Türkiye-Rusya-İran Zirvesi Tahran’da toplandı Türkiye-Rusya-İran Zirvesi Tahran’da toplandı için yorumlar kapalı 509

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’in katılımıyla İran’ın başkenti Tahran’da gerçekleştirilen, Suriye sorununa kalıcı çözüm bulmayı amaçlayan Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi toplandı.

Uluslararası Konferans Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantı öncesinde İran Cumhurbaşkanı Ruhani, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin’i kapıda karşıladı. Üç lider daha sonra birlikte fotoğraf verdi.

Zirve’de konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıdan çıkacak sonuçların tüm dünya tarafından sabırsızlıkla beklendiğini, alınacak kararlarla bu beklentileri boşa çıkarmayacaklarına olan inancını ifade etti.

“İDLİB, BÖLGENİN BARIŞ VE İSTİKRARI BAKIMINDAN DA HAYATİ ÖNEME SAHİP”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının başında kısa bir durum muhasebesi yapmak istediğini belirterek şunları kaydetti: “Astana ruhunun özünde asgari müştereklerde buluşma iradesi göstermemiz vardır. Bu asgari müşterekler ise, Suriye’nin siyasi birliğinin sağlanması, toprak bütünlüğünün korunması ve ihtilafa barışçıl bir siyasi çözüm bulunmasıdır. Bu amaçla baştan beri sahada şiddetin durdurulmasını, insani durumun iyileştirilmesini ve siyasi sürecin önünün açılmasını hedefledik. Aynı anlayışla Cerablus, El Bab ve Afrin gibi yerlerde sahaya inerek kendi askerimizin kanı ve canı pahasına terörist unsurları bölgeden temizledik. Böylece Suriye topraklarını güvenli hâle getirerek huzur ve istikrarı temin ederek mültecilerin evlerine dönebileceği şartları hazırlamaya çalıştık.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların yanı sıra yine Astana toplantıları kapsamında hayata geçirilen en kritik adımın, gerginliği azaltma bölgelerinin tesisi olduğunu vurgulayarak “Ancak zamanla bunlar farklı bahanelerle tek tek tasfiye edildi. Bugün gerginliği azaltma bölgelerinden geriye sadece İdlib kaldı” dedi.

Bu bölgelerin tesisinin ardından yaşanan gelişmeler dolayısıyla muhalefetin kendilerinin aldatıldığını düşündüğünü dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan “Türkiye olarak şehitler verdiğimiz ve ciddi özveride bulunduğumuz bu sürecin şu an itibariyle çok riskli bir yere geldiğini görüyoruz. Şunu bir kere daha vurgulamak istiyorum: İdlib, sadece Suriye’nin siyasi geleceği için değil, bizim millî güvenliğimiz ile bölgenin barış ve istikrarı bakımından da hayati öneme sahiptir” şeklinde konuştu.

“İDLİB’İN KAN GÖLÜNE DÖNMESİNİ ASLA İSTEMİYORUZ

Türkiye’nin bölgede kurduğu 12 gözlem noktasının sahadaki anlamlarından birinin Türkiye’nin İdlib halkına ve buraya sığınanlara can güvenlikleri konusunda güvence vermiş olması olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bu bölgenin ve ülkemizin sağladığı örtülü güvencenin kendi halkına yönelik katliamları hâlâ hafızalarımızda olan Esed rejiminin insafına bırakılmasına rıza gösteremeyiz. Her ne gerekçeyle olursa olsun İdlib’e yapılan ve yapılacak bir saldırı felaketle, katliamla ve çok büyük bir insani dramla sonuçlanacaktır. Bölgedeki 3,5 milyonu aşkın sivilin tamamı bundan etkilenecektir. On binlerce sivil bombardımanlarda can verirken, gidecek başka yerleri kalmadığı için milyonlarcası bizim sınırımıza dayanacaktır” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, çoğunluğu Suriyeli 4,5 milyon sığınmacıyı topraklarında barındıran Türkiye’nin, mülteci ağırlama kapasitesini doldurduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Rus ve İranlı dostlarımızın İdlib’teki bazı terörist oluşumlardan kaynaklanan güvenlik endişelerini elbette anlıyoruz. Bölgeye doğrudan komşu olmamız sebebiyle, benzer kaygıları en az sizler kadar bizler de duyuyoruz. Ancak, İdlib gibi her şeyin iç içe olduğu bir yerde teröristlere karşı etkili mücadelede zaman ve sabır gerektiren farklı yöntemlere ihtiyaç var. Türkiye olarak biz bu konuda gereken çabayı gösterdik, daha fazlasını göstermeye de hazırız. İdlib’in kan gölüne dönmesini asla istemiyoruz. Siz dostlarımızdan da bu çabalarımızda bize destek olmanızı bekliyoruz.”

“SURİYE’DE YENİ BİR ŞİDDET DALGASI VE İNSANİ KRİZ YAŞANMASINA İZİN VERİLMEMELİDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında İdlib’te tarafların ortak kaygılarını dikkate alan makul bir çıkış yolu bulunması gerektiğine işaret ederek, “Gerek Halep’in, gerekse Hmeymim Hava Üssü’nün güvenliğine yönelik tehditlerin bertaraf edilebilmesine yönelik her türlü çabayı göstereceğiz. Bu çerçevede Rus dostlarımızın rahatsızlık duyduğu unsurları Halep ve Hmeymim bölgesine yönelik saldırılara girişemeyecekleri yerlere çekmeyi deneyebiliriz. Böylece İdlib bölgesinde kritik yerlerin kontrolü sadece ılımlı muhalifler tarafından sağlanır hâle gelecektir” ifadelerini kullandı.

Sözlerine “Meseleyi Astana ruhuna uygun şekilde ve suhuletle çözmeyi hedeflemeliyiz. Zira bu konu Astana’nın itibar ve güvenliğinin sınanacağı son fırsattır” değerlendirmesiyle devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İdlib’in akıbeti konusunda varacağımız anlayış, Suriye bağlamındaki iş birliğimizin geleceğini de şekillendirecektir. Türkiye’nin bu konudaki hassasiyetinin ve kararlılığının doğru anlaşılmasını sizlerden özellikle rica ediyorum” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti: “Ülkemizin ve kardeşimiz olarak gördüğümüz Suriye halkının geleceğini bu derece yakından ilgilendiren bir konuda Türkiye’nin tavrı bellidir. Astana garantörlerinin Suriye’de yeni bir şiddet dalgası ve insani kriz yaşanmasına izin vermeyeceği mesajının, bu zirveden uluslararası kamuoyuna verilmelidir.”

“PYD/YPG DÂHİL, BÜTÜN GİRİŞİMLERE AYRIM YAPMADAN ORTAK TAVIR ALMALIYIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm gözlerin İdlib’e çevrildiği, dikkatlerin buraya odaklandığı bir zamanda Fırat’ın doğusunda arzu edilmeyen gelişmeler yaşandığına işaret ederek, birtakım yabancı güçlerin bölgede DEAŞ’la mücadele bahanesiyle attığı adımların artık bambaşka bir istikamete yönelmesinin gizlenemez bir gerçek olduğunun altını çizdi. “Artık DEAŞ tehdidi ve tehlikesi kalmamış olmasına rağmen, Amerika’nın bölgede bir diğer terör örgütünü güçlendirmeye devam etmesinden fevkalade rahatsızız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan “Amerika’nın artık 20 bine yakın tırı silah, mühimmatla birlikte bölgeye göndermesi, üç bine yakın kargo uçağını aynı şekilde bölgeye göndermesi, bu terör örgütünün nedenli güçlendiğinin çok açık ifadesidir” şeklinde konuştu.

Suriye rejiminin de göz yummasıyla Fırat’ın doğusunda güçlenen terör örgütünün, sahadaki varlığını yabancı güçlerin desteğiyle kalıcı hâle getirmeye çalıştığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu durum sadece bizim millî güvenliğimizi ilgilendirmekle kalmıyor, aynı zamanda Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve geleceğine de tehdit oluşturuyor. PYD/YPG dâhil Suriye’den kaynaklanan terörün her türlüsüne ve Suriye’nin siyasi birliği ile toprak bütünlüğüne kasteden bütün girişimlere ayrım yapmadan ortak tavır almalıyız.”

Konuşmasının devamında ülkenin bir bölümünde sergilenen hassasiyetlerin diğer bölümünde gösterilmiyor olmasının, hem Suriye halkının, hem de uluslararası toplumun burada verilen mücadeleye bakışını olumsuz etkilediğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, özellikle Suriye’nin siyasi, coğrafi ve sosyal bütünlüğü gerçek anlamda sağlanana kadar bölgedeki varlığını korumakta kararlıdır. Ülkemizin bekasına tehdit oluşturan yapıların hudutlarımızın hemen ötesinde cirit atmasına müsaade edemeyiz; tehdidin kaynağına ve boyutuna göre gereken adımları atmayı sürdüreceğiz” dedi.

SURİYELİ MÜLTECİLERİN ÜLKELERİNE GERİ DÖNÜŞÜ

Kendilerinin Suriye’de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararına uygun kalıcı bir çözüm bulunmasından yana olduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti “Bu bağlamda, Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisiyle iş birliği halinde anayasa komitesinin oluşumunun tamamlanmasına, serbest ve adil seçimler yapılması için şartların bir an önce hazırlanmasına önem veriyoruz. Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri dönüşü ve ülkenin yeniden inşası ancak bu gelişmelerin ardından daha anlamlı bir şekilde ele alınmaya başlanabilir. Geri dönüş sürecinin gönüllülük esasına göre uluslararası hukuka uygun olarak ve Birleşmiş Milletlerle iş birliği hâlinde yürütülmesi esas olmalıdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan Kimyasal Silahların Yasaklanması Sözleşmesi’nin 1915’te imzalandığını, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün 1997’de kurulduğunu hatırlatarak, kimyasal silahlarla ilgili tavırlar koymanın doğru ve yerinde olduğunu ifade etti.

Sözlerine “Fakat kimyasal silahlarla ölenlerin, öldürülenlerin sayısına baktığımız zaman, orada 1000-2000-3000-5000 kişiyi görüyoruz, ancak konvansiyonel silahlarla öldürülenlere baktığımız zaman orada on binler, yüzbinler görüyoruz” ifadeleriyle devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Şimdi biz konvansiyonel silahlarla öldürülenlere karşı veya öldürenlere karşı tavır almakta gecikiyoruz, ama kimyasal silahlara karşı tavır koyuyoruz. Neticesi ölüm olduktan sonra kullanılan kimyasal olsa ne fark eder, konvansiyonel olsa ne fark eder? Buna karşı bizim bu yıl Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda da bu işi gündeme getirmek suretiyle yeniden bunu güncellemenin, ortaya koymanın, kimyasal, konvansiyonel, buna karşı bir ortak tavır takınmanın ki burada birinci derecede Rusya Federasyonu’na büyük görev düşmekte, zira Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde de Rusya Federasyonu’nun yer alması, böyle bir kararın alınmasının da bana göre neticesini çok daha açık, net hâle getirecektir.”

İDLİB’TE ATEŞKES İLANI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirveden çıkacak sonuçların Suriye halkı için hayırlı olması temennisinde bulunarak, İran Cumhurbaşkanı Ruhani’ye gösterdiği misafirperverlik dolayısıyla teşekkür etti.

Toplantı sonrası, 12 maddelik bir sonuç bildirgesi yayınlanacağını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan sonraki toplantının Rusya’da yapılacağını ifade etti.

İdlib’te bir ateşkes ilanı yapılmasının bu zirvenin en önemli adımlarından birisi olacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Bu sivilleri bu ciddi manada huzurlu kılacaktır, rahatlatacaktır ve bu konuyla ilgili bir adımın atılması ve böyle bir ilanın yapılması, bu zirvenin de zaferi olacaktır diye düşünüyorum.”

Previous ArticleNext Article

Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD’de Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD’de için yorumlar kapalı 246791

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu’na katılmak ve çeşitli temaslarda bulunmak üzere gittiği Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) New York şehrine ulaştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, John F. Kennedy Uluslararası Havalimanı’nda Türkiye’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Sedat Önal, Washington Büyükelçisi Hasan Murat Mercan ile New York Başkonsolosu Reyhan Özgür tarafından karşılandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte eşi Emine Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır da ABD’ye geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, New York’ta bulunan Türkevi önünde vatandaşlar tarafından karşılandı.

“Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” için yorumlar kapalı 238982

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere gideceği Amerika Birleşik Devletleri’ne hareketinden önce yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor. Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla büyüme hedefimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) hareketi öncesinde Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’nin 78. Genel Kurulu’na iştirak etmek üzere New York’a doğru yola çıkacaklarını belirterek, BM üyesi tüm ülkelerin temsil edildiği Genel Kurul görüşmelerine 150’den fazla ülkenin devlet ve hükûmet başkanı düzeyinde katılımının beklendiğini söyledi.

Her yıl olduğu gibi bu sene de ABD’de son derece yoğun bir temas ve toplantı trafiğinin olacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl Genel Kurul genel görüşmelerinin “Güvenin yeniden tesisi ve küresel dayanışmanın yeniden canlandırılması” temasıyla yapıldığını aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genel Kurul görüşmelerinin ilk günü olan 19 Eylül Salı günü kendisinin de BM Genel Kurulu’na hitap edeceğini dile getirerek, konuşmasında kalkınmadan insani yardımlara, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından küresel dayanışmanın yeniden tesisine kadar attıkları adımlara değineceğini kaydetti.

Bu vesileyle uluslararası gündemdeki temel meselelere ilişkin görüşlerini de paylaşacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ayrıca mevcut küresel sınamalar karşısında Türkiye’nin oynadığı kritik rolü vurgulayacağız. Bir süredir her platformda dillendirdiğimiz ‘Dünya 5’ten büyüktür’ tespitimizin daha fazla kabul görmesinden memnuniyet duyuyoruz. Son olarak BM Genel Sekreteri Sayın Guterres bu konuda çok net bir tavır ortaya koydu. Sayın Genel Sekreter’in ‘2. Dünya Savaşı sonrası kurulan yapıların bugünün dünyasını yansıtmadığı’ tespitine biz de katılıyoruz. Bunu görüşmemizde kendisine de bizzat ifade edeceğim. Genel Kurul marjında BM Genel Sekreteri’nin yanı sıra çok sayıda ülkeden mevkidaşlarımla görüşmeler gerçekleştireceğim.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretinde ABD’de yaşayan vatandaşlar ve soydaş topluluklarla bir araya geleceğini belirterek, ayrıca düşünce kuruluşu temsilcileriyle de istişarelerinin olacağını anlattı.

ABD iş dünyasının seçkin üyeleri ile görüşerek Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları noktasında atılabilecek adımları ele alacaklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemizde 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin demokratik olgunluk içinde tamamlanmasının iş çevrelerinin Türkiye’ye yönelik ilgisini artırdığını görüyoruz. Gerek kabinemize gerek ekonomideki kurmay kadromuza gerekse kısa süre önce açıkladığımız Orta Vadeli Program’a uluslararası yatırımcılar büyük güven duyuyor. Sadece son 3 ayda rezervlerimizde 22 milyar dolarlık artış oldu. Bugün itibarıyla Merkez Bankamızın toplam brüt rezervleri 120 milyar doları geçmiş bulunuyor. Dünya Bankasının geçen hafta yaptığı açıklama, ülkemize duyulan güvenin bir başka örneğidir. İnşallah buna yakında yenileri eklenecektir. “

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamlelerin takdirle karşılandığını dile getirerek, “Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı, yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla kaliteli büyüme hedeflerimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

“KÜRESEL SİSTEMDE TAŞLARIN YERİNDEN OYNADIĞI BU DÖNEMİ ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ ADINA FIRSATA ÇEVİRMEKTE KARARLIYIZ”

Türkiye Yüzyılı vizyonunu hayata geçirmek için içeride ve dışarıda her türlü çabayı gösterdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Küresel sistemde taşların yerinden oynadığı bu dönemi ülkemiz ve milletimiz adına fırsata çevirmekte kararlıyız. Bu süreçte kavgadan, tartışmadan ve Bizans’ı çırak çıkartacak taht oyunlarından başlarını kaldıramayanları ise kendi hâllerine bırakacağız. Varsın onlar didişmeye, birbirlerine laf yetiştirmeye devam etsinler. Varsın onlar koltuklarını korumak için daha düne kadar savundukları tüm ilkeleri ayaklar altına alsın. Biz bunları asla önemsemiyoruz. Biz son 21 yıldır olduğu gibi yine sadece işimize bakıyoruz. Tüm vaktimizi ve enerjimizi milletimize hizmet için sarf ediyoruz. İnşallah bundan sonra da aynı hassasiyetle çalışmaya devam edeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçekleştirecekleri ziyaretler ve görüşmelerin ülke, millet ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.

“GELİŞMELERİ YAKINDAN TAKİP EDECEĞİZ”

Karabağ’da tansiyonun yeniden yükseldiği ve Azerbaycan ile Ermenistan liderleriyle görüştüğü hatırlatılarak, Ermenistan’ın tutumunu nasıl bulduğu ve kendisi öncülüğünde üçlü bir toplantı söz konusu olup olmayacağının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda tabii bizim öncülüğümüzde üçlü bir görüşme teklifimizi kendilerine ilettik ama bu konuda üçlüden öte biz dörtlü bir teklifte bulunduk. Yani değişik, buralarla ilgisi, alakası olmayan liderlerle değil, ‘Gelin şu anda işin içinde olan Sayın Putin, Sayın Aliyev, şahsım ve Paşinyan hep birlikte dörtlü olarak böyle bir toplantıyı yapalım. Adımı da ona göre atalım’ diye böyle bir teklifte bulunduk. Henüz bize olumlu-olumsuz bir dönüş olmadı ve konuyla ilgili Sayın Aliyev’le de daha da görüşeceğiz, olgunlaştıracağız ve gelişmeleri yakından takip edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20’de ABD Başkanı Joe Biden ile bir görüşme gerçekleştirildiği, burada İsveç’in NATO üyeliğinin de gündeme geldiği anımsatılarak, İsveç’te terör örgütü üyelerinin gösterilerinin devam etmesiyle ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, “Bu konuda özellikle Batı, ikide bir ‘İsveç, İsveç, İsveç’ diyor, biz de diyoruz ki ‘Bizim parlamentomuz kararı vermedikten sonra bizim kalkıp da yolda yürürken ‘evet’ veya ‘hayır’ dememiz mümkün değil. Öncelikle, İsveç’in üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki, şu anda İsveç üzerine düşen görevi yerine getiriyor mu? Bize ikide bir şunu söylüyorlar. İşte ‘Yasa hazırladılar.’ Yasayı hazırlamak yetmez, yasayı uygulamak gerekir. Şu anda İsveç ister anayasa ister yasa değişikliği, ne yaparsa yapsın ama kalkıp da teröristleri İsveç polisinin koruması altında gösteriye sevk ediyorlarsa bu ne demektir? Bunlar görevini yerine getirmiyor demektir ve yine terör eylemleri Stockholm caddelerinde devam ediyor demektir. O zaman bize verilen sözler tutulmuyor. Bize verilen sözler tutulmadığı zaman, benim parlamentom bu konuda nasıl bir tavır takınır, bunu herkes takdir etsin. Yani F-16’larla ilgili ne deniyor? ‘Temsilciler Meclisi karar vermeden bu olmaz.’ Tamam da şimdi orada Temsilciler Meclisi varsa benim de parlamentom var. Parlamentonun nasıl bir karar vereceğini ben kestirip atamam. Sevk etmekse, biz böyle bir talebi parlamentomuza sevk ederiz ama parlamentomuzdan nasıl bir karar çıkar, o parlamentomuzun takdirindedir.”

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 2022 raporunda yer alan Türkiye’nin AB’ye katılım süreciyle ilgili ifadeler hakkındaki değerlendirilmeleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Değerli arkadaşlar benim değerlendirmemi çok açık net öğrenmek istiyorsanız, Avrupa Birliği Türkiye’den kopmanın gayreti içerisinde. Avrupa Birliği’nin Türkiye’den kopuş hamlelerini yaptığı bu dönem içerisinde biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmelerimizi yaparız ve bu değerlendirmelerden sonra da Avrupa Birliği ile gerekirse yolları ayırabiliriz” şeklinde konuştu.

seers cmp badge