Cumhurbaşkanı Erdoğan, televizyon kanalları ortak yayınına katıldı Cumhurbaşkanı Erdoğan, televizyon kanalları ortak yayınına katıldı için yorumlar kapalı 231281

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde gerçekleştirilen televizyon kanalları ortak canlı yayınında, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT, A Haber, NTV, CNN Türk, 24 Tv, Ülke Tv, Tvnet, Haber Türk, TV100, Haber Global, TGRT Haber, Bengi Türk ve Akit Tv ortak canlı yayınında gazetecilerin sorularını cevapladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, âdeta final diyebilecekleri ortak televizyon yayının kendisi için de güzellik olduğunu kaydetti.

“DAHA MÜREFFEH TÜRKİYE İNŞASI İÇİN ÇALIŞMAYI SÜRDÜRECEĞİZ”

Bugün yoğun programlarının olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi sizlerle birlikte bu pazar gününe gidişte son televizyon programını yapıyoruz. ‘Türkiye Yüzyılı’ vizyonumuzun ilk işaret fişeğini bildiğiniz gibi Cumhuriyet’imizin 99. kuruluş yıl dönümünde atmıştık. Pazar günü seçimde elde edeceğimiz sonuçla Cumhuriyet’imizin ikinci asrı olan ‘Türkiye Yüzyılı’ resmen başlayacaktır. Milletimiz sandıkta Cumhur İttifakı’na ve AK Parti’ye yeni bir adeta zafer armağan edecektir. AK Parti, 14 Mayıs’tan sonra da kendisiyle yarışmaya devam edecek. 85 milyonun tamamı için daha özgür, huzurlu ve daha müreffeh Türkiye inşası için çalışmayı sürdüreceğiz. Bu konuda hazırlıklarımız mevcut. Türkiye Yüzyılı’nı tüm vatandaşlarımızla el ele gönül gönüle inşa edeceğiz. Zira vatandaşımızın yanımızda olmadığı, arkamızda olmadığı böyle bir süreci devam ettirmek mümkün değil” diye konuştu.

“Pazar günü, milletim, ülkesini ne terör örgütlerinin eline, ne de tefecilerin insafına bırakmayacağını tüm dünyaya gösterecektir” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Seçim günü genciyle, yaşlısıyla, kadını ve erkeğiyle 85 milyonun her bir ferdi kazanacak. O gün gönül coğrafyamızda bizim için, Türkiye için dua edenler kazanacak. Dünyanın dört bir yanındaki mazlum ve mağdurlar kazanacak” diye konuştu.

Bugün Balkanlar’dan gelen birçok dostunun olduğuna değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bunlar yeni değil. Yıllardır 20 senedir, 30 senedir tanıştığımız dostlarımız. Ya benim Balkan ziyaretlerinde ya da onların bizi ziyaretlerinde tanıştığımız dostlarımız, kardeşlerimiz. Ve bugün onlarla cumada beraber olduk. Daha sonra onlar akşam tüm Rumeli sakinleriyle bir araya geldiler. Ardından 4 bin civarında gençle bir araya geldik. Gençlerle heyecan dolu, coşku dolu bir akşamı geçirdik. Ve onlarla olan birlikteliğimizde aynı zamanda ödüller vardı. Bilimde, sanatta, kültürde, sporda depremle ilgili olan süreçle alakalı. Ve o toplantıda hakikaten benim herhalde hayat hikâyemde ayrı bir yer alacak. Yöneticilerini ayrı ayrı tebrik ediyorum. Başarılı sporcularımıza ayrı ayrı tebrik ediyorum. Ve bundan sonraki süreci de bu anlamda çok değerli buluyorum.”

“YARIŞ KEŞKE DÖRTTE DÖRT DEVAM ETMİŞ OLSAYDI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin cumhurbaşkanlığı adaylığından çekilmesine yönelik soru üzerine, “Her şeyden önce tabii bu yarışa birlikte çıktığımız Muharrem Bey’in buradan ayrılışına doğrusu üzüldüm. Maalesef kaset kumpaslarıyla makama gelen bay bay Kemal’in karşısına rakip olunca böyle bir komplo ile karşılaştı. Terör örgütleri ile kol kola yürüyen ortaklık kuran Kılıçdaroğlu, özellikle tabii karşısına çıkınca böyle bir saldırı ile karşılaştı. Terör örgütlerini içselleştirmiş bir kişiden söz ediyoruz. Böylelerinden her türlü saldırı beklenmeli” diye konuştu.

“Bugün Muharrem Bey’i (İnce) aradım. Kendisine bu süreçle ilgili böyle bir şey nasıl saldırı oldu filan diye bunları bir kendisiyle konuşayım istedim” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii anladığım kadarıyla ortada Kılıçdaroğlu’nun şu anda kol kola olduğu, el ele olduğu. Bu Muharrem Bey’den sadır olan bir şeydir diye söylemiyorum. Ama bu bir FETÖ taktiğidir. Yani bunlar bunu her an yapabilir. Geçmişte de bunlar yapıldı. Tabii Kılıçdaroğlu bu makama malum bir kaset komplosuyla geldi. Ve bunu da olmayacağını açıklayarak geldi. Ama olmayacağını açıklayan ertesi gün kalktı, bu defa da aday olduğunu açıkladı. Şimdi enteresan olan tabii Muharrem Bey’in bu kararının arkasında tabii birçok, şüphesiz ki gerçekten yani namuslu, haysiyetli insanların kabullenemeyeceği bazı saldırıların olduğunu bugünkü görüşmemizden anlıyorum. Böyle bir durum söz konusu” ifadelerini kullandı.

İnsanın haysiyeti ve namusunun çok önemli olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Yani bu tür iftiralarla karşı karşıya kalınırsa tevessül edeceği yollardan bir tanesi en son da olsa böyle bir yoldur. Ve gelinen nokta da budur. Avukatlarına vesaire bu konuyla ilgili böyle bir görevi verdiğini de kendileri zaten ifade ettiler. Ve biz de özellikle yani devlet olarak yapılabilecek neyse bu konuda her türlü yardıma hazır olduğumuzu da söyledik. Çünkü böyle bir yarışta yalnız bırakmak da asla doğru olmaz. Ve devlet olarak yapmamız gereken gerek Adalet Bakanlığı noktasından gerek İçişleri Bakanlığı noktasında bunların yapılabileceği zaten bizim bulunduğumuz makamın da görevidir. Ve bu süreçte tabii böylece başlamış olacaktır. Tabii yarış keşke dörtte dört devam etmiş olsaydı. Ama şu anda bir eksiğiyle gidiyor ama tabii oy pusulasında değişen bir şey yok yani. Oy pusulasında yine bütün bu dört oy da orada yerini alıyor. Temennim odur ki sonucu hayır olsun.”

“SINIRLARIMIZ DIŞINDA DA İNLERİNDEN ÇIKAMAZ HÂLDELER”

Seçim sürecinde terörist elebaşılarının Millet İttifakı’na ve adayı olan Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik destek ifadelerini nasıl yorumladığı sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sorunun çok çok önemli olduğunu, belki de bu kampanyanın nirengi noktası denilebileceğini söyledi.

Türkiye’nin 40 yıllık terörle mücadele tarihinin en büyük kazanımlarının elde edildiği safhada olunduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cudi’de biz varız. Gabar’da biz varız. Tendürek’te biz varız. Bestler Deresi’nde biz varız. Şu anda bay bay Kemal’in el ele, omuz omuza olduğu mahfiller ile şu anda biz adeta savaş hâlindeyiz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bölücü örgütü sınırların içinde âdeta bitme noktasına getirdiklerini dile getirerek, “Sınırlarımız dışında da inlerinden çıkamaz hâldeler. Kafasını çıkartanın tepesini eziyoruz. Ama şu anda bay bay Kemal’in, CHP’nin ve yanındakilerin el ele, omuz omuza oldukları kimler? Bunlar. Onlar da umutlarını kendilerine özerklik sözü veren Kılıçdaroğlu’na bağladılar, Suriye’den çekilerek alan açma taahhüdünde bulunan bay bay Kemal’e bağlamış durumdalar” ifadelerini kullandı.

“MİLLETİM KONUŞMASI GEREKTİĞİ ZAMAN SUSANLARI GÖRÜYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, cezaevlerini boşaltmaktan, teröristleri yeniden kamuya doldurmaya kadar nice vaatlerin şu anda havada uçuştuğunu ifade ederek, şöyle konuştu: “Dikkat ederseniz bu pazarlıkları tarafların hiçbiri de reddetmiyor. Sadece kelime oyunlarıyla milletimizi oyalamaya çalışıyor. Zaten HDP’nin temsilcileri açık açık bunları meydanlarda da söylüyorlar. Bu seçimin sonunda ya terör örgütü tamamen bitecek ya da yeniden milletimizin canına, malına, namusuna göz dikecek güce kavuşacak. İşin en acı tarafı da kendilerini milliyetçi, milli görüşçü, ulusalcı, demokrat olarak tanımlayan masa ortaklarının bu pazarlığa göz yummasıdır. Parlamento’da bu işi boşuna konuşmadılar. Dikkat ederseniz partiye gelip görüşmediler. Hatta sadece göz yummakla kalmıyor, meşrulaştırmak için kırk dereden su getiriyorlar. ‘Rabbim kimseyi Kılıçdaroğlu’nun peşine düşüp de bir ömür boyu savunduğu değerlere sırtını dönenlerin durumuna düşürmesin.’ diyorum.”

Masada tamamen suç ortaklığına dayalı bir iş birliği oluştuğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu yüzden kimse kimseye hatasını, yanlışını söyleyemiyor. Milletim konuşması gerektiği zaman susanları görüyor, bize karşı efelenenlerin teröristlere karşı nasıl da biçare kaldığını görüyor. Terör örgütleriyle kol kola yürüyerek şehitlerimizin ruhunu incitenlere, vatandaşım pazar günü cevabını verecektir. Kandil’den talimat alanlara pazar günü benim milletim cevabını en güzel şekilde verecektir” dedi.

Batı basınının Türkiye’deki seçimlere olan ilgisi hatırlatılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu noktada siz özellikle Batı’nın sadece basınının değil, Amerika Birleşik Devletleri’nin, Avrupa Birliği’nin rakibinizden yana bir pozisyon aldığını düşünüyor musunuz?” şeklinde yöneltilen soruya, “Hatırlarsanız daha kampanyanın öncesinde Biden’ın açıklamaları vardı. İsim vererek konuşuyorum. Bu neydi? Erdoğan’ın saf dışı edilmesiydi. Biden benimle özel muhabbeti de güya olan birisi. Ama bu açıklamayı ne yazık ki yani, dil sürçmesi diyemeyeceğim, acımasızca yaptı. Bu açıklamasından sonra defalarca da biz bir araya geldik. Görüşmelerimiz oldu. Kendisine sorunca o maalesef böyle çark etmeye çalıştı” cevabını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu defa CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun çıkıp Rusya’ya saldırdığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdi Rusya’dan da sözcü Peskov, ‘Bunu ispatlaması gerekir.’ dedi. ‘Bunu ispatlayamazsa bunun altından kalkamaz.’ dedi. Şu anda eğer ben siyasetçiysem, 40 yıllık bir geçmişim varsa burada tabii bir şeyi çok açık ortaya koymamız lazım bay bay Kemal. Bak sen bu siyaseti hâlâ öğrenemedin. Sen çırak bile olamadın. Türkiye’nin yönetimine talip olan kalkıp ‘Ben Batı’yı dost edineyim.’ Çünkü ne diyor? ‘Rusya’ya yaptırım uygulayacağım.’ diyor. ‘Batı’nın uyguladığı yaptırım neyse onu Rusya’ya da uygulayacağım.’ diyor. Yahu senden devlet adamı olmaz. Senden yönetici olmaz. Sen kimsin de Rusya’ya yaptırım uygulayacaksın? Adama demezler mi ya? Sen Rusya’ya yaptırım uyguladığın zaman, Avrupa’daki birçok ülke buyur ‘Rusya’ya yaptırım uygulayacağım.’ diye ortaya çıktı. Sonra hepsi geri vitese taktı. Niye? Çünkü böyle devlet adamlığı olmaz.”

Devlet yönetmede Japonların bir atasözü olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Âdeta iplikle bağlı tutacaksın. Gün olur, lazım olur. Koparmayacaksın bağları. Ben Amerika’yla da dostum, Rusya’yla da dostum, Batı’da bize kindar olanlarla da dosttuk. Örneğin Fransa’da Macron. Sağı solu belli olmayan birisi. Bir gün bakıyorsun böyle dost havalarında gözüküyor, oturuyorsun, konuşuyorsun. Hadi diyorsun ‘Bak bir daha bu yanlışlar yapılmasın. Eğer bu yanlışlar yapılırsa ben senle kolay kolay bir daha görüşmem.’ Ama bakıyorsun ‘hayır’ diyor. ‘Yok öyle bir şey.’ Ama gidiyor sağda solda. Başlıyor gene aleyhimizde konuşmaya. Ama şu anda da buyur Le Pen, Macron’u solladı geçti” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, devlet adamlığının böyle olmayacağını, devletin de böyle yönetilemeyeceğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yani sen herkesle münasebetlerini iyi tutacaksın. Koparmayacaksın bağları. Gün ola ihtiyaç olur. Onun sana ihtiyacı olabilir. Senin ona ihtiyacın olabilir. Şu anda Biden beni evimde ziyaret edecek kadar dostluğumuz olan bir insan olduğu hâlde, aynı şekilde biz Amerika’da onlarla eşim olsun, ben olayım bu tür münasebetlerimiz olduğu hâlde ama bu açıklamayı yapması beni mesela rencide etmiştir. Ama öbür tarafta ben Amerika Rusya’ya olumlu bakmıyor diye hiçbir zaman Sayın Putin’le münasebetlerimi kesmedim.”

Rusya’yla münasebetlerinin güçlü olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha da artacağı istikametinde meyiller bulunduğunu aktardı.

Turizm gelirinin en ciddi potansiyelinin Rusya’dan geldiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Almanya’yı bile geçti. Böyle bir durum var. Ben kalkıp da böyle iş birliğimizin olduğu ülkeyi nasıl dışlarım? Böyle bir şey olabilir mi? Ne diyor? ‘Batı’nın istediği yaptırımları yapacağız.’ diyor. Bay Kemal yanlış yoldasın. Böyle bir şeyi zaten bu fırsatı dahi bulamayacaksın. O ayrı bir şey de. Ama bu ifadeyi kullanmak bile, Peskov ‘Bunu ispat etmen gerekir.’ diyor. ‘Böyle bir şey söz konusu değil. Rusya’dan Türkiye’ye karşı böyle bir ifade kullanılmamıştır. Böyle bir yaklaşım yoktur. Dolayısıyla bunu ispat etmen gerekir’. Hadi bakalım ver cevabını şimdi. Böyle bir duruma düşmek istemeyiz” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batılıların borç verdikleri, emir verdikleri, hizaya çektikleri bir Türkiye istediğini belirterek, “Muhalefet üzerinden Türkiye’yi dizayn etme planlarını hatırlayın. Seçim yaklaştıkça ‘Erdoğan gitsin, bay bay Kemal gelsin.’ mesajını her mecradan ilan ettiler. Tabii Kılıçdaroğlu’nun kimin adayı olduğu buradan bakınca ortaya çıkıyor. Seçim özellikle milletin iradesiyle yapılacağına göre de pazar akşamı her şeyi çok açık net göreceğiz” şeklinde konuştu.

“DEMOKRASİNİN GEREĞİ NEYSE BİZ YİNE AYNEN BUNU YAPARIZ”

“Özellikle bazı kesimlerden ‘AK Parti iktidarı seçimi kaybederse hükûmeti bırakmazlar, devretmezler.’ açıklamaları geldi. Bu açıklamaları nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, değerlendirmeye bile gereksiz bulduğu cevabını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun çok saçma bir soru olduğunu, bu tür bir sorunun ancak olsa olsa terör örgütlerine sorulacağını dile getirdi.

Türkiye’de demokratik yolla, halkın teveccühüyle iktidara geldiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları dile getirdi: “Nasıl halkımızın teveccühüyle iktidara geldiysek, yani milletimiz ola ki böyle bir farklı karar verecek olursa demokrasinin gereği neyse biz yine aynen bunu yaparız. Başka yapılacak bir şey yoktur. İstanbul’da büyükşehir belediye başkanlığını, bakın meclisi değil, belediye başkanlığını CHP aldığı zaman bizim belediye başkanımız, ‘Hayır, biz buradan çıkmıyoruz.’ dedi mi? Ne yaptılar? Belediye başkanlığını kazananlara kalktılar makamı verdiler. Mecliste açık ara İstanbul Büyükşehir’de önde olduğumuz hâlde hiç böyle bir tereddüde yer bırakmadılar. Ankara’da da büyükşehir belediye başkanlığını kazanınca bizim arkadaşlar ‘Hayır vermeyiz.’ dediler mi? Orada da meclis kahir ekseriyette bizde olduğu hâlde başkanlığı verdiler. Bu tür anlayış, bu tür yapı CHP’ye aittir. Onlar ‘İstemezük.’ derler. ‘Vermeyiz.’ derler. İşte şimdi sanatçıları adeta şimdiden sokağa döküldü. Huy bu. Ama bizde böyle bir şey söz konusu olamaz. Kaldı ki ben milletime inanıyorum ve sandıktan çıkan sonuca saygısı olmayanın millete de saygısı yoktur. Ülkenin meşru yönetimine ve meclisine görev süresi boyunca saygı duymak, demokrasiye saygısı olan bireyin zaten vazifesidir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hiçbir zaman millî iradenin üstünlüğünden taviz vermediklerini, Cumhur İttifakı’nın bu ülkede demokrasinin teminatı olduğunu ifade ederek, “Demokrasiyi özümsemiş partilerin birlikteliğiyle kurulan Cumhur İttifakı, sandıktan çıkan her sonucu meşru kabul edecektir. Karşımızdakilerden de aynı taahhüdü bu açıklıkta bekliyoruz” diye konuştu.

Ancak CHP tarafının her seçim öncesinde ve sonrasında demokrasiye zarar verecek söylentiler yaymayı maharet saydığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi tutturdular, sandık güvenliği aşağı, sandık güvenliği yukarı… Sandık demokrasinin namusudur. Koy adamlarını oraya. Eksik bırakma. Hepsi, bizim elemanlarımız orada nasıl güvenceyse, senin elemanların da güvence olsun” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin pazar günü inşallah şahsına tekrar cumhurbaşkanlığı görevini tevdi edeceğine inandığını kaydederek, “Yurt içinde, yurt dışında. Aynı şekilde yasama tarafında da AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın önde olacağı bir irade ortaya koyacağına inanıyorum. Gerisi koalisyon masasının kendi meselesidir. O da bizi ilgilendirmez” değerlendirmesinde bulundu.

Programda, AK Parti iktidarları boyunca yapılan yatırımların yer aldığı video gösterildi.

“21 YILDA GENÇLERİMİZİN BİRÇOK HAYALİNİ GERÇEKLEŞTİRDİK”

Bu seçimlerde yaklaşık 6 milyon gencin ilk oyunu kullanacağı belirtilerek, “Peki siz yaptıklarınızla, vaatlerinizle ikna edebildiğinizi düşünüyor musunuz gençleri? Şeklinde yöneltilen soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, her şeyden önce gençlerin çok heyecanlı olduğunu, bunu Külliyede gençlerle yaptıkları toplantıda çok açık ve net gördüğünü söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun ilk görüşme olmadığını, her ay toplantı yaptıklarını, bu defa katılımı biraz yüksek tuttuklarını ve 300 kadar gencin Külliyedeki toplantıya katıldığını belirtti.

Gençlerin birbirinden farklı olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi, tarih alanlarına ve siyasete yönelik sorular yönelttiler. Biz de bu sorulara cevaplarımızı verdik. Bu cevaplarla birlikte toplantı sonrasında aramızda ciddi bir sinerjinin doğduğuna kani oldum. Bunlar sadece Ankara’nın belli üniversiteleri değil, Türkiye genelinde birçok üniversiteden buraya gelen gençlerdi. Bu da beni ayrıca mutlu etti. Sevindim” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu akşam 4 bin kadar gencin katıldığı bir toplantı yapıldığını kaydederek, gençlerin daha çok İstanbul’un üniversite gençliğinden olduğunu, programın soru-cevaptan öte kendi konuşması ve ödül törenini kapsadığını anlattı.

Ödül töreninde bilim, sanat, spor, kültür alanında deprem bölgesinden gelenlere ödül verdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu 4 bin gencin heyecanı beni ciddi manada etkiledi. Konuşmamın her paragrafında oradaki genç kitlenin nasıl ayaklandığını, nasıl heyecanlandığını gördüm. Külliyede ise karşılıklı soru cevap oldu. Bu karşılıklı soru-cevapta da yaklaşık 30’u aşkın genç orada sorular yönelttiler. İnşallah o gençleri verdiğim cevaplarla tatmin etmiş olurum. Toplantının sonrasında yoğun bir resim talebinde bulunulması da bu heyecanı, bu aşkı gösterdi. Gençlik siyasete de mütemayil, bu havayı aldım. Temennim o ki 21 yılda gençlerimizin birçok hayalini gerçekleştirdik. Harcı biz kaldırdık. Biz geldiğimizde burs 45 liraydı. Şimdi taban tavan baktığınız zaman 850 liradan asgari ücrete kadar verdiğimiz burslar var. Krediyi zaten saymıyorum. Burs önemli çünkü bursun ödenmesi söz konusu değil ama kredide devlette veya herhangi bir SSK’lı iş yerinde göreve başladıktan sonra ödeme var, faizi yok, hiçbir şeyi yok. Bunu sağlayan biziz. Bu kapıları açan biziz. Tabii böyle bir durum karşısında özellikle de 6 milyonu aşkın bir genç seçmen bu seçimde hakikaten etkili olacaktır diye düşünüyorum. Bu konuda da gençlikle aramızdaki muhabbet bayağı ileri derecede.”

“LGBT’Yİ SAVUNAN HİÇ KİMSEYE VE HİÇBİR KURUMA ASLA MÜSAMAHA GÖSTERMEYECEĞİZ”

AK Parti’nin ülkede 85 milyon insanın tamamının hakkını, hukukunu, beklentilerini hayata geçirmiş bir parti olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, hiç kimsenin farklılığına karşı özel husumet beslemelerinin mümkün olmadığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin temelini oluşturan aile yapısını koruma, evlatların geleceğine sahip çıkma sorumlulukları olduğunun altını çizerek, “LGBT türü akımların, bireylerin kendi dünyalarında yaşadığı sapkınlıklar olmaktan çıkıp, toplumsal dayatmaya dönüşmesi, millî varlığımızı tehdit eder. Bu tür sapkın akımların meşrulaştırılmasına izin veremeyiz. Bu yöndeki gayretleri tasvip de edemeyiz. AK Parti olarak, ülkemizde LGBT’nin savunulmasına, yaygınlaştırılmasına karşı mücadelemizi sonuna kadar yürüteceğiz. LGBT’yi savunan hiç kimseye ve hiçbir kuruma asla müsamaha göstermeyeceğiz” diye konuştu.

“GÜÇLÜ AİLELERE SAHİP DEĞİLSENİZ, GÜÇLÜ BİR MİLLET OLUŞTURAMAZSINIZ”

Konuyla ilgili tavırlarının bu kadar net olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Aileyi korumaya yönelik olarak anayasa değişikliğine dair bir teklif verdik. Meclis’in çalışma takvimi içerisinde bunu gerçekleştiremedik. Seçim sonrasında yine adımlarımızı atacağız. Birilerinin bu sapkın akımların oyuncağı hâline dönüşmesini üzüntüyle takip ediyoruz. Allah kimseyi böyle bir duruma düşürmesin. İnşallah, 14 Mayıs’tan sonra ülkemizde bu konuda da önemli gelişmelerin yaşandığına şahitlik edeceğiz. Allah rahmet eylesin Oğuzhan Bey, İstanbul Sözleşmesi’ni bir kenara koyma adımını attığımızda, bana bizzat arayarak teşekkür etmişti. Şimdi ‘Bunu tekrar getireceğiz.’ diyenler, aslında kendi içlerinde bir çatışmanın içindeler. Kaldı ki şu an Saadet Partisi’nin başındaki LGBT’ye karşı bir tavır ortaya koyuyor mu? Koymuyor. Açıkça söylüyorum, LGBT, AK Parti’ye, MHP’ye, Cumhur İttifakı’na sızamaz. CHP’ye sızar mı? Tam içinde. İYİ Parti, tam içinde. HDP, tam içinde. Savunuyorlar, bu konuda ciddi tutuculukları var.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aile kurumunu tehdit eden ne varsa bütün sapkın akımlara karşı tavırlarını sürdüreceklerini dile getirerek, “Çelişkili ittifaklara karşı gücümüzü tam manasıyla koyacağız. Güçlü milletler, güçlü ailelerden oluşur. Güçlü ailelere sahip değilseniz, güçlü bir millet oluşturamazsınız. O yüzden seçim öncesi attığımız bu adımın devamını sağlayacağız” dedi.

“HAYATIMIZ BOYUNCA KÜRT KARDEŞLERİMİZİ PKK’DAN AYRI TUTTUK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kürtleri terör örgütleriyle aynileştirme gayretinin küresel bir tezgah olduğunun altını çizerek, “PKK sadece tıpkı diğer eli kanlı örgütler gibi sadece bir terör örgütüdür. Buradan Kürt kardeşlerimi tenzih ederim. Burada ister istemez Selo’ya gelmem lazım. Selo niçin içeride? Diyarbakır’da 51 Kürt kardeşimin ölümüne sebep olan, onları sokağa döken Selo değil mi? Onları sokağa döktükten sonra bu 51 kardeşimiz öldü. Bunun hesabı sorulmayacak mı? Bir hukuk devletinde bu Kürt kardeşlerimizin hakkını, hukukunu aramak da bizim görevimiz. O yavru Yasin Börü’yü öldüren bu alçaklar değil mi? Kimse bunların hesabını sormuyor” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, öldürülen Kürtlerin hukukunu korumanın ve aramanın kendi görevleri olduğuna işaret ederek, “Şu anda partimde bunca Kürt kardeşimiz var. Bakanlık yapan kardeşlerimiz var. Şanlıurfa’dan Bekir Bey, aynı zamanda Adalet Bakanım Kürt’tür. Yozgatlı diye onu Kürt değil sanıyorlar. Şu anda Şanlıurfa’da liste başına Bekir Bey’i koydum. Oturuşuyla, kalkışıyla, geçmişiyle, yetişmişliğiyle Bekir Bey, bu noktada İnşallah Şanlıurfa’ya yakışacak bir aday olmuştur. Hayatımız boyunca Kürt kardeşlerimizi PKK’dan ayrı tuttuk, tutuyoruz. AK Parti, Türkiye’de en çok Kürt kardeşlerimizin oyunu alan partidir. Bölgede, Kürtçe konuşulmasının önünü biz açtık. Kürtçe bilboardların asılması bizim yaptığımız atılımlarla oldu” dedi.

“ÜLKEMİZDE KÜRT KARDEŞLERİMİZLE İLGİLİ BİR SORUN YOKTUR”

“Ülkemizde Kürt kardeşlerimizle ilgili bir sorun yoktur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sorun, terör örgütünün Kürt kardeşlerimizin iradesini gasbetme sorunudur, özellikle onun siyasi uzantısının bunu istismar etme sorunudur. Kürt kardeşlerimizin yavrularını Kandil’e kaçıranların hesabını kim verecek? Biz yaratılanı Yaradan’dan ötürü sevdik, asla böyle bir ayrıma, bölücülüğe fırsat vermedik, vermeyeceğiz. Kimlik siyasetini biz değil, terör örgütü ve onun uzantısı olan parti yapıyor” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nn HDP ile ortaklığının HÜDA PAR’ın kendileriyle birlikte olmasıyla kıyas dahi edilemeyeceğini vurgulayarak, “HDP, terör örgütü PKK ile ilişkisini reddetmek şöyle dursun, tam tersi her gün selam göndererek aradaki bağını sürekli teyit ediyor. HÜDA PAR’ın ise kendisine atfedilen terör örgütüne ilişkisine dair herhangi bir emare olmadığı gibi kendilerinin de bu konuda çok açık reddi var. Kabul etmiyorlar böyle bir şeyi. Aslında bu konuyu uzun uzun tartışmaya gerek yok. İnternetten açın, HDP mitingine bakın, bir de HÜDA PAR mitingine bakın. Birinde tek bir Türk bayrağı bile göremeyeceksiniz. Atılan sloganların tamamı da terör örgütü desteklemeye yönelik sloganlardır. Diğerinde ise sadece Türk bayrağı ve kendi parti bayrağını göreceksiniz. Atılan sloganlar da millî birlik ve beraberliğimize yöneliktir. Mesele bu kadar basittir” değerlendirmesinde bulundu.

AK Parti’nin, ülkesine ve milletine bağlı herkes ile ittifak yapabileceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkesine ve milletine düşmanlık eden, bölücülük peşinde koşan herkese de kapımız kapalıdır” dedi.

“DEPREM BÖLGESİNDEKİ VATANDAŞLARIMIZIN İHTİYAÇLARINI KARŞILAMAYA, ŞEHİRLERİMİZİ AYAĞA KALDIRMAYA DEVAM EDİYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Deprem bölgesindeki konutların depremzedelere bir yıldan önce teslim edilebilmeleri mümkün olacak mı?” sorusuna, “Seçim sürecinde olsak da deprem bizim öncelikli gündemimiz olmaya devam ediyor. Deprem bölgesindeki vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamaya, şehirlerimizi ayağa kaldırmaya devam ediyoruz. 142 bin konut ve köy evinin inşa sürecini başlattık, 59 bininin de temelini attık. Deprem bölgesinde 650 bin yeni konut yapacağız. Köy evlerinde zaten teslimatlar başladı. ‘Bunun 319 binini de 1 yıl içinde inşallah tamamlayacağız.’ dedik. En geç ekim ayı ile birlikte yüzlerce, binlerce konutun teslimine de başlamayı planlıyoruz. Nasıl inşaatlar gün gün başladıysa, teslimler de gün gün gerçekleşecek. En geç ekim ayıyla birlikte yüzlerce, belki de binlerce konut teslimini yapacağız. TOKİ’nin birikimi ve ülkemiz inşaat sektörünün gücü bunu sağlamaya yeterlidir. Sadece konut değil, sosyal ve ticari alanları, hastaneleriyle şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırıyoruz” cevabını verdi.

Defne Devlet Hastanesi’ni bu çalışmalara örnek gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tabii Defne, çelik konstrüksiyon ile yapılan bir hastane. Buna inanmadılar, İYİ Parti’nin sözde bir temsilcisi… Şu anda Defne’yi görüyorsunuz. Süratle, çelik konstrüksiyonla bu yapılmış ve şu anda da bütün iç donanımlara süratle devam ediliyor. Defne Hastanesi’nin temeli atılalı 48 gün oldu. Hedefimiz 60 günde tamamlamaktı, hamdolsun planlandığı gibi de ilerliyor. Büyük oranda tamamlandı ve artık kapıların üzerine ‘Defne Devlet Hastanesi’ yazacak kadar ileri gitti. İçerideki tomografiler vs. onlar yerleştirilmeye başlandı” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, depremin ülke ekonomisine maliyetine ilişkin, “Depremin 100 milyar doları aşan bir maliyeti var. Hiçbir şeyden taviz vermeden bu afetin altından bizim kadar hızlı kalkacak başka bir ülke yok. Bay bay Kemal, Adana’da gidip sahra hastanesi adı altında, orada hâle ait olan bir yeri ‘açtım’ diyor ve ‘burası hastane’ diyor. Aldatmayın milleti ya, bıktık artık sizin bu yalanlarınızdan. Eğer ‘hastane’ diyorsan işte buyur, çelik konstrüksiyondan Defne Hastanesi’ni yaptık, çok kısa bir sürede hizmete başlayacak. Biz buyuz. Yaparsa, AK Parti ve Cumhur İttifakı yapar. Söz verdiğimiz ayrıca 650 bin konutu da teslim etmeden, vatandaşlarımızın yaralarını sarmadan durup dinlenmeyeceğiz, yolumuza devam edeceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kazandığınız takdirde dış politikadan ekonomiye ve iç siyasete kadar şimdiye kadar yürüttüğünüz politikalarda değişikliğe gitmeyi düşünüyor musunuz? Özellikle ekonomide yeni adımlar atacak mısınız?” sorusuna karşılık, Türkiye Ekonomi Modeli’ni yatırım, ihracat, cari fazla yoluyla büyüme üzerine kurduklarını ve bugüne kadar bunu adım adım uyguladıklarını hatırlattı.

Türkiye’nin bu sayede yıllardır maruz kalınan ekonomik saldırılara, finans sistemine yönelik operasyonlara başarıyla direndiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’de ve Avrupa’da banka iflaslarının birbiri ardına geldiğini ancak Türkiye’de kamu başta olmak üzere bankaların güçlü şekilde ayakta kaldığını ifade etti.

Karadeniz’de keşfedilen ve enerji sistemine dahil edilen doğal gazın ülke ekonomisine ayrı bir güç kattığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gabar’daki petrolü de giderek artan bir şekilde sisteme dahil ettiklerini dile getirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gabar’daki petrolün kıvamının ve kalitesinin üst düzey olduğunu vurguladı.

“SAĞLIKTAN ULAŞIMA, TURİZMDEN ÇEVREYE HER ALANDA TARİHÎ BAŞARILAR ELDE EDİYORUZ”

Nükleer güç santralinin birinci ünitesinin hizmete açıldığının ve üretim aşamasına yaklaşıldığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Hidroelektrik santraline, bunun yanında güneş enerjisi santrallerine gelince, tüm enerji kaynaklarımızı harekete geçirdik. Savunma sanayiimiz ülkemizin en önemli kazanç kapılarından biri hâline gelmeye başladı. İstihdamda, ihracatta kırdığımız rekorlar ortada. Yıllardır ciddi kaynaklar ayırarak inşa ettiğimiz dev eserlerimiz ülke ekonomimize artık katkılar sağlıyor. Sağlıktan ulaşıma, turizmden çevreye her alanda tarihî başarılar elde ediyoruz. Yatırımlarımızın ülkemize katkılarından örnekler verecek olursak, bakın şu anda İstanbul Havalimanı 80 milyar dolar, İstanbul-İzmir Otoyolu 29 milyar dolar, Osmangazi Köprüsü 10 milyar dolar, öbür taraftan Avrasya Tüneli 7 milyar, Yavuz Sultan Selim Köprüsü 5 milyar dolar. Daha şimdiden bunlar ülkemize bu katkıyı sağladılar. Bizim akıldan, izandan yoksun muhalefetimiz biliyorsunuz tüm bunlara karşı çıkmıştı. Ekonomiye katkısı bu kadar çok olan yatırımları geçmişte istemeyenlerin bugünkü tek vaadi de ülkeyi tefecilere borçlandırmak. Neymiş, Londra’daki tefecilerden 300 milyar dolar alacakmış. Dünyada ülkesini borçlandırmayı seçim vaadi yapan ve bunu tefecilerden elde etmeye gayret eden bir başka örnek kolay kolay göremezsiniz. Biz bunların hiçbirine bakmıyoruz. İnsanlarımızın yaşadığı sıkıntıların farkındayız ve tüm gücümüzü inşallah bunların çözümüne harcıyoruz. Seçim sonrası bunların yargıya yansıyanı olacaktır, bütün bunlarla birlikte bizim direkt müdahale edeceğimiz yönleri olacaktır. Bu adımları atarak takvimi çalıştıracağız ve Türkiye Yüzyılı için doğru adımlar nelerdir, seçim beyannamesinin içinde bunlar da yerini almış vaziyette.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Fiyat istikrarı, hayatı pahalılığı ve enflasyonla ilgili çalışmalar ne düzeyde?” sorusuna, şu cevabı verdi: “Bu millete bir operasyon çektiler. Bu operasyonu çekenlerin başında CHP var. Patates, soğan, domates, bunlarla ilgili birçok oynadıkları oyunlar var. Ben arkadaşlarımı bu ara tekrar piyasaya gönderdim, ‘Dolaşın bakın, nedir ne değildir?’ diye. Soğan, patates 7,5 liraya düştü, market fiyatı bu. Buraya kadar inmiş vaziyette. Bu bir şeyi gösteriyor. Demek ki arz talep dengesinde, o spekülatif oyunlar giderildikçe durum daha da netleşecek. Sayın Putin’le geçen yaptığım görüşmede, sağ olsun benden yoğun bir miktarda domates istedi. Tabii onun bu domates talebi bizim ister istemez domates üreticisini sevindirdiği gibi fiyatları da ne yaptı, aşağı çekti. Batı’nın yaptırımlarını Rusya’ya uygulayacağını söyleyen bay bay Kemal’in inanın aklı bunları almıyor. Yani uluslararası camiada nereye yöneleceğiz, ne yapacağız? Ne yaparsak bunun ülkeme yansıması olumlu olur, bunun hesabını yapmıyor. Biz çiftçimiz için böyle çalışıyoruz. Yani Rusya benden ne kadar fazla domates alırsa ne yapacaktır? Bu benim çiftçimi sevindirecektir. Aynı zamanda da ülke içindeki fiyatları aşağı çekecektir. Biz bunu sadece domateste değil, diğer ürünlerimizde de aynı şekilde yapıyoruz, yapmalıyız. Bu sanayii ürünlerinde de aynı şekilde olabilecek şeylerdir.”

“BİZİM ÇALIŞMAKTAN VE ÜRETMEKTEN BAŞKA ÇAREMİZ YOK”

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Muğla ve Antalya’daki orman yangınları sürecinde yaptığı görüşmeyi anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Mesela öyle anlar oldu ki malum bu Manavgat, Muğla, Antalya yangılarında ben Sayın Putin’i aradığım zaman hiç tereddüt etmeden anında yangın söndürme uçaklarını Türkiye’ye gönderdi. Bu uçaklar öyle rastgele, sıradan uçaklar değil. Hemen bakıyorsunuz geliyor denize iniyor, denizden suyu depoluyor ve hemen yangın mahalline inerek orada söndürme işlemlerini yapıyor. Bizim bu dostluğumuz olmazsa, aramızdaki bu münasebetler olmazsa siz bu neticeyi alabilir misiniz? Arkadaşlar çok açık söylüyorum, dev projeler yapmak da fahiş fiyat artışlarını önlemek de ekonomi programımızın içinde ve biz bunları birbirinden ayrı görmüyoruz, göremeyiz, görmemiz yanlışlıktır. Eğer fiyat istikrarı istiyorsanız bunu çözecek yol da buradan geçer. Ne diyor? ‘Hastane, yol, köprü inşa etmeyelim, bunlar karın doyurur mu?’ Ya bunlar olmazsa sen diğer alanlardaki adımlarını nasıl atacaksın? Tam tersine bizim her alanda sürekli üretmemiz lazım. Bir ülkenin zenginliği üretimle olur. Bizim çalışmaktan ve üretmekten başka çaremiz yok. Ben muhalefete tekrar sesleniyorum. Üretim, üretim, üretim, hangi alanda olursa olsun. Çünkü bunlar hep birbirinin destekleyicisidir. Biri olmazsa öbürü olmaz. Hepsinin ayrı bir getirisi vardır ve bu getiriden ayrı çalışmak birbirini imha eder ama bunların kafası buna basmaz.”

Millet İttifakı cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’nun “Türk Yolu” projesinde Azerbaycan’ın yer almamasına ilişkin soruya karşılık Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Olaya bence oradan bakmamak gerekir. Bir defa İpek Yolu hattı olayı yeni bir olay değil. İnanın bu adam cahil. Bu adamın ne zaman, nerede hangi adımların atıldığından haberi yok. Bizim özellikle Çin’de yapılan bu uluslararası toplantıya, bizzat ben de katıldım o zaman… Ve bu millet tek parti CHP’sinin 1945 yılında Boraltan Köprüsü’nde yaşattığı utançla uzun yıllar yaşadı. Boraltan Köprüsü’nde yüzlerce Azerbaycanlı kardeşimizi Stalin Rusya’sına teslim ederek katline seyirci kalan CHP’nin bize yaşattığı utancı, biz Karabağ Savaşı’nda silip attık. Ve o utancı bize yaşatan o zamanın CHP’sidir. Bay bay Kemal şimdi yine bu millete bir utanç yaşatmaya söz vermiş olacak ki Azerbaycanlı kardeşlerimizi görmezden geliyor. Sözüm ona milliyetçi geçinen masa ortağı hanımefendi de tüm bunlara sessiz kalıyor” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan ve Türkiye arasında tesis ettikleri kardeşliği kimsenin bozamayacağını ifade ederek, sözlerine şöyle sürdürdü: “Bay bay Kemal’in elindeki haritanın ne olduğunu bilmiyorum ama biz Kars-Tiflis-Bakü demir yoluyla Azerbaycan üzerinden İpek Demir Yolu’nu zaten inşa ettik. Zavallı, senin bunlardan haberin yok. İki yıldır bu hat üzerinde Çin’e biz yük trenleri gönderiyoruz, gidip geliyorlar ama haberi yok. Zengezur Koridoru devreye girdiğinde İpek Demir Yolu’nun da içinde yer aldığı orta koridora yeni bir soluk borusu daha açılacak haberin olsun. Bunu da bil Kılıçdaroğlu. Bunun için Nahçıvan’ı Azerbaycan’a, dolayısıyla Türkiye’yi Azerbaycan’a bağlayacak Zengezur Koridoru’na büyük önem veriyoruz. Bay bay Kemal’in aklı bu işlere ermez. Çünkü o dış politika nedir bilmez, kardeşlik hukuku nedir bilmez, bölgenin dengeleri nedir hiç bilmez. Millî güvenlik nedir bilmez, terör örgütleriyle yol yürür. İşte Karabağ Savaşı’nda onun yanındaki çok önemsediği bir büyükelçinin ne denli bir densizlik yaptığını hatırlayın. Bunlar siyaset nedir bilmez. Bizim yıllar önce hayata geçirdiğimiz işleri ‘proje’ diye anlatmaya kalkarlar. Aklına geleni, eline tutuşturulanı okuyarak bu ülkenin yönetimine talip olunmaz. Kardeşim Aliyev, çok güzel ifade etti, Azerbaycan’ı bölgede dışlamak isteyenlerin hevesleri kursaklarında kalacaktır. Azerbaycan’la kardeşliğimize halel getirecek hiçbir projeye benim milletim izin vermez. Benim milletim bay bay Kemal’e de bu fırsatı tanımaz.”

Cumhurbaşkanlığı seçimi için getirilen 50+1 şartından geri dönülmesinin söz konusu olup olmayacağına dair soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir yapılanmaya veya böyle bir düzenlemeye katılacak olan siyasi partiler olursa bunun olmaması söz konusu değil, olabilir. Doğrusu ben de olmasından yanayım. Tabii buradaki 50+1, oran itibarıyla 50+1 oranı değil biliyorsunuz. Yüzde 50+1 oy, bu demek. Bu seçimden sonra böyle bir adım atılabilir. Ve eğer bu adım karşılık bulursa, çünkü anayasa değişikliği gerektiriyor, olmaması için hiçbir neden yok. Ben şahsen böyle bir adımın atılması hâlinde buna taraftarım. Ve temennim odur ki seçim sonrasında atılacak bu adımla bir netice alırsak, o zaman seçim süreçleri çok daha rahat olacaktır, çok daha kolay olacaktır” cevabını verdi.

“TÜM ENERJİMİZİ ÖNCELİKLİ OLARAK DEPREM BÖLGESİNDEKİ İNŞA VE İHYA ÇALIŞMALARINA VERECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “14 Mayıs’ta seçimi kazandığınız takdirde ilk icraatınız ne olacak?” sorusunu ise şöyle cevapladı: “Şöyle ifade edeyim, bizim biliyorsunuz bu seçimlerden sonra ilk icraat kardeş, dost ülkelere ziyaretlerdir. Ve 21 yıldır aralıksız eser ve hizmet üreten ve yatırım yapan bir parti olarak 14 Mayıs’tan sonra da eser, hizmet üretmeye, yatırımlarımızı süratle devam ettirmeye gayret edeceğiz. Tabii tüm enerjimizi öncelikli olarak deprem bölgesindeki inşa ve ihya çalışmalarına vereceğiz. Buraları ziyaret ve bu ziyaretlerle beraber de uluslararası diplomaside bizim gitmemiz gereken ülkeler var. Azerbaycan gibi, Kuzey Kıbrıs gibi, bunun yanında Körfez ülkelerinden ziyaret edeceğimiz ülkeler var. Bunlarla bu işleri devam ettireceğiz. Tabii ülke genelinde de topyekûn bu kentsel dönüşümümüzü çok daha güçlü bir şekilde devam ettireceğiz. İnşallah seçimden sonra ekonomiden savunma sanayiine, enerjiden teknolojiye her alanda Türkiye Yüzyılı atılımlarımızla az önce gösterdiğim bu seçim beyannamemizdeki kronolojik yapıyı çalıştırmaya devam edeceğiz. Vatandaşlarımıza sözümüz var. Sözümüzü yerine getirene kadar da durmak yok, yola devam edeceğiz.”

Gazetecilerin sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini, “Ben de özellikle tüm arkadaşlarıma böyle bir akşamda bizlere misafir oldular, şahsım, milletim adına çok teşekkür ediyorum. Pazar günü inşallah seçimlerimizin hayırlısıyla tamamına ermesi, fazla uzamadan da milletin iradesinin tecellisini görmek, milletin yönetimde asıl söz sahibi olduğunu görmek ve 14 Mayıs bir kere daha inşallah demokrasi bayramı olacaktır. Bu bayramı yine hep birlikte kutlamayı Allah bizlere nasip etsin diyorum. Sizlere de tekrar çok teşekkür ediyorum” diyerek sonlandırdı.

Previous ArticleNext Article

“Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” için yorumlar kapalı 238981

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere gideceği Amerika Birleşik Devletleri’ne hareketinden önce yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor. Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla büyüme hedefimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) hareketi öncesinde Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’nin 78. Genel Kurulu’na iştirak etmek üzere New York’a doğru yola çıkacaklarını belirterek, BM üyesi tüm ülkelerin temsil edildiği Genel Kurul görüşmelerine 150’den fazla ülkenin devlet ve hükûmet başkanı düzeyinde katılımının beklendiğini söyledi.

Her yıl olduğu gibi bu sene de ABD’de son derece yoğun bir temas ve toplantı trafiğinin olacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl Genel Kurul genel görüşmelerinin “Güvenin yeniden tesisi ve küresel dayanışmanın yeniden canlandırılması” temasıyla yapıldığını aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genel Kurul görüşmelerinin ilk günü olan 19 Eylül Salı günü kendisinin de BM Genel Kurulu’na hitap edeceğini dile getirerek, konuşmasında kalkınmadan insani yardımlara, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından küresel dayanışmanın yeniden tesisine kadar attıkları adımlara değineceğini kaydetti.

Bu vesileyle uluslararası gündemdeki temel meselelere ilişkin görüşlerini de paylaşacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ayrıca mevcut küresel sınamalar karşısında Türkiye’nin oynadığı kritik rolü vurgulayacağız. Bir süredir her platformda dillendirdiğimiz ‘Dünya 5’ten büyüktür’ tespitimizin daha fazla kabul görmesinden memnuniyet duyuyoruz. Son olarak BM Genel Sekreteri Sayın Guterres bu konuda çok net bir tavır ortaya koydu. Sayın Genel Sekreter’in ‘2. Dünya Savaşı sonrası kurulan yapıların bugünün dünyasını yansıtmadığı’ tespitine biz de katılıyoruz. Bunu görüşmemizde kendisine de bizzat ifade edeceğim. Genel Kurul marjında BM Genel Sekreteri’nin yanı sıra çok sayıda ülkeden mevkidaşlarımla görüşmeler gerçekleştireceğim.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretinde ABD’de yaşayan vatandaşlar ve soydaş topluluklarla bir araya geleceğini belirterek, ayrıca düşünce kuruluşu temsilcileriyle de istişarelerinin olacağını anlattı.

ABD iş dünyasının seçkin üyeleri ile görüşerek Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları noktasında atılabilecek adımları ele alacaklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemizde 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin demokratik olgunluk içinde tamamlanmasının iş çevrelerinin Türkiye’ye yönelik ilgisini artırdığını görüyoruz. Gerek kabinemize gerek ekonomideki kurmay kadromuza gerekse kısa süre önce açıkladığımız Orta Vadeli Program’a uluslararası yatırımcılar büyük güven duyuyor. Sadece son 3 ayda rezervlerimizde 22 milyar dolarlık artış oldu. Bugün itibarıyla Merkez Bankamızın toplam brüt rezervleri 120 milyar doları geçmiş bulunuyor. Dünya Bankasının geçen hafta yaptığı açıklama, ülkemize duyulan güvenin bir başka örneğidir. İnşallah buna yakında yenileri eklenecektir. “

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamlelerin takdirle karşılandığını dile getirerek, “Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı, yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla kaliteli büyüme hedeflerimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

“KÜRESEL SİSTEMDE TAŞLARIN YERİNDEN OYNADIĞI BU DÖNEMİ ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ ADINA FIRSATA ÇEVİRMEKTE KARARLIYIZ”

Türkiye Yüzyılı vizyonunu hayata geçirmek için içeride ve dışarıda her türlü çabayı gösterdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Küresel sistemde taşların yerinden oynadığı bu dönemi ülkemiz ve milletimiz adına fırsata çevirmekte kararlıyız. Bu süreçte kavgadan, tartışmadan ve Bizans’ı çırak çıkartacak taht oyunlarından başlarını kaldıramayanları ise kendi hâllerine bırakacağız. Varsın onlar didişmeye, birbirlerine laf yetiştirmeye devam etsinler. Varsın onlar koltuklarını korumak için daha düne kadar savundukları tüm ilkeleri ayaklar altına alsın. Biz bunları asla önemsemiyoruz. Biz son 21 yıldır olduğu gibi yine sadece işimize bakıyoruz. Tüm vaktimizi ve enerjimizi milletimize hizmet için sarf ediyoruz. İnşallah bundan sonra da aynı hassasiyetle çalışmaya devam edeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçekleştirecekleri ziyaretler ve görüşmelerin ülke, millet ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.

“GELİŞMELERİ YAKINDAN TAKİP EDECEĞİZ”

Karabağ’da tansiyonun yeniden yükseldiği ve Azerbaycan ile Ermenistan liderleriyle görüştüğü hatırlatılarak, Ermenistan’ın tutumunu nasıl bulduğu ve kendisi öncülüğünde üçlü bir toplantı söz konusu olup olmayacağının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda tabii bizim öncülüğümüzde üçlü bir görüşme teklifimizi kendilerine ilettik ama bu konuda üçlüden öte biz dörtlü bir teklifte bulunduk. Yani değişik, buralarla ilgisi, alakası olmayan liderlerle değil, ‘Gelin şu anda işin içinde olan Sayın Putin, Sayın Aliyev, şahsım ve Paşinyan hep birlikte dörtlü olarak böyle bir toplantıyı yapalım. Adımı da ona göre atalım’ diye böyle bir teklifte bulunduk. Henüz bize olumlu-olumsuz bir dönüş olmadı ve konuyla ilgili Sayın Aliyev’le de daha da görüşeceğiz, olgunlaştıracağız ve gelişmeleri yakından takip edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20’de ABD Başkanı Joe Biden ile bir görüşme gerçekleştirildiği, burada İsveç’in NATO üyeliğinin de gündeme geldiği anımsatılarak, İsveç’te terör örgütü üyelerinin gösterilerinin devam etmesiyle ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, “Bu konuda özellikle Batı, ikide bir ‘İsveç, İsveç, İsveç’ diyor, biz de diyoruz ki ‘Bizim parlamentomuz kararı vermedikten sonra bizim kalkıp da yolda yürürken ‘evet’ veya ‘hayır’ dememiz mümkün değil. Öncelikle, İsveç’in üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki, şu anda İsveç üzerine düşen görevi yerine getiriyor mu? Bize ikide bir şunu söylüyorlar. İşte ‘Yasa hazırladılar.’ Yasayı hazırlamak yetmez, yasayı uygulamak gerekir. Şu anda İsveç ister anayasa ister yasa değişikliği, ne yaparsa yapsın ama kalkıp da teröristleri İsveç polisinin koruması altında gösteriye sevk ediyorlarsa bu ne demektir? Bunlar görevini yerine getirmiyor demektir ve yine terör eylemleri Stockholm caddelerinde devam ediyor demektir. O zaman bize verilen sözler tutulmuyor. Bize verilen sözler tutulmadığı zaman, benim parlamentom bu konuda nasıl bir tavır takınır, bunu herkes takdir etsin. Yani F-16’larla ilgili ne deniyor? ‘Temsilciler Meclisi karar vermeden bu olmaz.’ Tamam da şimdi orada Temsilciler Meclisi varsa benim de parlamentom var. Parlamentonun nasıl bir karar vereceğini ben kestirip atamam. Sevk etmekse, biz böyle bir talebi parlamentomuza sevk ederiz ama parlamentomuzdan nasıl bir karar çıkar, o parlamentomuzun takdirindedir.”

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 2022 raporunda yer alan Türkiye’nin AB’ye katılım süreciyle ilgili ifadeler hakkındaki değerlendirilmeleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Değerli arkadaşlar benim değerlendirmemi çok açık net öğrenmek istiyorsanız, Avrupa Birliği Türkiye’den kopmanın gayreti içerisinde. Avrupa Birliği’nin Türkiye’den kopuş hamlelerini yaptığı bu dönem içerisinde biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmelerimizi yaparız ve bu değerlendirmelerden sonra da Avrupa Birliği ile gerekirse yolları ayırabiliriz” şeklinde konuştu.

“Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” “Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” için yorumlar kapalı 256462

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde düzenlenen 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’na katılarak bir konuşma yaptı.

Bugünün 12 Eylül olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bundan tam 43 yıl önce Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemlerinden birine girdiğini söyledi.

Ülkenin darbe gününe nasıl geldiğinin ayrı bir hikâye, ayrı bir tartışma konusu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama darbe gününden itibaren; yüzbinlerce insanın gözaltına alındığı, binlerce kişinin idamla yargılandığı, ‘bir sağdan, bir soldan’ mantığıyla 50 kişinin idam edildiği, velhasıl, neredeyse her hanenin yaşanan acılardan nasibini aldığı o meşum günler hafızalarımızdan asla silinmedi, silinmeyecek. Şu Ulucanlar Cezaevi’nin, Mamak Cezaevi’nin, Diyarbakır Cezaevi’nin, Sağmalcılar Cezaevi’nin dili olsa da o günleri anlatsa” diye konuştu.

İdamından sonra yargılandığı suçla ilgisinin olmadığı ortaya çıkan veya Hüseyin Kurumahmutoğlu gibi işkenceyle öldürülen gençlerin vebalinin, darbecilerin yakasını öteki dünyada da bırakmayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Darbenin üzerinden 7-8 yıl geçtikten sonra, idamla yargılananlar dahil, dipçik darbeleriyle cezaevine tıkılanların tamamına yakını serbest kaldı. Sadece bu örnek bile, yargılamasından infazına tüm safhalarıyla, yapılan işin ne kadar göstermelik olduğunun işaretidir. Tabii 12 Eylül yönetiminin ülkemizin kalbine sapladığı en büyük hançer, üzerinde hâlâ konuştuğumuz, tartıştığımız 1982 darbe anayasasıdır. Her ne kadar 1987’den itibaren 23 kez değiştirilmiş, hatta 2017’de tarihî bir yönetim sistemi değişikliğine gidilmiş olsa da elimizdeki metin hâlâ bir darbe anayasasıdır.”

Yapılan değişikliklerin her birinin önem taşıdığını ancak her değişikliğin anayasanın yazım ve anlam bütünlüğünü bozduğunun da bir gerçek olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu amaçla, yaklaşık 10 yıl önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bir yeni anayasa çalışması başlattıklarını anımsattı.

“YENİ ANAYASA MESELESİ GÜNDEMİMİZİN İLK SIRALARINDA YER ALMAYI SÜRDÜRÜYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha önceki anayasa değişikliklerine göre en geniş siyasi katılımlı bu çalışma, muhalefet partilerinin, tabiri caizse ‘yan çizmeleri’ sebebiyle akim kaldı” dedi.

Buna rağmen ülkeyi yeni, sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasaya kavuşturma hedeflerinden vazgeçmediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçiş yapılırken anayasayı tümden yeniden yazma teklifimiz, yine muhalefetin uzlaşmaz tavrı sebebiyle maalesef hayata geçemedi. Yine de milletimize verdiğimiz sözün takipçisi olmayı sürdürdük. Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” diye konuştu.

Geçen yıl önce, anayasa konusunda söyleyecek sözü olan bilim insanlarının ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı bir dizi çalıştay düzenlediklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ardından da diğer siyasi partilerle müzakereye esas olacak ve millete takdim edecekleri kendi anayasa metinlerini hazırladıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Maalesef bu süreçte, Cumhur İttifakı ortakları MHP ve AK Parti dışında yeni bir anayasa metni hazırlayan siyasi teşekkül çıkmadı. Muhalefet cenahı; sürekli lafını etmesine, her fırsatta istismarını yapmasına rağmen, iş somut adım atmaya geldiğinde, hemen dümeni başka tarafa kırıp, ortadan kayboluyor. Bu defa da aynısını yaptılar. Yeni bir anayasa yerine, ‘dostlar alışverişte görsün’ kabilinden tutarsız ve anlamsız bir metni ortaya atıp kendi dünyalarına daldılar. Gerçi, onlara da hak vermemek elde değil. Parti içinde ayrı kavga, ittifak ortakları arasında ayrı kavga. Yurt içine ayrı selam, yurt dışına ayrı selam. Herkes kendi kişisel hesaplarının ve kavgalarının içine bu kadar gömülmüşken, yeni anayasa gibi vakit, emek ve birikim gerektiren bir konuyla kim, niye uğraşsın ki. Ama bizim milletimize karşı hem sorumluluğumuz hem sözümüz var. Bunun için yeni anayasa meselesi daima gündemimizin ilk sıralarında yer almayı sürdürüyor. İletişim Başkanlığımız ile Hukuk Politikaları Kurulumuzun düzenlediği bu sempozyumu da yeni anayasa kararlılığımızın bir ifadesi olarak görüyorum. Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenleri ve katılımcıları tebrik ediyorum. Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız.”

“TÜRKİYE, ÇOK DAHA İYİ BİR ANAYASAYI ZİYADESİYLE HAK EDİYOR”

Dünyada, Birleşmiş Milletlerde temsil edilen ülke sayısı kadar anayasa olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ülkenin kendi tarihine, siyasi, sosyal ve kültürel yapısına, ihtiyaçlarına göre ayrı bir anayasa süreci yaşadığını kaydetti.

Türkiye’nin anayasa geçmişinin de 200 yılı bulduğunu, Cumhuriyet döneminde de muhtelif anayasa tecrübeleri olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak 27 Mayıs 1960’tan itibaren anayasalarımız, maalesef, darbe yönetimleri tarafından şekillendirilmiş ve yürürlüğe konmuştur” dedi.

Anayasanın, darbe ikliminde gerçekleştirilmiş bir referandumla kabul edilmiş olmasının, gerisindeki sorunlu fotoğrafı değiştirmediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki Türkiye gibi 2 bin yıllık devlet geleneğine, coğrafyasında bin yıllık hâkimiyete, ilk asrına ulaşan Cumhuriyet tecrübesine, 73 yıllık demokrasi birikimine sahip bir ülke, çok daha iyi bir anayasayı ziyadesiyle hak ediyor” ifadesini kullandı.

“GEÇMİŞ BİRİKİMLERİ GELECEĞİN HEDEFLERİYLE BÜTÜNLEŞTİREN YENİ BİR ANAYASAYA İHTİYACIMIZ OLDUĞU BİR GERÇEKTİR”

Anayasaların değişmez metinler olmadığını, bunun iyi bilinmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Mesela Amerikan anayasası 236 yılda 27 kez değişmiş olmasına rağmen, ülkenin ihtiyaçlarını hâlâ karşılayabilmektedir. İngiltere gibi anayasa devleti niteliği taşıyıp da yazılı anayasası olmayan ülkeler de mevcuttur. Bir de kâğıt üzerinde çok iyi metinlere sahip anayasaları olup da demokrasiden ve hukuk devletinden çok uzak uygulamaların hüküm sürdüğü ülkeler de söz konusudur. Bizim medeniyet tarihimiz anayasa tecrübesi bakımından çok ama çok zengindir. Mesela, dünyanın en eski yazılı anayasalarından biri, hicretin hemen ardından yapılan 47 maddelik Medine Sözleşmesi diye anılan metindir. Milattan öncesine kadar uzanan ve bugünkü anayasa kavramına karşılık gelebilecek Hammurabi Kanunları gibi metinler de coğrafyamızın mirası içindedir. Modern anayasalar için ise İngiltere’deki Magna Carta’dan başlayıp Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi ile Amerikan Bağımsızlık Bildirisi’ne kadar uzanan bir dizi referansa işaret edilir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizdeki anayasa girişimleri 1808 tarihli Sened-i İttifak’la başlatılır ve 1876 tarihli Kanun-i Esasi’yle gerçek anlamda vücut bulur. Millî Mücadele’nin meşru zeminini oluşturan anayasa 1921 yılında, yani savaşın en şiddetli günlerinde hazırlanıp yürürlüğe girmiştir. Tek başına bile, milletimizin ve ülkeyi yönetenlerin hukuki meşruiyet konusundaki hassasiyetini bu anayasa göstermeye yeterlidir. Ardından gelen 1924, 1960 ve 1982 anayasalarının her birinin, kendi dönemlerine ilişkin ayrı hikâyeleri vardır. Bugün bize düşen görev, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, ülkemizin sahip olduğu bu derinlikli birikimin üzerinde kendi hikâyemizi yazıp, gelecek nesillere en büyük mirası bırakmaktır” diye konuştu.

Teknolojinin, iklimin yanı sıra siyasi ve sosyal yapılarda da köklü değişimlerin yaşandığı bir dönemden geçildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir dönemde, Türkiye Yüzyılı iddiamızı hayata geçirebilmek için sadece altyapımızı güçlendirmek, vizyonumuzu genişletmek yetmiyor. Tüm bunlara uygun, geçmiş birikimleri geleceğin hedefleriyle bütünleştiren yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğu bir gerçektir. Bizi, darbe anayasası gölgesinden kurtaracak olması bile yeni anayasa çalışmalarını kıymetli kılmaya tek başına kâfidir” ifadelerini kullandı.

Yeni anayasa metninin sihirli bir değnek gibi ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik yapısını bir anda değiştirip, Türkiye’yi bir masal diyarı hâline getirmeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ancak milletin ortak değerlerini, ülkenin ortak geleceğini, devletin bekasını, insanların doğuştan gelen hak ve özgürlüklerini, siyasi aktörlerin uzlaşmasını velhasıl tüm bunları şüpheye yer bırakmayan bir meşruiyet zemininde kuşatan yeni anayasanın Türkiye’ye çok şey katacağı açıktır. Bazı kavramların anayasada çokça zikredilmesi, onların ülkenin ve toplumun hayatında aynı karşılığa sahip oldukları anlamına gelmez. Nitekim temel hak ve özgürlükler, ekonomik ve sosyal haklar gibi konulara en az atıflar, bu konuda en ileri kabul edilen ülkelerin anayasalarında yer alıyor. Bu başlıklara en çok atıfların ise sorunlu coğrafyalarda yapıldığı görülüyor. Hülasaten önemli olan anayasaları modern dünyanın güzel kavramlarıyla süslemek değil, bu metinlerin ruhuna uygun yönetimler ve uygulamalar ortaya koymaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa metinlerinin kısa veya uzun olmasının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Her sistem, onu işletecek kişilerin anlayışına ve tarzına göre somut uygulamalara dönüşür. Bize düşen sistemi, mümkün olan en sağlam, en gerçekçi, en sürdürülebilir şekilde kurmaktır” dedi.

“MEVCUT ANAYASAMIZ, MUASIR MEDENİYETLER YOLCULUĞUNDA ÜLKEMİZİN ÖNÜNÜ AÇMAK YERİNE SÜREKLİ PAÇASINDAN AŞAĞI ÇEKMEKTEDİR”

Türkiye’nin demokrasi ve hukuk pratiğinin kısa metinlerin bürokratik oligarşinin istismarına uğrayabileceğini, uzun metinlerin de siyasi ve sosyal dönüşümün önünü tıkayabileceğini söylediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Dolayısıyla bize lazım olan, lafzı, ruhu ve hacmiyle, milletimizin dünyaya ve hayata bakışına, ülkemizin birikimine ve hedeflerine uygun bir anayasa metnidir. Eskiler buna ne der? ‘Efradını cami, ağyarını mani’. Dünya ve ülke şartlarına göre metni ne kadar değişirse değişsin, işte bu anlayışın hep devam etmesini sağlayan bir anayasayı ülkemize kazandırmak istiyoruz. Biz parlamentodaki tüm gruplarla bunları konuşacağız, görüşeceğiz. Onlar da bu işe olumlu bakarlarsa yolumuza devam edeceğiz. Olursa olur, olmazsa olmaz, bize düşen kapıları çalmak. Cumhur İttifakı olarak biz buna hazırız. Buradan tüm siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, akademi mensuplarına sesleniyorum, ‘Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar’ sözüne uygun şekilde en ideal anayasa metnini bulmak için gelin konuşalım, tartışalım, müzakere edelim ama bu süreçten kaçmayalım. Hiç kimsenin böyle bir anayasa arayışından ve çalışmasından rahatsız olmasına gerek yok.”

Geçirdiği onca değişiklikle âdeta “yamalı bohçaya” dönen bir anayasayla yaşamaya devam etmenin siyaset ve ülke için artık taşınması zor bir yüke dönüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mevcut anayasamız, muasır medeniyetler yolculuğunda ülkemizin önünü açmak yerine sürekli paçasından aşağı çekmektedir. Vesayetten darbeye nice yükü omuzlarından atan Türkiye’nin, 12 Eylül anayasası konusunda da bunu yapacak dirayete sahip olduğuna yürekten inanıyoruz” diye konuştu.

Darbe direktifi olarak değil, gerçek bir toplum sözleşmesi olarak hazırlanmış yeni anayasayı ülkeye kazandırana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Her işimiz gibi yeni anayasa çalışmalarında da düsturumuz ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ prensibi olacaktır. İnsanı önceleyen, milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan, toplumun gerisinde kalan değil, topluma dinamizm katan bir anayasa hedefliyoruz. Sempozyumumuzda tüm bu hususların enine boyuna konuşulacağı, tartışılacağı, siyasetin ve toplumun önüne yeni anayasa için aydınlık ufuklar açılacağı kanaatindeyim. Burada serdedilen her görüşü, her tenkidi, her teklifi samimiyetle değerlendirip, çalışmalarımıza derç edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Ülkemizin iki asırlık yönetim sistemi arayışının zirvesi olarak gördüğüm, ilk dönemini bitirip ikinci dönemine girdiğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni de bu kapsayıcı muhasebenin bir parçası kabul ediyorum.”

“BU ZOR GÜNLERİNDE TÜM İMKÂNLARIMIZLA KARDEŞLERİMİZİN YANINDAYIZ”

Sözlerinin sonunda Libya’daki sel felaketine yönelik de değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sel ve su baskınlarında hayatını kaybedenlere rahmet diledi. Sahadan alınan bilgilerin büyük bir doğal afetin yaşandığını gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kayıplarla birlikte vefat sayılarının maalesef daha da artacağı anlaşılıyor. Türkiye olarak bugüne kadar nasıl Libya halkını yalnız bırakmadıysak, bu zor günlerinde de tüm imkânlarımızla kardeşlerimizin yanındayız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece sel felaketinin yaşandığı Libya’nın değil aynı zamanda depremden etkilenen Fas’ın da yanında olduklarını belirterek, “AFAD Başkanlığımızı arama-kurtarma personelinden diğer ihtiyaçlara gerekli yardımları süratle ulaştırma noktasında talimatlandırdık. İlk etapta üç kargo uçağımız yardımlarla beraber Libya’ya intikal etti. Amacımız, Libya’nın yaralarının bir an önce sarılmasını sağlamaktır. İnşallah bundan sonra da kendilerine gereken desteği vereceğiz. Buradan bir kez daha tüm Libyalı kardeşlerimize geçmiş olsun diyorum” ifadelerini kullandı.

seers cmp badge