Cumhurbaşkanı Erdoğan, Seçim Beyannamesini açıkladı Cumhurbaşkanı Erdoğan, Seçim Beyannamesini açıkladı için yorumlar kapalı 619

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Spor Salonu’nda düzenlenen Seçim Beyannamesi ve Aday Tanıtım Toplantısı’na katıldı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Vakit Türkiye vakti, diyerek yola çıkıyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimini yüzde 50’nin çok üzerinde bir oyla kazanmayı hedefliyoruz.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara Spor Salonu’nda düzenlenen AK Parti Seçim Beyannamesi ve Aday Tanıtım Toplantısı’ndaki konuşmasına, partinin 2011 seçim müziği olan “Haydi Bir Daha” şarkısının sözlerini okuyarak başladı. Bu sırada şarkı da fonda çalındı.

“Aynı yoldan geçtiğimiz, aynı sudan içtiğimiz, aynı şarkıları söylediğimiz gönüllerimiz ve dualarımız bir olan siz milletvekili adaylarını sevgiyle selamlıyorum.” diyen Erdoğan, İstanbul’dan Hakkari’ye, Rize’den Hatay’a, İzmir’den Iğdır’a kadar ülkenin dört bir yanında iş yerinde, atölyesinde, bahçesinde, tarlasında helal rızkının peşinde koşan, gönülleri ve duaları kendileriyle beraber olan herkese selamlarını gönderdi.

Annelere, kadınlara, gençlere de selamlarını ileten Erdoğan, “Geleceğimizin teminatı olarak gördüğümüz, bunun için de eğitimden siyasete her alanda önlerini açtığımız gençlerimizi selamlıyorum.” ifadesini kullandı.

Milletvekili adaylarının, milli iradenin temsilciliğine talip olarak kutlu yolculuğa çıktığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Ülkemize ve milletimize hizmet için hep beraber çıktığımız bu yolculuğu inşallah hayırlısıyla menziline ulaştıracağız. AK Parti 2002 Kasım’ından beri girdiği her seçimden birinci çıkmış bir partidir. Ancak bizim için bu yeterli değildir. Biz, aynı zamanda Mecliste ülkemizi hedeflerine ulaştırabilecek bir çoğunluğa sahip olmak için de mücadele ediyoruz.”

Milletin huzuruna ilk defa çıktıkları 2002 seçimlerinde yüzde 34 oy oranına ulaşarak, parlamentonun yüzde 63’ünü alarak iktidar olduklarını hatırlatan Erdoğan, “Bu oran ülkemizin yakın tarihindeki en büyük başarıydı. 2007 seçimlerinde bu oranı yüzde 47’ye çıkardık ve yine tek başımıza iktidar olduk. 2011 seçimlerinden yüzde 50 seviyesine kadar ulaştık ve elbette tek başına iktidar olarak yola devam ettik.” diye konuştu.

“(VAKİT TÜRKİYE VAKTİDİR) DİYEREK YOLA ÇIKIYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7 Haziran 2015’te yüzde 41 düzeyindeki oy oranına rağmen tarihlerinde ilk defa Mecliste çoğunluğu sağlayamadıkları bir seçim yaşadıklarını ifade etti.

“Biz, tek başımıza hükümet kuramadık ama diğer partiler de çoğunluğu sağlayıp milletimizin karşısına çıkamadılar.” ifadesini kullanan Erdoğan, 1 Kasım 2015’te seçimlerin yenilendiğini ve yüzde 49,5 oy oranıyla AK Parti’nin tek başımıza iktidara geldiğini, 10 Ağustos 2014 cumhurbaşkanlığı seçiminde ve 16 Nisan halk oylamasında yüzde 52’lik oy oranlarına ulaştıklarını hatırlattı.

Erdoğan, 2007’de cumhurbaşkanlığı seçim kriziyle karşılaştıklarını anımsatarak, “Ardından Gezi olaylarıyla başlayan 17/25 Aralık emniyet, yargı darbe girişimiyle süren, bölücü örgütün çukur eylemleriyle kanlı bir hale dönüşen ve 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimiyle zirveye ulaşan bir süreci de hep birlikte yaşadık. Tüm bu saldırıların üstesinden sadece ve sadece milli iradeye olan bağlılık ve güvenimiz sayesinde geldik. Biz de işte böyle bir mirasla ve ‘Vakit Türkiye vaktidir’ diyerek yola çıkıyoruz.” diye konuştu.

“MECLİSTE DE GÜÇLÜ BİR GRUP KURMAMIZ GEREKİYOR”

Erdoğan, 24 Haziran’da cumhurbaşkanlığı seçimini yüzde 50’nin çok üzerinde bir oyla kazanmayı hedeflediklerini belirterek, şunları söyledi:

“Aynı şekilde milletimizin en az yarısının desteğini alarak, Türkiye Büyük Millet Meclisinde de güçlü bir grup kurmamız gerekiyor. Bunların yolu da yine milletimizle olan gönül bağımızı güçlü tutmaktan geçiyor. Cumhurbaşkanı adayınız olarak şahsım, milletvekili adaylarımız sizlerle el ele vereceğiz ve inşallah her iki seçimden de yüzümüzün akıyla çıkacağız.”

Salondakilere, “Buna hazır mıyız?” sorusunu yönelten Erdoğan, “Hazırız” cevabı üzerine “İşte bu cesaret, bu heyecan, bu coşku Allah’ın izniyle bizlere 24 Haziran’da o beklenen neticeyi getirecektir.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlerde milletin karşısına hiçbir zaman eli boş çıkmadıklarına işaret ederek, “Milletimizin huzuruna hep bir yanımızda önceki hükümetlerimiz döneminde yaptıklarımız, diğer yanımızda bir sonraki dönemde yapacaklarımız olduğu halde çıktık.” diye konuştu.

Beyannamenin “Gelecek Vizyonu”yla ilgili bölümünü paylaşan Erdoğan, “Bugün tüm dünyada her alanda baş döndürücü hızda değişim yaşanıyor. Bir yandan teknolojik dönüşümler yaşanırken diğer yandan sosyal ve kültürel alanda yeni eğilimler gözleniyor. Değişimi iyi algılayarak uyum sağlayanlar kazanırken, değişim sürecinde geri kalanlar ise eskisinden çok daha fazla bedeller ödüyor. Biz, dünyadaki eğilimleri, oluşan fırsatları, yeniden şekillenen ilişkileri dikkatle analiz ederek bir yol haritası ortaya koyuyoruz.” diye konuştu.

“DİJİTAL TÜRKİYE’NİN VAKTİNİN GELDİĞİNE İNANIYORUZ”

Dijitalleşmeye özel bir önem verdiklerini kaydeden Erdoğan, şunları söyledi:

“Dijital Türkiye’nin vaktinin geldiğine inanıyoruz. Ülkemizi, cumhuriyetimizin kuruluşunun yüzüncü yılına daha güçlü bir biçimde taşımak için, 2023 vizyonumuzu daha önce ortaya koymuştuk, yeni hükümet sistemiyle bu vizyonumuzu daha da güçlendirerek, Türkiye’yi iş dünyamızın, genç girişimcilerimizin, iş kadınlarımızın küresel ölçekte söz sahibi olduğu bir ülkeye dönüştüreceğiz.”

2023’e beş kala ufuk çizgisi olarak belirledikleri 2053 ve 2071’e doğru emin adımlarla yürüdüklerine işaret eden Erdoğan, “Gelişmekte olan ülkelerin üzerinde yüksek ve sürdürülebilir bir ekonomik büyüme sağlayacağız. Böylece dünya ekonomisinden aldığımız payı yüzde 1,5 düzeyine taşıyacağız.” dedi.

“KADINLARIN İŞ GÜCÜNE KATILMA ORANINI YÜZDE 40’IN ÜZERİNE ÇIKARACAĞIZ.”

Korumacılık eğiliminin küresel düzeyde yükseldiği bir ortamda, geçici rüzgarlara kapılmayıp, dışa açık, rekabetçi, serbest piyasayı esas alan ekonomik yapının güçlendirilerek yola devam edileceğini bildiren Erdoğan şöyle devam etti:

“Coğrafyamızın ve dinamik genç nüfusumuzun tüm avantajlarını kullanarak, ülkemizi küresel düzeyde bilgi üreten, bilgiyi katma değere dönüştüren bir güç haline dönüştüreceğiz. Üretim biçimimizi günümüzde en önemli rekabet unsurlarından biri haline gelen yenilikçilik ve farklılık oluşturmaya dayalı bir yapıya dönüştüreceğiz. Bunun için de bilgiye dayalı üretim, büyümemizin belirleyici gücü olacaktır. En büyük servetimiz dinamik nüfusumuz ve gençlerimizdir. Gelişmiş ülkelerin gıptayla baktığı genç ve dinamik nüfusumuzun sunduğu fırsat penceresini ekonomik büyüme açısından en iyi şekilde değerlendireceğiz. Birlikte yürüyeceğimiz gençlerimizle küresel ölçekte yeni başarı hikayeleri yazacağız. Topyekün kalkınma hedefimiz çerçevesinde kadınlarımızın kalkınma sürecine daha aktif katılımını desteklemeye devam edeceğiz. Bir yandan kadın girişimciliğini güçlendirirken diğer yandan kadınların iş gücüne katılma oranını 2023 sonunda yüzde 40’ın üzerine çıkaracağız.”

“ÜLKEMİZİ, EN YÜKSEK İNSANİ GELİŞMİŞLİK SEVİYESİNE DE ULAŞTIRACAĞIZ”

Son 16 yılda yapılan atılımlarla Türkiye’yi üst orta gelir grubuna yükselttiklerini kaydeden Erdoğan, Türkiye’yi yüksek gelirli ülkeler ligine taşımayı hedeflediklerini aktardı.

Türkiye’de bu gücün olduğunu kaydeden Erdoğan, “Hiç endişemiz yok. Kapsayıcı bir ekonomik büyüme anlayışı içinde ekonominin nimetlerini daha adaletli bir şekilde tüm toplumsal kesimlere paylaştıracağız. Bir yandan gelir dağılımını iyileştirirken diğer yandan bölgeler arası dengesizlikleri azaltacağız. BM İnsani Gelişmişlik Endeksine göre, yüksek insani gelişmişlik seviyesine çıkarmış olduğumuz ülkemizi, en yüksek insani gelişmişlik seviyesine de ulaştıracağız.” dedi.

Toplumun, gelirini daha adil paylaşan ve nesiller arası hakkaniyeti sağlamış hale getirileceğini anlatan Erdoğan, “Çalışma, istek, yetenek ve becerisine sahip herkesin yönetime katkıda bulunduğu, demokratik standartları yüksek her alanda kalkınmış bir ülke olma yolunda kararlılıkla yürüyeceğiz.” değerlendirmesini yaptı.

Küresel düzeyde ekonomik ve sosyal gelişmelerin şekillendirmesi beklenen alanlardaki teknolojik gelişmelere yoğunlaşacaklarını belirten Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:

“Teknolojinin her alanında yetkin bir ülke haline geleceğiz. Bu süreçte aynı zamanda insanımızı zihni ve fiziki becerilerinden faydalanabileceğimiz yeni alanlarda istihdam edeceğiz. Milli gelirden araştırma-geliştirmeye ayırdığımız kaynaklarımızın payını yüzde 2’nin üzerine çıkararak imalat sanayimizde yüksek teknolojili üretimin payının hakim olduğu ekonomik bir yapıya sahip olacağız. Bilginin üretiminde ve katma değer oluşturacak şekilde kullanımında girişimci ve yenilikçi bir anlayışla özel sektörün rolünü güçlendireceğiz. Küçük ve orta boy işletmeler başta olmak üzere rekabetçi bir ortamda oluşturacağımız özgün projelerle küresel ölçekte tanınan, çok sayıda girişimcisi ve markası olan bir ülke konumuna yükseleceğiz.”

Sadece ulusal düzeyde değil, uluslararası düzeyde de hizmet verebilecek nitelikte mega projeleri birer birer hayata geçirmeyi sürdüreceklerini belirten Erdoğan, “Ülkemizi eğitim, sağlık, bilgi ve iletişim, enerji, savunma sanayi, ulaştırma, lojistik ve ticarette yerli, milli üretimle söz sahibi olan, cazibe merkezi konumunda bir ülke haline dönüştüreceğiz.” diye konuştu.

Özellikle savunma sanayinde gelecek dönemde Türkiye’nin sadece kendi ihtiyaçlarını karşılamakla kalmayacağını, dünyanın önde gelen ihracatçı ülkeleri arasına gireceğini vurgulayan Erdoğan, siber alanda da ülkenin yerli ve milli teknolojik altyapısıyla organizasyon kabiliyetini geliştireceğini kaydetti.

Erdoğan, Türkiye için vazgeçilmez olan enerji ve gıda güvenliği alanlarında uluslararası standartlarda en üst düzeyde tedbirleri hayata geçireceklerine işaret etti.

Vatandaşların huzur ve güvenliği için daha kaliteli bir yaşam hedeflediklerini, bu bağlamda akıllı ve yeşil kent projeleriyle şehirleri daha yaşanabilir bir niteliğe kavuşturacaklarını anlatan Erdoğan, “Gelecek nesillerimize medeniyetimizin izlerini bulacakları, iftihar edecekleri, kimliği olan şehirler bırakacağız. Geçmiş değerlerimizi geleceğe taşıyan, öyle bir anlayış.” dedi.

“GEREKEN ADIMLARI ATACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitim, kültür ve sanatta yenilikçi ürün ve yaklaşımlarla tüm insanlık için değer üretmeye, yeni yeni atılımlar yapmaya devam edeceklerini vurguladı.

Türkiye’nin özellikle gelişmekte olan ülkelerin sıkıntı ve beklentilerini dile getirmede önemli bir rol üstlendiğine işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bu tecrübeden de faydalanarak AB başta olmak üzere farklı bölgesel yapılarla ekonomik ve siyasi ilişkilerimizi daha da güçlendireceğiz. Milletimizle birlikte bölgemizdeki ve tüm dünyadaki dost ve kardeş milletlerin daha fazla refaha kavuşmasını istiyoruz. Bunun için gereken işbirliklerini daha da sıkılaştırarak, katma değerin bu coğrafyalarda üretilmesi için gereken adımları da atacağız. Yakın coğrafyamızda huzur ve refah ortamı için katkıda bulunmaya devam edeceğiz. Küresel düzeyde daha özgürlükçü, kapsayıcı, adaletli bir düzenin tesisine öncülük yapacağız. Bu anlayışla Türkiye bugün olduğu gibi gelecekte de demokrasi ve adaleti sadece kendi insanı için değil, tüm insanlık için istemeye devam edecektir. Dünya 5’ten büyüktür çağrımızı kararlılıkla ifade etmeyi sürdüreceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeniden şekillenen dünyada her alanda rekabet üstünlüğüne sahip, girişimci ve yenilikçi anlayışın toplumun tüm kesimlerine yayıldığı, refahını adaletle paylaşan, milli değerlerini evrensel değerlerle buluşturan güçlü ve büyük Türkiye’yi hep birlikte inşa edeceklerini belirterek, “Vakit Türkiye vakti.” diye konuştu.

“BAĞIMSIZ, GÜÇLÜ TÜRKİYE”

Seçim beyannamesinin ikinci kısmını yeni yönetim modelinin oluşturduğunu ifade eden Erdoğan, 24 Haziran seçimlerinin aynı zamanda yeni yönetim sisteminin ilk defa hayata geçirilmesine vesile olacağını kaydetti.

Milletin 24 Haziran’da bir sandıkta kendini temsil etmek üzere Meclis’e göndereceği milletvekillerini, diğer sandıkta kendini yönetecek cumhurbaşkanını seçeceğine işaret eden Erdoğan, “Bunun için yeni dönemi, güçlü Meclis, güçlü hükümet, güçlü Türkiye cümlesiyle ifade ediyoruz.” diye konuştu.

Erdoğan, konuşması sırasında salondaki gençlere, “Güçlü Meclis, güçlü hükümet ve bağımsız, güçlü Türkiye.” ifadesini tekrarlattı ve “Bununla yola devam edeceğiz.” dedi.

Bağımsız ve güçlü, tarafsız yargıyla da demokrasiyi sağlam temeller üzerine oturttuklarını anlatan Erdoğan, şunları söyledi:

“Meclis ile Cumhurbaşkanı ne kadar ahenk ve işbirliği içinde çalışırsa Türkiye o kadar kazanacaktır. Bunun için 24 Haziran’da cumhurbaşkanlığını kazanmak kadar Meclis’te çoğunluğu elde etmeyi de önemli görüyoruz. Türkiye’de Meclis’in itibarı en çok AK Parti iktidarları döneminde artmıştır. Partilerin aralarındaki kavgalar sebebiyle millete hizmet veremez hale gelmiş olan Meclisimizi, tarihimizin en büyük reformlarına imza atan bir kurum haline dönüştürdük.

27 Nisan e-muhtırasından 15 Temmuz darbe girişimine kadar demokrasimize yönelik tüm tehditler karşısında dimdik duran TBMM, milletimizin gözünde adına yakışır bir konuma gelmiştir.”

Mevcut sistemde Meclisin, kanun tasarılarını hazırlayan hükümetin gölgesi altında kaldığını vurgulayan Erdoğan, yeni sistemde hükümeti temsil eden cumhurbaşkanının bütçe dışında Meclise kanun teklif edemeyeceğini söyledi.

Kanun yapma yetkisini tek başına ve sadece milletvekillerine vererek Meclisi gerçek gücüne kavuşturduklarını aktaran Erdoğan, Meclisin hükümeti denetleme yetkisinin daha da arttırıldığını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı tarafından kurulacak hükümetin, kararnameler ve diğer düzenleyici işlemlerle tamamen millete ve hizmete odaklanacağına dikkati çeken Erdoğan, kararların daha hızla alınacağı ve daha etkin uygulanacağı yeni sistemin, çok ciddi zaman maliyeti olan sıkıntıları ortadan kaldıracağını ifade etti.

Erdoğan, seçimlerin hemen ardından cumhurbaşkanına bağlı olan kamu yönetiminin tepeden başlayarak aşağıya doğru yenileneceğini, reforma tabi tutulacağını aktardı.

“YARGININ BAĞIMSIZLIĞI VE TARAFSIZLIĞI GÜÇLENDİRİLECEK”

Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının da önem verdikleri bir diğer konu olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:

“15 Temmuz darbe girişiminin ardından diğer kurumlarımız, yargıda da darbe ve vesayet kalıntılarını ortadan kaldırmak için adımlarımızı attık. Yargının sadece kendi işiyle uğraşacağı, darbeci ve vesayetçi yapıların etkisinden uzak kalacağı bir sistemi kurma yolunda önemli mesafe katettik. Önümüzdeki dönemde yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını güçlendirecek adımları atmayı sürdüreceğiz. Seçim beyannamemizin üçüncü bölümünde milletimizle güçlü demokrasi hedefimizi paylaşıyoruz. Biz demokrasiyle kalkınmayı birbirinin tamamlayıcısı olarak gördük ve tüm çalışmalarımızı bu anlayışla yürüttük. AK Parti iktidara geldiği günden beri Türkiye’de hakları ve özgürlükleri gerçek anlamda tesis eden, standartlarını sürekli yükselten partidir.”

“TÜRKİYE’Yİ DEMOKRASİ LİGİNDE DE BİR ÜST SINIFA ÇIKARTACAĞIZ”

AK Parti’nin önüne çıkan sorunlar ne kadar büyük olursa olsun asla demokrasiden, özgürlüklerden, haklardan taviz vermediklerini belirten Erdoğan, “AK Parti’nin hak ve özgürlükler konusunda bugüne kadar yaptıklarını saymaya kalksak karşımıza gerçekten çok uzun bir liste çıkar. 24 Haziran seçimlerinden sonra da demokrasimizi geliştirmeye devam edeceğiz. 24 Haziran seçimlerinden sonra Türkiye’yi ekonomide olduğu gibi demokrasi liginde de bir üst sınıfa çıkartacağız.” dedi.

Toplumdaki her bireyin hayat tarzına gösterdikleri saygıyı bundan sonra da sürdüreceklerini dile getiren Erdoğan, “Yeni dönemde cemevlerine hukuki statü tanıyacağız. Devletin siyasi, idari, adli ve ekonomik düzeninin temel haklar merkeze alınacak şekilde geliştirilmesini sağlayacağız.” ifadelerini kullandı.

YASAKLAR VE YASAKÇI ZİHNİYETLE MÜCADELE EDİLECEK

Yasaklar ve yasakçı zihniyetle mücadelelerini arttırarak devam ettireceklerini söyleyen Erdoğan, “Milletimize, üç ‘y’ ile mücadele sözü vermiştik. Bunlar yasaklar, yoksulluk ve yolsuzluktu. Yeni dönemde de bu mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz.” dedi.

Erdoğan, “Ana muhalefetin 15 Temmuz’u ‘kontrollü darbe’ olarak yaftalaması ve sadece terörle mücadele için kullanılan olağanüstü hal uygulamasını diline dolaması demokrasimiz bakımından utanç vericidir.” diye konuştu.

AK Parti’nin laikliği “Dini özgürlüklerin ve farklı hayat tarzlarının hukuk devletinin teminatı altına alınması ve devletin bütün inanç gruplarına eşit mesafede durması” olarak gördüğünü vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Tek parti yönetiminde, darbe ve vesayet dönemlerinde milletimize karşı bir baskının aracı haline getirilen laiklik anlayışına karşı biz kendi tanımımızı milletimizin takdirine sunuyoruz. FETÖ başta olmak üzere insanlarımızın inançlarını istismar ederek, devlete ve sivil siyasete tasallut eden yapılarla mücadeleyi kararlılıkla devam ettireceğiz. Kendi partimizden başlayarak devlet yönetiminin her kademesinde istişareyi ve katılımcılığı en üst düzeye çıkarmak için çalıştık, çalışıyoruz. özellikle sivil toplum alanının sağlıklı işleyebilmesi için devletin düzenleyici rolünü arttırmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda sivil toplum kuruluşlarının hukuki statülerinden diğer kurumlarla ilişkilerine, mali kaynaklarına kadar tüm işlemlerini şeffaf, hesap verebilir yapıya kavuşturacağız. Hukukun üstünlüğü ilkesini esas alarak herkesin hakkını daha iyi koruyabileceği yöntemler geliştireceğiz. Yargının milletimizin gözünde hak ettiği saygın yere gelebilmesi için gereken reformları kararlılıkla sürdüreceğiz.”

Erdoğan, milletin “adalet” talebinin karşılanabilmesi için yargı süreçlerini hızlandırma, kolaylaştırma ve basitleştirme çalışmalarına devam edeceklerini, milletin huzur içinde yaşayabilmesi için güvenlik konusunda ortaya çıkan yeni durumlara karşı gereken tedbirleri süratle alacaklarını, mahalle ve semt bekçilerini yaygınlaştırarak tüm sokakları huzurlu hale getireceklerini anlattı.

“Terör örgütleriyle mücadelemizi, inlerine girmek suretiyle kesintisiz bir şekilde devam ettireceğiz.” ifadesini kullanan Erdoğan, seçim beyannamesinin dördüncü başlığını “İnsan ve Toplum” olarak belirlediklerini bildirdi. Erdoğan, AK Parti’nin “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışıyla iktidara geldiğini ve tüm icraatlarını bu doğrultuda gerçekleştirdiğini hatırlattı.

Eğitimin altyapı eksiğini geçen 16 yılda büyük ölçüde tamamlandığını vurgulayan Erdoğan, önümüzdeki yıldan itibaren de tüm okulların tam gün eğitime geçebilecek hale geleceğini söyledi.

“Yeni dönemde tüm imkanlarımızı ve gücümüzü eğitim-öğretimin niteliğini yükseltmeye hasredeceğiz.” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, hedeflerinin tarihsel, toplumsal ve kültürel gerçeğe dayalı potansiyelin tüm boyutlarıyla açığa çıkarılmasını sağlayacak, bireyden topluma, yerelden evrensele, geçmişten geleceğe uzanan bir eğitim ortamını inşa edeceklerinin altını çizdi.

Erdoğan, eğitimde bir kalite seferberliği başlatacaklarına dikkati çekerek, kurumsal yapılardan okul türlerine, öğrencilerin becerilerinin yönlendirilmesinden öğretmenlerin niteliklerine kadar eğitimin her alanında çok önemli reformların hayata geçirileceğini dile getirdi.

Müfredatın Türkiye’nin ihtiyaçlarına ve çağın gereklerine göre güncelleneceğini belirten Erdoğan, üniversiteleri dünya çapında markalar çıkaracak şekilde destekleyeceklerini söyledi.

Kültür ve sanatın yeni dönemde öncelikleri arasında yer alacak bir diğer konu olduğunu ifade eden Erdoğan, kültür ve sanat faaliyetlerine daha fazla kaynak ayrılacağını aktardı.

“KÜLTÜR MERKEZİ OLMAYAN İL KALMAYACAK”

Telif haklarından kültür mirasına kadar her alanda eksiklikleri tamamlayarak Türkiye’yi daha ileriye taşıyacaklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kültürümüzün dünyaya tanıtımında çok önemli yeri olan sinema ve televizyon dizilerine özel destek vereceğiz. Kütüphanelerimizi, yaşayan mekanlar anlayışıyla, gençlerimiz başta olmak üzere tüm vatandaşlarımız için cazibe merkezleri haline dönüştüreceğiz.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde inşaatı bitmek üzere olan 5 milyon kitap kapasiteli kütüphanemizi dünya çapında bir merkez haline getireceğiz. 24 saat öğrencilerimizin hizmetinde olacak. Rami Kışlasını, restorasyonunu tamamladıktan sonra 7 milyon kitaba sahip bir kütüphaneye dönüştürüyoruz. Nüfusu 5 binin üzerindeki tüm yerleşim birimlerimizin kütüphaneye kavuşmasını sağlayacağız. Kültür merkezlerimizi de özellikle yaygınlaştırıyoruz. Ülkemizde kültür merkezimiz olmayan il kalmayacak.”

Erdoğan, sağlığın da AK Parti’nin en başarılı olduğu alanlardan birisi olduğunu dile getirerek, sağlık hizmetlerinin artırılmasına yönelik çalışmalara devam edileceğini bildirdi.

Şehir hastaneleri projelerinin de meyvelerini vermeye başladığını aktaran Erdoğan, Yozgat, Mersin, Isparta, Adana, Kayseri şehir hastanelerinin hizmete açıldığını hatırlattı.

Manisa, Elazığ, Eskişehir ve Ankara Bilkent şehir hastanelerinin de bu yıl bitmeden açılacağını ifade eden Erdoğan, “Ülkemize kazandıracağımız 40 bin yatak kapasiteli şehir hastanelerimiz, ülkemizde sağlık hizmetlerinin standardını bir üst seviyeye yükseltecektir.” dedi.

Erdoğan, sağlıklı nesiller için normal doğumun teşvik edileceğini, kanserden diyabete, geleneksel tıbba kadar sağlığın her alanında daha iyi hizmetler vermek için çalışmaları sürdüreceklerini bildirdi.

Yerli aşıdan, tıbbi cihaza kadar sağlık sektöründe de yerlileşme oranının yükseleceğine işaret eden Erdoğan, Türkiye Genom Projesi kapsamında Türkiye’deki nüfusun gen havuzunun çıkarılarak kişiye dayalı tıp uygulamalarının da geliştirileceğini aktardı.

Recep Tayyip Erdoğan, gençlerin sadece iş değil aynı zamanda kariyer sahibi olmalarını da hedeflediklerini, lisans, yüksek lisans ve doktora programlarında yurt dışı eğitim imkanlarını artırarak dünyayı bilen, tanıyan ve oradaki birikimleri ülkeye taşıyacak bir kuşak yetiştirmeye çalıştıklarını dile getirdi.

Üniversite ve yurtlar konusunda atılan adımları taçlandıracak projelerin de yeni dönemde hayata geçirileceğini anlatan Erdoğan, siyasette de gençlerin önünü AK Parti’nin açtığını vurguladı.

Erdoğan, seçilme yaşını önce 25’e daha sonra da 18’e düşürerek, gençlerin enerjisini daha fazla siyasete yansıtmayı amaçladıklarını söyledi.

“YURT DIŞINDAKİ VATANDAŞLAR İÇİN YENİ PROJELER HAYATA GEÇECEK”

Gençleri, istihdamdan spora kadar her alanda desteklemeyi sürdüreceklerine dikkati çeken Erdoğan, şunları kaydetti:

“Kadınlarımızı hayatın her alanında hak ettikleri yere getirme konusunda gerçekten çok önemli mesafe kat ettik. Siyasetten bürokrasiye, kültür ve sanattan sivil toplum faaliyetlerine kadar her alanda kadınların etkin birer fert olarak süreçlere katılımını artırmayı sürdüreceğiz. Kadına şiddetten, çocuk yaşta evliliğe kadar kadınlarımızın mağduriyetine yol açan sorunlarla mücadeleyle devam ettireceğiz. Milletimizin omurgası olarak gördüğümüz ailenin güçlendirilmesi, çocuk sayımızın artırılarak nitelikli bir şekilde yetiştirilmesi sosyal politikalarımızın ana eksenini oluşturuyor.

Yurt dışındaki vatandaşlarımızın ve onların çocuklarının sorunlarının çözümü için yeni projeleri hayata geçireceğiz. Yoksullukla mücadele en başarılı olduğumuz alanlardan birisidir. Hedefimiz gelişmiş ülkelerdeki standartlara uygun şekilde günlük 4,3 doların altında yaşamak zorunda kalan kimse bırakmamaktır. Yaşlılarımıza ve engellilerimize yönelik çok önemli projelerimiz var. Hepsini yeni dönemde hayata geçireceğiz.”

Türkiye’nin dünyanın en gelişmiş sosyal güvenlik sistemine sahip ülkelerinden biri olduğuna işaret eden Erdoğan, emeklilere Kurban ve Ramazan Bayramları’nda biner lira ikramiye vererek, önemli bir destek sağladıklarını kaydetti.

Seçim beyannamesinin 5. başlığının “İstikrarlı ve Güçlü Ekonomi” olduğunu aktaran Erdoğan, “Bizim ekonomideki başarımızın sırrı güven ve istikrar iklimini sağlayabilmiş olmamızdır. Yeni dönemde de güven ve istikrarı güçlendirmek için çalışacağız. Özellikle mali disiplin ve finansal istikrar konusunda en küçük bir taviz vermeyeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, yüksek büyümenin ekonomi politikalarının lokomotifi olduğunu vurgulayarak, “İhracatıyla, istihdamıyla, yatırımlarıyla büyümeyi destekleyecek her adımı kararlılıkla atmayı sürdüreceğiz. Rekabet gücümüzün yüksek olduğu alanlardan başlayarak dijital dönüşüme hız vereceğiz. Yüksek katma değerli sektörlerin ekonomimiz içindeki payını arttırarak rekabet gücümüzü yükselteceğiz.” diye konuştu.

“CARİ AÇIĞI YAPISAL SORUN OLMAKTAN ÇIKARTIP, KALICI BİR ŞEKİLDE DÜŞÜRECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, üretim ve ihracatın ithalata olan bağımlılığını azaltacaklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Sermaye piyasalarımızı yeni araçlarla derinleştirerek işletmelerimizin bu imkanları daha etkin kullanmasını sağlayacağız. Enflasyonla mücadele konusunda yeni ve çok ciddi önlemleri seçimden hemen sonra yürürlüğe koyacağız. Epeyce gerilettiğimiz ancak son dönemde bir parça yukarıya doğru hareketlenen enflasyon sorununu ülkemizin gündeminden çıkartmakta kararlıyız. Cari açığı yapısal sorun olmaktan çıkartıp, kalıcı bir şekilde düşüreceğiz.

Böylece dış kaynak ihtiyacımızı azaltarak ekonomimizi daha dayanıklı hale getireceğiz. Yeni pazarlar bularak, ürün çeşitliliğine giderek ihracatçılarımızın rekabet gücünü artıracağız. KOBİ’lerin verimliliğini artıracak, dijital dönüşümlerini destekleyeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti, 100. yılına dijital dönüşümünü tamamlamış, yüksek verimlilikle çalışan güçlü bir sanayiye sahip, yüksek katma değerli tarımsal üretimi olan, küresel bazda örnek gösterilen bir hizmetler sektörü olarak girecektir.”

“MİLLİ TEKNOLOJİ” HAMLESİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, beyannamenin 6. başlığının ise “Stratejik Sektörler ve Yenilikçi Üretim” olarak saptandığını belirterek, “Bilim, teknoloji, Ar-Ge konusunda başlattığımız çalışmaları ‘milli teknoloji’ hamlesiyle yeni bir boyuta taşıyacağız. Araştırmacı yetiştirmeden Ar-Ge desteklerine kadar pek çok alanda yeni programları devreye alacağız. Antarktika’da kuruluş hazırlıklarını başlattığımız Türk Bilim Üssü’nü önümüzdeki yıl faaliyete açıyoruz.” diye konuştu.

İmalat sanayisini daha yüksek katma değer üreten, küresel rekabet gücü kazanmış bir yapıya dönüştüreceklerini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:

“Kamunun ihtiyaç duyduğu ürünlerin ülkemizde yüksek yerli katkıyla üretilmesini sağlayacak etkin bir mekanizma kuracağız. Yerlileştirme kapsamında, imalat sanayimizin 130 milyar dolarlık ara malı ithalatını oluşturan 3 bine yakın ürünü, 43 gruba ayırarak öncelikle bunlara odaklanacağız. Yüksek teknolojiye dayalı yatırımlar için kurulan 6 endüstri bölgesine 15 tane ilave edeceğiz.

Ülkemizin en büyük liman projesinin de uygulandığı Filyos Endüstri Bölgesi’ni yüksek ve orta yüksek teknolojik yatırımlar için üretim merkezi haline getireceğiz. Enerji, sağlık, havacılık, uzay, otomotiv, raylı sistemler, bilişim ve savunma sektörleri gibi öncelikli alanlarda teknolojik ürün yatırımlarını etkin bir şekilde destekleyeceğiz. Türkiye’nin otomobil projesini hızla hayata geçireceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Deniz taşımacılığında ilk aşamada 20 yaşını geçmiş 100 civarındaki kosterden başlayarak, gemi filomuzu hızla yenileyeceğiz.” açıklamasını yaptı.

“İNSANSIZ SAVAŞ UÇAKLARI KONUSUNDA AR-GE ÇALIŞMALARI BAŞLATACAĞIZ”

Katma değeri yüksek kimyasalların üretimini özendireceklerini aktaran Erdoğan, petrokimya alanında Türkiye’nin ihtiyacını karşılayacak yeni tesisler kurulmasını da teşvik edeceklerini bildirdi.

Erdoğan, savunma ve havacılık sanayinin önem verilen bir başka alan olduğuna işaret ederek, “Yaşadığımız tecrübeler savunma sanayinde güçlü olmadan hedeflerimize ulaşamayacağımızı göstermiştir. Bunun için teknolojik dönüşümü arkadan takip eden değil, bu dönüşüme liderlik eden yatırımlara öncelik veriyoruz.” değerlendirmesinde bulundu.

Silahlı ve silahsız insansız hava araçları konusunda elde edilen başarının kendilerine güç ve moral verdiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

“İşte Afrin’de, Cerablus’ta bunu yaşadık, şu anda iç güvenlikte bunu yaşıyoruz. Özel sektörün savunma, havacılık ve uzay alanında daha etkin hale gelmesi gerekiyor. Teşvik sistemlerini bu alanları kapsayacak şekilde genişletiyoruz. Savunma sanayi, ihracatımızda da giderek önemli bir yer kaplıyor. Bu alandaki çalışmalarımızı özellikle dost ve kardeş ülkelerin ihtiyaçlarını da karşılayacak şekilde genişleteceğiz.

Altay Milli Tankı, seri üretim aşamasına geldi. Motorları yerli olarak tasarlayıp, üretecek adımları attık. Bu çalışmaları yeni dönemde hızla sonuçlandırıp ticari kullanım aşamasına getireceğiz. İnsansız savaş uçakları konusunda Ar-Ge çalışmaları başlatacağız. Açık denizlerde de görev yapabilecek havuzlu çıkarma gemisinin üretimini süratle tamamlayarak, donanmamıza dahil edeceğiz.”

Hava Savunma Sistemleri projelerinde önemli mesafe katedildiğini ve bunların hızla bitirileceğini aktaran Erdoğan, “Uzayda bayrağımızı temsil edecek çalışmaları yürütecek Uzay Ajansımızı bu yıl kuruyoruz.” diye konuştu.

TARIMSAL MİLLİ GELİRDE HEDEF, 150 MİLYAR DOLAR

Cumhurbaşkanı Erdoğan, enerjiyi stratejik bir sektör olarak gördüklerini vurgulayarak, yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını mümkün olan en üst seviyede değerlendirmeyi hedeflediklerini kaydetti.

Doğalgaz kullanmayan il ve büyük ilçenin kalmayacağını bildiren Erdoğan, şunları söyledi:

“Yerli kömürü elektrik üretiminde en iyi şekilde değerlendireceğiz. Madencilik sektöründe arama, üretim, ithalat ve ihracat politikalarımızı ülkemizin ihtiyaçlarına göre gözden geçirecek, çevreyle uyumlu hale getireceğiz. Bor başta olmak üzere ülkemizin sahip olduğu değerli hammaddeleri en etkin şekilde kullanma çalışmalarına devam edeceğiz. Tarım politikalarımızı, tarım, gıda güvenliğimizi temin edecek şekilde geliştireceğiz. Hedefimiz 2023 yılında tarımsal milli gelirimizi 150 milyar dolara, tarımsal ihracatımızı da 50 milyar dolara çıkarmaktır.”

Tarım desteklerini yeniden düzenleyerek daha etkin hale getireceklerini belirten Erdoğan, tarıma dayalı ekonomik yatırımları yüzde 50 hibe ile desteklemeyi sürdüreceklerini ifade etti.

Erdoğan, yüksek teknolojili seracılık ve dikey tarım gibi modern teknikleri yaygınlaştıracaklarını, sertifikalı tohum kullanımına destek vereceklerini bildirdi.

Sudan’da kiralanan 780 bin hektar tarım arazisini yatırım yapmaları için girişimcilere açacaklarını vurgulayan Erdoğan, “Hayvan varlığını artırarak kırmızı et tüketiminde kendi kendine yeterli bir ülke haline geleceğiz. Özellikle Doğu Anadolu Bölgemizde hayvancılığın gelişmesine özel önem vereceğiz.” diye konuştu.

“ULAŞTIRMA VE LOJİSTİK ALT YAPIMIZI GELİŞTİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ”

Ulaştırmanın, AK Parti iktidarlarının en başarılı olduğu alanlardan bir diğeri olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:

“Ekonomimizin can damarı olan ulaştırma ve lojistik alt yapımızı geliştirmeye devam edeceğiz. Otoyol ağımızı iki katına çıkaracağız. Bölünmüş yol ağımızı 26 bin kilometreye çıkardık. Bunu da 36 bin 500 kilometreye ulaştıracağız. Havacılık ve denizlik sektörlerinde ülkemizi dünyanın en önemli transit merkezlerinden biri haline getireceğiz. Demir yollarında hızlı tren hatlarını süratle tamamlayarak milletimizin hizmetine sunacağız. Demiryolu ağımızı 25 bin kilometreye, hızlı tren hatlarımızın uzunluğunu 13 bin kilometreye çıkartacağız. Özel sektörü, demiryolu taşımacılığında da etkin olmaya teşvik edeceğiz.”

Kent içi ulaşımda yerel yönetimlerin, raylı sistemleri daha fazla kullanacağını söyleyen Erdoğan, İstanbul ile birlikte 9 yeni hava limanını daha hizmete alacaklarını belirtti.

Erdoğan, 2020 ve 2021 yıllarında iki yeni uyduyu uzaya göndererek bu alandaki Türkiye’nin yerinin perçinleneceğini ifade etti.

Haberleşme alt yapısını geliştireceklerinin altını çizen Erdoğan, genişbant abone sayısını 90 milyona, fiber abone sayısını 10 milyona ulaştıracaklarını aktardı.

ÇEVRE, ŞEHİRCİLİK VE YEREL YÖNETİMLER BÖLÜMÜ

Seçim beyannamesinin yedinci başlığının “çevre, şehircilik ve yerel yönetimler” olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

“Sürdürülebilir, kapsayıcı ve dengeli kalkınma yaklaşımımız çerçevesinde ülkemizin her ferdini ve bölgesini kuşatacak bir vizyonu, hep birlikte hayata geçireceğiz. Çevre sorunlarına ve iklim değişikliğine karşı alınacak tedbirleri, uygulamayı gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzun bir gereği olarak görüyoruz. Başlattığımız sıfır atık projesiyle dünya çapında bir model ortaya koymayı amaçlıyoruz. Atık su arıtma ve entegre katı atık yönetimi hizmetlerinin 2023 yılına kadar şehirlerde yaşayan tüm vatandaşlarımıza ulaşmasını sağlayacak, bu alt yapıyı kuracağız.”

Recep Tayyip Erdoğan, ülke çapında korunan alanları 653’e çıkartacaklarını ve buralarda kurulacak alt yapı ve verilecek hizmetlerle 135 milyon ziyaretçiyi ağırlayacaklarını bildirdi.

“ORMAN ALANLARIMIZIN BÜYÜKLÜĞÜNÜ 233 MİLYON DEKARA ÇIKARTACAĞIZ”

ÇED süreçlerinin daha etkin uygulanmasını temin edeceklerini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Su havzalarının tamamını koruma altına alacak, ‘Bütüncül Su Kaynakları Yönetimi Modeli’ne geçeceğiz. Taşkın koruma tesislerimizin sayısını iki katından fazla artırarak 10 bine çıkartacağız. Melen ve Yeşilçay projeleriyle, İstanbul’un Gerede projesiyle, Ankara’nın Güzbağ projesiyle, Gaziantep’in içme suyu sorunlarını çözeceğiz. Ergene Havzası Eylem Planı’nı kararlılıkla uygulayacağız. Orman alanlarımızın büyüklüğünü, ülkemizin üçte birine yakınını kapsayacak şekilde 233 milyon dekara çıkartacağız.”

Şehircilik konusunda çok önemli atılımlar gerçekleştirdiklerini hatırlatan Erdoğan, tarihten aldıkları ilhamla, insanın aynası olarak gördükleri şehirleri karakter sahibi mekanlarla estetik, huzurlu ve güvenli hayat alanları haline dönüştürmekte kararlı olduklarının altını çizdi.

Erdoğan, şehir ve şehir yönetimini, birbirini tamamlayıcı unsurlar olarak gördüklerine işaret ederek, “Bunun için insanı merkeze alan kültürün, sanatın, yeşilin vazgeçilmez parçaları olduğu şehirler kurmak ve yaşatmak istiyoruz. İstanbul başta olmak üzere marka değeri yüksek şehirlerimizi küresel düzeyde cazibe merkezleri haline dönüştüreceğiz.” dedi.

“YEREL YÖNETİMLERİN ALT YAPI PROJELERİNE DAHA FAZLA KAYNAK SAĞLAYACAĞIZ”

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne uygun şekilde kapsamlı bir yerel yönetim reformu gerçekleştirerek belediyelerin icrai gücünü artıracaklarını belirten Erdoğan, belediye meclislerinin denetim yetkisini artırarak, katılımcılığı ve hesap verilebilirliği güçlendireceklerini dile getirdi.

Büyükşehir belediyelerinde akıllı kent uygulamalarını destekleyeceklerini ifade eden Erdoğan, “Yerel yönetimlerin alt yapı projelerine daha fazla kaynak sağlayacağız. Geçmişte gecekondulaşma ve çarpık yapılaşma sebebiyle sıkıntılar yaşayan şehirlerimizi kentsel dönüşüm projeleriyle yaşanabilir yerler haline getirmeyi sürdüreceğiz.” diye konuştu.

DIŞ POLİTİKA VE MİLLİ GÜVENLİK BÖLÜMÜ

Seçim beyannamesinin sekizinci ve son başlığını “dış politika ve milli güvenlik” konusunun oluşturduğunu aktaran Erdoğan, dış politikada hakkaniyet eksenli yaklaşımlarını devam ettireceklerini söyledi.

Erdoğan, “Bağımsız ve inisiyatif alan dış politika uygulamalarımızla öncü bir ülke haline getirdiğimiz Türkiye’yi, bölgesel ve küresel düzeyde daha da güçlendireceğiz.” dedi.

Bölgenin demokrasiye ve insan haklarına saygılı, istikrarlı yönetimlere kavuşması için çalışmayı sürdüreceklerini belirten Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

“Birleşmiş Milletler başta olmak üzere tüm uluslararası platformlarda insanlığın vicdanı, mazlumların sesi olduk, olmaya devam edeceğiz. Dünya beşten büyüktür çağrımızı her platformda tekrarlayacağız. Dış politikada elde ettiğimiz kazanımların ticaret ve yatırım olarak ülkemize dönmesine yönelik çalışmalara ağırlık vereceğiz. Boşuna ‘one minute’ demedik, boşuna ‘dünya beşten büyüktür’ demedik. İşte bunlar bizim dış politikamızın eksenini oluşturdu.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ikili ve çok taraflı iş birliğini geliştirerek dünyanın her yerinde Türkiye’nin daha etkin temsilini sağlayacaklarına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

“Stratejik bir hedef olarak gördüğümüz AB üyeliği için kazan kazan esasına göre süreci işletmekten vazgeçmeyeceğiz. Amerika ile yaşadığımız sorunları aşarak müttefiklik ruhuna uygun bir ilişki tesis etmenin yollarını arayacağız. Rusya ile gayet iyi bir zemine oturan ilişkilerimizi daha da geliştireceğiz. Balkan ülkeleriyle tarihi birlikteliğimizden aldığımız güçle daha yakın ilişkiler sürmeye devam edeceğiz. Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunmayı sürdürecek, Kırım’ın asli halkı olan Tatar Türklerinin güvenlik ve refahının teminini önceliğimiz olarak koruyacağız.”

“KKTC’Yİ SİYASİ VE EKONOMİK OLARAK DESTEKLECEĞİZ”

Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni, siyasi ve ekonomik olarak destekleyeceklerini, Ada’da adil bir çözüme ulaşılması için çaba göstermeye devam edeceklerini belirtti.

Orta Asya ülkeleriyle giderek gelişen ilişkilerini siyasi, kültürel, ekonomik olarak daha ileri boyutlara ulaştıracaklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkeleriyle ilişkilerimizi derinleştirecek, halklarımız arasındaki kültürel ve beşeri ilişkileri sürdüreceğiz. Filistin halkı kendi özgür vatanlarına kavuşana, ilk kıblemiz Kudüs, barışa ve huzura erişene kadar çaba göstermeye devam edeceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.

Suriye topraklarının tüm teröristlerinden arındırılıncaya kadar bu ülkedeki faaliyetlerin artarak devam edeceğini belirten Erdoğan, “Kuzey Suriye’yi teröristlerden temizleyeceğiz ve oranın halkı topraklarına dönecek. Ülkemizdeki Suriyeli kardeşlerimizin, güvenliğini sağladığımız bölgelere dönüşlerini teşvik edeceğiz.” bilgisini verdi.

Dünyanın geleceği olarak gördükleri Afrika’da her alanda daha etkin şekilde yer almak için çaba göstereceklerini ifade eden Erdoğan, G20, İslam İşbirliği Teşkilatı, D8, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü gibi oluşumları da en etkin şekilde kullanmakta kararlı olduklarını vurguladı.

Yurt dışında yaşayan milyonlarca vatandaşın haklarını korumak için gerekli tedbirleri alamaya devam edeceklerini bildiren Erdoğan, “Bosna Hersek’te, Avrupa’nın dört bir yanından gelen kardeşlerimizle orada nasıl bütünleştiğimizi herhalde televizyonlardan izlediniz.” dedi.

Erdoğan, hiçbir ayrım yapmaksızın bütün terör örgütleriyle mücadelenin sürdürüleceğini belirterek, terör örgütlerinin ülkeyi hedef alan saldırıları yanında, propaganda ve finans kaynaklarının kesilmesine yönelik tedbirleri de yaygınlaştıracaklarını vurguladı.

“YENİ DÖNEME YEPYENİ BİR ANLAYIŞLA BAŞLIYORUZ”

“Polis, öğretmen, hemşire, din görevlisi ve diğer idarecilerimizin emeklilik ek göstergelerini 3600’e çıkaracağız.” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

“Buradaki adaletsizliği bu vesileyle inşallah gidermiş oluyoruz. Böylece ülkeleri ve milletleri için fedakarca çalışan bu kamu görevlilerimizin emekliliklerinde de verdikleri hizmetlerin karşılığını alabilmelerini temin ediyoruz. Türkiye’yi büyütürken, tüm kesimlerin hak ettikleri refaha ulaşmalarını sağlamakta kararlıyız. Yeni döneme yepyeni bir anlayışla başlıyoruz. Çünkü, vakit birlik vakti.”

“Erdem, irade ve cesaretle Türkiye’nin şahlanacağını” söyleyen Erdoğan, AK Parti’nin Türkiye’ye en büyük yatırımları yapan, en önemli projeleri kazandıran parti olduğunu vurguladı.

İstanbul Taksim Meydanı’nda birincil olarak opera binası ve çok amaçlı kullanılabilecek Atatürk Kültür Merkezi Projesi’nin gelecek yıl hizmete açılacağını duyuran Erdoğan, bu yapının İstanbul’un en önemli değerlerinden biri olacağını ifade etti.

Ankara’da Hipodromun olduğu alanda Türkiye Uygarlıklar Müzesi adıyla ülkenin her köşesinden eserlerin yer alacağı dev bir külliyenin kurulacağını bildiren Erdoğan, dijital kültür arşivinin de oluşturulacağını kaydetti.

Erdoğan, Yassıada’yı, “yaslı ada” olmaktan çıkartıp, Demokrasi ve Özgürlükler Adası haline dönüştürdüklerini dile getirerek, inşaat çalışmalarının devam ettiğini bildirdi.

Sağlıkta yerli aşı üretimi, yerli plazma üretimi gibi stratejik öneme haiz projeleri birer birer uygulamaya alacaklarını vurgulayan Erdoğan, savunma sanayisinde başlattıkları ve çalışma aşamalarına getirdikleri projeleri tamamlamakla kalmayacaklarını, sürekli daha ileriye taşıyacaklarını söyledi.

Erdoğan, karada, havada ve denizde kendi kendine yeten bir ülke olmanın yanında önemli bir ihracatçı haline gelene kadar savunma sanayi projelerini geliştirmeyi de sürdüreceklerini vurguladı.

Erdoğan, yerli otomobilin üretimiyle ilgili projenin hızla ilerlediğini, imzaların atıldığını, çalışmaların devam ettiğini bildirdi.

“Yerli otomobilimizi yapacağız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, prototipi gelecek yıl tamamlamayı ve 2021’de ticari üretime geçmeyi planladıklarını belirtti.

Otoyolların bir bölümünün inşasına başlandığını, bir bölümüne ise yakında başlanacağını açıklayan Erdoğan, “İstanbul-İzmir Otoyolu’nun tamamını önümüzdeki yıl sonuna kadar hizmete açıyoruz.” diye konuştu.

Erdoğan, Kuzey Marmara Otoyolu’nun büyük bölümünün gelecek yıl tamamlanacağına dikkati çekerek, “29 Ekim’de İstanbul’daki üçüncü havalimanını açıyoruz.” ifadesini kullandı.

1915 Çanakkale Köprüsü’nün içinde yer aldığı Tekirdağ-Balıkesir Otoyolu’nun 2022’ye kadar bitirileceğini, Ankara-Niğde Otoyolu’nun inşası bittiğinde Edirne’den Şanlıurfa’ya kadar kesintisiz otoyol ulaşımının sağlanacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Menemen-Çandarlı Otoyolu’nun yapımına başlandığını, Mersin-Taşucu Otoyolu’nun ihalesinin birkaç ay içinde yapılacağını kaydetti.

Erdoğan, Ankara-Delice, Burdur-Alanya, Denizli-Antalya, Ankara-Sivrihisar otoyollarının 2023 perspektifi kapsamındaki projelerden olduğunu belirterek, “Ovit Tüneli’ni bu yıl, Zigana Tüneli’ni önümüzdeki yıl tamamlamayı hedefliyoruz. Cizre ile Şırnak’ı birbirine bağlayan Cudi Tünelleri beton kaplama aşamasına geldi. İnşallah yakında onları da hizmete açacağız.” dedi.

Mersin-Antalya arasındaki 34 tünelden 15’inin tamamlandığını, Ordu Çevre Yolu’ndaki dört tünelden ikisinin bittiğini, Zara-Suşehri arasındaki Geminbeli Tüneli’nin gelecek sene hizmete açılacağını ifade eden Erdoğan, Şebinkarahisar-Giresun arasındaki Eğribel Tüneli’nde ışığın görüldüğünü, kazı ve destek çalışmalarının sürdüğünü aktardı.

KANAL İSTANBUL PROJESİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Erzurum-Bayburt arasındaki Kop Tüneli’nde ışığın gelecek yıl görüleceğini, çok sayıda tünelin inşasının sürdüğünü dile getirerek, dünyada ilk olma özelliğine sahip denizin altından üç katlı büyük İstanbul Tüneli’ne ilişkin de bilgi verdi.

Dünya çapında dev bir proje olarak nitelendirdiği Kanal İstanbul projesinin startını yeni dönemde vereceklerini ifade eden Erdoğan, Karadeniz ve Marmara’yı yaklaşık 45 kilometrelik kanalla birbirine bağlayacak projenin, tüm bölgenin ekonomisini, sosyal ve kültürel hayatını değiştirecek nitelikte olduğunu söyledi. Projenin finansman modeline yönelik de önemli görüşmeleri gerçekleştirdiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah çok yakında bu projeyi ihaleye çıkartacağız.” diye konuştu.

Önemli ulaşım projeleri arasında hızlı tren hatlarının da yer aldığın işaret eden Erdoğan, hizmette olan Ankara, İstanbul, Eskişehir, Konya hatlarına ilaveten İzmir, Mersin, Sivas, Kayseri, Bursa hatlarındaki çalışmaların sürdüğünü bildirdi.

Erdoğan, 2023 perspektifinde Erzurum’dan Samsun’a, Malatya’ya kadar birçok şehrin hızlı tren konforuyla tanıştırılacağını belirterek, “İstanbul’da inşası bitmek üzere olan yeni havalimanımız, Türkiye’nin prestij eserlerinden biridir.” dedi.

Rize-Artvin, Bayburt-Gümüşhane, Yozgat, Karaman, Tokat, Çeşme-Alaçatı, Batı Antalya havalimanlarının da birkaç sene içinde tamamlanacağını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filyos, Çandarlı ve Mersin limanlarının deniz ticaretine yeni nefesler kazandıracağını kaydetti.

Ankara şehir içi ulaşım hatlarının genişletileceğine dikkati çekerek, bu kapsamdaki çalışmalara ilişkin bilgi veren Erdoğan, İzmir’deki Körfez Geçiş projesiyle kuzeyden gelen trafiğin doğrudan güneye akmasını sağlayacaklarını söyledi. İzmir ve İstanbul’da yapılacak ulaşım çalışmalarına ilişkin projeleri de anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Konya, Gaziantep, Erzurum, Erzincan ve Kayseri’de birkaç sene içinde raylı sistemlerin hizmete alınacağını bildirdi.

TARIM PROJELERİ

Tarım alanında Silvan Barajı ve bağlantılarının 235 bin hektarı sulayacağını, 200 bin kişiye de istihdam sağlanacağını anlatan Erdoğan, Suruç Ovası Sulaması projesinin 56 kilometrelik kısmının bittiğini, kalan bölümün 2022’ye kadar tamamlanacağını kaydetti.

Aşağı Fırat projesi ile 216 bin hektar alanın, Kralkızı-Dicle projesiyle 115 bin hektar alanın sulanacağını, Bozova Sulaması projesinde 28 bin hektarın sulamaya hazır hale geldiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugüne kadar 6 milyon hektarın üzerinde alanı toplulaştırarak, tarımda verimi artırdık. Bu yıl da 800 bin hektar alanı toplulaştırıyoruz.” dedi.

Enerji alanında Ilısu Barajı ve HES Projesi’ni dev bir proje olarak nitelendiren Erdoğan, “Bu yıl su tutmaya önümüzdeki yıl elektrik üretmeye başlayacağımız bu projenin maliyeti yaklaşık 9 milyar liradır.” diye konuştu.

Yusufeli Barajı ve HES Projesi’nde 2020’de su tutulacağını dile getiren Erdoğan, “Bölgemizdeki en önemli doğal gaz boru hatlarından biri olan Azerbaycan ile hayata geçirdiğimiz TANAP’ın açılışını inşallah 12 Haziran’da yapıyoruz. Bu hattan ilk etapta yılda 2 milyar metreküple başlayacak gaz akışı 31 milyar metreküpe kadar çıkabilecektir.” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara Spor Salonu’nda düzenlenen AK Parti Seçim Beyannamesi ve Aday Tanıtım Toplantısı’ndaki konuşmasında, Rusya ile yürüttükleri Türk Akım Doğalgaz Boru Hattı projesinde önümüzdeki yıl gaz akışının başlamasını beklediklerini aktardı.

Tuz Gölü’nde ve Kuzey Marmara’da iki büyük doğalgaz yeraltı depolama tesisi yaptıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mersin Akkuyu’da Türkiye’nin ilk nükleer enerji santralinin inşasının sürdüğünü belirtti.

Türkiye için büyük öneme sahip bu santralın ilk ünitesini 2023’te devreye almayı planladıklarını vurgulayan Erdoğan, “Sinop’taki nükleer güç santralı ile ilgili çalışmalar sürüyor. Güneş ve rüzgar enerjisi konusunda çok önemli çalışmalar başlattık, bunları geliştirerek devam ettireceğiz.” dedi.

Büyükşehirlerin içme suyu ihtiyaçları için pek çok projeyi hayata geçirdiklerini ve halen devam edenlerin bulunduğunu anlatan Erdoğan, hiçbir büyükşehirin içme suyu sıkıntısı çekme ihtimali kalmayana kadar bu çalışmaları sürdüreceklerini bildirdi.

Çevre alanında da çok önemli projeleri bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, Ergene Havzası’ndaki sanayi tesislerini ve organize sanayi bölgelerini aynı çatı altında toplayacaklarını açıkladı.

Erdoğan, “Bunların atık sularını çevreye zarar vermeyecek şekilde bertaraf edecek tesisin inşasına başladık. Tesisin Çerkezköy bölümünü bu yıl, Ergene hattını önümüzdeki yıl tamamlamayı planlıyoruz. Nüfusu 25 binin altındaki yerleşim yerlerinin içme suyu ve kanalizasyon projelerine yüzde 50 hibe vermeye devam edeceğiz. Katı atıklar için de benzer bir destek sağlayacağız.” diye konuştu.

MİLLET BAHÇELERİ PROJESİ

Erdoğan, “İstanbul başta olmak üzere, özellikle merkezi bölgelerde eski statlar, yeni statlar yapıyoruz ya eski statları Millet Bahçeleri’ne dönüştürüyoruz. Bunların da en önemlisi yeni yerine 29 Ekim’de taşınacak olan Atatürk Havalimanı’nın tamamında kuracağımız Millet Bahçesi’dir.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

“Artık orası havalimanı olmaktan çıkacak, orayı aynen bir Central Park, bir Hyde Park gibi bu hale dönüştüreceğiz ve onların hepsinden daha büyük olacak. Onların 3 katı büyüklükte olacak. Yaparsa AK Parti yapar. Laf ola beri gele değil, icraat. Ayrıca, Başakşehir, Maslak, Pendik, Bakırköy’de de bunlara ilaveten yapılacak millet bahçelerimiz var. İstanbul’un farklı bölgelerinde 30 tane daha yeşil alan tesis ediyoruz. Ankara’da mevcut AKM alanını, İzmir’de değişen statların yerine bu tür parklar yapacağız. Eskişehir’de eski stadı, artık orayı da bir Millet Bahçesi yapıyoruz. Bursa’da eski stadın yerine, Trabzon’da eski Avni Aker Stadı’nın yerine orda da yine bir Millet Bahçesi yapıyoruz. Gaziantep’te, Adana’da, Mersin’de, Samsun’da, Malatya’da eski statların yerlerini Millet Bahçeleri haline çeviriyoruz. Şimdi soruyorum kimmiş çevreci? Bugüne kadar milyarlarca fidan diken bir iktidarız biz. Şimdi bunu çok daha farklı bir döneme getiriyoruz.”

“AK PARTİ’NİN EN BÜYÜK GÜCÜ MİLLETİYLE OLAN BAĞI”

Ar-Ge’den haberleşmeye, bölgesel ve kırsal kalkınmadan sosyal destek programlarına kadar daha çok sayıda projeleri olduğunu kaydeden Erdoğan, anlattıklarının ise özetin özeti mahiyetinde olduğunu vurguladı.

Beyannamenin 360 sayfalık kitap halinde dağıtılacağını ve tüm detayların orada yer alacağını belirten Erdoğan, “Sizlerden bu perspektifi öncelikle çok iyi hazmetmenizi ve seçim çevrenizdeki vatandaşlarımıza çok iyi anlatmanızı istiyorum. AK Parti’nin en büyük gücü milletiyle olan bağı ve elbette bunun bir parçası olan ülkesine yaptığı hizmetlerdir. Hizmet siyasetinde bizimle yarışabilecek hiçbir parti yoktur. Varsın diğer adaylar, partiler, yalanla, iftirayla, kavgayla vakit geçirsin. Siz yaptıklarımızı, yapacaklarımızı milletimize anlattın.” diye konuştu.

AK Parti adayı olmanın büyük sorumluluk gerektirdiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti milletvekili adaylarının duruşu, bakışı, anlayışı, aşkı ve davası olan insanlar olduğuna vurgu yaptı.

Erdoğan, şunları kaydetti:

“Unutmayınız sizler aynı zamanda bir büyük medeniyet davasının temsilcisisiniz. Biz millet olarak bu topraklarda hep güzel başlangıçlar yaptık. İznik’te Selçuklu’yla, Söğüt’te Osmanlı’yla, Ankara’da cumhuriyetle güzel bir başlangıç yaptık. 1950’de çok partili hayata geçerek güzel bir demokrasi başlangıcı yaptık. 16 yıl önce AK Parti ile demokrasi ve kalkınma yolunda güzel bir başlangıç yaptık. 15 Temmuz’la milletimizle istiklalimize ve istikbalimize sahip çıkma konusunda güzel bir başlangıç yaptık. Şimdi de 24 Haziran’a yeni yönetim sistemimizle güzel bir başlangıç yapmaya hazırlanıyoruz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun. ‘Güçlü Meclis, güçlü hükümet, güçlü Türkiye’ diyerek milletimizin takdirine sunduğumuz seçim beyannamemizin hayırlara vesile olmasını Rabbim’den temenni ediyorum. Vakit birlik, vakit Türkiye vaktidir. Erdem, irade ve cesaretle Türkiye şahlanacak.”

Cumhurbaşkanı ve Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan, 360 sayfalık seçim beyannamesini 1 saat 28 dakika süren konuşmasıyla açıkladı.

Erdoğan’ın konuşmasının ardından seçim kampanyası kapsamında hazırlanan “Erdoğan Marşı” isimli yeni şarkı salondakilere dinletildi. Seçim şarkısına, sahnede bulunan Erdoğan’ın da alkışla eşlik ettiği görüldü.

Ardından aday tanıtımına geçildi. AK Parti milletvekili adaylarının isimleri şehirlere göre okundu. İsmi okunan milletvekili adayları Erdoğan’ın bulunduğu platforma gelerek, birlikte fotoğraf çektirdi.

Adayların isimleri, fotoğraflarıyla platformun arkasına kurulan ekrana yansıtıldı.

Previous ArticleNext Article

“Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” için yorumlar kapalı 238981

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere gideceği Amerika Birleşik Devletleri’ne hareketinden önce yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor. Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla büyüme hedefimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) hareketi öncesinde Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’nin 78. Genel Kurulu’na iştirak etmek üzere New York’a doğru yola çıkacaklarını belirterek, BM üyesi tüm ülkelerin temsil edildiği Genel Kurul görüşmelerine 150’den fazla ülkenin devlet ve hükûmet başkanı düzeyinde katılımının beklendiğini söyledi.

Her yıl olduğu gibi bu sene de ABD’de son derece yoğun bir temas ve toplantı trafiğinin olacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl Genel Kurul genel görüşmelerinin “Güvenin yeniden tesisi ve küresel dayanışmanın yeniden canlandırılması” temasıyla yapıldığını aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genel Kurul görüşmelerinin ilk günü olan 19 Eylül Salı günü kendisinin de BM Genel Kurulu’na hitap edeceğini dile getirerek, konuşmasında kalkınmadan insani yardımlara, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından küresel dayanışmanın yeniden tesisine kadar attıkları adımlara değineceğini kaydetti.

Bu vesileyle uluslararası gündemdeki temel meselelere ilişkin görüşlerini de paylaşacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ayrıca mevcut küresel sınamalar karşısında Türkiye’nin oynadığı kritik rolü vurgulayacağız. Bir süredir her platformda dillendirdiğimiz ‘Dünya 5’ten büyüktür’ tespitimizin daha fazla kabul görmesinden memnuniyet duyuyoruz. Son olarak BM Genel Sekreteri Sayın Guterres bu konuda çok net bir tavır ortaya koydu. Sayın Genel Sekreter’in ‘2. Dünya Savaşı sonrası kurulan yapıların bugünün dünyasını yansıtmadığı’ tespitine biz de katılıyoruz. Bunu görüşmemizde kendisine de bizzat ifade edeceğim. Genel Kurul marjında BM Genel Sekreteri’nin yanı sıra çok sayıda ülkeden mevkidaşlarımla görüşmeler gerçekleştireceğim.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretinde ABD’de yaşayan vatandaşlar ve soydaş topluluklarla bir araya geleceğini belirterek, ayrıca düşünce kuruluşu temsilcileriyle de istişarelerinin olacağını anlattı.

ABD iş dünyasının seçkin üyeleri ile görüşerek Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları noktasında atılabilecek adımları ele alacaklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemizde 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin demokratik olgunluk içinde tamamlanmasının iş çevrelerinin Türkiye’ye yönelik ilgisini artırdığını görüyoruz. Gerek kabinemize gerek ekonomideki kurmay kadromuza gerekse kısa süre önce açıkladığımız Orta Vadeli Program’a uluslararası yatırımcılar büyük güven duyuyor. Sadece son 3 ayda rezervlerimizde 22 milyar dolarlık artış oldu. Bugün itibarıyla Merkez Bankamızın toplam brüt rezervleri 120 milyar doları geçmiş bulunuyor. Dünya Bankasının geçen hafta yaptığı açıklama, ülkemize duyulan güvenin bir başka örneğidir. İnşallah buna yakında yenileri eklenecektir. “

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamlelerin takdirle karşılandığını dile getirerek, “Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı, yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla kaliteli büyüme hedeflerimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

“KÜRESEL SİSTEMDE TAŞLARIN YERİNDEN OYNADIĞI BU DÖNEMİ ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ ADINA FIRSATA ÇEVİRMEKTE KARARLIYIZ”

Türkiye Yüzyılı vizyonunu hayata geçirmek için içeride ve dışarıda her türlü çabayı gösterdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Küresel sistemde taşların yerinden oynadığı bu dönemi ülkemiz ve milletimiz adına fırsata çevirmekte kararlıyız. Bu süreçte kavgadan, tartışmadan ve Bizans’ı çırak çıkartacak taht oyunlarından başlarını kaldıramayanları ise kendi hâllerine bırakacağız. Varsın onlar didişmeye, birbirlerine laf yetiştirmeye devam etsinler. Varsın onlar koltuklarını korumak için daha düne kadar savundukları tüm ilkeleri ayaklar altına alsın. Biz bunları asla önemsemiyoruz. Biz son 21 yıldır olduğu gibi yine sadece işimize bakıyoruz. Tüm vaktimizi ve enerjimizi milletimize hizmet için sarf ediyoruz. İnşallah bundan sonra da aynı hassasiyetle çalışmaya devam edeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçekleştirecekleri ziyaretler ve görüşmelerin ülke, millet ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.

“GELİŞMELERİ YAKINDAN TAKİP EDECEĞİZ”

Karabağ’da tansiyonun yeniden yükseldiği ve Azerbaycan ile Ermenistan liderleriyle görüştüğü hatırlatılarak, Ermenistan’ın tutumunu nasıl bulduğu ve kendisi öncülüğünde üçlü bir toplantı söz konusu olup olmayacağının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda tabii bizim öncülüğümüzde üçlü bir görüşme teklifimizi kendilerine ilettik ama bu konuda üçlüden öte biz dörtlü bir teklifte bulunduk. Yani değişik, buralarla ilgisi, alakası olmayan liderlerle değil, ‘Gelin şu anda işin içinde olan Sayın Putin, Sayın Aliyev, şahsım ve Paşinyan hep birlikte dörtlü olarak böyle bir toplantıyı yapalım. Adımı da ona göre atalım’ diye böyle bir teklifte bulunduk. Henüz bize olumlu-olumsuz bir dönüş olmadı ve konuyla ilgili Sayın Aliyev’le de daha da görüşeceğiz, olgunlaştıracağız ve gelişmeleri yakından takip edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20’de ABD Başkanı Joe Biden ile bir görüşme gerçekleştirildiği, burada İsveç’in NATO üyeliğinin de gündeme geldiği anımsatılarak, İsveç’te terör örgütü üyelerinin gösterilerinin devam etmesiyle ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, “Bu konuda özellikle Batı, ikide bir ‘İsveç, İsveç, İsveç’ diyor, biz de diyoruz ki ‘Bizim parlamentomuz kararı vermedikten sonra bizim kalkıp da yolda yürürken ‘evet’ veya ‘hayır’ dememiz mümkün değil. Öncelikle, İsveç’in üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki, şu anda İsveç üzerine düşen görevi yerine getiriyor mu? Bize ikide bir şunu söylüyorlar. İşte ‘Yasa hazırladılar.’ Yasayı hazırlamak yetmez, yasayı uygulamak gerekir. Şu anda İsveç ister anayasa ister yasa değişikliği, ne yaparsa yapsın ama kalkıp da teröristleri İsveç polisinin koruması altında gösteriye sevk ediyorlarsa bu ne demektir? Bunlar görevini yerine getirmiyor demektir ve yine terör eylemleri Stockholm caddelerinde devam ediyor demektir. O zaman bize verilen sözler tutulmuyor. Bize verilen sözler tutulmadığı zaman, benim parlamentom bu konuda nasıl bir tavır takınır, bunu herkes takdir etsin. Yani F-16’larla ilgili ne deniyor? ‘Temsilciler Meclisi karar vermeden bu olmaz.’ Tamam da şimdi orada Temsilciler Meclisi varsa benim de parlamentom var. Parlamentonun nasıl bir karar vereceğini ben kestirip atamam. Sevk etmekse, biz böyle bir talebi parlamentomuza sevk ederiz ama parlamentomuzdan nasıl bir karar çıkar, o parlamentomuzun takdirindedir.”

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 2022 raporunda yer alan Türkiye’nin AB’ye katılım süreciyle ilgili ifadeler hakkındaki değerlendirilmeleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Değerli arkadaşlar benim değerlendirmemi çok açık net öğrenmek istiyorsanız, Avrupa Birliği Türkiye’den kopmanın gayreti içerisinde. Avrupa Birliği’nin Türkiye’den kopuş hamlelerini yaptığı bu dönem içerisinde biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmelerimizi yaparız ve bu değerlendirmelerden sonra da Avrupa Birliği ile gerekirse yolları ayırabiliriz” şeklinde konuştu.

“Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” “Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” için yorumlar kapalı 256462

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde düzenlenen 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’na katılarak bir konuşma yaptı.

Bugünün 12 Eylül olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bundan tam 43 yıl önce Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemlerinden birine girdiğini söyledi.

Ülkenin darbe gününe nasıl geldiğinin ayrı bir hikâye, ayrı bir tartışma konusu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama darbe gününden itibaren; yüzbinlerce insanın gözaltına alındığı, binlerce kişinin idamla yargılandığı, ‘bir sağdan, bir soldan’ mantığıyla 50 kişinin idam edildiği, velhasıl, neredeyse her hanenin yaşanan acılardan nasibini aldığı o meşum günler hafızalarımızdan asla silinmedi, silinmeyecek. Şu Ulucanlar Cezaevi’nin, Mamak Cezaevi’nin, Diyarbakır Cezaevi’nin, Sağmalcılar Cezaevi’nin dili olsa da o günleri anlatsa” diye konuştu.

İdamından sonra yargılandığı suçla ilgisinin olmadığı ortaya çıkan veya Hüseyin Kurumahmutoğlu gibi işkenceyle öldürülen gençlerin vebalinin, darbecilerin yakasını öteki dünyada da bırakmayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Darbenin üzerinden 7-8 yıl geçtikten sonra, idamla yargılananlar dahil, dipçik darbeleriyle cezaevine tıkılanların tamamına yakını serbest kaldı. Sadece bu örnek bile, yargılamasından infazına tüm safhalarıyla, yapılan işin ne kadar göstermelik olduğunun işaretidir. Tabii 12 Eylül yönetiminin ülkemizin kalbine sapladığı en büyük hançer, üzerinde hâlâ konuştuğumuz, tartıştığımız 1982 darbe anayasasıdır. Her ne kadar 1987’den itibaren 23 kez değiştirilmiş, hatta 2017’de tarihî bir yönetim sistemi değişikliğine gidilmiş olsa da elimizdeki metin hâlâ bir darbe anayasasıdır.”

Yapılan değişikliklerin her birinin önem taşıdığını ancak her değişikliğin anayasanın yazım ve anlam bütünlüğünü bozduğunun da bir gerçek olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu amaçla, yaklaşık 10 yıl önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bir yeni anayasa çalışması başlattıklarını anımsattı.

“YENİ ANAYASA MESELESİ GÜNDEMİMİZİN İLK SIRALARINDA YER ALMAYI SÜRDÜRÜYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha önceki anayasa değişikliklerine göre en geniş siyasi katılımlı bu çalışma, muhalefet partilerinin, tabiri caizse ‘yan çizmeleri’ sebebiyle akim kaldı” dedi.

Buna rağmen ülkeyi yeni, sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasaya kavuşturma hedeflerinden vazgeçmediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçiş yapılırken anayasayı tümden yeniden yazma teklifimiz, yine muhalefetin uzlaşmaz tavrı sebebiyle maalesef hayata geçemedi. Yine de milletimize verdiğimiz sözün takipçisi olmayı sürdürdük. Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” diye konuştu.

Geçen yıl önce, anayasa konusunda söyleyecek sözü olan bilim insanlarının ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı bir dizi çalıştay düzenlediklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ardından da diğer siyasi partilerle müzakereye esas olacak ve millete takdim edecekleri kendi anayasa metinlerini hazırladıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Maalesef bu süreçte, Cumhur İttifakı ortakları MHP ve AK Parti dışında yeni bir anayasa metni hazırlayan siyasi teşekkül çıkmadı. Muhalefet cenahı; sürekli lafını etmesine, her fırsatta istismarını yapmasına rağmen, iş somut adım atmaya geldiğinde, hemen dümeni başka tarafa kırıp, ortadan kayboluyor. Bu defa da aynısını yaptılar. Yeni bir anayasa yerine, ‘dostlar alışverişte görsün’ kabilinden tutarsız ve anlamsız bir metni ortaya atıp kendi dünyalarına daldılar. Gerçi, onlara da hak vermemek elde değil. Parti içinde ayrı kavga, ittifak ortakları arasında ayrı kavga. Yurt içine ayrı selam, yurt dışına ayrı selam. Herkes kendi kişisel hesaplarının ve kavgalarının içine bu kadar gömülmüşken, yeni anayasa gibi vakit, emek ve birikim gerektiren bir konuyla kim, niye uğraşsın ki. Ama bizim milletimize karşı hem sorumluluğumuz hem sözümüz var. Bunun için yeni anayasa meselesi daima gündemimizin ilk sıralarında yer almayı sürdürüyor. İletişim Başkanlığımız ile Hukuk Politikaları Kurulumuzun düzenlediği bu sempozyumu da yeni anayasa kararlılığımızın bir ifadesi olarak görüyorum. Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenleri ve katılımcıları tebrik ediyorum. Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız.”

“TÜRKİYE, ÇOK DAHA İYİ BİR ANAYASAYI ZİYADESİYLE HAK EDİYOR”

Dünyada, Birleşmiş Milletlerde temsil edilen ülke sayısı kadar anayasa olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ülkenin kendi tarihine, siyasi, sosyal ve kültürel yapısına, ihtiyaçlarına göre ayrı bir anayasa süreci yaşadığını kaydetti.

Türkiye’nin anayasa geçmişinin de 200 yılı bulduğunu, Cumhuriyet döneminde de muhtelif anayasa tecrübeleri olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak 27 Mayıs 1960’tan itibaren anayasalarımız, maalesef, darbe yönetimleri tarafından şekillendirilmiş ve yürürlüğe konmuştur” dedi.

Anayasanın, darbe ikliminde gerçekleştirilmiş bir referandumla kabul edilmiş olmasının, gerisindeki sorunlu fotoğrafı değiştirmediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki Türkiye gibi 2 bin yıllık devlet geleneğine, coğrafyasında bin yıllık hâkimiyete, ilk asrına ulaşan Cumhuriyet tecrübesine, 73 yıllık demokrasi birikimine sahip bir ülke, çok daha iyi bir anayasayı ziyadesiyle hak ediyor” ifadesini kullandı.

“GEÇMİŞ BİRİKİMLERİ GELECEĞİN HEDEFLERİYLE BÜTÜNLEŞTİREN YENİ BİR ANAYASAYA İHTİYACIMIZ OLDUĞU BİR GERÇEKTİR”

Anayasaların değişmez metinler olmadığını, bunun iyi bilinmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Mesela Amerikan anayasası 236 yılda 27 kez değişmiş olmasına rağmen, ülkenin ihtiyaçlarını hâlâ karşılayabilmektedir. İngiltere gibi anayasa devleti niteliği taşıyıp da yazılı anayasası olmayan ülkeler de mevcuttur. Bir de kâğıt üzerinde çok iyi metinlere sahip anayasaları olup da demokrasiden ve hukuk devletinden çok uzak uygulamaların hüküm sürdüğü ülkeler de söz konusudur. Bizim medeniyet tarihimiz anayasa tecrübesi bakımından çok ama çok zengindir. Mesela, dünyanın en eski yazılı anayasalarından biri, hicretin hemen ardından yapılan 47 maddelik Medine Sözleşmesi diye anılan metindir. Milattan öncesine kadar uzanan ve bugünkü anayasa kavramına karşılık gelebilecek Hammurabi Kanunları gibi metinler de coğrafyamızın mirası içindedir. Modern anayasalar için ise İngiltere’deki Magna Carta’dan başlayıp Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi ile Amerikan Bağımsızlık Bildirisi’ne kadar uzanan bir dizi referansa işaret edilir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizdeki anayasa girişimleri 1808 tarihli Sened-i İttifak’la başlatılır ve 1876 tarihli Kanun-i Esasi’yle gerçek anlamda vücut bulur. Millî Mücadele’nin meşru zeminini oluşturan anayasa 1921 yılında, yani savaşın en şiddetli günlerinde hazırlanıp yürürlüğe girmiştir. Tek başına bile, milletimizin ve ülkeyi yönetenlerin hukuki meşruiyet konusundaki hassasiyetini bu anayasa göstermeye yeterlidir. Ardından gelen 1924, 1960 ve 1982 anayasalarının her birinin, kendi dönemlerine ilişkin ayrı hikâyeleri vardır. Bugün bize düşen görev, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, ülkemizin sahip olduğu bu derinlikli birikimin üzerinde kendi hikâyemizi yazıp, gelecek nesillere en büyük mirası bırakmaktır” diye konuştu.

Teknolojinin, iklimin yanı sıra siyasi ve sosyal yapılarda da köklü değişimlerin yaşandığı bir dönemden geçildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir dönemde, Türkiye Yüzyılı iddiamızı hayata geçirebilmek için sadece altyapımızı güçlendirmek, vizyonumuzu genişletmek yetmiyor. Tüm bunlara uygun, geçmiş birikimleri geleceğin hedefleriyle bütünleştiren yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğu bir gerçektir. Bizi, darbe anayasası gölgesinden kurtaracak olması bile yeni anayasa çalışmalarını kıymetli kılmaya tek başına kâfidir” ifadelerini kullandı.

Yeni anayasa metninin sihirli bir değnek gibi ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik yapısını bir anda değiştirip, Türkiye’yi bir masal diyarı hâline getirmeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ancak milletin ortak değerlerini, ülkenin ortak geleceğini, devletin bekasını, insanların doğuştan gelen hak ve özgürlüklerini, siyasi aktörlerin uzlaşmasını velhasıl tüm bunları şüpheye yer bırakmayan bir meşruiyet zemininde kuşatan yeni anayasanın Türkiye’ye çok şey katacağı açıktır. Bazı kavramların anayasada çokça zikredilmesi, onların ülkenin ve toplumun hayatında aynı karşılığa sahip oldukları anlamına gelmez. Nitekim temel hak ve özgürlükler, ekonomik ve sosyal haklar gibi konulara en az atıflar, bu konuda en ileri kabul edilen ülkelerin anayasalarında yer alıyor. Bu başlıklara en çok atıfların ise sorunlu coğrafyalarda yapıldığı görülüyor. Hülasaten önemli olan anayasaları modern dünyanın güzel kavramlarıyla süslemek değil, bu metinlerin ruhuna uygun yönetimler ve uygulamalar ortaya koymaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa metinlerinin kısa veya uzun olmasının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Her sistem, onu işletecek kişilerin anlayışına ve tarzına göre somut uygulamalara dönüşür. Bize düşen sistemi, mümkün olan en sağlam, en gerçekçi, en sürdürülebilir şekilde kurmaktır” dedi.

“MEVCUT ANAYASAMIZ, MUASIR MEDENİYETLER YOLCULUĞUNDA ÜLKEMİZİN ÖNÜNÜ AÇMAK YERİNE SÜREKLİ PAÇASINDAN AŞAĞI ÇEKMEKTEDİR”

Türkiye’nin demokrasi ve hukuk pratiğinin kısa metinlerin bürokratik oligarşinin istismarına uğrayabileceğini, uzun metinlerin de siyasi ve sosyal dönüşümün önünü tıkayabileceğini söylediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Dolayısıyla bize lazım olan, lafzı, ruhu ve hacmiyle, milletimizin dünyaya ve hayata bakışına, ülkemizin birikimine ve hedeflerine uygun bir anayasa metnidir. Eskiler buna ne der? ‘Efradını cami, ağyarını mani’. Dünya ve ülke şartlarına göre metni ne kadar değişirse değişsin, işte bu anlayışın hep devam etmesini sağlayan bir anayasayı ülkemize kazandırmak istiyoruz. Biz parlamentodaki tüm gruplarla bunları konuşacağız, görüşeceğiz. Onlar da bu işe olumlu bakarlarsa yolumuza devam edeceğiz. Olursa olur, olmazsa olmaz, bize düşen kapıları çalmak. Cumhur İttifakı olarak biz buna hazırız. Buradan tüm siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, akademi mensuplarına sesleniyorum, ‘Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar’ sözüne uygun şekilde en ideal anayasa metnini bulmak için gelin konuşalım, tartışalım, müzakere edelim ama bu süreçten kaçmayalım. Hiç kimsenin böyle bir anayasa arayışından ve çalışmasından rahatsız olmasına gerek yok.”

Geçirdiği onca değişiklikle âdeta “yamalı bohçaya” dönen bir anayasayla yaşamaya devam etmenin siyaset ve ülke için artık taşınması zor bir yüke dönüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mevcut anayasamız, muasır medeniyetler yolculuğunda ülkemizin önünü açmak yerine sürekli paçasından aşağı çekmektedir. Vesayetten darbeye nice yükü omuzlarından atan Türkiye’nin, 12 Eylül anayasası konusunda da bunu yapacak dirayete sahip olduğuna yürekten inanıyoruz” diye konuştu.

Darbe direktifi olarak değil, gerçek bir toplum sözleşmesi olarak hazırlanmış yeni anayasayı ülkeye kazandırana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Her işimiz gibi yeni anayasa çalışmalarında da düsturumuz ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ prensibi olacaktır. İnsanı önceleyen, milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan, toplumun gerisinde kalan değil, topluma dinamizm katan bir anayasa hedefliyoruz. Sempozyumumuzda tüm bu hususların enine boyuna konuşulacağı, tartışılacağı, siyasetin ve toplumun önüne yeni anayasa için aydınlık ufuklar açılacağı kanaatindeyim. Burada serdedilen her görüşü, her tenkidi, her teklifi samimiyetle değerlendirip, çalışmalarımıza derç edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Ülkemizin iki asırlık yönetim sistemi arayışının zirvesi olarak gördüğüm, ilk dönemini bitirip ikinci dönemine girdiğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni de bu kapsayıcı muhasebenin bir parçası kabul ediyorum.”

“BU ZOR GÜNLERİNDE TÜM İMKÂNLARIMIZLA KARDEŞLERİMİZİN YANINDAYIZ”

Sözlerinin sonunda Libya’daki sel felaketine yönelik de değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sel ve su baskınlarında hayatını kaybedenlere rahmet diledi. Sahadan alınan bilgilerin büyük bir doğal afetin yaşandığını gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kayıplarla birlikte vefat sayılarının maalesef daha da artacağı anlaşılıyor. Türkiye olarak bugüne kadar nasıl Libya halkını yalnız bırakmadıysak, bu zor günlerinde de tüm imkânlarımızla kardeşlerimizin yanındayız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece sel felaketinin yaşandığı Libya’nın değil aynı zamanda depremden etkilenen Fas’ın da yanında olduklarını belirterek, “AFAD Başkanlığımızı arama-kurtarma personelinden diğer ihtiyaçlara gerekli yardımları süratle ulaştırma noktasında talimatlandırdık. İlk etapta üç kargo uçağımız yardımlarla beraber Libya’ya intikal etti. Amacımız, Libya’nın yaralarının bir an önce sarılmasını sağlamaktır. İnşallah bundan sonra da kendilerine gereken desteği vereceğiz. Buradan bir kez daha tüm Libyalı kardeşlerimize geçmiş olsun diyorum” ifadelerini kullandı.

seers cmp badge