Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üzerinde yaşadığımız topraklar, bereketli Anadolu, sanat üretimi için büyük bir klasör gibidir” Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üzerinde yaşadığımız topraklar, bereketli Anadolu, sanat üretimi için büyük bir klasör gibidir” için yorumlar kapalı 88942

Cumhurbaşkanı Erdoğan,  “Üzerinde yaşadığımız topraklar, bereketli Anadolu, sanat üretimi için büyük bir klasör gibidir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Üzerinde yaşadığımız şu topraklar, şu bereketli Anadolu, sanat üretimi için büyük bir klasör gibidir. Bu, dosya dosya istiflenmiş kültürler ve medeniyetler içeren bir klasördür. Göbeklitepe’den, Eti’den, Lidya’dan, Frigya’dan, Roma’dan, Bizans’tan, Selçuklu’dan, Osmanlı’dan bugüne, katman katman kültür, tabaka tabaka medeniyet ve yığın yığın sanat barındıran zamanın ruhu, bu topraklarda iftiharla yaşamaktadır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin ilim, sanat ve kültür hayatına yön veren, eserleriyle aydınlatan isimleriyle buluşmanın mutluluğunu yaşadığını dile getirerek, 2020 yılı Cumhurbaşkanlığı Kültür-Sanat Büyük Ödüllerinin hayırlara vesile olmasını diledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödülleri takdim edilecek ilim, kültür ve sanat erbabını tebrik etti.

“SANATÇILARIN ÖNCELİKLE KENDİ GEÇMİŞİNE, KÜLTÜRÜNE, MEDENİYETİNE AİT OLANI ÖZÜMSEYİP BENİMSEMESİ GEREKLİ”

Gönlüne yansıyan ilhamları cömertçe paylaşan sanatçılar, kültür ve fikir erbabı için bir arada olduklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Onlar ki, sonsuzluğun güzelliklerini satırlara dizmek için sözü kelam derecesinde, kelamı şiir katmanında, şiiri mecazın kanatlarında kalemleriyle satırlara geçirirler. Bu şekilde, ilim ilim ilerek kitapları, harf harf heceleyerek ciltleri, fasıl fasıl haşiye düşüp rafları doldururlar. Hayata, hakikatin anlamını aramak için geldiklerini bilirler ve hayatımıza zarafet katmak üzere gelmeye devam ederler. Onları siz de tanırsınız. Bazılarını ben de tanıdım. Uzun tarih sayfalarında, bazen renklerle, bazen desenlerle, bazen taşlarla, bazen de seslerle medeniyetler inşa ediyor, çağları çağlara bağlıyorlardı. Marifetleri iltifat gördükçe sanatın adını resim koyuyor, şiir koyuyor, beste koyuyor, kemerler ve kubbelerle güzellikler yükseltiyorlardı. Kadim zamanlarda, o gönül eri gönlünden her ne üretirse caizeyle himaye görüyor, sanat yüceliyor, marifet iltifatla itibara eriyordu. Bugün caize yerine telif hakları geldi. Hükümdarların sanatçılara verdiği kaftanlar eskimiş, caizeler tarih olmuştur ama sanatçıların onlara verdikleri eserler hâlâ yaşıyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Üzerinde yaşadığımız şu topraklar, şu bereketli Anadolu, sanat üretimi için büyük bir klasör gibidir. Bu, dosya dosya istiflenmiş kültürler ve medeniyetler içeren bir klasördür. Göbeklitepe’den, Eti’den, Lidya’dan, Frigya’dan, Roma’dan, Bizans’tan, Selçuklu’dan, Osmanlı’dan bugüne, katman katman kültür, tabaka tabaka medeniyet ve yığın yığın sanat barındıran zamanın ruhu, bu topraklarda iftiharla yaşamaktadır” diye konuştu.

Bu coğrafyaya ait olduğu hâlde bugün dünya müzelerini dolduran, tarih yahut kimlik hırsızlığının işareti olan eserlere bakılmasını isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sadece bu bile, 100’üncü yılına yaklaşan Cumhuriyetimizin aslında ne kadar engin ve derin bir sanat mirasına, o mirasın yeniden üreterek dünyaya parmak ısırtacak eserler ortaya koyma potansiyeline sahip olduğunu göstermeye yeter” dedi.

Sanatçıların öncelikle kendi geçmişine, kültürüne, medeniyetine ait olanı özümseyip benimsemesi gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sanatçıların bununla da yetinmeyip evrensel olanı kucaklayan, dünyadaki gelişmeleri takipten asla geri durmayan bir anlayışla hareket etmesi gerektiğini söyledi.

“ZENGİNLİKLERİMİZİ SANATA DÖNÜŞTÜRÜP ÇAĞIN İDRAKİNE YENİ BİR KİMLİKLE SUNACAK OLAN SANATÇILARIMIZDIR”

“Millî olmayan milletlerarası olamaz, yerli olmayan evrensel içinde kendine yer bulamaz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zenginliklerimizi sanata dönüştürüp çağın idrakine yeniden ve yeni bir kimlikle sunacak olan sanatçılarımızdır. Bu bakış açısı, körü körüne taklitle, yabancı olana öykünüp durmakla değil, gönüle yansıyacak yerli ilhamlarla hayat bulacaktır” değerlendirmesinde bulundu.

Sanat teorilerinin çöktüğü, sanat tanımlarının başkalaştığı, sanat ortamının değişime uğradığı, sanat hırsızlıklarının yüzlere vurulduğu bir çağda yaşandığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “İşte bu çağda ülkemiz, dünyaya yalnızca yeni eserler sunmakla kalmayacak, geleceğin sanat kuramlarının payandalarını da temellendirecektir. Sanatçılarımız bu anlayışla hareket ettikçe, şairin ‘O mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler’ hükmü geçerliliğini yitirecektir. Biz işte o sanatçıyı bekliyoruz. Beklediğimiz o sanatçı, kimliğiyle birlikte deryasını bilecektir, önce kendisi olacaktır, davasını sanatıyla ifade edecektir. Beklediğimiz o sanatçı, vaktini ve enerjisini dünyanın iyiliği adına ürettiği eserleriyle gösterecek, sanatını icra ederken dünyadaki akranlarını geride bırakacaktır. Beklediğimiz o sanatçı, zulme ve adaletsizliğe karşı bir çığlık olarak yaptığı şarkısıyla dünya müzik listelerini sallayacak, müzikteki evrensel anlayışları değiştirecektir. Beklediğimiz o sanatçı, slogan atarak kendini göstermeye çalışmayacak, başarılarıyla dünyanın en muhteşem salonlarında ayakta alkışlanacaktır. Beklediğimiz o sanatçı, ortaya koyduğu bir sanat üslubuyla veya icat ettiği bir sanat formuyla adını sanat tarihine yazdıracaktır. Beklediğimiz o sanatçı, ürettiklerinden dolayı parmakla gösterilecek, üslubuyla herkesi peşinden sürükleyecektir. Beklediğimiz o sanatçı, gündemin peşinden savrulmak yerine dünyaya gündem verecek, performansıyla rekorlar kitabına girecek, tarzıyla sanat modası oluşturacaktır. Beklediğimiz o sanatçı, ait olduğu milleti hor görüp sürekli şikâyet etmek yerine kendi sanatını üretecektir. Beklediğimiz o sanatçı, muhalefetini sosyal medya hesabından savurduğu siyasi polemiklerle değil, kanatlanıp uçurduğu sanatıyla gösterecektir.”

Tarif ettiği sanatçıyı kendisi kadar milletin de beklediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her neredeyseniz, siz ey gönül eri sanatçılar bilin ki bu millet estetik manada küllerinden dirilmek ve yitik hazinesine yeniden kavuşmak için sizi bekliyor. Gelin ve geç kalmışlığımızı medeniyete, kabalıklarımızı zarafete, gönüllerimizi barışa, huzura ve sevgiye yöneltin. Gelin Türkiye’nin gücüne birlikte güç katalım” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerini Türkiye’de kültürün ve sanatın yücelmesinde emeği geçen, katkısı olan değerlere şükranlarını ifade etmek üzere verdiklerini vurgulayarak ödül verilecek isimlerin bu anlayışla belirlendiğini söyledi.

KÜLTÜR VE SANAT BÜYÜK ÖDÜLÜ SAHİPLERİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğer bu topraklarda bir Doğu-Batı sentezi mümkünse bunu kişiliğinde gerçekleştirebilmiş nadir insanlardan biri çok çok sevdiğim, saygı duyduğum Sadettin Ökten hocamızdır. Öyle ki onu dervişçe murakabelere dalarken de üniversite kürsüsünde en son teknolojik gelişmeleri anlatırken de görmek şaşırtıcı değildir” ifadelerini kullandı.

Ökten’in kendisini “Bitik olmayan fakat yitik olan bir medeniyetin çocuğu” olarak tanımladığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, eserleriyle Türkiye düşünce hazinesine büyük katkılar sağlayan Sadettin Ökten adına bu yılkı Kültür Tarih Ödülü’nün Celile Ökten’e takdim edileceğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödüle layık görülen Özdemir Erdoğan’ın da yarım asrı aşkın bir zamandır sanat icra eden bir müzisyen olduğunu ifade ederek, “Milletimizin maruz kaldığı kültürel saldırılara gücünü sanatından alan direniş ruhuyla karşı koyan Özdemir Erdoğan, toplumun bütün kesimlerine de aynı heyecanı aktarmaya çalışmıştır. Dillerden düşmeyen eserleriyle gönüllerde taht kuran Özdemir Erdoğan’a müzik alanındaki ödülümüzü takdim edeceğiz” dedi.

İsmail Kara’nın da İslami ilimlerde tarih ve felsefe alanlarında derin vukufiyeti ve özgün çalışmalarıyla adından söz ettirdiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sırat-ı Mustakim ve Sebilurreşad’ın bütün sayılarını satır satır okuyarak ve notlar çıkararak bir doktora tezi hazırlamış olması, dostları tarafından sebat, disiplin ve titizlik örneği olarak hâlâ zikredilir. Ufkumuzu aydınlatan kitapları, makaleleri ve birbirinden kıymetli talebeleriyle vazifesine devam eden İsmail Kara’ya bu yılki Sosyal Bilimler Ödülümüzü takdim edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Sinema alanındaki ödülün de Derviş Zaim’e takdim edileceğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Zaim’in 100 yılı aşkın bir maziye sahip olan Türk sinemasının millî bir kimlikle varlığını sürdürebilmesi ve insani hassasiyetlerini muhafaza edebilmesi için büyük mücadeleler veren bir sanatçı olduğunu dile getirdi.

Edebiyatın duygu, düşünce ve hayalleri güzel ve etkili bir şekilde yazıya dökme sanatı olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl edebiyat alanındaki ödülün de İbrahim Tenekeci’ye verileceğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bin yıllık Anadolu tarihimizde halk edebiyatımızda olsun, divan şiirimizde olsun nice şaheserin altına imzamızı attık. Bugün de aynı kaynaktan ilham alan ediplerimiz, şairlerimiz var ve onlar barışın, aşkın, kardeşliğin şiirini yazmaya devam ediyor. İbrahim Tenekeci de o değerlerimizden biridir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bilgiyi hikmetle taçlandıran ecdadımız, mimariden musikiye, görsel sanatlardan edebiyata kadar kültürün her alanında çok önemli eserler ortaya koymuştur. Zevkiselim sahibi her insanda hayranlık uyandıran bu eserler bizim coğrafyamızda neşet etmiş ve zamanla dünyanın dört bir tarafına dağılmıştır. Onları farklı coğrafyalardan taşıyarak bir araya getiren tutkulu sanatseverler sayesinde bizler sahip olduğumuz zenginlikleri bir kez daha fark etmenin gururunu ve mutluluğunu yaşarız” değerlendirmesinde bulundu.

Hilye-i Şerif ve Tesbih Müzesi ile İstanbul Resimleri Müzesi’nin kurulmasına öncülük eden Mehmet Çebi’nin de tutkulu sanatseverlerin ilk akla gelenlerinden olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, koleksiyon alanındaki ödülün de Mehmet Çebi’ye takdim edileceğini bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, merhum Necmeddin Okyay’ın da Vefa Ödülü’ne layık görüldüğünü açıklayarak, “Merhum Necmeddin Okyay, 20’nci asrın hezarfenlerindendir. Osmanlı zevk, estetik ve inceliğini şahsında mecz etmiş müstesna bir şahsiyet olan merhum, çocukluk döneminden itibaren kendisini hat sanatına adamıştır. Son dönemin tüm büyük üstatlarından aldığı derslerin hakkını veren, bununla kalmayıp talebeler yetiştiren hocamız, ebruda kendi geliştirdiği yöntemle ‘Necmeddin Ebrusu’ denilen bir tarzın da sahibidir” bilgisini paylaştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödül takdim edecek ilim, kültür ve sanat insanlarını tebrik ederek sanata yaptıkları katkılardan dolayı şükranlarını sundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nü alanlara ödüllerini takdim etti.

Kültür Tarihi alanında Sadettin Ökten adına Celile Eren Ökten, Müzik alanında Özdemir Erdoğan, Sosyal Bilimler alanında İsmail Kara, Sinema alanında Derviş Zaim adına Emre Oskay, Edebiyat alanında İbrahim Tenekeci, Koleksiyon alanında Mehmet Çebi’ye ödül verildi. Kültür ve Sanat Politikaları Vefa Ödülü ise merhum Necmeddin Okyay adına Ali Mecdi Okyay’a takdim edildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tören öncesinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödüllerini alanları kabul etti.

Previous ArticleNext Article

“Çanakkale bir milletin asli kimliğini bulduğu, küllerinden yeniden doğduğu bir dönüm noktasıdır” “Çanakkale bir milletin asli kimliğini bulduğu, küllerinden yeniden doğduğu bir dönüm noktasıdır” için yorumlar kapalı 95993

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Mart Şehitlerini Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 108. yıl dönümü nedeniyle düzenlenen törende yaptığı konuşmada, “Çanakkale, tarihi şanlı zaferlerle dolu bir milletin asli kimliğini bulduğu, üzerine serpilen ölü toprağını kaldırdığı, tıpkı bir Anka Kuşu gibi küllerinden yeniden doğduğu bir dönüm noktasıdır. Tüm yokluk ve imkânsızlıklara rağmen dönemin en modern ordularını dize getiren milletimiz, Çanakkale’de yazdığı destanla, İstiklal Harbimizi zafere ulaştıracak inancı, iradeyi ve direniş ruhunu da kuşanmıştır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 18 Mart Şehitlerini Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 108. yıl dönümü nedeniyle Şehitler Abidesi’nde düzenlenen törene katıldı.

Törende yaptığı konuşmada, canları ve kanları pahasına tüm dünyaya “Çanakkale Geçilmez” dedirten büyük kahramanları rahmetle anan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı şekilde vatanımızın bekası, milletimizin istiklal ve istikbali uğrunda toprağa düşen tüm yiğitlere Allah’tan rahmet niyaz ediyorum” dedi.

“ÇANAKKALE, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN KURULUŞ MÜJDESİDİR”

Mehmet Akif’in “Gök kubbenin altında yatar, al kan içinde. Ey yolcu, şu topraklar için can veren erler. Hakk’ın bu veli kulları taş türbeye girmez; Gufrana bürünmüş, yalnız Fatiha bekler” duasıyla şehitleri selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal, Çanakkale’yi ‘bugünümüzü kurtaran, maziye kahramanlığını ve büyüklüğünü iade eden, bu toprakları bize ebedi vatan yapan’ zafer olarak tarif ediyor. Gerçekten de Çanakkale, tarihi şanlı zaferlerle dolu bir milletin asli kimliğini bulduğu, üzerine serpilen ölü toprağını kaldırdığı, tıpkı bir Anka Kuşu gibi küllerinden yeniden doğduğu bir dönüm noktasıdır” şeklinde konuştu.

Tüm yokluk ve imkânsızlıklara rağmen dönemin en modern ordularını dize getiren Türk milletinin Çanakkale’de yazdığı destanla, İstiklal Harbi’ni zafere ulaştıracak inancı, iradeyi ve direniş ruhunu da kuşandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları kaydetti: “Bu yönüyle Çanakkale, Kurtuluş Savaşımızın adeta provası, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş müjdesidir. Çanakkale’yi, milletimizin bu topraklarda var olmak için verdiği en zorlu, en kutlu mücadelelerden biri olarak görüyoruz. Üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin, 108 sene önce burada yazılan o büyük destanı daima gururla hatırlıyoruz. Çanakkale, bizim için sadece iftihar vesilesi değil, aynı zamanda zorluklar karşısında bizlere mücadele azmi veren ilham ve güç kaynağıdır.”

85 milyonun tamamının Çanakkale’den, burada koyun koyuna yatan şehitlerden, ecdadın sergilediği mücadeleden alacağı çok kıymetli dersler olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle deprem ve sel felaketiyle yüreklerimizin yandığı bu sancılı dönemde, Çanakkale ruhuna tekrar ihtiyacımız var. Yaklaşık 49 bin kardeşimizin hayatını kaybettiği, 11 ilimizde ciddi yıkıma ve acıya yol açan depremin yaralarını, ancak bu ruhu dirilterek sarabiliriz. Nasıl 108 sene önce omuz omuza vererek imkânsızı başardıysak, asrın felaketinin üstesinden de yine dayanışmayla, yine kardeşlikle gelebiliriz. Milletimizin, depremin ilk anlarından itibaren ortaya koyduğu birlik ve beraberlik tablosu, bu konuda bizlere umut ve güven aşılıyor” ifadelerini kullandı.

“EN KISA SÜREDE ŞEHİRLERİMİZİ YENİDEN AYAĞA KALDIRACAĞIZ”

Ziyaret ettiği şehirlerde insanların metanetini, sabrını, vakarını ve hayata yeniden tutunma iradesini gördükçe, cesaret kazandıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “En büyük gücümüz olan bu seferberlik ruhunun zedelenmesine fırsat vermeden, inşallah gece-gündüz çalışarak, en kısa sürede şehirlerimizi yeniden ayağa kaldıracağız. Hiçbir insanımızı, umutlarını bize bağlamış hiçbir vatandaşımızı çaresiz, sahipsiz bırakmayacağız” dedi.

Çanakkale’nin, birbirine kenetlenmiş bir milletin aşamayacağı hiçbir engel, hiçbir badire olmadığını herkese gösterdiğini de vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, devleti ve milletiyle zorluklara göğüs gerecek, krizleri fırsata çevirecek, ‘küllerinden yeniden doğacak’ kapasiteye sahiptir. Yeter ki fitne ve fesat peşinde olanlara kulak asmayalım. Yeter ki birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize halel getirmeyelim. Yeter ki sürekli karamsarlık aşılayan şeamet tellallarına fırsat vermeyelim. Rabbim ülkemizi her türlü kazadan, beladan, afetten muhafaza eylesin diyorum” şeklinde konuştu.

Çanakkale Deniz Zaferi’nin 108. yıl dönümünü tekrar tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “18 Mart Şehitler Günü’nde Anafartalar Komutanı ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere bütün komutanlarımızı, kahraman Mehmetçiklerimizi, şehit ve gazilerimizi rahmetle anıyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şehitler Anıtı’na çelenk bırakmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı okundu. Bu sırada askerlerce saygı atışı yapıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması öncesinde, 16 Türk devletinin askerlerini giysileri ve bayraklarla temsil eden Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı, konuşma kürsüsü yanında kendilerine ayrılan alana konuşlandı.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve 2. Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız’ın da konuşma yaptığı programa, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ile gaziler ve vatandaşlar katıldı.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın şehitler için dua ettiği programda, Hacı Bayram Cami İmam Hatibi Yunus Koçan da Kur’an-ı Kerim okudu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dua edilmesinin ardından şehitlik defterini imzaladı ve şehitliklere karanfil bıraktı

.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 108. Yıl Dönümü Mesajı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 108. Yıl Dönümü Mesajı için yorumlar kapalı 97779

“108 yıl önce emperyalistlere karşı Anadolu’daki Türk varlığını korumak ve bin yıllık Türk topraklarını müdafaa etmek için verdikleri mücadeleyle milletimizi Çanakkale Zaferine ulaştıran bütün kahramanlarımızı ve aziz şehitlerimizi rahmetle, tazimle yâd ediyoruz.

Çanakkale Zaferi, Türk milletinin bağımsızlığından asla vazgeçmeyeceğini dünyaya bir kez daha ilan ettiği büyük ve tarihi bir kahramanlık destanıdır.

Anadolu’nun dört bir yanından gelerek yedi düvele karşı Çanakkale’de verilen topyekûn mücadelede ecdadımız, milletimizin zor günde nasıl bir ve beraber olduğunu göstermiş, şehit kanlarıyla sulanan toprağımıza düşmanın ayak basmasına izin vermemiştir.

Bugün biz de ülkemiz ve milletimiz için Çanakkale Zaferinde ortaya koyduğumuz ruh ve iradeyle çalışıyor, her türlü zorluğu birlik ve beraberlikle aşabileceğimize olan inançla mücadelemizi sürdürüyoruz.

Büyük bir kahramanlıkla, cesaretle yazılan şanlı tarihimize sahip çıkacak, Çanakkale ruhunu canlı ve diri tutmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.

Bize bu vatanı emanet eden şehitlerimize, gazilerimize şükran borcumuzu ödemek, vatanımızı ve bayrağımızı her koşulda müdafaa etmek için dün olduğu gibi bugün de yarın da mücadeleden bir an olsun geri durmayacağız.

Bu düşüncelerle, Çanakkale Zaferi’nin 108. yıldönümünü kutluyor, 18 Mart Şehitler Günü’nde bu toprakları bize emanet eden tüm şehitlerimizi ve başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere bütün kahramanlarımızı rahmetle, şükranla anıyorum.

Ruhları şad, mekânları cennet olsun.”