“Türkiye Cumhuriyeti devleti şartlar ne olursa olsun her bir vatandaşının ihtiyacını karşılayabilecek güce sahiptir” “Türkiye Cumhuriyeti devleti şartlar ne olursa olsun her bir vatandaşının ihtiyacını karşılayabilecek güce sahiptir” için yorumlar kapalı 246

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı konuşmada, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti şartlar ne olursa olsun her bir vatandaşının can ve mal güvenliğini temin gibi sağlık, gıda, temizlik malzemesi ihtiyacını da karşılayabilecek güce sahiptir” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, video konferans yöntemiyle gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından Huber Köşkü’nde basın açıklaması yaptı.

Toplantıda ele alınan konular ve Koronavirüs ile mücadeleye dair açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

“TÜRKİYE, KORONAVİRÜS SALGINIYLA MÜCADELESİNİ KARARLILIKLA SÜRDÜRÜYOR”

“Aziz milletim, sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Biraz önce Kabinemizin 27. toplantısını tamamladık. Bu toplantımızda Koronavirüs salgını başta olmak üzere gündemimizdeki konuları enine boyuna değerlendirdik.

Türkiye, Koronavirüs salgınıyla mücadelesini kararlılıkla sürdürüyor. Dünyayı âdeta pençesine alan bu salgının sağlık, gıda ve güvenlik başta olmak üzere pek çok farklı alandaki etkilerini yakından takip ediyoruz. Ülkemiz bu süreçte uluslararası alanda da takdir edilen olumlu yönde bir ayrışma içindedir. Hastaların tespitinden tedavisine kadar her konuda iyi durumdayız. Hastane, yoğun bakım yatağı, doktor ve yardımcı personel, malzeme, araç gereç, ilaç gibi hususlarda hiçbir eksiğimiz yoktur. Vatandaşlarımızın bireysel sağlık ve temizlik malzemesi tedarikinde de sıkıntı yaşamıyoruz. Ücretsiz maske dağıtımını çeşitli kanallardan sürdürüyoruz. Elbette Türkiye gibi 83 milyonluk bir ülkede böylesine büyük hizmetleri yürütmek kolay değildir, mutlaka aksaklıklar oluyordur. Burada önemli olan, aksaklığın yokluktan kaynaklanmamasıdır. Var olanı bölüşmek, var olanı dağıtmak küçük gecikmelerle de olsa mümkündür.

Pek çok ülkede maske gibi en sabit ürünlerin bırakınız tüm vatandaşlara dağıtımını, sağlık personeli için dahi temininde zorluk çekiliyor. Bu bakımdan gerçekten hamt edilecek bir konumda bulunuyoruz. Her vatandaşımıza ücretsiz maske dağıtımı uygulamamız sürüyor. Eczanelerden alınabilecek maskeler için bugüne kadar 32 milyon vatandaşımıza Sağlık Bakanlığının doğrulama kodunun yer aldığı mesaj gitmiştir. Bu Perşembe gününe kadar inşallah 39 milyona çıkacak. Özel sektörün yanı sıra, Millî Eğitim Bakanlığımızdan Millî Savunma Bakanlığımıza kadar kapasitesi olan tüm kamu kurumlarımız maske üretimine hız veriyor. Hastalığın seyrinde tedavi için kullanılan kimi ilaçların hem ham maddesi alınarak ülkemizde üretimi hem de tablet olarak temini hususunda da sıkıntı yaşamıyoruz.

“SALGININ KONTROL ALTINA ALINMASI KONUSUNDA ÖNEMLİ İLERLEMELER KAYDEDİYORUZ”

Sağlık kurumlarımız hem teşhis hem tedavi hem de yoğun bakım üniteleri olarak salgınla başa çıkabilecek kapasitedir. 81 ilimize yayılmış olan bin 518 hastanemizde 100 bini tek kişilik olmak üzere 240 bin yatağa sahibiz, yoğun bakım yatağı sayımız da 40 bini buluyor. Örneğin Avrupa’da her 100 bin nüfusa düşen yoğun bakım yatağı sayısı 12’nin altındayken, ülkemizde bu rakam 50’ye yakındır. Avrupa’nın en fazla yoğun bakım yatağına sahip ülkesi Almanya’da bile bu rakam 30’u bulmuyor.

Bilindiği gibi geçtiğimiz hafta 45 gün içinde Yeşilköy ve Sancaktepe’de biner yataklı iki hastane kuracağımızı ifade etmiştim, bunların çalışmalarına başladık. Ayrıca, Hadımköy’de de 100, Derince’de 250 yataklı yeni hastaneler kuruyoruz. İnşası tamamlanan ve toplam yatak kapasitesi 2 bin 862 olan Başakşehir Şehir Hastanemizin ilk kısmını 20 Nisan’da, ikinci kısmını 15 Mayıs’ta hizmete açıyoruz. Sadece bu hastanemizin yoğun bakım yatağı sayısı 456’dır. Marmara Üniversitemize bağlı Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi de 536 yatağı ile hasta kabulüne başlamıştır.

Salgının kontrol altına alınması konusunda da önemli ilerlemeler kaydediyoruz. Günlük ve toplam test sayısında dünya sıralamasında en başlardaki grupta yer alıyoruz. Testte günlük olarak 34 bin 456’ya ulaşırken, toplamda ise 410 binin üzerine çıktık. Test oranımız, vaka oranımız hamt olsun aşağı yönlüdür. Hasta sayısına göre ölüm oranının düşüklüğü bakımından da ilk sıralardayız. Şu ana kadar taburcu olan hasta sayımız da 5 bine yaklaştı. Türkiye, aldığı tedbirlerle salgını en hızlı şekilde kontrol altına alan ülkelerin başında geliyor.

Nitekim Dünya Sağlık Örgütü başta olmak üzere uluslararası kuruluşlar ülkemizi Koronavirüs salgınıyla mücadelede örnek gösteriyorlar. Sadece kendi vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamakla kalmıyor, bizden destek isteyen her ülkenin çağrısına imkânlarımız nispetinde cevap vermeye çalışıyoruz. Acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyabiliyorsan insansın, bu söze uygun şekilde elimizdekini tüm dostlarımızla paylaşıyoruz. Bugüne kadar 34 ülkeye malzeme ulaştırdık, önümüzdeki günlerde de bu desteği devam ettireceğiz. İlaç, ilaç ham maddesi ve tıbbi cihaz konusunda ülkemize katkı veren dostlarımıza da huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum.

“KARŞIMIZDAKİ TEHLİKE DİNAMİK BİR SÜREÇ YÖNETMEMİZİ GEREKTİRİYOR”

Aziz milletim, karşımızdaki tehlike dinamik bir süreç yönetmemizi gerektiriyor. Bunun için bilim insanlarımızın ve ilgili kurumlarımızın değerlendirmeleri ışığında aldığımız tedbirleri sürekli güncelliyor, geliştiriyoruz. Hafta sonu için alınan 30 büyük şehrimiz ile Zonguldak ilimizdeki sokağa çıkma yasağı da bu tedbirlerden biridir. Yasağın açıkladığı ilk saatlerde kimi yerlerde yaşanan gereksiz kargaşanın bir daha tekrar etmemesi için gereken tedbirleri alacağız. Amacımız, hafta sonu güzel havanın cazibesine kapılıp sokakları, parkları, piknik alanlarını, sahilleri dolduracak milyonlarca vatandaşımızı virüs tehlikesinden korumaktı. Cuma gecesi sokağa çıkma yasağının sadece Cumartesi ve Pazar günleriyle sınırlı olduğu açıkça belirtilmesine rağmen yaşanan olumsuzluklar bu gerçeği ortadan kaldırmıyor.

İçişleri Bakanımızın bu konudaki sorumluluğu üstlenerek gösterdiği hassasiyeti takdirle karşıladık, ancak istifasını kabul etmeyerek kendisinden görevini sürdürmesini istedim. Terörle mücadele, tabii afetler sonrası yürütülen çalışmalar ve son olarak Koronavirüs salgınında kamu güvenliğini sağlamadaki başarılarına yakinen şahit olduğum Sayın Bakanımız görevine devam ediyor.

Ülkemizin içinden geçtiği bu kritik dönemde verdiği destek için Cumhur İttifakı’nın tarafı olarak Sayın Bahçeli’ye bir kez daha şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum.

“HAFTA SONLARI SOKAĞA ÇIKMA YASAĞINI ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE DE SÜRDÜRME KARARI ALDIK”

Kabine toplantımızda salgınla mücadele kapsamında hafta sonları sokağa çıkma yasağını önümüzdeki dönemde de ihtiyaç duyuldukça sürdürme kararı aldık. 17 Nisan Cuma gecesi Saat 24.00’den 19 Nisan Pazar gecesi saat 24.00’e kadar sokağa çıkma yasağı uygulanacağını şimdiden tüm vatandaşlarımıza duyurmak istiyorum.

Bu hadiseyi ve genel olarak salgın önlemlerini bahane eden kimi medya kuruluşları haberleri ve köşe yazarlarıyla hep yaptıkları gibi kendi ülkelerine karşı âdeta savaş açmışlardır. Ülkemizin bu kritik dönemdeki mücadelesine katkı sağlamak yerine hepsi de yalan veya yanlış bilgilerle sürekli kin kusmak virüsten daha tehlikeli bir hastalığın işaretidir. Dünyada hem salgının düzeyi hem de alınan tedbirler konusunda Türkiye kadar şeffaf davranan pek az ülke vardır. Kararlar yetkisiz kurullarda mı alınıyor gibi sorularla bu şeffaflığı bozmaya çalışanların amacı, özellikle de bu amacın gerçeği aramak değil bozgunculuk yapmaktır. Her gün karanlık ve kirli zihniyetlerinin ürünü yayınlarla milletimizin kafasını bulandırmaya, gönlünü karartmaya çalışan bu tür hezeyanlara emin olunuz başka ülkelerde bir gün bile izin vermezler.

Türkiye’de demokrasi, çoğulculuk ve çok seslilik sıkıntı değil demokrasinin istismarı, ideolojik bağnazlığın gözleri kör etmesi ve bet seslerin önünün sınırsızca açık olması sorunu vardır. Milletimizin moralini bozmak için gece gündüz çalışanlar terör örgütleriyle, medyasıyla, siyasi teşekkülleriyle gün gelecek kendi fitne ve nefret çukurlarında boğulup gideceklerdir.

Bir dönem kendilerini ülkenin tek sahibi sanan, hâlâ da aynı kibirli tavırla hareket eden bu hastalıklı zihniyet sahiplerine diyorum ki; düşün artık milletin yakasından. Her darbenin, her vesayetin arkasında siz vardınız, her kaosun, her kargaşanın arkasında siz vardınız. Milletin değerlerine, mukaddesatına, onuruna yapılan her saldırının tetikçisi sizdiniz. Yıllardır yaptığınız işin adı gazetecilik değil şeamet tellallığıdır. Ama artık bu devir sona erdi. Ülkemiz sadece Koronavirüsten değil aynı zamanda bu medya ve siyaset virüslerinden de inşallah kurtulacaktır.

CHP Genel Başkanının dün bir televizyon kanalında ne dünyadan ne Türkiye’den ne kendi belediyelerinden bihaber olduğunu gösteren sözlerinin takdirini de ben milletimize bırakıyorum. Milletin gözünün içine bakarak bu kadar yalanı arka arkaya söylemek mitomani hastalığıdır. Bunu bir araştırsın, öğrensin nedir bu hastalık. Umarım hekimlerimiz bu hastalığa da tez zamanda, kurduğu bir bilim kurulu da var zaten, herhalde o bilim kuruluyla karşılığını bulur.

“BUGÜNE KADAR TOPLAMDA 4,5 MİLYONA YAKIN VATANDAŞIMIZA DOĞRUDAN NAKİT DESTEĞİ SAĞLADIK”

Aziz milletim, buradan bir kez daha belirtmekte fayda görüyorum; Türkiye Cumhuriyeti Devleti şartlar ne olursa olsun her bir vatandaşının can ve mal güvenliğini temin gibi sağlık, gıda, temizlik malzemesi ihtiyacını da karşılayabilecek güce sahiptir. İstihdamı korumak, gelirini kaybeden vatandaşlarımıza sahip çıkmak, emeklilerimize destek vermek, esnafı ve sanatkârı ayakta tutmak, üretimi desteklemek için her önlemi alıyoruz. İşte Cuma gecesi atılan adımdan sonra Cumartesi-Pazar günü vefa sosyal dayanışma gruplarının İstanbul’da, Türkiye’nin değişik yerlerinde nasıl ev ev dolaştıklarını gördünüz. Fırınlarımızın kamyonetleriyle nasıl vatandaşlara ulaştığını gördünüz. İş bilenin, kılıç kuşananındır. Ve İstanbul gibi yerde 350 civarında araç ve bu çalışmalarıyla halka ulaştı.

Bugüne kadar toplamda 4,5 milyona yakın vatandaşımıza doğrudan nakit desteği sağladık, sağlıyoruz. İstihdamın sürmesi için üç ay boyunca işten çıkarmaların önüne geçiyoruz. Faaliyetlerini azaltan veya ara veren işletmelerimizin istihdamı devam ettirmelerini sağlamak amacıyla kısa çalışma ödeneğini devreye soktuk. Kısa çalışma ödeneğine yapılan 2 milyon başvurunun 700 bini sonuçlandırıldı. Bundan faydalanamayan veya ücretsiz izne çıkartılmış olan çalışmalarımıza da aylık 1170 lira maaş desteği vereceğiz. Esnaf sanatkârlarımıza ve KOBİ’lerimize yönelik 25 bin liralık finansman desteğine başvurular 290 bini buldu. Bunun 164 bini ile ilgili süreç tamamlanarak 4 milyar 100 milyon liraya yakın kaynak tahsisi yapıldı.

“BU SANCILI DÖNEMİ BAŞARIYLA GERİDE BIRAKACAK EKONOMİK ALTYAPIYA SAHİBİZ”

Yine esnafımız için önemli olan 25 bin lira limitli Paraf Ticari Kart vasıtasıyla 1,5 milyar liralık ilave bir kaynak da 67 bin esnafımızın hizmetine sunuldu. Kredi Garanti Fonu destekli işe devam finansmanı için yapılan başvurular da 66 bini aştı. Süreci tamamlanan 35 bin firmaya 30 milyar liraya yakın finansman tahsisi yapıldı. Bireysel destek paketine yapılan başvuru ise 4 milyon 200 bini geçti. Geçtiğimiz Cuma günü itibariyle bu pakete yapılan başvuruların tahsisleri de başladı. Özellikle kamu bankaları, kurumsal ve ticari işletmelerin yaklaşık 21 milyar liralık borcunu öteleyerek piyasayı önemli ölçüde rahatlattı. Aynı şekilde 800 bine yakın vatandaşımızın 41 milyar lirayı bulan konut, ihtiyaç, araç kredisi ile kredi kartı borcu da talepleri üzerine kamu bankaları tarafından ötelendi. Halkbank 375 bin esnafımızın önümüzdeki üç ayda vadesi gelecek 3,5 milyar liralık taksit ödemesini herhangi bir ilave yük bindirmeden erteledi.

Çiftçilerimizi, hayvan yetiştiricilerimizi, gıda sektöründe faaliyet yürüten firmalarımızı desteklemek için tüm imkânları kullanıyoruz. Hazine arazilerinden ekilebilir olanları tarıma kazandırmak için ilgili kuruluşlarımız hazırlıklara başladı. Salgın sebebiyle dünyada yaşanabilecek tarım ve gıda ürünleri sıkıntısından Türkiye’nin etkilenmemesi için tüm tedbirleri alıyoruz. Kamu olarak tüm sektörleri desteklemek için, tüm imkânlarımızı seferber ederken maalesef özel bankalar bu süreçte hiç de iyi bir imtihan vermiyorlar. Ülkemizin ve milletimizin içinden geçtiği bu zor dönemde özel bankaların da üzerlerine düşenleri yapmasını bekliyoruz. Hamdolsun bu sancılı dönemi başarıyla geride bırakacak ekonomik altyapıya sahip bir ülkeyiz.

IMF programı başta olmak üzere, ülkemizi mihnet altına sokacak hiçbir dayatmaya boğun eğmeyeceğiz. Türkiye’yi yeniden bu cendereye sokmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Attığımız ve atacağımız adımlarla hiçbir kesimi sahipsiz bırakmamakta, ortaya çıkan yükü adil bir şekilde paylaşmakta kararlıyız. Milletimiz Gazi Mustafa Kemal’in İstiklal Harbimiz sırasında çıkardığı Tekâlif-i Milliye emirlerine sahip çıkarak vatanının kurtuluşu için fedakârlık yapmıştı. Bugün de milletimiz aldığımız tedbirlere riayet ederek başlattığımız ‘Biz Bize Yeteriz’ yardım kampanyasına katkıda bulunarak aynı asıl tavrı gösteriyor. Bunlar gönüllü kampanya. Kampanyamıza şu ana kadar yapılan bağış tutarı 1 milyar 612 milyon lira olmuştur. Buradan milletimin her bir ferdine bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.

“MÜCADELEYİ 83 MİLYON MİLLETİMİZLE BİRLİKTE VERİYORUZ”

Aziz milletim, Türkiye ilhamını medeniyetinden alan bir hamiyet, bir vefa, bir adalet, bir vakar devletidir. Bizim medeniyetimizde insana hizmet için çalışmak, insan hayatı için mücadele etmek mukaddes bir görevdir. Bugün bu mücadeleyi 83 milyon milletimizle birlikte veriyoruz, salgının üstesinden de aynı anlayışla geleceğimizden şüphe duymuyorum. Yeter ki kurallara uyarak bu dönemi en az kayıpla ve en kısa sürede geride bırakabilelim, bir süre daha sabredeceğiz, ondan sonra inşallah hep birlikte felaha kavuşacağız. Gün, birlik olma, dayanışma, yardımlaşma, kardeş olduğumuzu dünyaya gösterme günüdür. Gün, bu salgınla mücadele ederken dağlara yaslanırcasına ümidimize ve sabrımıza yaslanma, vakur ve onurlu duruşumuzdan taviz vermeme günüdür. Acımızı birlikte kalbimize gömüyor, ümidimizi birlikte taze tutuyoruz, sabrımızı da birlikte zafere dönüştürmek için elimizden geleni yapıyoruz.

Sizlere evde kalın, sabredin, kurullara uyun derken nasıl zorluklarla karşı karşıya bulunduğunuzu elbette biliyoruz. Evinden çıkamayan, büyüklerinin elinden tutup parka gidemeyen yavrularımızın gözlerindeki üzüntü yüreğimizi burkuyor. Okulunu, arkadaşlarını, öğretmenlerini özleyen, teneffüslerde arkadaşlarıyla bahçede oynama hayali kuran evlatlarımızın ıstırabı bizim de ıstırabımızdır. Dostlarıyla, akrabalarıyla kucaklaşamayan, namazını camide cemaatle kılamayan, kahvehanede arkadaşlarıyla sohbet edemeyen vatandaşımızın sıkıntısı bizim de sıkıntımızdır. Hastalanana geçmişe, özellikle doğum yapana hayırlı olsuna, ölenin cenazesine ve taziyesine gidemeyen kardeşlerimizin hüznü bizim de hüznümüzdür. Şu güzel bahar günlerinde sabah yürüyüşüne çıkamayan, parklarda, millet bahçelerinde hoşça vakit geçiremeyen emeklilerimizin burukluğu bizim de burukluğumuzdur. Okulundan, işinden, arkadaşlarından, spor salonlarından, arkadaşlarıyla buluşma mekânlarından uzak kalan gençlerimizin yaşadığı zorluğu çok iyi biliyoruz. Ailesinin geleceği için endişe duyan her vatandaşımızın sıkıntısı bizim de sıkıntımızdır. İnşallah az kaldı, atalarımızın dediği gibi, kara gün kararıp kalmaz. Bu kara günler sadece milletimizin değil bütün dünyanın kara günleridir. Sıradan gördüğümüz gündelik hayatımızın nasıl bir nimet olduğunu hep birlikte müşahede ediyoruz. İnşallah bugünler geçtikten sonra hayatımızı daha anlamlı, daha bereketli, daha verimli geçireceğiz.

Bu vesileyle, salgın hastalık veya diğer kronik rahatsızlıkları sebebiyle hayatını kaybeden tüm vatandaşlarıma Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Hastanelerde tedavi gören, evlerinde karantinada olan vatandaşlarıma Rabbimden acil şifalar temenni ediyorum. Sağlık personelimiz başta olmak üzere, güvenlik, gıda tedariki, ulaşım, iletişim, enerji gibi günlük hayatımızı kolaylaştıran alanlarda fedakârlıkla çalışan herkese şahsım, ailem, milletim adına şükranlarımı sunuyorum.

Fabrikalarda çarkları çevirmeye devam eden, ekilmedik tek karış toprak bırakmama azmiyle tarlasında alın teri döken, üretimin ve istihdamın sürmesi için çalışan herkese teşekkür ediyorum. Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Sizleri bir kez daha sevgiyle, saygıyla selamlıyorum; kalın sağlıcakla.”

Previous ArticleNext Article

Cumhurbaşkanı Erdoğan, televizyon kanalları ortak yayınına katıldı Cumhurbaşkanı Erdoğan, televizyon kanalları ortak yayınına katıldı için yorumlar kapalı 231252

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde gerçekleştirilen televizyon kanalları ortak canlı yayınında, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT, A Haber, NTV, CNN Türk, 24 Tv, Ülke Tv, Tvnet, Haber Türk, TV100, Haber Global, TGRT Haber, Bengi Türk ve Akit Tv ortak canlı yayınında gazetecilerin sorularını cevapladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, âdeta final diyebilecekleri ortak televizyon yayının kendisi için de güzellik olduğunu kaydetti.

“DAHA MÜREFFEH TÜRKİYE İNŞASI İÇİN ÇALIŞMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”

Bugün yoğun programlarının olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi sizlerle birlikte bu pazar gününe gidişte son televizyon programını yapıyoruz. ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonumuzun ilk işaret fişeğini bildiğiniz gibi Cumhuriyet’imizin 99. kuruluş yıl dönümünde atmıştık. Pazar günü seçimde elde edeceğimiz sonuçla Cumhuriyet’imizin ikinci asrı olan ‘Türkiye Yüzyılı’ resmen başlayacaktır. Milletimiz sandıkta Cumhur İttifakı’na ve AK Parti’ye yeni bir adeta zafer armağan edecektir. AK Parti, 14 Mayıs’tan sonra da kendisiyle yarışmaya devam edecek. 85 milyonun tamamı için daha özgür, huzurlu ve daha müreffeh Türkiye inşası için çalışmayı sürdüreceğiz. Bu konuda hazırlıklarımız mevcut. Türkiye Yüzyılı’nı tüm vatandaşlarımızla el ele gönül gönüle inşa edeceğiz. Zira vatandaşımızın yanımızda olmadığı, arkamızda olmadığı böyle bir süreci devam ettirmek mümkün değil” diye konuştu.

“Pazar günü, milletim, ülkesini ne terör örgütlerinin eline, ne de tefecilerin insafına bırakmayacağını tüm dünyaya gösterecektir” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Seçim günü genciyle, yaşlısıyla, kadını ve erkeğiyle 85 milyonun her bir ferdi kazanacak. O gün gönül coğrafyamızda bizim için, Türkiye için dua edenler kazanacak. Dünyanın dört bir yanındaki mazlum ve mağdurlar kazanacak” diye konuştu.

Bugün Balkanlar’dan gelen birçok dostunun olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bunlar yeni değil. Yıllardır 20 senedir, 30 senedir tanıştığımız dostlarımız. Ya benim Balkan ziyaretlerinde ya da onların bizi ziyaretlerinde tanıştığımız dostlarımız, kardeşlerimiz. Ve bugün onlarla cumada beraber olduk. Daha sonra onlar akşam tüm Rumeli sakinleriyle bir araya geldiler. Ardından 4 bin civarında gençle bir araya geldik. Gençlerle heyecan dolu, coşku dolu bir akşamı geçirdik. Ve onlarla olan birlikteliğimizde aynı zamanda ödüller vardı. Bilimde, sanatta, kültürde, sporda depremle ilgili olan süreçle alakalı. Ve o toplantıda hakikaten benim herhalde hayat hikâyemde ayrı bir yer alacak. Yöneticilerini ayrı ayrı tebrik ediyorum. Başarılı sporcularımıza ayrı ayrı tebrik ediyorum. Ve bundan sonraki süreci de bu anlamda çok değerli buluyorum.”

“YARIŞ KEŞKE DÖRTTE DÖRT DEVAM ETMİŞ OLSAYDI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanlığı adaylığından çekilmesine yönelik soru üzerine, “Her şeyden önce tabii bu yarışa birlikte çıktığımız Muharrem Bey’in buradan ayrılışına doğrusu üzüldüm. Maalesef kaset kumpaslarıyla makama gelen bay bay Kemal’in karşısına rakip olunca böyle bir komplo ile karşılaştı. Terör örgütleri ile kol kola yürüyen ortaklık kuran Kılıçdaroğlu, özellikle tabii karşısına çıkınca böyle bir saldırı ile karşılaştı. Terör örgütlerini içselleştirmiş bir kişiden söz ediyoruz. Böylelerinden her türlü saldırı beklenmeli” diye konuştu.

“Bugün Muharrem Bey’i (İnce) aradım. Kendisine bu süreçle ilgili böyle bir şey nasıl saldırı oldu filan diye bunları bir kendisiyle konuşayım istedim” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii anladığım kadarıyla ortada Kılıçdaroğlu’nun şu anda kol kola olduğu, el ele olduğu. Bu Muharrem Bey’den sadır olan bir şeydir diye söylemiyorum. Ama bu bir FETÖ taktiğidir. Yani bunlar bunu her an yapabilir. Geçmişte de bunlar yapıldı. Tabii Kılıçdaroğlu bu makama malum bir kaset komplosuyla geldi. Ve bunu da olmayacağını açıklayarak geldi. Ama olmayacağını açıklayan ertesi gün kalktı, bu defa da aday olduğunu açıkladı. Şimdi enteresan olan tabii Muharrem Bey’in bu kararının arkasında tabii birçok, şüphesiz ki gerçekten yani namuslu, haysiyetli insanların kabullenemeyeceği bazı saldırıların olduğunu bugünkü görüşmemizden anlıyorum. Böyle bir durum söz konusu” ifadelerini kullandı.

İnsanın haysiyeti ve namusunun çok önemli olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Yani bu tür iftiralarla karşı karşıya kalınırsa tevessül edeceği yollardan bir tanesi en son da olsa böyle bir yoldur. Ve gelinen nokta da budur. Avukatlarına vesaire bu konuyla ilgili böyle bir görevi verdiğini de kendileri zaten ifade ettiler. Ve biz de özellikle yani devlet olarak yapılabilecek neyse bu konuda her türlü yardıma hazır olduğumuzu da söyledik. Çünkü böyle bir yarışta yalnız bırakmak da asla doğru olmaz. Ve devlet olarak yapmamız gereken gerek Adalet Bakanlığı noktasından gerek İçişleri Bakanlığı noktasında bunların yapılabileceği zaten bizim bulunduğumuz makamın da görevidir. Ve bu süreçte tabii böylece başlamış olacaktır. Tabii yarış keşke dörtte dört devam etmiş olsaydı. Ama şu anda bir eksiğiyle gidiyor ama tabii oy pusulasında değişen bir şey yok yani. Oy pusulasında yine bütün bu dört oy da orada yerini alıyor. Temennim odur ki sonucu hayır olsun.”

“SINIRLARIMIZ DIŞINDA DA İNLERİNDEN ÇIKAMAZ HÂLDELER”

Seçim sürecinde terörist elebaşılarının Millet İttifakı’na ve adayı olan Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik destek ifadelerini nasıl yorumladığı sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sorunun çok çok önemli olduğunu, belki de bu kampanyanın nirengi noktası denilebileceğini söyledi.

Türkiye’nin 40 yıllık terörle mücadele tarihinin en büyük kazanımlarının elde edildiği safhada olunduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cudi’de biz varız. Gabar’da biz varız. Tendürek’te biz varız. Bestler Deresi’nde biz varız. Şu anda bay bay Kemal’in el ele, omuz omuza olduğu mahfiller ile şu anda biz adeta savaş hâlindeyiz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölücü örgütü sınırların içinde âdeta bitme noktasına getirdiklerini dile getirerek, “Sınırlarımız dışında da inlerinden çıkamaz hâldeler. Kafasını çıkartanın tepesini eziyoruz. Ama şu anda bay bay Kemal’in, CHP’nin ve yanındakilerin el ele, omuz omuza oldukları kimler? Bunlar. Onlar da umutlarını kendilerine özerklik sözü veren Kılıçdaroğlu’na bağladılar, Suriye’den çekilerek alan açma taahhüdünde bulunan bay bay Kemal’e bağlamış durumdalar” ifadelerini kullandı.

“MİLLETİM KONUŞMASI GEREKTİĞİ ZAMAN SUSANLARI GÖRÜYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, cezaevlerini boşaltmaktan, teröristleri yeniden kamuya doldurmaya kadar nice vaatlerin şu anda havada uçuştuğunu ifade ederek, şöyle konuştu: “Dikkat ederseniz bu pazarlıkları tarafların hiçbiri de reddetmiyor. Sadece kelime oyunlarıyla milletimizi oyalamaya çalışıyor. Zaten HDP’nin temsilcileri açık açık bunları meydanlarda da söylüyorlar. Bu seçimin sonunda ya terör örgütü tamamen bitecek ya da yeniden milletimizin canına, malına, namusuna göz dikecek güce kavuşacak. İşin en acı tarafı da kendilerini milliyetçi, milli görüşçü, ulusalcı, demokrat olarak tanımlayan masa ortaklarının bu pazarlığa göz yummasıdır. Parlamento’da bu işi boşuna konuşmadılar. Dikkat ederseniz partiye gelip görüşmediler. Hatta sadece göz yummakla kalmıyor, meşrulaştırmak için kırk dereden su getiriyorlar. ‘Rabbim kimseyi Kılıçdaroğlu’nun peşine düşüp de bir ömür boyu savunduğu değerlere sırtını dönenlerin durumuna düşürmesin.’ diyorum.”

Masada tamamen suç ortaklığına dayalı bir iş birliği oluştuğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu yüzden kimse kimseye hatasını, yanlışını söyleyemiyor. Milletim konuşması gerektiği zaman susanları görüyor, bize karşı efelenenlerin teröristlere karşı nasıl da biçare kaldığını görüyor. Terör örgütleriyle kol kola yürüyerek şehitlerimizin ruhunu incitenlere, vatandaşım pazar günü cevabını verecektir. Kandil’den talimat alanlara pazar günü benim milletim cevabını en güzel şekilde verecektir” dedi.

Batı basınının Türkiye’deki seçimlere olan ilgisi hatırlatılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu noktada siz özellikle Batı’nın sadece basınının değil, Amerika Birleşik Devletleri’nin, Avrupa Birliği’nin rakibinizden yana bir pozisyon aldığını düşünüyor musunuz?” şeklinde yöneltilen soruya, “Hatırlarsanız daha kampanyanın öncesinde Biden’ın açıklamaları vardı. İsim vererek konuşuyorum. Bu neydi? Erdoğan’ın saf dışı edilmesiydi. Biden benimle özel muhabbeti de güya olan birisi. Ama bu açıklamayı ne yazık ki yani, dil sürçmesi diyemeyeceğim, acımasızca yaptı. Bu açıklamasından sonra defalarca da biz bir araya geldik. Görüşmelerimiz oldu. Kendisine sorunca o maalesef böyle çark etmeye çalıştı” cevabını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu defa CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun çıkıp Rusya’ya saldırdığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdi Rusya’dan da sözcü Peskov, ‘Bunu ispatlaması gerekir.’ dedi. ‘Bunu ispatlayamazsa bunun altından kalkamaz.’ dedi. Şu anda eğer ben siyasetçiysem, 40 yıllık bir geçmişim varsa burada tabii bir şeyi çok açık ortaya koymamız lazım bay bay Kemal. Bak sen bu siyaseti hâlâ öğrenemedin. Sen çırak bile olamadın. Türkiye’nin yönetimine talip olan kalkıp ‘Ben Batı’yı dost edineyim.’ Çünkü ne diyor? ‘Rusya’ya yaptırım uygulayacağım.’ diyor. ‘Batı’nın uyguladığı yaptırım neyse onu Rusya’ya da uygulayacağım.’ diyor. Yahu senden devlet adamı olmaz. Senden yönetici olmaz. Sen kimsin de Rusya’ya yaptırım uygulayacaksın? Adama demezler mi ya? Sen Rusya’ya yaptırım uyguladığın zaman, Avrupa’daki birçok ülke buyur ‘Rusya’ya yaptırım uygulayacağım.’ diye ortaya çıktı. Sonra hepsi geri vitese taktı. Niye? Çünkü böyle devlet adamlığı olmaz.”

Devlet yönetmede Japonların bir atasözü olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Âdeta iplikle bağlı tutacaksın. Gün olur, lazım olur. Koparmayacaksın bağları. Ben Amerika’yla da dostum, Rusya’yla da dostum, Batı’da bize kindar olanlarla da dosttuk. Örneğin Fransa’da Macron. Sağı solu belli olmayan birisi. Bir gün bakıyorsun böyle dost havalarında gözüküyor, oturuyorsun, konuşuyorsun. Hadi diyorsun ‘Bak bir daha bu yanlışlar yapılmasın. Eğer bu yanlışlar yapılırsa ben senle kolay kolay bir daha görüşmem.’ Ama bakıyorsun ‘hayır’ diyor. ‘Yok öyle bir şey.’ Ama gidiyor sağda solda. Başlıyor gene aleyhimizde konuşmaya. Ama şu anda da buyur Le Pen, Macron’u solladı geçti” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, devlet adamlığının böyle olmayacağını, devletin de böyle yönetilemeyeceğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yani sen herkesle münasebetlerini iyi tutacaksın. Koparmayacaksın bağları. Gün ola ihtiyaç olur. Onun sana ihtiyacı olabilir. Senin ona ihtiyacın olabilir. Şu anda Biden beni evimde ziyaret edecek kadar dostluğumuz olan bir insan olduğu hâlde, aynı şekilde biz Amerika’da onlarla eşim olsun, ben olayım bu tür münasebetlerimiz olduğu hâlde ama bu açıklamayı yapması beni mesela rencide etmiştir. Ama öbür tarafta ben Amerika Rusya’ya olumlu bakmıyor diye hiçbir zaman Sayın Putin’le münasebetlerimi kesmedim.”

Rusya’yla münasebetlerinin güçlü olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha da artacağı istikametinde meyiller bulunduğunu aktardı.

Turizm gelirinin en ciddi potansiyelinin Rusya’dan geldiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Almanya’yı bile geçti. Böyle bir durum var. Ben kalkıp da böyle iş birliğimizin olduğu ülkeyi nasıl dışlarım? Böyle bir şey olabilir mi? Ne diyor? ‘Batı’nın istediği yaptırımları yapacağız.’ diyor. Bay Kemal yanlış yoldasın. Böyle bir şeyi zaten bu fırsatı dahi bulamayacaksın. O ayrı bir şey de. Ama bu ifadeyi kullanmak bile, Peskov ‘Bunu ispat etmen gerekir.’ diyor. ‘Böyle bir şey söz konusu değil. Rusya’dan Türkiye’ye karşı böyle bir ifade kullanılmamıştır. Böyle bir yaklaşım yoktur. Dolayısıyla bunu ispat etmen gerekir’. Hadi bakalım ver cevabını şimdi. Böyle bir duruma düşmek istemeyiz” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batılıların borç verdikleri, emir verdikleri, hizaya çektikleri bir Türkiye istediğini belirterek, “Muhalefet üzerinden Türkiye’yi dizayn etme planlarını hatırlayın. Seçim yaklaştıkça ‘Erdoğan gitsin, bay bay Kemal gelsin.’ mesajını her mecradan ilan ettiler. Tabii Kılıçdaroğlu’nun kimin adayı olduğu buradan bakınca ortaya çıkıyor. Seçim özellikle milletin iradesiyle yapılacağına göre de pazar akşamı her şeyi çok açık net göreceğiz” şeklinde konuştu.

“DEMOKRASİNİN GEREĞİ NEYSE BİZ YİNE AYNEN BUNU YAPARIZ”

“Özellikle bazı kesimlerden ‘AK Parti iktidarı seçimi kaybederse hükûmeti bırakmazlar, devretmezler.’ açıklamaları geldi. Bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, değerlendirmeye bile gereksiz bulduğu cevabını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun çok saçma bir soru olduğunu, bu tür bir sorunun ancak olsa olsa terör örgütlerine sorulacağını dile getirdi.

Türkiye’de demokratik yolla, halkın teveccühüyle iktidara geldiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi: “Nasıl halkımızın teveccühüyle iktidara geldiysek, yani milletimiz ola ki böyle bir farklı karar verecek olursa demokrasinin gereği neyse biz yine aynen bunu yaparız. Başka yapılacak bir şey yoktur. İstanbul’da büyükşehir belediye başkanlığını, bakın meclisi değil, belediye başkanlığını CHP aldığı zaman bizim belediye başkanımız, ‘Hayır, biz buradan çıkmıyoruz.’ dedi mi? Ne yaptılar? Belediye başkanlığını kazananlara kalktılar makamı verdiler. Mecliste açık ara İstanbul Büyükşehir’de önde olduğumuz hâlde hiç böyle bir tereddüde yer bırakmadılar. Ankara’da da büyükşehir belediye başkanlığını kazanınca bizim arkadaşlar ‘Hayır vermeyiz.’ dediler mi? Orada da meclis kahir ekseriyette bizde olduğu hâlde başkanlığı verdiler. Bu tür anlayış, bu tür yapı CHP’ye aittir. Onlar ‘İstemezük.’ derler. ‘Vermeyiz.’ derler. İşte şimdi sanatçıları adeta şimdiden sokağa döküldü. Huy bu. Ama bizde böyle bir şey söz konusu olamaz. Kaldı ki ben milletime inanıyorum ve sandıktan çıkan sonuca saygısı olmayanın millete de saygısı yoktur. Ülkenin meşru yönetimine ve meclisine görev süresi boyunca saygı duymak, demokrasiye saygısı olan bireyin zaten vazifesidir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hiçbir zaman millî iradenin üstünlüğünden taviz vermediklerini, Cumhur İttifakı’nın bu ülkede demokrasinin teminatı olduğunu ifade ederek, “Demokrasiyi özümsemiş partilerin birlikteliğiyle kurulan Cumhur İttifakı, sandıktan çıkan her sonucu meşru kabul edecektir. Karşımızdakilerden de aynı taahhüdü bu açıklıkta bekliyoruz” diye konuştu.

Ancak CHP tarafının her seçim öncesinde ve sonrasında demokrasiye zarar verecek söylentiler yaymayı maharet saydığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi tutturdular, sandık güvenliği aşağı, sandık güvenliği yukarı… Sandık demokrasinin namusudur. Koy adamlarını oraya. Eksik bırakma. Hepsi, bizim elemanlarımız orada nasıl güvenceyse, senin elemanların da güvence olsun” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin pazar günü inşallah şahsına tekrar cumhurbaşkanlığı görevini tevdi edeceğine inandığını kaydederek, “Yurt içinde, yurt dışında. Aynı şekilde yasama tarafında da AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın önde olacağı bir irade ortaya koyacağına inanıyorum. Gerisi koalisyon masasının kendi meselesidir. O da bizi ilgilendirmez” değerlendirmesinde bulundu.

Programda, AK Parti iktidarları boyunca yapılan yatırımların yer aldığı video gösterildi.

“21 YILDA GENÇLERİMİZİN BİRÇOK HAYALİNİ GERÇEKLEŞTİRDİK”

Bu seçimlerde yaklaşık 6 milyon gencin ilk oyunu kullanacağı belirtilerek, “Peki siz yaptıklarınızla, vaatlerinizle ikna edebildiğinizi düşünüyor musunuz gençleri? Şeklinde yöneltilen soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, her şeyden önce gençlerin çok heyecanlı olduğunu, bunu Külliyede gençlerle yaptıkları toplantıda çok açık ve net gördüğünü söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun ilk görüşme olmadığını, her ay toplantı yaptıklarını, bu defa katılımı biraz yüksek tuttuklarını ve 300 kadar gencin Külliyedeki toplantıya katıldığını belirtti.

Gençlerin birbirinden farklı olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi, tarih alanlarına ve siyasete yönelik sorular yönelttiler. Biz de bu sorulara cevaplarımızı verdik. Bu cevaplarla birlikte toplantı sonrasında aramızda ciddi bir sinerjinin doğduğuna kani oldum. Bunlar sadece Ankara’nın belli üniversiteleri değil, Türkiye genelinde birçok üniversiteden buraya gelen gençlerdi. Bu da beni ayrıca mutlu etti. Sevindim” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu akşam 4 bin kadar gencin katıldığı bir toplantı yapıldığını kaydederek, gençlerin daha çok İstanbul’un üniversite gençliğinden olduğunu, programın soru-cevaptan öte kendi konuşması ve ödül törenini kapsadığını anlattı.

Ödül töreninde bilim, sanat, spor, kültür alanında deprem bölgesinden gelenlere ödül verdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu 4 bin gencin heyecanı beni ciddi manada etkiledi. Konuşmamın her paragrafında oradaki genç kitlenin nasıl ayaklandığını, nasıl heyecanlandığını gördüm. Külliyede ise karşılıklı soru cevap oldu. Bu karşılıklı soru-cevapta da yaklaşık 30’u aşkın genç orada sorular yönelttiler. İnşallah o gençleri verdiğim cevaplarla tatmin etmiş olurum. Toplantının sonrasında yoğun bir resim talebinde bulunulması da bu heyecanı, bu aşkı gösterdi. Gençlik siyasete de mütemayil, bu havayı aldım. Temennim o ki 21 yılda gençlerimizin birçok hayalini gerçekleştirdik. Harcı biz kaldırdık. Biz geldiğimizde burs 45 liraydı. Şimdi taban tavan baktığınız zaman 850 liradan asgari ücrete kadar verdiğimiz burslar var. Krediyi zaten saymıyorum. Burs önemli çünkü bursun ödenmesi söz konusu değil ama kredide devlette veya herhangi bir SSK’lı iş yerinde göreve başladıktan sonra ödeme var, faizi yok, hiçbir şeyi yok. Bunu sağlayan biziz. Bu kapıları açan biziz. Tabii böyle bir durum karşısında özellikle de 6 milyonu aşkın bir genç seçmen bu seçimde hakikaten etkili olacaktır diye düşünüyorum. Bu konuda da gençlikle aramızdaki muhabbet bayağı ileri derecede.”

“LGBT’Yİ SAVUNAN HİÇ KİMSEYE VE HİÇBİR KURUMA ASLA MÜSAMAHA GÖSTERMEYECEĞİZ”

AK Parti’nin ülkede 85 milyon insanın tamamının hakkını, hukukunu, beklentilerini hayata geçirmiş bir parti olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, hiç kimsenin farklılığına karşı özel husumet beslemelerinin mümkün olmadığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin temelini oluşturan aile yapısını koruma, evlatların geleceğine sahip çıkma sorumlulukları olduğunun altını çizerek, “LGBT türü akımların, bireylerin kendi dünyalarında yaşadığı sapkınlıklar olmaktan çıkıp, toplumsal dayatmaya dönüşmesi, millî varlığımızı tehdit eder. Bu tür sapkın akımların meşrulaştırılmasına izin veremeyiz. Bu yöndeki gayretleri tasvip de edemeyiz. AK Parti olarak, ülkemizde LGBT’nin savunulmasına, yaygınlaştırılmasına karşı mücadelemizi sonuna kadar yürüteceğiz. LGBT’yi savunan hiç kimseye ve hiçbir kuruma asla müsamaha göstermeyeceğiz” diye konuştu.

“GÜÇLÜ AİLELERE SAHİP DEĞİLSENİZ, GÜÇLÜ BİR MİLLET OLUŞTURAMAZSINIZ”

Konuyla ilgili tavırlarının bu kadar net olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Aileyi korumaya yönelik olarak anayasa değişikliğine dair bir teklif verdik. Meclis’in çalışma takvimi içerisinde bunu gerçekleştiremedik. Seçim sonrasında yine adımlarımızı atacağız. Birilerinin bu sapkın akımların oyuncağı hâline dönüşmesini üzüntüyle takip ediyoruz. Allah kimseyi böyle bir duruma düşürmesin. İnşallah, 14 Mayıs’tan sonra ülkemizde bu konuda da önemli gelişmelerin yaşandığına şahitlik edeceğiz. Allah rahmet eylesin Oğuzhan Bey, İstanbul Sözleşmesi’ni bir kenara koyma adımını attığımızda, bana bizzat arayarak teşekkür etmişti. Şimdi ‘Bunu tekrar getireceğiz.’ diyenler, aslında kendi içlerinde bir çatışmanın içindeler. Kaldı ki şu an Saadet Partisi’nin başındaki LGBT’ye karşı bir tavır ortaya koyuyor mu? Koymuyor. Açıkça söylüyorum, LGBT, AK Parti’ye, MHP’ye, Cumhur İttifakı’na sızamaz. CHP’ye sızar mı? Tam içinde. İYİ Parti, tam içinde. HDP, tam içinde. Savunuyorlar, bu konuda ciddi tutuculukları var.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aile kurumunu tehdit eden ne varsa bütün sapkın akımlara karşı tavırlarını sürdüreceklerini dile getirerek, “Çelişkili ittifaklara karşı gücümüzü tam manasıyla koyacağız. Güçlü milletler, güçlü ailelerden oluşur. Güçlü ailelere sahip değilseniz, güçlü bir millet oluşturamazsınız. O yüzden seçim öncesi attığımız bu adımın devamını sağlayacağız” dedi.

“HAYATIMIZ BOYUNCA KÜRT KARDEŞLERİMİZİ PKK’DAN AYRI TUTTUK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kürtleri terör örgütleriyle aynileştirme gayretinin küresel bir tezgah olduğunun altını çizerek, “PKK sadece tıpkı diğer eli kanlı örgütler gibi sadece bir terör örgütüdür. Buradan Kürt kardeşlerimi tenzih ederim. Burada ister istemez Selo’ya gelmem lazım. Selo niçin içeride? Diyarbakır’da 51 Kürt kardeşimin ölümüne sebep olan, onları sokağa döken Selo değil mi? Onları sokağa döktükten sonra bu 51 kardeşimiz öldü. Bunun hesabı sorulmayacak mı? Bir hukuk devletinde bu Kürt kardeşlerimizin hakkını, hukukunu aramak da bizim görevimiz. O yavru Yasin Börü’yü öldüren bu alçaklar değil mi? Kimse bunların hesabını sormuyor” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, öldürülen Kürtlerin hukukunu korumanın ve aramanın kendi görevleri olduğuna işaret ederek, “Şu anda partimde bunca Kürt kardeşimiz var. Bakanlık yapan kardeşlerimiz var. Şanlıurfa’dan Bekir Bey, aynı zamanda Adalet Bakanım Kürt’tür. Yozgatlı diye onu Kürt değil sanıyorlar. Şu anda Şanlıurfa’da liste başına Bekir Bey’i koydum. Oturuşuyla, kalkışıyla, geçmişiyle, yetişmişliğiyle Bekir Bey, bu noktada İnşallah Şanlıurfa’ya yakışacak bir aday olmuştur. Hayatımız boyunca Kürt kardeşlerimizi PKK’dan ayrı tuttuk, tutuyoruz. AK Parti, Türkiye’de en çok Kürt kardeşlerimizin oyunu alan partidir. Bölgede, Kürtçe konuşulmasının önünü biz açtık. Kürtçe bilboardların asılması bizim yaptığımız atılımlarla oldu” dedi.

“ÜLKEMİZDE KÜRT KARDEŞLERİMİZLE İLGİLİ BİR SORUN YOKTUR”

“Ülkemizde Kürt kardeşlerimizle ilgili bir sorun yoktur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sorun, terör örgütünün Kürt kardeşlerimizin iradesini gasbetme sorunudur, özellikle onun siyasi uzantısının bunu istismar etme sorunudur. Kürt kardeşlerimizin yavrularını Kandil’e kaçıranların hesabını kim verecek? Biz yaratılanı Yaradan’dan ötürü sevdik, asla böyle bir ayrıma, bölücülüğe fırsat vermedik, vermeyeceğiz. Kimlik siyasetini biz değil, terör örgütü ve onun uzantısı olan parti yapıyor” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nn HDP ile ortaklığının HÜDA PAR’ın kendileriyle birlikte olmasıyla kıyas dahi edilemeyeceğini vurgulayarak, “HDP, terör örgütü PKK ile ilişkisini reddetmek şöyle dursun, tam tersi her gün selam göndererek aradaki bağını sürekli teyit ediyor. HÜDA PAR’ın ise kendisine atfedilen terör örgütüne ilişkisine dair herhangi bir emare olmadığı gibi kendilerinin de bu konuda çok açık reddi var. Kabul etmiyorlar böyle bir şeyi. Aslında bu konuyu uzun uzun tartışmaya gerek yok. İnternetten açın, HDP mitingine bakın, bir de HÜDA PAR mitingine bakın. Birinde tek bir Türk bayrağı bile göremeyeceksiniz. Atılan sloganların tamamı da terör örgütü desteklemeye yönelik sloganlardır. Diğerinde ise sadece Türk bayrağı ve kendi parti bayrağını göreceksiniz. Atılan sloganlar da millî birlik ve beraberliğimize yöneliktir. Mesele bu kadar basittir” değerlendirmesinde bulundu.

AK Parti’nin, ülkesine ve milletine bağlı herkes ile ittifak yapabileceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkesine ve milletine düşmanlık eden, bölücülük peşinde koşan herkese de kapımız kapalıdır” dedi.

“DEPREM BÖLGESİNDEKİ VATANDAŞLARIMIZIN İHTİYAÇLARINI KARŞILAMAYA, ŞEHİRLERİMİZİ AYAĞA KALDIRMAYA DEVAM EDİYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Deprem bölgesindeki konutların depremzedelere bir yıldan önce teslim edilebilmeleri mümkün olacak mı?” sorusuna, “Seçim sürecinde olsak da deprem bizim öncelikli gündemimiz olmaya devam ediyor. Deprem bölgesindeki vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamaya, şehirlerimizi ayağa kaldırmaya devam ediyoruz. 142 bin konut ve köy evinin inşa sürecini başlattık, 59 bininin de temelini attık. Deprem bölgesinde 650 bin yeni konut yapacağız. Köy evlerinde zaten teslimatlar başladı. ‘Bunun 319 binini de 1 yıl içinde inşallah tamamlayacağız.’ dedik. En geç ekim ayı ile birlikte yüzlerce, binlerce konutun teslimine de başlamayı planlıyoruz. Nasıl inşaatlar gün gün başladıysa, teslimler de gün gün gerçekleşecek. En geç ekim ayıyla birlikte yüzlerce, belki de binlerce konut teslimini yapacağız. TOKİ’nin birikimi ve ülkemiz inşaat sektörünün gücü bunu sağlamaya yeterlidir. Sadece konut değil, sosyal ve ticari alanları, hastaneleriyle şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırıyoruz” cevabını verdi.

Defne Devlet Hastanesi’ni bu çalışmalara örnek gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii Defne, çelik konstrüksiyon ile yapılan bir hastane. Buna inanmadılar, İYİ Parti’nin sözde bir temsilcisi… Şu anda Defne’yi görüyorsunuz. Süratle, çelik konstrüksiyonla bu yapılmış ve şu anda da bütün iç donanımlara süratle devam ediliyor. Defne Hastanesi’nin temeli atılalı 48 gün oldu. Hedefimiz 60 günde tamamlamaktı, hamdolsun planlandığı gibi de ilerliyor. Büyük oranda tamamlandı ve artık kapıların üzerine ‘Defne Devlet Hastanesi’ yazacak kadar ileri gitti. İçerideki tomografiler vs. onlar yerleştirilmeye başlandı” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremin ülke ekonomisine maliyetine ilişkin, “Depremin 100 milyar doları aşan bir maliyeti var. Hiçbir şeyden taviz vermeden bu afetin altından bizim kadar hızlı kalkacak başka bir ülke yok. Bay bay Kemal, Adana’da gidip sahra hastanesi adı altında, orada hâle ait olan bir yeri ‘açtım’ diyor ve ‘burası hastane’ diyor. Aldatmayın milleti ya, bıktık artık sizin bu yalanlarınızdan. Eğer ‘hastane’ diyorsan işte buyur, çelik konstrüksiyondan Defne Hastanesi’ni yaptık, çok kısa bir sürede hizmete başlayacak. Biz buyuz. Yaparsa, AK Parti ve Cumhur İttifakı yapar. Söz verdiğimiz ayrıca 650 bin konutu da teslim etmeden, vatandaşlarımızın yaralarını sarmadan durup dinlenmeyeceğiz, yolumuza devam edeceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kazandığınız takdirde dış politikadan ekonomiye ve iç siyasete kadar şimdiye kadar yürüttüğünüz politikalarda değişikliğe gitmeyi düşünüyor musunuz? Özellikle ekonomide yeni adımlar atacak mısınız?” sorusuna karşılık, Türkiye Ekonomi Modeli’ni yatırım, ihracat, cari fazla yoluyla büyüme üzerine kurduklarını ve bugüne kadar bunu adım adım uyguladıklarını hatırlattı.

Türkiye’nin bu sayede yıllardır maruz kalınan ekonomik saldırılara, finans sistemine yönelik operasyonlara başarıyla direndiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’de ve Avrupa’da banka iflaslarının birbiri ardına geldiğini ancak Türkiye’de kamu başta olmak üzere bankaların güçlü şekilde ayakta kaldığını ifade etti.

Karadeniz’de keşfedilen ve enerji sistemine dahil edilen doğal gazın ülke ekonomisine ayrı bir güç kattığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gabar’daki petrolü de giderek artan bir şekilde sisteme dahil ettiklerini dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gabar’daki petrolün kıvamının ve kalitesinin üst düzey olduğunu vurguladı.

“SAĞLIKTAN ULAŞIMA, TURİZMDEN ÇEVREYE HER ALANDA TARİHÎ BAŞARILAR ELDE EDİYORUZ”

Nükleer güç santralinin birinci ünitesinin hizmete açıldığının ve üretim aşamasına yaklaşıldığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Hidroelektrik santraline, bunun yanında güneş enerjisi santrallerine gelince, tüm enerji kaynaklarımızı harekete geçirdik. Savunma sanayiimiz ülkemizin en önemli kazanç kapılarından biri hâline gelmeye başladı. İstihdamda, ihracatta kırdığımız rekorlar ortada. Yıllardır ciddi kaynaklar ayırarak inşa ettiğimiz dev eserlerimiz ülke ekonomimize artık katkılar sağlıyor. Sağlıktan ulaşıma, turizmden çevreye her alanda tarihî başarılar elde ediyoruz. Yatırımlarımızın ülkemize katkılarından örnekler verecek olursak, bakın şu anda İstanbul Havalimanı 80 milyar dolar, İstanbul-İzmir Otoyolu 29 milyar dolar, Osmangazi Köprüsü 10 milyar dolar, öbür taraftan Avrasya Tüneli 7 milyar, Yavuz Sultan Selim Köprüsü 5 milyar dolar. Daha şimdiden bunlar ülkemize bu katkıyı sağladılar. Bizim akıldan, izandan yoksun muhalefetimiz biliyorsunuz tüm bunlara karşı çıkmıştı. Ekonomiye katkısı bu kadar çok olan yatırımları geçmişte istemeyenlerin bugünkü tek vaadi de ülkeyi tefecilere borçlandırmak. Neymiş, Londra’daki tefecilerden 300 milyar dolar alacakmış. Dünyada ülkesini borçlandırmayı seçim vaadi yapan ve bunu tefecilerden elde etmeye gayret eden bir başka örnek kolay kolay göremezsiniz. Biz bunların hiçbirine bakmıyoruz. İnsanlarımızın yaşadığı sıkıntıların farkındayız ve tüm gücümüzü inşallah bunların çözümüne harcıyoruz. Seçim sonrası bunların yargıya yansıyanı olacaktır, bütün bunlarla birlikte bizim direkt müdahale edeceğimiz yönleri olacaktır. Bu adımları atarak takvimi çalıştıracağız ve Türkiye Yüzyılı için doğru adımlar nelerdir, seçim beyannamesinin içinde bunlar da yerini almış vaziyette.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fiyat istikrarı, hayatı pahalılığı ve enflasyonla ilgili çalışmalar ne düzeyde?” sorusuna, şu cevabı verdi: “Bu millete bir operasyon çektiler. Bu operasyonu çekenlerin başında CHP var. Patates, soğan, domates, bunlarla ilgili birçok oynadıkları oyunlar var. Ben arkadaşlarımı bu ara tekrar piyasaya gönderdim, ‘Dolaşın bakın, nedir ne değildir?’ diye. Soğan, patates 7,5 liraya düştü, market fiyatı bu. Buraya kadar inmiş vaziyette. Bu bir şeyi gösteriyor. Demek ki arz talep dengesinde, o spekülatif oyunlar giderildikçe durum daha da netleşecek. Sayın Putin’le geçen yaptığım görüşmede, sağ olsun benden yoğun bir miktarda domates istedi. Tabii onun bu domates talebi bizim ister istemez domates üreticisini sevindirdiği gibi fiyatları da ne yaptı, aşağı çekti. Batı’nın yaptırımlarını Rusya’ya uygulayacağını söyleyen bay bay Kemal’in inanın aklı bunları almıyor. Yani uluslararası camiada nereye yöneleceğiz, ne yapacağız? Ne yaparsak bunun ülkeme yansıması olumlu olur, bunun hesabını yapmıyor. Biz çiftçimiz için böyle çalışıyoruz. Yani Rusya benden ne kadar fazla domates alırsa ne yapacaktır? Bu benim çiftçimi sevindirecektir. Aynı zamanda da ülke içindeki fiyatları aşağı çekecektir. Biz bunu sadece domateste değil, diğer ürünlerimizde de aynı şekilde yapıyoruz, yapmalıyız. Bu sanayii ürünlerinde de aynı şekilde olabilecek şeylerdir.”

“BİZİM ÇALIŞMAKTAN VE ÜRETMEKTEN BAŞKA ÇAREMİZ YOK”

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Muğla ve Antalya’daki orman yangınları sürecinde yaptığı görüşmeyi anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Mesela öyle anlar oldu ki malum bu Manavgat, Muğla, Antalya yangılarında ben Sayın Putin’i aradığım zaman hiç tereddüt etmeden anında yangın söndürme uçaklarını Türkiye’ye gönderdi. Bu uçaklar öyle rastgele, sıradan uçaklar değil. Hemen bakıyorsunuz geliyor denize iniyor, denizden suyu depoluyor ve hemen yangın mahalline inerek orada söndürme işlemlerini yapıyor. Bizim bu dostluğumuz olmazsa, aramızdaki bu münasebetler olmazsa siz bu neticeyi alabilir misiniz? Arkadaşlar çok açık söylüyorum, dev projeler yapmak da fahiş fiyat artışlarını önlemek de ekonomi programımızın içinde ve biz bunları birbirinden ayrı görmüyoruz, göremeyiz, görmemiz yanlışlıktır. Eğer fiyat istikrarı istiyorsanız bunu çözecek yol da buradan geçer. Ne diyor? ‘Hastane, yol, köprü inşa etmeyelim, bunlar karın doyurur mu?’ Ya bunlar olmazsa sen diğer alanlardaki adımlarını nasıl atacaksın? Tam tersine bizim her alanda sürekli üretmemiz lazım. Bir ülkenin zenginliği üretimle olur. Bizim çalışmaktan ve üretmekten başka çaremiz yok. Ben muhalefete tekrar sesleniyorum. Üretim, üretim, üretim, hangi alanda olursa olsun. Çünkü bunlar hep birbirinin destekleyicisidir. Biri olmazsa öbürü olmaz. Hepsinin ayrı bir getirisi vardır ve bu getiriden ayrı çalışmak birbirini imha eder ama bunların kafası buna basmaz.”

Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’nun “Türk Yolu” projesinde Azerbaycan’ın yer almamasına ilişkin soruya karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Olaya bence oradan bakmamak gerekir. Bir defa İpek Yolu hattı olayı yeni bir olay değil. İnanın bu adam cahil. Bu adamın ne zaman, nerede hangi adımların atıldığından haberi yok. Bizim özellikle Çin’de yapılan bu uluslararası toplantıya, bizzat ben de katıldım o zaman… Ve bu millet tek parti CHP’sinin 1945 yılında Boraltan Köprüsü’nde yaşattığı utançla uzun yıllar yaşadı. Boraltan Köprüsü’nde yüzlerce Azerbaycanlı kardeşimizi Stalin Rusya’sına teslim ederek katline seyirci kalan CHP’nin bize yaşattığı utancı, biz Karabağ Savaşı’nda silip attık. Ve o utancı bize yaşatan o zamanın CHP’sidir. Bay bay Kemal şimdi yine bu millete bir utanç yaşatmaya söz vermiş olacak ki Azerbaycanlı kardeşlerimizi görmezden geliyor. Sözüm ona milliyetçi geçinen masa ortağı hanımefendi de tüm bunlara sessiz kalıyor” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan ve Türkiye arasında tesis ettikleri kardeşliği kimsenin bozamayacağını ifade ederek, sözlerine şöyle sürdürdü: “Bay bay Kemal’in elindeki haritanın ne olduğunu bilmiyorum ama biz Kars-Tiflis-Bakü demir yoluyla Azerbaycan üzerinden İpek Demir Yolu’nu zaten inşa ettik. Zavallı, senin bunlardan haberin yok. İki yıldır bu hat üzerinde Çin’e biz yük trenleri gönderiyoruz, gidip geliyorlar ama haberi yok. Zengezur Koridoru devreye girdiğinde İpek Demir Yolu’nun da içinde yer aldığı orta koridora yeni bir soluk borusu daha açılacak haberin olsun. Bunu da bil Kılıçdaroğlu. Bunun için Nahçıvan’ı Azerbaycan’a, dolayısıyla Türkiye’yi Azerbaycan’a bağlayacak Zengezur Koridoru’na büyük önem veriyoruz. Bay bay Kemal’in aklı bu işlere ermez. Çünkü o dış politika nedir bilmez, kardeşlik hukuku nedir bilmez, bölgenin dengeleri nedir hiç bilmez. Millî güvenlik nedir bilmez, terör örgütleriyle yol yürür. İşte Karabağ Savaşı’nda onun yanındaki çok önemsediği bir büyükelçinin ne denli bir densizlik yaptığını hatırlayın. Bunlar siyaset nedir bilmez. Bizim yıllar önce hayata geçirdiğimiz işleri ‘proje’ diye anlatmaya kalkarlar. Aklına geleni, eline tutuşturulanı okuyarak bu ülkenin yönetimine talip olunmaz. Kardeşim Aliyev, çok güzel ifade etti, Azerbaycan’ı bölgede dışlamak isteyenlerin hevesleri kursaklarında kalacaktır. Azerbaycan’la kardeşliğimize halel getirecek hiçbir projeye benim milletim izin vermez. Benim milletim bay bay Kemal’e de bu fırsatı tanımaz.”

Cumhurbaşkanlığı seçimi için getirilen 50+1 şartından geri dönülmesinin söz konusu olup olmayacağına dair soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir yapılanmaya veya böyle bir düzenlemeye katılacak olan siyasi partiler olursa bunun olmaması söz konusu değil, olabilir. Doğrusu ben de olmasından yanayım. Tabii buradaki 50+1, oran itibarıyla 50+1 oranı değil biliyorsunuz. Yüzde 50+1 oy, bu demek. Bu seçimden sonra böyle bir adım atılabilir. Ve eğer bu adım karşılık bulursa, çünkü anayasa değişikliği gerektiriyor, olmaması için hiçbir neden yok. Ben şahsen böyle bir adımın atılması hâlinde buna taraftarım. Ve temennim odur ki seçim sonrasında atılacak bu adımla bir netice alırsak, o zaman seçim süreçleri çok daha rahat olacaktır, çok daha kolay olacaktır” cevabını verdi.

“TÜM ENERJİMİZİ ÖNCELİKLİ OLARAK DEPREM BÖLGESİNDEKİ İNŞA VE İHYA ÇALIŞMALARINA VERECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “14 Mayıs’ta seçimi kazandığınız takdirde ilk icraatınız ne olacak?” sorusunu ise şöyle cevapladı: “Şöyle ifade edeyim, bizim biliyorsunuz bu seçimlerden sonra ilk icraat kardeş, dost ülkelere ziyaretlerdir. Ve 21 yıldır aralıksız eser ve hizmet üreten ve yatırım yapan bir parti olarak 14 Mayıs’tan sonra da eser, hizmet üretmeye, yatırımlarımızı süratle devam ettirmeye gayret edeceğiz. Tabii tüm enerjimizi öncelikli olarak deprem bölgesindeki inşa ve ihya çalışmalarına vereceğiz. Buraları ziyaret ve bu ziyaretlerle beraber de uluslararası diplomaside bizim gitmemiz gereken ülkeler var. Azerbaycan gibi, Kuzey Kıbrıs gibi, bunun yanında Körfez ülkelerinden ziyaret edeceğimiz ülkeler var. Bunlarla bu işleri devam ettireceğiz. Tabii ülke genelinde de topyekûn bu kentsel dönüşümümüzü çok daha güçlü bir şekilde devam ettireceğiz. İnşallah seçimden sonra ekonomiden savunma sanayiine, enerjiden teknolojiye her alanda Türkiye Yüzyılı atılımlarımızla az önce gösterdiğim bu seçim beyannamemizdeki kronolojik yapıyı çalıştırmaya devam edeceğiz. Vatandaşlarımıza sözümüz var. Sözümüzü yerine getirene kadar da durmak yok, yola devam edeceğiz.”

Gazetecilerin sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini, “Ben de özellikle tüm arkadaşlarıma böyle bir akşamda bizlere misafir oldular, şahsım, milletim adına çok teşekkür ediyorum. Pazar günü inşallah seçimlerimizin hayırlısıyla tamamına ermesi, fazla uzamadan da milletin iradesinin tecellisini görmek, milletin yönetimde asıl söz sahibi olduğunu görmek ve 14 Mayıs bir kere daha inşallah demokrasi bayramı olacaktır. Bu bayramı yine hep birlikte kutlamayı Allah bizlere nasip etsin diyorum. Sizlere de tekrar çok teşekkür ediyorum” diyerek sonlandırdı.

“Türkiye; üretimiyle, istihdamıyla, ihracatıyla; küresel bir güç hâline geldi” “Türkiye; üretimiyle, istihdamıyla, ihracatıyla; küresel bir güç hâline geldi” için yorumlar kapalı 235993

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara programı çerçevesinde Pursaklar, Mamak-Altındağ ve Sincan mitinglerine katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pursaklar mitinginde yaptığı konuşmada, “Türkiye, artık üretimiyle, istihdamıyla, ihracatıyla; bölgesel olmanın da ötesine geçip küresel bir güç hâline geldi” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da ilk olarak partisinin Pursaklar ilçe mitingine katılarak vatandaşlara hitap etti.

Bu seçimlerde, Ankara’dan İstanbul’a, İzmir’den Erzurum’a, Samsun’a kadar ülkenin her yerinde milletin kendilerini bağrına bastığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Siyasi tarihimizde eşi benzeri görülmemiş bu kalabalıkların verdiği mesaj şuydu, milletimiz, kazanımlarına el uzatanları affetmez. Geleceğine göz dikenleri affetmez. Kendisiyle değil terör örgütleriyle yol yürüyeni affetmez. Biz bu ülkeyi böldürtmeyeceğiz. Bay bay Kemal, şunu bilesin ki bu ülkeyi böldürtmeyeceğiz. Yanına kimi alırsan al, kimlerle yol yürürsen yürü. Bu milletle yol yürümeyenleri 14 Mayıs’ta göreceğiz. Eser ve hizmet değil ayrımcılık peşinde koşanları benim milletim affetmez” dedi.

Milletin meydanlarda verdiği bu mesajı, pazar günü sandığa da yansıtacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Tek parti faşizminin alışkanlığıyla, iktidarı millî iradede değil kaosta, darbede, vesayette arayanları yine sandık korkusu sarmışa benziyor. Kayıplarına bahaneler uydurmak için şimdiden çalışmaya başladılar. Kendileri dâhil tüm partilerin temsilcilerinin olduğu sandık kurullarına bile güvenmiyorlar.”

“HERKESİ HAK ETTİĞİ REFAH SEVİYESİNE ANCAK BİZ ÇIKARTIRIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yıllarca, yüksek teknolojiye dayalı üretimden bilinçli olarak uzak tutulduğunu belirten, “Tarım ülkesi olmuşuz, ama çok düşük verimle ancak karnımızı doyuracak kadar üretim yapmışız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Madenlerimizi, en ilkel şekilde ve en düşük katma değerle çıkartabilmişiz. Sanayimiz, kol gücüne dayalı montajın ötesine geçememiş. Ticaretimiz, kendi ülkemizin sınırları içinde bile kadük bırakılmış, dünyaya açılmamış. Biz Türkiye’de, işte bu kısırdöngüyü kırdık” değerlendirmesini yaptı.

AK Parti iktidarlarının ülkeye 21 yılda kazandırdıklarının anlatıldığı videonun gösterilmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İşte bu sayede Türkiye, artık üretimiyle, istihdamıyla, ihracatıyla, bölgesel olmanın da ötesine geçip küresel bir güç hâline geldi. Tabii asıl sorunumuz enflasyon. Bilhassa gıda ve konut fiyatlarındaki dengeli olmayan yükseliş bizi de rahatsız ediyor ama seçim sonrası bu kiraları artıranların üzerine çok çok farklı gideceğiz, bunu bilsinler. Bunların önüne de öyle yasaklamayla filan geçilemez, onların çözümü de her konuda olduğu gibi yine üretimdir. Daha çok konut yapacağız ki ev ve kira fiyatları düşsün. Daha çok üretim yapacak, daha iyi depolama ve lojistik mekanizmaları kuracağız ki gıda fiyatlarında sert iniş çıkışlar olmasın. Allah’ın izniyle, bu ülkenin her meselesini çözdüğümüz gibi, bunların da üstesinden kim gelir? Tüm vatandaşlarım müsterih olsun 21 yıldır nasıl bunları çözdüysek yine biz çözeriz. İşçisinden memuruna, girişimcisinden esnafına, çiftçisinden emeklisine herkesi hak ettiği refah seviyesine ancak biz çıkartırız. Geçtiğimiz 21 yılda bunu ispatladık. Önümüzdeki dönemde daha iyisini yapacak olan da yine biziz.”

Yıkılmadan atlatılan her badirenin Türkiye’nin önüne yeni fırsatlar çıkardığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm dünyayı sarsan 2008 küresel finans krizinde bunu yaşadıklarını bildirdi.

Gezi olaylarından beri maruz kalınan her siyasi ve sosyal gelişmenin bir boyutunu da ekonominin oluşturduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kovid salgınında dünyadaki üretim ve tedarik zincirleri kırılırken biz, daha çok ürettik, daha çok sattık. Rusya-Ukrayna savaşı küresel bir krize dönüşürken biz, hem diplomatik hem ekonomik olarak kendimizi farklı bir yere koyduk. Enerjide, sanayide, ihracatta, istihdamda sağladığımız başarıların gerisinde dünyadaki gelişmeleri işte bu şekilde kendi lehimize çevirebilmek var. Peki, biz bu mücadeleyi verirken muhalefet ne yaptı? Son mahalli seçimleri hatırlıyorsunuz, değil mi? Büyük şehirlerde su yok. Ulaşımı, sütü, aklınıza gelen her şeyi ücretsiz yapma vaadinde bulunmuşlardı. Yaptılar mı? Hayır. Kazandıkları belediyelerde kimsenin işinden edilmeyeceği üzerine bay bay Kemal namus sözü vermişti. Ne oldu, bu söz yerine geldi mi? Dikkat edin namus sözü veriyor ama yerine gelmiyor.”

“TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONU BÜYÜK BİR HEDEFİN ADI”

Türkiye Yüzyılı vizyonunun, kendi kurdukları altyapının üzerinde yükselttikleri büyük bir hedefin adı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Karşımızda bizim 21 yılda yaptıklarımızı 21 haftada yıkacak bir zihniyet var. Aman ha kendiniz ve evlatlarınızın geleceği için her türlü kırgınlığı, küskünlüğü bir tarafa bırakın, sandığa sıkı sıkıya sarılın.”

“Pazar günü bu teröristlerle el ele olan bay bay Kemal’e ‘bay bay’ diyor musunuz?” diye sorup alandakilerden “Evet” cevabı alan Cumhurbaşkanı Erdoğan, pazar gününe kadar alandakilerin çok çalışmasını talep etti. Erdoğan, videonun bir bölümünde, “Buyurun, tüm teröristlerle bay bay Kemal el ele, omuz omuza. Gücünü onlardan alıyor. Bu ülkeyi biz böldürtmeyeceğiz. Bu ülkeyi teröristlerle el ele dolaşanlara kaptırmayacağız” diye konuştu.

Muhalefet partilerinin genel başkanlarının sadece siyasetinin değil, hayatlarının yalan olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bölücüyle kol kola girenden, özellikle soruyorum, LGBT’ciye yol verenden… Bu CHP LGBT’ci, HDP LGBT’ci, İYİ Parti LGBT’ci, yanlarındaki yavrucuklar, onlar da LGBT’ci. AK Parti’ye, LGBT sızamaz. Milliyetçi Hareket Partisi’ne LGBT sızamaz. Bütün bunlarla beraber Cumhur İttifakı’na LGBT sızamaz. Dolayısıyla biz aile kurumunun kutsiyetine inanan bir ittifakız. Ve bununla ilgili adımları inşallah seçim sonrası atacağız ve Anayasa değişikliğiyse anayasa değişikliği, yasaysa yasa. Bu adımlarla beraber güçlü aileleri kuracağız.”

Kendilerinin 21 yıldır sadece eser ve hizmet siyaseti yürüttüğünü bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, hangi tuzak kurulursa kurulsun hizmet etmekten, bedel ödeseler bile ülkeyi, şehirleri büyütmekten vazgeçmediklerini, çünkü ülkeyi, milleti aşkla sevdiklerini söyledi.

Seçim beyannamesinde gelecek dönemde yapacaklarını yüzlerce, binlerce başlık altında ilan ettiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu ülkenin hiçbir vatandaşının, söylediklerini yapacaklarından şüphe etmediğini, sadece bunun bile kendilerinin milletin gözündeki yerini ispatlamaya yeterli olduğunu söyledi.

KUYUBAŞI – ESENBOĞA HAVALİMANI – YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ METRO HATTI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kuyubaşı – Esenboğa Havalimanı – Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Metro Hattı Projesi’ni de yatırım programına aldıklarını, yakında ihalesine çıkacaklarını aktardı.

Vatandaşlara, “Doğal gaz faturalarınızı gördünüz değil mi?” diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne diyor altında, ‘Bu ayki faturanız devlet tarafından karşılanmıştır’. Çünkü biz bu ülkenin tüm zenginliklerini milletimizin emrine veriyoruz. Karadeniz’de doğal gazı aradık, bulduk, çıkardık, karaya getirdik, sizlerin hizmetine sunduk. Bunun sevincini de ilk ay faturanın tamamını ücretsiz yaparak, bir yıl boyunca da mutfak ve sıcak su tüketimini faturadan düşerek sizinle paylaşıyoruz” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütlerinden temizledikleri dağlarda şimdi petrol fışkırdığını belirterek, “Şimdi niye 40 yıldır oralarda terörün bitmediğini, bitirilmediğini daha iyi anlıyorsunuz değil mi? Allah’ın izniyle bu ülkenin neresinde bir doğal kaynak varsa çıkartıp ekonomiye kazandıracağız, milletimize kazandıracağız.” diye konuştu.

“EV HANIMLARIMIZI EMEKLİ EDECEĞİZ”

Sanayiyi, yüksek teknolojinin katma değeriyle Türkiye’nin kalkınmasına daha çok katkı verir hâle getireceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu şekilde ortaya çıkan zenginliği de milletin refahını artırmak için kullanacaklarını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İlk adımı da kaynağını doğal gaz ve petrol gelirlerimizden oluşturacağımız bir Aile ve Gençlik Bankası kurarak atıyoruz. Bu bankanın finansmanıyla, primlerinin üçte birini ödeyerek ev hanımlarımızı emekli edeceğiz. Her hanede en az bir çalışan olmasını sağlayacağız. Gençlerimize, eğitimden istihdama, kendi işini kurmadan evlenmeye kadar her aşamada destek vereceğiz. Evlenmek isteyen gençlerimize faizsiz, ilk 2 yılı ödemesiz 4 yıl vadeli 150 bin lira kredi alma imkânı getireceğiz. Bakın bay bay Kemal ne diyor, Londra tefecilerinden 300 milyar dolar getirecekmiş. İnandınız mı? Adamın hayatı yalan.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayata atılmak isteyen gençlerin sigorta primlerini ve maaşlarının bir kısmını karşılayarak iş garantili meslek eğitimine yönlendireceklerini, üniversite öğrencilerini, alacakları ilk cep telefonu ve bilgisayarın özel tüketim vergisini düşmekten, kredi, burs ve yurda kadar her alanda desteklemeyi sürdüreceklerini bildirdi.

“Türkiye’nin zengin insan potansiyelini en üst düzeyde değerlendirmek için ne gerekiyorsa yapacağız” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimler için destek isteyerek, şunları kaydetti: “İsterseniz buluşmamızı, ahdimizi yenileyerek bitirelim. Yola çıkarken ne dedik, 4 temel üzere Türkiye’yi büyüteceğiz. ‘Eğitim, sağlık, adalet, emniyet’ dedik ve onun üzerine ulaşımı, tarımı, enerjiyi getirdik. Bütün bunlarla beraber Ankara’mızda şu anda bizim en önemli adımlarımızdan bir tanesi 2 şehir hastanemiz. Çok önemli değil mi? Hele hele, Pursaklar’da da devlet hastanesini yaptık mı, yaptık. Bir tarafta Bilkent, öbür tarafta Etimesgut. Buralardaki hastanelerimizle ikisinin sadece 8 bin kapasitesi var.”

“MİLLETİMİZİN TÜRKİYE YÜZYILI’NI NASIL SAHİPLENDİĞİNİ BİZZAT MÜŞAHEDE EDİYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pursaklar programının ardından Hüseyingazi Mahallesi’nde düzenlenen Mamak-Altındağ mitingine katılarak halka hitap etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, katılım rakamını aldığını alanda 100 bin kişinin olduğunu söyledi.

Ankara’nın daha önce Başkent Millet Bahçesi’nde ayrı bir destan yazdığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ziyaret ettiğimiz her şehirde, milletimizin Türkiye Yüzyılı’nı nasıl sahiplendiğini bizzat müşahede ediyoruz. Maşallah, Ankara’mız bu konuda çok güçlü bir duruş sergiliyor. Pazar günü inşallah balkon konuşmamızın hazırlığını yaptınız mı? Var mısınız? Ona göre, sandıklar patlamalı. Altındağlı ve Mamaklı kardeşlerimin şu karşımda gördüğüm kararlılığı bizim de çalışma şevkimizi artırıyor. Bugün burada 2002’de ülkemizin yönetimine gelirken teneffüs ettiğimiz havayı aldık. Bugün burada 2007’de vesayete meydan okurken yaşadığımız duyguları hissettim. Şu ihtişama, katılıma bak. Bay bay Kemal şimdi ne yaptı? Adaylardan bir tanesi adaylıktan çekilmiş. Tabii, niye çekildi anlamak mümkün değil. Doğrusu üzüldüm. Keşke bu yarış sonuna kadar böyle devam etseydi ama ne oldu da acaba çekildi bilemiyorum. Şimdi biz tabii yola diğerleriyle devam ediyoruz. Önemli olan benim milletimin vereceği karar.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün alanda, 2013’ten itibaren Gezi olaylarından, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimlerine kadar maruz kaldıkları her saldırıda milletle yaşadıkları bütünleşmeyi gördüğünü dile getirdi.

Altındağ ve Mamak mitinginde, demokrasi ve kalkınma atılımlarını gerçekleştirirken önlerine çıkartılan engelleri aşarken aldıkları desteği tekrar yaşadıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin asırlık eksiklerini nasıl birlikte tamamladıysak inşallah Türkiye Yüzyılı’nı da sizlerle birlikte yükselteceğiz” ifadelerini kullandı.

Alandakilere, Millet İttifakı ve ittifakı destekleyenlerin açıklamalarının yer aldığı videoyu izleten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bay bay Kemal’in geçmişi bu. Bugünü bu, hayal ettiği Türkiye bu. Vesayetten, darbecilerden, terör örgütlerinden, tefecilerden kurtardığımız Türkiye’ye bunlar ne verebilir? Önlerine gelene makam, mevki vadederek, milletin kazanımlarını yıkma tehdidi savurarak, bu ülkenin yönetimine talip olunur mu? Yalan ve iftira siyasetiyle belki CHP’de genel başkanlık koltuğunu koruyabilirsiniz ama milletimiz size kendi kaderini teslim etmez. Bakınız az önce gördüğünüz manzara. Biz Atatürk Havalimanı’na indik. Bizden önce bay bay Kemal Atatürk Havalimanı’na gelmiş 1,5 saat kadar önce. FETÖ’cüler tankların arasından onu alıyorlar, geçiriyorlar ve Bakırköy Belediye Başkanı’nın evine gidiyor. Orada kahvesini yudumluyor. Takip ettiği nedir? Erdoğan’ı nasıl vuracaklar onu izliyor. Çünkü biz Atatürk Havalimanı’na indiğimizde savaş uçakları üzerimizden gelip geçiyordu. Ama öldürmeyen Allah öldürmez.”

“PKK’lıları, FETÖ’cüleri, cezaevinden salma, devlete doldurma sözüyle belki birilerine şirin gözükebilirsin Kılıçdaroğlu ama millet size ülkesini teslim etmez” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan alandakilere “Kimdir bu Selo?” sorusunu yöneltti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle konuştu: “Bu Selo, Diyarbakır’da 51 Kürt kardeşimizin ölümüne neden olan haindir. Ve 51 Kürt kardeşimizi öldüren bu Selo, şimdi Kılıçdaroğlu, diğerleri bunu kurtarmak için canhıraş çalışıyorlar. Başaramayacaksınız. Allah’ın izniyle biz geliyoruz yine, başaramayacaksınız. Tefecilere ülkenin kaynaklarını akıtma vaadiyle belki Londra’nın tefecilerinden 300 milyar dolar getirecekmiş, Neye dayanarak, kim veriyor bu parayı? Nerede bu paralar böyle yollara savruldu? Şimdi bir de LGBT olayı çıktı. LGBT gibi sapkın akımlara, mavi boncuk dağıtarak belki İstanbul’un belli semtlerinden bay Kemal alkış alabilirsin ama bu milletin evlatları bu ülkeyi sana teslim etmez.”

“BİZİM TIPKI SEVGİMİZ GİBİ ÖFKEMİZ DE MİLLETİMİZ İÇİNDİR”

Birilerinin kendilerini seçim döneminde, özellikle havayı biraz germekle suçladığını işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Ama kalkıp da terör örgütünün bu ülkeyi nasıl germek istediğini hiç konuşmuyorlar. Teröristler neler yapıyor, bunu konuşmuyorlar. Biz, ülkemizin ve milletimizin menfaatleri söz konusu olduğunda değil havayı germek, gerekirse dünyayı da yerle bir ederiz. Bizim tıpkı sevgimiz gibi öfkemiz de milletimiz içindir. Kendi adımıza kimseyle kavga etmeyiz ama milletimiz söz konusu olduğunda kimseyi gözümüz görmez. Bunu terörle mücadelede gösterdik mi? Cudi’de gösterdik mi? Gabar’da gösterdik mi? Tendürek’te gösterdik mi? Bestler Deresi’nde gösterdik mi? Teröre karşı bundan sonra da göstermeye devam edeceğiz. Millî iradeye karşı her oluşumda biz varız. Ülkemizi köşeye sıkıştırma çabalarında gösterdik, bundan sonra da göstermeyi sürdüreceğiz. Bu seçimlerde her türlü sertliği kabul ederiz ama çirkinleşmeye karşıyız. Size buradan küçük bir siyaset tüyosu vereyim; çirkinleşen taraf, çirkefleşen taraf, kaybedeceğini anlayan taraftır. Kimi FETÖ usulü kaset tehdidiyle çirkinleşiyor, kimi kürsüde diliyle çirkinleşiyor, kimi sokakta insanımıza sataşarak çirkinleşiyor. Ben sadece şu kadarını söyleyeyim, siz ülkemizdeki siyasi iklime bakın ve kimin çirkinleştiğine kendiniz karar verin.”

“GENÇLERİMİZE HAYAL KURMA İMKÂNINI, GERÇEKLEŞTİRDİĞİMİZ DEMOKRASİ VE KALKINMA ATILIMLARI VERİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yürüttükleri her mücadeleyi, verdikleri her kavgayı, ülkenin hanesine yazdırdıkları her kazanımı milletle gerçekleştirdiklerini dile getirerek, “Bugüne kadar girdiğimiz 15 seçimin tamamını, hem de açık ara önde bitirmiş olmamız bunun ispatıdır. Bunun için biz her fırsatta Türkiye’nin 21 yıllık kazanımlarını rakamlarıyla, örnekleriyle hatırlatmaya çalışıyoruz” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan gençlerle her bir araya gelişinde onların hayal gücünün genişliğinden çok etkilendiğini anlattı.

Gençlerin nasıl bu kadar geniş hayal gücüne sahip olabildiklerini soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sadece internet, sadece sosyal medya bunu sağlamaya yeterli mi? Cevabını ben söyleyeyim, gençlerimize bu genişlikte hayal kurma imkânını, bizim ülkemizde gerçekleştirdiğimiz demokrasi ve kalkınma atılımları veriyor. Okullarına, üniversitelerine, yurtlarına bakıyorlar, daha iyisini, daha fazlasını hayal edebiliyorlar” diye konuştu.

İlkokul, ortaokul, lise sıralarının üzerinde kitapların olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisinin öğrencilik yıllarında bu tür kitaplar olmadığını, teksir kâğıtlarıyla okuduklarını anlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, çocukların da aynı sıkıntıyı yaşamaması için kuşe kâğıtlı ders ve yardımcı kitapları, sıraların üzerine koyduklarını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 76 olan üniversite sayısını da 208’e çıkardıklarını, şu anda üniversitesi olmayan ilin kalmadığını hatırlattı.

Ankara’da şu anda iki şehir hastanesi olduğunu işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ikisinin oda sayısının 4 bin küsur olduğunu vurguladı.

“TÜRKİYE YÜZYILI’NI BERABER İNŞA ETME TEKLİFİNDE BULUNUYORUZ”

Gençlerin şehirlerin daha güzelini, daha modernini, spor tesislerinin daha gelişmişini hayal edebildiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu hayatın her alanında geçerli. Gençlerimiz iyi ki de böyle yapıyor. Biz gençlerimizden işte tüm bu hayalleri birlikte gerçekleştirmek için destek istiyoruz. Şu anda Türkiye genelinde 850 bin kapasiteli yurtlar yaptık. Modern yurtlar yaptık. Gençlerimizi asla kendi arka bahçemiz olarak görmedik. Gençlerimizi asla popülist söylemlerle, sosyal medya kampanyalarıyla yönlendirilebilecek, sıradan bireyler olarak görmedik. Tam tersine gençlerimizin ‘kökü mazide olan ati’ anlayışıyla bizden aldıkları bayrağı daha ileriye taşıyacaklarından emin olduk. Şimdi de onların zamanlarının misafiri olduğumuzun bilinciyle, kendilerine Türkiye Yüzyılı’nı beraber inşa etme teklifinde bulunuyoruz. Yeter ki gençlerimiz, kendilerini kısır ideolojik tartışmaların, hayat biçimi dayatmalarının içine hapsetmesinler, ufuklarını hep açık tutsunlar. İşte o zaman önümüzdeki aydınlık yarınlara doğru hep beraber daha emin adımlarla yürüyeceğiz.”

“GEMİLERİMİZLE PETROLÜMÜZÜ, DOĞAL GAZIMIZI KENDİMİZ BULUYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin tüm gençlerini öz evlat mertebesinde gördüğünü, hiç kimseyi dışlamadan, küçümsemeden, ötekileştirmeden kucakladıklarını söyledi.

Her gencin, gelecek hayallerinin de özgürlük taleplerinin de adalet beklentilerinin de başlarının üstünde yeri olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tek şartımız var, ülkesine, milletine, değerlerine düşmanlık etmesin. Bunun için ne yapacağız? Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız” dedi.

Türkiye’nin son 21 yılının asırlık demokrasi ve kalkınma eksiklerini tamamlamakla geçtiğini, bunun için nice tuzakları, oyunları bozduklarını, engelleri aştıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, altyapısıyla, üstyapısıyla, güvenliğiyle tüm imkânlarıyla küresel gelişmiş ülkeler liginde Türkiye’nin giderek daha da yükseldiğini kaydetti.

Eser ve hizmet siyasetlerinin meyvelerini topladıkça ortaya çıkan değerin milletle paylaşıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada görülen krizlerin ülkeye etkileri sebebiyle zaman zaman sıkıntılar yaşansa da hızla sorunların çözülerek yükselişin sürdüğünü belirtti.

İşçi ve memur ücretlerinden emekli maaşlarına esnaf desteklerinden sosyal yardımlara kadar her alanda bunu yaptıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşın refah kaybını, gelirini artırarak süratle telafi ettiklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllardır yaptıkları yatırımların sonuçlarını da almaya başladıklarını, savunma sanayiindeki projelerin katlanan bir hızla gelire dönüştüğünü bildirdi.

Turizmde rekor üstüne rekor kırıldığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendi sondaj gemilerimizle, sismik araştırma gemilerimizle petrolümüzü de doğal gazımızı da artık kendimiz buluyoruz. Terörden arındırdığımız Gabar’da petrolü bulduk mu? Bor başta olmak üzere sahip olduğumuz madenleri yeni yatırımlarla yüksek katma değerli ürünlere dönüştürdük mü? Böylece elde ettiğimiz geliri ne yapıyoruz biliyor musunuz? Artık Aile ve Gençlik Bankasını kurduk ve bu bankadan ailelerimizle, gençlerimizle bunu paylaşıyoruz” şeklinde konuştu.

Altyapı yatırımlarının önemli ölçüde tamamlandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ankara’da altyapı adına mevcut Belediye Başkanı bir şey yaptı mı? Ne yapıldıysa Melih Bey döneminde yapıldı. Belediyecilik adına en ufak bir şey, bu zat yapmadı. İstanbul’da öyle. İzmir rezalet. İşte bunlara önce pazar günü bir ders verelim. Ardından da 2024’te yerel yönetimler dersini verelim” dedi.

“CUMHURİYETİMİZİN BAŞKENTİ ANKARA’YA YİNE TARİH YAZMAK YAKIŞIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan Ankara’da son olarak, partisinin Sincan Atatürk Caddesi’nde düzenlenen mitinginde vatandaşlara hitap etti.

Altındağ ve Pursaklar’da yaptığı mitinglere 60 ve 100 bin kişinin katıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sincan’da da 135 bin kişinin olduğunu söyledi.

Milletin girdikleri her mücadelede kendilerini desteklediğini, 15 seçimde sandıktan birinci çıktıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Milletimiz, vesayetinden darbecisine üzerimize kuralsızca yürüyenlerin karşısında, tıpkı burada olduğu gibi meydanları doldurarak yanımızda yer aldı. Bay bay Kemal neyle geldi? Kasetle geldi. Şimdi de cumhurbaşkanı adaylarından birini saf dışı bıraktı. Nasıl bıraktı? Herhalde o da şöyle yarın, bilemediniz cumartesi günü ortaya çıkar. Değil mi? Çünkü bunların bütün işi fırıldak. Bundan sonra bay bay Kemal’e fırıldakçı da diyebilirsiniz ama asıl dersi sandıkta vereceksiniz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün burada bir kez daha milletle birlikte tarih yazmaya hazırlandıklarını belirterek, şunları söyledi: “Bu tarih, Türkiye Yüzyılı tarihidir. Bu tarih, Türkiye’nin üzerinde yazılan senaryoların bir kez daha yırtılıp atılması tarihidir. Bu tarih, milletimizi ayrıştırarak aramıza nifak tohumları ekme oyunlarını bir kez daha boşa çıkarma tarihidir. Bu tarih, insanımıza kurulan sinsi tuzakları bir kez daha bozma tarihidir. Son devletimiz, Cumhuriyetimizin başkenti Ankara’ya yine tarih yazmak yakışır. Bunlar kimlerle beraber? Teröristlerle… Kandil’deki teröristler bunlara talimat veriyor, diğer teröristler bunlara tarih veriyor. Bunlarla el ele, omuz omuza yürüyorlar mı? İşte bu terör örgütleriyle beraber olan bay bay Kemal ve avanesini pazar günü sandıklara gömüyor muyuz? Ankara’nın yükselen yıldızı Sincan’a bu tarihin en şanlı bölümünü yazmak yakışır.”

Bunun için pazar gününe kadar çok çalışılması ve sandıklara sahip çıkılması gerektiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “14 Mayıs demokrasi şölenimiz şimdiden hayırlı olsun.” dedi.

“ENGELLİLERDEN YAŞLILARA TOPLUMUN HER KESİMİNİ DESTEKLEDİK”

Bu ülkedeki 85 milyonun tamamını ayrım yapmadan sevdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 21 yılda, 81 vilayetin her karışına yönelik eser ve hizmetlerle bunu ispatladıklarını dile getirdi.

Uluslararası alanda ülkenin itibarını yükselttiklerini, milletin öz güvenini artırdıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Engellilerden yaşlılara toplumun her kesimini destekledik. Sosyal yardım programlarıyla ülkemizde sahipsiz kimse bırakmadık” dedi.

Mitingde AK Parti’nin ülkeye kazandırdığı hizmetlere ilişkin videonun gösterilmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunlar sadece özet. Yaptıklarımızı tek tek saymaya kalksak günler yetmez. Bugün Cumhuriyetimizin ilk asrını bitirip yeni asrına adım atmaya hazırlanırken Türkiye Yüzyılı hayalini eğer konuşabiliyorsak işte bu sayededir” diye konuştu.

Asırlık demokrasi ve kalkınma eksiklerini gidermek için gece gündüz çalışırken birilerinin de hep bugünkü koalisyon masası gibi takoz siyaseti yaptığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tek parti faşizminin mirası olan milletin gönlüne girmeden vesayetle, darbeyle ülke yönetimine gelme alışkanlığından hiç vazgeçmediler. Rahmetli Menderes’i idama gönderirken bunların yürekleri sızlamadı. İdeolojik kavgalarla milleti birbirine düşürürken kalpleri ürpermedi. Rahmetli Özal’ın ülkemize çağ atlatma hayalini baltalarken zerre kadar pişmanlık duymadılar. Bizim iktidarlarımız döneminde de bu zihniyetin akıl ve vicdan kabul etmeyecek ayak oyunlarıyla karşılaştık. Hamdolsun sağladığımız güven ve istikrar iklimi sayesinde tüm bunların üstesinden gelerek ülkemizi hedeflerinden koparmadık. İşte Ankara Büyükşehir Belediyesi… Ne yaptı Allah aşkına geldiğinden bu yana? 4 yıl içinde ne yaptı? Biz geldiğimizde Ankara’da şöyle büyükçe bir havalimanı yoktu. Mevcut havalimanını biz yaptık. Havalimanından şehre yolu o zamanki büyükşehir belediye başkanı olarak Melih Bey yaptı. Bu yol ve havalimanı bizim eserimiz.

Çünkü biz eserlerimizle konuştuk. Ziya Paşa ne diyor; ‘Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri.’”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, insanların sağlığının kendileri için çok önemli olduğunu, yola çıkarken eğitim, sağlık, adalet, emniyet, ulaşım, enerji, tarım, dış politika konularında adımları attıklarını, hâlâ da atmaya devam ettiklerini belirtti.

“ESKİ TÜRKİYE ÖZLEMLERİNDEN VAZGEÇMİYORLAR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan muhalefeti eleştirerek, “Bunların vizyonu burunlarının ucunu görmeye bile yetmeyecek kadar sığdır. Gerçi önlerine nasıl bir ufuk serersek serelim yine de eski Türkiye özlemlerinden vazgeçmiyorlar. Bunlar 2007 ve 2011 seçimlerine vesayetle kol kola girdiler. Bunlar 2014 ve 2015 seçimlerine FETÖ ile kol kola girdiler. Bunlar 2018 seçimlerine eski Türkiye’nin tüm hastalıklarını savunarak gittiler. Bunlar şimdi de karşımıza PKK’sı, FETÖ’sü, tefecisi yetmemiş olacak ki yanlarına LGBT’yi de alarak çıktılar. Kardeşlerim bu CHP, LGBT’ci mi? Bu HDP, İYİ Parti, LGBT’ci mi? Bir de yanlarında o yavrucuklar var. Onlar da ‘Hayır’ diyorlar mı? Onlar da hâllerinden memnun. AK Parti, MHP, Cumhur İttifakı LGBT’yi semtine sokmaz.”

Ailenin kutsiyetine inandıklarını, güçlü ailenin, güçlü milleti oluşturduğunu, yola böyle çıktıklarını ve böyle devam ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimden sonra ve yapacakları değişikliklerle, güçlü aileyi, milletin oluşumunda en önemli taban olmak üzere kanunlaştıracaklarını, yapabilirlerse Anayasa değişikliğine gideceklerini dile getirdi.

Muhalefetin hırsla saldırdığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Hadi bize saldırılarını anladık. Daha düne kadar kendileriyle birlikte olanlara bile acımıyorlar. Tehditler, hakaretler, şantajlar, karanlık pazarlıklar gırla gidiyor. Dün kasetle genel başkanlık koltuğuna getirilenler, bugün de yine aynı yöntemle cumhurbaşkanlığına atanmaya çalışıyorlar. İşte gördünüz artık ne yaptılarsa bir adayı geri çekilmeye mecbur bıraktılar. Anlaşılan o ki FETÖ yöntemleri yine iş başında. Ülkemizde siyasetin seviyesinin bu kadar düşürülmesine gönlüm razı değil. Bay bay Kemal sen kasetle geldin bunu biliyoruz ama benim milletim seni bu defa kasetle veya CD ile inşallah bir yerlere getirmeyecek. Tam aksine sana, ‘bay bay’ diyecek.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürlüğü döneminde yaşananlarla bazı CHP ve HDP’lilerin terör örgütü PKK ve özerklik söylemlerinin yer aldığı görüntüleri izletti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüntüler üzerine şunları kaydetti: “Buyurun, ne diyeyim ben. Gazi Mustafa Kemal’in partisi CHP’nin ortağının sözlerine bakın. ‘Siz Mustafa Kemal’in askerleri olsanız ne yazar. Bu it sürüleri, it sürüleri, it sürüleri.’ diyor. Hâle bak. Bay Kemal neredesin sen? Hangi yoldasın? Diyorum ki, bay bay Kemal bu teröristlerle el ele, kol kola bu yolculukta. Cumhuriyet Halk Partisinin içindeki Gazi’ye inanlar, Mustafa Kemal’e inananlar pazar günü bunun hesabını soracaklardır. İşte karşımızdaki tablo bu, milletimizin bu zata ülkesini teslim etmeyeceğine yürekten inanıyorum”

“ÜLKEMİZİN SAHİP OLACAĞI ZENGİNLİKLERİ DOĞRUDAN MİLLETİMİZİN REFAHINI YÜKSELTMEK İÇİN KULLANACAĞIZ”

Sincan’ın 28 haneli küçük bir köyden bugün 600 bine yaklaşan nüfusuyla Ankara’nın en büyük ilçelerinden biri hâline dönüştüğünü belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sanayisiyle ticaretiyle siyasi ve sosyal canlılığıyla Türkiye’nin özeti denilebilecek olan Sincan’ı anlamadan Türkiye’nin kodlarının çözülemeyeceğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 21 yılda yaptıkları yatırımların kendilerine yeni imkânlar sağlayacağını vurgulayarak, “Altyapı yatırımlarımızı tamamladığımız için bundan sonra ülkemizin sahip olacağı zenginlikleri doğrudan milletimizin refahını yükseltmek için kullanacağız. Mesela Karadeniz gazı, ülkemiz bu keşifle yüzlerce milyar dolarlık bir kaynağa kavuştu. Kendi doğal gazımızı kullanmaya başlamamızın sevincini hemen milletimizle paylaşmaya başladık” ifadelerini kullandı.

Terör örgütlerinden temizlenen Gabar’da sadece tek bir sahada Türkiye’nin yıllık kullanımının onda birini karşılayacak, kaliteli petrol bulunduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi 40 yıldır oralarda terörün niye bitmediğini, bitirilmediğini daha iyi anlıyoruz değil mi? Türkiye’nin sınır ötesi harekâtlarına tahammülsüzlüğün sebeplerini daha iyi anlıyoruz değil mi? Bay bay Kemal ve ortaklarının terör örgütlerine verdikleri sözlerin, askerlerimizi sınır ötesinden çekme taahhütlerinin sebeplerini daha iyi anlıyorsunuz değil mi? İnşallah önümüzdeki yıllarda petrol meselesinde de ülkemizin dışa bağımlılığını önemli ölçüde azaltacağız” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, savunma sanayiine yıllardır yatırım yaptıklarını, bu uğurda nice saldırıyı, nice iftirayı göğüslediklerini belirterek, savunma sanayii projelerinin, Türkiye’nin en iddialı ihracat kalemi hâline dönüşmeye başladığını ifade etti.

“KÜRESEL KRİZLERDEN ÜRETİMİMİZİ VE İSTİHDAMIMIZI ARTIRARAK ÇIKTIK”

Organize sanayi bölgeleri, endüstri bölgeleri ve lojistik bölgelerinin harıl harıl çalıştığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Devletimizin bu şekilde ortaya çıkan kazancını milletimize aktarmak için gerekli adımları atıyoruz. Dikkat ederseniz eskiden olsa ülkenin yıllarca belini doğrultamayacağı nice sıkıntının üstesinden kısa sürede geliyoruz. Darbe yaşadık, terör saldırıları yaşadık, ekonomik tuzaklar yaşadık, Kovid salgını yaşadık, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın yol açtığı küresel krizi yaşadık, deprem yaşadık. Tüm bunlara rağmen hamdolsun dimdik ayaktayız. Küresel krizlerden üretimimizi ve istihdamımızı artırarak çıktık. Terör saldırılarını, teröristlerin başlarını inlerinde ezerek püskürttük. Ekonomik tuzakları kendi programımızı uygulayarak boşa çıkarttık. Depremin altından şehirlerimizi bir yılda ayağa kaldıracak çalışmalarla kalkıyoruz. İşçimizin, memurumuzun, emeklimizin gelirlerinde sıkıntıların yol açtığı refah kayıplarını giderecek artışlar yapıyoruz. Sanayicimizi, esnafımızı, sanatkârımızı hibe ve teşviklerle destekliyoruz. Pazar günü bunun için sıkı çalışalım yeter. Sonuçlar açıklanana kadar en küçük bir rehavete, tereddüde yer vermeyeceğiz. Kimsenin tahrikine gelmeden kendi işimize bakacağız. Tercihimizi doğrudan yana yaparak yolumuza devam edeceğiz.”