“Bizim Siyasetimiz Daima Hizmet Siyaseti Olmuştur” “Bizim Siyasetimiz Daima Hizmet Siyaseti Olmuştur” için yorumlar kapalı 858

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malatya Park AVM yanında düzenlenen mitinginde, vatandaşlara hitap etti.

Malatya’nın hızlı tren konforunu kullanacak illerin arasında yer aldığını belirten Erdoğan, Sivas-Malatya ve Malatya-Elazığ hızlı tren hatlarının proje çalışmalarının sürdüğünü, en yakın zamanda inşasına başlanacağını söyledi.

Erdoğan, Malatya Havalimanı’nın yolcu sayısının AK Parti iktidara geldiğinde 89 bin olduğunu, şimdi bu sayının 886 bine çıktığını bildirdi. Malatya’ya yeni bir havalimanı terminal binası kazandırdıklarını ve 2020 yılında hizmete alacaklarını kaydeden Erdoğan, Malatya’ya son 16 yılda yaptıkları yatırımları anlattı.

Devam eden projelerle 373 bin dekar alanı sulamaya açmaya hazırlandıklarını dile getiren Erdoğan, bugüne kadar Malatya’daki çiftçilere verdikleri destek miktarının 1,2 milyar lirayı bulduğunu ifade etti.

Erdoğan, kayısı başta olmak üzere meyve ve sebze ticaretinin artık babadan kalma usullerle yapılmadığına değinerek, “Çiftçilerimizin ürünlerini 12 ay boyunca değerlendirebilmeleri için lisanslı depoculuğu geliştiriyoruz. Bunun için depo yatırımlarının teşvikinden, depo kiralarının karşılanmasına kadar pek çok desteği hayata geçirdik.” dedi.

Malatya’nın kuru kayısıda lisanslı depoculuğun avantajlarından yararlanabilmesi için tüm hazırlıkların tamamlandığını bildiren Erdoğan, çok yakında üreticilerin hizmetine sunulacağını açıkladı.

“ÜLKEMİZ, TARIM ÜRÜNLERİ TİCARETİNİN MERKEZİ HALİNE GELECEK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Ürün İhtisas Borsası kurulmasına karar verildiğini belirterek, “Böylece ülkemiz, tarım ürünleri ticaretinin merkezi haline gelecek. Bu borsadan en çok fayda göreceklerin başında, Türkiye’de Avrupa Birliği coğrafi işareti tescil belgesine sahip 3 tarım ürününden biri olan Malatya kayısısı geliyor. Şire pazarını da daha iyi şartlara sahip bir yere taşıyoruz. Böylece Malatya kayısısının şanına yakışmayan bu pazarı, üreticilerin de tüccarın da huzur içinde ticaretini yapabileceği, rençberin alın terinin hakkını alabileceği bir mekana kavuşturuyoruz.” diye konuştu.

Alandaki vatandaşlara, 24 Haziran’da tercihlerinin bir kez daha hizmet siyasetinden yana kullanıp kullanmayacakları sorusunu yönelten Erdoğan, “24 Haziran’da ‘vakit birlik vakti, vakit Malatya vakti, vakit Türkiye vakti’ dedi. “Cumhurbaşkanlığında şahsımı, milletvekilliğinde AK Parti’ye mührü basıyor muyuz?” diye soran Erdoğan, alandakilerden “evet” yanıtını aldı.

Türkiye’ye hizmet etmenin, eserler ve projeleri hayata geçirmenin öyle bir faniye sahip olamayacağına işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bazıları vardır bu fırsatı yakalar ama kimi beceriksizliğinden kimi kifayetsizliğinden kimi ahlaksızlığından dolayı olanı da batırır gider. Tıpkı CHP’nin başındaki zat gibi. SSK’ya genel müdür yaptılar, batırdı gitti. İstanbul’u bu partiden nasıl teslim aldığımı ben bilirim, CHP’den aldım. İstanbul neydi? Çöp dağları, susuzluk, hava kirliliği… CHP zihniyetinin bu ülkede ne zaman iş başına gelse ülkeyi krizlerle, yoklukla, yoksullukla, gerilimle yerle yeksan ettiğini milletimiz çok iyi hatırlıyor.

Kendilerinin bu ülkede dikili ağacı olmadığı için şimdi çıkmış bizim eserlerimize ya çamur atıyor ya da sahip çıkmaya çalışıyorlar. Neymiş? ‘İstanbul’daki yeni havalimanına ne gerek varmış’. Bütün dünya nefesini tutmuş bu projeyi takip ediyor, bunlarsa ‘Ne gerek var?’ Ülkemizin başarısını küçültmeye çalışıyorlar. ‘Kanal İstanbul’a, Şehir Hastanelerine, Yerli Otomobil Projesine ne gerek var?’ diyorlar. ‘Bölünmüş yollara, otoyollara, hızlı tren hatlarına, tünellere, havalimanlarına ne gerek var?’ diyorlar.”

“BU KAFAYA TÜRKİYE EMANET EDİLİR Mİ?”

Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2001’de “uçak inmeyen, yolcusu olmayan havalimanı” diyerek Sabiha Gökçen Havalimanı’nı eleştirdiğini anımsatarak, şunları söyledi:

“O zaman o havalimanına uçak inmiyordu, doğru ama biz geldik, geldikten sonra Sabiha Gökçen yetmez oldu. Büyüttük, şimdi yeni pist yapıyoruz, terminal binaları yapıyoruz. Ey Kemal, iş bilenin kılıç kuşananındır. Geçtiğimiz yıl Sabiha Gökçen Havalimanı’nı 21 milyonu iç hat, 10 buçuk milyonu dış hat olmak üzere 31 buçuk milyon yolcu kullandı. Ey Kemal efendi, senin buraların ne işe yaradığından haberin yok. Kılıçdaroğlu’nun ‘Uçak inmiyor.’ dediği bu yere sadece 2017’de inip kalkan uçak sayısı 220 bini geçti. Bu yılın ilk 4 ayındaki yolcu sayısı 11 milyona yaklaştı. Şu anda kapasite yetmediği için ikinci pisti inşa ediyoruz.

Milletime soruyorum, ‘Bu kafaya Türkiye emanet edilir mi? Bunların bir de cumhurbaşkanı adayı var, o da Genel Başkanıyla yarışıyor. Neymiş, ‘Köprü yapmak kolaymış, boğaza 4’üncü köprüyü de kendisi yaparmış’. Ya senin partinin ömrü, şu anda boğazda dizili o köprülerin inşasını engellemeye çalışmakla geçti. İlk köprüde Demirel’in karşısına dikildiniz, ikincisinde Özal’ın karşısına dikildiniz, son köprüde de benim karşıma dikildiniz. CHP’lilerin ‘Köprüyü yaptırmayız.’ kampanyalarını, mahkemeden çıkan kararı yanlış anlayıp ‘Artık burası 4 beton ayaktan ibaret bir yer.’ diyerek sevinç çığlıkları attıklarını unutmadık.”

“YA SENİN FİZİK ÖĞRETMENİ OLMAN, BU İŞLERİ HALLETMEYE YETMEZ”

Bugüne kadar Türkiye’ye yaptıkları köprüleri hatırlatan Erdoğan, “Bu partinin genel başkanı ve cumhurbaşkanı adayı sürekli bilimden, sanayiden, teknolojiden bahsediyorlar. Demek ki bu konuda iddiaları var, ben de arkadaşlarımı görevlendirdim, ‘Seçim bildirgelerine bakın.’ dedim. Madem bu konularda iddialılar, öyleyse seçim bildirgelerinde bu iddialarını dolu dolu ortaya koymuş olmaları lazım.” değerlendirmesinde bulundu.

Bir tarafa AK Parti seçim bildirgesini diğer tarafta CHP’nin seçim bildirgesini koyduklarını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Sonuçta karşımıza şöyle bir tablo çıktı: Biz, kendi seçim bildirgemizi adeta baştan sonra teknoloji, sanayi, bilim, yatırım, girişim, yazılım kavramlarıyla donatmışız. Onlar, yasak savma kabilinden birkaç ifadeyle geçiştirmiş, hiç adını bile anmamış. Mesela savunma sanayinin yanından, yöresinden bile geçmemişler çünkü onların öyle bir derdi yok. Bunların kafasında ve gönlünde ne bilim ne teknoloji ne sanayi ne de benzer bir şey yok.

Ya senin fizik öğretmeni olman, bu işleri halletmeye yetmez. Birileri kulaklarına üflüyor, bunlar da çıkıp meydanda esip yağıyor. Arkası boş. Mesela biz, Türkiye’yi bilgi tabanlı ekonomiye geçirmekten söz ediyoruz, onlar yerli otomobil projesini durdurmayı taahhüt ediyor. Aslında bu projenin ne olduğuna dair bir fikirleri de yok.”

Erdoğan, Türkiye’nin beş kıtada 193 ülkeye otomotiv sanayi ürünü ihraç edildiğinden bu kişilerin haberlerinin bulunmadığını belirterek, “Ülkemizin son 10-12 yıldaki ihracat şampiyonunun otomotiv sektörü olduğundan da haberleri yok. Bugün 60 bin istihdamıyla, yüzde 88 kapasiteyle kullanım oranıyla, 124 AR-GE ve tasarım merkeziyle gurur verici bir otomobil sektörüne sahip olduğumuzu bilmiyorlar. Çünkü tembeller, parti içi kavgadan, hizip çekişmesinden fırsat bulup bu işlere zaman ayıramadıkları için öyle boş boş konuşuyorlar. Bu vesileyle kendilerini yerli otomobil projesi konusunda bilgilendirmiş olalım.” diye konuştu.

“YATIRIM BEDELİ 35 MİLYAR AVRO”

Bundan birkaç ay önce ABD’li uluslararası elektrikli otomobil üreticisi Tesla’nın kurucu ortağı ve Üst Yöneticisi (CEO) Elon Musk’ın kendisinin ziyaretine geldiğini hatırlatan Erdoğan, “Bu konuları onunla da konuştuk. Şimdi diyor ki (İnce) ‘Erdoğan, 20 yıl geriden geliyor’. Muharrem efendi, bizim hayatımız bu işleri yönetmekle geçti. Sen yönetilensin, biz yöneten. İşte siyasette 20 yıllık hayatımın 4,5 yılı İstanbul’u yönetmekle geçti, 11,5 yıl Türkiye’ye başbakanlık yaptım, 4 yıldır cumhurbaşkanlığı yapıyorum. Çıraklık, kalfalık, ustalık şimdi de baş ustalık için sizden vize istiyorum.” ifadesini kullandı.

Erdoğan, Türkiye’nin otomobil projesinde 5 şirketin ve TOBB’un bir araya gelip imza attıklarını, teknik ve mali analizlerin hazırlandığını belirterek, “Şirketin CEO’su belirlendi. Ben şimdi burada sizi meşgul etmeyeceğim. Bu akşam Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Kooperatifinin iftarında, ben diyorum ki orada bunu inşallah işleyeyim, bunları anlatayım. Şu anda yatırım bedeli 35 milyar avro.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malatyalıları selamlayarak “Maşallah bugün Malatya yine güzel. Bir taraftan rahmet, bir taraftan bereket. Sevginiz, muhabbetiniz, ahde vefanız için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.” dedi.

Malatyalılara “Malatya, vakit birlik vakti diyor muyuz? Malatya, vakit Malatya vakti diyor muyuz? Vakit Türkiye vakti diyor muyuz?” sorusunu yönelten olumlu karşılık alan Erdoğan, “Maşallah. Unutmayın, yaparsa yine AK Parti yapar. Gelirken yolda bir tane şöyle pano gördüm, ‘Ortak paydamız Malatyaspor’ diyor. Malatya stadını kim yaptı? Biz yaptık.” diye konuştu.

Son 16 yılda Türkiye’yi her alanda 3,5 kat büyüttüklerini söyleyen Erdoğan, 20 yıl öncesinin Malatya’sıyla bugünün Malatyası arasında altyapı ve üstyapı olarak büyük fark olduğunu ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2023 hedeflerimize ulaşarak ülkemizi iki kat daha büyütmeye talibiz. Bizim siyasetimiz daima hizmet siyaseti olmuştur. Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geliyoruz. Bugüne kadar hep bu anlayışla çalıştık. 24 Haziran’da da milletimizden yeniden hizmet için, yatırım için, proje için destek istiyoruz.” dedi.

Vatandaşlara “24 Haziranda güçlü Meclis için cumhurbaşkanlığında şahsımı, Meclis’te AK Parti’yi desteklemeye hazır mıyız? 24 Haziran’da güçlü hükümet için cumhurbaşkanlığında şahsımı desteklemeye hazır mıyız? Sizlerin desteği ile irade, erdem ve cesaretle hep beraber Türkiye’yi şahlandırıyor muyuz? Malatya bu heyecanıyla, bu desteğiyle yanımızdaysa Allah’ın izniyle 24 Haziran akşamı sandıklar 6’da 6 diyecek mi?” diye soran ve olumlu yanıt alan Erdoğan, “Rabb’im hepinizden razı olsun.” dedi.

Erdoğan, geçen yıl Malatya’ya gelişinde 1 milyar 162 milyon liralık yatırımın toplu açılışını yaptıklarını anımsatarak “Geçtiğimiz 16 yılda Malatya’da gerçekleştirdiğimiz yatırımların tutarı ne biliyor musunuz? 16,5 katrilyon. Bu CHP bu tür yatırımlar yaptı mı buraya? CHP’de laf var o kadar.” değerlendirmesini yaptı.

“ONLAR LAF ÜRETİR, BİZ İCRAAT ÜRETİRİZ”

Eğitimde 4 bin 552 yeni derslik yaptıklarını, Malatya’ya ikinci devlet üniversitesini kazandırdıklarını söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:

“Biz yaparız. Onlar laf üretir, biz icraat üretiriz. Malatya Turgut Özal Üniversitesinin müjdesini yaklaşık 1,5 ay önce rahmetli Özal’ın vefat yıl dönümünde milletimizle paylaşmıştık. Yeni üniversitemizin bir kez daha Malatya’mıza hayırlı olmasını diliyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüksek öğrenim öğrencileri için 8 bin 221 kişilik yurt açtıklarını, Malatya stadyumunun 27 bin kişilik kapasitesi ve modern imkanlarıyla şehre ve takıma yakışan bir eser olduğunu aktardı. Eski stadın yerine millet bahçesi yapacaklarını dile getiren Erdoğan, “Yani İngiltere’de bir Hyde Park olacak da niçin benim Malatya’mda da böyle güzel bir millet bahçesi olmasın.” dedi.

Erdoğan, vatandaşların “Malatya seninle gurur duyuyor.” şeklindeki tezahüratlarına “Biz sizlerle gurur duyuyoruz. Şu rahmete, şu yağmura rağmen maşallah dimdik duruyorsunuz.” karşılığını verdi.

TOKİ vasıtasıyla 12 bin 163 konut yaptıklarını, sağlık alanında 8’i hastane olmak üzere 45 tesisi Malatya’ya kazandırdıklarını anlatan Erdoğan, bunlardan birinin de 800 yataklı Malatya Eğitim ve Araştırma Hastanesi olduğuna işaret etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malatya’ya Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük karaciğer nakil enstitüsünü kazandırdıklarını bildirerek, şunları söyledi:

“Hedefimiz Malatya’yı sağlık turizminin en önemli şehirlerinden biri haline getirmek. Bunun için 300 yataklı Malatya Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesiyle 217 yataklı onkoloji hastanesinin de aralarında bulunduğu 5 sağlık tesisisin daha inşası sürüyor. 300 yataklı Battalgazi Devlet Hastanesinin ihalesini önümüzdeki yapıyoruz. Doğanyol, Kale, Kuluncak, Arguvan ilçelerimizi de devlet hastanelerine kavuşturuyoruz.”

Vatandaşların, “Dik dur eğilme, Malatya seninle” şeklindeki tezahüratları üzerine Erdoğan, “Dimdik duruyorum. Beşer planında hiçbir gücün önünde eğilmedik, sadece ve sadece Allah’ın huzurunda rükuda ve secdede eğildik.” ifadesini kullandı.

Bu sırada şehir hastanelerini anlatan videonun ekrana verilmesi üzerine Erdoğan, vatandaşlara hastanelerin nasıl olduğunu sordu. Erdoğan, vatandaşların beğenilerini ifade etmeleri sonrasında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun SSK Genel Müdürü olduğu dönemdeki hastane görüntülerini, Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarını izlettirdi.

Görüntülerde, Kılıçdaroğlu’nun “10 yıl önce SSK hastaneleri çok daha iyiydi.” şeklindeki ifadesi üzerine ise Erdoğan, “10 yıl önce daha iyiydi, şimdi benim genel müdürlüğümde daha kötü oldu… Zavallı, zavallı.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun mevcut durumdan şikayetçi olduklarını söylemesine karşılık, “Şikayet makamında değilsin, şikayetleri düzeltme makamındasın Bay Kemal.” ifadesini kullandı.

Malatya’nın bölünmüş yol uzunluğunu 36 kilometreden 417 kilometreye çıkardıklarına, aralarında Karahan ve Erkenek tünellerinin de bulunduğu 8 adet tünel ve 18 köprüyle tüm engelleri aştıklarına işaret eden Erdoğan, Malatya-Darende-Gölbaşı yolu, Malatya-Hekimhan yolu, Kömürhan Köprüsü ve kuzey çevre yolunun da aralarında bulunduğu 7 ulaşım projesini de birkaç yıl içinde tamamlayacaklarını kaydetti.

“Kömürhan Köprüsü Harput’a bakar, kör olası zalim Fırat ocaklar yakar, ahbaplarım gelmiş ağıtlar yakar, söyletmeyin beni anam yaram derindir” şeklindeki türkünün sözlerini okuyan Erdoğan, “İnşallah bundan sonra Fırat ocaklar yakarak değil, sevenleri buluşturarak türkülere konu olacak.” dedi.

Erdoğan, İnce’nin öne sürdüğü açıklamalara yönelik değerlendirmede bulundu.

“Ben AK Parti’yi Pensilvanya’dan icazet alarak kurmuşum. Sayın İnce, ‘eğer bunu ispat edemezsen namertsin.’ dedim. Hala ispat edemedi.” diyen Erdoğan, İnce’nin, dün bir yazarın kitabından bir cümle aldığını söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti:

“O yazar da cevap veriyor ve diyor ki, ‘Bu somut bir şey değil, soyut bir ifadeydi ve bana da ait değil. İnce, şimdi sen bu iddianı ispatlamadığına göre… Davayı açtım onu da söyleyeyim, şu anda dava açtım, tabii. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Öyle yok.

Çok saygın bir annesi var. Öyle zannediyorum ki annesi de bu yalandan dolayı rahatsız oldu. Niye yalan söylüyorsun? Senin Genel Başkanın yalancı diye sen de yalancı olmaya mecbur musun? Hadi bakalım ispat et. Ben şimdi sana davayı açtım. Ben Pensilvanya’daki adamdan niye icazet alacağım. Benim hayatım siyasetin içerisinde gelişti. Dolayısıyla yol arkadaşlarım, dava arkadaşlarım beraberce oturduk, konuştuk, kararımızı verdik, cezaevinden çıktıktan sonra da partimizi kurduk. Partimizi kurduktan 16 ay sonra da siz bizi iktidar yaptınız. Şimdi Sayın İnce, bana icazeti Pensilvanya değil bana icazeti halkım verdi, halkım. Ama onlar bu işlerden anlamaz. Onlar halk ifadesini partilerinin tabelasında kullanırlar. Hak nedir, halk nedir bilmezler. Onlar sadece yalanı bilir, iftirayı bilir, dün söylediğini bugün inkar etmeyi bilir. Kendi kendileriyle ve milletimizle kavga etmeyi bilir. Başka bir işe de yaramazlar. 24 Haziran’da bunlara anladıkları dilden bir cevap veriyor muyuz, güçlü Meclis, güçlü hükümet, güçlü Türkiye, vakit birlik vakti diyor muyuz?”

“CHP KAFASI, ÖZAL’IN BAŞBAKANLIĞINA ZATEN TAHAMMÜL EDEMİYORDU”

Erdoğan, vatandaşlarla “tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet, bir olacağız, iri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız.” dedi.

Eski başbakanlardan Adnan Menderes’in yaptığı yatırımlar hakkında da bilgi veren Erdoğan, “Rahmetli Menderes, Türkiye’yi gerçek anlamda yatırımlarla, kalkınmayla, refahla tanıştıran bir liderdi. CHP’liler kendisini sandıkta deviremeyince işi ne yaptılar, dar ağacına götürdüler. Rahmetli Özal, kendi deyimiyle ülkemizi çağ atlatmaya azletmişti. CHP kafası, Özal’ın başbakanlığına zaten tahammül edemiyordu. Cumhurbaşkanı olunca hepten zıvanadan çıktılar.” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, konuşmasını vatandaşlarla “Beraber yürüdük biz bu yollarda. Beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda bana her şey sizi hatırlatıyor, bana her şey Malatya’yı hatırlatıyor.” diyerek tamamladı.

Erdoğan’ın konuşması öncesinde AK Parti Malatya milletvekili adayları tanıtıldı.

Erdoğan konuşmasının ardından adaylarla vatandaşları selamladı.

Mitinge Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Öznur Çalık ve Mahir Ünal ile milletvekilleri katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan mitinglerde kullandığı tırın içerisinde yer alan haritada vatandaşlara hitap ettiği Malatya’nın üzerini raptiyeyle işaretledi.

Previous ArticleNext Article

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız” Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız” için yorumlar kapalı 244668

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ile Güçlenen, Türkiye’ye Güç Veren Kadınlar Programı’nda yaptığı konuşmada, “Geçmişte yaşadıklarımızdan ders alarak her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız. Türkiye Yüzyılı’nın hazırlıklarını ‘Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye’ ekseninde yürütüyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen Türkiye ile Güçlenen, Türkiye’ye Güç Veren Kadınlar Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” vesilesiyle bu programda olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyduğunu söyledi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı ile ekibine ve programa katkı veren herkese teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin ve tüm dünya kadınlarının ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü tebrik ediyor, 8 Mart’ın barışa, dostluğa, kardeşliğe, dayanışmaya vesile olmasını diliyorum. Bu anlamlı gün münasebetiyle Filistin ve Gazze’nin yüreği yaralı kadınları başta olmak üzere gönül coğrafyamızın dört bir yanındaki onurlu ve kahraman kadınlara en kalbi selam ve muhabbetlerimi gönderiyorum. Buradan dünyanın tüm emekçi kadınlarını, mazlum kadınlarını, mağdur kadınlarını yürekten selamlıyorum. Vatanımız, bayrağımız, bağımsızlığımız için canlarını ortaya koyan ülkemizin tüm yiğit kadınlarını rahmetle yâd ediyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehitlerin her biri birer metanet abidesi olan anne ve babalarına, geride boynu bükük, gözü yaşlı, kalbi mahzun bıraktıkları eşlerine ve öksüzlerine Mevla’dan sabırlar dilediğini ifade etti.

Ülkedeki 81 vilayetin tamamında 922 ilçenin her birinde anne, eş, kardeş ve evlat olarak hayata anlam katan kadınlara özellikle şükranlarını sunduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yine 8 Mart vesilesiyle vatana, millete, ümmete ve tüm insanlığa hayırlı evlatlar yetiştirebilmek için ömürlerini harcayan, elleri öpülesi annelerimize özellikle teşekkürlerimi ifade ediyorum. Kendi merhum anneciğim başta olmak üzere vefat eden annelerin hepsine Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlıklı, hayırlı ömürler niyaz ediyorum. Son olarak eşimin ve sevgili kızlarımın da 8 Mart Kadınlar Günü’nü gönülden tebrik ediyor, bu anlamlı günün tüm kadınlar için hayırlı olmasını, hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.

“YILIN KALAN 364 GÜNÜ DE KADINLARIN GÜNÜDÜR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 gün sonra seçimin gerçekleştirileceğini, sandıklara gidileceğini, belediye başkanlığından meclis üyeliklerine ve muhtarlıklara kadar her kademede kadın adayların seçimlere yoğun ilgi gösterdiğini gördüklerini belirtti.

Siyasete kadın elinin değmesini daima desteklemiş, siyasi hayatı boyunca kadınlarla beraber yol yürümüş biri olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri’ne hazırlanan tüm kadın belediye başkan adaylarını, meclis üyesi adaylarını, muhtar adaylarını selamlıyor, kendilerine şimdiden başarılar diliyorum. Tabii burada bir hususu vurgulamayı özellikle görev addediyorum. Sadece 8 Mart değil, yılın kalan 364 günü de esasen kadınların günüdür, öyle olmalıdır. Kadınların şahsi hayatımızın yanı sıra devletimiz, milletimiz ve insanlığa yaptığı katkılar, yılda sadece bir güne hapsedilemeyecek kadar büyüktür, önemlidir, kıymetlidir. Bizim nazarımızda, 8 Mart’ı diğer günlerden ayıran yegâne husus, hayatı paylaştığımız kadınlara olan minnettarlığımızı, şu an olduğu gibi çeşitli programlarla ifade etmemize vesile olmasıdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 8 Mart’ı aracı kılarak, devletin kadınlara yönelik politikalarını gözden geçirdiklerini, nerede bir eksik, nerede bir sorun tespit ederlerse onu gidermeye çalıştıklarını söyledi.

Kendilerini bugüne kadar asla sloganlara hapsetmediklerini, kadın politikalarında her zaman en idealin, en iyinin, ülke, millet ve kadınlar için en hayırlı olanın peşinden koştuklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla kadınlarla buluşmalarında şiddetin önlenmesinden kadının güçlendirilmesine, istihdamdan hak ve özgürlüklere kadar geniş bir yelpazede yeni projeler, programlar, stratejik belgeleri açıkladıklarını belirtti.

“AMACIMIZ SIRASIYLA KADINI, AİLEYİ VE ÜLKEMİZİ GÜÇLENDİRMEKTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların insan onuruna yakışan bir hayat sürmeleri, her alanda daha aktif rol almaları, hak, fırsat ve imkânlardan adil bir şekilde faydalanmaları için ne gerekiyorsa yaptıklarını ve yapacaklarını vurgulayarak, destek mekanizmalarıyla reform paketleriyle yenilikçi uygulamalarla kadının ekonomik ve sosyal statüsünü güçlendirmeye gayret ettiklerini dile getirdi.

Bunun en son örneğinin, Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2024-2028 yılları arasını kapsayan Strateji Belgemiz, 5 ana sütun üzerinde yükselmektedir. Aile Bakanı’mızın şahsında 5 temel amaç, 20 strateji, 83 faaliyetten oluşan bu belgenin hazırlanmasında emeği geçenleri tebrik ediyorum. Kamu kurumlarımızın yanı sıra özel sektörümüzün, iş dünyamızın ve sivil toplum kuruluşlarımızın da belgenin layıkıyla hayata geçirilmesi için üzerlerine düşen görevleri yapacaklarına inanıyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet’in ilk asrını tamamlayıp Türkiye Yüzyılı vizyonuyla ikinci asrına yelken açtıklarını anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçmişte yaşadıklarımızdan ders alarak her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız. Türkiye Yüzyılı’nın hazırlıklarını ‘Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye’ ekseninde yürütüyoruz. Amacımız sırasıyla kadını, aileyi ve ülkemizi güçlendirmektir. Burada bir hususu özellikle ifade etmek isterim; biliyorsunuz bizim inancımızda ve kültürümüzde aile toplumun temel direğidir. Yeryüzüne indirilen ilk insanlar olan Hazreti Adem aleyhissalatü vesselam ve Hazreti Havva validemiz aynı zamanda ilk ailedir. Hazreti Adem ve Hazreti Havva ile başlayan aile kurumu tarih boyunca insanı insan yapan değerlerin yaşatılmasına, yeni nesillere aktarılmasına imkan sağlamıştır.”

“GÜÇLÜ AİLE SADECE MİLLET VE DEVLET OLARAK BEKAMIZIN DEĞİL, AYNI ZAMANDA GELECEĞİMİZİN DE GARANTİSİDİR”

Ailenin, bireyleri ayakta tuttuğunu, toplumu yozlaşmalara karşı koruduğunu, iyi, güzel ve doğru olanın yaşayarak öğretilmesini temin ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, aile kavramıyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Şurası tartışmasız bir gerçektir ki aile ne kadar güçlüyse bireyler ve toplum da o derece güçlü, muhkem ve diri olmuştur. Aynı şekilde ailenin zayıfladığı, aile kurumunun yara aldığı dönemlerde kadın, erkek, çocuk fark etmeksizin tüm bireyler de kötüye gitmiş, toplum kan kaybetmiş, zafiyet yaşamıştır. Bu bakımdan, güçlü aile sadece millet ve devlet olarak bekamızın değil, aynı zamanda geleceğimizin de garantisidir. Güçlü ailenin ilk ve en önemli şartı ise hiç şüphesiz güçlü kadındır. Hâl böyleyken aile ile kadını ayıran, kadını ailenin karşısına yerleştiren, kadın ve aile arasında duvarlar ören her türlü yaklaşımı reddediyoruz. Farklı ambalajlar içinde toplumumuza sunulan bu tür bakış açılarını sadece milletimizin değil tüm insanlığın istikbali adına tehlikeli buluyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de aile kavramına karşı alerjisi olan bir kesimin eskiden beri olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: “Bunlar, modernleşme ve Batılılaşma iddiasıyla aile mefhumuna karşı âdeta savaş ilan etmiş durumdalar. Öyle bozuk bir bakış açısından bahsediyoruz ki Bakanlığımızın adında yer alan ‘aile’ kavramından bile rahatsız oluyorlar. Bunların bir başka özelliği de lafa gelince özgürlüğü, demokrasiyi, insan hak ve hukukunu kimseye bırakmamalarıdır. Ama kendi kalıplarına uymayan herkesi ötekileştirenler de yine bunlardır. Sorsanız, ‘Kadın haklarını savunuyoruz’ derler. Fakat 28 Şubatvari vesayet dönemlerinde kadınların eğitim, çalışma ve siyasi temsil haklarının gasbedilmesine aleni destek verirler. Kadının ve ailenin en büyük düşmanı olan ‘cinsiyetsizleştirme politikaları’na karşı tek bir cümle kurmazlar.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı şekilde, kendileriyle aynı ideolojik kabileye mensup bazı kibirli siyasetçilerin başımızın tacı olan ev hanımlarını aşağılaması, ev kadınlarını hor, hakir görmesi karşısında gıklarını dahi çıkarmazlar. Kendi mahallelerindeki kadına yönelik tacizleri, şiddeti, ayrımcılığı, haksız uygulamaları asla gündeme getirmezler. Yani, söz konusu gerçekten kadınların temsil, eğitim, çalışma ve kamusal alanda özgürce var olma hakları olunca bunlar ya yasakçılığın ya da çifte standardın yanında saf tutarlar” dedi.

“TÜRKİYE OLARAK KENDİ DURUŞUMUZU SERGİLİYOR, MÜCADELEMİZİ KARARLILIKLA YÜRÜTÜYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bahsettiği ikircikli tablonun sadece Türkiye için değil, dünyadaki pek çok kuruluş için de geçerli olduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Soruyorum sizlere, dünyada ‘kadın hakları’ diye ortalığı ayağa kaldıranların, 7 Ekim’den beri Filistin’de katledilen, çoğu kadın ve çocuk 32 bini aşkın masum için seslerini yükselttiklerini sizler hiç duydunuz mu? İnsanlığın geri kalanına sürekli hak hukuk dersi verenlerin İsrail’in soykırım politikaları karşısında harekete geçtiğini hiç gördünüz mü? Ülkelere basın özgürlüğü karnesi düzenleyenlerin İsrail’in katlettiği 100’ü aşkın gazeteciyle ilgili tepkilerine şahit oldunuz mu? Son raporunda Türkiye’yi eleştiren Avrupa Konseyi’nden ve diğer Avrupa Birliği (AB) kurumlarından bugüne kadar İsrail’e gizli açık destek dışında bir beyan işittiniz mi?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Peki, Suriye’den Filistin’e kadar hemen burunlarının dibindeki bölgelerde on binlerce kadın ve çocuğun vahşice katledilmesine tepkisiz kalanları diğer konularda biz nasıl ciddiye alacağız? Filistin halkının soykırıma uğramasına ses çıkarmayanların, bu katliamları görmezden gelenlerin tutarlı, etkili ve tarafsız olabilmesi mümkün mü? Elbette mümkün değil. Suriye’deki, Filistin’deki, Arakan’daki, Türkistan’daki ve diğer İslam beldelerindeki hak ihlalleri karşısında kıllarını dahi kıpırdatmayanların başkalarıyla ilgili beyanları lafügüzaf hükmündedir” diye ekledi.

Türkiye olarak diplomatik girişimlerle yardımlarla kamuoyu oluşturma çabalarıyla kendi duruşlarını sergilediklerini, mücadelelerini kararlılıkla yürüttüklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü biz onlar gibi riyakâr değiliz. İnşallah hiçbir zaman da olmayacağız” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE’Yİ TARİHİNİN EN AYDINLIK, EN ÖZGÜRLÜKÇÜ HER AÇIDAN EN GÜÇLÜ GÜNLERİNE BİRLİKTE KAVUŞTURDUK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim inancımız cenneti anaların ayakları altına sermiştir. Millet olarak tarihimiz, kadınların başarıları ve fedakârlıklarıyla örülmüştür Nene Hatun’dan Nezahat Onbaşı’ya, Şerife Bacı’dan Kara Fatma’ya kadar nice kadın kahramanlarımızın mücadelesini biz nasıl unutabiliriz? Bölücü terör örgütü tarafından şehit edilen Aybüke Yalçın öğretmenin ve daha nice kahramanımızın fedakârlıklarını nasıl yok sayabiliriz? 15 Temmuz gecesi ellerinde bayraklarla tanklara ve darbeci hainlere meydan okuyan kadınların cesaretlerini biz nasıl görmezden geliriz? Son 21 yılda yazılan başarı destanından kadınların emeğini, alın terini, katkısını, çabasını nasıl inkâr edebiliriz?” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şayet ekonomiden eğitime, güvenlikten tarıma, demokrasiden hak ve özgürlüklere varıncaya kadar her alanda ortada göz kamaştıran bir başarı varsa burada en az erkekler kadar kadınların da katkısı ve emeğinin olduğunu vurguladı.

Önlerine çıkartılan engellerden, hayatlarına kast etmeye varan saldırıların üstesinden hep kadınların desteğiyle geldiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Yürek yüreğe, omuz omuza verdik. Türkiye’yi tarihinin en aydınlık, en özgürlükçü her açıdan en güçlü günlerine birlikte kavuşturduk. Her kim, kadın hakları konusunda eski Türkiye’den övgüyle bahsediyorsa biliniz ki sizlerin mücadelesine kara çalıyor demektir. Çünkü hiçbir şey kolay olmadı, kolay elde edilmedi. 28 Şubat’ın karanlığından çıkmak öyle zahmetsiz, çilesiz olmadı. Sizler bugünkü haklarınızı üniversite kapılarında gözyaşı dökerek, sırf kıyafetinizden dolayı işinizden ayrılmak zorunda kalarak baskıya uğrasanız bile hukuk ve demokrasi içinde hareket ederek, gerektiğinde 15 Temmuz gecesi olduğu gibi darbecilere cesaretle meydan okuyarak yani hep mücadele ile elde ettiniz. Ne olursa olsun, yılmadınız. Geri adım atmadınız. Böylece siyasetten akademiye, bürokrasiden iş dünyasına, spordan sanata farklı alanlarda özgürce var oldunuz, başarıdan başarıya koştunuz. Biz de sizlerin bu asil ve zorlu mücadelenize sahip çıktık. Elimizdeki tüm imkânlarla sizlere destek olduk.”

“PEK ÇOK ALANDA TARİHÎ NİTELİKTE ADIMLAR ATTIK”

Kadının statüsünün güçlendirilmesi, kadınların önündeki engellerin kaldırılması, kadınlara iş, eğitim, temsil ve diğer alanlarda destek verilmesi hususlarında neler yapıldığını en iyi kadınların bildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başörtüsüne özgürlük başta olmak üzere kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapılmasını anayasa kuralı hâline getirdik. ŞÖNİM, kadın konuk evi, KADES, elektronik kelepçe gibi uygulamaları hayata geçirdik. Aile içi şiddeti şikâyete tabii olmaktan çıkardık. Daha pek çok alanda tarihî nitelikte adımlar attık. Bu çabalarımız neticesinde de en az bir eğitim düzeyini tamamlama oranı kadınlarda yüzde 70’lerden yüzde 90’lar seviyesine ulaştı” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Karar alma mekanizmalarında kadın temsil oranı 4-5 kat arttı. İstihdamdaki kadın sayısı 6 milyondan 10,5 milyona çıktı. Covid-19 salgını döneminde eşim Emine Erdoğan’ın liderliğinde başlatılan destek paketiyle, kadın girişimcilerimizin yanında olduğumuzu gösterdik. Bu kapsamda Halk Bankamız aracılığıyla son 3 yılda 220 bin kadın girişimcimize 60 milyar lira finansal destekte bulunduk. Daha bunun gibi burada saymaya kalksak nice reformu, hayal dahi edilemeyen atılımları son 21 yılda sizlerle beraber hayata geçirdik.”

“SİYASİ HAYATIMIZIN HİÇBİR SAFHASINDA KİMSENİN HAYAT TARZINA KARIŞMADIK”

Bu süreçlerde bir sürü asılsız ithamla, iftira ile saldırıyla da karşılaştıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, attıkları her adımın itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kadınlar arasındaki ayrımcılığa son veren reformlarımız bile hedef alındı. Bizi itham edenlerin aslında kendilerinin yasakçı ve baskıcı olduğunu, geride bıraktığımız 21 yıllık dönemde defalarca tecrübe ettik. Kadınlar konusunda aleyhimizde yürütülen onca propagandaya rağmen siyasi hayatımızın hiçbir safhasında kimsenin hayat tarzına karışmadık” diye konuştu.

Hem belediye başkanlığı hem de 21 yıllık iktidarlıkları döneminde bu tavırlarının aksine tek bir örnek gösterilemeyeceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün de aynı çevrelerin raf ömrü dolmuş söylemlerle kadınları tekrar korkutmaya çalıştığını üzülerek müşahede ediyoruz. Nefes alamayacaksınız, şu gelecek, bu olacak diyerek tamamı yalan, tamamı hezeyan ürünü ifadelerle güya kadınları kendilerine oy vermeye ikna edebileceklerini sanıyorlar. Aynı korku siyasetine 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde de başvurmuşlar ama milletin ve kadınların feraseti karşısında hezimete uğramışlardır. Biz kadınların haklarını kısıtlayıcı hiçbir adım atmadık ama bizi itham edenlerin ellerine güç geçtiğinde kadınlara nasıl hakaret ettiklerini, fiziki saldırıda bulunduklarını hep birlikte gördük, görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların 31 Mart’ta bir kez daha korku siyasetini ellerinin tersiyle iteceklerine yürekten inandığını ifade ederek, 31 Mart’ta İstanbul başta olmak üzere tüm şehirlerde kadınlardan yine güçlü destek beklediklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödüle layık görülen kadınları kutlayarak Türkiye’ye güç veren kadınlara teşekkürlerini iletti.

“Ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık” “Ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık” için yorumlar kapalı 120788

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya mitinginde yaptığı konuşmada, “Ülkemiz; Gezi olaylarından beri süren, 15 Temmuz’la daha da keskinleşen, 2018’den itibaren iyice alenileşen bölgesel ve küresel krizlerle daha da derinleşen sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Hamdolsun, önümüze hangi badire çıkarsa çıksın, ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık” dedi.

Kütahya mitinginde vatandaşlara hitap eden Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kütahya’nın, Anadolu’nun beylerbeyi olduğunu belirterek, kentin bugün de millî iradeye olan bağlılığıyla Türkiye’nin beylerbeyliğini hak ettiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen mayıs ayındaki seçim sonuçları için Kütahyalılara teşekkür ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gençler, Cumhur İttifakı’na milletvekilliğinde verdiğiniz yüzde 68 ve Cumhurbaşkanlığında şahsıma verdiğiniz yüzde 70 oranındaki destek için sizlere şükranlarımı sunuyorum. Şimdi 31 Mart’ta da aynı oyları vermeye hazır mıyız? Maşallah barekallah. Rabbim tüm Kütahyalı kardeşlerimden razı olsun. Mevla şu muhabbetimizi, şu dayanışmamızı daim eylesin. Şimdi de sizlerden Türkiye Yüzyılı belediyeciliği için, gerçek belediyecilik için destek istiyoruz. Hanımlar, bu konuda en çok size güveniyorum. Her zaman ne diyorum, kale içeriden fethedilir. Yani kaleyi sizler düşüreceksiniz. Şayet hanımlar çok iyi çalışırsa bu iş olur. Biz, kadının iradesinin üstesinden gelemeyeceği hiçbir zorluk tanımıyoruz. Öyleyse buradan, bu meydandan gerçek belediyecilik için söz veriyor musunuz? Gençler, hanımları duyuyorsunuz değil mi? Sizin de onlardan aşağı kalmamanız lazım.”

“ÜLKEMİZİN GÜVENLİĞİNE, İSTİKRARINA GÖZ DİKENLERE FIRSAT VERMEYECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’da 31 Mart seçimleri için adayları Cumhur İttifakı olarak ortak göstermediklerini hatırlatarak, “Eser ve hizmet siyasetinde yarışmak için ayrı adaylarla seçime girdik. Hayırda yarış olarak gördüğümüz bu centilmence rekabetin şehrimiz için en güzel şekilde neticelenmesini diliyorum” dedi.

Hangi partiye mensup olursa olsun Türkiye’nin her bireyinin, her Kütahyalının gönüllerinde ayrı bir yerinin olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Seçimler gelir geçer ama muhabbet baki kalır. Şu hasbilik gök kubbedeki bir hoş seda misali hep devam eder. Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi, dirliğimizi, kardeşliğimizi daim eylesin diyorum. Ülkemizin güvenliğine, istikrarına, kazanımlarına, hedeflerine göz dikenlere asla fırsat vermeyeceğiz. Bu millet, tarihine, kültürüne, inancına saldırarak sırtını terör örgütlerine dayayanlara, onlara en güzel dersi sandıklarda verdi. Şimdi beraber yol yürüyerek, hükûmette ve belediyede iktidar hülyalarına kapılanları rüyalarından uyandırmaya var mıyız? Bunu yapacağınıza ben inanıyorum.”

“TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONU ETRAFINDA KENETLENİP YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, emniyetten aldığı rakamlara göre mitinge 35 bin kişinin katıldığını aktararak, “Tabii sandıklara da bunun yansıması lazım. Kütahya’da hamdolsun böyle bir sıkıntımız inşallah yok” diye konuştu.

Şehirlerin bir kısmında yapılan kirli ittifakları takip ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “Kiminde listeler geç veriliyor. Aday isimleri sabahtan akşama sürekli değişiyor. Milletimiz de engin ferasetiyle kapalı kapılar ardında çevrilen dolapları, yapılan pazarlıkları, sahnelenen alicengiz oyunlarını çok iyi görüyor. Bugüne kadar olduğu gibi 31 Mart’ta da milletimizle omuz omuza verip, meydanı kirli ittifakların karanlık hesaplarına bırakmayacağız. Türkiye Yüzyılı vizyonu etrafında kenetlenip yolumuza devam edeceğiz. Ben hanımlara güveniyorum. Bu yolculukta Kütahya’nın da desteğini yanımızda göreceğimize yürekten inanıyorum.”

“Şimdi buradan, Millî Mücadele zaferinin ilk işaret fişeğinin atıldığı Kütahya’dan öyle bir ses verin ki, duymayan kalmasın” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “31 Mart’ta Türkiye Yüzyılı şehirleri için hazır mıyız? 31 Mart’ta Türkiye Yüzyılı şehirleri için kararlı mıyız? 31 Mart’ta gerçek belediyeciliği tercih ediyor muyuz? Bunun için seçim gününe kadar kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Kütahya’yla birlikte Türkiye haritasının tamamını Cumhur İttifakı’nın renkleriyle boyamaya var mıyız?” dedi.

Türkiye’nin Gezi olaylarından beri süren 15 Temmuz’da daha da keskinleşen, 2018’den itibaren iyice alenileşen, bölgesel ve küresel krizlerle daha da derinleşen sıkıntılı bir süreçten geçtiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Önümüze hangi badire çıkarsa çıksın ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık. Bu arada ciddi bedeller de ödedik, ödüyoruz. Millî birliğimize yönelik saldırıları bertaraf ederken yeri geldi darbecilere karşı canımız pahasına direndik yeri geldi sınırlarımıza dayanan teröristlerle boğuştuk. Cudi Dağı’nda onları mağaralara gömdük. Tendürek’te, Bestler Deresi’nde, Gabar’da gömdük ve Türkiye’de kendilerine yer bulamadılar” diye konuştu.

Hayat pahalılığıyla da mücadele edildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, en çok etkilenen kesimlerin başında emeklilerin bulunduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her ne kadar emekli maaşlarını bizden önceki dönemlerle kıyas edilemeyecek seviyelere çıkarmış olsak da gönlümüz vatandaşlarımızın hayatlarını daha iyi şartlarda sürdürmesini istiyor” ifadesini kullandı.

“HARCADIĞIMIZ HER KURUŞU, DEVLETİ VE MİLLETİYLE BİRLİKTE ÇALIŞIP KAZANMAK MECBURİYETİNDEYİZ”

Ekonominin diğer boyutlarının ötesinde hesap kitap işi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin gelirleri ve giderleri arasındaki denge tutturulamazsa tıpkı 1970’lerde ve 1990’lardaki gibi siyasi, sosyal ve ekonomik çalkantıların pençesine düşülmesinin kaçınılmaz olduğunu belirtti.

Türkiye’nin kimi ülkelerin sahip olduğu gibi karşılıksız elde ettiği gelir kaynaklarına sahip olmadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Biz harcadığımız her kuruşu, devleti ve milletiyle birlikte çalışıp kazanmak mecburiyetindeyiz. Mesela yaklaşık 11 trilyon lira giderle bağladığımız 2024 bütçemizi ele alalım. Bunun 1 trilyon liradan fazlasını deprem harcamalarına ayırdık. Devletin tüm çalışanları için yaklaşık 3 trilyon lira personel gideri var. Yatırımlar için 1,6 trilyon liraya yakın bir kaynak kullanılacak. Emekli maaşları için ayrılan miktar yaklaşık 3 trilyon liraya yakın, eğitim için 1,6 trilyon lira, sağlık için 1,6 trilyon lira, sosyal yardımlar için 500 milyar lira, mahallî idareler için 860 milyar lira tahsis edildi. Diğer kalemleri söylemiyorum bile.

En düşüğü 10 bin lira olan emekli maaşı ömrünü kendisinin ve ailesinin geçimi için harcamış vatandaşlarımız için yeterli mi? Elbette değil. Peki, emekli maaşlarını arzu ettiğimiz düzeye nasıl yükselteceğiz? Devlet ve millet olarak daha fazla çalışacak, daha çok gelir elde edecek, ortaya çıkan kazançtan da emeklilerimize hak ettikleri parayı vereceğiz.

Şimdi birileri çıkıyor emekli maaşlarına 7 bin lira, 10 bin lira seyyanen ekleyelim diyerek kendi akıllarınca emeklilerimizi tahrik ediyor. Bakınız bizim ülkemizde hâlihazırda 16 milyon emeklimiz var. Emekli maaşlarına 7 bin lira eklemek demek bütçeden yaklaşık 1,4 trilyon liralık, 10 bin lira eklemek demek 1,9 trilyon liralık bir kaynağı buraya aktarmak demektir. Mevcut maaşların tutarından söz etmiyorum. Sadece 7 bin lira veya 10 bin lira olarak ifade edilen ek artışın maliyetini anlatıyorum. Yani 2024 yılı boyunca ülkemizde tek çivi çakmasak tüm yatırım bütçesini buraya aktarsak bile bu gideri karşılamaya yetmiyor. Aynı şekilde deprem harcamalarının tamamını bu iş için kullansak yine yeterli gelmiyor. Eğitime, sağlığa, tek kuruş harcamadan her birinin tüm bütçesini buraya aktarsak ucu ucuna ya kurtarıyor ya kurtarmıyor. Askeriyle, polisiyle, eğitimcisiyle, sağlıkçısıyla tüm memuru ve işçisiyle devletin çalışanlarının yarısından fazlasına maaşlarını vermesek o zaman belki bu ilave gideri karşılayabiliriz. Burada konuştuğumuz emeklilerimizin mevcut maaşlarının maliyeti değil yapılması istenen ilave artışların tutarıdır.”

“YAPTIĞIMIZ HER İŞİN HESABINI 85 MİLYONUN TAMAMINA VERMEKLE MÜKELLEFİZ”

Seyyanen artışların emekli maaşları arasında yol açtığı adaletsizliğin farkında olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sırtında yumurta küfesi taşımayanların istedikleri gibi atıp tutabileceğini, sorumluluk makamında olmayanların her aklına eseni söyleyebildiğini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama milletin ülkeyi ve devleti yönetme görevini verdiği bizim için böyle bir durum asla söz konusu değil. Biz yaptığımız her işin hesabını 85 milyonun tamamına vermekle mükellefiz. Biz attığımız her adımı en ince detayına kadar hesaplamak zorundayız.” dedi.

Küresel ekonomik krizin dünyanın her yerinde çalışanlar ve emekliler başta olmak üzere büyük kitlelerin refah kaybına uğramasına yol açtığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin de kendi şartları çerçevesinde bu dalgadan etkilendiğini söyledi.

Tüm bunların üstüne geçen sene “asrın felaketi” olan çok büyük bir deprem yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece 6 Şubat depremlerinin ekonomiye maliyetinin 104 milyar dolar olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Buna rağmen hayat pahalılığı başta olmak üzere ekonomik dengeleri yeniden yerli yerine oturtmak için güçlü bir program uyguluyoruz. Bu yılsonundan itibaren programın olumlu sonuçlarını görmeye başlayacağız. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyüttükçe ortaya çıkan kazançtan her kesimden insanımız gibi emeklilerimiz de istifade edecek. Siz oturdukları yerden atıp tutanlara bakmayın. Onlar sadece istismar ve bozgunculuk peşinde koşuyor. Onların ne ülke ne millet ne de emeklilerimiz umurlarında. Bu ülkenin ve bu milletin asırlık meselelerini nasıl biz çözdüysek bugünkü sıkıntıların üstesinden gelecek olan da yine biziz. Milletimizden sabır ve metanet istiyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin son 21 yılının önceki dönemlerinden çok iyi olduğunu, yarınların da bugünden daha iyi olacağını belirtti.

İnsanları, karamsarlık bataklığına sürüklemek isteyenlerin tek derdinin buradan bir kaos çıkartıp ülkeyi kendilerine mecbur etmek olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendi partilerini öyle yönetiyor olabilirler ama bu millet kendi geleceği konusunda onların sinsi oyunlarına eyvallah etmez. Ne diyor üstat? ‘Yarın elbet bizim, elbet bizimdir. Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir’ Allah’ın izniyle bu tekerleği tümsekte bırakmayarak Türkiye Yüzyılı bayrağını, kör dünyanın tepesine biz dikeceğiz” diye konuştu.

KÜTAHYA’YA 101 MİLYAR LİRANIN ÜZERİNDE YATIRIM

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin nereden nereye geldiğinin en büyük ispatının şehirlere yaptıkları yatırımlar olduğunu ifade etti.

Bu kapsamda son 21 yılda Kütahya’ya 101 milyar liranın üzerinde yatırım yaptıklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimde 2 bin 900 yeni derslik inşa ettiklerini, şehre ikinci devlet üniversitesi olarak Kütahya Sağlık Üniversitesi’ni kurduklarını dile getirdi.

Gençlik ve sporda yükseköğrenim yurt yatak kapasitesini 12 bin 493’e çıkardıklarına, 61 spor tesisi inşa ettiklerine, Kütahya’ya kendine yakışacak bir stadyum kazandırmak için çalışmalara başladıklarına değinen Erdoğan, sosyal yardımlarda Kütahyalı ihtiyaç sahiplerine 2,6 milyar lira tutarında kaynak aktardıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlıkta 320 yataklı Evliya Çelebi Devlet Hastanesi başta olmak üzere toplamda 1050 yataklı 11 hastaneyle birlikte 43 sağlık tesisi inşa ettiklerini aktardı.

Toplam 610 yataklı Kütahya Şehir Hastanesinin inşasında sona geldiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, son teknik testlerini de tamamladıktan sonra hastaneyi vatandaşın hizmetine sunacaklarını bildirdi.

Şehrin ihtiyacına göre önümüzdeki dönemde 800 yataklı bir eğitim araştırma hastanesini de gündeme alabileceklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ayrıca, Domaniç Entegre İlçe Hastanemizin inşası başta olmak üzere beş sağlık tesisinin yapımına devam ediyoruz. Kütahya’da TOKİ kanalıyla 12 bin 802 konutun yapımını tamamlayıp hak sahiplerine teslim ettik. 1521 konutun yapımı sürüyor. Kütahya’da 9,2 milyon metrekare alanda kentsel dönüşüm çalışması yürütüyoruz. Şehrimizdeki altı millet bahçesi projesinden üçünü tamamlayıp hizmete sunduk, diğerleriyle ilgili çalışmalar devam ediyor. Ulaştırmada, Kütahya’da 24 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol uzunluğunu 359 kilometreye çıkardık. Abide-Simav yolunun ilk 15 kilometrelik kısmını tamamladık, kalanıyla ilgili hazırlıklara devam ediyoruz. Abide-Pazarlar ve Emet-Simav yolları ile Germiyan ve Zafertepe kavşaklarını bu sene bitiriyoruz.”

DOĞAL GAZ YATIRIMLARI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çavdarhisar-Abide, Dursunbey-Tavşanlı, Hisarcık-Gediz yollarını önümüzdeki sene tamamlayacaklarını, şehrin hem Eskişehir, Afyonkarahisar çıkışlarında trafiği rahatlatacak hem de organize sanayi bölgeleri arasındaki ulaşımı kolaylaştıracak bir yol projesini hayata geçireceklerini söyledi.

Ayrıca mevcut projenin yerine şehrin daha yakınından geçecek bir çevre yolu projesi üzerinde de çalıştıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kütahya il sınırları içindeki bütün demir yollarını yeniledik. Eskişehir-Kütahya-Balıkesir hattını elektrikli, sinyalli hâle getirip modernize ettik. Eskişehir-Antalya Hızlı Tren Hattı hayata geçtiğinde inşallah duraklarından biri de Kütahya olacak. Kütahya’ya 21 baraj ve sekiz gölet inşa ettik. Beş baraj ile bir gölet daha inşa ediyoruz. Son 21 yılda inşa ettiğimiz sulama projeleriyle Kütahya’da, 168 bin dekar zirai araziyi sulamaya açtık. Yapımı devam eden 21 sulama tesisimiz ile toplam 204 bin dekar araziyi daha sulamaya açacağız. İnşa ettiğimiz 118 adet taşkın koruma tesisiyle, Kütahya şehir merkezi ile 144 yerleşim yeri ve 11 bin dekar araziyi taşkın zararlarından koruduk. Sekiz adet dere ıslahının inşası sürüyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahyalı çiftçilere yaklaşık 16 milyar lira tutarında tarımsal hibe desteği verdiklerini ifade etti.

Kütahya’da altı yeni organize sanayi bölgesi, bir teknopark, dokuz araştırma geliştirme merkezi kurduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Biraz sonra açılışını yapacağımız seramik fabrikasıyla Kütahya’nın bu alandaki marka değerini küresel ölçekte güçlendiriyoruz. İstihdamı desteklemek için Kütahya’daki işverenlere toplam 3 milyar lirayı aşan prim teşviki verdik. Enerjide, Kütahya, Çavdarhisar, Çitgöl, Demirci, Emet, Gediz, Hisarcık, Kuruçay, Simav ve Tavşanlı’ya doğal gazı getirdik. Bu yıl içinde Eskigediz ve Seyitömer’e, 2026 yılında ise Altıntaş ve Domaniç’e doğal gaz arzı sağlamayı hedefliyoruz. Hedefimiz, en kısa sürede Kütahya’da doğal gaz olmayan ilçe ve belde kalmayacaktır.”

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, NG KÜTAHYA SERAMİK 100. YIL FABRİKALARI AÇILIŞ TÖRENİ’NE KATILDI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’daki programı kapsamında, NG Kütahya Seramik 100. Yıl Fabrikaları Açılış Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.

Nafi Güral’ın kurduğu Kütahya Seramik’in üretim yolculuğundaki 35 yılını geride bıraktığını, 8 fabrikaya ve 54 milyon metrekare üretim kapasitesine ulaştığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’da üretilen bu seramiklerin 81 vilayetin yanı sıra 5 kıtada 79 ülkeye ihraç edildiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Açılan her yeni fabrika ihracatımızda yeni bir ivme, cari açığımızın kapanmasına katkı demektir. Bugün yatırım bedeli 140 milyon avro, kapalı alanı 126 bin metrekare olan iki yeni fabrikayı daha hizmete açıyoruz. NG Kütahya Seramik 100. Yıl Fabrikaları’nın ülkemize, şehrimize, grubumuza, çalışanlarımıza hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin İtalya ve İspanya gibi bu alanda dünyanın önde gelen ülkelerinde bile olmayan gelişmiş teknolojilere sahip üretim imkânına kavuştuğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde seramik üretiminin yanı sıra turizmde de önemli yatırımları olan grubun, istihdam kapasitesinin 5 bin 750 kişiye çıkmasını da takdirle karşıladığını kaydetti.

Dijital dönüşümü fabrikalarında en üst seviyelerde uygulayan grubun su, ham madde ve ambalaj atıklarının geri kazandırılması konusunda da ileri seviyeye ulaştığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, fabrika çatılarına kurulan ve tamamı üretimde kullanılan 25 megavat gücündeki güneş enerjisi santrallerinin, yenilenebilir enerji alanında da örnek bir yaklaşıma işaret ettiğini söyledi.

“ÜLKEMİZİ DÜNYANIN ÖNDE GELEN TEDARİKÇİLERİ ARASINA ÇIKARTACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyümek mecburiyetinde olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: “Sadece kâğıt üzerinde ekonomik görünümü iyileştirmek adına yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı büyümeden asla taviz veremeyiz. Makro dengelerle ilgili sorunlarımızı sanayide, teknolojide, ticarette, tarımda, turizmde ve diğer alanlarda büyümeyi sürdürerek çözeceğiz. Dünyanın en gelişmiş, en zengin ülkelerine baktığımızda onların da istihdam ve üretim merkezli bir ekonomik işleyişi hayata geçirmeye çalıştıklarına şahit oluyoruz. Bir dönem terk ettikleri üretim, bugün gelişmiş ülkelerin en kritik yumuşak karnı hâline gelmiştir. Türkiye’yi böyle bir duruma asla düşürmeyeceğiz. Savunma sanayinden seramik sektörüne kadar her alanda tasarımıyla, üretimiyle, ihracatıyla ülkemizi dünyanın önde gelen tedarikçileri arasına çıkartacağız.”

Kütahya’nın giderek büyüyen seramik üretimi kapasitesini sadece toprağa ve kimyaya dayalı bir sektörün gelişmesi olarak görmediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’daki bu ivmenin ülkenin Türkiye Yüzyılı’na hazırlanışının işareti olduğunu belirtti.

“MİLLETİMİZE VERDİĞİMİZ HER SÖZÜ YERİNE GETİRMEK İÇİN VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞTIK, ÇABALADIK”

İkinci Dünya Savaşı sonrasında başlayıp iktidarlarına kadar devam eden dönemlerdeki siyasi ve ekonomik gecikmeler yaşanmasaydı Türkiye’nin bugün çok daha farklı bir yerde olacağını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletin sorumluluk verdiği kişiler olarak bize düşen kaçan fırsatlara bakıp hayıflanmak değil, hem eskinin kayıplarını telafi etmek hem geleceğin hedeflerini inşa etmektir. Bundan 13 sene önce 2023 hedeflerimizi açıkladığımızda birileri kendi akıllarınca bizimle dalga geçmiş, projelerimizi küçümsemişti. Yaşadığımız onca badireye rağmen 2023 hedeflerinin önemli bir kısmını hayata geçirmiş birisi olarak karşınızdayım” diye konuştu.

Şimdi de Türk milletine “Türkiye Yüzyılı” sözlerinin olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vizyonu sağlam toplumsal yapı, istikrarlı ve güçlü ekonomi, adalet ve özgürlük, Türkiye eksenli küresel dönüşüm, huzurlu ve güvenli gelecek başlıkları altında tadat ederek millete sunduklarını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, birileri gibi söz verip de sonra kulağının üzerine yatanlardan olmadıklarını belirterek, şunları paylaştı: “Milletimize verdiğimiz her sözün takipçisi olduk, her sözü yerine getirmek için var gücümüzle çalıştık, çabaladık. Eksiklerimiz elbette olmuştur ama ülkemize ve milletimize sağladığımız kazanımların büyüklüğünü kimse inkâr edemez. Artık bundan sonra milletimize karşı sorumluluğumuz Türkiye Yüzyılı bayrağını zirveye çıkarmaktır. Allah’ın izniyle Türkiye Yüzyılı’nın inşasını da tamamladıktan sonra emaneti gençlere teslim edip köşemize çekileceğiz. Bu duygularla bir kez daha fabrikaların hayırlı ve bereketli olmasını diliyoruz. Tekrarını, tekrarını bekliyoruz.”

NG Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Kütahya Porselen Sanat Evi tarafından üretilen ve ortasında ayet yazılı el sanatı porselen tabak hediye etti. Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekiler kurdeleyi keserek NG Kütahya Seramik 100. Yıl Fabrikaları’nın açılışını yaptı ve fotoğraf çektirdi.

seers cmp badge