Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal 7-Ülke TV-24 TV-TV 360-TVNET özel yayınına katıldı Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kanal 7-Ülke TV-24 TV-TV 360-TVNET özel yayınına katıldı için yorumlar kapalı 87202

Kanal 7-Ülke TV-24 TV-TV 360-TVNET ortak yayınına konuk olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya Köşkü’nde gerçekleştirilen canlı yayında gündeme dair gelişmeleri değerlendirdi.

Muharrem ayının ve Aşure Günü’nün Türk milleti ve tüm İslam âlemi için hayırlara vesile olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şehitlerin efendisi, Peygamberimizin torunu Hazreti Hüseyin efendimiz ve tüm Kerbela şehitlerini rahmetle yâd ediyorum. Aramızdaki kardeşliği pekiştirmesini, fitne ve şer odaklarına fırsat vermemesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugünkü Afganistan tablosu sürpriz mi? Taliban’ın bu kadar hızlı Kabil’e girmesini bekliyor muydunuz?” sorusu üzerine, bazı ülkelerin Afganistan’a tıpkı Suriye’de yaptıkları gibi sadece terör ve göç zaviyesinden baktıklarını, “terör ve göç bize gelmezse sorun yok” dediklerini söyledi.

Oysa terörü de göçü de var edenin on yıllardır izlenen yanlış politikalar olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yanlış politikalarla yüzleşmeden barış ve istikrara katkıda bulunmanın mümkün olmadığını belirtti.

AFGANİSTAN’DAKİ GELİŞMELER

Afganistan’ı, Türkiye için güçlü tarihî beşeri kültürel bağların olduğu bir ülke olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Afgan halkının İstiklal Savaşı’mızda verdiği maddi manevi desteği unutmamız mümkün değildir. Ülkelerimiz arasında 1 Mart 1921’de imzalanan İttifak Anlaşması’nda ‘iki ülkenin kaderi ve saadeti birbirinindir’ ifadesi var. Aramızda böyle bir yakınlaşma, böyle bir bağ var. Yönetimde kim olursa olsun iyi ve kötü gününde Afganistan’ın yanında yer almak hem ahde vefanın hem de kardeşliğimizin gereğidir. İlgili kurumlarımız bir süredir zaten Taliban ile irtibat hâlindeydiler. Biz de ülkenin geleceğini konuşmak üzere Taliban yöneticilerini kabul edebileceğimizi daha önce de ifade etmiştik. Bu tavrımızı bugün de muhafaza ediyoruz. Afgan halkının huzuru, bu ülkede yaşayan Türk soydaşlarımızın selameti ve ülkemizin çıkarlarının korunması noktasında her türlü iş birliğine hazırız. Taliban yöneticilerinin yaptığı itidalli ve ılımlı açıklamaları memnuniyetle karşılıyoruz. Şunu çok açık net ifade etmemiz gerekir. Özellikle Taliban’ın Türkiye’ye yaklaşımı köşeli değildir. Daha dikkatlidir ve bizimle olan ilişkilere yaklaşımı dış politika açısından çok daha hassastır. Temenni ediyorum ki bundan sonra da yine aynı hassasiyet devam edecektir. Zira birçok yerde yapılan toplantılarda bu hassasiyeti görüyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Taliban sözcüsü bir taraftan Türkiye’nin Afganistan’ın dostu olduğunu söyledi ancak bir taraftan da Afganistan’da hiçbir yabancı güç olmasını istemediklerini söyledi. Bu iki açıklamayı tenakuz içinde buluyor musunuz?” sorusu üzerine, bir NATO ülkesi olarak, NATO’nun Afganistan’daki Kararlı Destek Misyonu’nda yer alarak bu ülkenin istikrarı için ellerinden gelen gayreti gösterdiklerini anımsattı.

Afganistan’ın çok daha aydınlık yarınlara ulaşması için destek verdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hamid Karzai Havalimanı’nın güvenliğine katkı sunmanın yanı sıra resmi ve sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla ülkenin ayağa kalkması için çaba harcadıklarını ifade etti.

Afganistan’a ciddi yatırımlar ve harcamalar yaptıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Hâlâ yapıyoruz ve bundan sonra da yapacağımızın bazı alametleri de ortada. Bizim orada şu anda iş adamlarımız var. Onlar orada bulunmakla yatırım sürecini devam ettiriyor. Afganistan’daki askerlerimiz hiçbir zaman muharip bir güç olarak görev yapmadı, bunun altını çiziyorum. Dolayısıyla da biz askerlerimizi orada asla yabancı bir güç olarak görmedik, kullanmadık. Amerika’nın çekilmesi sonrasında amacımız havalimanının emniyetini temin ederek bu ülkenin güvenliğine katkı sağlamaktı. Bu niyetimiz hâlen bakidir. Türkiye’nin Afganistan’daki askerî varlığı yeni yönetimin de uluslararası alanda elini güçlendirecek ve işini de kolaylaştıracaktır. Mesele, öncelikle Afgan makamlarıyla bir anlayış birliğine varmaktır. Farklı seçenekler üzerinde konuşabiliriz. Örneğin Libya’daki gibi ikili bir anlaşmayla da bunu çözebiliriz. Bu Taliban olabilir, daha önceki gibi mevcut yönetim olabilir. Bunların hepsiyle bizim dostluğumuz, arkadaşlığımız var. Bunun içerisinde Abdullah Abdullah bakidir, aynı şekilde şu anda ülkesinden ayrılmış olan başkan yine bunlardan bir tanesidir. Dolayısıyla hiçbir zaman kopmadık, kopmayız. Şu anda farklı tarafta kalmış olan arkadaşlarımız da yine bunların içerisindedir. Örneğin Burhaneddin Rabbani’nin oğlu gibi. Bunlarla görüşmeler hep devam etti, ediyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Taliban’ın ülke yönetimini ele almasından önce Türkiye’nin, Afganistan ile ilgili diğer ülkelerle yaptığı görüşmelerde belli bir gelişme kaydettiğini vurguladı.

Türkiye’nin sunduğu şartların önemli bir bölümünün de muhataplar tarafından kabullenilmeye başladığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Taliban’ın ülkede kontrolü sağlamasıyla önümüze yeni bir tablo çıktı. Sahada oluşan bu yeni gerçeklere göre planlarımızı yapıyor, görüşmelerimizi de ona göre sürdürüyoruz. Şu anda örneğin Doha’da bir süreç var, bu süreci de yakından takip ediyoruz. Sürecin içerisinde olanlarla da irtibatlarımızı devam ettiriyoruz” diye konuştu.

BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ İLE İLİŞKİLER

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Nahyan ile de Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Türkiye’ye yatırımları konusunda ciddi bir görüşme gerçekleştirdiğini söyledi.

Görüşmede hangi alanlarda ne gibi yatırımların yapılabileceğini ele aldıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmeye Varlık Fonu Başkanvekili ve Yatırım Ofisi Başkanını da davet ettiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede yatırımlar konusunda yol haritası konusunun ele alındığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “BAE de buna göre adımlarını atmış olsun dedik. Kendileri de yanlarında zaten bu konularda sorumlu olan arkadaşları da getirdiler. Yol haritası üzerinde adımları kimler nasıl atacak belirledik. Çok ciddi bir yatırım hedefleri, yatırım planları var. İnanıyorum ki çok kısa zamanda Birleşik Arap Emirlikleri ülkemizde ciddi yatırımlara girecek” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “BAE’den gerçekleşen bu ziyaret, iki ülke arasındaki buzların eridiği anlamına mı geliyor?” sorusu üzerine, şunları kaydetti: “Devletlerarasında bu tür gidiş gelişler, iniş çıkışlar olabilir ve olmuştur da. Burada da benzer bazı durumlar oldu. Şu an itibarıyla yaklaşık birkaç aydır bizim istihbarat örgütümüz başta olmak üzere Abu Dabi yönetimiyle bazı görüşmeler yaparak bu görüşmelerle belli bir yere gelmiş bulunuyoruz. Bundan sonraki süreçte de Muhammed Bin Zayed ile de bazı görüşmeleri yapma durumlarımız olacaktır, inşallah olacaktır diye düşünüyorum bugünkü görüşmeden sonra. Bu görüşmelerle bölgedeki bazı sıkıntıları aynı kültürün, aynı inancın mensupları olarak inşallah gidermiş oluruz. Çünkü biz bölgenin esas aktörlerinin birbirleriyle doğrudan konuşmasını, müzakere etmesini, kendi sorunlarını birlikte çözmelerini önemsiyoruz. Ben de bu konuda çok hassasım.”

“Afganistan’daki vatandaşların durumu, herhangi bir mağduriyetin söz konusu olup olmadığı ve tahliyelerin devam edip etmeyeceği” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Afganistan’daki vatandaşlarımızın güvenliği ve huzurunu temin etmek, bizim bu süreçte bir numaralı önceliğimiz. Afganistan’daki vatandaşlarımızı özel uçak seferleri ile tahliye işlemlerimizi sürdürüyoruz. Biliyorsunuz havalimanının iki boyutu var, bir sivil, bir de askeri. Biz bu çalışmayı daha çok askerî havalimanı üzerinden yapıyoruz. Ortak tek pisti var, bu pist kullanılıyor” cevabını verdi.

Türk vatandaşlarına yönelik çalışmaları koordine etmek üzere Dışişleri Bakanlığı bünyesinde 7/24 esasına göre faaliyet gösteren Afganistan Koordinasyon Destek Merkezi oluşturduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Afganistan’daki vatandaşlarımıza Dışişleri Bakanlığı Konsolosluk Çağrı Merkezinin imkânlarından yararlanmak suretiyle seri bir şekilde ulaştık” dedi. Devletin tüm imkânları ile yanlarında olduğunu kendilerine vurguladıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu vesile ile ülkemize dönmek isteyenlerin tamamıyla, devletimizin tüm imkânları ile bilgilerini derledik, toparladık ve bildirdik. Bugün yine askeri uçağımızla 201 vatandaşımızı İslamabad’a götürdük. Oradan da Türk Hava Yollarıyla ülkemize gelmelerini sağladık. Şu an itibarıyla 552 kişiyi tahliye etmiş durumdayız. Karzai Uluslararası Havalimanı’na işletme ve güvenlik sorumluluğunun hâli hazırda bizde olmasının avantajlarından da en iyi şekilde yararlanıyoruz. Bu tahliyeyi, havalimanındaki olağanüstü şartlarda bazı vatandaşlarımızı, havalimanının kargaşa içindeki sivil alanından askerlerimizin kontrolü altındaki askeri alana taşımak suretiyle şu ana kadar başardık. Temenni ediyoruz ki bundan sonra aynı şekilde bu devam etsin.”

“DÜZENSİZ GÖÇLE MÜCADELE İÇİN YOĞUN ÇABA HARCIYORUZ”

Türkiye sınırlarındaki son duruma ilişkin soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu cevabı verdi: “Düzensiz göçle mücadele noktasında, bu etkinliğin artırılması amacıyla yoğun bir çaba harcıyoruz. Sınır güvenliğimizi tahkim etmek için farklı önlemleri devreye aldık. İran sınırımızda dört ilimiz var, Ağrı, Hakkâri, Iğdır ve Van. Bu sınırımızın tamamı duvarla örülecek. Ağrı ve Iğdır sınırındaki duvar çalışmalarını tamamladık, o bitti, Hakkâri’de de yarısına geldik. Van’da da duvar çalışmalarımız yoğun şekilde sürüyor. Şu an itibarıyla 157 kilometresi tamamlandı, bunun tamamını bitireceğiz. Kalan sınır boyunca güvenlik duvarı inşaat çalışmaları devam edecek.”

Sınırdaki çalışmaların sadece düzensiz göç girişlerinin olmaması için değil teröre karşı da yapıldığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu duvarları oluşturan 3 metre yüksekliğindeki beton blokların üzerinde ayrıca 1 metre de dikenli tel bulunduğunu söyledi.

Tamamlanan duvar uzunluğunun bundan sonra da çok hızlı bir şekilde artacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ayrıca bunları termal kameralarla da takip ediyoruz. Bu sınırın 109 kilometrelik kısmı şu anda aydınlatma sistemiyle de donatılmış durumda. 79 kilometre boyunca yerleştirdiğimiz bu kameralarla ve algılayıcı sistemlerle düzensiz göç hareketlerini sürekli izleyip anında müdahale ediyoruz. Doğu sınırımızda elektro-optik kuleler ve haberleşme kuleleri yapıyoruz. Bunların da yüzde 90’ı tamamlanmış vaziyette. Bu kuleler 740 kilometrelik bir alanda entegre sınır yönetiminde kilit rol oynayacak. Bunlar sıradan gözetleme kuleleri değil son derece ileri teknolojik donanıma sahip olan kulelerdir. Kara gözetleme radarı, termal kamera, gündüz kamera sistemi, GPS alıcısı, lazer uzaklıkölçer, dijital manyetik pusula gibi sistemleri de bünyesinde barındırıyor.”

MUHALEFETİN GÖÇMENLERLE İLGİLİ İDDİALARI

“CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun son günlerde, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın NATO toplantısı çerçevesinde ABD Başkanı Biden ile yaptığı görüşmede 1 milyon göçmeni kabul edeceği yönünde Biden’a söz verdiği” iddiası sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Önce bir şeyi çok açık, samimi konuşmam lazım. Hukukta bir kaide vardır, ‘müddei iddiasını ispatla mükelleftir’ Bu adam bunu nereden gördü, kim kendisine bunu sufle etti? Bu adam yalancı, bu adamın bugüne kadar doğru bir sözü var mı, yok. Olmayan bir şeyin iddiasını veyahut da onu savunmak, ortaya koymak… Söyledikleri tek şey var ‘Orada Dışişleri yetkilisi yoktu.’ Ne demek Dışişleri yetkilisi yoktu? İlla Dışişleri yetkilisinin olması mı lazım? Ben var mıyım orada, Dışişleri kime bağlı, bana bağlı. Ben kiminle konuşuyorum, Amerika’nın Başkanıyla konuşuyorum.

İşleri güçleri, kafayı takmışlar tercümanımıza. Yatıyorlar kalkıyorlar, ‘Orada sadece tercüman vardı’ diyorlar. Başınıza tercümanım kadar taş düşsün. Dürüst konuşun, bunu ispatla ben mükellef değilim sen mükellefsin. Eğer zerre kadar hukuk bilgin varsa, mademki böyle bir iddian var, bunu ispatlaman lazım. İspatla, ispat edemiyorsan o zaman özür dile. Ama bunlarda o karakter yok. Kalkıp işleri, güçleri ‘Acaba Türkiye’nin uluslararası diplomasi ile yaptığı bu görüşmelerde ülkeyi nasıl küçük düşüreceğiz.’ İşte bu tür yalanlar üzerinden ülkemizi, bu ülkenin Cumhurbaşkanını itham etmek ahlaksızlığın daniskasıdır ve bunlar da ahlaksızdır.”

SEL FELAKETİ

Türkiye’nin sel ve yangınlarla mücadelesinde gelinen son duruma ilişkin soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, selin önce Artvin ve Rize’de başladığını anımsatarak, “Artvin-Rize’de sel afeti başlayınca hemen ertesi gün bölgeye gittim. Zaten bunlardan bir tanesi de benim ana-baba olacağım Güneysu ilçesiydi ve oradaki durumları yerinde bir tespit ettik, teşhis ettik. Daha sonra oradan Artvin’in Arhavi ilçesine geçtik. Tabii o ilçede de durumları yerinde bir inceledik” dedi.

Artvin ve Rize’de metrekareye düşen yağış miktarının bile tek başına yaşanan afetin sebebini ve büyüklüğünü göstermeye yeterli olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Batıda da tabii Bartın, Sinop ve Kastamonu’daki felaket, Doğu Karadeniz’e göre daha büyük bir felaket. Yani orada 2,5 gündeki yağış miktarı, ülkemizin diğer bazı yerlerindeki yıllık toplam yağışın birkaç katına ulaştı. Selin yaşandığı bölgelerdeki yağış miktarını geçmiş dönemlerle karşılaştırdığımızda da çarpıcı bir tablo ile karşılaşıyoruz. Bunlar gerçekten farklı bir felaket özelliği taşıyor. Örneğin Kastamonu Bozkurt’a bağlı Mamatlar köyünde metrekareye düşen yıllık ortalama yağış miktarı 773 kilogram iken sadece 10-12 Ağustos’ta 420 kilogram yağış düştü.

Bozkurt’un yıllık ortalama yağış miktarı 918 kilogram yani Bozkurt’ta bir yılda görülen yağmurun yarısı sadece 63 saatte oraya düştü. Bartın Ulus’a bağlı Ceyüpler köyünde metrekareye yılda ortalama 488 kilogram yağış düşerken bunun üçte ikisi miktarına denk gelen 319 kilogram yağış sadece 48 saatte yağdı. Sinop Ayancık’ta ise ağustos ayında metrekareye düşen yağış miktarı ortalama 55 kilogram iken bunun altı katı yağış sadece iki günde görüldü.”

“ARAMA-KURTARMA ÇALIŞMALARINI KOORDİNELİ BİR ŞEKİLDE YÖNETTİK”

Sele neden olan yağışların daha önce görülmemiş yoğunlukta olduğunun bu verilerden anlaşılacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sel nedeniyle Kastamonu’da 62, Sinop’ta 15 ve Bartın’da bir olmak üzere 78 can kaybımız oldu. Tabii bunu Doğu Karadeniz’de birlikte ele aldığımızda 100’ü aşan can kaybımız var. Hayatını kaybeden vatandaşlarıma Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Yaralılarımıza da yine aynı şekilde Rabbimden şifalar diliyorum” dedi.

Afet bölgesinde maddi kayıpları en kısa zamanda telafi etme, güç, imkân ve kabiliyetine sahip bir devletin olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bununla ilgili olarak ilk andan itibaren bakanlarımızla, milletvekillerimizle ve tüm kurumlarımızla bölgedeydik. Tahliye ve arama-kurtarma çalışmalarını yerinde ve koordineli bir şekilde yönettik. Şimdi bir gün izinle tüm bakan arkadaşlarım ki altısı bölgedeydiler. Yarın Kabine Toplantısı için Ankara’ya gelecekler, ondan sonra tekrar bölgeye gidecekler” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz günlerde Kastamonu’ya giderek Sinop ve Kastamonu’da yürütülen çalışmaları takip ettiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda hâlihazırda sel bölgesinde 10.000’den fazla personel, 22 helikopter, binin üzerinde araç, binin üzerinde iş makinesi, 42 bot, bir insansız hava aracı, bir Jandarma İnsanlı Keşif Aracı, bir sahil güvenlik korveti, 4 sahil güvenlik botu, 18 itfaiye aracı, 83 ambulansla çalışmalar yürütüldü” dedi.

Ayrıca su tahliyesinden enerjiye, yiyecek-içecek desteğinden haberleşmeye kadar her konuda ihtiyaç duyulan araç-gerecin bölgeye gönderildiğini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerle bulundu: “Helikopter ve sahil güvenlik botlarının yoğun olarak kullanıldığı çalışmalarla toplam 2 bin 400’den fazla vatandaşımız tahliye edildi. Kara ulaşımının kesik olduğu yerlerde helikopterler ile gerçekleştirilen tahliye operasyonlarının başarısı, sahip olduğumuz imkânların büyüklüğünü göstermesi bakımından anlamlıdır. Afet bölgesinin tamamında altyapının yeniden ayağa kaldırılması konusunda ilgili kurumlarımız kesintisiz çalışıyor. Sel nedeniyle yolları kapanan köylerimize bile Türkiye’de ilk defa havadan jeneratör naklederek elektriği verdik, elektriksiz köy bırakmadık.

Acil ihtiyaçların karşılanması için şimdiye kadar bölgeye 73 milyon lira ödenek gönderildi. Selden etkilenen yerleri, Genel Hayata Etkililik Afet Bölgesi ilan ederek mükelleflerimizin vergi ödemelerini, Sosyal Güvenlik Kurumu prim ödemelerini, esnaf kredileri ödemelerini erteledik. KOSGEB acil destek paketi gibi destek programlarımızı bu arada hayata geçirdik. Vatandaşlarımızın eşya zararlarını karşılayacağız, evleri yıkılanlara yeni konutlar yapacağız, iş yeri ve araç zararlarının karşılanması için destek olacağız.”

Millî Savunma Bakanlığı’nın, sel bölgesine yatay kaydırmalı köprü tankı gönderdiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bütün bunların yanında dikkat ettiyseniz Millî Savunma Bakanlığımız, Türk Silahlı Kuvvetleri kaydırma köprü sistemini buraya getirerek, ırmaklar üzerine bunlar kuruldu. Karşıdan karşıya geçişleri rahatlatmak için öyle zannediyorum ki bunlar savaş zamanında daha çok görülür, ilk defa bu tür bir afette bu uygulamayı yaptık ve bununla da orada ciddi sıkıntıları aşmış olduk” dedi.

Selden etkilenen bölgelerde çalışan Kara Kuvvetleri Komutanlığı ve jandarma ekipleri ile çatılarda kalan vatandaşları kurtararak, güvenli bölgeye nakledenlere teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tür örnekleri dünyada bile görmenin mümkün olmadığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha önceki afetlerde ve salgınla mücadele sürecinde olduğu gibi sellerde de birliğin, beraberliğin, dayanışmanın en güzel örneklerini sergileyen vatandaşlarıma bir kez daha teşekkür ediyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Biz ne zaman bir ve beraber olacağız? Hangi şartlarda bir ve beraber olacağız? Her zaman karalamak için bir şeyler mi bulmak lazım, bir şeyler mi söylemek lazım? Yani yapılması gerektiği hâlde yapılmayan bir şey mi vardı da bu tür karalama kampanyasını sürdürüyorlar. Antalya’da, Rize’de bunu gördüm, burada yine bunu gördüm. Muhalefetin bu karalama dili bu ülkede ne zaman acaba yok olacak? Gerçekten bunlar çok üzücü. Onlar bunu yapsa da yapmasa da biz görevimizi yaptık, yapmaya devam ediyoruz ve edeceğiz.

“BÜTÜN BU BÖLGELERDE YANAN KONUTLARIN İNŞASI BAŞLADI”

Şimdi süratle işte Doğu Karadeniz’den tutun, Antalya, Muğla bütün bu bölgelerde yanan konutların inşası başladı, onları yapıyoruz. Şimdi Bartın, Sinop, Kastamonu buralarda da yine yıkılan tüm binaların hemen inşasına başlayacağız. Eleştiri başladı. Ne diyorlar? ‘AFAD’a para mı verecekmişiz?’ ‘Bize ne ya devlet kendisi versin.’ Sen cebren AFAD’a para verecek değilsin. AFAD, bu ülkede bu tür afetler için kurulmuş olan bir kuruluştur. Senden kimse gelip gırtlağını sıkarak para istemiyor. Buraya hayırda bulunmak isteyen olursa verir, bulunmak istemeyen de vermez. Sen de hayırda bulunmak istemeyenlerden olursun. Verme ama verenler olursa bunların da önünü kesme.”

AFAD’ın resmî hesapları üzerinden vatandaşların bağışlarını yaptığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün itibarıyla söylüyorum, 181 milyon lira bağışta bulunan oldu. Yarın, bundan sonraki günlerde belki daha da artacak” dedi.

Resmi hesaplardan yardım kampanyası düzenlenmemesi hâlinde farklı tezgâhların dönebileceğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bak işte geldi, buradan sahte hesaplar, bilmem şunlar, bunlar filan. Biz bunlara fırsat vermek istemiyoruz. Yarın kabine toplantımız var ve kabine üyelerimiz de yarın bağışında bulunacaklar. Beraberce ne yapabiliyorsak bu şekilde, bu destekleri vereceğiz ve adımlarımızı da buna göre atacağız” ifadelerini kullandı.

Kendisini birçok hayırseverin aradığını ve “Başkanım ne yapabilirim?” diye sorduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AFAD’ın hesabı var, AFAD’ın hesabına ne yapacaksanız, nakdi noktada oraya yapın. Yapmamız gereken bu” diye konuştu.

“DERE YATAĞINA KONUT YAPILMAMALI”

Yapılaşma tartışmaları anımsatılarak, “Dere yatağındaki yapılar çok dikkati çekiyor ve onların yerine hak sahiplerine daha güvenli yerlere ev yapılması mümkün mü?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, dere yatağına konut yapımını belediye başkanlığı döneminden beri onaylamadığını ifade etti.

Dere yataklarına konut yapılmamasını ve dikey mimariye müsaade edilmemesini her zaman söylediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunları söylerken ülkede değil dünyada yaşanan tecrübelerden hareketle söyledik” dedi.

Karadenizli olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Rize’de eskiden ağaçlar vardı, eskiden bu kızılağaçları kestiler, bunların yerine çay diktiler. Çay dikmekle kalmadılar, çaya gübre verirken azot ağırlıklı gübre verdiler. Azot ağırlıklı olan bu gübre ne yapıyor? Toprağı yakıyor, eritiyor ve yakıp eritmesi ile beraber de yağmurla buluşunca adeta bir lapa hâline geliyor ve akıp gidiyor. Şimdi bunların hepsini bu olaylarda da gördük. Şimdi bunları müteaddit defalar yaşadığımız hâlde kimse dinlemiyor, yine bildiğini okuyor. Diğer yerlerde de durum aynı. Örneğin yani Antalya Manavgat, Muğla, buralarda yaşanan olaylara da baktığımızda buralarda da aynısı değil ama buna benzer olayları yaşadık. Tabii oralarda da öyle yerlere binalar yapılmış ki yani bu binalar her an bir tehdit altında. Şimdi bizim attığımız adımlarla mümkün olduğunca bu binaları süratle yapacak, zemin +1, zemin +2 gibi inşallah binalarla buralardaki yaşam koşullarını daha iyi şartlara taşıyalım istiyoruz. Süratle de Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız şu anda çalışmaları başlatmış vaziyette.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hayvancılıkla uğraşan vatandaşların düşüncelerine dikkat ederek, ahırların da inşa edileceğini aktardı.

Arıcılıkla uğraşan vatandaşların mağduriyetlerinin de gidereceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Arıcılık noktasında da arı kovanlarından tutunuz, ‘Bu çevrede nereye bunlar yerleştirilebilir? Bunun kovanlarını da süratle temin edelim’ dedik. Bu çalışmaları da yürütüyoruz” bilgisini verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölgedeki enerji, su sıkıntılarını da süratle gidermek için çalışmaların yapıldığını da aktardı.

Bartın, Sinop, Kastamonu’da çalışmaların devam ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Moloz, balçık kaldırma çalışmalarının tamamlanmasıyla birlikte riskli bölgelerin boşaltılmasını da inşallah sağlayacağız. Riskli yerlerde yıkılmış ve hasar görmüş yapıları inşallah daha güvenli yerlerde yeniden inşa edeceğiz. Adımları hızlı atarak süratle de bu işi bitireceğiz çünkü fazla bu noktada beklemeye tahammülümüz yok” dedi.

“Türkiye, yerli ve millî olarak iklim değişikliğiyle ilgili küresel politika sergileyecek mi? Afet Bakanlığı gibi bir bakanlık gündeme gelir mi?” sorusu üzerine ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “İlla ‘her şey bakanlık olursa çözülür’ diye bir şey yok. Bu işle ilgilenen gerek tarımla ilgili bakanlığımız, gerek İçişleri Bakanlığımız, benzer oralarda bizim idari yapılanmalar var. AFAD bunlardan bir tanesi, bunu gideriyor. Dolayısıyla da böyle bir şey olduğu zaman zaten AFAD ne yapıyor? Devreye giriyor. Biz kâinatta, tabiatta ilahi bir denge olduğuna inanırız. Bu denge ne kadar tahrip edilirse doğal felaketlerin yıkıcılığı da o derece artar ve artacaktır. Çünkü tabiat kendine isyan kabul etmez. Bizde biliyorsunuz bir söz vardır, ‘Dere yatağında akar.’ Siz eğer bu yatağı ne kadar değiştirmeye kalkarsanız işte o yatak sizden intikamını eninde sonunda alır. Değiştirmeyeceksin. Şimdi Kastamonu’da bunu gördük, dere yatağı ile oynamışlar. Rize’de aynı şeyi gördük. İşte tabiat için bir rahmet olan yağmur bozulan denge ile felaket hâline dönüşebiliyor. Hava olaylarının da daha sert yaşanması ve bir bölgede kuraklık diğer bölgede aşırı yağış görülmesi gibi durumların sebebi elbette iklim değişikliğidir.”

Almanya’nın batısında geçen ay yaşanan sel felaketinde 186 kişinin hayatını kaybettiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “10 milyarlarca avroluk zarar ortaya çıktı. Kimse bunu konuşuyor mu? Yok” dedi.

Belçika’daki sel baskınlarında da birçok kişinin yaşamını yitirdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Temmuz ayında Avusturya, İtalya, İngiltere, İsviçre, Romanya, Rusya, Bulgaristan, Lüksemburg, İran’da da sel baskınları meydana geldi. Son olarak Japonya’da da benzer olaylar yaşanıyor. Bütün bu seller dünya genelinde çok sayıda can kaybına ve çok büyük maddi zarara neden oldu. Karşımızda doğusunda, batısında, güneyinde, kuzeyinde tüm dünya ülkelerini ilgilendiren bir sorun var. İskoçya’da işte bu iklim dengeleri ile alakalı uluslararası bir forum olacak. Elbette doğal afetlere karşı tedbir almak mümkün, onu da zaten devlet olarak almak zorundasınız, alacaksınız. Bunu yüzde 100 başarır mısınız? Kimse kendisiyle ve insanlarla alay etmesin. Bu işin çıkış noktası tabiatla kurulan ilişkide bakış açısını değiştirmektir. Yaşanılan çevreye uygun yapılaşmaya gitmemiz gerekiyor. Aslında afet bölgelerinde ecdadın yaptığı yapıların çoğunun hâlâ dimdik ayakta olması bize gitmemiz gereken istikameti de gösteriyor. Demek ki geçmişteki iyi örneklerden doğru mimariden ve dayanıklı malzemeden faydalanarak yeni bir yapılaşma modeli geliştirmemiz gerekiyor. Bu konuda TOKİ’nin yerel mimari çalışmaları mevcut, bunları daha da geliştirerek tüm sahada inşallah uygulayacağız.”

Afetler ve afet yönetmeliğine ilişkin soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Elimizden geleni beşer planında neyse yapmak durumundayız, bunu yapacağız ama şu tabiatta şu doğada ne olur ne olmaz Rabbim nerede neyin tasarrufunu nasıl kılar bunu biz bilemeyiz. Şimdi meteoroloji ne yapıyor tahminlerde bulunuyor. Şimdi bu tahminler bakıyorsunuz bazen isabet ediyor bazen etmeyebiliyor. Mesela eskiden şu andaki gibi bizim meteorolojik özellikle mekanizmalarımız yoktu ama şimdi biz bu noktada çok güçlüyüz. Yani birçok meteoroloji haberlerini zamanında alabiliyoruz diyebilirim. Peki, buna karşı tedbirler, bu tedbirler noktasında da şu anda bakanlığımızın ve kurumlarımızın ciddi tedbirleri de var. Fakat buna rağmen altından kalkabiliyor musunuz, işte yeri geliyor kalkamıyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Muğla’daki yangında bir kısmı etkilenen Yatağan Termik Santrali’ne ilişkin şöyle konuştu: “Şimdi bu Termik Santrali’nde eğer bazı ihmaller olmuş olsaydı orada çok büyük bir felaket yaşanabilirdi. Ama öyle oldu ki orada mesela burası özel sektöre ait, her türlü adımı attık tedbiri aldık, havadan, denizden ve karadan her türlü çalışmayı yürüttük. Hatta çevredeki vatandaşlarımızın bile destekleriyle santralden oradaki özellikle ağaçlardan arındırmayı temin ederek bu iki üç santrali hamdolsun yanmak ve patlamak bütün bunlardan kurtararak oradaki enerji noktasında çalışmalarını durdurmadık ve devam ettirdik. Hatalarımız olmuş olabilir, şunu yapmasaydık daha iyi olurdu diyeceğimiz şeyler olabilir. Ama bazı şeyler bileceğiz ki insanoğlunun gücünün üstünde olan şeylerdir. Yani bunu da görmemezlikten gelemeyiz.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun sel felaketi yaşanan Van’ın Esenyamaç köyünü ziyaret ettiği sırada Muhtar Ahmet Korkmaz’ın bazı CHP’liler tarafından susturulmak istenmesinin hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ben her zaman bir ifade kullanıyorum bu ‘yalan terörü’ dediğim konu. Bu olay yalan terörünün uygulamasıdır, yalan terörünün de Türkiye’de mimarı Bay Kemal’dir. İşi gücü yalan terörüdür. İşte orada bakın Muhtar ne diyor, Bay Kemal ve yanındaki partilisi ne diyor ‘CHP’nin sayesinde’ diyor. Ya ne CHP’nin sayesi, ne yaptınız da CHP’nin sayesinde engellediniz. Şu ana kadar bulunduğunuz her yerde, şimdi mesela Antalya’da Belediye Başkanı kimde? CHP’de, Muğla’da kimde? CHP’de, İzmir’de kimde? CHP’de. Bütün buralarda acaba sizin karadan bu işlere müdahalelerde nerede itfaiyeleriniz, bunlarla müdahale etmeniz lazım. Hepsinde de biz devlet olarak bu işlere müdahale ettik. Helikopterle müdahale ettik, uçaklarla müdahale ettik ve bütün bu müdahaleleri yaparken de kalkıp kimseyi suçlamadık. Yine aynı şekilde DSİ bütün imkânları ile seferber oldu. Burada şu anda bizim kalkıp da bir yerden mal kaçırmanın gayretine girmemize gerek yok. ‘Ben ne yapabilirim şu anda’ onun gayreti içinde olmak lazım. Şimdi bir yerde sel baskını var, sel afeti var sen sel afetinde acaba ne yaptın. Bunu ortaya koyun, yok.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, altı bakanın gece gündüz demeden afet yaşanan bölgelerde görevli olarak bulunduklarını ve sadece yarın için Ankara’ya geleceklerini belirterek, “Sürekli yangında arkadaşlarımız Allah razı olsun gece gündüz demeden bölgede kaldılar. Milletvekillerim onlarla beraber gece gündüz çalıştılar, bölgeyi terk etmediler. Sürekli Antalya olsun, Muğla olsun, İzmir olsun hepsi. Ayrıca da takviyeler bütün belediyelerden buralara gönderdik. Gıda, giyim ve kuşam vesaire hepsi aynı kararlılıkla devam ediyoruz. Ben kendim gittim aynı şekilde Genel Başkan Yardımcılarım gitti, bu bizim millî manevi görevimiz ya bunları yapmayacağız da ne yapacağız?” değerlendirmesinde bulundu.

Yalan ve iftira konusunun siyasi hayatının her döneminde karşılaştığı ve mücadele ettiği bir sorun olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kimle işte Bay Kemal’le. Birlik ve beraberliğimizi en çok güçlendirmemiz gereken tabi afetlerde bile maalesef bunlar yalan ve iftira çarkını işletmeyi sürdürmekten geri durmuyor. Yangınlarda uçak meselesinden cehalet veya kasıt ürünü nice yalana kadar bunun emarelerini hep birlikte gördük yaşadık. Televizyonlara konuşuyorlar, ‘bir tane helikopter görmedim’ diyor arkasından helikopterler geçiyor. ‘Uçak görmedim’ diyor uçaklar arkasından geçiyor. Sele HES barajlarının yıkılmasından bahsediyor, ya baraj dediğin olay affedersiniz borularla suyun nakledildiği olay olur mu? Bakın bizim barajlarda açık baraj sistemleri vardır ki bunlar gölet sistemidir ve bunlar daha çok yangın göleti diye ifade edebileceğimiz, oralardan bu tür afetlerde helikopterler iner oradan suyu alır ve yangının olduğu yere boşaltır. Ama oradan mesela uçaklarla aynı şeyi yapamazsınız, uçaklarla nereden alıyorsunuz denizden alıyorsunuz. Denizden alıp yangının olduğu yere gelip suyu boşaltıyorsunuz ve 10 saniyedir, 10 saniyede uçak oradan suyu alıp denizden gelip yangının olduğu bölgeye boşaltabiliyor. Tabi bu alanlarda da birçok tedbirler nitekim almamıza da neden oluyor inşallah o adımları da atacağız.”

BOZKURT’TAKİ SEL FELAKATİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bozkurt ilçesinde yaşanan sel felaketinde sosyal medyadaki “HES patladı” iddialarına ilişkin, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bozkurt’taki santral su depolaması olmayan sadece borudan geçen su ile elektrik üreten regülatör tipi bir tesis, burada da 50 türlü yalana başvurdular. Yani bir defa böyle bir yani boru sistemiyle suyun nakledildiği bu olayda patlama ya da kapaklarının açılması nedeniyle taşkına sebep olması zaten mümkün değil. Bunun da bütün video çekimlerini her şeyini bu olayların olduğu süre boyunca zaten gösterdik. Ben bu yönüyle şahsen sosyal medyaya olumlu bakmıyorum ve sosyal medya ile olan bu noktadaki mücadelemizi de bu yalanları sebebiyle sürdüreceğiz. Vatandaşlarıma tavsiyem de bu yönde olacak, üstelik bu yalan ve iftira kampanyasının en başında da muhalefet adına konuşan siyasetçiler ve milletvekilleri bulunuyor. Yalandan başka hiçbir şey konuşmayanlar sosyal medya mecralarını da adeta kendilerine yuva edinmişler. Gençlerimiz başta olmak üzere tüm vatandaşlarımızı muhalefetin başını çektiği sosyal medya terörüne yalan rüzgârlarına karşı dikkatli olmaya özellikle davet ediyorum. Geleneksel medyada denetim görevini yerine getiren kurulumuz var, inşallah meclisin açılması ile birlikte sosyal medyaya yönelik denetim konusunda da gereken adımları atacağız. Sahada yürüttüğümüz cansiperane mücadelenin kendini bilmez birilerinin yalanıyla baltalanmasına ve gerçeklerin çarpıtılmasına da müsaade etmeyeceğiz.”

“TOPLAM AŞI SAYISINDA 86 MİLYONU GERİDE BIRAKTIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kovid’le mücadele çerçevesinde istediğimiz noktada mıyız?” sorusu üzerine, Türkiye’nin salgın sürecini hem sağlık hem kamu güvenliği hem de ekonomik bakımdan en iyi yöneten ülkelerin başında geldiğini söyledi.

En başından beri maske, solunum cihazı, hastanedeki tedaviler ve yoğun bakım konularında Türkiye’nin kriz derecesinde bir sıkıntıyla karşılaşmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Pek çok ülkede insanlar aksayan hizmetlere isyan ederken ülkemizde kayda değer hemen hiçbir sorun yaşanmadı. Salgına karşı en büyük ve hatta tek korunma yöntemi olan aşılamada dünyada oldukça bir defa biz önlerde yer alıyoruz. Toplam aşı sayısında 86 milyonu geride bırakarak nüfusumuzun üzerinde bir rakama ulaştık. Tabi bizim özellikle şehir hastanelerimiz çok çok ciddi bir işlev icra ettiler. Yani ilk doz aşıda 45 milyonu, ikinci doz aşıda 34 milyonu, üçüncü doz aşıda 7 milyonu geçtik. Bu sayede, bir ara yükselme seyrinde olan vaka sayımız yeniden 18 binli rakamlara geriledi. İnşallah en kısa sürede bu rakamı çok daha aşağı çekeceğiz” diye konuştu.

“Bir taraftan da bütün dünyada ama Türkiye’de de aşıya karşı bir muhalefet var. Ciddi bir aşı karşıtlığı var. Nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimin karşısında üç doz aşısını olmuş bir Cumhurbaşkanı olarak bulunuyorum. Bir sıkıntı olsaydı herhâlde kendimizi böyle bir riske sokmazdık” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Aşı tedarikinin dünyada zor olduğu bir dönemde dahi Türkiye olarak erkenden yaptığımız bağlantılarla süreci başlatmıştık. Benim buradaki tezim gönüllülük esasıdır. Yani aşı olmak isteyenler gönüllülük esasına göre aşı olmalıdır. Yani cebren, zorlamayla böyle bir şeyi doğru bulmuyorum. En yüksek risk gruplarından başlayarak kademe kademe aşılama yaşını genel uygulamada 15’e, kronik hastalarda ise 12’ye kadar biliyorsunuz indirdik. Bugün hastanelere başvuranların, hastanelerde yatanların, özellikle yoğun bakımda hayatta kalma mücadelesi verenlerin neredeyse tamamına yakınının aşı yaptırmayanlardan oluştuğunu görüyoruz. Aşı olduğu hâlde hastalananların sayısı çok istisnai seviyede. Bu gerçekleri de görmemiz lazım. Önümüzde böyle net bir tablo olduğu hâlde ilmi ve akli hiçbir gerekçeye dayanmadan aşı karşıtlığı kampanyası yürütülmesini doğru bulmuyorum. Elbette aşı olmamak kişilerin kendi tercihidir ama tercihin başka insanların hayatlarını riske atacak şekilde ortaya konmasına rıza gösteremeyiz. Onun için de gönüllülük esası diyorum şart olmalı.”

“AŞIDA GÖNÜLLÜLÜK ESASI ŞART OLMALI”

“Anladığım kadarıyla aşı konusunda gönüllük esası olsun diyorsunuz, herhangi bir zorunluluktan yana değilsiniz ama sizin de söylediğiniz gibi aşı olanlar da olmayanlardan mustarip onlarla aynı ortamda bulunmaktan dolayı.” sözleri üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Öyle ne bir hakkı var ne bir yetkisi var. Bu konuda da zorlamaya gerek yok. Her şeyi zaten bu işin bilimsel yanı itibarıyla doktorlarımız, bilim kurulu vesaire onlar anlattılar, anlatıyorlar. Öyleyse bırakalım da bu işin ehli olan kimse onlardan dinleyelim ve cebren böyle bir yola tevessül edilemez. Ben yine söylüyorum ben üç kez aşı olmuş birisiyim. Gönüllülük esası burada şart olmalıdır. Ona göre de isteyen aşısını olur, isteyen olmaz ve bu şekilde de temenni ediyorum ki en kısa zamanda bu badireyi de inşallah atlatmış oluruz” ifadelerini kullandı.

“Bir projenin bitiş süresi geldiğinde o projeyi yapanlarla pazarlık yapıyorsunuz. ‘Şu kadar erkene çek, şu kadar gün önce bitir’ diyorsunuz ve birçoğu zamanından önce bitiyor. Aşı olmayanların bir kısmı ‘Ben Türk aşısını bekliyorum’ diyor. Bu süreçle ilgili bir hızlandırma ya da bu konu ile ilgili olarak bir an evvel Türk aşısının da gündeme gelmesi söz konusu olacak mı?” sorusunu Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle cevapladı: “Murat Bey bu inşaat yapmaya benzemez. Bu farklı bir şey. Yani şimdi inşaatta böyle bir şeyi matematik iki kere iki dört diyebilirsin ama yani aşıyla ilgili çalışmaların şu anda başında olanlar hocalarımız vesaire onlar bize kalkıp da böyle bir matematik esasına dayalı bir tarih veremiyorlar ancak tahmini olarak yılsonuna kadar en geç bunu bitireceğiz diyorlar. İnşallah kendi aşımızı en kısa zamanda bitireceğiz diyen hocalarımız da var ve bu konudaki dışa bağımlılığımızı da inşallah azaltmayı hedefliyoruz diye bu müjdeyi bize bu şekilde hep söylediler. Temennimiz odur ki TÜRKOVAC en kısa zamanda elimizde olsun.”

“YÜZ YÜZE EĞİTİMİ BAŞLATACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yüz yüze eğitim olabilecek mi yeni eğitim-öğretim döneminde? sorusunu ise “İnşallah olacak. Dün akşam da Bakanımla bu konuyu görüştük. İnşallah yüz yüze eğitimi başlatacağız ve yavrularımız da öğretmenleriyle yüz yüze inşallah çalışmaya başlayacaklar” şeklinde cevapladı.

Ziya Selçuk’un Millî Eğitim Bakanlığı görevinden af talebini yerinde bulduklarını ve yerine Millî Eğitim camiasını tanıyan Mahmut Özer’i göreve getirdiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bakan Özer ile çalışmaları sürdürdüklerini belirtti.

Tokyo Olimpiyatları’na ilişkin değerlendirmeleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle kadın sporcuların performansıyla ilklerin öne çıkmasının kendilerini sevindirdiğini ifade ederek, şunları kaydetti: “Yani hele hele yani neredeyse iki altına gidiyorduk boksta yani burada Busenazların bir altın bir gümüşte, orada bir haksızlığa da maalesef kurban gitti. Ben inanıyorum ki iki altını almış olsaydık boksta, o tabii çok daha farklı bir şey olacaktı. Bizim yani olimpiyatlardaki derecemizi biraz daha artıracaktı. İki altın iki de gümüş oldu ve dokuz da bronz almak üzere şu ana kadar biz olimpiyatlarda böyle bir performansı yakalamış olduk. Doğrusu ben paralimpikte de daha başarılı olacağımıza inanıyorum. Arkadaşlarımızın da bu noktadaki kararlılığını böyle gördüm. Bundan önceki olimpiyatlara göre bu defa daha başarılı bir şekilde dönecekler, bunu görüyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni anayasa çalışmalarına ilişkin, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yeni anayasa ile ilgili hazırlıklarını kendisine gönderdiğini belirterek, şöyle devam etti: “Ben de bu çalışmayı yürüten arkadaşlarıma ve bu işin başındaki arkadaşımıza da o çalışma taslağını da verdim. Arkadaşlarımız onunla birlikte çalışmalarını da yaptılar. Şimdi biz de çalışmamızı belli bir noktaya getirdik, getiriyoruz. Nihai noktaya gelince de çıkan neticeyi ben de Sayın Bahçeli’ye takdim edeceğim ve onların da incelemesinden sonraki durumu tekrar bir değerlendirmeye alacağız.”

“Seçim Kanunu’nda değişiklik olacak mı?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu konuyla ilgili de yine aynı şekilde genel başkan yardımcım Hayati Bey’in riyasetinde bir ekip, Milliyetçi Hareket Partisi’nden de bir ekiple görüşmelerini yaptılar, yapıyorlar. Bu çalışmaları da bana takdim ettiler, ben de baktım. Şimdi onun üzerinden son çalışmaları da yapıyorlar. Yine çalışmadan sonra da yine Sayın Genel Başkanla bu gelinen noktayı bir müzakere etme şansı bulacağız” açıklamasında bulundu.

MUHALEFETİN ERKEN SEÇİM TALEBİ

Muhalefet partilerinin erken seçim çağrılarının hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Yani bunu artık unuttuk, konuşmuyoruz. Çünkü artık hedef Haziran 2023. Bunu Devlet Bey de müteaddit defalar söyledi, biz de söyledik. Yani muhalefetin başka işi gücü yok sürekli bunlarla meşgul oluyor ve bunlarla meşgul olmakla netice alacağını zannediyor. Böyle bir şeyin netice vermeyeceğini defalarca söylediğimiz hâlde, bırakın da işinize bakın. Ülkeye bir katkınız var mı ülkenin kalkınmasına bir katkınız var mı veyahut ülkede yapılan şu çalışmaya bir katkınız var mı? Bunların söyleyin. Bunlarda böyle bir katkı var mı böyle bir dert var mı? Yok. Hâlâ erken seçim merken seçim. Yani erken seçim olup da bundan bir netice alacaklarından değil, bunlar hedef saptırmaktan başka bir şey de değil. Bu ülke artık açıklanan yol haritasını değiştirmek isteyenlere fırsat vermeyecek. Bizim işimiz var. Biz şu anda çalışıyoruz. Daha çok şeyler yapmamız lazım. Bunlara bu fırsatı vermedik, vermeyeceğiz. Bu ülkede önümüzdeki seçimin tarihi bellidir ve o tarihte bu seçim yapılacaktır.”

Ankara’da 26 fabrikanın açılışında konuşan kaynak ustası Melek Tuğ’un görüntülerini izleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tuğ’un meslek lisesini bitirerek, usta noktasına geldiğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: “Dedim ‘Artık üniversiteyi de bitirmen lazım’ ve inanıyorum ki bu azimle üniversiteyi de bitirir. Tabi orada patronun Melek’ten memnun olması, ona orada önde bir yer vermiş olması kadının geldiği yeri göstermesi bakımından çok çok önemli. Firma da tabi sıradan bir firma değil. 250 milyon dolar ihracatı olan bir firma. Bizim Anadolu yakasındaki Türkiye’nin en uzun bayrak direğini bunlar yaptı. Biz de açılışına gitmiştik. Hatta Ulaştırma Bakanımıza onu söyledim. Dedim ‘Bu direğin bir benzerini de Avrupa yakasına yapalım. Anadolu ve Avrupa yakasından iki bayrak direği birbirini selamlasın.’ İnşallah şimdi ikincisini de Avrupa yakasında yapacağız. Kadınımızı hor görmek, onların ilim tahsilinde veya bu tür yerlerde mevki makam sahibi olmasına engel olmak hiç kimseye kazandırmaz. Güveneceğiz ve yolculuğumuza da bu şekilde devam edeceğiz.”

Türkiye’nin eskiden toplu iğne dahi üretemeyen bir ülke olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz, toplu iğne üretemezken bugünkü hâle geldik. Mesela şu an IDEF Fuarı çok başarılı bir fuar oldu ve ciddi manada siparişler var.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’deki işsizlik rakamları ve istihdama ilişkin soruya, “Her zaman tabi söylediğim bir şey var. Bir konuya çok büyük ehemmiyet verdiğimi söyledim. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat. Bu dört başlık bizim için çok önemli. Tabi yatırım olursa arkasında istihdam gelirse onun arkasında ne gelecek? Üretim gelecek. Üretim geldikten sonra da ihracatta uluslararası camiada siz de yerinizi alırsınız” ifadelerini kullandı.

“İHRACATTA 210 MİLYAR DOLAR DUVARINA YAKLAŞTIK”

Türkiye’deki işsizliğin iki buçuk puan rekor düşüşle yüzde 10,6’ya düştüğünü bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “İnşallah artık bu iyiye doğru bir gidiş olacaktır. Ve güzel olan nokta şu, bütün sektörlerde istihdam artışı yaşandı. Böyle bir dönemdeyiz. Hizmet sektörünün istihdamı salgın öncesi seviyesine yaklaştı. Tabii bizim için önem arz ediyor. Sanayi istihdamı yeniden 6 milyonu aşarak, en yüksek seviyesine ulaştı. Bu çok çok önemli. Salgın kaynaklı istihdam kaybının oldukça üzerinde istihdam artışı sağladık. Türkiye ekonomisi artık toparlanma sürecinin ardından bir atılım içerisine girmiştir. Bunu görmemiz lazım.

Tüm dünyayı sarsan salgın döneminde ekonomimiz önemli bir sınav vermiştir. Yerinde ve zamanında aldığımız tedbirler sayesinde salgından en az etkilenen ekonomilerden biri olduk. 2020 yılını yüzde 1,8 büyümeyle kapattık. Bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 7 gibi güçlü bir büyüme kaydettik. Öncü göstergeler, ikinci çeyrekte yüzde 20’nin üzerinde güçlü büyümeye şimdiden işaret ediyor. Yılsonu büyüme beklentimiz ise orta vadeli programa göre yüzde 5,8’in dahi oldukça üzerinde. İhracatta rekor üstüne rekor kırıyoruz, işte 210 milyar dolar duvarına yaklaştık. 2021 yılı genelinde ihracatın inşallah 210 milyar doları da açmasını bekliyoruz. İşte dün Ticaret Bakanımla da görüştüm, baktım ki neşesi yerinde bayağı da çok çok ciddi ihracatta rakamlar veriyor. Nisan 2012’den bu yana reel kesim güven endeksi en yüksek seviyesine çıkmış vaziyette, bu da tabi ki olumlu sinyalleri veriyor.”

Previous ArticleNext Article

“Türkiye’nin 21 yılda yazdığı başarı hikâyesinin kahramanı, 85 milyonun her bir ferdidir” “Türkiye’nin 21 yılda yazdığı başarı hikâyesinin kahramanı, 85 milyonun her bir ferdidir” için yorumlar kapalı 213555

Cumhurbaşkanı Erdoğan Rize mitinginde yaptığı konuşmada, “Türkiye’nin son 21 yılda yazdığı başarı hikâyesinin kahramanı, Rize ile birlikte 81 vilayetimizin tamamıdır, 85 milyonun her bir ferdidir” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz Demokrasi ve Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen Rize mitingine katılarak bir konuşma yaptı.

Konuşmasına Rizelileri selamlayarak başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ana yurdu, baba ocağı Rize’de olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu belirtti.

Karşısında Karadeniz misali kabına sığmayan, bendini yıkmaya hazır bir Rize gördüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dereler dize gelir, dökülür bize gelir. Gönlümün bahçesinde birinci Rize gelir. Derelerin derdini balıktan sor balıktan. Rize’ye tutulmayan ne anlar sevdalıktan” dizelerini okudu.

“TÜRKİYE’Yİ NE EKONOMİK NE SİYASİ NE DİPLOMATİK OLARAK ESİR ALMALARINA MÜSAADE ETMEDİK”

Birilerinin Rize ile birlikte 81 şehrin tamamına olan sevdalarını anlayamadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bizim ezelden ebede uzanan kardeşliğimizi bir türlü idrak edemiyorlar. Tam 22 yıldır Rizeli kardeşlerimizle birlikte yol yürüdük, omuz omuza mücadele ettik. Vesayetçilerden terör örgütlerine, emperyalist güçlerden Türkiye ile ilgili hesabı olan tüm şer odaklarının karşısında birlikte durduk. Cumhuriyet mitingleriyle milletin iradesini gasbetmek istediler. Gezi hadisesiyle sokaklarımızı terörize etmeye kalktılar. 17-25 Aralık girişimiyle hükûmetimizi alaşağı etmeye çalıştılar. Çukur olaylarıyla ülkemizin bir parçasını bizden koparmayı denediler.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “15 Temmuz kanlı darbe teşebbüsüyle doğrudan istiklalimize kastettiler. Teröristlere binlerce tır dolusu silah sağlayarak hemen güneyimizde bir teröristan kurmaya çalıştılar. Ekonomimizi mahvetme, bu tür tehditlerle Türkiye’ye diz çöktürmeye çalıştılar. Bunların hepsini biz, sizlerle beraber boşa çıkardık. Türkiye’yi ne ekonomik ne siyasi ne diplomatik ne de sosyal olarak esir almalarına müsaade etmedik. Sizinle beraber” diye ekledi.

“TÜRKİYE İÇİN SAMİMİYETLE ÇALIŞTIK”

Türkiye’nin son 21 yılda yazdığı başarı hikâyesinin kahramanı Rize ile birlikte 81 vilayetin tamamı, 85 milyonun her bir ferdi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siz bu kardeşinize sahip çıktınız, bize destek oldunuz. Biz de sizin için Türkiye için samimiyetle çalıştık. Siz bize güvendiniz, inandınız, teveccüh gösterdiniz. Biz de size olan minnet borcumuzu hep daha fazla hizmet ve eser üreterek, hamdolsun, yerine getirdik. Durmadık, usanmadık, Allah ömür, milletimiz de destek verdikçe yolumuza bu çizgide devam edeceğiz” ifadesini kullandı.

Rize’nin güçlü duruşunu 31 Mart seçimlerinde yine çok net biçimde ortaya koyacağına inandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ata yurdum, ana ocağım Rize’den 31 Mart’ta yine rekor bekliyorum” dedi.

Rize 15 Temmuz Demokrasi ve Cumhuriyet Meydanı yanındaki kentsel dönüşüm alanını göstererek, vatandaşlara nasıl bulduklarını soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Güzel mi, Rize merkez değişmiş mi, hâlâ değişiyor mu? Yaparsa AK Parti yapar. Daha neler yapacağız neler” dedi.

“85 MİLYON OLARAK HEPİMİZ BİRİZ, BERABERİZ, KARDEŞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “85 milyon olarak hepimiz biriz, beraberiz, kardeşiz. Bakınız, bizi yıllarca köken üzerinden, meşrep ve hayat tarzı üzerinden bölmek istediler. Her kesimden insanımızın arasında nifak duvarları ördüler. Geçmişte gerçekten çok zor ve karanlık günler yaşadık. Gençlerimizi, evlatlarımızı, ideolojik kör dövüşüne kurban verdik. Bu kavgalardan en büyük zararı millet ve devlet olarak biz gördük. Ekonomimiz kan kaybetti, toplumsal huzurumuz bozuldu. Kardeş kardeşe, komşu komşuya düşman edildi. Demokrasimiz yıllarca vesayetin gölgesinden çıkamadı. Kendi iç meselelerimizle uğraşmaktan dünyadaki değişimi, dönüşümü, yenilikleri, teknoloji ve sanayi hamlelerini yakalayamadık.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her alanda şampiyonlar liginde oynaması gereken ülkemizi yıllarca ikinci lige mahkûm ettiler. Bu fasit daireyi kırmaya çalışan, devlet ve siyaset adamlarını ise ya şehit ettiler ya linç ettiler ya da elini kolunu bağladılar. Merhum Menderes, ülkeye ve millete hizmetin bedelini canıyla ödedi. Rahmetli Özal’ı hiçbir zaman rahat bırakmadılar. Merhum Türkeş ve Erbakan’a yönelik itibar suikastlarının ardı ve arkası hiç kesilmedi. Türkiye ne zaman belini doğrultmaya, yeniden ayağa kalkmaya, kendini toparlamaya çalışsa birileri hemen devreye girerek buna fırsat vermedi. Ülkemizi içine düştüğü bu cendereden kurtaran hamdolsun biz olduk. Teröristler bizimle baş edemedi. Bunları Gabar’a gömdük, bunları Cudi’ye gömdük, bütün o mağaralara gömmek suretiyle nefeslerini kestik. Şimdi de sınır ötesinde aynen devam ediyoruz.”

“YAKIN BİR TARİHTE İKİNCİ ASTRONOTUMUZU DA UZAYA GÖNDERECEĞİZ”

Siyasete kazandırdıkları istikrar ve güven iklimi sayesinde Türkiye’yi her alanda üç, beş, on kat büyüttüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ihracatı 36 milyar dolardan 256 milyar dolara, turist sayısını 13 milyondan 57 milyona çıkardıklarını belirtti.

Millî geliri 238 milyar dolardan bir trilyon dolar seviyesine getirdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, istihdamı 19 milyon kişiden, 32 milyon kişiye taşıdıklarını söyledi.

Türkiye’nin savunma sanayinde yüzde 80 dışa bağımlılığını yüzde 20’lere indirdiklerine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün insansız hava araçlarında dünyanın ilk üç ülkesinden biriyiz. Kızıl Elma ve ANKA-3 ile artık bu alanda farklı bir lige yükseliyoruz. TCG Anadolu’nun ardından geçen ay en büyük ikinci gemimiz olan TCG Derya’yı da donanmamıza teslim ettik. Kendimiz yaptık, dışarıdan değil” diye konuştu.

İlk insanlı uzay misyonunun geçen hafta başarıyla tamamlandığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah, yakın bir tarihte ikinci astronotumuzu da uzaya göndereceğiz. Artık Ahmetler, Mehmetler, Ayşeler, Fatmalar uzaya gidecekler” ifadelerini kullandı.

Azmedince yapılacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, azmedip, gayret edip çalıştıklarını ve başardıklarını aktardı.

“HAYAT PAHALILIĞI VE ENFLASYON BAŞTA OLMAK ÜZERE ŞU AN CANIMIZI ACITAN SIKINTILARIN MUHAKKAK ÜSTESİNDEN GELECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, her alanda büyük bir atılım ve çok büyük bir gelişme içinde olunduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bundan 10, 15, 20 sene önce tohumlarını attığımız projelerin hamdolsun bugün meyvelerini topluyoruz. İnşallah çok daha fazlasını başaracağız. Hayat pahalılığı ve enflasyon başta olmak üzere şu an canımızı acıtan sıkıntıların muhakkak üstesinden geleceğiz. Son 21 yılda pek çok başarıya imza atmış bir hükûmet olarak, bugünkü sorunları da çözecek olan yine biziz. Rabb’im yolumuzu, bahtımızı açık etsin, diyorum.”

Sayılmaya çalışıldığında günler sürecek nice başarıya, reforma, kalkınma ve teknoloji atılımına imza attıklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak ülkemizde muhalefet anlayışı öyle bir berbat ki ne yaparsan yap anlamazlar. Onu değiştirmeye muvaffak olamadık. İşte kendi içlerinde nasıl birbirlerine düştüklerini görüyorsunuz değil mi? Üzülerek de olsa şu gerçeği ifade etmek durumundayım, Türkiye’nin en büyük talihsizliği vizyonsuz, beceriksiz, tembel ve değişime ayak direyen, tutucu muhalefete sahip olmasıdır. Dünyada böyle bir muhalefet yok.”

Türkiye’de son 21 yılda pek çok şeyin değiştiğini, dönüştüğünü ve kendini yenilediğini ancak CHP’nin başını çektiği muhalefette hiçbir köklü değişim yaşanmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Pek istemeseler de genel başkanlık koltuğunda oturanları değiştirdiler. Bundan her seferinde standardı düşürdüler, çıtayı iyice aşağı çektiler” dedi.

CHP’de her gelenin mutlaka bir öncekini mumla arattığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gelen gideni aratıyor. Son genel başkan değişikliğinde de bu gelenek bozulmadı. ‘Değişim’ dediler, ‘yenilenme’ dediler, bir sürü cafcaflı kavram kullandılar ancak günün sonunda sabık genel başkanlarını bir iç darbeyle siyasetten tardedip, aynı tas aynı hamam yollarına devam ettiler. Bay Kemal, güya 13. Cumhurbaşkanı olacaktı, hatırlıyorsunuz değil mi? Bir anda kendini CHP’nin istenmeyen adamı olarak buldu” değerlendirmesinde bulundu.

Aynı vefasızlığı altılı masada beraber oldukları diğer ortaklarına da sergilediklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Altılı masadan şu anda parlamentoda kimse kaldı mı? Hepsi gitti, hepsi dağıldı. Ne oldu? Nerede bu altılı masa? Ben ne demiştim, ‘altılı masadan kimseyi bulamayacaksınız’ demiştim. Bak parlamentoda şimdi kimse yok. Dün yan yana yol yürüdükleri insanlara, bugün demediklerini bırakmıyorlar. Ankara’da bir ofis tutmuşlar. Her birinin Ankara’da birer ofisi var. Güle güle kullanın” diye konuştu.

“HER KESİMDEN VATANDAŞIMIZA ULAŞMAK, ONLARA KULAK VERMEK BOYNUMUZUN BORCUDUR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, çıktıkları yolda aynen yürüdüklerini vurgulayarak burada asıl hayal kırıklığını CHP’lilerin yaşadığını söyledi.

CHP’lilerin partilerine ve siyaset kurumuna dair beklentilerini giderek kaybettiklerini gördüklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazi’nin emaneti diyerek hâlen CHP’ye oy veren vatandaşlarımız, maalesef bir umutsuzluk sarmalına sürüklenmektedir. Her ne suretle olursa olsun siyaset kurumundan umut kesilmesi, demokrasimiz adına büyük bir tehdittir” dedi.

Türkiye’nin bu konuda çok acı tecrübeleri bulunduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Geçmişte özellikle de 1970’lerde siyaset müessesesinin umut olma, ülkenin sorunlarına çözüm üretme vasfını yitirdiği durumlarda başımıza neler geldiğini hepimiz gayet iyi hatırlıyoruz. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak hangi siyasi görüşe mensup olursa olsun, hiçbir vatandaşımızın kendini dışlanmış, ötelenmiş, yok sayılmış hissetmesine rıza gösteremeyiz. 85 milyonun tamamının mesuliyetini taşıyan bir kadro olarak, her kesimden vatandaşımıza ulaşmak, onlara da kulak vermek boynumuzun borcudur.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Yaptıklarımızı ve yapacaklarımızı tek tek anlatarak, bu kardeşlerimizin de oylarına talip olduğumuzu ifade edeceğiz. Buradan siyasi parti fark etmeksizin tüm vatandaşlarıma sesleniyorum, muhalefete bakıp da asla yeise kapılmayın. Asla alternatifsiz değilsiniz. Hele hele CHP’nin iş bilmez, beceriksiz, sadece kendi kariyerini düşünen idarecilerine mecbur ve mahkûm değilsiniz. Şayet siyasetten beklentiniz, hizmet ve eser görmekse hiç uzağa gitmenize gerek yok AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak işte biz buradayız.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti ve Cumhur İttifakı’yla hizmet, eser, yatırım ve projede yarışabilecek hiçbir siyasi hareket olmadığını vurgulayarak şöyle konuştu: “Kendi iktidarları uğruna size dayatmalarda bulunanlara, sizin kaygılarınızı istismar edenlere, size ‘bizim istediğimiz adaya tıpış tıpış oy vereceksiniz’ diyenlere… Kim diyordu bunu biliyorsunuz değil mi? Belediye başkanı olarak ‘kimi görmek istersiniz’ sorusunu bile millete değil de yapay zekâya soranlara, sizin fikrinize, taleplerinize, hassasiyetlerinize saygı göstermeyenlere, kendi şahsi ikballeri için kapalı kapılar ardında bölücü örgütün uzantılarıyla demlenenlere… Anladınız değil mi bizim çayın demlenmesi değil, DEM diye bir parti var ya onlarla demlenenler var. Hâsılı size rağmen siyaset yapanlara bu seçimde esaslı bir ders vermeye hazır mıyız? Hür iradenizin hiç kimsenin tapulu mülkü olmadığını gelin, bu kibir abidelerine gösterin.”

“BİZİM TEK GAYEMİZ ÜLKEMİZE, MİLLETİMİZE VE ŞEHİRLERİMİZE HİZMET ETMEKTİR”

Tek gayelerinin ülkeye, millete, şehirlere, hizmet etmek olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu amaçla Rize’ye son 21 yılda toplam 150 milyar lira tutarında kamu yatırımının yapıldığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “31 Mart’ta tüm Türkiye’de biz çok farklı bir tablo bekliyoruz. Bu seçimlerin ülkemizde özellikle muhalefette gerçek manada bir değişim dalgasını ortaya çıkaracağına inanıyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Rize’de eğitimde 2 bin 11 yeni derslik inşa edildiğini, kente üniversitenin kazandırıldığını, yaklaşık 6 bin kişi kapasiteli yükseköğrenim yurt binalarının açıldığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ikisi stadyum olan toplam 110 spor tesisinin yapıldığını anlattı.

Sağlıkta bin 63 yataklı 11’i hastane, toplam 30 sağlık tesisini şehre kazandırdıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Toplam 800 yataklı Rize Şehir Hastanemiz ve bin 200 yataklı Güneysu Devlet Hastanemizin yapımına devam ediyoruz. Size söz verdim mi, şehir hastanesi dedim mi… Şu anda sahilde şehir hastanesinin fore kazıklarının nasıl çakıldığını gördünüz mü? İşte oraya 800 yataklı şehir hastanemizi yapıyoruz. Laf ola beri gele yok, söyledik mi yaparız ve yapıyoruz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 sağlık tesisinin ihale, proje ve arsa tedarik aşamasının hâlen devam ettiğini belirterek, TOKİ eliyle Rize’de 3 bin 892 konutun tamamlanıp hak sahiplerine teslim edildiğini ifade etti.

Rize’de bin 315 konutun yapımının devam ettiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Riskli yapı olarak belirlediğimiz, bin 592 bağımsız bölümün dönüşümünü gerçekleştirdik. Şimdi Rize’de beş millet bahçesi projemiz bulunuyor. Güneysu Millet Bahçemizi tamamladık, açılışa hazır hâle getirdik. İyidere Millet Bahçemizin yapımına devam ediyoruz. Rize, Çayeli ve Pazar Millet Bahçelerimizin de projelendirme çalışmaları devam ediyor. Ayder Yaylamızda 440 bin metrekare alanda, yenileme ve koruma projemizi sürdürüyoruz. Ayder’de toplam bin 917 araçlık yeraltı kapalı otoparkının yapımını tamamlamak üzereyiz. İcraat, icraat, laf değil, icraat… İnşallah yeni sezonda hizmete girecek.”

“RİZE’YE 21 MİLYAR LİRA TARIMSAL HİBE VE YATIRIM DESTEĞİ VERDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 76 odalı termal tesis kaba inşaatının bittiğini, 52 adet benzer konaklama biriminin ve Gelin Tülü Şelalesi Seyir Terası’nın yapımının da tamamlandığını bildirdi.

Ulaştırmada 175 kilometre bölünmüş yol yapıldığını, Ovit Tüneli’ni ve bağlantı yollarını açtıklarını, Karadeniz sahil yolunu yaptıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ayder, Güneysu-Büyükköy, Çamlıhemşin-Ayder, Rize-Ambarlı- Küçükçayır yollarını tamamlayarak hizmete açtık. Hurmalık tünelleri ve bağlantı yollarını, Salarha Tüneli’ni tamamlayıp hizmetinize sunduk” şeklinde konuştu.

Hurmalık Tünelleri ve bağlantı yollarını, Salarha Tüneli’ni tamamlayıp hizmete sunulduğunu kaydeden Cumhuraşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “İyidere-İkizdere ayrımı, Küçükçayır, Rize, Pehlivantaşı, Kalkandere, Rize İspir, İyidere ayrımı, İkizdere, İyidere Çayeli ayrımı, Güneysu yollarının yapımına devam ediyoruz. Rize-Artvin Havalimanımızın yapımını tamamladık, hizmete açtık. Havalimanımızın yolcu sayısını biliyor musunuz? Geçtiğimiz yıl 1 milyonu aştı, daha da artacak. İyidere Lojistik Limanımızın yapımı sürüyor. Rize’ye 4 içme suyu tesisi, 83 taşkın koruma tesisi ve 17 hidroelektrik santral inşa ettik. Rize’ye toplam 21 milyar lira tutarında tarımsal hibe ve yatırım desteği verdik. Şehrimize yeni bir Organize Sanayi Bölgesi ve Teknokent kurduk.”

Enerjide, Rize Güneysu, Ardeşen, Çayeli, Fındıklı, Pazar, Kalkandere, Derepazarı, İyidere, Kendirli, Salarha ve İkizdere’ye doğal gaz arzının sağlandığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sene de Muradiye’ye doğal gaz arzı sağlamanın planlandığını söyledi.

“Bölgemizde barışa giden yol, Filistin devletinin kurulmasından geçiyor” “Bölgemizde barışa giden yol, Filistin devletinin kurulmasından geçiyor” için yorumlar kapalı 245692

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dubai’de düzenlenen Dünya Hükûmetler Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, “İsrail, bölgede kalıcı barış istiyorsa yayılmacı hayaller peşinde koşmayı bırakmalı, 1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin devletinin varlığını kabul etmelidir. Bölgemizde barış, huzur ve ekonomik kalkınmaya giden yol, Filistin devletinin kuruluşundan geçiyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Madinat Jumairah Mina Salam Konferans Merkezi’nde, onur konuğu olarak katıldığı “Geleceğin Hükûmetlerini Şekillendirmek” teması altında düzenlenen Dünya Hükûmetler Zirvesi’nde bir konuşma gerçekleştirdi.

Samimi misafirperverlikleri dolayısıyla Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Muhammed bin Zayid Al Nahyan ile BAE Başbakanı ve Dubai Emiri Muhammed bin Raşid Al Maktum’a teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dubai’de onur konuğu olarak bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

“TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONUMUZLA GELECEĞİN TÜRKİYE’SİNİ İNŞA EDİYORUZ”

“Geleceğin Hükûmetlerini Şekillendirmek” temasıyla zirvenin küresel barış ve adaletin tesisine pozitif etki yapacağına inandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zirvenin temasıyla uyumlu şekilde Türkiye olarak Cumhuriyetimizin 100. yıl dönümüyle birlikte hayata geçirdiğimiz Türkiye Yüzyılı vizyonumuzla geleceğin Türkiye’sini inşa ediyoruz” diye konuştu.

Doğru değerlerle yola çıkıldığında büyük dönüşümlerin nasıl başarıldığını bugüne kadar gösterdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 21 yıllık iktidarları döneminde Türkiye’yi her alanda 3 kat, 5 kat, 10 kat büyüterek ileriye taşıdıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 20 yıl öncesinin Türkiye’sini hatırlayanlar ile bugünün Türkiye’sini görenlerin ülkenin kısa sürede nasıl büyük bir başarı hikâyesi yazdığını, nasıl sessiz bir devrim gerçekleştirdiğini kabul ve takdir ettiğini vurguladı.

“Bugün büyüyen ekonomisiyle, güçlü altyapısıyla, uluslararası alanda artan etkinliğiyle, diplomasi kulvarında elde ettiği başarılarıyla, savunma alanındaki atılımlarıyla kendinden söz ettiren bir Türkiye gerçeği var” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, böyle bir Türkiye’yi inşa etmekten gurur ve heyecan duyduklarını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çevremizde yıllardır devam eden sıcak çatışmalara, terör ve istikrarsızlık dolayısıyla maruz kaldığımız göç baskısına, ülkemizi hedef alan envaiçeşit terör eylemlerine rağmen istikrar, güven ve kalkınma yolunda asla sapmadan bugünlere geldik” ifadesini kullandı.

Geçen yıl 6 Şubat’ta Türkiye’nin tarihinin en büyük doğal afetlerinden birini yaşadığını, 11 il ve 14 milyon insanı doğrudan sarsan depremde 53 binden fazla kişinin hayatını kaybettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Depremin üzerinden daha 1 sene bile geçmeden enkazları kaldırdık. Vatandaşlarımızın acil barınma ihtiyaçlarını giderdik. İnşası tamamlanan 31 binden fazla konutu depremzedelerimize teslim ettik. Her ay 15-20 bin konut teslim ederek yıl sonuna kadar 200 bin konutun teslimatını yapmayı hedefliyoruz. Tam bir yıl önce asrın felaketini yaşamış bir millet olarak dost ve kardeş ülkelerin de desteğiyle hamdolsun yaralarımızı süratle sarıyoruz. Buradan bir kez daha milletimizle dayanışmasını esirgemeyen başta Emirlikler olmak üzere tüm dostlarımıza yürekten teşekkür ediyorum.”

“TÜRKİYE’Yİ HEDEFLERİYLE BULUŞTURMA MÜCADELEMİZİ AZİMLE SÜRDÜRDÜK”

Tüm bu adımları atarken dünyanın farklı köşelerindeki milyonlarca ihtiyaç sahibine yardım elini uzatmayı da ihmal etmediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yaklaşık 3,5 milyonu Suriyeli olmak üzere 4 milyonu aşkın sığınmacıya yıllardır ev sahipliği yaptığını anımsattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Etrafı âdeta ateş çemberiyle kuşatılmış ülkemizin bugünkü konumuna gelmesi şüphesiz kolay olmadı. Türkiye’nin son çeyrek asrına mührünü vurmuş bir hükûmet olarak hiçbir zaman dikensiz bir gül bahçesinde yürümedik. Elde ettiğimiz her bir başarının, kazandığımız her bir zaferin, hayata geçirdiğimiz her reformun arka planında çok büyük bir emek, sabır, gayret, tecrübe ve dirayet vardır. Türkiye’yi takip edenler bu zorlu sürecin kilometre taşlarını çok iyi biliyor. Önümüzdeki engeller ne kadar büyük olursa olsun, yılmadan yorulmadan Türkiye’yi hedefleriyle buluşturma mücadelemizi azimle sürdürdük. Bugün de sarsılmaz bir inanç ve kararlılıkla yürüyüşümüz devam ediyor.”

Çok samimi bir hissiyatını paylaşmak istediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, 40 yılı aşkın süredir siyasetin içinde olduğunu, halkına siyaset yoluyla hizmet etmeye çalıştığını aktardı.

İlk gençlik yıllarında sivil toplumda başladığı mücadelesini daha sonra siyasetin farklı kademelerinde görev üstlenerek yürüttüğünü anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları paylaştı: “1994 senesinde henüz 40 yaşında bir siyasetçiyken Türkiye’nin en büyük şehri olan İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçildim. Yaklaşık 4,5 yıl sürdürdüğümüz bu vazifemiz sırasında bugün bile takdirle konuşulan çok önemli hizmetlere, eserlere ve yatırımlara imza attım. Okuduğumuz bir şiir nedeniyle hapse atılmamız sonucu siyasi hayatımız bir süre kesintiye uğradı. Ama buna rağmen İstanbul’daki başarımız, önümüzde yeni kapıların açılmasına, çok daha büyük bir başarı hikâyesinin yazılmasına vesile oldu. 2001 senesinde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak şiarıyla bugün genel başkanlığını yürüttüğümüz AK Parti’mizi kurduk. Partimizin kuruluşundan sadece 15 ay sonra girdiğimiz ilk seçimlerden açık ara birinci çıkarak Türkiye’yi yönetme sorumluluğunu üstlendik. Hapse girdiğimizde kimi gazeteler ‘muhtar bile olamaz’ manşetleri atmıştı ama biz insanımızın teveccühüyle önce Başbakan, sonra Cumhurbaşkanı sıfatıyla yaklaşık 21 yılı aşkın süredir milletimize hizmetkârlık ediyoruz.”

Bu döneme sadece ülkeye çağ atlatan eserleri, hizmetleri ve reformları sığdırmadıklarını, aynı zamanda 17 seçim zaferini de sığdırdıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Son olarak mayıs ayında yüzde 90’ları bulan katılım oranıyla gerçekleşen ve oldukça çekişmeli geçen seçimlerde tarihî bir başarıya daha imza attık. Şimdi de 31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri’ne hazırlanıyoruz. 48 gün sonra. Allah’ın izniyle bu seçimlerde 18. zaferimizi elde edeceğiz. Çünkü biz geçmişte olduğu gibi şimdi de ‘insan için ancak emeğinin karşılığı vardır’ inancıyla çalışmalarımızı çok yoğun ve çok sıkı şekilde sürdürüyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada bir noktayı da özellikle vurgulamam gerekiyor. Tüm bu süreçler boyunca hükûmet işlerinde daima ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’ prensibini kendimize rehber edindik. Biz insanı yaşatarak, insana dokunarak, insanı yücelterek, insanların kalbini kazanarak devleti yaşattık, büyüttük, güçlendirdik. İnsanımıza sahip çıktıkça insanımız da devletine ve bize sahip çıktı. Halkımızın gücü ve desteği olmasaydı bunların hiçbirini başaramazdık. Bugün de aynı çizgide yolumuza devam ediyoruz. Bizim siyasette varlık gayemiz geride hayırla, şükranla ve hayır duayla yâd edilecek güzel bir miras bırakmaktır.”

“DÜNYAMIZ DEĞİŞİM, GERİLİM, KRİZLER VE KİMİ YERLERDE ÇATIŞMALARIN BİRBİRLERİNİ TETİKLEDİĞİ BİR ALACAKARANLIK KUŞAĞINDAN GEÇİYOR”

Türkiye Yüzyılı vizyonunu hayata geçirince kadar durmadan, dinlenmeden, zorluklar karşısında yılmadan koşturacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölgemiz ve ötesinde adil ve kalıcı barışa hâkim kılmak, bu vizyonumuzun temel yapı taşlarından biridir. Nasıl dünya beşten büyükse daha adil bir dünyada mümkündür. Buna gelecek nesiller başta olmak üzere tüm insanlığın ihtiyacı vardır. Ancak dünyamız değişim, gerilim, krizler ve kimi yerlerde çatışmaların birbirlerini tetiklediği bir alacakaranlık kuşağından geçiyor” ifadelerini kullandı.

Henüz bir krizi çözmeden yenisinin patlak verdiği, sancılı bir tabloyla karşı karşıya olunduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Hatırlanacağı üzere Kovid-19 salgınında bunun sağlık boyutuna şahitlik ettik. Tam tünelin sonundaki ışığı gördüğümüzü düşündüğümüz anda Rusya-Ukrayna Savaşı ile sarsıldık. Bu savaş, zaten ciddi belirsizliklerle boğuşan küresel ekonomi ve siyaseti çok daha büyük bir girdabın içine sürükledi. Enerji fiyatlarından gıda krizine, silahlanma yarışından düzensiz göç baskısına geniş bir alanda ilave sorunlarla yüzleştik. Türkiye, bu meydan okumaları en iyi yöneten ülkelerin başında geliyor. İlk günden itibaren hep barıştan, adaletten, diplomasiden ve dayanışma hâlinde sıkıntıların üstesinden gelmekten yana olduk.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rusya-Ukrayna Savaşı’nda ateşkesin sağlanması ve ardından kalıcı barışa giden yolun aralanması için elimizi taşın altına koyduk. İstanbul Süreci, tarafların bir araya gelip asgari noktalarda buluşabildiğini gösterdi. Karadeniz Girişimi, gıda krizinin daha da derinleşmesinin önüne geçti. Daha bunun gibi ateşi körüklemek yerine yangını söndürmeyi amaçlayan pek çok siyasi, diplomatik ve ekonomik hamle yaptık. Akan onca kana, yıkıma ve acıya rağmen adil bir barışın mümkün olduğuna dair inancımızı hâlen koruyoruz. İnşallah bunun için çabalarımızı yoğunlaştırarak yola devam edeceğiz” diye ekledi.

“İSRAİL ON YILLARDIR İŞGAL, GASP, YIKIM VE KATLİAM POLİTİKALARINDAN VAZGEÇMEMİŞTİR”

Çözüme kavuşturulamayan her meselenin zamanla büyümüş, çetrefilleşmiş bir hâlde karşılarına yeniden çıktığını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, halının altına süpürülerek sorunların çözülemeyeceğini vurguladı.

Yaşanılan her hadiseyle bunun bir kez daha görüldüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun en son ve acı örneği Gazze’deki krizdir. Geçen yılın 7 Ekim’indeki hadiseden bağımsız olarak bugünkü krizin kaynağı Birleşmiş Milletler kararlarına rağmen Filistin topraklarındaki işgalin artarak devam etmesidir. Kendini uluslararası hukukun üstünde gören İsrail on yıllardır işgal, gasp, yıkım ve katliam politikalarından vazgeçmemiştir” ifadelerini kullandı.

Filistin halkının nasıl bir adaletsizlikle karşı karşıya kaldığını anlamak için çok uzağa gitmeye gerek olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “1948’den bugüne İsrail-Filistin haritalarına bakmak bile meselenin vahametini göstermeye yeterlidir. Biliyorsunuz tedavinin yarısı, teşhisin doğru konulmasıdır. Burada da sorunun kaynağını doğru tespit etmezsek çözüm yolunu da bulamayız. İsrail, bölgede kalıcı barış istiyorsa yayılmacı hayaller peşinde koşmayı bırakmalı, 1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin Devleti’nin varlığını kabul etmelidir. Gazze’deki insani trajedinin de giderek bölgeye yayılma riski taşıyan çatışmaların da sona erdirilmesi, her şeyden önce İsrail’in, Filistin halkının en temel haklarını tanımasına bağlıdır. 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğe sahip bir Filistin Devleti vücut bulmadan atılan her adım yarım kalacak, sorun çözüme kavuşturulmuş olmayacaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dolayısıyla bölgemizde barış, huzur ve ekonomik kalkınmaya giden yol, Filistin Devleti’nin kuruluşundan geçiyor. Bu çerçevede bir barışın tesisi ve temini için diğer bölge ülkeleriyle birlikte garantörlük dâhil, sorumluluk üstlenmeye hazır olduğumuzu dile getirdik. Bunun yanında çoğu çocuk ve kadın 28 binden fazla masumun hayatına mal olan, 70 bine yakın sivilin yaralandığı, 1,5 milyondan fazla insanın göçe zorlandığı Gazze’nin büyük bir enkaz yığınına çevrildiği trajedi karşısında her türlü çabayı gösterdik, gösteriyoruz ve göstereceğiz. Şimdiye kadar 34 bin tonluk insani yardım malzemesini Gazze’ye ulaştırılmak üzere bölgeye gönderdik. Toplam 380 hasta ile 344 refakatçiyi Türkiye’de misafir ediyor, tedavilerini sağlıyoruz.”

“FİLİSTİNLİ KARDEŞLERİMİZİ ASLA SAHİPSİZ, ÇARESİZ VE YALNIZ BIRAKMAYACAĞIZ”

Türkiye’nin Gazzelilere yönelik işlenen savaş ve insanlık suçlarının takibi için uluslararası hukuk kulvarında atılan adımlara destek verdiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Güney Afrika Cumhuriyeti nezdinde hak ve adaletin tecellisi için inisiyatif alan tüm ülkelere özellikle de Afrikalılara teşekkür etti.

Aynı şekilde 2023 Ekim ve Aralık aylarında Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda kabul edilen kararlara destek veren ülkelere de teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Filistinli kardeşlerimizi asla sahipsiz, çaresiz ve yalnız bırakmayacağız. Son dönemde Birleşmiş Milletler Filistinli Mülteciler Ajansına yönelik dozu artan itibar suikastlarını da esefle karşıladığımızı belirtmek isterim” dedi.

Bu kritik dönemde Ajansa yapılan katkıların arttırılmasının önemli olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Vicdan sahibi tüm ülkeleri, Ürdün, Suriye, Lübnan ve işgal altındaki Filistin topraklarında yaşayan 6 milyon mülteci için can damarı olan Ajansa sahip çıkmaya davet ediyorum. Bakınız, tüm bunları sadece nüfusu Müslüman bir ülkenin Cumhurbaşkanı olarak söylemiyorum. Ajansa aynı zamanda 5 asır önce engizisyon zulmüne maruz kalan Musevilere kapısını açmış 4 asır boyunca İbrahim Halilullah düsturuyla Kudüs-ü Şerif’e hizmet etmiş bir milletin evladı olarak ifade ediyorum.”

Mevcut İsrail yönetiminin sorumsuz, pervasız ve acımasız politikalarının tüm dünyada antisemitizmi körüklediğini gördüklerini, bundan da rahatsız olarak insanlık adına endişe duyduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha fazla kan dökülmeden, daha fazla çocuk ve kadın ölmeden bir an önce Gazze’deki katliamın durdurulması gerektiğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, mevcut tehditler karşısında etkin küresel yönetişim, etkin iş birliği ve dayanışmanın dünyanın geleceği bakımından belirleyici olacağı değerlendirmesinde bulundu.

“TÜRKİYE, MESULİYETLERİNİ YERİNE GETİRDİ”

Sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin hayata geçirilmesinin de bu sürecin önemli bir parçası olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu hedefleri ulusal kalkınma plan, strateji ve vizyonlarının ana unsurlarından biri olarak değerlendirdiklerini kaydetti.

“Bununla yetinmiyor, hedeflere ulaşmak için uluslararası çabalarda en ön saflarda yer alıyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak bu konuda da uluslararası toplum ne yazık ki başarılı bir sınav veremiyor. 2030 itibarıyla sıfır açlığa ulaşma hedefinden giderek uzaklaşılmaktadır” ifadelerini kullandı.

Kapsayıcı ve sürdürülebilir bir kalkınma için yeşil dönüşümün gerekliliğinin gün geçtikçe daha net görüldüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ortak yuva” olan dünyayı çevre felaketlerinden, atık krizinden korumanın da herkesin sorumluluğu olduğunu vurguladı.

Aralık ayında Birleşik Arap Emirlikleri’nin ev sahipliğinde düzenlenen COP28 Dünya İklim Eylemi Zirvesi’ne bu bilinçle katkı verdiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye olarak belirledikleri “2053 itibarıyla net sıfır emisyon” hedefi ve eşi Emine Erdoğan’ın himayesinde başlatılarak yürütülen Sıfır Atık projesiyle bu alandaki mesuliyetlerini yerine getirdiklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2026’da düzenlenecek Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 31. Taraflar Konferansı’na ev sahipliği için açıkladıkları adaylık konusunda da katılımcılardan destek istedi.

“ADIMLARIMIZI ‘DİJİTAL TÜRKİYE’ VİZYONU TEMELİNDE ATMAKTAYIZ”

Yapay zekâ gibi çığır açan teknolojilerin çalışma hayatından ekonomiye, bilgiye erişimden uluslararası siyasete her alanı dönüştürdüğüne dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Türkiye olarak dijitalleşmenin sunduğu fırsatlardan yararlanırken beraberinde getirdiği riskleri de başarıyla yönetmenin çabası içindeyiz. Adımlarımızı ‘Dijital Türkiye’ vizyonu temelinde atmaktayız. Teknoparkları yaygınlaştırarak, üniversite sanayi iş birliğini destekleyerek, AR-GE çalışmalarını, bilimsel faaliyetleri, genç girişimcileri teşvik ederek ülkemizde güçlü bir yenilikçilik ekosistemi kurduk. Yenilikçiliğin mimarı ve taşıyıcısı olan TEKNOFEST gençliğinin yetişmesi için tüm imkânlarımızı seferber etmiş durumdayız. Elektronik devlet kapısıyla 65 milyona yakın kullanıcının 8 bine yakın kamu hizmetine ulaşmasını sağlıyoruz. Oluşturmakta olduğumuz Türkiye dijital devlet stratejisiyle de devletin dijitalleşmesi için ana yol haritasını belirlemiş olacağız. Yapay zekânın gayrisafi yurt içi hasılaya katkısını yüzde 5’e bu alandaki istihdamı ise 50 bin kişiye çıkarmayı hedefliyoruz. Birleşik Arap Emirlikleri dâhil körfez ülkelerinin dijital dönüşüm, teknoloji ve yenilikçilik alanlarında gerçekleştirdikleri hamleleri de takip ediyoruz. Bu alanlarda iş birliği ve ortaklıklarımızı geliştirmemizde fayda görüyoruz.”

Türkiye’nin uluslararası barışın teorisine ve pratiğine katkısını pekiştirmek misyonuyla hayata geçirdiği Antalya Diplomasi Forumunun 3’üncüsünün 1-3 Mart’ta düzenleneceğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Krizler döneminde diplomasiyi öne çıkarmak temasıyla gerçekleştireceğimiz forum vesilesiyle sizleri turizmimizin başkenti Antalya’da misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dünya Hükûmetler Zirvesi’nin başarıyla icra edilmesinde emeği geçenlere teşekkür ederek hayırlı olmasını diledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından düzenlenen GovTech ödül törenine katıldı.

seers cmp badge