirterek, şunları paylaştı: “Milletimize verdiğimiz her sözün takipçisi olduk, her sözü yerine getirmek için var gücümüzle çalıştık, çabaladık. Eksiklerimiz elbette olmuştur ama ülkemize ve milletimize sağladığımız kazanımların büyüklüğünü kimse inkâr edemez. Artık bundan sonra milletimize karşı sorumluluğumuz Türkiye Yüzyılı bayrağını zirveye çıkarmaktır. Allah’ın izniyle Türkiye Yüzyılı’nın inşasını da tamamladıktan sonra emaneti gençlere teslim edip köşemize çekileceğiz. Bu duygularla bir kez daha fabrikaların hayırlı ve bereketli olmasını diliyoruz. Tekrarını, tekrarını bekliyoruz.”

NG Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Kütahya Porselen Sanat Evi tarafından üretilen ve ortasında ayet yazılı el sanatı porselen tabak hediye etti. Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekiler kurdeleyi keserek NG Kütahya Seramik 100. Yıl Fabrikaları’nın açılışını yaptı ve fotoğraf çektirdi.

seers cmp badge