‘Uluslararası Hac Sempozyumu’ Ankara’da başladı ‘Uluslararası Hac Sempozyumu’ Ankara’da başladı için yorumlar kapalı 48264

Uluslararası Hac Sempozyumu açılışında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Kur’an-ı Kerim ve sünnet-i seniyye başta olmak üzere bu çerçevede oluşan medeniyet birikimimizin ışığında hac organizasyonuyla alakalı güncel sorunlara yeni yaklaşımlar ve çözümler aramaya çalışacağız.” dedi

Diyanet İşleri Başkanlığı Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürlüğünce ‘Değişen ve Gelişen Şartlar Bağlamında Hac’ başlığıyla düzenlenen ‘Uluslararası Hac Sempozyumu’ Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın katılımıyla gerçekleştirilen açılış oturumuyla Ankara’da başladı.

Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen oturumda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, sempozyumun hayırlara vesile olmasını dileyerek, sempozyumun gerçekleştirilmesinde emeği olanlara teşekkür etti.

Başkan Erbaş, Kur’an-ı Kerim’in insanları tevhide davet ettiğini dile getirerek “Tevhit inancının sembol ibadetlerinden biri de hac ibadetidir. Hz. İbrahim ile insanlığa duyurulan hac ibadeti, Kuran-ı Kerim’de, Allah’ın insanlar üzerindeki hakkı olarak tanımlanmıştır. Bunun bir gereği olarak da hac ve umrenin sırf Allah için yapılıp tamamlanması emredilmiştir. dedi.

Haccın her bir uygulamasının ifade ettiği mana ile Müslüman hayatının temel ilkelerini bünyesinde toplayan bir ibadet olduğunu ifade eden Başkan Erbaş, “Bireysel, sosyal ve evrensel düzeyde İslam düşünce ve ahlakının bir arada yaşanarak canlı tutulmasıdır. Dolayısıyla; yürekleri Allah ve Rasulünün sevgisi ile yanıp tutuşan mü’minler için en büyük özlem ve heyecan olan hac; mübarek bir yolculuk, kutlu bir ibadet ve tatlı bir vuslat olmasının yanında aynı zamanda büyük bir arınma iklimidir.” diye konuştu.

Başkan Erbaş, hac ibadetinin Müslümanlara İslam’ın en temel ilke ve değerlerini hem teorik hem de pratik olarak öğreten bir mektep olduğunu belirterek, “Mikat, ihram, tavaf, safa, merve, sa’y, tıraş olmak, vakfe yapmak, şeytan taşlama gibi birçok sembol ile öne çıkan hac ibadetinde asıl önemli olan, her sembolün ifade ettiği o büyük manayı idrak etmektir. Zira hac, bu semboller üzerinden bize varoluşu, yaratılış gayesini, kulluk bilincini, insani değerleri, güzel ahlakı öğretmektedir.” ifadelerini kullandı.

Haccın kardeşlik, dayanışma, paylaşma gibi değerlerin ve güzel ahlakın tahkim edildiği bir ibadet olduğunun altını çizen Başkan Erbaş, “Hac yolculuğunda ve ibadet esnasında müminler, bir tarağın dişleri gibi yan yana ve bir binanın tuğlaları gibi omuz omuza olmak zorundadır.” değerlendirmesinde bulundu.

“Hac, kardeşlik duygularının doruğa ulaştığı evrensel bir kongredir”

Başkan Erbaş, Müslümanların inanç, ahlak ve gelecek adına iki büyük evrensel ilkeye sahip olduğuna dikkat çekerek. Şöyle devam etti:

“Birincisi duygu, düşünce ve davranışlarımızı bir ve tek olan Allah’a kullukta buluşturan tevhit inancıdır. İkincisi ise bizleri tevhit inancı ekseninde güçlü bir kardeşlik duygusuyla buluşturan vahdet ahlakıdır. Biliyoruz ki daha iyi bir hayat ve gelecek kurabilmemizin yegâne yolu bu iki ilkeyi hakkıyla hayata hâkim kılmamızdır. Bu manada hac, adeta Müslümanların, her yıl iman ve tevhid ekseninde bir araya geldiği, kardeşlik duygularının doruğa ulaştığı ve vahdet şuurunun doyasıya yaşandığı evrensel bir kongredir. Dolayısıyla haccın, hayatın tamamını kuşatan ilkeler ile güzel ahlakı cem eden bir ibadet olduğu daha net anlaşılmaktadır. Ayrıca bu perspektif bizlere ibadet ve hayat ilişkisini de açıkça göstermektedir. İbadetler, kendimizle, çevremizle, toplumla, tabiatla ilişkimizi ahlak, merhamet ve sorumluluk ekseninde tutarak bize rehberlik etmektedir. Zaten ibadetlerin hayata dair yönünü göz ardı ettiğimizde ibadetin hem hikmetinden hem de faziletinden uzaklaşmış oluruz.”

“Kudüs ziyaretlerimize daha bir önem vereceğiz”

Hac ve umre ibadetlerinin ifası için yürütülen hizmetlerin Diyanet İşleri Başkanlığının sunduğu önemli hizmetlerden olduğunu ifade eden Başkan Erbaş, “Bu bilinç ve sorumlulukla Başkanlığımızca 1979 yılından itibaren hac; 1984 yılından itibaren de umre organizasyonları, sürekli geliştirilen bir tecrübe ile gerçekleştirilmektedir. 2015 yılından itibaren de Kudüs bağlantılı umre turları düzenlenerek medeniyetimizdeki önemli bir geleneği devam ettirmekteyiz. Bundan bir kaç ay önce Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürlüğümüze bağlı, Umre Hizmetleri Daire Başkanlığının adını Umre ve Kudüs Ziyaretleri Daire başkanlığı olarak değiştirdik. İnşallah bundan sonra Kudüs ziyaretlerimize daha bir önem vererek, Mescid-i Aksa’yı, Kudus’ü ziyaret etmek, bir farkındalık oluşturmak ve bu farkındalığı bütün dünyaya göstermek noktasında katkı sağlayacaktır.” şeklinde konuştu.

“Sempozyum, haccın etraflıca müzakere edileceği bir zemin oluşturmaktadır”

Başkan Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığının vatandaşların sağlık, huzur ve güven içerisinde hac ve umre ibadetlerini eda etmeleri için hizmet standartlarını her geçen yıl daha da üst seviyeye çıkarttığını belirterek, şunları söyledi:

“Bugün “Değişen ve Gelişen Şartlar Bağlamında Hac” başlığı altında açılışını yaptığımız bu uluslararası sempozyum, haccın hem fizikî hem de manevî boyutunun etraflıca müzakere edileceği bir zemin oluşturmaktadır. Burada hac ibadetinin teşri sürecinden fıkhî boyutuna, sosyolojik etkisinden kültürel yansımalarına, sağlıkla ilgili meselelerden eğitim yöntemlerine kadar pek çok açıdan ortaya konacak çok değerli tebliğ ve sunumları ilgi ve heyecanla takip edeceğiz. Asr-ı saadetten günümüze hac organizasyonlarının değişim ve gelişim süreçlerini yakinen müşahede edeceğiz. Kur’an-ı Kerim ve sünnet-i seniyye başta olmak üzere bu çerçevede oluşan medeniyet birikimimizin ışığında hac organizasyonuyla alakalı güncel sorunlara yeni yaklaşımlar ve çözümler aramaya çalışacağız.”

Sempozyumun en temel hedefinin hac ibadeti ve hac organizasyonuna dair çağın şartları ve imkânları çerçevesinde yeni bir ufuk oluşturmak olduğunu kaydeden Başkan Erbaş, “Bunun için öncelikle haccın fıkhî boyutuna dair birçok başlığın gelişen imkânlar ve değişen şartlar çerçevesinde yeniden ele alınması önemlidir. Söz konusu fıkhî zemin üzerine hac hizmetlerinin ve organizasyonlarının her yönüyle değerlendirilmesi; salgın hastalık başta olmak üzere güncel konuların ve diğer özel durumların etraflıca ele alınması, bundan sonraki hac organizasyonları için yeni bir perspektif oluşturacaktır.” diye konuştu.

“Hac ve umre için İslam aleminde büyük bir özlem oluştu”

Kovid-19 salgın nedeniyle 2020 yılı içerisinde Suudi Arabistan dışından hacca gidilemediğini hatırlatan Başkan Erbaş, şöyle konuştu:

“Hac ve umre için İslam aleminde büyük bir özlem oluştu. Rabbimden bir an önce bu salgın hastalığın insanlığın üzerinden, başından kalkması, def edilmesini niyaz ediyorum. Çünkü hac hakikaten müminler için birliğin, tevhidin, vahdetin sembolü. Kabe-i Muazzama’nın etrafında farklı renklerden, dillerden, ırklardan o kadar çok farklılığın bir tevhit, bir vahdet görüntüsüyle yerine getirildiği başka bir ibadet var mı? Bu salgın sebebiyle, İslam alemi bundan mahrum kaldı. Cenab-ı Hak en kısa zamanda bu beladan bütün insanlığı kurtarsın. Hep dua ediyoruz, duaya devam edeceğiz inşallah. Tedbir, tevekkül ve dua Müslümanın ayrılmaz parçaları, tedbirimizi alacağız. İnşallah 2021 yılında, bilemiyorum tabi salgının süreci nasıl devam edecek, artacak mı, azalacak mı, 2021 yılında hacca gidebilecek miyiz, gidemeyecek miyiz bilemiyoruz. Dua edelim inşallah imkanlar oluşsun, hastalık ortadan kalksın veya azalsın ve hiç olmazsa dünyanın her yerinden bir miktar Müslüman hacca gidebilsin. Bunun için hem tedbir hem duaya devam etmeliyiz.”

Başkan Erbaş, tüm katılımcılara teşekkürlerini ileterek, sempozyumun hayırlara vesile olması niyazında bulundu.

Başkan Erbaş, ayrıca sempozyum kapsamında hazırlanan, Sürre-i Humayun’a ait belgelerin ve Kabe-i Muazzama’nın örtülerine ait parçaların bulunduğu serginin de açılışını yaptı. Sergi, üç gün boyunca TDV sergi alanında ziyaret edilebilecek.

Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürü Remzi Bircan’ın selamlama konuşması yaptığı açılış oturumuna katılan, Suriye Hac Heyet Başkanı Muhammed Ebul Hayr Şükri, Ürdün Din İşleri Bakanlık Müfettişi Hatem Cemil es-Suhaymat, Afganistan Din İşleri Bakan Yardımcısı Muhammed Osman Tarık, Nijerya Hac Başkanı Zikrullah Hassan Alakunle ve Somali Din ve Evkaf Bakanı Ömer Ali Roble birer konuşma yaptı.

Yurt içinden ve yurt dışından katılımcıların olduğu sempozyumda, 91 tebliğ sunulacak.

Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonu ve Ankara Rıfat Börekçi Eğitim Merkezi Konferans Salonu’nda 20 oturum halinde gerçekleştirilecek sempozyum, Türkçe, Arapça, İngilizce olarak “hac.gov.tr/hacsempozyumu” adresi ile Hac ve Umre Hizmetleri Genel Müdürlüğü sosyal medya hesaplarından canlı olarak takip edilebilecek.

Previous ArticleNext Article

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi toplantısında konuştu Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi toplantısında konuştu için yorumlar kapalı 211351

Cumhurbaşkanı Erdoğan, çevrim içi katıldığı G20 Liderler Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, “Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarında yaşanan trajedi, artık insanlığın tahammül sınırlarını aşmıştır. Bakınız iki gün önce, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları günüydü. Yedi bine yakın masum Filistinli çocuk maalesef bugünü göremedi” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi’ne çevrim içi katılarak bir konuşma gerçekleştirdi.

Yeni Delhi zirvesinin ardından liderleri tekrar bir araya getiren Hindistan Başbakanı Modi’ye teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, son zirvenin, G20’nin küresel meselelerin çözümündeki öncü rolünü bir kez daha teyit ettiğini kaydetti.

Hindistan’ın Uttarakhand Eyaleti’nde yaşanan tünel kazası dolayısıyla üzüntülerini de dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmiş olsun dileklerinde bulundu.

Türkiye’nin de güçlü destek verdiği Afrika Birliği’nin daimi üyeliğe kabulü ile G20’nin nüfuz alanın daha da arttığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kutsal kitapları hedef alan saldırıların da G20 Bildirgesi’nde kınanmasını son derece isabetli bulduklarını belirtti.

Yeni Delhi sonrasında takibini yapacakları unsurlardan birinin de çok taraflı kalkınma bankalarının geliştirilmesi olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Küresel büyüme, finansman koşullarındaki daralma, jeopolitik gerilimler, uluslararası ticarette artan korumacı eğilimler, iklim değişikliği ve çevre sorunları gibi bir dizi faktörün etkisiyle yavaşlamaya başlamıştır. G20’nin, bu alanda lokomotif rol üstlenmesi gerektiğine inanıyorum. Kalkınmanın temel unsurlarından biri de, toplumun tüm bireylerinin, bu mücadelenin parçası hâline getirilmesidir. Bu anlayışla, biliyorsunuz 2015 dönem başkanlığımız sırasında Kadın 20 Grubu’nun kurulmasına liderlik ettik. Yeni tesis ettiğimiz Kadının Güçlendirilmesi Çalışma Grubu’yla Antalya’da attığımız bu adımı daha da güçlendirmiş oluyoruz.”

“GAZZE’DE AÇIKÇA SAVAŞ SUÇU VE İNSANLIĞA KARŞI SUÇ İŞLENMEKTEDİR”

Yeni Delhi zirvesinden sonra bu yana karşılaşılan küresel meydan okumaların, çeşitlendiği ve çetrefilleştiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, çok taraflı sistemin etkinliği her geçen gün daha çok sorgulandığını belirterek, sözlerine şöyle devam etti: “Ukrayna’daki savaş devam ederken, 7 Ekim’de bir başka krize uyandık. Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarında yaşanan trajedi, artık insanlığın tahammül sınırlarını aşmıştır. Bakınız iki gün önce, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları günüydü. Yedi bine yakın masum Filistinli çocuk maalesef bugünü göremedi. Çünkü İsrail yönetimi, bu çocukların en temel hakkı olan yaşama hakkını onların elinden aldı. Sularını, elektriklerini, gıdalarını, yakıtlarını keserek onları ölüme mahkûm etti. Filistinlileri kendi yurtlarından göçe zorladı; ölümden kaçmak için son bir umutla sığındıkları hastaneleri, okulları, kampları, ibadethaneleri, kiliseleri acımasızca bombaladı. Hatta bugüne kadar varlığını hep inkâr ettikleri nükleer bomba kullanma tehdidinde bulundu. Elini vicdanına koyan herkesin kabul edeceği gibi; bu yaşananların hiçbiri kendini savunma hakkıyla açıklanamaz. Burada açıkça savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlenmektedir. Bu suçları işleyenler, insanlığın vicdanıyla birlikte uluslararası hukuka da muhakkak hesap vermelidir.”

Kendilerinin hiçbir şekilde sivillere yönelik eylemleri mazur ve meşru görmediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, çevrim içi zirveye katılan tüm liderleri İsrailli-Filistinli, Yahudi-Müslüman-Hristiyan diye ayırmadan sivil ölümlerine karşı aynı tepkiyi vermeye davet etti. Dört günlük insani fasıla ilanı ve sınırlı sayıda da olsa rehine ve tutukluların takası konusunda mutabakata varılmasını, olumlu bir gelişme olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu adımın, önceliğimiz olan ve bir an evvel tesis edilmesini beklediğimiz kalıcı ateşkese ve barışa vesile olmasını temenni ediyorum” ifadesini kullandı.

“YENİ GÜVENLİK MİMARİSİNDE BAŞKA ÜLKELERLE BİRLİKTE SORUMLULUK ÜSTLENMEYE HAZIRIZ”

“Ateşkesin tesisi ve rehinelerin takasıyla ilgili görüşmeleri yakından takip ediyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son gelişmelerle birlikte, 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, İsrail’le yan yana barış içinde yaşayacak bağımsız bir Filistin Devleti’nin kurulmasının önemini hep birlikte tekrar gördük” dedi.

Liderleri, iki devletli çözümün en kısa sürede tesisi için de inisiyatif almaya çağıran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz Türkiye olarak, garantörlük dahil tesis edilmesi gereken yeni güvenlik mimarisinde başka ülkelerle birlikte sorumluluk üstlenmeye hazırız” ifadesini kullandı.

Bölgeye yönelik insani yardımlarını devam ettirdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugüne kadar, Mısırlı kardeşlerimizle iş birliği içinde, 11 uçak ve bir sivil gemi dolusu 666 bin ton yardım malzemesini El Ariş’e sevk ettik. Kanser hastaları ve çocuklar başta olmak üzere, yaralıların Türkiye’ye intikalini sağlayarak tedavilerini devam ettiriyoruz. Siz dostlarımı insani ve tıbbi yardımların kesintisiz temini ve Gazze’ye ulaştırılması konusunda da gereken adımları atmaya davet ediyorum” dedi.

Sözlerinin sonunda toplantıya ev sahipliği yapan Hindistan’a bir kez daha teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Aralık itibarıyla G20 Dönem Başkanlığı’nı devralacak Brezilya’ya da başarılar diledi.

“Cezayirli kardeşlerimizin Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları için gerekli kolaylıkları sağlamayı sürdüreceğiz” “Cezayirli kardeşlerimizin Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları için gerekli kolaylıkları sağlamayı sürdüreceğiz” için yorumlar kapalı 234575

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cezayir-Türkiye İş Forumu’nda yaptığı konuşmada, “Türk iş insanlarının Cezayir’deki iş birliği imkânlarını ve yeni fırsatları en iyi şekilde değerlendirmeye devam edeceklerine inanıyorum. Ülkemizdeki Cezayir yatırımlarından da memnuniyet duyuyoruz. Cezayirli kardeşlerimizin Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları için de gerekli kolaylıkları sağlamayı sürdüreceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmî ziyarette bulunduğu Cezayir’de, Cezayir-Türkiye İş Forumu’na katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cezayir-Türkiye İş Forumu’ndaki konuşmasında, 2020 yılındaki son ziyaretinin ardından dost ve kardeş ülke Cezayir’de bulunmaktan memnuniyet duyduğunu söyledi.

Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin ikinci toplantısını icra ettiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’la bu mekanizmanın bundan sonra Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey olarak devam etmesini kararlaştırdıklarını kaydetti.

“CEZAYİR İLE TİCARET HACMİMİZ GEÇTİĞİMİZ SENE 5,3 MİLYAR DOLARA YÜKSELDİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmelerinde ülkeleri arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri ayrıntılı biçimde ele aldıklarını ve toplam 13 anlaşmaya imza attıklarını aktararak, “Ortak bildirimizde iş birliğine dair gayretlerimizi Türkiye’nin, Cezayir’in ve bölgenin refah ve huzuruna katkı sağlayacak şekilde arttırma irademizi vurguladık. Son dönemde hızlanan temaslar ve ziyaretler münasebetlerimize önemli ivme kazandırıyor” dedi.

Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun’la birlikte sahip oldukları karşılıklı iradenin meyvelerini başta ticaret ve ekonomi olmak üzere her alanda gördüklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ticaret hacmimiz geçtiğimiz sene, bir önceki yıla göre yüzde 27 artışla rekor seviye olan 5,3 milyar dolara yükseldi. Artış eğilimi bu sene de devam ediyor. 2023’ün ilk on ayında ticaret hacmimiz, geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 19’luk yükselişle 5 milyar dolara ulaştı. İnşallah sene sonunda 6 milyar dolar bandını yakalamış olacağız” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İşbirliği Konseyi’nin geçen yıl Ankara’da yapılan ilk toplantısında çıtayı daha da yukarı çekerek 10 milyar dolar hedefini belirlediklerini hatırlatarak, “Sizlerin de değerli katkılarıyla bu noktaya en kısa sürede ulaşacağımıza inanıyorum. Cezayir’de iş birliği imkânlarını fark eden yatırımcılarımız, ülkelerimiz arasında yeni ve sağlam köprüler inşa etmeyi sürdürüyor. Bizler de kendilerine yardımcı olmaya devam edeceğiz. Cezayir’de faaliyet gösteren bin 400 civarında Türk ortaklı firma, yaklaşık 5 bin Cezayirli kardeşimize istihdam sağlamaktadır. Firmalarımız, konut ve altyapı, demir-çelik, tekstil, petrokimya ve ilaç sanayinin aralarında bulunduğu geniş bir yelpazede faaliyet gösteriyor” ifadelerini kullandı.

Tüm bu alanlarda örnek işlere imza atan ve Cezayirli kardeşlerinin de takdirini kazanan şirketleri tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerinin de şirketlerin, iş insanlarının, yatırımcıların önünü açtıklarını ve işlerini kolaylaştırdıklarını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki lider olarak iş dünyasının karşılaştığı sorunların çözümü için de ellerinden geleni yaptıklarını ifade ederek, şirketlerin yoğun olarak faaliyet gösterdikleri ve vatandaşların da çoğunlukla ikamet ettiği Oran şehrinde başkonsolosluk açarak, daha kolay ve etkin biçimde konsolosluk hizmeti almalarını temin ettiklerini söyledi.

“TÜRKİYE, CEZAYİR’DE PETROL VE DOĞAL GAZ HARİCİ EN ÇOK YATIRIM YAPAN VE EN ÇOK İSTİHDAM SAĞLAYAN ÜLKE KONUMUNDADIR”

Ziraat Bankası’nın da Cezayir’de faaliyete geçmesiyle, özellikle ticari işlemler ve bankacılık alanındaki iş birliğinin daha da gelişeceğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şirketlerimizin yatırımlarının piyasa değeri 6 milyar dolara yaklaştı. Türkiye bu rakamlarla Cezayir’de petrol ve doğal gaz harici en çok yatırım yapan ve en çok istihdam sağlayan ülke konumundadır. İnşallah burada da en kısa sürede 10 milyar dolar seviyesini yakalamayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, iş dünyasının önünü açmak ve yeni yatırım ile iş birliği imkânlarını teşvik etmekle mükellef olduklarını kaydederek, şöyle devam etti: “Bu anlayışla tüm kuruluşlarımız, ekonomik ve ticari ilişkilerimizin ahdî zeminini tahkim etmek üzere çalışmalarını hızla sürdürüyor. Ticaret Bakanlarımızın imzaladıkları Ortak Niyet Beyanı’yla müzakerelerine başlanacak Tercihli Ticaret Anlaşması’nın süratle neticelendirilmesi iş birliğimize büyük ivme kazandıracaktır. Müzakereleri devam eden Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması’nın hayata geçirilmesi de her iki ülkedeki yatırımcılar için yeni bir teşvik unsuru olacaktır.”

Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun’la bu süreçlerin kısa sürede nihayete ermesi için müştereken çalışmaya devam edeceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cezayir’in, yerli üretimin ve hidrokarbon harici sektörlerdeki kapasitesinin geliştirilmesine yönelik çalışmalarını takdirle takip ediyoruz. Enerji alanındaki köklü ilişkilerimizi bu kapsamda yeni bir vizyonla çeşitlendirerek, uzun vadeli ortaklığa dönüştürmek amacındayız. Kurumlarımız ve şirketlerimiz, bu amaçla birlikte çalışarak ortaklıklar geliştiriyorlar” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk iş insanlarının Cezayir’deki iş birliği imkânlarını ve yeni fırsatları en iyi şekilde değerlendirmeye devam edeceklerine inanıyorum. Ülkemizdeki Cezayir yatırımlarından da memnuniyet duyuyoruz. Cezayirli kardeşlerimizin Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları için de gerekli kolaylıkları sağlamayı sürdüreceğiz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cezayir-Türkiye İş Forumu’ndaki samimi misafirperverlikleri için Cezayirlilere teşekkür ederek Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun’un şahsında Cezayir makamlarına, Gazze’de 7 Ekim’den bu yana artarak devam eden vahşet karşısında sergiledikleri dik ve dirayetli duruş sebebiyle şükranlarını sunduğunu söyledi.

“TÜRKİYE, İSRAİLLİ YÖNETİCİLERİN FİLİSTİNLİ KARDEŞLERİMİZE KARŞI İŞLEDİKLERİ SAVAŞ SUÇLARININ TAKİPÇİSİ OLMAYI SÜRDÜRECEKTİR”

Cezayir’in, Gazze konusunda en cesur ve güçlü tepkiyi veren ülkelerden biri olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugünkü görüşmelerimizde kardeşim Tebbun ile akan kanın durması için neler yapabileceğimizi detaylıca istişare ettik. 13 binden fazla Filistinli kardeşimizin şehit edildiği saldırılar, İsrail’in ve destekçilerinin gerçek yüzünü, niyetini, amacını bir kez daha deşifre etmiştir. İsrailli yöneticilerin işledikleri savaş suçları ve insanlığa karşı suçların müeyyidesiz bırakılmaması bu bakımdan çok önemlidir” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazzeli çocukları, bebekleri, kadınları ve yaşlıları vahşice katledenlerin sadece insanlık vicdanında değil, uluslararası hukuk önünde de hesap vermesi ve mahkûm olması gerektiğini belirterek “Diğer türlü zalimin daha da zalimleşmesinin, katliamlarına yenilerini eklemesinin önüne geçemeyiz. İsrail Devleti’nin bir daha benzer vahşete kalkışmaması için İslam dünyasıyla birlikte vicdan sahibi tüm ülkelere de sorumluluk düşüyor. Şunu bir kez daha bilmemiz lazım, İsrail bir terör devletidir. Bunu söylemekten çekinmeye gerek yok, bildiğimiz gerçek bu, vaka bu. Öyleyse bunun hakkını vermek lazım. Bu yapılan vahşet, soykırım sebebiyle de süratle Lahey Adalet Divanı’na gitmesi gerekir. Onun için şu anda binlerce avukat arkadaşımız çalışmalarını sürdürüyor ve İsrail Devleti’ni başta (Binyamin) Netanyahu olmak üzere buraya göndermek ve burada da bunların yargılanmasını sağlamamız gerekiyor” diye konuştu.

“Hastaneleri, okulları, ibadethaneleri, camileri, kiliseleri vuranlar bunlar değil mi?” diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze’yi yerle yeksan edenler bunlar değil mi? Yani bunlar yaptırımsız mı kalacak? ‘Yapanın yanına kar kalıyor.’ mu diyeceğiz? Gereği neyse bunu yapmak için işte Birleşmiş Milletlerde ne oldu? 121 ülke İsrail’in karşısında yer aldı, 40 ülke çekimser kaldı, 14 ülke ise karşısında durdu, yani bizim karşımızda durdu ama kovalayacağız çünkü Netanyahu gidicidir. Artık Netanyahu’ya İsrail halkı bile sahip çıkmıyor. Eğer bugün birileri onun yanında yer alıyorsa şunu bilin, bunların İsrail’e borcu var. İsrail’e borcu olduğu için bunlar onların yanında yer alıyor. Ama Türkiye’nin, Cezayir’in, bizim İsrail’e borcumuz yok, bizim halkımıza borcumuz var ve biz de buradan hareketle rahat hareket ediyoruz. Türkiye, İsrailli yöneticilerin Filistinli kardeşlerimize karşı işledikleri savaş suçlarının takipçisi olmayı sürdürecektir” dedi.

“GAZZE’NİN YENİDEN İMARI İÇİN GEREKEN HER TÜRLÜ ÇABAYI GÖSTERECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, nükleer silah konusuna değinerek konuşmasını şöyle tamamladı: ”Yine bu süreçte İsrailli bakanlar tarafından varlığı inkâr edilen nükleer silah ve atom bombası meselesinin de unutulmasına izin vermeyeceğiz. Ey İsrail, atom bombası var mı yok mu söyle. Söyleyemez ama bak biz söylüyoruz. İsrail sende atom bombası var, bunun da özellikle ilgili mercilere şikâyetini yaptık, yapıyoruz. Türkiye dâhil tüm bölgenin güvenliğini tehdit eden bu konuda hem Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi hem de Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı nezdinde girişimlerde bulunacağız. Tüm bunlarla birlikte Gazze’nin yeniden imarı için de gereken her türlü çabayı göstereceğiz. Evet, cebi güçlü olanlara da sesleniyorum. Onlar da bu konuda ellerini cebine atmalı ve Gazze’ye yardım etmeli. Kurulan fona gerekli desteği, hep birlikte Riyad Konferansı’nda bu sesi verdik, oraya gerekli desteği vermeliyiz. Sürekli işgallerle, toprak gasbıyla, mazlumları katlederek büyüyen İsrail Devleti’nin Gazze’yi insansız hâle getirme politikasına eyvallah edemeyiz, etmeyeceğiz. Gazze Filistinlilerindir ve Allah’ın izniyle öyle kalacaktır. İslam âlemi olarak Filistin davasına sahip çıkmamızın önemini bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu düşüncelerle İş Forumu’nun düzenlenmesinde emeği geçen tüm kurum ve kuruluşlarımızı tebrik ediyorum. Toplantımızın ve kurulacak yeni iş birliklerinin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Kalın sağlıcakla.”

seers cmp badge