Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi’nde basın toplantısı düzenledi Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi’nde basın toplantısı düzenledi için yorumlar kapalı 75542

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi sonrası düzenlediği basın toplantısında yaptığı konuşmada, “Suriye’nin kuzeyinde ülkemizin ve bölgemizin güvenliğine tehdit oluşturan hiçbir yapıya izin vermeyeceğiz. Fırat’ın batısını olduğu gibi doğusunu da bölücü terör örgütünün zulmünden ve işgalinden çok yakın bir zamanda kurtaracağız. Biz bu tür konularda müttefiklerimizden çifte standart değil samimiyet bekliyoruz” dedi.

Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te iki gün boyunca devam eden, 19 liderin katıldığı G20 Liderler Zirvesi sona erdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı “Fırsatları elde etme: Altyapı, Enerji ve Sürdürülebilir Gıda Geleceği” temalı son oturum ve çalışma yemeğinin ardından G20 Liderler Bildirgesi imzalandı. Japonya Başbakanı Shinzo Abe’nin yaptığı G20- 2019 sunumu sonrasında zirveye ev sahipliği yapan Arjantin Cumhurbaşkanı Mauricio Macri tarafından kapanış konuşması gerçekleştirildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, programın sona ermesinin ardından basın toplantısı düzenleyerek zirve gündemiyle, diğer gündem maddeleri ile ilgili açıklamalarda bulundu ve basın mensuplarının sorularını cevapladı.

Buenos Aires’te 13’üncüsü düzenlenen zirvede G20 ülkeleri olarak kapsamlı bir gündemle bir araya geldiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gerek ekonomik alanda, gerekse küresel ekonomiyi doğrudan ilgilendiren diğer başlıklarla karşı karşıya bulunduğumuz riskleri ve tehditleri bertaraf edebilmek için neler yapacağımızı istişare ettik. Daha güçlü sürdürülebilir, dengeli ve kapsayıcı bir küresel büyüme için G-20 ülkelerinin kısa ve orta vadeli politikalarını özetleyen Buenos Aires Eylem Planını kabul ettik” dedi.

“ÇALIŞANLARI TEKNOLOJİNİN GETİRDİĞİ YENİ DÜZENE NASIL ADAPTE EDECEĞİMİZİ MÜTALAA ETTİK”

Altyapı yatırımlarının artırılması konusunun, bu yıl Arjantin dönem başkanlığının öncelikleri arasında olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan ana konuşmacı olarak katıldığı bu oturumda Türkiye’nin altyapı yatırımlarındaki tecrübelerini ve İstanbul Havalimanı başta olmak üzere son dönemde hayata geçirilen projeleri, diğer liderlerle paylaşma imkânı bulduklarını aktardı. Önümüzdeki sene Japonya’nın dönem başkanlığı süresince kaliteli altyapı yatırımlarının sayısının artırılması konusunda mutabakata vardıklarını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamalarına şöyle devam etti: “Dijital ekonominin vergilendirilmesi alanında ülkelere özgü faktörleri ve ülkelerin düzenleme hakkına saygıyı dikkate alan bir çözüm geliştirilmesi gerektiğini de vurguladık. Çalışma hayatının geleceği konusunda ise, çalışanları teknolojinin getirdiği yeni düzene nasıl adapte edeceğimizi mütalaa ettik. Bu çerçevede G20 Antalya Zirvesi’nde belirlediğimiz gençlik hedefini gerçekleştirmeye yönelik uygulamaları güçlendireceğimizi dile getirdik. Ayrıca, çocuk işçiliği, zorla çalıştırılma, insan kaçakçılığı ve modern kölelik gibi konularda daha etkin faaliyette bulunacağımızı taahhütte ettik.”

“EĞİTİM KONUSU G20 TARİHİNDE İLK KEZ ARJANTİN DÖNEM BAŞKANLIĞINDA GÜNDEME GETİRİLDİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan eğitim konusunun G20 tarihinde ilk kez Arjantin Dönem Başkanlığında ele alınıp gündeme getirildiğine dikkat çekerek “Bizler de Türkiye olarak kız çocuklarının eğitiminin önemine dikkat çektik. Dünya Sağlık Örgütü’nün sağlık alanındaki sürdürülebilir kalkınma hedeflerine verdiğimiz siyasi desteği bir kez daha vurguladık. Sürdürülebilir gıda geleceği G20 Arjantin dönem başkanlığını bu seneki önceliklerinden bir diğeriydi. Bu oturumda konuşmacı olarak ülkemizin yurt içinde ve yurt dışında örnek gösterildiği girişimlere ilişkin bilgiler paylaştım” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan iklim konusunun G20’nin özel önem verdiği başlıklar arasında olduğuna işaret ederek şöyle devam etti: “G20 üyeleri arasında en düşük emisyonlara sahip ülkelerden biri olarak bu alanda gerekli katkıyı yaptık, yapıyoruz. Paris Anlaşması kapsamında bize verilen taahhütlerin yerine getirilmesini beklediğimizi burada bir kez daha ifade ettik. Özellikle sorunun asıl müsebbibi olan gelişmiş ülkelerin elini taşın altına daha fazla koyması, daha fazla mesuliyet üstlenmesi gerektiğinin altını çizdik.”

“TANAP VE TÜRKAKIM GİBİ PROJELERLE AVRUPA’NIN ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİNE KATKI YAPIYORUZ”

Enerji konusunun Türkiye için öneme haiz bir diğer konu olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olarak bir taraftan ekonomik büyümemize bağlı olarak artan enerji ihtiyacımızı karşılarken, diğer taraftan TANAP ve TürkAkım gibi projelerle Avrupa’nın enerji arz güvenliğine de katkı yapıyoruz. Önümüzdeki dönemde Hazar enerji kaynaklarının ülkemiz üzerinden Batı ülkelerine taşınması için çaba göstermeye devam edeceğiz” açıklamasında bulundu.

“KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NİN HAKLARININ EMRİVAKİLERLE GASP EDİLMESİNE ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ”

Konuşmasında “Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarının asli sahiplerinden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarının emrivakilerle gasp edilmesine asla izin vermeyeceğiz” ifadelerine yer veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye hem kendi hukukunu hem de Kıbrıs Türkünün hak ve menfaatlerini korumakta kararlıdır. Son dönemde Doğu Akdeniz’de varlığımız tahkim etmemiz, bu noktadaki tavizsiz tavrımızın bir yansımasıdır. Rum Kesimi, Kıbrıs Türkü’nün asli haklarını görmezden gelen mütecaviz politikalarını devam ettirdikçe biz de gerekli önlemleri almayı sürdüreceğiz” dedi.

Enerji konusundaki değerlendirmelerine devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün dünya genelinde yaklaşık bir milyar insanın hayatını elektrikten mahrum bir şekilde devam ettirmek zorunda kaldığına dikkat çekerek, “Köleliğin bitişinden 150 yıl, sömürgeciliğin bitişinden 60 yıl sonra resmen olmasa bile fiilen bu iki hastalıklı düşünce de mevcudiyetini sürdürüyor. Kazan-kazan esasına dayanmayan, hak ve adaleti gözetmeyen bir sistemin ilanihaye devam etmeyeceğine inanıyoruz” diye konuştu.

“TÜRKİYE, DÜNYADA EN ÇOK MÜLTECİYİ BARINDIRAN ÜLKE”

Buenos Aires Zirvesi’nde de yedi milyarı aşkın insanın tamamının refah, barış ve huzurunun yolunun adaletten geçtiğini ifade ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: “Bu süreçte Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin yapısında ihtiyaç duyulan değişiklikler yanında kalkınma yardımlarının önemine işaret ettik. Bilhassa mülteciler meselesinde güvenlik ve korku eksenli yaklaşım yerine, insanı, hayatı ve insani değerleri merkeze alan bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini vurguladık.”

Konuşmasının devamında mülteciler konusunda değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Suriyelilerin yanında çeşitli yerlerden gelen dört milyonu aşkın mülteciye ev sahipliği yaptığını vurguladı. Dünyada en çok mülteciyi barındıran ülkenin Türkiye olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sığınmacılar için bugüne kadar ülkenin kendi kaynaklarından yaklaşık 33 milyar dolar harcadıklarını bildirdi. “İşte böyle bir ülke olarak mültecileri toplama kamplarına hapsederek bir yere varılmayacağına inanıyoruz” ifadeleriyle sözlerine devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan  “Biz insanları mülteci kamplarına göndermedik. Onlara konteyner kentler kurduk, onlara çadır kentler kurduk ve onları ülkemizin değişik yerlerinde kiralama sistemleriyle kiracı olarak da olsa oturuyorlar. Hiç kimse sadece sınırlarını kapatmakla, polisiye tedbirlerle açlıktan, kıtlıktan, çatışmalardan kaçıp gelen insanları dikenli tel örgülere mahkûm etmekle mülteci sorununa çare bulamaz. Mülteci düşmanlığını körükleyerek meseleyi çözdüklerini zannedenler er ya da geç hatalarının sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalacaklardır” dedi.

“G20 ÜLKELERİNİN MÜLTECİ MESELESİNE DAHA FAZLA AĞIRLIK VERMESİ GEREKTİĞİNE İNANIYORUM”

İçinde bulunulan dönemin, sorumluluktan kaçma değil sorumlulukları yerine getirme dönemi olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan,  OECD verilerine göre, 2017 yılında Türkiye’nin yaklaşık 8,2 milyar resmî kalkınma yardımı yaptığını açıkladı. Millî gelire oranla dünyada en fazla yardım yapan ülkenin Türkiye olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Üzülerek belirtmek isterim ki bu süreçte birkaç yakın dostumuz dışında hiçbir ülkeden doğru düzgün bir yardım almadık. Hatta Avrupa Birliği tarafından Suriyeli mülteciler için söz verilen 3+3 milyar avroluk kaynağın kullanımında bile çok güçlü güçlükler yaşadık, yaşıyoruz. Şu ana kadar ülkemize uluslararası kuruluşlar vasıtasıyla –millî bütçemize değil, bunu da özellikle ayırt edelim- yaklaşık iki milyar avro gibi bir rakam ulaşmış durumda. O da millî bütçemize değil uluslararası kuruluşlara. Önümüzdeki dönemde G20 ülkelerinin mülteci meselesine daha fazla ağırlık vermesi gerektiğine inanıyorum.”

“DÜNYA TİCARETİ, GÜNDEN GÜNE DAHA KAOTİK BİR ŞEKLE BÜRÜNMEKTEDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yılki G20 Zirvesi’nin, küresel ekonomide iş birliğinden ziyade ticaret savaşlarının konuşulduğu bir dönemde icra edildiğini söyleyerek,  “Hâlen içinden geçtiğimiz bu süreçte Dünya Ticaret Örgütü’nün kural ve prensipleri çok ciddi şekilde erozyona uğratıldı. Dünya ticareti, günden güne kuralları belli, öngörülebilir bir yapı olmaktan çıkmakta ve daha kaotik bir şekle bürünmektedir. ‘Ben yaptım oldu’ böyle bir mantıkla sadece ticaretimize değil uzun bir sürecin kazanımı olan kurumlara da zarar vermektedir” dedi.

Dünyanın en büyük 17. ekonomisi olan Türkiye’nin, Dünya Ticaret Örgütü’nün değişen şartlara göre yenilenmesini savunduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan,  “Küresel ticaretin değişen dinamikleri şüphesiz Dünya Ticaret Örgütü’nün de yapısında bazı düzenlemeler yapılmasını gerekli kılıyor. Ancak bu yıkıcı, bozucu ve kaosa sebebiyet veren tek taraflı adımlar yerine, sağduyu ile yürütülmesi gereken bir süreçtir” açıklamasında bulundu.

“BİR TERÖR ÖRGÜTÜ ELİYLE DİĞERİNİN YOK EDİLEMEYECEĞİ GEÇMİŞTEKİ ACI TECRÜBELERLE ORTAYA ÇIKMIŞTIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye olarak mülteciler ve terörizm başlıklarının üzerinde önemle durdukları konular olduğunu belirterek küresel güvenlikle doğrudan bağlantılı olarak gördükleri bu konuların G20’nin gündeminde daha fazla yer tutmaya başlamasının sevindirici olduğunu ifade etti. “Ancak üzülerek belirtmek isterim ki, bu konuda terör örgütleri arasında ayrım yapan tehlikeli bir anlayışla karşı karşıyayız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Türkiye olarak biz bu çifte standarda hem ülkemiz içinde gerçekleşen terör eylemlerinde hem de komşumuz Suriye’de bizzat şahit oluyoruz. Türkiye içinde eylem yapan, sivilleri öldüren, teröre bulaşan militanlar siyasi sığınmacı adı altında Batı ülkelerinde ellerini kollarını sallayarak gezebiliyor, hatta haraç toplayabiliyor. 15 Temmuz gecesi darbe girişiminde bulunup 251 insanımızın kanına giren FETÖ’cular kendilerine sunduğumuz dosyalar dolusu delile, belgeye rağmen kimi ülkeler tarafından korunuyor. 2 bin 193 vatandaşımız o gece yaralanmıştır. Onlar da yine aynı şekilde herkes tarafından biliniyor, ama buna rağmen korumacılık devam ediyor. Müttefiklerimiz tarafından DEAŞ’la mücadele bahanesiyle PKK’lı teröristlerin binlerce tırlık silah ve mühimmatla desteklendiğine her gün bizzat şahit oluyoruz. Böyle ikircikli bir tavrın terörü yok etmek yerine terör örgütlerine cesaret vereceği açıktır. Bir terör örgütü eliyle diğerinin yok edilemeyeceği geçmişteki acı tecrübelerle ortaya çıkmıştır.”

“SURİYE’DE DEAŞ’A TARİHİNİN EN AĞIR DARBELERİNİ İNDİRDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında Türkiye’nin, DEAŞ’la mücadeleden, yabancı terörist savaşçıların geçişlerinin engellenmesine kadar geride bırakılan süre zarfında çok ciddi çaba yürüttüğünü vurguladı. DEAŞ ve benzeri terör örgütleriyle irtibatından şüphelenilen 70 bin kişiye Türkiye’ye giriş yasağı koyulduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuyla ilgili şunları kaydetti: “Suriye’deki terör örgütleriyle irtibatı tespit edilen 7 bin kişiyi sınır dışı ettik. Fırat Kalkanı Harekâtıyla 3 binin üzerinde DEAŞ’lı, Zeytin Dalı Harekâtıyla da 4 bin 500 civarında PYD’li teröristi etkisiz hâle getirdik. Şehitler verme pahasına Suriye’de DEAŞ’a tarihinin en ağır darbelerini indirdik. Önümüzdeki süreçte de bu mücadelemizi devam ettireceğiz. Suriye’nin kuzeyinde ülkemizin ve bölgemizin güvenliğine tehdit oluşturan hiçbir yapıya izin vermeyeceğiz. Fırat’ın batısını olduğu gibi doğusunu da bölücü terör örgütünün zulmünden ve işgalinden çok yakın bir zamanda kurtaracağız. Biz bu tür konularda müttefiklerimizden çifte standart değil samimiyet bekliyoruz.”

“YEMEN KRİZİNE ACİLEN ÇÖZÜM BULUNMALI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında Yemen’de yaşanan insani kriz ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. Dört yıla yakın bir süredir derinleşerek devam eden Yemen krizine acilen çözüm bulunması gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın bu konuda çok sessiz kaldığına dikkat çekti. “Bu ülkede yaşanan insani kriz sadece Müslümanların değil insanlığın tamamının yüreğini burkacak boyuta ulaşmıştır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Açlıktan bir deri bir kemik kalmış çocukların, yıkıntıların altından çıkartılan masum bedenlerin sorumluluğu bu meseleye karşı duyarsız kalan uluslararası toplumun tamamına aittir. Yeteri kadar petrol zenginliği olmadığı için dönülüp bakılmayan bir coğrafyanın mazlumları olan Yemen halkının acıları en kısa sürede dindirilmelidir. Yemen’in bağımsızlığı, egemenliği, toprak bütünlüğü ve birliği mutlaka korunmalıdır. Bu temelde varılacak kapsayıcı bir siyasi çözüm, kalıcı barış ve istikrar için tek yol olarak görünüyor. Müzakere sürecini canlandırmak için Birleşmiş Milletler çerçevesinde sürdürülen çabaları destekliyoruz. Bu çerçevede iki yılı aşkın süredir bir araya gelmeyen tarafların İsveç’te toplanmalarıyla başlayan sürecin Yemen’e en kısa sürede barışı getirmesini umut ediyoruz” değerlendirmelerinde bulundu.

“KAŞIKÇI CİNAYETİNİ AYDINLATMAK İÇİN TÜM İMKÂNLARIMIZI SEFERBER ETTİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, basın toplantısında Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Bu cinayet konusunda ortaya konan tavrın, pek çok ülke bakımından önemli bir sınama olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bu meselede en başından beri hukukun, ahlakın ve vicdanın gerektirdiği yerde durduğunu söyledi. “Hadiseden haberdar olduğumuz andan itibaren Kaşıkçı cinayetini aydınlatmak için tüm imkânlarımızı seferber ettik” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suudi Yönetimi tarafından önce inkâr edilen, ardından çarpıtılmaya çalışılan ve nihayetinde kabullenilen bu cinayet, Türkiye’nin kararlı tavrı sayesinde açığa çıkmıştır. Biz bu olayı asla siyasi bir mesele olarak görmedik, görmeyeceğiz. Bizim için bu olay alçakça bir cinayettir ve öyle de kalacaktır. Adli ve idari makamlarımızın Suudi Arabistan’dan cinayet soruşturması konusunda gerekli desteği göremediğini üzüntüyle belirtmek isterim.” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kaşıkçı cinayeti ile ilgili değerlendirmelerine şöyle devam etti: “Veliaht Prensin, ‘suç sabit olmadıkça kimseyi suçlayamayız’ yaklaşımını kabullenmek mümkün değildir. Zira 15 kişinin Suudi Arabistan’dan iki uçakla İstanbul’a gelmesi ve İstanbul’da daha önce kendi ifadeleriyle planlı bir operasyon olduğunu söylemelerine rağmen, akabinde bundan da kendilerinin vazgeçtiklerini görüyoruz. Hatta bu öyle bir durum arz ediyor ki, bizzat Dışişleri Bakanları bu konuyla ilgili olarak daha önce bunu inkâr ederken ve yine yetkililerin Cemal Kaşıkçı’nın Başkonsolosluktan çıkıp gittiğini söylemelerine rağmen… Cemal Kaşıkçı Başkonsolosluktan çıkıp gidiyor, dışarıda kim var? Nişanlısı var, nişanlısını zaten içeri almadılar. Ve Cemal Kaşıkçı Konsolosluk binasını terk ettiği zaman nişanlısının yanına niye gelmesin, onu niye alıp da öyle oradan ayrılmasın? Bütün bunlar hep kendilerinin tezatlarıdır, kendi yalanları olarak ortaya çıkmıştır”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cemal Kaşıkçı’nın yedi buçuk dakika içerisinde boğularak öldürüldüğünün belgeleri ve ifadelerinin kendilerinde olduğunu, bunları da dünyayla paylaştıklarını belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Bizden kimler istediyse biz bu belgeleri kendileriyle paylaştık. Türkiye burada açık ve net bu bilgileri, belgeleri Amerika başta olmak üzere Suudi Arabistan’a, İngiltere’ye, Almanya’ya, Fransız yetkililere, kim istediyse hepsine verdik. Ve şu andan itibaren de yine biz her an buna hazırız. Çünkü bu sadece Türkiye’nin meselesi değildir. Hatta biz, suçun işlendiği yerin İstanbul olması sebebiyle bu suçluları bize vermelerini istedik. Suudi yetkililer hâlâ bunu bize vermiyor, veremiyor. ‘Şimdi biz yargılıyoruz’ diyorlar. İçeride 22 kişinin şu anda tutuklu olduğunu ve bunların içerisinde idamla yargılanacak olanların olduğunu söylüyorlar. Ve Veliaht Prens, ben Başsavcımı size gönderebilir miyim dediğinde buyurun gönderin dedim. Ve Başsavcı geldi, İstanbul’da Başsavcımla görüşmelerini yaptılar. Ancak Suudi Arabistan’dan gelen Başsavcı ne yazık ki kendi bilgi, belgelerini benim Başsavcımla İstanbul’da görüşmedi, paylaşmadı, ona vermedi. Sadece bizden istediler. Bizim Başsavcımız elimizdeki bilgi-belgeleri de ayrıca kendilerine verdi.”

“CİNAYETİN TÜM YÖNLERİYLE ORTAYA ÇIKARILMASININ SUUDİ ARABİSTAN’IN ÇIKARINA OLACAĞINA İNANIYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisinin Suudi Arabistan Kralı ile iki kez görüştüğünü, bu bilgileri onunla da paylaştığını bildirerek. “Şimdi süreci takip ediyoruz. Ama dediğim gibi bu, hele hele siz değerli basın mensupları için çok daha önemli, sadece Türkiye’nin meselesi değil tüm dünyanın meselesidir. Biz şu ana kadar Suudi Arabistan makamlarından cesedin akıbeti, yerel iş birlikçiler ifadesini kullanan Dışişleri Bakanına, ona da sorduk; kimdir bu yerel iş birlikçi, bunu bize açıklayacaksınız. Bu yerel iş birlikçinin kimliği ve istihbarat görevlilerinden emirleri kimden aldığına dair sorularımızın cevabını alamadık. Adli soruşturmayı yürüten Başsavcılığımızın Suudi Arabistan’da tutuklu bulunan cinayet zanlılarına erişimi ne yazık ki bulunamıyor. Bu kişilerin Türkiye’de yargılanmasının uluslararası toplumda oluşabilecek soru işaretlerinin ortadan kaldırılması hususunda faydalı olacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kaşıkçı cinayetine dair, “Bu vahşi cinayetin emrini vereninden uygulayanına kadar tüm sorumluları ortaya çıkartılmadan ne İslam dünyasının ne de dünya kamuoyunun tatmin olması mümkün değildir” ifadelerini kullanarak “Bizim Suudi Arabistan Devletini ve Kraliyet ailesini yıpratmak veya zarar vermek gibi bir niyetimiz asla yoktur. Cinayetin tüm yönleriyle ortaya çıkarılması ve sorumluların tamamının yargılanmalarının Suudi Arabistan’ın da çıkarına olacağına inanıyoruz” değerlendirmelerini yaptı.

“G20 SADECE ÜYE ÜLKELER İÇİN DEĞİL, TÜM DÜNYA İÇİN ÖNEMLİ BİR PLATFORM”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20’nin sadece üye ülkeler için değil tüm dünya için önemli bir platform olduğunu vurgulayarak bu yapının itibarını ve gücünü artırmasının insanlığın ortak paydası olarak gördüklerini söyledi. Dünya ekonomisinin ve nüfusunun çok büyük bir bölümünü temsil eden böyle bir yapının sonuçsuz tartışmalarla yıpratılmasının, kısır gündemlere mahkûm edilmesinin doğru olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, mevcut yapısıyla dahi üye ve katılımcı ülkeler arasında yakın istişare ve iş birliği zemini oluşturan, küresel düzeyde etkinliğe sahip G20’nin daha güçlü hâle getirilmesi gerektiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “Japonya Osaka Zirvesinden başlayarak G-20’nin kapsayıcılığını ve somut sonuçlar alma kapasitesini geliştirecek formüller geliştirilmesini teklif ediyoruz. Siyasetten ticarete, terörden kadın ve gençlik meselelerine kadar dünya barışının, huzurun, refahın artmasına katkıda bulunacak bir G-20 idealine ulaşmak için hep birlikte çalışmalıyız. Türkiye, G-20’nin etkinliğinin artırılması için daimi sekreteryaya ev sahipliği yapmak dâhil üzerine düşen tüm görevleri yerine getirmeye hazırdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, basın açıklamasının ardından yerli ve yabancı gazetecilerin sorularını cevapladı.

“AMERİKA İLE TÜRKİYE İLİŞKİSİ STRATEJİK ORTAKLIĞA DAYALI”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump ile zirve programı çerçevesinde gerçekleştirilen görüşmede nelerin konuşulduğuna yönelik sorusuna cevaben Amerika ile Türkiye ilişkilerinin bir stratejik ortaklığa dayalı olduğu belirtti.  İki stratejik ortak olarak öncelikle Kuzey Suriye’de Fırat’ın doğusu, Münbiç ve bu çevrede Fırat Kalkanı Harekâtı gibi konularla ilgili süreci, bunun yanında İdlib’i değerlendirme imkânı bulduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda asıl olan konunun Münbiç olduğunu dile getirdi.  Münbiç’i görüşmede ele aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, PYD-YPG terör örgütlerine yönelik Türkiye’nin yaklaşımını Amerikan tarafıyla paylaşarak Münbiç’i bu terör örgütlerinden temizlemede birlikte nasıl hareket edilebileceğini konuştuklarını ifade etti.  Daha önce iki ülkenin dışişleri bakanlarının görüşerek bir yol haritası belirlediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun üzerinden aylar geçtiğini, bunu tekrar canlandırmak için Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ABD’ye bir ziyaret gerçekleştirdiğini hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konudaki mutabakatın şu anda canlılığını koruduğunu temenni ettiğini de sözlerine ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmede Halkbank ve FETÖ konularının da gündeme geldiği belirterek Halkbank konusunda “Şu anda bizim de elimizdeki bilgiler neyse kendilerine tekrar bu bilgileri, belgeleri verdik ve bankamızın yetkilileri de şu anda zaten Amerika’da bulunuyorlar ve orada süreci takip ediyorlar” açıklamasını yaptı. FETÖ lideriyle ilgili olarak da görüştüklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben umudumu yitirmek istemiyorum, umutluyum. Temenni ederim ki bu konuda da FETÖ terör örgütüne yönelik olumlu adımları atarız” dedi.

“İDLİB HALKI PEYDERPEY ÜLKESİNE DÖNÜYOR”

Bir gazetecinin İdlib konusunda Türkiye’nin yürüttüğü başarılı stratejinin dünyaya nasıl bir mesaj verdiği ve Suriye genelinde benzer bir başarının beklenip beklenemeyeceği sorusuna yönelik olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti: “İdlib, nüfusu itibariyle çok büyük bir yerleşim merkezi ve bu sorun eğer çözülmemiş olsaydı yüzbinlerce insan nereye yüklenecekti? Yine Hatay tarafından ülkemize yüklenecekti ve yeni bir mülteci akınıyla karşı karşıya kalacaktık. Ve Rusya’yla burada sağladığımız mutabakat, bu Soçi Mutabakatı, İstanbul Zirvesi ki orada da bildiğiniz gibi Rusya, Almanya, Fransa dörtlü bir zirveyi İstanbul’da gerçekleştirdik, ama ana başlığımız yine İdlib’di. Ve orada da İdlib’le ilgili yaptığımız görüşmeler, bunun neticesinde attığımız kararlı adımlarla İdlib’deki bazı sıkıntılara rağmen, çünkü hâlâ bir terör sıkıntısı orada esiyor, bunlarla mücadeleyi birlikte yürütüyoruz. Ama Rusya’yla buradaki dayanışmamız, bizim burada terör örgütlerine yönelik, Rusya’nın rejime yönelik attığı kararlı adımlarla şu anda burada duruma bir hâkimiyet olarak sahibiz ve bu hâkimiyetin devamı oradaki halkın da rahatlıkla evlerine dönme imkânını sağlamıştır ve şu anda İdlib halkı peyderpey ülkesine dönüyor, topraklarına dönüyor. Ve biz de bunu gördükçe tabii kendimizi başarılı addediyoruz. Ve bu süreci Rusya’yla da kararlı bir şekilde sürdürmeye niyetliyiz.”

Bir gazetecinin Rusya ile vizelerin kaldırılması ve yerel para birimleri ile ticaret konusundaki sorusuna cevaben Cumhurbaşkanı Erdoğan,  vizelerin kısmi olarak kaldırılması kararının Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin’in verildiğinin, kendilerinin tamamının kaldırılmasını talep ettiklerini belirtti. Rusya ve Türkiye arasındaki iyi ilişkilerin tır taşımacılığı, turizm ve savunma sanayiinde atılan adımlarla geliştiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ile belirlenen ticaret hacminin de çok ileri seviyede olduğunu ifade etti.

“SOYKIRIM İDDİALARI KONUSUNDA TARTIŞMANIN TARİHÇİLERE BIRAKILMASI GEREKİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir basın mensubunun sorusu üzerine Ermenistan ile ilişkiler konusunda açıklamalarda bulundu. Kimsenin Türkiye’nin Ermenilere soykırım uyguladığını söyleyemeyeceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda Türkiye’de 100 bin Ermeni bulunduğunu, bunların 30 bininin Türkiye vatandaşı olduğunu, geri kalanının ise Ermenistan’dan kaçarak Türkiye’ye gelenlerden oluştuğunu belirtti.  Soykırım iddiaları konusunda tartışmanın tarihçilere bırakılması gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim tarihimizde böyle bir uygulama yok, bunu da çok açık, net söyleriz ve her türlü tartışmaya da gireriz” dedi.

RUSYA VE UKRAYNA ARASINDAKİ GERİLİM

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilimin Putin görüşmesinde ne şekilde yer aldığını, Türkiye’nin arabuluculuğunun söz konusu olup olmadığını sorması üzerine, şunları kaydetti: “Bu konuda Sayın Putin’i dinledim, daha önce buraya yola çıkarken Poroşenko’yla görüşmelerim oldu. Tabii bu görüşmeler esnasında da gelinen bir nokta var, o da; şu anda dört ülke Rusya, Ukrayna, Fransa ve Almanya dörtlü olarak bir zirve aralarında yapacaklar ve temenni ederim ki bu zirveyle birlikte burada yeni bir süreç başlamış olur ve bu daha ileri, daha olumsuz bir şekle dönüşmez.”

CEMAL KAŞIKÇI CİNAYETİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kaşıkçı cinayetiyle ilgili bir soruya cevaben mevzunun zirvede gündeme gelmediğini, sadece Kanada Başbakanı Justin Trudeau’nun bir yorumu olduğunu, kendisinin ise görüştüğü liderlerle konuyu gündeme getirdiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaptığı görüşmelerde liderlere konuyu büyük oranda açma fırsatı bulduğunu yineleyerek, “Biz zaten istihbarat teşkilatımızla bunu bütün dünyaya duyurduk, duyuruyoruz. Bu konuyla ilgili özellikle Amerikan basını, Batı basını olsun, onlar da takip ediyorlar ve bizim de istihbarat teşkilatı başkanlığımız ne tür talepleri olursa cevapları veriyor, gereken bilgileri de onlara aktarıyor” değerlendirmesinde bulundu.

“Veliaht Prens’in, Kaşıkçı’nın ölümünden bahsedildiğinde inanılmaz şekilde cevap verdiğini söyleyerek ne demek istediniz?” sorusu üzerine ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Suç sabit olmadıktan sonra kalkıp da Suudi Arabistan’ı suçlamak olmaz. anlamında bir ifade kullandı. Bu dediğinin hukuk dilinde bir geçerliliği var ama biz zaten âdeta bu suçun sabit olduğuna dair delilleri söylerken kendi yetkililerinin kullandığı ifadeler var. Planlı bir operasyon olduğunu kendi yetkilileri söyledi, söylüyor. Bunun üzerine de zaten başsavcılarını İstanbul’a gönderme arzusunu Veliaht Prens bana söyledi, gelebilir dedim. Geldiler, başsavcımla görüştüler. Başsavcım, onlara gerekli bilgi, doküman verirken onlar herhangi bir bilgi, dokümanı başsavcımıza vermediler. Bu şekilde bir süreç işledi, işliyor. Bir de önemli olan şu, 22 kişi tutuklu, beşinin idamla yargılandığını söylüyorlar. Biz de neticeyi göreceğiz. Bundan sonraki süreçte de elimize devamlı gelen, gelecek ne bilgi, belge varsa bunları paylaşmaya hazır olduğumuzu kendilerine de söyledik. Dünyaya da söylüyoruz.”

Previous ArticleNext Article

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi toplantısında konuştu Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi toplantısında konuştu için yorumlar kapalı 211351

Cumhurbaşkanı Erdoğan, çevrim içi katıldığı G20 Liderler Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, “Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarında yaşanan trajedi, artık insanlığın tahammül sınırlarını aşmıştır. Bakınız iki gün önce, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları günüydü. Yedi bine yakın masum Filistinli çocuk maalesef bugünü göremedi” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi’ne çevrim içi katılarak bir konuşma gerçekleştirdi.

Yeni Delhi zirvesinin ardından liderleri tekrar bir araya getiren Hindistan Başbakanı Modi’ye teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, son zirvenin, G20’nin küresel meselelerin çözümündeki öncü rolünü bir kez daha teyit ettiğini kaydetti.

Hindistan’ın Uttarakhand Eyaleti’nde yaşanan tünel kazası dolayısıyla üzüntülerini de dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmiş olsun dileklerinde bulundu.

Türkiye’nin de güçlü destek verdiği Afrika Birliği’nin daimi üyeliğe kabulü ile G20’nin nüfuz alanın daha da arttığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kutsal kitapları hedef alan saldırıların da G20 Bildirgesi’nde kınanmasını son derece isabetli bulduklarını belirtti.

Yeni Delhi sonrasında takibini yapacakları unsurlardan birinin de çok taraflı kalkınma bankalarının geliştirilmesi olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Küresel büyüme, finansman koşullarındaki daralma, jeopolitik gerilimler, uluslararası ticarette artan korumacı eğilimler, iklim değişikliği ve çevre sorunları gibi bir dizi faktörün etkisiyle yavaşlamaya başlamıştır. G20’nin, bu alanda lokomotif rol üstlenmesi gerektiğine inanıyorum. Kalkınmanın temel unsurlarından biri de, toplumun tüm bireylerinin, bu mücadelenin parçası hâline getirilmesidir. Bu anlayışla, biliyorsunuz 2015 dönem başkanlığımız sırasında Kadın 20 Grubu’nun kurulmasına liderlik ettik. Yeni tesis ettiğimiz Kadının Güçlendirilmesi Çalışma Grubu’yla Antalya’da attığımız bu adımı daha da güçlendirmiş oluyoruz.”

“GAZZE’DE AÇIKÇA SAVAŞ SUÇU VE İNSANLIĞA KARŞI SUÇ İŞLENMEKTEDİR”

Yeni Delhi zirvesinden sonra bu yana karşılaşılan küresel meydan okumaların, çeşitlendiği ve çetrefilleştiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, çok taraflı sistemin etkinliği her geçen gün daha çok sorgulandığını belirterek, sözlerine şöyle devam etti: “Ukrayna’daki savaş devam ederken, 7 Ekim’de bir başka krize uyandık. Gazze başta olmak üzere işgal edilmiş Filistin topraklarında yaşanan trajedi, artık insanlığın tahammül sınırlarını aşmıştır. Bakınız iki gün önce, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları günüydü. Yedi bine yakın masum Filistinli çocuk maalesef bugünü göremedi. Çünkü İsrail yönetimi, bu çocukların en temel hakkı olan yaşama hakkını onların elinden aldı. Sularını, elektriklerini, gıdalarını, yakıtlarını keserek onları ölüme mahkûm etti. Filistinlileri kendi yurtlarından göçe zorladı; ölümden kaçmak için son bir umutla sığındıkları hastaneleri, okulları, kampları, ibadethaneleri, kiliseleri acımasızca bombaladı. Hatta bugüne kadar varlığını hep inkâr ettikleri nükleer bomba kullanma tehdidinde bulundu. Elini vicdanına koyan herkesin kabul edeceği gibi; bu yaşananların hiçbiri kendini savunma hakkıyla açıklanamaz. Burada açıkça savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlenmektedir. Bu suçları işleyenler, insanlığın vicdanıyla birlikte uluslararası hukuka da muhakkak hesap vermelidir.”

Kendilerinin hiçbir şekilde sivillere yönelik eylemleri mazur ve meşru görmediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, çevrim içi zirveye katılan tüm liderleri İsrailli-Filistinli, Yahudi-Müslüman-Hristiyan diye ayırmadan sivil ölümlerine karşı aynı tepkiyi vermeye davet etti. Dört günlük insani fasıla ilanı ve sınırlı sayıda da olsa rehine ve tutukluların takası konusunda mutabakata varılmasını, olumlu bir gelişme olarak niteleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu adımın, önceliğimiz olan ve bir an evvel tesis edilmesini beklediğimiz kalıcı ateşkese ve barışa vesile olmasını temenni ediyorum” ifadesini kullandı.

“YENİ GÜVENLİK MİMARİSİNDE BAŞKA ÜLKELERLE BİRLİKTE SORUMLULUK ÜSTLENMEYE HAZIRIZ”

“Ateşkesin tesisi ve rehinelerin takasıyla ilgili görüşmeleri yakından takip ediyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son gelişmelerle birlikte, 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, İsrail’le yan yana barış içinde yaşayacak bağımsız bir Filistin Devleti’nin kurulmasının önemini hep birlikte tekrar gördük” dedi.

Liderleri, iki devletli çözümün en kısa sürede tesisi için de inisiyatif almaya çağıran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz Türkiye olarak, garantörlük dahil tesis edilmesi gereken yeni güvenlik mimarisinde başka ülkelerle birlikte sorumluluk üstlenmeye hazırız” ifadesini kullandı.

Bölgeye yönelik insani yardımlarını devam ettirdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugüne kadar, Mısırlı kardeşlerimizle iş birliği içinde, 11 uçak ve bir sivil gemi dolusu 666 bin ton yardım malzemesini El Ariş’e sevk ettik. Kanser hastaları ve çocuklar başta olmak üzere, yaralıların Türkiye’ye intikalini sağlayarak tedavilerini devam ettiriyoruz. Siz dostlarımı insani ve tıbbi yardımların kesintisiz temini ve Gazze’ye ulaştırılması konusunda da gereken adımları atmaya davet ediyorum” dedi.

Sözlerinin sonunda toplantıya ev sahipliği yapan Hindistan’a bir kez daha teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Aralık itibarıyla G20 Dönem Başkanlığı’nı devralacak Brezilya’ya da başarılar diledi.

“Cezayirli kardeşlerimizin Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları için gerekli kolaylıkları sağlamayı sürdüreceğiz” “Cezayirli kardeşlerimizin Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları için gerekli kolaylıkları sağlamayı sürdüreceğiz” için yorumlar kapalı 234575

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cezayir-Türkiye İş Forumu’nda yaptığı konuşmada, “Türk iş insanlarının Cezayir’deki iş birliği imkânlarını ve yeni fırsatları en iyi şekilde değerlendirmeye devam edeceklerine inanıyorum. Ülkemizdeki Cezayir yatırımlarından da memnuniyet duyuyoruz. Cezayirli kardeşlerimizin Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları için de gerekli kolaylıkları sağlamayı sürdüreceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmî ziyarette bulunduğu Cezayir’de, Cezayir-Türkiye İş Forumu’na katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cezayir-Türkiye İş Forumu’ndaki konuşmasında, 2020 yılındaki son ziyaretinin ardından dost ve kardeş ülke Cezayir’de bulunmaktan memnuniyet duyduğunu söyledi.

Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi’nin ikinci toplantısını icra ettiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’la bu mekanizmanın bundan sonra Yüksek Düzeyli Stratejik Konsey olarak devam etmesini kararlaştırdıklarını kaydetti.

“CEZAYİR İLE TİCARET HACMİMİZ GEÇTİĞİMİZ SENE 5,3 MİLYAR DOLARA YÜKSELDİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, görüşmelerinde ülkeleri arasındaki ticari ve ekonomik ilişkileri ayrıntılı biçimde ele aldıklarını ve toplam 13 anlaşmaya imza attıklarını aktararak, “Ortak bildirimizde iş birliğine dair gayretlerimizi Türkiye’nin, Cezayir’in ve bölgenin refah ve huzuruna katkı sağlayacak şekilde arttırma irademizi vurguladık. Son dönemde hızlanan temaslar ve ziyaretler münasebetlerimize önemli ivme kazandırıyor” dedi.

Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun’la birlikte sahip oldukları karşılıklı iradenin meyvelerini başta ticaret ve ekonomi olmak üzere her alanda gördüklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ticaret hacmimiz geçtiğimiz sene, bir önceki yıla göre yüzde 27 artışla rekor seviye olan 5,3 milyar dolara yükseldi. Artış eğilimi bu sene de devam ediyor. 2023’ün ilk on ayında ticaret hacmimiz, geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 19’luk yükselişle 5 milyar dolara ulaştı. İnşallah sene sonunda 6 milyar dolar bandını yakalamış olacağız” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İşbirliği Konseyi’nin geçen yıl Ankara’da yapılan ilk toplantısında çıtayı daha da yukarı çekerek 10 milyar dolar hedefini belirlediklerini hatırlatarak, “Sizlerin de değerli katkılarıyla bu noktaya en kısa sürede ulaşacağımıza inanıyorum. Cezayir’de iş birliği imkânlarını fark eden yatırımcılarımız, ülkelerimiz arasında yeni ve sağlam köprüler inşa etmeyi sürdürüyor. Bizler de kendilerine yardımcı olmaya devam edeceğiz. Cezayir’de faaliyet gösteren bin 400 civarında Türk ortaklı firma, yaklaşık 5 bin Cezayirli kardeşimize istihdam sağlamaktadır. Firmalarımız, konut ve altyapı, demir-çelik, tekstil, petrokimya ve ilaç sanayinin aralarında bulunduğu geniş bir yelpazede faaliyet gösteriyor” ifadelerini kullandı.

Tüm bu alanlarda örnek işlere imza atan ve Cezayirli kardeşlerinin de takdirini kazanan şirketleri tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerinin de şirketlerin, iş insanlarının, yatırımcıların önünü açtıklarını ve işlerini kolaylaştırdıklarını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki lider olarak iş dünyasının karşılaştığı sorunların çözümü için de ellerinden geleni yaptıklarını ifade ederek, şirketlerin yoğun olarak faaliyet gösterdikleri ve vatandaşların da çoğunlukla ikamet ettiği Oran şehrinde başkonsolosluk açarak, daha kolay ve etkin biçimde konsolosluk hizmeti almalarını temin ettiklerini söyledi.

“TÜRKİYE, CEZAYİR’DE PETROL VE DOĞAL GAZ HARİCİ EN ÇOK YATIRIM YAPAN VE EN ÇOK İSTİHDAM SAĞLAYAN ÜLKE KONUMUNDADIR”

Ziraat Bankası’nın da Cezayir’de faaliyete geçmesiyle, özellikle ticari işlemler ve bankacılık alanındaki iş birliğinin daha da gelişeceğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şirketlerimizin yatırımlarının piyasa değeri 6 milyar dolara yaklaştı. Türkiye bu rakamlarla Cezayir’de petrol ve doğal gaz harici en çok yatırım yapan ve en çok istihdam sağlayan ülke konumundadır. İnşallah burada da en kısa sürede 10 milyar dolar seviyesini yakalamayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, iş dünyasının önünü açmak ve yeni yatırım ile iş birliği imkânlarını teşvik etmekle mükellef olduklarını kaydederek, şöyle devam etti: “Bu anlayışla tüm kuruluşlarımız, ekonomik ve ticari ilişkilerimizin ahdî zeminini tahkim etmek üzere çalışmalarını hızla sürdürüyor. Ticaret Bakanlarımızın imzaladıkları Ortak Niyet Beyanı’yla müzakerelerine başlanacak Tercihli Ticaret Anlaşması’nın süratle neticelendirilmesi iş birliğimize büyük ivme kazandıracaktır. Müzakereleri devam eden Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması’nın hayata geçirilmesi de her iki ülkedeki yatırımcılar için yeni bir teşvik unsuru olacaktır.”

Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun’la bu süreçlerin kısa sürede nihayete ermesi için müştereken çalışmaya devam edeceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cezayir’in, yerli üretimin ve hidrokarbon harici sektörlerdeki kapasitesinin geliştirilmesine yönelik çalışmalarını takdirle takip ediyoruz. Enerji alanındaki köklü ilişkilerimizi bu kapsamda yeni bir vizyonla çeşitlendirerek, uzun vadeli ortaklığa dönüştürmek amacındayız. Kurumlarımız ve şirketlerimiz, bu amaçla birlikte çalışarak ortaklıklar geliştiriyorlar” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türk iş insanlarının Cezayir’deki iş birliği imkânlarını ve yeni fırsatları en iyi şekilde değerlendirmeye devam edeceklerine inanıyorum. Ülkemizdeki Cezayir yatırımlarından da memnuniyet duyuyoruz. Cezayirli kardeşlerimizin Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları için de gerekli kolaylıkları sağlamayı sürdüreceğiz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cezayir-Türkiye İş Forumu’ndaki samimi misafirperverlikleri için Cezayirlilere teşekkür ederek Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun’un şahsında Cezayir makamlarına, Gazze’de 7 Ekim’den bu yana artarak devam eden vahşet karşısında sergiledikleri dik ve dirayetli duruş sebebiyle şükranlarını sunduğunu söyledi.

“TÜRKİYE, İSRAİLLİ YÖNETİCİLERİN FİLİSTİNLİ KARDEŞLERİMİZE KARŞI İŞLEDİKLERİ SAVAŞ SUÇLARININ TAKİPÇİSİ OLMAYI SÜRDÜRECEKTİR”

Cezayir’in, Gazze konusunda en cesur ve güçlü tepkiyi veren ülkelerden biri olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugünkü görüşmelerimizde kardeşim Tebbun ile akan kanın durması için neler yapabileceğimizi detaylıca istişare ettik. 13 binden fazla Filistinli kardeşimizin şehit edildiği saldırılar, İsrail’in ve destekçilerinin gerçek yüzünü, niyetini, amacını bir kez daha deşifre etmiştir. İsrailli yöneticilerin işledikleri savaş suçları ve insanlığa karşı suçların müeyyidesiz bırakılmaması bu bakımdan çok önemlidir” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazzeli çocukları, bebekleri, kadınları ve yaşlıları vahşice katledenlerin sadece insanlık vicdanında değil, uluslararası hukuk önünde de hesap vermesi ve mahkûm olması gerektiğini belirterek “Diğer türlü zalimin daha da zalimleşmesinin, katliamlarına yenilerini eklemesinin önüne geçemeyiz. İsrail Devleti’nin bir daha benzer vahşete kalkışmaması için İslam dünyasıyla birlikte vicdan sahibi tüm ülkelere de sorumluluk düşüyor. Şunu bir kez daha bilmemiz lazım, İsrail bir terör devletidir. Bunu söylemekten çekinmeye gerek yok, bildiğimiz gerçek bu, vaka bu. Öyleyse bunun hakkını vermek lazım. Bu yapılan vahşet, soykırım sebebiyle de süratle Lahey Adalet Divanı’na gitmesi gerekir. Onun için şu anda binlerce avukat arkadaşımız çalışmalarını sürdürüyor ve İsrail Devleti’ni başta (Binyamin) Netanyahu olmak üzere buraya göndermek ve burada da bunların yargılanmasını sağlamamız gerekiyor” diye konuştu.

“Hastaneleri, okulları, ibadethaneleri, camileri, kiliseleri vuranlar bunlar değil mi?” diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gazze’yi yerle yeksan edenler bunlar değil mi? Yani bunlar yaptırımsız mı kalacak? ‘Yapanın yanına kar kalıyor.’ mu diyeceğiz? Gereği neyse bunu yapmak için işte Birleşmiş Milletlerde ne oldu? 121 ülke İsrail’in karşısında yer aldı, 40 ülke çekimser kaldı, 14 ülke ise karşısında durdu, yani bizim karşımızda durdu ama kovalayacağız çünkü Netanyahu gidicidir. Artık Netanyahu’ya İsrail halkı bile sahip çıkmıyor. Eğer bugün birileri onun yanında yer alıyorsa şunu bilin, bunların İsrail’e borcu var. İsrail’e borcu olduğu için bunlar onların yanında yer alıyor. Ama Türkiye’nin, Cezayir’in, bizim İsrail’e borcumuz yok, bizim halkımıza borcumuz var ve biz de buradan hareketle rahat hareket ediyoruz. Türkiye, İsrailli yöneticilerin Filistinli kardeşlerimize karşı işledikleri savaş suçlarının takipçisi olmayı sürdürecektir” dedi.

“GAZZE’NİN YENİDEN İMARI İÇİN GEREKEN HER TÜRLÜ ÇABAYI GÖSTERECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, nükleer silah konusuna değinerek konuşmasını şöyle tamamladı: ”Yine bu süreçte İsrailli bakanlar tarafından varlığı inkâr edilen nükleer silah ve atom bombası meselesinin de unutulmasına izin vermeyeceğiz. Ey İsrail, atom bombası var mı yok mu söyle. Söyleyemez ama bak biz söylüyoruz. İsrail sende atom bombası var, bunun da özellikle ilgili mercilere şikâyetini yaptık, yapıyoruz. Türkiye dâhil tüm bölgenin güvenliğini tehdit eden bu konuda hem Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi hem de Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı nezdinde girişimlerde bulunacağız. Tüm bunlarla birlikte Gazze’nin yeniden imarı için de gereken her türlü çabayı göstereceğiz. Evet, cebi güçlü olanlara da sesleniyorum. Onlar da bu konuda ellerini cebine atmalı ve Gazze’ye yardım etmeli. Kurulan fona gerekli desteği, hep birlikte Riyad Konferansı’nda bu sesi verdik, oraya gerekli desteği vermeliyiz. Sürekli işgallerle, toprak gasbıyla, mazlumları katlederek büyüyen İsrail Devleti’nin Gazze’yi insansız hâle getirme politikasına eyvallah edemeyiz, etmeyeceğiz. Gazze Filistinlilerindir ve Allah’ın izniyle öyle kalacaktır. İslam âlemi olarak Filistin davasına sahip çıkmamızın önemini bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu düşüncelerle İş Forumu’nun düzenlenmesinde emeği geçen tüm kurum ve kuruluşlarımızı tebrik ediyorum. Toplantımızın ve kurulacak yeni iş birliklerinin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Kalın sağlıcakla.”

seers cmp badge