Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizi büyüttük, güçlendirdik, milletimizi güvenli, huzurlu bir hayata kavuşturduk” Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizi büyüttük, güçlendirdik, milletimizi güvenli, huzurlu bir hayata kavuşturduk” için yorumlar kapalı 263290

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul mitinginde yaptığı konuşmada, “Tek tek anlatsak günlerce bitmeyecek eser ve hizmetle ülkemizi büyüttük, güçlendirdik, milletimizi güvenli, huzurlu bir hayata kavuşturduk” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin İstanbul mitinginde vatandaşlara hitap etti.

Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’nde düzenlenen Büyük İstanbul Mitingi’nde eşi Emine Erdoğan ile beraber sahneye çıkan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’da doğduğunu, büyüdüğünü, belediye başkanlığı yaptığını, buradan başbakanlığa ve cumhurbaşkanlığına yürüdüğünü belirterek, bu yürüyüşü vatandaşlarla yaptıklarını, tekrar vatandaşlarla aynı yollarda olduklarını söyledi.

Mitinge katılanları selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu ne muhteşem bir ihtişam. Yollar bir başka zengin, gelemiyorlar. Ve İstanbul bugün haykırıyor. 14 Mayıs’ta birilerini emekliye sevk edeceğiz. Onların kim olduğunu biliyorsunuz, dün Maltepe’deymişler. Evet, şimdi resmî rakamı getirdiler bana, resmî rakam 1 milyon 700 bin” diye konuştu.

“İSTANBUL’U AŞKLA SEVDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İşte şimdi İstanbul ayağa kalktı. İstanbul, senin her bir sokağını, semtini, mahalleni, tepeni ayrı ayrı selamlıyorum. Bu şehrin her bir insanını ayrı ayrı selamlıyorum. Şairin dediği gibi ‘İstanbul’u sevmezse gönül aşkı ne anlar?’ Sade bir semtini bile sevmenin ömre bedel olduğu İstanbul’u biz de doğumdan bu yana aşkla sevdik. Burada doğduk, burada büyüdük, buranın hizmetkârı olduk. İstanbul’u dünyada saygın bir şehri hâline getirdik. İstanbul sadece kendi sınırlarından orada yaşayanlardan ibaret bir şehir değildir. Ülkemizin diğer 80 vilayetinin tüm ilçeleri ve köyleriyle tamamından gelip burada hayat kuran kardeşlerimiz var. Bunun için İstanbul Türkiye’dir, İstanbul aynı zamanda gönül sınırları Türkiye’yi de aşan bir büyük insan zenginliğinin adıdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’un Balkanlar’dan Kafkaslar’a, Kırım’dan Kerkük’e, Batı Trakya’dan Türkistan’a dört bir taraftan özbeöz kardeşlerinin şehri olduğunu, bütün dünya önlerine serilse ve “Yerle gök arasında nerede yaşamak istersiniz?” diye sorulduğu takdirde cevaplarının “İstanbul” olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Aldığımız her nefesinde tarifsiz bir huzur ve mutluluk bulduğumuz tek yer İstanbul’dur. Burası ortasından deniz geçen şehirdir. Burası tarih boyunca insanlığın hep göz bebeği olarak kalmayı başarmış şehirdir. Burası her köşesinde ayrı bir eda ile yükselen camileriyle medeniyetimizin şahikası şehirdir. Burası Fatih’in fethiyle birlikte ebedi vatanımıza kattığımız ve bir daha asla vazgeçmeyeceğimiz şehirdir. Burası kökenine, inancına, meşrebine, hiçbir farklılığına bakmadan herkesi kucaklayıp bağrına basan şehir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’un bir başka olduğunu, İstanbul’un bu farklılığının şehre farklı bir şekilde hizmetkâr olmaya sevk ettiğini, kentin şairlerin anlata anlata, ressamların çize çize, şarkıcıların söyleye söyleye bitiremediği şehir olduğunu dile getirdi.

Doğduğu günden bu yana bu şehirde yaşadığı ve 30 yıldır hizmet ettiği için Allah’a şükreden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bize İstanbul’daki her bir fertle bu şehrin güzelliklerini paylaşma imkânı veren Rabbime hamt ediyorum. Bize bugün burada sizlerle birlikte olmayı nasip eden Rabbime hamt ediyorum. Bugün burada İstanbul Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’nde sevginize, coşkunuza, ahde vefanıza, kadirşinaslığınıza, azminiz ve iradenizle bizlerle birlikte olduğunuz için her birinize şükranlarımı sunuyorum” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı’nın kendileri için sadece eskiden gelip geçtikleri, seyahatlerini gerçekleştirdikleri bir yer olmadığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yeşilköy’deki bu alan önceki asrın başlarında ülkemizin havacılık alanındaki teknoloji hamlesinin başladığı ve sonra tek parti CHP’si tarafından bitirildiği yerdir. Maalesef, maalesef bunların bu ülkede dikili taşı yok, dikili ağacı yok. İşte onun için benim milletim 14 Mayıs’ta bunlara gereken cevabı sandıklarda verecektir. Evet, Türkiye sana sen bize emanetsin diyorlar. Kardeşlerim biz vatanımızı böldürtmeyeceğiz, bu terör örgütleriyle beraber gezen dolaşan Kılıçdaroğlu’na biz bu vatanı böldürtmeyeceğiz.”

Vecihi Hürkuş’un gayretlerini gömdükleri Atatürk Havalimanı’na şimdi de TEKNOFEST’i gömmek istediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gömdürmeyeceğiz değil mi? İHA’ları, SİHA’ları, akıncıları evet hep beraber inşallah bunlara gömdürmeyeceğiz ve bir de bunlarla birlikte inşallah savunma sanayinde ülkemizi ayağa kaldıracağız. Burasının bir diğer önemli özelliği de 15 Temmuz destanını İstanbullularla birlikte yazdığımız yerdir. Biliyorsunuz bu kardeşinizi, FETÖ’cüler ailesiyle birlikte öldürmeye geldiler ve gece buraya indik” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi gecesi FETÖ’cüler tarafından tankların arasından kaçırılarak Bakırköy Belediyesi’ne gittiğini aktardı.

“TÜRKİYE YÜZYILI’NI DA MİLLETLE BERABER KURACAĞIZ”

Kılıçdaroğlu’nun orada kahvesini yudumladığını ve olanları seyrettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama bunda yalan bol. Ne dedi? ‘Benim haberim olsaydı ben de beklerdim.’ Hayatı yalan. Dürüstlük diye bir şey bunda yok. Ama ona ihtiyacımız yoktu, on binler buradaydı. Milletim bizimle beraberdi. Millî iradenin şahlanışı olan 15 Temmuz destanından rahatsızlık duyanlar, buradan her geçtiklerinde adeta aynı hezimeti tekrar yaşıyorlar” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, alandaki vatandaşlara şöyle seslendi: “İnşallah onların bu kâbuslarını da hiç bitirmeyeceğiz. Buna hazır mıyız? Gümbür gümbür sandıklara gidiyor muyuz? Bütün yakınlarımızı, dostlarımızı sandıklara götürüyor muyuz? Ben size inanıyorum. Siz İstanbul’sunuz. İstanbul ‘evet’ derse bu iş biter. İstanbul ‘Birilerini emekli edeceğiz’ derse bu iş biter. Benim size inancım tam. Ve biz bugüne kadar sadece milletimizle yol yürüdük. Bugün de milletimizle yol yürüyoruz. Ben size inanıyorum. Size güveniyorum. Eğer siz ‘tamam’ derseniz bu iş bitmiştir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyetin ilk asrının demokrasi ve kalkınma eksiklerini beraberce telafi ettikleri gibi Türkiye Yüzyılı’nı da milletle beraber kuracaklarını belirterek, şöyle devam etti: “Şimdi buradan öyle bir ses verin ki yürekler titresin, gönüller coşsun, kalplerin atışı hızlansın. Hazır mıyız? Şimdi buradan öyle bir ses verin ki ülkemizin ve dünyanın dört bir yanından duyulsun. Hani o Avrupa’nın gazeteleri, dergileri var ya onlar şimdi burayı izliyorlar. Acaba Atatürk Havalimanı’nda ne oluyor? İşte burada, cevabı siz vereceksiniz siz. Bu mübarek ülkenin, bu kutlu devletin üzerinde karanlık hesaplar yapanların yüzü düşsün. Öyle bir ses verin ki 14 Mayıs’ta sandıktan çıkacak sonucun müjdecisi olsun. Hazır mıyız? İstanbul, 14 Mayıs’ta fethinden 570 yıl sonra bu şehrin Türkiye Yüzyılı heyecanıyla buluşturuyor muyuz? İstanbul, 14 Mayıs’ta bu ülkenin ve bu şehrin kazanımlarına sahip çıkıyor muyuz? İstanbul, 14 Mayıs’ta evlatlarının geleceğine sahip çıkıyor muyuz? İstanbul, 14 Mayıs’ta Türkiye Yüzyılı için ‘Bismillah’ diyor muyuz? İstanbul, 14 Mayıs’ta tercihini doğrudan yana kullanıyor musun?”

Seçim döneminde gittikleri her şehirde havalimanından miting meydanına kadar attıkları her adımda milletin sevgisine ve coşkusuna şahit olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kayseri mitinginde 135 bin, Mersin mitinginde ise 80 bin kişi olduğunu, her şeyden önce yol kenarlarının ve heyecanın muhteşem olduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hepsi kararı vermişti. Caddelerdeki, meydanlardaki bu tablo bize, başbakan ve cumhurbaşkanı olarak 21 yıldır hizmet verdiğimiz milletimizle aramızdaki bağın ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha gösterdi” dedi.

“BİZ MİLLETE EFENDİ OLMAYA DEĞİL, HİZMETKÂR OLMAYA GELDİK”

Bir önceki gün Erzurum’da olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dadaşlar bizim otobüsün adeta önünü kestiler, yürütmüyorlar. Fakat alana bir geldik, maşallah, orada da 130 bin kişi. Dadaş bu Dadaş? O yürü demezse yürüyemezsin ve onlarla beraber alana yürüdük. Alandaki coşku yine bir başkaydı” değerlendirmesini yaptı.

Bugün İstanbul’un hepsinden bir başka güzel olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Muhteşem mi muhteşem. İstanbul bugün kendine yakışanı, kendi evladını, ona hizmetkâr olanı çok iyi tanıdığı için biliyor. Buraya, bu kardeşinizi belediye başkanı yaptığınızda İstanbul’un hâli neydi? Susuz. Çöp, çukur, çamur. Buralarda İstanbul’u bu kardeşiniz kurtardı mı? İstanbul’u susuzluktan kurtardık mı? Çöp dağlarından kurtardık mı? Hatırlayın. Ümraniye’de çöp dağları vardı ve çöp dağları patladı, 39 kardeşimiz orada öldü. Ey bay bay Kemal, ya sen bunların hesabını nasıl vereceksin ya? Ya sizin geçmişiniz bozuk, geçmişiniz bozuk. Peki, biz orayı ne yaptık? Spor tesisleriyle donattık. Niye? Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkâr olmaya geldik. Şimdi oralar spor tesisleriyle donatıldı. Ve İstanbul’un doğal gazı 50 bin eve girmişti. Biz 1 milyon 250 bin eve çıkardık. Biz buyuz, farkımız bu. Şimdi bunu milletimize siz anlatacaksınız. Ne diyor şair? ‘Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan.’ Şimdi ben koşuyorum. İnanıyorum ki siz de benimle beraber koşuyorsunuz.”

“MİLLETİMİZE VERDİĞİMİZ HER HİZMETE KARA ÇALDILAR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, belediye başkanlığından beri bir prensibi olduğunu, yapmayacağı şeyi söylemediğini dile getirdi. Söyledikleri her şeyi de Allah’ın izniyle yaptıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkenin ve milletin meseleleri konusunda en küçük bir sorumluluk hissetmeyenlerin böyle bir derdi olmadığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, onun için de ülkeye kazandırdıkları her esere takoz koyulduğuna işaret ederek, “Milletimize verdiğimiz her hizmete kara çaldılar. Türkiye’nin her kazanımından rahatsızlık duydular hatta bunu açıkça söylemekten de çekinmediler. Bu hükûmet, dünyanın en doğru şeyini de yapsa ne diyorlar? ‘Biz yine karşı çıkacağız.’ Bunun için biz sözümüzü hep milletimize söylüyoruz. Eser ve hizmet yarışımızı da muhalefetle değil kendi kendimizle yapıyoruz. Şimdi isterseniz ülkemize bugüne kadar kazandırdıklarımızı şöyle kısaca bir hatırlayalım” diye konuştu.

AK Parti’nin 21 yılda ülkeye kazandırdıklarının yer aldığı videonun izlenmesinin ardından sözlerine devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “Gördüğünüz gibi tek tek anlatsak günlerce bitmeyecek eser ve hizmetle ülkemizi güçlendirdi, milletimizi güvenli, huzurlu bir hayata kavuşturduk. Yürümekle bu yol bitmez. Yapacağımız çok şey var. Tabii ki sorunlar da var. Ama önce nereden nereye geldiğimizi görmemiz lazım. Bir ülke düşünün, asırlardır istiklal ve istikbal mücadelesi veriyor. Bir yönetici düşünün, iş başına geldiği günden beri hizmet üretmek için engel üstüne engel aşmak zorunda kalıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevine başladığımızda bizi bu şehre hizmetten alıkoymak için neler yaptılar, neler. Biz yılmadık, teslim olmadık, mücadeleyi bırakmadık. Hamdolsun. İstanbul’u sadece CHP’nin çöpünden, çukurundan, çamurundan kurtarmakla kalmadık aynı zamanda bu şehri sahip olduğu avantajları, altyapı ve üstyapı yatırımlarıyla zenginleştirerek, dünyanın gıptayla baktığı bir merkez hâline getirdik. Şimdi ben İstanbul’a soruyorum Haliç ne idi? Kokudan yanından geçilebiliyor muydu?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 9,5 kilometre ötedeki Alibeyköy taş ocağına Haliç’in bütün dip çamurlarını pompa sistemiyle naklettiklerinin altını çizerek, orayı şu anda çocuklar için bir oyun parkı hâline getirdiklerini belirtti.

Haliç’in kokudan temizlendiğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Eskiden mezbahaların olduğu bir yerdi Sütlüce. Oraya Haliç Kongre Merkezi’nin adımını attık. Başlattım, rahmetli Kadir Bey tamamladı. Orada şimdi kongreler yapıyoruz. Nereden, nereye? Böyle bir eser kazandırdık. Boğazın suyunu Haliç’e bağladık. Neyle? Tünel sistemiyle. Bu suyla birlikte Haliç’teki o kirli su temizlendi. Bizden sonra da İstanbul’un başındaki adam maalesef rezil etti. Şimdi de İstanbul’u sel bastığı zaman, bunun gittiği yer belli, ya yurt dışı ya Bodrum. Buralarda hayatı geçiriyor. O da yetmiyor, şimdi de bay bay Kemal ona bir talimat vermiş. ‘Sen niye İstanbul’da duruyorsun, çık Van’a git. Van’da da PKK’lılarla anlaşmışlar. Onların işaretini yapıyorlar. Ya Ekrem, sen Trabzonlusun. İstanbul’a hizmetkâr olmak varken, senin oralarda ne işin var? 2024’te ona da gereken dersi vermeye hazır mıyız?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’un bunlardan çok çektiğini belirterek, “Ankara çok çekti, yeter. İzmir çok çekti, yeter Bunların hepsine birden ders verip, bunları emekliye sevk ediyor muyuz?” dedi.

Vesayetin ayak oyunlarını bozan tarihin en büyük demokrasi ve kalkınma hamlesini gerçekleştirdiklerini, vesayeti yendiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu defa da kendimizi PKK ve FETÖ terör örgütlerinin saldırılarıyla darbe teşebbüsleriyle, ülkemizi yıkma girişimleriyle karşı karşıya bulduk” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gezi olaylarında İstanbul’un sokaklarına, “Zulüm 1453’te başladı” yazıldığını hatırlatarak, şöyle devam etti: “Bunlar kim? İşte CHP yandaşları. Bunlar duvarlara yazdılar. Benim Başbakanlık ofisimin karşısına rahmetli anneciğime hakaretler ettiler. Maalesef ne elde ettiler? Bunlar Dolmabahçe’de Atik Valide Camisi’ne bira şişeleriyle girdiler mi? Bira şişeleriyle bizim mabedimizi kirlettiler mi? Loderlerle tüneller açmaya kalktılar. Bedelini ağır ödediler ve ödeyecekler. Öyle mi? Biz girdik, biraları devirdik. Bay bay Kemal istediğin kadar, fıçı dolusu iç, hiçbir şey seni iflah etmez. Benim milletim ayyaşa, sarhoşa kalkıp da meydanı bırakmaz. Yapacağımız çok iş var. Bu yolda yürüyecek çok mesafemiz var. ‘Zulüm 1453’te başladı’ yazanların mesajı açık değil mi? Montaj olduğunu bildikleri hâlde 17-25’te FETÖ ihanet çetesinin kaset kumpaslarına dört elle sarılanların mesajı açık değil mi? 15 Temmuz gecesi millet darbeye direnirken, tankların arasından süzülüp gidenlerin mesajı açık değil mi? Suriye’yi yerle bir eden kan ve ateş çemberini ülkemize taşımak için terör örgütleriyle kol kola girenlerin mesajı açık değil midir? Ekonomik tetikçilerin tuzaklarına, ‘tüketmeyin’ ülke batsın diyerek, destek olanların mesajı açık değil mi?”

“21 YILDA MİLLÎ GELİRİ ÜÇ KAT ARTTIRDIK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Akdeniz’de yaptığımız sondajlara, Karadeniz’de bulduğumuz gaza, Gabar’da çıkardığımız petrole gönlü razı olmayanların mesajı açık değil mi?” diye sorarak, şöyle konuştu: “Soruyorum size, bunların ülkemizin bütünlüğü, milletimizin birliği ve beraberliği, devletimizin gücü ve bekası gibi bir gayesi olabilir mi? Kendi ülkesini gidip dışarıya şikayet edenlerden, bu milletin hayrına herhangi bir düşünce ve eylem sadır olabilir mi? Amerika’da ‘Benzin istasyonuna gittim’ deyip malum restoranda kimlerle görüştün bay bay Kemal söylesene. FETÖ’cülerle ülkemizin savunma sanayinde kat ettiği mesafeyi kendi varlıklarına tehdit olarak görenler, bu toprakların evladı olabilir mi? Şimdi biz tüm bunlara rağmen ülkemize 21 yılda biraz önce özetini seyrettiğimiz eser ve hizmetleri kazandırdık.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 21 yılda ülkede millî geliri üç kat artırdıklarını vurgulayarak, “21 yılda nüfusumuza eklen 21 milyona iş ve aş sağladık. Evet, 21 yılda 10,5 milyon yeni konut yaparak ailelerimizi yuvaya kavuşturduk. 21 yılda 14,5 milyon yeni otomobil satışıyla insanlarımızı yeni araçlarının keyfiyle buluşturduk” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 81 ilde açtıkları okullarla, üniversitelerle, hastanelerle yaptıkları yollarla, tünellerle, köprülerle, havalimanlarıyla, tren hatlarıyla milletin tamamının hayat kalitesini yükselttiklerini söyledi.

“ÜLKEMİZİN SAHİP OLDUĞU İMKÂNLARI EN DOĞRU ŞEKİLDE DEĞERLENDİREBİLECEĞİMİZİ BİLİYORUZ”

Bunları yeterli görmediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönemde ardı ardına patlayan küresel krizlerin ülkeye yansımalarından kaynaklanan sıkıntıları da bildiklerini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, deprem felaketlerinin üzerine binmesiyle kimi alanlardaki sıkıntıların da arttığının farkında olduklarını kaydederek, şöyle konuştu: “Emin olun konut ve gıda fiyatları başta olmak üzere çarşı, pazardaki hayat pahalılığını yok saymıyoruz. Kimi açgözlülükten, kimi mevsim şartlarından kaynaklanan bu meseleleri yakından takip ediyoruz. Zamanla tüm bunların hâl yoluna girdiğini muhakkak göreceğiz. Ülkemizin ve milletimizin bugüne kadarki her sıkıntısını nasıl çözdüysek, bunların da üstesinden biz geleceğiz. Çünkü biz çözümün eriyiz. Çünkü biz ülkemizin sahip olduğu imkânları en doğru şekilde değerlendirebileceğimizi biliyoruz. Çünkü biz milletimize hizmeti, ibadet mertebesinde gören bir siyaset anlayışına sahibiz.”

Bunun için de 21 yıldır sadece eser ve hizmet siyaseti yaptıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan sonra da aynı şekilde devam edeceklerini, seçim beyannamelerinde yüzlerce ve binlerce başlıkta ifade ettikleri projelerin hepsini de hayata geçireceklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelecek döneme yönelik ülkeye kazandırılacak eser ve hizmetlere ilişkin gösterilen videonun ardından konuşmasında şunları söyledi: “Nasıl? 14 Mayıs’ı milat yapmaya hazır mıyız? Görüyorsunuz gümbür gümbür eserlerimizle, her şeyimizle bu yoldayız. Bizde laf yok, icraat var. Bizde kuru söz yok, program var, proje var, taahhüt var. Bunun için 14 Mayıs çok önemli. 14 Mayıs’ta sadece sizin sandığa gitmeniz yetmez. Çevrenizde, seçimdeki tercihi konusunda kafası karışık en az bir eşinizi, dostunuzu, akrabanızı da ikna ederek sandığa götüreceksiniz. Ben size inanıyorum. Siz bunu yaparsınız. Bunu hep birlikte başardığımızda 15 Mayıs’a ‘Türkiye Yüzyılı’ muştusuyla ‘merhaba’ diyeceğiz.”

Şu anda emniyetten bilgileri aldığını, hâlâ herkesin yolda olduğunu ve gelmekte zorlandıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Atatürk Havalimanı yetmiyor. Bu, bir şeyi gösteriyor. Diyor ki 14 Mayıs’ta biz bu işi Allah’ın izniyle bitireceğiz. Buna var mıyız? Kararlı mıyız? Mesele yok” diye konuştu.

“SÜREKLİ YENİ İMTİHANLARLA SINANAN BİR ÜLKE VE MİLLETİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kardeşlerim biz sürekli yeni imtihanlarla sınanan bir ülke ve milletiz. Yaşadığımız afetler de bu imtihanlardan biridir. Ülkemizde kader bağımız, imkânlarıyla birlikte mihnetlerini de kabullenmemizi gerektiriyor. Biliyorsunuz Türkiye 6 Şubat’ta tarihinin en çok can kaybına ve en ağır yıkımına yol açan bir depremle karşı karşıya kaldı ve çok insanımızı kaybettik. Allah rahmet eylesin. Yaralılarımıza Rabbim şifalar versin” ifadelerini kullandı.

Deprem bölgesinde üç ayda yıkıntıları kaldırdıklarını, yeni konutların inşasına başladıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hatta bayramda ilk köy evlerini teslim ettik. 100 bin konteynerin kurulumu bitti, inşa süreci başlayan konut ve köy evi sayısı 142 bini, temeli atılan konut sayısı ise 59 bini buldu. Bay Kemal, sen İzmir milletvekiliydin galiba. Peki, İzmir milletvekili olarak İzmir’de, o afetlerde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı ne yaptı? Yaptığınız bir şey var mı, yok. Yine İzmir’de konutları biz yaptık, biz. Buradan tekrar ben İzmirli kardeşlerime de sesleniyorum, bunlara 14 Mayıs’ta İzmir’de de gereken cevabı dersi vermeye hazır mısınız?” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaklaşık 319 bini bir yıl içinde teslim edilecek şekilde, 650 bin yeni konutla şehirleri ayağa kaldırmak için harıl harıl çalıştıklarını vurguladı.

Bu vesileyle dün akşam saatlerinde Hatay’da meydana gelen elim trafik kazasında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir taraftan deprem, bir taraftan da bu asker uğurlamasında maalesef onların arasına giren kamyonla 12 kardeşimiz şehit oldu. Bunun yanında yaralılar var. Allah şifalar versin” ifadelerini kullandı.

“İNSANLARIMIZIN HER BİRİYLE TEKER TEKER KUCAKLAŞMAK BİZİ YORMAZ”

Son aylarda önceliği hep deprem yaralarının sarılmasına, depremde yıkılan yerlerin ihyasına verdiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları belirtti: “Bunun için şehirlerimizin bir kısmına çok arzu etmeme rağmen aktarmalı gidiyoruz. İnşallah seçimden sonra hepsini tek tek yeniden gezeceğiz. Sadece Cumhurbaşkanlığımız süresince Cumhur İttifakı olarak buraları ziyaret ettik, ediyoruz, etmeye devam edeceğiz. İnşallah seçimden sonra İstanbul ve Ankara dışındaki 79 vilayetimizin her birini bir kez daha ziyaret ederek teşekkürlerimizi milletime bizzat ifade edeceğiz. Ülkemizi karış karış gezmek, insanlarımızın her biriyle teker teker kucaklaşmak bizi yormaz. Tam tersine bize güç verir, enerji verir, heyecan verir, daha çok çalışma azmi verir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’un her zaman olduğu gibi bu felakette de depremzede kardeşlerine kucak açıp vefasını gösterdiğini kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu depremin ülkemize maliyeti ne biliyor musunuz, 100 milyar doların üzerinde. Kovid salgınından Rusya-Ukrayna savaşına kadar pek çok küresel krizin sonuçlarıyla uğraşan ülkemiz, deprem yükünü de omuzladı. Kur, döviz, faiz sarmalı üzerinden ekonomimizi yıkma tehditleri savuranları da unutmayın. Biz tüm bu sorunlarımızın çözümü için gereken kaynağı küresel tefecilerden borç dilenmede değil, ülkemizin kendi imkânlarında arıyoruz. Şimdi ne diyor bay bay Kemal? 300 milyar dolar Londra’dan alacakmış. Ya bay bay Kemal avucunu yalarsın ya. Senin gibilerine bu tefeciler para vermez. Onlar kime para vereceğini çok iyi bilir. Bunlar var ya bir garipler. Çok enteresan. Biliyorsunuz, bir IMF var. Davos’tayız. O zaman ‘Bebecan’ da benim yanımda. Gittik ve IMF’in başkanına dedim ki ‘Siz alacağınızı bizden tahsil ediyor musunuz?’ ‘Ediyoruz’ dedi. ‘Ama siyaseten gelip Türkiye’yi yönetmek sana düşmez. Türkiye’yi ben yönetirim.’ dedim. O zaman başbakanım. Ne oldu? 2013, IMF’ye olan borcu tamamen bitirdik. Ondan sonra da 23,5 milyar dolar borcumuz vardı. Sıfırladık, iş bitti. Şimdi bizim IMF ile ilişkimiz yok başka. O zaman Merkez Bankamızın döviz rezervi neydi, 27.5 milyar dolar. Peki, şimdi Merkez Bankamızın döviz rezervi ne? 115 milyar dolar.”

Başbakanlığı döneminde döviz rezervinin bir ara 135 milyar dolara kadar çıktığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şimdi yeniden onu da yakalayacaklarını, daha da ileri taşıyacaklarını söyledi.

“YATIRIM ARTARSA İSTİHDAM DA ARTACAKTIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben yalnız şunu söyleyeyim. Dünyada herkes faizi yükseltirken biz ne yapıyoruz? Faizi düşürüyoruz. Niye faizi düşürüyoruz? İstiyoruz ki yatırımcı gelsin, yatırımını yapsın ve bankalarımız da öncelikle kamu bankaları bunlara gerekli krediyi versin. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla da inşallah Türkiye’nin rakamları patlasın. Yapar mıyız bunu? Ne kadar yatırım artarsa istihdam da o kadar artacaktır” ifadelerini kullandı.

Son dönemde bu doğrultuda tarihî öneme sahip adımlar attıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Şimdi Karadeniz gazıyla yüzlerce milyar dolarlık bir kaynağı milletimizin emrine sunduk mu? Gabar petrolüyle onlarca milyar dolarlık bir kaynağı milletimizin emrine sunduk mu? Akkuyu Nükleer Santrali ile Karapınar Güneş Enerjisi Santrali ile barajlarla onlarca milyar dolarlık kaynağı milletimizin emrine sunduk mu? Sonuçlandırdığımız savunma sanayi projelerimizle yine onlarca milyar dolarlık kaynakları milletimizin emrine sunduk mu? Sadece son birkaç ayda açıkladığımız savunma sanayi projelerinin önümüzdeki 10 yılda ihracat potansiyeli 65 milyar doları buluyor. Üretime giren her yeni sanayi tesisi, açılan her yeni tesis, her yeni işletme, istihdam olarak, üretim olarak, ihracat olarak bizim kazanç hanemize yazılıyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidarlarının ilk dönemlerinde, tüm güçlerini altyapıdaki asırlık ihmalleri ve eksiklikleri gidermek için kullandıklarını kaydetti.

Göreve geldiklerinde Türkiye’yi dört temel taş üzerinde yükselteceklerini söylediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğitim, sağlık, adalet, emniyet. Daha sonra yetmez dedik. Ulaşım, özellikle tarım ve bunun yanında değerli kardeşlerim diplomasi. Bunları geliştirdik. Her alanda altyapı eksiklerimizi gidermeye devam ettik. Önümüzdeki dönemde sadece enerji ve savunma gibi alanlardaki çalışmalarımızda elde edeceğimiz 100 milyar doların üzerindeki kaynağı ne yapacağız biliyor musunuz? Bu kaynağı çalışanıyla, emeklisiyle, kadınıyla, genciyle, ülkemizin tüm vatandaşlarının refahını yükseltmek için kullanacağız” dedi.

“TOKİ’NİN ÜLKE GENELİNDE BAŞLATTIĞI PROJELER BİTTİKÇE KONUT FİYATLARINDAKİ ŞİŞKİNLİK AZALACAKTIR”

Bu doğrultuda pek çok önemli düzenlemeyi hayata geçirdiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Eskiden 66 lira olan emeklilerimizin en düşük maaşlarını 7 bin 500 liraya yükselttik. 66 lira nereye, 7 bin 500 nereye? İnşallah seçimden hemen sonra 7 bin 500 lira üzerindeki emekli maaşlarıyla ilgili bir düzenleme yapacağız. Aynı şekilde asgari ücreti dolar bazında bile üç buçuk kat arttırarak 8 bin 500 liranın üzerine çıkardık. Gelişmelere göre, bu rakamı da tekrar gözden geçireceğiz. Memurlarımızın maaşlarına, temmuzda sadece enflasyon farkı eklemekle kalmayacak, refah payı artışı da yapacağız. Şu anda bakanımızın sendikalarla yaptığı görüşmelerin neticesini salı günü inşallah kamuoyuna açıklayacağım. Ve bunu açıklayarak inanıyorum ki işçilerimiz de önümüzdeki döneme çok daha farklı girecek.”

“TOKİ’nin deprem bölgesinde, İstanbul başta üzere ülke genelinde başlattığı projeler bittikçe konut fiyatlarındaki şişkinlik azalacaktır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yarısı Bizden Kampanyası” ile yeni rezerv alanlarla destekledikleri kentsel dönüşüm projelerini, özel konut inşaatlarını da hızlandırdıklarını kaydetti.

Tüm bu gelişmelerin kiraları makul bir düzeye çekeceğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi birilerinin niye enerji projelerimize, niye savunma sanayi atılımlarımıza, niye TOKİ inşaatlarımıza karşı çıktığını anlıyorsunuz değil mi? Birilerinin niçin ulaşım projelerimizi, kentsel dönüşüm çabalarımızı baltalamak istediğini anlıyorsunuz değil mi? Bizlerin yıllardır nasıl bir zihniyetle mücadele ettiğini görüyorsunuz değil mi? Çünkü bunlar Türkiye’nin belini doğrultmasını istemiyor. Çünkü bunlar milletimizin güvenliğini ve refahını istemiyor. Çünkü bunlar ülkemizin istikrarsızlığından, milletimizin sefaletinden, devletimizin zayıflığından besleniyor” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar meydanı kendi ikballerini Türkiye’nin zafiyetinde arayanlara bırakmadıklarını, bundan sonra da bırakmayacaklarını vurgulayarak, şöyle devam etti: “Kardeşlerim bunlar derken sanmayın ki karşımızdaki artık yedili mi, dokuzlu mu, 11’li mi olduğu iyice karışan masadan bahsediyorum. Masanın üstünde kimler var, altında kimler var, hepsi birbirine karışmış. Bizimle asıl derdi olanlar tek parti faşizminin temsilcileriyle, onların mağdurlarını, baba katiliyle, baban bir safta misali bir araya getirenlerdir. Ne diyorlar? Tayyip Erdoğan gitmeli. Küresel kampanya başlatanlar, bölücülerin temsilcileriyle, kendini milliyetçi olarak tanıtanları aynı kaba doldurup kaynatanlardır. ‘Türkiye’de yönetim değişmeli’ manşetleri atanlar, kendini güya Millî Görüşçü olarak pazarlayanlarla LGBT’cileri aynı safta buluşturanlardır. Kardeşlerim şöyle bir diyalog kuralım: CHP, LGBT’ci mi? HDP, LGBT’ci mi? İYİ Parti LGBT’ci mi? Masada bulunan o diğerleri bu LGBT’cilere ‘hayır’ diyor mu? AK Parti asla LGBT’ci olmadı, olmaz. MHP asla LGBT’ci olmadı, olmaz. Cumhur İttifakı’nın diğer mensupları asla LGBT’ci olmaz, olmayacak. Çünkü biz ailenin kutsiyetine inanıyoruz. Ailemiz de kutsaldır. Onun için bu LGBT’cileri sandığa gömmeye var mıyız?”

“DURMAK YOK, DAHA ÇOK ÇALIŞACAĞIZ”

Bunların talimatı Kandil’den aldığını, kapalı kapılar ardında görüştüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Konuşmaları orada yapıyorlar. Maalesef bu senaryoda herkes kendisine verilen rolü oynarken tabanlarındaki hassasiyetleri umursamıyor bile. CHP’ye gönül veren, İYİ Parti’ye, özellikle gönül veren diğerlerine, bunlara gönül veren yöneticilere rağmen HDP’ye oy veren vatandaşlarımın küresel emperyalizmin bu dayatmasından rahatsız olduğuna inanıyorum. Türkiye’nin yönetimine talip olsun diye kurulan masanın nereye vardığını eminim onlar da içleri acıyarak seyrediyor” ifadelerini kullandı.

“İsterseniz şimdi de bu koalisyon masasında oturanlara bir bakalım” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürlüğü döneminde yaşananların, Kılıçdaroğlu’nun HDP’lilerle bir araya geldiği görüşmelerin, HDP’li yönetici ve vekillerin yaptığı açıklamaların yer aldığı bir videoyu mitingdekilere izletti.

Video izlendiği sırada Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bay Kemal’in SSK’nın başında olduğu hastaneler. Şimdi bizim Çam Sakura’mız nasıl, havalimanındaki Murat Dilmeler Hastanemiz nasıl? Aramızdaki fark bu. Ne diyor, ‘Sırtımızı HDP’ye dayıyoruz, PKK’ya dayıyoruz’. Şu anda bay bay Kemal, bunlarla beraber. Omuz omuza PKK’lılarla beraber yürüyor. Benim millî ve yerli olan vatandaşım bunlara oy verir mi? Bay bay Kemal, sırtını kime dayamış, Kandil’dekilere dayamış. Ya bunlar terörist. 14 Mayıs bunun karar günü olacaktır. Durmak yok, daha çok çalışacağız. Bu tabloyu görüyorsunuz. Bu tablo da her türlü oyun var ama bunlara en büyük oyunu Allah’ın izniyle haftaya pazar günü milletim yapacak. Bu tabloda yerlilik, millilik yok. Herkes var. Bir tek milletimizin kendisi yok. Aslına bakılırsa oyunu kuranların hesabı çok basit. Biz iyi olursak onlar kötüye gidecek. Biz kötüye gidersek onlara gün doğacak. Sorun bu oyunu sahneleyen içimizdekilerin acziyeti ve gafletidir.” diye konuştu.

“HİÇBİR GENCİMİZ GELECEK KAYGISI ÇEKMEYECEK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “14 Mayıs’ta mesele şu parti, bu aday meselesi değildir. Mesele Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk asrındaki kazanımlarına sahip çıkma, önümüzdeki dönem için de Türkiye Yüzyılı’nı inşa etme meselesidir” değerlendirmesini yaptı.

Bir faninin erişebileceği tüm makamlara gelmiş birisi olarak, gece gündüz mücadele vermelerinin nedeninin bu olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Artık onların zamanlarının misafiri olduğumuz gençlerimize teslim edeceğimiz istiklal ve istikbal bayrağına halel gelmemesi için çalışıyoruz. Gençlerimizle her fırsatta bir araya geldiğimiz için neler istediklerini, neler beklediklerini gayet iyi biliyorum. Müsterih olsunlar. Hayata geçirdiğimiz ve geçirmekte olduğumuz projeler sayesinde bu ülkede hiçbir gencimiz gelecek kaygısı çekmeyecek. Her gencimizin iş bulabilmesi, kendi işini kurabilmesi, üretimde yer alabilmesi için ne gerekiyorsa yapıyoruz” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, savunma sanayii ve Togg gibi teknoloji yatırımların, ulaşımdan enerjiye her alanda ardı ardına verilen müjdelerin gençlerin geleceğine yakılmış birer ışık olduğunu söyledi.

Kaynağını doğal gaz ve petrol gelirlerinden alacak Aile ve Gençlik Bankası kuracaklarını duyuran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu banka ile sadece eşi ve çocuklarıyla birlikte ailelerinin tüm yükünü omuzlayan ev hanımlarının emekliliklerine destek olmakla kalmayacaklarını, gençlere de pek çok konuda maddi katkı vereceklerini belirtti.

Türkiye’de her hanede en az bir çalışanın olmasını temin edeceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu da gençlerimize istihdamda öncelik tanıyacağımız anlamına geliyor. İkinci olarak, hiçbir ailenin gelir seviyesinin belirli bir rakamın altına düşmemesini sağlayacağız. Bu da gençlerimiz eğitim hayatlarında sıkıntı çekmeyecek, gözleri geride kalmayacak demektir. Üçüncü olarak, kendi işini kuracak gençlerimize ister teknoloji alanında olsun ister tarım, hiç fark etmez hibe desteğinde bulunacağız. Dördüncü olarak, evlenmek isteyen gençlerimize 150 bin lira faizsiz, ilk iki yılı ödemesiz dört yıl vadeli kredi vereceğiz. Beşinci olarak, eğitimde kariyer basamaklarını tırmanmak isteyen her gencimize yurt içinde ve yurt dışında bu imkânı sağlayacağız. Altıncı olarak, üniversiteye giren her gencimize özel tüketim vergisiz bir cep telefonu ve bir bilgisayar alma hakkı tanıyacağız. Yedinci olarak, mesleki eğitimi, sigorta ve ücret destekleriyle cazip kılarak bir an önce hayata atılmak isteyen gençlerimize destek olacağız.”

Dokuzuncu olarak spor yapan gençlerin kendilerini geliştirebilmeleri için her adımda yanında olacaklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, esnek çalışma sistemini de yaygınlaştırarak, gençlere hem kendilerine zaman ayırabilecekleri hem gelir elde edebilecekleri alternatifler sunacaklarını ifade etti.

Gençlere “Türkiye Yüzyılı”nın inşası için çağrıda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gençlerimize diyeceğim şudur: Gelin, gelecek kaygısı olmayan Türkiye Yüzyılı’nı beraber kuralım. Gelin, bireysel özgürlüklerin en geniş şekilde kullanılabileceği Türkiye Yüzyılı’nı beraber kuralım. Gelin, adalet duygusunu zedeleyecek hiçbir uygulamaya geçit verilmeyecek Türkiye Yüzyılı’nı beraber kuralım. Gelin, bugüne kadar ülkemize sağladığımız kazanımların zaten içine doğan sizlerle daha iyisini, daha fazlasını, daha güzelini Türkiye Yüzyılı ile beraber gerçekleştirelim. Ama bunun için 14 Mayıs’ta gençlerimizin tercihlerini doğrudan yana kullanmaları şart” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, eserleri, hizmetleri ve yatırımları ile konuşan bir iktidar olduklarının altını çizerek, “İstanbul söz konusu olduğunda anlatılacak o kadar şey var ki hangi birinden başlasak bilemiyorum. Son 21 yılda sadece kamu yatırımlarıyla İstanbul’un emrine ne verdik biliyor musunuz? 812 milyar liralık bir kaynak verdik. Biz verdik bunu. Bay bay Kemal, senin belediyen İstanbul’da, İzmir’de, Ankara’da ne yaptı? Biz zaten resmi rakamları göndermesek zaten yapacakları hiçbir şey yok” dedi.

Eğitime 41 bin yeni derslik kazandırdıklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yaklaşık 1,5 milyon üniversite öğrencisinin öğrenim gördüğü, 40 bin akademisyenin görev yaptığı İstanbul’a 37 üniversite kurduk. Gençlik ve sporda 28 bin 242 kişi kapasiteli yükseköğrenim yurt binaları açtık. Farklı branşlarda 184 adet spor tesisi inşa ettik. Sosyal yardımlarda şehrimizdeki ihtiyaç sahibi vatandaşlarımıza 30 milyar lira kaynak aktardık. Sağlıkta 18 bin yatak kapasiteli hastanelerle birlikte 178 sağlık tesisi yaptık. Çam Sakura’dan, Murat Dilmener’den memnun musunuz? Öbür tarafta Asya yakasındaki şehir hastanelerimizden memnun musunuz?” şeklinde konuştu.

Öğrencilik döneminde teksir kâğıtlarıyla hazırlanan kitaplarla okuduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, çocukların daha iyi ortam ve imkânlarla eğitim alabilmesi için çalıştıklarına dikkati çekti.

“AMACIMIZ; BEŞ YIL İÇİNDE İSTANBUL’DAKİ 1,5 MİLYON RİSKLİ YAPIYI TAMAMEN YENİLEMEK”

Sancaktepe Şehir Hastanesi’nin ihalesinin yapıldığını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Yakında inşasına çıkıyoruz. Çevre ve şehircilikte, TOKİ vasıtasıyla 204 bin konutu hak sahiplerine teslim ettik, 13 bin 137 konutun yapımı sürüyor. Şimdi de ‘İlk Evim’ ile 50 bin yeni konut inşa edecek, ‘İlk Arsam’ ile 50 bin altyapısı hazır arsa vereceğiz. Kentsel dönüşümde şehrimizde riskli yapı olarak belirlediğimiz 438 bin bağımsız bölümün dönüşümünü gerçekleştik. Yarısı Bizden kampanyası ile kentsel dönüşüme girecek evlerin maliyetinin yarısını karşılayacağız. Amacımız bu şekilde her yıl 300 bin konut yaparak beş yıl içinde İstanbul’daki 1,5 milyon riskli yapıyı tamamen yenilemektir. 1,5 milyon yapıyı üç bölüm hâlinde planlıyoruz. Birinci ve ikinci 500 binlik projeleri şehrin iki yakasındaki rezerv alanlarımızda hayata geçireceğiz. Bu rezerv alanların bir bölümü de Kanal İstanbul Projesi etrafında yer alacak. Üçüncü 500 binlik dilimi yerinde dönüşümle gerçekleştireceğiz. Böylece şehrin bina ve insan yoğunluğu çok fazla olan yerlerini seyreltecek, rahatlatacağız. İlk yılda 200 bini yerinde, 100 bini rezerv konut olmak üzere 300 bin konut için başlattığımız kampanyaya çok büyük ilgi var. İnşallah bu şekilde hedefimize ulaşarak İstanbul’u en kısa sürede depreme hazır hâle getireceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anadolu Yakası’nda İstanbul Finans Merkezi’ni kurduklarını ve ilk etabını hizmete açtıklarını söyledi.

İstanbul’da 18 milyon metrekare büyüklüğünde 48 millet bahçesi projesinin bulunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunlardan bir tanesi de burada, 15’ini tamamladık. Şüphesiz en büyük millet bahçemiz burası olacak. Ulaştırmada 350 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol mesafesini toplamda 794 kilometreye çıkardık. İstanbul-İzmir Otoyolu’nu, Kuzey Marmara Otoyolu’nu tamamlayıp hizmete sunduk mu?” diye sordu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceden İstanbul’dan İzmir’e 7,5 saatte gidildiğini belirterek, şöyle devam etti: “Şimdi üç saatte. Nereden nereye? Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü, Osmangazi Köprüsü’nü, Avrasya Tüneli’ni hizmete aldık mı? İstanbul’un Ankara, Eskişehir, Konya, Bilecik, Kocaeli, Sakarya, Kırıkkale, Yozgat ve Sivas ile olan bağlantılarını yüksek hızlı trenle sağladık. Dünyanın en derin batırma tüp tüneli olan Marmaray’ı yaptık mı? Asya ve Avrupa’yı denizin altından birleştirdik. Şimdi de Büyük İstanbul Tüneli Projemizi hayata geçiriyoruz. Bu proje Marmaray ve Avrasya’dan sonra Boğaz’ın altından geçecek üçüncü tünel olacak. Büyük İstanbul Tüneli ile günde 6,5 milyon vatandaşımızın kullanacağı 11 farklı raylı sistem hattını birbirine bağlayarak şehrin ulaşımını sağlayacağız.”

İstanbul’a 1994 yılında belediye başkanı olduğunda 17 kilometre hafif raylı sistem bulunduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, metro hattının ise bulunmadığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidarda bulundukları ve belediyelerin kendilerinde olduğu dönemde toplam 230 kilometre hafif raylı sistem ve metro hattını İstanbul’a kazandırdıklarını söyledi.

Aynı dönemde İstanbul için toplam 1.100 kilometre raylı sistem hattı projesi hazırladıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, belediye yönetimin değiştiği 2019 yılı Haziran ayına kadar yaklaşık 135 kilometre uzunluğundaki raylı sistem hatlarının inşaatına başladıklarını anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, inşaatına başlanan Mecidiyeköy-Mahmutbey metro ve Eminönü-Alibeyköy tramvay hattında yüzde 95, Dudullu-Bostancı hattında ise yüzde 70 fiziki ilerleme kaydettiklerine dikkati çekerek, “Yeni belediye yönetimi bu 1100 kilometrelik raylı sistem projesinden bir metre dahi yeni metro hattı inşaatına başlamadı, yapmazlar, yapamazlar. Ulaştırma Bakanlığımızın yaptığı Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi metrosunu geçtiğimiz aylarda hizmete açtık. Bu belediye ne iş yapar? Bir de bir şeyler yapsın, yok” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sabiha Gökçen Havalimanı-Pendik Metrosu’nu da geçen yıl hizmete açtıklarını, aynı şekilde İstanbul Havalimanı-Gayrettepe Metrosu’nu da yıl içinde hizmete sunduklarını anımsattı.

Bugün İstanbul genelinde inşası süren 144 kilometrelik raylı sistem hattı inşaatının 56 kilometreden fazlasının bakanlıkça yürütüldüğünü aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Maalesef kendisine, inşaatına başlanmış olarak teslim edilen metroları dahi yapamayan bir belediye yönetimiyle karşı karşıyayız. Biz İstanbul’a hizmeti kesintisiz sürdürmekte kararlıyız. Bakanlığımızın yaptığı İstanbul Bakırköy-Bahçelievler-Kirazlı Metrosu’nu, Yenikapı-İncirli-Sefaköy Metrosu’nu, Halkalı-İstanbul Yeni Havalimanı raylı sistem bağlantısını bu yıl bitiriyoruz. Altunizade-Bosna Bulvarı raylı sistemini seneye tamamlıyoruz. Gebze-Yavuz Sultan Selim Köprüsü-Havalimanı-Halkalı hızlı tren hattı ihale aşamasına geldi. Halkalı-Kapıkule Hızlı Tren Projemizin yapımı etaplar hâlinde devam ediyor.”

Bir de havalimanı meselesinin olduğunu, İstanbul’a dünyanın en prestijli havalimanını kazandırdıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen yıl İstanbul Havalimanı’nın yolcu trafiğinin 64 milyonu bulduğunu, İstanbul’un gurur abidesi bu havalimanının kapasitesini etap etap 120 milyona çıkaracaklarını bildirdi.

“TÜRKİYE YÜZYILI’NIN YÜKSELİŞİNİN LOKOMOTİFİ İSTANBUL OLACAK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bünyesinde pek çok hizmet birimi barındıran Haliç Yat Limanı ve kompleksinin yapımının sürdüğünü kaydederek, şunları söyledi: “İstanbul’a yepyeni bir soluk ve kimlik kazandıracak bu projenin birinci etabını bu yıl tamamlayıp hizmete sunuyoruz. Çamlıca Televizyon ve Radyo Kulesi tıpkı Çamlıca Camii gibi artık şehrimizin sembollerinden biri hâline geldi. Yeni Atatürk Kültür Merkezi binasını inşa ederek İstanbul’a ve dünyaya kültür sanat hizmetleri sunacak abidevi bir eser ortaya çıkardık. Bunun yanında Taksim Camii’ni inşa ettik. Rami Kışlası’nı kütüphane yanında pek çok faaliyetin de yapılabileceği bir kültür merkezine dönüştürdük. Ayasofya’yı yeniden camiye dönüştürerek Fatih’in emanetine sahip çıktık. Dediğim gibi söyleyecek çok şey var. Yüzlerce, binlerce eserle İstanbul’u Türkiye Yüzyılı’na hazırlıyoruz. Türkiye Yüzyılı’nın yükselişinin lokomotifi de yine neresi olacak? İstanbul olacak, İstanbul. Bunun için çok çalışacağız.”

Alandaki vatandaşlara seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi İstanbul, hazır mıyız? Öyle bir haykıralım ki tüm Türkiye duysun. Tamam ve durmuyoruz. Haftaya pazar günü sandığa gidene kadar çok çalışıyoruz. Tamam, durmak yok. Şimdi Kandil’dekilerin dini var mı? Kitabı var mı? Bunların ezanı var mı? İşte bay bay Kemal, onları arkasına almış, ne diyor? ‘Haydi, haydi, haydi’ Bay Bay Kemal, sen onlarla beraber ‘Haydi’ demeye devam et. Benim milletim de size haftaya pazar ne diyecek? Ben size inanıyorum. Size güveniyorum. Sandıkları patlatacağınıza da inanıyorum. Biz milliyiz, biz yerliyiz ve biz vatanseveriz. Bunlara da vatanımızı böldürtmeyeceğiz. Kaldıralım elleri. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet, bir olacağız, iri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız” şeklinde konuştu.

Previous ArticleNext Article

“Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” için yorumlar kapalı 238981

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere gideceği Amerika Birleşik Devletleri’ne hareketinden önce yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor. Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla büyüme hedefimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) hareketi öncesinde Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’nin 78. Genel Kurulu’na iştirak etmek üzere New York’a doğru yola çıkacaklarını belirterek, BM üyesi tüm ülkelerin temsil edildiği Genel Kurul görüşmelerine 150’den fazla ülkenin devlet ve hükûmet başkanı düzeyinde katılımının beklendiğini söyledi.

Her yıl olduğu gibi bu sene de ABD’de son derece yoğun bir temas ve toplantı trafiğinin olacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl Genel Kurul genel görüşmelerinin “Güvenin yeniden tesisi ve küresel dayanışmanın yeniden canlandırılması” temasıyla yapıldığını aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genel Kurul görüşmelerinin ilk günü olan 19 Eylül Salı günü kendisinin de BM Genel Kurulu’na hitap edeceğini dile getirerek, konuşmasında kalkınmadan insani yardımlara, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından küresel dayanışmanın yeniden tesisine kadar attıkları adımlara değineceğini kaydetti.

Bu vesileyle uluslararası gündemdeki temel meselelere ilişkin görüşlerini de paylaşacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ayrıca mevcut küresel sınamalar karşısında Türkiye’nin oynadığı kritik rolü vurgulayacağız. Bir süredir her platformda dillendirdiğimiz ‘Dünya 5’ten büyüktür’ tespitimizin daha fazla kabul görmesinden memnuniyet duyuyoruz. Son olarak BM Genel Sekreteri Sayın Guterres bu konuda çok net bir tavır ortaya koydu. Sayın Genel Sekreter’in ‘2. Dünya Savaşı sonrası kurulan yapıların bugünün dünyasını yansıtmadığı’ tespitine biz de katılıyoruz. Bunu görüşmemizde kendisine de bizzat ifade edeceğim. Genel Kurul marjında BM Genel Sekreteri’nin yanı sıra çok sayıda ülkeden mevkidaşlarımla görüşmeler gerçekleştireceğim.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretinde ABD’de yaşayan vatandaşlar ve soydaş topluluklarla bir araya geleceğini belirterek, ayrıca düşünce kuruluşu temsilcileriyle de istişarelerinin olacağını anlattı.

ABD iş dünyasının seçkin üyeleri ile görüşerek Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları noktasında atılabilecek adımları ele alacaklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemizde 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin demokratik olgunluk içinde tamamlanmasının iş çevrelerinin Türkiye’ye yönelik ilgisini artırdığını görüyoruz. Gerek kabinemize gerek ekonomideki kurmay kadromuza gerekse kısa süre önce açıkladığımız Orta Vadeli Program’a uluslararası yatırımcılar büyük güven duyuyor. Sadece son 3 ayda rezervlerimizde 22 milyar dolarlık artış oldu. Bugün itibarıyla Merkez Bankamızın toplam brüt rezervleri 120 milyar doları geçmiş bulunuyor. Dünya Bankasının geçen hafta yaptığı açıklama, ülkemize duyulan güvenin bir başka örneğidir. İnşallah buna yakında yenileri eklenecektir. “

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamlelerin takdirle karşılandığını dile getirerek, “Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı, yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla kaliteli büyüme hedeflerimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

“KÜRESEL SİSTEMDE TAŞLARIN YERİNDEN OYNADIĞI BU DÖNEMİ ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ ADINA FIRSATA ÇEVİRMEKTE KARARLIYIZ”

Türkiye Yüzyılı vizyonunu hayata geçirmek için içeride ve dışarıda her türlü çabayı gösterdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Küresel sistemde taşların yerinden oynadığı bu dönemi ülkemiz ve milletimiz adına fırsata çevirmekte kararlıyız. Bu süreçte kavgadan, tartışmadan ve Bizans’ı çırak çıkartacak taht oyunlarından başlarını kaldıramayanları ise kendi hâllerine bırakacağız. Varsın onlar didişmeye, birbirlerine laf yetiştirmeye devam etsinler. Varsın onlar koltuklarını korumak için daha düne kadar savundukları tüm ilkeleri ayaklar altına alsın. Biz bunları asla önemsemiyoruz. Biz son 21 yıldır olduğu gibi yine sadece işimize bakıyoruz. Tüm vaktimizi ve enerjimizi milletimize hizmet için sarf ediyoruz. İnşallah bundan sonra da aynı hassasiyetle çalışmaya devam edeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçekleştirecekleri ziyaretler ve görüşmelerin ülke, millet ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.

“GELİŞMELERİ YAKINDAN TAKİP EDECEĞİZ”

Karabağ’da tansiyonun yeniden yükseldiği ve Azerbaycan ile Ermenistan liderleriyle görüştüğü hatırlatılarak, Ermenistan’ın tutumunu nasıl bulduğu ve kendisi öncülüğünde üçlü bir toplantı söz konusu olup olmayacağının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda tabii bizim öncülüğümüzde üçlü bir görüşme teklifimizi kendilerine ilettik ama bu konuda üçlüden öte biz dörtlü bir teklifte bulunduk. Yani değişik, buralarla ilgisi, alakası olmayan liderlerle değil, ‘Gelin şu anda işin içinde olan Sayın Putin, Sayın Aliyev, şahsım ve Paşinyan hep birlikte dörtlü olarak böyle bir toplantıyı yapalım. Adımı da ona göre atalım’ diye böyle bir teklifte bulunduk. Henüz bize olumlu-olumsuz bir dönüş olmadı ve konuyla ilgili Sayın Aliyev’le de daha da görüşeceğiz, olgunlaştıracağız ve gelişmeleri yakından takip edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20’de ABD Başkanı Joe Biden ile bir görüşme gerçekleştirildiği, burada İsveç’in NATO üyeliğinin de gündeme geldiği anımsatılarak, İsveç’te terör örgütü üyelerinin gösterilerinin devam etmesiyle ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, “Bu konuda özellikle Batı, ikide bir ‘İsveç, İsveç, İsveç’ diyor, biz de diyoruz ki ‘Bizim parlamentomuz kararı vermedikten sonra bizim kalkıp da yolda yürürken ‘evet’ veya ‘hayır’ dememiz mümkün değil. Öncelikle, İsveç’in üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki, şu anda İsveç üzerine düşen görevi yerine getiriyor mu? Bize ikide bir şunu söylüyorlar. İşte ‘Yasa hazırladılar.’ Yasayı hazırlamak yetmez, yasayı uygulamak gerekir. Şu anda İsveç ister anayasa ister yasa değişikliği, ne yaparsa yapsın ama kalkıp da teröristleri İsveç polisinin koruması altında gösteriye sevk ediyorlarsa bu ne demektir? Bunlar görevini yerine getirmiyor demektir ve yine terör eylemleri Stockholm caddelerinde devam ediyor demektir. O zaman bize verilen sözler tutulmuyor. Bize verilen sözler tutulmadığı zaman, benim parlamentom bu konuda nasıl bir tavır takınır, bunu herkes takdir etsin. Yani F-16’larla ilgili ne deniyor? ‘Temsilciler Meclisi karar vermeden bu olmaz.’ Tamam da şimdi orada Temsilciler Meclisi varsa benim de parlamentom var. Parlamentonun nasıl bir karar vereceğini ben kestirip atamam. Sevk etmekse, biz böyle bir talebi parlamentomuza sevk ederiz ama parlamentomuzdan nasıl bir karar çıkar, o parlamentomuzun takdirindedir.”

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 2022 raporunda yer alan Türkiye’nin AB’ye katılım süreciyle ilgili ifadeler hakkındaki değerlendirilmeleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Değerli arkadaşlar benim değerlendirmemi çok açık net öğrenmek istiyorsanız, Avrupa Birliği Türkiye’den kopmanın gayreti içerisinde. Avrupa Birliği’nin Türkiye’den kopuş hamlelerini yaptığı bu dönem içerisinde biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmelerimizi yaparız ve bu değerlendirmelerden sonra da Avrupa Birliği ile gerekirse yolları ayırabiliriz” şeklinde konuştu.

“Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” “Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” için yorumlar kapalı 256462

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde düzenlenen 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’na katılarak bir konuşma yaptı.

Bugünün 12 Eylül olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bundan tam 43 yıl önce Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemlerinden birine girdiğini söyledi.

Ülkenin darbe gününe nasıl geldiğinin ayrı bir hikâye, ayrı bir tartışma konusu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama darbe gününden itibaren; yüzbinlerce insanın gözaltına alındığı, binlerce kişinin idamla yargılandığı, ‘bir sağdan, bir soldan’ mantığıyla 50 kişinin idam edildiği, velhasıl, neredeyse her hanenin yaşanan acılardan nasibini aldığı o meşum günler hafızalarımızdan asla silinmedi, silinmeyecek. Şu Ulucanlar Cezaevi’nin, Mamak Cezaevi’nin, Diyarbakır Cezaevi’nin, Sağmalcılar Cezaevi’nin dili olsa da o günleri anlatsa” diye konuştu.

İdamından sonra yargılandığı suçla ilgisinin olmadığı ortaya çıkan veya Hüseyin Kurumahmutoğlu gibi işkenceyle öldürülen gençlerin vebalinin, darbecilerin yakasını öteki dünyada da bırakmayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Darbenin üzerinden 7-8 yıl geçtikten sonra, idamla yargılananlar dahil, dipçik darbeleriyle cezaevine tıkılanların tamamına yakını serbest kaldı. Sadece bu örnek bile, yargılamasından infazına tüm safhalarıyla, yapılan işin ne kadar göstermelik olduğunun işaretidir. Tabii 12 Eylül yönetiminin ülkemizin kalbine sapladığı en büyük hançer, üzerinde hâlâ konuştuğumuz, tartıştığımız 1982 darbe anayasasıdır. Her ne kadar 1987’den itibaren 23 kez değiştirilmiş, hatta 2017’de tarihî bir yönetim sistemi değişikliğine gidilmiş olsa da elimizdeki metin hâlâ bir darbe anayasasıdır.”

Yapılan değişikliklerin her birinin önem taşıdığını ancak her değişikliğin anayasanın yazım ve anlam bütünlüğünü bozduğunun da bir gerçek olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu amaçla, yaklaşık 10 yıl önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bir yeni anayasa çalışması başlattıklarını anımsattı.

“YENİ ANAYASA MESELESİ GÜNDEMİMİZİN İLK SIRALARINDA YER ALMAYI SÜRDÜRÜYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha önceki anayasa değişikliklerine göre en geniş siyasi katılımlı bu çalışma, muhalefet partilerinin, tabiri caizse ‘yan çizmeleri’ sebebiyle akim kaldı” dedi.

Buna rağmen ülkeyi yeni, sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasaya kavuşturma hedeflerinden vazgeçmediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçiş yapılırken anayasayı tümden yeniden yazma teklifimiz, yine muhalefetin uzlaşmaz tavrı sebebiyle maalesef hayata geçemedi. Yine de milletimize verdiğimiz sözün takipçisi olmayı sürdürdük. Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” diye konuştu.

Geçen yıl önce, anayasa konusunda söyleyecek sözü olan bilim insanlarının ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı bir dizi çalıştay düzenlediklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ardından da diğer siyasi partilerle müzakereye esas olacak ve millete takdim edecekleri kendi anayasa metinlerini hazırladıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Maalesef bu süreçte, Cumhur İttifakı ortakları MHP ve AK Parti dışında yeni bir anayasa metni hazırlayan siyasi teşekkül çıkmadı. Muhalefet cenahı; sürekli lafını etmesine, her fırsatta istismarını yapmasına rağmen, iş somut adım atmaya geldiğinde, hemen dümeni başka tarafa kırıp, ortadan kayboluyor. Bu defa da aynısını yaptılar. Yeni bir anayasa yerine, ‘dostlar alışverişte görsün’ kabilinden tutarsız ve anlamsız bir metni ortaya atıp kendi dünyalarına daldılar. Gerçi, onlara da hak vermemek elde değil. Parti içinde ayrı kavga, ittifak ortakları arasında ayrı kavga. Yurt içine ayrı selam, yurt dışına ayrı selam. Herkes kendi kişisel hesaplarının ve kavgalarının içine bu kadar gömülmüşken, yeni anayasa gibi vakit, emek ve birikim gerektiren bir konuyla kim, niye uğraşsın ki. Ama bizim milletimize karşı hem sorumluluğumuz hem sözümüz var. Bunun için yeni anayasa meselesi daima gündemimizin ilk sıralarında yer almayı sürdürüyor. İletişim Başkanlığımız ile Hukuk Politikaları Kurulumuzun düzenlediği bu sempozyumu da yeni anayasa kararlılığımızın bir ifadesi olarak görüyorum. Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenleri ve katılımcıları tebrik ediyorum. Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız.”

“TÜRKİYE, ÇOK DAHA İYİ BİR ANAYASAYI ZİYADESİYLE HAK EDİYOR”

Dünyada, Birleşmiş Milletlerde temsil edilen ülke sayısı kadar anayasa olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ülkenin kendi tarihine, siyasi, sosyal ve kültürel yapısına, ihtiyaçlarına göre ayrı bir anayasa süreci yaşadığını kaydetti.

Türkiye’nin anayasa geçmişinin de 200 yılı bulduğunu, Cumhuriyet döneminde de muhtelif anayasa tecrübeleri olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak 27 Mayıs 1960’tan itibaren anayasalarımız, maalesef, darbe yönetimleri tarafından şekillendirilmiş ve yürürlüğe konmuştur” dedi.

Anayasanın, darbe ikliminde gerçekleştirilmiş bir referandumla kabul edilmiş olmasının, gerisindeki sorunlu fotoğrafı değiştirmediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki Türkiye gibi 2 bin yıllık devlet geleneğine, coğrafyasında bin yıllık hâkimiyete, ilk asrına ulaşan Cumhuriyet tecrübesine, 73 yıllık demokrasi birikimine sahip bir ülke, çok daha iyi bir anayasayı ziyadesiyle hak ediyor” ifadesini kullandı.

“GEÇMİŞ BİRİKİMLERİ GELECEĞİN HEDEFLERİYLE BÜTÜNLEŞTİREN YENİ BİR ANAYASAYA İHTİYACIMIZ OLDUĞU BİR GERÇEKTİR”

Anayasaların değişmez metinler olmadığını, bunun iyi bilinmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Mesela Amerikan anayasası 236 yılda 27 kez değişmiş olmasına rağmen, ülkenin ihtiyaçlarını hâlâ karşılayabilmektedir. İngiltere gibi anayasa devleti niteliği taşıyıp da yazılı anayasası olmayan ülkeler de mevcuttur. Bir de kâğıt üzerinde çok iyi metinlere sahip anayasaları olup da demokrasiden ve hukuk devletinden çok uzak uygulamaların hüküm sürdüğü ülkeler de söz konusudur. Bizim medeniyet tarihimiz anayasa tecrübesi bakımından çok ama çok zengindir. Mesela, dünyanın en eski yazılı anayasalarından biri, hicretin hemen ardından yapılan 47 maddelik Medine Sözleşmesi diye anılan metindir. Milattan öncesine kadar uzanan ve bugünkü anayasa kavramına karşılık gelebilecek Hammurabi Kanunları gibi metinler de coğrafyamızın mirası içindedir. Modern anayasalar için ise İngiltere’deki Magna Carta’dan başlayıp Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi ile Amerikan Bağımsızlık Bildirisi’ne kadar uzanan bir dizi referansa işaret edilir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizdeki anayasa girişimleri 1808 tarihli Sened-i İttifak’la başlatılır ve 1876 tarihli Kanun-i Esasi’yle gerçek anlamda vücut bulur. Millî Mücadele’nin meşru zeminini oluşturan anayasa 1921 yılında, yani savaşın en şiddetli günlerinde hazırlanıp yürürlüğe girmiştir. Tek başına bile, milletimizin ve ülkeyi yönetenlerin hukuki meşruiyet konusundaki hassasiyetini bu anayasa göstermeye yeterlidir. Ardından gelen 1924, 1960 ve 1982 anayasalarının her birinin, kendi dönemlerine ilişkin ayrı hikâyeleri vardır. Bugün bize düşen görev, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, ülkemizin sahip olduğu bu derinlikli birikimin üzerinde kendi hikâyemizi yazıp, gelecek nesillere en büyük mirası bırakmaktır” diye konuştu.

Teknolojinin, iklimin yanı sıra siyasi ve sosyal yapılarda da köklü değişimlerin yaşandığı bir dönemden geçildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir dönemde, Türkiye Yüzyılı iddiamızı hayata geçirebilmek için sadece altyapımızı güçlendirmek, vizyonumuzu genişletmek yetmiyor. Tüm bunlara uygun, geçmiş birikimleri geleceğin hedefleriyle bütünleştiren yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğu bir gerçektir. Bizi, darbe anayasası gölgesinden kurtaracak olması bile yeni anayasa çalışmalarını kıymetli kılmaya tek başına kâfidir” ifadelerini kullandı.

Yeni anayasa metninin sihirli bir değnek gibi ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik yapısını bir anda değiştirip, Türkiye’yi bir masal diyarı hâline getirmeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ancak milletin ortak değerlerini, ülkenin ortak geleceğini, devletin bekasını, insanların doğuştan gelen hak ve özgürlüklerini, siyasi aktörlerin uzlaşmasını velhasıl tüm bunları şüpheye yer bırakmayan bir meşruiyet zemininde kuşatan yeni anayasanın Türkiye’ye çok şey katacağı açıktır. Bazı kavramların anayasada çokça zikredilmesi, onların ülkenin ve toplumun hayatında aynı karşılığa sahip oldukları anlamına gelmez. Nitekim temel hak ve özgürlükler, ekonomik ve sosyal haklar gibi konulara en az atıflar, bu konuda en ileri kabul edilen ülkelerin anayasalarında yer alıyor. Bu başlıklara en çok atıfların ise sorunlu coğrafyalarda yapıldığı görülüyor. Hülasaten önemli olan anayasaları modern dünyanın güzel kavramlarıyla süslemek değil, bu metinlerin ruhuna uygun yönetimler ve uygulamalar ortaya koymaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa metinlerinin kısa veya uzun olmasının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Her sistem, onu işletecek kişilerin anlayışına ve tarzına göre somut uygulamalara dönüşür. Bize düşen sistemi, mümkün olan en sağlam, en gerçekçi, en sürdürülebilir şekilde kurmaktır” dedi.

“MEVCUT ANAYASAMIZ, MUASIR MEDENİYETLER YOLCULUĞUNDA ÜLKEMİZİN ÖNÜNÜ AÇMAK YERİNE SÜREKLİ PAÇASINDAN AŞAĞI ÇEKMEKTEDİR”

Türkiye’nin demokrasi ve hukuk pratiğinin kısa metinlerin bürokratik oligarşinin istismarına uğrayabileceğini, uzun metinlerin de siyasi ve sosyal dönüşümün önünü tıkayabileceğini söylediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Dolayısıyla bize lazım olan, lafzı, ruhu ve hacmiyle, milletimizin dünyaya ve hayata bakışına, ülkemizin birikimine ve hedeflerine uygun bir anayasa metnidir. Eskiler buna ne der? ‘Efradını cami, ağyarını mani’. Dünya ve ülke şartlarına göre metni ne kadar değişirse değişsin, işte bu anlayışın hep devam etmesini sağlayan bir anayasayı ülkemize kazandırmak istiyoruz. Biz parlamentodaki tüm gruplarla bunları konuşacağız, görüşeceğiz. Onlar da bu işe olumlu bakarlarsa yolumuza devam edeceğiz. Olursa olur, olmazsa olmaz, bize düşen kapıları çalmak. Cumhur İttifakı olarak biz buna hazırız. Buradan tüm siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, akademi mensuplarına sesleniyorum, ‘Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar’ sözüne uygun şekilde en ideal anayasa metnini bulmak için gelin konuşalım, tartışalım, müzakere edelim ama bu süreçten kaçmayalım. Hiç kimsenin böyle bir anayasa arayışından ve çalışmasından rahatsız olmasına gerek yok.”

Geçirdiği onca değişiklikle âdeta “yamalı bohçaya” dönen bir anayasayla yaşamaya devam etmenin siyaset ve ülke için artık taşınması zor bir yüke dönüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mevcut anayasamız, muasır medeniyetler yolculuğunda ülkemizin önünü açmak yerine sürekli paçasından aşağı çekmektedir. Vesayetten darbeye nice yükü omuzlarından atan Türkiye’nin, 12 Eylül anayasası konusunda da bunu yapacak dirayete sahip olduğuna yürekten inanıyoruz” diye konuştu.

Darbe direktifi olarak değil, gerçek bir toplum sözleşmesi olarak hazırlanmış yeni anayasayı ülkeye kazandırana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Her işimiz gibi yeni anayasa çalışmalarında da düsturumuz ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ prensibi olacaktır. İnsanı önceleyen, milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan, toplumun gerisinde kalan değil, topluma dinamizm katan bir anayasa hedefliyoruz. Sempozyumumuzda tüm bu hususların enine boyuna konuşulacağı, tartışılacağı, siyasetin ve toplumun önüne yeni anayasa için aydınlık ufuklar açılacağı kanaatindeyim. Burada serdedilen her görüşü, her tenkidi, her teklifi samimiyetle değerlendirip, çalışmalarımıza derç edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Ülkemizin iki asırlık yönetim sistemi arayışının zirvesi olarak gördüğüm, ilk dönemini bitirip ikinci dönemine girdiğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni de bu kapsayıcı muhasebenin bir parçası kabul ediyorum.”

“BU ZOR GÜNLERİNDE TÜM İMKÂNLARIMIZLA KARDEŞLERİMİZİN YANINDAYIZ”

Sözlerinin sonunda Libya’daki sel felaketine yönelik de değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sel ve su baskınlarında hayatını kaybedenlere rahmet diledi. Sahadan alınan bilgilerin büyük bir doğal afetin yaşandığını gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kayıplarla birlikte vefat sayılarının maalesef daha da artacağı anlaşılıyor. Türkiye olarak bugüne kadar nasıl Libya halkını yalnız bırakmadıysak, bu zor günlerinde de tüm imkânlarımızla kardeşlerimizin yanındayız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece sel felaketinin yaşandığı Libya’nın değil aynı zamanda depremden etkilenen Fas’ın da yanında olduklarını belirterek, “AFAD Başkanlığımızı arama-kurtarma personelinden diğer ihtiyaçlara gerekli yardımları süratle ulaştırma noktasında talimatlandırdık. İlk etapta üç kargo uçağımız yardımlarla beraber Libya’ya intikal etti. Amacımız, Libya’nın yaralarının bir an önce sarılmasını sağlamaktır. İnşallah bundan sonra da kendilerine gereken desteği vereceğiz. Buradan bir kez daha tüm Libyalı kardeşlerimize geçmiş olsun diyorum” ifadelerini kullandı.

seers cmp badge