“Türkiye’yi kaybetme pahasına küçük hesapların peşine düşenler yarın çok pişman olacaktır” “Türkiye’yi kaybetme pahasına küçük hesapların peşine düşenler yarın çok pişman olacaktır” için yorumlar kapalı 90380

Bayburt Buluşması programında yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’ye güvenen, Türkiye’ye yatırım yapan, Türkiye’yle birlikte yol yürüyen herkes mutlaka kazanır. Türkiye’yi kaybetme pahasına küçük hesapların peşine düşenler ise, emin olun, yarın çok pişman olacaktır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bayburt Buluşması programına katıldı. Cumhuriyet Caddesinde gerçekleşen programda Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir konuşma yaptı.

“BAYBURT İSTİKLALİN VE İSTİKBALİN ÖNEMİNİ ÇOK İYİ BİLİR”

Konuşmasında kendisine verdikleri destek dolayısıyla Bayburtlulara teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ordu’da yaşanan sel felaketinden etkilenen vatandaşlara da geçmiş olsun temennisini dile getirdi. Tekrar Bayburt’ta olmaktan duyduğu memnuniyeti ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılışını yapacakları Gümüşhane Çevre Yolu’nun Bayburtlulara da yönelik bir hizmet olduğunu belirterek hayırlı olması temennisinde bulundu ve şöyle konuştu: “Dolar, molar bizim yollarımızı kesmez, hiç endişe etmeyin. Ama buradan yine söylüyorum; yastığının altında doları, avrosu, altını olan varsa bunu gitsin Türk Lirasıyla bankalarımızda bozdursun. Bu bir millî yerli mücadeledir. Bu bize karşı ekonomik savaş ilan edenlere benim milletimin cevabı olacaktır. Bugün için değil de ne zaman? Onun için yerli paramızla inşallah bunlara cevabı verelim.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ecdadın Malazgirt’ten önce Bayburt’ta kendini göstererek buraları yurt hâline getirdiğini vurgulayarak Bayburt’un her dönem kritik bir konumda yer aldığının altını çizdi. Osmanlı döneminde sancak merkezi olan Bayburt’un işgali de, özgürlüğü de tattığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onun için Bayburt istiklalin ve istikbalin önemini çok iyi bilir. Bu bakımdan yastık altındaki dövizleri, dolarları, avroları, varsa altınlarınızı gelin yerli parayla değiştirin ve bunlara karşı en önemli cevabı milletçe hep birlikte verelim” dedi

“MİLLETİMİZ ÖZGÜRLÜĞÜNE VE DEMOKRASİSİNE OLDUĞU GİBİ EKONOMİSİNE DE SAHİP ÇIKTI”

Bu mücadelede, yedi düvele karşı meydan okumaktan asla çekinmediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu uğurda dünyanın en eli kanlı teröristlerinin tepesine binmekten çekinmedik, çekinmeyiz. Bu uğurda içimize sokulmuş ihanet çetelerinin kafalarını kopartmaktan çekinmedik, çekinmeyiz. Çünkü biz sadece ve sadece Hakk’a ve halka karşı sorumlu olduğumuzu biliyoruz. Bizim sorumluluğumuz size. Bizim sorumluğumuz George, Hans’a değil, Ahmet’e, Mehmet’e, Ayşe’ye, Fatma’ya. Bizim size sorumluluğumuz var. Biz bu millete hizmetkâr olmak için bu yola çıktık, efendi olmak için değil” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’ye diz çöktürmek için bugüne kadar yapılmayan şey kalmadığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü. “Koskoca Osmanlı çınarını bin bir türlü tuzakla, bin bir türlü hileyle, bin bir türlü ittifakla yıktılar. Milletimizin büyük fedakârlıklarla yeniden hayat verdiği o Cumhuriyet fidanı özellikle son dönemde yeniden ulu bir çınar olma yoluna girdi. Onlar darbelerle, muhtıralarla demokrasimizi felç etmeye çalıştılar, milletimiz her seferinde sandıkta yeniden iradesine sahip çıktı, demokrasiye güç verdi, hayat verdi. Onlar koalisyonlarla, ekonomik krizlerle siyaseti etkisiz hâle getirerek gövdemizi baltalamaya kalktılar. Milletimiz özgürlüğüne ve demokrasisine olduğu gibi ekonomisine de sahip çıktı, alın teriyle, emeğiyle Türkiye’yi yeniden ayağa kaldırdı. Milletimiz kimin kendisi için çalıştığını, kimin kendi hırsı için ortada dolaştığını gayet iyi biliyor, onun için ülkemizin geleceğinden umutluyuz.”

“YÖNETİM DEĞİŞİKLİĞİNİ TAM BİR DEMOKRATİK OLGUNLUK İÇİNDE GERÇEKLEŞTİRDİK”

Türkiye’nin, 24 Haziran’da gerçekten çok büyük, sadece kendi tarihinde değil, dünyada parmakla gösterilecek bir demokrasi şöleni yaşadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyanın pek çok yerinde krizler, çatışmalar, kavgalar, acılar pahasına neticelendirilebilecek bir yönetim değişikliğini, tam bir demokratik olgunluk içinde gerçekleştirdik. Parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçişi başarıyla tamamladık. Bu sürecin asıl mimarı, hiç şüphesiz bizatihi milletimin kendisidir. Sadece bu başarı dahi, Türkiye’ye dünya demokrasileri içinde en üstlerde yer alma hakkını verir” şeklinde konuştu.

“Biz böylesine önemli bir süreci hukuka ve insan haklarına uygun şekilde nihayete erdirmekten dolayı takdir beklerken, ülkemize yönelik anlamsız bir saldırı dalgasıyla karşı karşıya kaldık” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “15 Temmuz gecesi demokrasinin değil, darbecilerin yanında yer alanlar, 24 Haziran’dan sonra da milletin iradesine saygı duymak yerine bambaşka yollara saptılar. Bazı ülkeler Türkiye’nin taraf olduğu tüm meselelerde darbecileri koruyan, teröristleri bağrına basan, hak ve hukuk tanımayan bir tavır içine girdiler. Ekonomimizde son günlerde yaşanan olumsuzluklar da bu çarpıklığın farklı bir boyutudur.”

“BİZİM HİÇBİR ÜLKEYE YÖNELİK ÖZEL BİR HUSUMETİMİZ YOK”

Konuşmasının devamında, “Türkiye’nin, ne makroekonomik verilerinde ne üretim gücünde ne istihdam düzeyinde ne bankacılık sisteminde en küçük bir sıkıntı olmadığı hâlde, suni finansal istikrarsızlık dalgalarına maruz kalıyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gerçekten çok basit bir takım görüş ayrılıkları bina edilen bu saldırıların sebeplerinin çok başka olduğu açıkça ortadadır. Bu tarz yaklaşımlar sergileyen ülkelerle aramızdaki ilişkiler, telafisi mümkün olmayacak zararlar görme noktasına gelmiştir. Bizim, hiçbir ülkeye yönelik özel bir husumetimiz yoktur. Tüm ülkelerle çıkarlarımızın uyuştuğu noktalarda iş birliği yapıyor, ayrıştığı noktalarda da meselelerimizi müzakereler yoluyla çözmeye çalışıyoruz. Ama konu Türkiye’yi köşeye sıkıştırıp, egemenlik haklarımıza halel getirecek bir takım tavizler verdirmeye geldiğinde, iş değişir” açıklamasında bulundu.

“TÜM OLUMSUZ İHTİMALLERE KARŞI HAZIRLIKLARIMIZ VAR”

Sözlerine “Kusura bakmasınlar, bizim bu noktada kimseye eyvallahımız olmaz, olamaz” şeklinde devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan “Tanktan, uçaktan, toptan, kurşundan korkmayan bu millet bu tarz tehditlerden mi korkar? Böyle düşünenler bu milleti hiç tanımamışlar demektir. Eğer bugün 81 milyon vatandaşı ve yüz milyonlarca kardeşiyle dimdik ayakta duran bir Türkiye varsa, bunun sebebi her hâl ve şart altında kendi yolunda yürümeyi başaran bir millet oluşumuzdur” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin şöyle sürdürdü: “Bize karşı uzatılan her dost eline, açılan her dost yüreğine samimiyetle karşılık vermeye devam edeceğiz. Ülkemize karşı atılan her iyi niyetle adıma misliyle mukabele ettik, etmeyi sürdüreceğiz. Bununla birlikte tüm olumsuz ihtimallere karşı da hazırlıklarımız var. Döviz kuruna bakıp, faizlere bakıp ve tehditlerine bakıp el ovuşturanlar, hiç boşuna heveslenmesinler. Bunlar bizim için ancak, hedeflerimize yürüdüğümüz yolda dönemsel araçlar olabilir. Bu araç dün şu olur, yarın bir başka olur. Nitekim şimdiden İran’dan Rusya’ya, Çin’den kimi Avrupa ülkelerine kadar pek çok yerle farklı alternatifler konusunda önemli mesafeler kat etmiş durumdayız.”

“TÜRKİYE’Yİ İÇİNE HAPSEDİLMEYE ÇALIŞILDIĞI CENDEREDEN ÇIKARMANIN YOLU İLERİYE ATILMAKTIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’ye güvenen, Türkiye’ye yatırım yapan, Türkiye’yle birlikte yol yürüyen herkes mutlaka kazanır. Türkiye’yi kaybetme pahasına küçük hesapların peşine düşenler ise, emin olun, yarın çok pişman olacaktır” dedi.

Bu süreçte millete de çok önemli görevler düştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, vatandaşlara şöyle seslendi: “15 Temmuz gecesi darbecilere karşı bağımsızlığımızı nasıl canımız pahasına savunduysak, bugün maruz kaldığımız ekonomik saldırılara karşı da ülkemizi aynı kararlılıkla müdafaa etmemiz gerekiyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin savaş uçaklarıyla bombalanması neyse, ekonomimizin kur faiz sarmalıyla kuşatılması da odur. Darbecilere teslim olmadığımız, çıplak ellerimizle tankların karşısına dikildiğimiz gibi ekonomi tetikçilerine de teslim olmayacak, varımızla, yoğumuzla mücadele edeceğiz. Bu haramzadelere vereceğimiz en büyük cevap, daha çok çalışarak üretimi artırmak, ihracatı artırmak, istihdamı artırmak olacaktır.”

Sözlerinin devamında milletin tüm fertlerini ellerindeki imkânları üretim yolunda, ihracat yolunda, istihdam yolunda seferber etmeye davet eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Darbecilere karşı demokrasi nöbetlerine çıkıp yolları, meydanları doldurduğumuz gibi şimdi de çalışmak için sanayiden ticarete her alanda iş yerlerimizi, atölyelerimizi, fabrikalarımızı, bürolarımızı dolduralım. Türkiye’yi içine hapsedilmeye çalışıldığı cendereden çıkarmanın yolu kenara çekilmek değil ileriye atılmaktır” ifadelerini kullandı.

“BU MİLLET ARKAMIZDA OLDUĞU SÜRECE ÇÖZEMEYECEĞİMİZ KRİZ YOKTUR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan dünyada ve bölgede yaşanan hadiselerle uğraşırken asıl gündem olan ülkeyi kalkındırma, geliştirme hedeflerine de sıkı sıkıya sahip çıkıldığını ifade etti. Geçtiğimiz hafta 100 günlük icraat programlarını açıkladıklarına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, orta vadeli programın hazırlıklarının da Eylül başında biteceğini bildirdi. 2019-2023 dönemi stratejik planının Kasım ayı sonuna kadar tamamlamayı hedeflediklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Alınması gereken ilave tedbirlerle ilgili tüm kurumlarımız gece, gündüz çalışıyor. Günübirlik kararlarla değil en az önümüzdeki birkaç yılı kucaklayacak adımlarla yolumuza devam etmekte kararlıyız. Bunun için hiç kimsenin gözü kur tablosunda, faiz tablosunda olmasın. Herkesin daha ileriye bakmasını, asıl o büyük fotoğrafa bakmasını özellikle istiyorum. Yeni dönemde diğer hususlar yanında 81 ilimizin her birinin kalkınmasına, gelişmesine yönelik çalışmaları bizzat Cumhurbaşkanlığı bünyesinde takip edecek bir sistem kuruyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasının sonunda Bayburtlulara kendilerine verdikleri destek ve gösterdikleri teveccüh dolayısıyla teşekkür ederek “Bu millet, bu Bayburtlum arkamızda olduğu sürece Allah’ın izni ve yardımıyla üstesinden gelemeyeceğimiz mesele, çözemeyeceğimiz kriz, terör örgütü yoktur” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bayburt Buluşması programı çerçevesinde Bayraktar Köyü’nde bulunan Baksı Müzesi’ni ziyaret etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, müzenin kurucusu Hüsamettin Koçan’ın da hazır bulunduğu ziyarette sergilenen eserler ve yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldı.

Previous ArticleNext Article

“Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” için yorumlar kapalı 238981

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere gideceği Amerika Birleşik Devletleri’ne hareketinden önce yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor. Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla büyüme hedefimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) hareketi öncesinde Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’nin 78. Genel Kurulu’na iştirak etmek üzere New York’a doğru yola çıkacaklarını belirterek, BM üyesi tüm ülkelerin temsil edildiği Genel Kurul görüşmelerine 150’den fazla ülkenin devlet ve hükûmet başkanı düzeyinde katılımının beklendiğini söyledi.

Her yıl olduğu gibi bu sene de ABD’de son derece yoğun bir temas ve toplantı trafiğinin olacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl Genel Kurul genel görüşmelerinin “Güvenin yeniden tesisi ve küresel dayanışmanın yeniden canlandırılması” temasıyla yapıldığını aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genel Kurul görüşmelerinin ilk günü olan 19 Eylül Salı günü kendisinin de BM Genel Kurulu’na hitap edeceğini dile getirerek, konuşmasında kalkınmadan insani yardımlara, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından küresel dayanışmanın yeniden tesisine kadar attıkları adımlara değineceğini kaydetti.

Bu vesileyle uluslararası gündemdeki temel meselelere ilişkin görüşlerini de paylaşacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ayrıca mevcut küresel sınamalar karşısında Türkiye’nin oynadığı kritik rolü vurgulayacağız. Bir süredir her platformda dillendirdiğimiz ‘Dünya 5’ten büyüktür’ tespitimizin daha fazla kabul görmesinden memnuniyet duyuyoruz. Son olarak BM Genel Sekreteri Sayın Guterres bu konuda çok net bir tavır ortaya koydu. Sayın Genel Sekreter’in ‘2. Dünya Savaşı sonrası kurulan yapıların bugünün dünyasını yansıtmadığı’ tespitine biz de katılıyoruz. Bunu görüşmemizde kendisine de bizzat ifade edeceğim. Genel Kurul marjında BM Genel Sekreteri’nin yanı sıra çok sayıda ülkeden mevkidaşlarımla görüşmeler gerçekleştireceğim.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretinde ABD’de yaşayan vatandaşlar ve soydaş topluluklarla bir araya geleceğini belirterek, ayrıca düşünce kuruluşu temsilcileriyle de istişarelerinin olacağını anlattı.

ABD iş dünyasının seçkin üyeleri ile görüşerek Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları noktasında atılabilecek adımları ele alacaklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemizde 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin demokratik olgunluk içinde tamamlanmasının iş çevrelerinin Türkiye’ye yönelik ilgisini artırdığını görüyoruz. Gerek kabinemize gerek ekonomideki kurmay kadromuza gerekse kısa süre önce açıkladığımız Orta Vadeli Program’a uluslararası yatırımcılar büyük güven duyuyor. Sadece son 3 ayda rezervlerimizde 22 milyar dolarlık artış oldu. Bugün itibarıyla Merkez Bankamızın toplam brüt rezervleri 120 milyar doları geçmiş bulunuyor. Dünya Bankasının geçen hafta yaptığı açıklama, ülkemize duyulan güvenin bir başka örneğidir. İnşallah buna yakında yenileri eklenecektir. “

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamlelerin takdirle karşılandığını dile getirerek, “Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı, yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla kaliteli büyüme hedeflerimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

“KÜRESEL SİSTEMDE TAŞLARIN YERİNDEN OYNADIĞI BU DÖNEMİ ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ ADINA FIRSATA ÇEVİRMEKTE KARARLIYIZ”

Türkiye Yüzyılı vizyonunu hayata geçirmek için içeride ve dışarıda her türlü çabayı gösterdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Küresel sistemde taşların yerinden oynadığı bu dönemi ülkemiz ve milletimiz adına fırsata çevirmekte kararlıyız. Bu süreçte kavgadan, tartışmadan ve Bizans’ı çırak çıkartacak taht oyunlarından başlarını kaldıramayanları ise kendi hâllerine bırakacağız. Varsın onlar didişmeye, birbirlerine laf yetiştirmeye devam etsinler. Varsın onlar koltuklarını korumak için daha düne kadar savundukları tüm ilkeleri ayaklar altına alsın. Biz bunları asla önemsemiyoruz. Biz son 21 yıldır olduğu gibi yine sadece işimize bakıyoruz. Tüm vaktimizi ve enerjimizi milletimize hizmet için sarf ediyoruz. İnşallah bundan sonra da aynı hassasiyetle çalışmaya devam edeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçekleştirecekleri ziyaretler ve görüşmelerin ülke, millet ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.

“GELİŞMELERİ YAKINDAN TAKİP EDECEĞİZ”

Karabağ’da tansiyonun yeniden yükseldiği ve Azerbaycan ile Ermenistan liderleriyle görüştüğü hatırlatılarak, Ermenistan’ın tutumunu nasıl bulduğu ve kendisi öncülüğünde üçlü bir toplantı söz konusu olup olmayacağının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda tabii bizim öncülüğümüzde üçlü bir görüşme teklifimizi kendilerine ilettik ama bu konuda üçlüden öte biz dörtlü bir teklifte bulunduk. Yani değişik, buralarla ilgisi, alakası olmayan liderlerle değil, ‘Gelin şu anda işin içinde olan Sayın Putin, Sayın Aliyev, şahsım ve Paşinyan hep birlikte dörtlü olarak böyle bir toplantıyı yapalım. Adımı da ona göre atalım’ diye böyle bir teklifte bulunduk. Henüz bize olumlu-olumsuz bir dönüş olmadı ve konuyla ilgili Sayın Aliyev’le de daha da görüşeceğiz, olgunlaştıracağız ve gelişmeleri yakından takip edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20’de ABD Başkanı Joe Biden ile bir görüşme gerçekleştirildiği, burada İsveç’in NATO üyeliğinin de gündeme geldiği anımsatılarak, İsveç’te terör örgütü üyelerinin gösterilerinin devam etmesiyle ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, “Bu konuda özellikle Batı, ikide bir ‘İsveç, İsveç, İsveç’ diyor, biz de diyoruz ki ‘Bizim parlamentomuz kararı vermedikten sonra bizim kalkıp da yolda yürürken ‘evet’ veya ‘hayır’ dememiz mümkün değil. Öncelikle, İsveç’in üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki, şu anda İsveç üzerine düşen görevi yerine getiriyor mu? Bize ikide bir şunu söylüyorlar. İşte ‘Yasa hazırladılar.’ Yasayı hazırlamak yetmez, yasayı uygulamak gerekir. Şu anda İsveç ister anayasa ister yasa değişikliği, ne yaparsa yapsın ama kalkıp da teröristleri İsveç polisinin koruması altında gösteriye sevk ediyorlarsa bu ne demektir? Bunlar görevini yerine getirmiyor demektir ve yine terör eylemleri Stockholm caddelerinde devam ediyor demektir. O zaman bize verilen sözler tutulmuyor. Bize verilen sözler tutulmadığı zaman, benim parlamentom bu konuda nasıl bir tavır takınır, bunu herkes takdir etsin. Yani F-16’larla ilgili ne deniyor? ‘Temsilciler Meclisi karar vermeden bu olmaz.’ Tamam da şimdi orada Temsilciler Meclisi varsa benim de parlamentom var. Parlamentonun nasıl bir karar vereceğini ben kestirip atamam. Sevk etmekse, biz böyle bir talebi parlamentomuza sevk ederiz ama parlamentomuzdan nasıl bir karar çıkar, o parlamentomuzun takdirindedir.”

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 2022 raporunda yer alan Türkiye’nin AB’ye katılım süreciyle ilgili ifadeler hakkındaki değerlendirilmeleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Değerli arkadaşlar benim değerlendirmemi çok açık net öğrenmek istiyorsanız, Avrupa Birliği Türkiye’den kopmanın gayreti içerisinde. Avrupa Birliği’nin Türkiye’den kopuş hamlelerini yaptığı bu dönem içerisinde biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmelerimizi yaparız ve bu değerlendirmelerden sonra da Avrupa Birliği ile gerekirse yolları ayırabiliriz” şeklinde konuştu.

“Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” “Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” için yorumlar kapalı 256462

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde düzenlenen 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’na katılarak bir konuşma yaptı.

Bugünün 12 Eylül olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bundan tam 43 yıl önce Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemlerinden birine girdiğini söyledi.

Ülkenin darbe gününe nasıl geldiğinin ayrı bir hikâye, ayrı bir tartışma konusu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama darbe gününden itibaren; yüzbinlerce insanın gözaltına alındığı, binlerce kişinin idamla yargılandığı, ‘bir sağdan, bir soldan’ mantığıyla 50 kişinin idam edildiği, velhasıl, neredeyse her hanenin yaşanan acılardan nasibini aldığı o meşum günler hafızalarımızdan asla silinmedi, silinmeyecek. Şu Ulucanlar Cezaevi’nin, Mamak Cezaevi’nin, Diyarbakır Cezaevi’nin, Sağmalcılar Cezaevi’nin dili olsa da o günleri anlatsa” diye konuştu.

İdamından sonra yargılandığı suçla ilgisinin olmadığı ortaya çıkan veya Hüseyin Kurumahmutoğlu gibi işkenceyle öldürülen gençlerin vebalinin, darbecilerin yakasını öteki dünyada da bırakmayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Darbenin üzerinden 7-8 yıl geçtikten sonra, idamla yargılananlar dahil, dipçik darbeleriyle cezaevine tıkılanların tamamına yakını serbest kaldı. Sadece bu örnek bile, yargılamasından infazına tüm safhalarıyla, yapılan işin ne kadar göstermelik olduğunun işaretidir. Tabii 12 Eylül yönetiminin ülkemizin kalbine sapladığı en büyük hançer, üzerinde hâlâ konuştuğumuz, tartıştığımız 1982 darbe anayasasıdır. Her ne kadar 1987’den itibaren 23 kez değiştirilmiş, hatta 2017’de tarihî bir yönetim sistemi değişikliğine gidilmiş olsa da elimizdeki metin hâlâ bir darbe anayasasıdır.”

Yapılan değişikliklerin her birinin önem taşıdığını ancak her değişikliğin anayasanın yazım ve anlam bütünlüğünü bozduğunun da bir gerçek olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu amaçla, yaklaşık 10 yıl önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bir yeni anayasa çalışması başlattıklarını anımsattı.

“YENİ ANAYASA MESELESİ GÜNDEMİMİZİN İLK SIRALARINDA YER ALMAYI SÜRDÜRÜYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha önceki anayasa değişikliklerine göre en geniş siyasi katılımlı bu çalışma, muhalefet partilerinin, tabiri caizse ‘yan çizmeleri’ sebebiyle akim kaldı” dedi.

Buna rağmen ülkeyi yeni, sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasaya kavuşturma hedeflerinden vazgeçmediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçiş yapılırken anayasayı tümden yeniden yazma teklifimiz, yine muhalefetin uzlaşmaz tavrı sebebiyle maalesef hayata geçemedi. Yine de milletimize verdiğimiz sözün takipçisi olmayı sürdürdük. Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” diye konuştu.

Geçen yıl önce, anayasa konusunda söyleyecek sözü olan bilim insanlarının ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı bir dizi çalıştay düzenlediklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ardından da diğer siyasi partilerle müzakereye esas olacak ve millete takdim edecekleri kendi anayasa metinlerini hazırladıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Maalesef bu süreçte, Cumhur İttifakı ortakları MHP ve AK Parti dışında yeni bir anayasa metni hazırlayan siyasi teşekkül çıkmadı. Muhalefet cenahı; sürekli lafını etmesine, her fırsatta istismarını yapmasına rağmen, iş somut adım atmaya geldiğinde, hemen dümeni başka tarafa kırıp, ortadan kayboluyor. Bu defa da aynısını yaptılar. Yeni bir anayasa yerine, ‘dostlar alışverişte görsün’ kabilinden tutarsız ve anlamsız bir metni ortaya atıp kendi dünyalarına daldılar. Gerçi, onlara da hak vermemek elde değil. Parti içinde ayrı kavga, ittifak ortakları arasında ayrı kavga. Yurt içine ayrı selam, yurt dışına ayrı selam. Herkes kendi kişisel hesaplarının ve kavgalarının içine bu kadar gömülmüşken, yeni anayasa gibi vakit, emek ve birikim gerektiren bir konuyla kim, niye uğraşsın ki. Ama bizim milletimize karşı hem sorumluluğumuz hem sözümüz var. Bunun için yeni anayasa meselesi daima gündemimizin ilk sıralarında yer almayı sürdürüyor. İletişim Başkanlığımız ile Hukuk Politikaları Kurulumuzun düzenlediği bu sempozyumu da yeni anayasa kararlılığımızın bir ifadesi olarak görüyorum. Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenleri ve katılımcıları tebrik ediyorum. Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız.”

“TÜRKİYE, ÇOK DAHA İYİ BİR ANAYASAYI ZİYADESİYLE HAK EDİYOR”

Dünyada, Birleşmiş Milletlerde temsil edilen ülke sayısı kadar anayasa olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ülkenin kendi tarihine, siyasi, sosyal ve kültürel yapısına, ihtiyaçlarına göre ayrı bir anayasa süreci yaşadığını kaydetti.

Türkiye’nin anayasa geçmişinin de 200 yılı bulduğunu, Cumhuriyet döneminde de muhtelif anayasa tecrübeleri olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak 27 Mayıs 1960’tan itibaren anayasalarımız, maalesef, darbe yönetimleri tarafından şekillendirilmiş ve yürürlüğe konmuştur” dedi.

Anayasanın, darbe ikliminde gerçekleştirilmiş bir referandumla kabul edilmiş olmasının, gerisindeki sorunlu fotoğrafı değiştirmediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki Türkiye gibi 2 bin yıllık devlet geleneğine, coğrafyasında bin yıllık hâkimiyete, ilk asrına ulaşan Cumhuriyet tecrübesine, 73 yıllık demokrasi birikimine sahip bir ülke, çok daha iyi bir anayasayı ziyadesiyle hak ediyor” ifadesini kullandı.

“GEÇMİŞ BİRİKİMLERİ GELECEĞİN HEDEFLERİYLE BÜTÜNLEŞTİREN YENİ BİR ANAYASAYA İHTİYACIMIZ OLDUĞU BİR GERÇEKTİR”

Anayasaların değişmez metinler olmadığını, bunun iyi bilinmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Mesela Amerikan anayasası 236 yılda 27 kez değişmiş olmasına rağmen, ülkenin ihtiyaçlarını hâlâ karşılayabilmektedir. İngiltere gibi anayasa devleti niteliği taşıyıp da yazılı anayasası olmayan ülkeler de mevcuttur. Bir de kâğıt üzerinde çok iyi metinlere sahip anayasaları olup da demokrasiden ve hukuk devletinden çok uzak uygulamaların hüküm sürdüğü ülkeler de söz konusudur. Bizim medeniyet tarihimiz anayasa tecrübesi bakımından çok ama çok zengindir. Mesela, dünyanın en eski yazılı anayasalarından biri, hicretin hemen ardından yapılan 47 maddelik Medine Sözleşmesi diye anılan metindir. Milattan öncesine kadar uzanan ve bugünkü anayasa kavramına karşılık gelebilecek Hammurabi Kanunları gibi metinler de coğrafyamızın mirası içindedir. Modern anayasalar için ise İngiltere’deki Magna Carta’dan başlayıp Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi ile Amerikan Bağımsızlık Bildirisi’ne kadar uzanan bir dizi referansa işaret edilir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizdeki anayasa girişimleri 1808 tarihli Sened-i İttifak’la başlatılır ve 1876 tarihli Kanun-i Esasi’yle gerçek anlamda vücut bulur. Millî Mücadele’nin meşru zeminini oluşturan anayasa 1921 yılında, yani savaşın en şiddetli günlerinde hazırlanıp yürürlüğe girmiştir. Tek başına bile, milletimizin ve ülkeyi yönetenlerin hukuki meşruiyet konusundaki hassasiyetini bu anayasa göstermeye yeterlidir. Ardından gelen 1924, 1960 ve 1982 anayasalarının her birinin, kendi dönemlerine ilişkin ayrı hikâyeleri vardır. Bugün bize düşen görev, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, ülkemizin sahip olduğu bu derinlikli birikimin üzerinde kendi hikâyemizi yazıp, gelecek nesillere en büyük mirası bırakmaktır” diye konuştu.

Teknolojinin, iklimin yanı sıra siyasi ve sosyal yapılarda da köklü değişimlerin yaşandığı bir dönemden geçildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir dönemde, Türkiye Yüzyılı iddiamızı hayata geçirebilmek için sadece altyapımızı güçlendirmek, vizyonumuzu genişletmek yetmiyor. Tüm bunlara uygun, geçmiş birikimleri geleceğin hedefleriyle bütünleştiren yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğu bir gerçektir. Bizi, darbe anayasası gölgesinden kurtaracak olması bile yeni anayasa çalışmalarını kıymetli kılmaya tek başına kâfidir” ifadelerini kullandı.

Yeni anayasa metninin sihirli bir değnek gibi ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik yapısını bir anda değiştirip, Türkiye’yi bir masal diyarı hâline getirmeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ancak milletin ortak değerlerini, ülkenin ortak geleceğini, devletin bekasını, insanların doğuştan gelen hak ve özgürlüklerini, siyasi aktörlerin uzlaşmasını velhasıl tüm bunları şüpheye yer bırakmayan bir meşruiyet zemininde kuşatan yeni anayasanın Türkiye’ye çok şey katacağı açıktır. Bazı kavramların anayasada çokça zikredilmesi, onların ülkenin ve toplumun hayatında aynı karşılığa sahip oldukları anlamına gelmez. Nitekim temel hak ve özgürlükler, ekonomik ve sosyal haklar gibi konulara en az atıflar, bu konuda en ileri kabul edilen ülkelerin anayasalarında yer alıyor. Bu başlıklara en çok atıfların ise sorunlu coğrafyalarda yapıldığı görülüyor. Hülasaten önemli olan anayasaları modern dünyanın güzel kavramlarıyla süslemek değil, bu metinlerin ruhuna uygun yönetimler ve uygulamalar ortaya koymaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa metinlerinin kısa veya uzun olmasının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Her sistem, onu işletecek kişilerin anlayışına ve tarzına göre somut uygulamalara dönüşür. Bize düşen sistemi, mümkün olan en sağlam, en gerçekçi, en sürdürülebilir şekilde kurmaktır” dedi.

“MEVCUT ANAYASAMIZ, MUASIR MEDENİYETLER YOLCULUĞUNDA ÜLKEMİZİN ÖNÜNÜ AÇMAK YERİNE SÜREKLİ PAÇASINDAN AŞAĞI ÇEKMEKTEDİR”

Türkiye’nin demokrasi ve hukuk pratiğinin kısa metinlerin bürokratik oligarşinin istismarına uğrayabileceğini, uzun metinlerin de siyasi ve sosyal dönüşümün önünü tıkayabileceğini söylediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Dolayısıyla bize lazım olan, lafzı, ruhu ve hacmiyle, milletimizin dünyaya ve hayata bakışına, ülkemizin birikimine ve hedeflerine uygun bir anayasa metnidir. Eskiler buna ne der? ‘Efradını cami, ağyarını mani’. Dünya ve ülke şartlarına göre metni ne kadar değişirse değişsin, işte bu anlayışın hep devam etmesini sağlayan bir anayasayı ülkemize kazandırmak istiyoruz. Biz parlamentodaki tüm gruplarla bunları konuşacağız, görüşeceğiz. Onlar da bu işe olumlu bakarlarsa yolumuza devam edeceğiz. Olursa olur, olmazsa olmaz, bize düşen kapıları çalmak. Cumhur İttifakı olarak biz buna hazırız. Buradan tüm siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, akademi mensuplarına sesleniyorum, ‘Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar’ sözüne uygun şekilde en ideal anayasa metnini bulmak için gelin konuşalım, tartışalım, müzakere edelim ama bu süreçten kaçmayalım. Hiç kimsenin böyle bir anayasa arayışından ve çalışmasından rahatsız olmasına gerek yok.”

Geçirdiği onca değişiklikle âdeta “yamalı bohçaya” dönen bir anayasayla yaşamaya devam etmenin siyaset ve ülke için artık taşınması zor bir yüke dönüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mevcut anayasamız, muasır medeniyetler yolculuğunda ülkemizin önünü açmak yerine sürekli paçasından aşağı çekmektedir. Vesayetten darbeye nice yükü omuzlarından atan Türkiye’nin, 12 Eylül anayasası konusunda da bunu yapacak dirayete sahip olduğuna yürekten inanıyoruz” diye konuştu.

Darbe direktifi olarak değil, gerçek bir toplum sözleşmesi olarak hazırlanmış yeni anayasayı ülkeye kazandırana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Her işimiz gibi yeni anayasa çalışmalarında da düsturumuz ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ prensibi olacaktır. İnsanı önceleyen, milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan, toplumun gerisinde kalan değil, topluma dinamizm katan bir anayasa hedefliyoruz. Sempozyumumuzda tüm bu hususların enine boyuna konuşulacağı, tartışılacağı, siyasetin ve toplumun önüne yeni anayasa için aydınlık ufuklar açılacağı kanaatindeyim. Burada serdedilen her görüşü, her tenkidi, her teklifi samimiyetle değerlendirip, çalışmalarımıza derç edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Ülkemizin iki asırlık yönetim sistemi arayışının zirvesi olarak gördüğüm, ilk dönemini bitirip ikinci dönemine girdiğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni de bu kapsayıcı muhasebenin bir parçası kabul ediyorum.”

“BU ZOR GÜNLERİNDE TÜM İMKÂNLARIMIZLA KARDEŞLERİMİZİN YANINDAYIZ”

Sözlerinin sonunda Libya’daki sel felaketine yönelik de değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sel ve su baskınlarında hayatını kaybedenlere rahmet diledi. Sahadan alınan bilgilerin büyük bir doğal afetin yaşandığını gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kayıplarla birlikte vefat sayılarının maalesef daha da artacağı anlaşılıyor. Türkiye olarak bugüne kadar nasıl Libya halkını yalnız bırakmadıysak, bu zor günlerinde de tüm imkânlarımızla kardeşlerimizin yanındayız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece sel felaketinin yaşandığı Libya’nın değil aynı zamanda depremden etkilenen Fas’ın da yanında olduklarını belirterek, “AFAD Başkanlığımızı arama-kurtarma personelinden diğer ihtiyaçlara gerekli yardımları süratle ulaştırma noktasında talimatlandırdık. İlk etapta üç kargo uçağımız yardımlarla beraber Libya’ya intikal etti. Amacımız, Libya’nın yaralarının bir an önce sarılmasını sağlamaktır. İnşallah bundan sonra da kendilerine gereken desteği vereceğiz. Buradan bir kez daha tüm Libyalı kardeşlerimize geçmiş olsun diyorum” ifadelerini kullandı.

seers cmp badge