Cumhurbaşkanı Erdoğan, “BMC Gelecek 50 Yıl Buluşması” programına katıldı Cumhurbaşkanı Erdoğan, “BMC Gelecek 50 Yıl Buluşması” programına katıldı için yorumlar kapalı 75463

“Türkiye, askerî kapasitesi, ekonomik, siyasi ve diplomatik kabiliyetleriyle güçlü olmak zorundadır”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BMC Üretim ve Teknoloji Üssü Temel Atma Töreni’nde yaptığı konuşmada, “Türkiye, stratejik önemi haiz bir coğrafyada barış, huzur ve istikrar abidesi olarak sadece 82 milyon halkımız için değil; tüm dost ve kardeş topluluklar için bir güven kaynağıdır. Bu topraklar tarih boyunca darda kalanların, zulme ve baskıya uğrayanların; dini, dili, inancı, etnik kimliği dolayısıyla eziyet çekenlerin yegâne sığınağı olmuştur” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sakarya Karasu’da BMC Üretim ve Teknoloji Üssü’nün temel atma programına katıldı. Canlı bağlantıyla İzmir’de modernize edilen BMC fabrikasının açılışını ve İstanbul Teknik Üniversitesi test laboratuvarında Türkiye’nin ilk yerli 600 beygir gücündeki motorunun test çalıştırmasını yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, törende bir konuşma gerçekleştirdi.

Türkiye’nin lider sanayi kuruluşlarından BMC’nin düzenlediği “BMC Gelecek 50 Yıl” programının hayırlara vesile olması dileğiyle konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yatırımla Türkiye, Sakarya ve gelecek adına tarihî nitelikte adımlar atıldığına dikkati çekti.

“TESİS FAALİYETE GEÇTİĞİNDE 10 BİN KİŞİYE İSTİHDAM SAĞLAYACAK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin savunma sanayiini bir üst lige taşıyacak BMC Üretim ve Teknoloji Üssü’nün birinci kısmının temel atma törenini icra edildiğini belirterek, 222 hektar alan üzerine kurulan tesiste tank, zırhlı araç ve askerî kamyon, ticari araç, motor, hızlı tren ve metro fabrikaları gibi pek çok üretim hattının bulunduğuna işaret etti.

Toplam yatırım büyüklüğü 500 milyon dolara ulaşacak BMC Üretim ve Teknoloji Üssü’nün tüm etaplarıyla faaliyete geçtiğinde 10 bin kişiye istihdam sağlayacağını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, tesisin Türkiye ekonomisine senelik 5 milyar dolar katma değer oluşturmasını beklediklerini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne dediler ‘Türkiye battı, bitti, yatırımlar durdu, üretim durdu’. Hepsine inat yatırımlar da devam ediyor, üretimler de devam ediyor. Bu ülkeyi hazmedemeyenler bu ülkenin duruşuna katlanamayanlar isteseniz de istemeseniz de bu millet, bu ülke dimdik ayaktadır, dimdik ayakta olarak yoluna devam edecektir” dedi.

KATARLI KARDEŞLERİMİZİN ÜLKEMİZLE SERGİLEDİĞİ DAYANIŞMAYI UNUTMAYACAĞIZ”

BMC Üretim ve Teknoloji Üssü’nün hayata geçirilmesinde öncülük eden herkesi tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, projede Türkiye-Katar ortaklığı bulunduğunu anımsatarak, Katar Emiri Şeyh Temim’e de şükranlarını sundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “15 Temmuz darbe girişiminden Ağustos ayında yaşanan kur saldırılarına kadar hemen her konuda Katarlı kardeşlerimizin ülkemizle sergilediği dayanışmayı asla unutmadık, unutmayacağız. Nasıl Türkiye, belli güçlerin Katar’ı kuşatma teşebbüsleri karşısında kara gün dostluğunu göstermişse, Katar da ülkemizin karşılaştığı tüm kritik süreçlerde kadirşinaslığını ispatlamıştır” dedi.

Bundan sonra da savunma sanayinden ticarete, turizmden enerjiye kadar Türkiye-Katar iş birliğinin güçlenerek devam etmesi temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye, stratejik önemi haiz bir coğrafyada barış, huzur ve istikrar abidesi olarak sadece 82 milyon halkımız için değil; tüm dost ve kardeş topluluklar için bir güven kaynağıdır. Bu topraklar tarih boyunca darda kalanların, zulme ve baskıya uğrayanların; dini, dili, inancı, etnik kimliği dolayısıyla eziyet çekenlerin yegâne sığınağı olmuştur.”

TÜRKİYE KENDİ VATANDAŞLARI YANINDA MAZLUM VE MAĞDURLAR İÇİN BİR EMAN YURDUDUR”

Sadece kardeş ve akraba topluluklar değil; beş asır önce İspanya’daki katliamdan kaçan Musevilerin de engizisyondan kaçan Hristiyanların da Nazi baskısından kaçan kimi Almanların da aradıkları emniyet, huzur ve güveni Türk topraklarında bulduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin kendi vatandaşları yanında mazlum ve mağdurlar için bir ‘eman yurdu’ olmasının temel sebebi, hiç şüphesiz öncelikle milletimizin alicenaplığı ve yüce gönüllüğüdür. Mensubu olmakla iftihar ettiğimiz bu millet, paylaşmanın bereketine, dayanışmanın önemine inanan, iman eden bir millettir” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türk milletinin muhacire ensar olmayı, mazlumlara sahip çıkmayı, alan el olmaktansa veren el olmayı şeref payesi gören bir millet olduğunu dile getirerek, 3.5 milyon Suriyeli muhacire kapısını açan Türk milletinin, ensarın ne, muhacirin ne olduğunu çok iyi bilen bir millet olduğunu da sözlerine ekledi.

Türkiye’nin ekonomik, siyasi ve askerî bakımdan güçlü olduğu dönemlerde, Açe’den Habeşistan’a, Kırım’dan Nijerya’ya, Kafkaslara kadar çok geniş bir coğrafyada güvenlik ve istikrarın teminatı olduğunu vurgusunda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir dönem sınırları 22 milyon kilometrekareye ulaşan Osmanlı Devleti’nin sağladığı adalet şemsiyesi altında farklı ırklar, farklı kültürler, diller ve dinlerin yüzyıllarca barış içerisinde yaşadığını çok iyi bildiklerini aktardı.

SİLAH, MÜHİMMAT VE ASKERÎ TEÇHİZAT BAKIMINDAN DIŞA BAĞIMLILIĞIN ACISINI ÇOK ÇEKTİK”

Türkiye’nin savunma sanayini geri plana itme lüksü bulunmadığını, Türkiye’nin askerî kapasitesiyle, ekonomik, siyasi ve diplomatik kabiliyetleriyle güçlü olmak zorunda olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, millîlik oranı yüzde 20’lerde olan savunma sanayini yüzde 68 oranında millî hâle getirdiklerini, bunu da yeterli bulmayarak, bu oranı daha da artırmaya yönelik çalışmalar yaptıklarını kaydetti.

Türkiye’nin silah, mühimmat ve askerî teçhizat bakımından dışa bağımlılığın acısını çok çektiğini, son olarak 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nda bunun acısının yaşandığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Stratejik ortaklarımız bizi yarı yolda bıraktılar. Muhabere askerde çok çok önemlidir. Muhabere sistemlerimiz çöktü. Stratejik ortaklarımız telsizlerimizi susturdular. Ama şimdi biz onlardan kurtulduk, artık kendi telsimizi kendimiz yapıyoruz. Onlara ihtiyacımız yok. Türkiye, Kıbrıs Türk’ünün Rum çeteler eliyle soykırıma uğramasına engel olduğu için bizzat müttefikleri tarafından cezalandırılmıştır. Şimdi de aynı oyunlar oynanıyor. Nerede? Suriye’de. Fakat şimdi bu oyunları oynayanlar şunu bilmeli ki kullandıkları enstrümanlar, insan olarak söylüyorum, yanlış enstrüman. Bu yanlış enstrümanlar onları aldatıyor ama bizi aldatamayacaklar.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin üç yıl boyunca, parasını peşin ödediği uçakları teslim alamadığı, bakım ve onarımları için gönderilen uçakları geri alamadığı dönemler yaşadığını anımsatarak, Türkiye’nin üç yıllık dönemde, milyarlarca dolarlık müttefik silahlarıyla donattığı ordusuna yedek parça dahi sağlayamadığı günler yaşadığını kaydetti.

TÜRKİYE EKONOMİSİNİN YAŞADIĞI SIKINTILARIN GERİSİNDE TUZAKLAR, DAYATMALAR VE GAFLETLER VAR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, başbakanlığı döneminde insansız hava araçları konusunu dönemin ABD başkanı ile görüştüğünü hatırlatarak, “Maalesef Kongre izin vermedi’ dedi. En sonunda zorla bize kiralama yöntemiyle böyle bir yol denendi O da sağlıklı çalışmadı. İstihbaratta bile aynı durumlara düştük. Biz stratejik ortağız… Stratejik ortak olarak bize bu destek verilmezken, stratejik ortaklığın ötesinde farklı ortaklıkları olan ülkelere çok farklı destekler verdiler” diye konuştu.

Türkiye’ye yönelik destek için öne sürülen şartlar arasında afyon ve kenevir ekimiyle ilgili kısıtlamaların yer almasının da konunun farklı boyutlarının görülmesi bakımından önemli olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye bir zamanlar afyon ekimini yasaklayanların kendi ülkelerinde afyon ektiğine dikkat çekti. İlgili bakanlıklara gerekli talimatları verdiğini ve Türkiye’de kenevir ekimi sürecinin başlatılacağını bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ekonomisinin bugün ilaçtan savunma sanayine kadar neredeyse her alanda yaşadığı sıkıntıların gerisinde, gizli-açık tuzaklar, dayatmalar, gafletler bulunduğuna işaret etti.

“SAVUNMA SANAYİNDE DIŞA BAĞIMLILIK ORANIMIZI YÜZDE 35’LER SEVİYESİNE DÜŞÜRDÜK”

“Bilhassa savunma sanayii alanında caydırıcılığımız mutlaka çok yüksek olmak durumundadır” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Türkiye, savunma sanayii başta olmak üzere tüm kritik alanlarda, sadece kendisine yeterli olmakla kalmayıp, tüm dostlarının ihtiyaçlarını da karşılayabilecek düzeye gelmek mecburiyetindir. Nitekim attığımız adımlar sayesinde 2002 yılında yüzde 80’lere bulan dışa bağımlılık oranımızı yüzde 35’ler seviyesine düşürdük.”

Türk savunma sanayii şirketlerinin yurt dışına, zırhlı araçlar, hava savunma sistemleri, roket sistemleri, simülatörler, sahil güvenlik gemileri, haberleşme, komuta kontrol sistemleri ve yazılımları ihraç ettiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, başarının kamu imkânları ile özel sektörün tecrübe ve dinamizminin birleşmesiyle ortaya çıktığını da kaydetti.

Pakistan ile MİLGEM gemilerinin ihracatına yönelik 1,5 milyar dolarlık bir anlaşma imzalandığı, Ukrayna ile altı tane İHA’nın satışına dair mutabakata varıldığı bilgisini veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelişmiş ülkelerin hiçbirinin ürünün yüzde yüz üretimini kendisi yapmadığını, birçok farklı ülkeden farklı parça tedarik ettiğini ve F-35 uçaklarının belli parçalarının Türkiye’den gönderildiğini de sözlerine ekledi.

Sakarya’daki Birinci Ana Bakım Fabrikası’na ilişkin çalışma hakkında da açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “19 Aralık’taki Cumhurbaşkanlığı Kararımızın ardından belli bazı kesimler, bu konuyu hemen istismar etmeye başladı. Türk Savunma Sanayinin temellerini atan merhum Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş, Nuri Killigil gibi vatan-millet âşıklarının millî projelerini sabote edenler, şimdi aynı tavrı bizlere, bizim çalışmalarımıza karşı sergiliyorlar. Ülkemizin savunma sanayini on yıllardır bir avuç yabancıya mahkûm edenler, şimdi çıkmışlar utanmadan bizim politikalarımızı eleştiriyorlar.”

“SEKA ÖZELLEŞTİRİLMESİNDE İŞÇİLER MAĞDUR EDİLMEDİ”

Ana muhalefetin ülkeyle ilgili hayati konulardaki tutumunu da eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu provokasyonun başını da Türkiye’deki adı ana muhalefet ama ana muhalefetten başka ne derseniz var. Başını CHP çekiyor. Terör örgütleriyle ‘simbiyotik’” ilişki geliştiren, aynı kaynaklardan beslenen CHP’den, ülkemizin ve milletimizin menfaatine olan böylesi bir meselede elbette yerli ve millî bir tavır beklemiyoruz. 24 Haziran seçimlerindeki yegâne başarısı, bölücü örgütün siyasi uzantılarını Meclis’e taşımak olan bir parti, zaten başka türlü hareket edemez” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ana muhalefet partisinin SEKA kâğıt fabrikalarının özelleştirilmesine de karşı çıktığını anımsatarak, özelleştirme sonrasında hiçbir işçinin mağdur edilmediğini, işçilerin Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nde istihdam edildiğini, fabrikaların belli alanlarının müzeye dönüştürüldüğünü, bazı alanlarının da yeşil alan olarak vatandaşın kullanımına açıldığını anlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Arifiye’deki mevcut personelin tasfiyesi, işinden, aşından, ekmeğinden edilmesi de asla söz konusu değildir. Burada çalışan kardeşlerimizin özlük haklarında herhangi bir eksilme olmayacaktır” dedi.

Aldıkları kararın fabrikanın verimliliğini, üretkenliğini, teknolojisini artırmak amacında olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zira orada yapılacak işler fabrika arazisindeki her türlü taşınmazın, üretim, bakım ve onarımda kullanılan her türlü teçhizatın mülkiyeti devlet aittir ve öyle kalacaktır” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Arifiye’deki fabrikaya yönelik kararın “özelleştirme” değil, işletme hakkının belli şartlar, belli süreler, belli kısıtlamalar dâhilinde BMC’ye devredilmesi olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BMC Üretim ve Teknoloji Üssü’nün Sakarya ve Türkiye için hayırlara vesile olmasını dileyerek, “Vatanımızın bağımsızlığı uğrunda gözlerini kırpmadan canlarını veren şehitlerimizi bir kez daha rahmetle yâd ediyor, gazilerimizden hayatta olanlara Rabbimden sağlık ve afiyet niyaz ediyorum” sözleriyle konuşmasını tamamladı.

Previous ArticleNext Article

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28. Dönem Milletvekili yemin törenine katıldı Cumhurbaşkanı Erdoğan, 28. Dönem Milletvekili yemin törenine katıldı için yorumlar kapalı 245347

28 Dönem Milletvekili yemin törenini izlemek üzere TBMM’ye giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı, Geçici TBMM Başkanı Devlet Bahçeli ve Meclis Genel Sekreteri Mehmet Ali Kumbuzoğlu, resmî törenle karşıladı.
Şeref Holü’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı; eski Meclis Başkanı Mustafa Şentop, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, AK Parti Grup Başkanvekilleri Özlem Zengin ve Muhammet Emin Akbaşoğlu ile milletvekilleri karşıladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra yemin törenini izlemek üzere Genel Kurul’da kendisi için ayrılan locaya geçti.

“Türkiye Yüzyılı, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne taşıyacak kapsamlı bir yol haritasıdır” “Türkiye Yüzyılı, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne taşıyacak kapsamlı bir yol haritasıdır” için yorumlar kapalı 178677

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sayıştay’ın 161. Kuruluş Yıl Dönümü Programı’nda yaptığı konuşmada, “85 milyon olarak tüm farklıklarımızı bir tarafa bırakarak, Cumhuriyetimizin 100. seneyi devriyesini büyük bir coşkuyla kutlayacağız. Maziden atiye kurduğumuz bir asırlık köprünün ihtişamına hep beraber şahitlik edeceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sayıştay’ın 161. Kuruluş Yıl Dönümü Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sayıştay Başkanlığında düzenlenen Sayıştay’ın 161. Kuruluş Yıl Dönümü Programı’nda yaptığı konuşmada, Divan-ı Muhasebat’tan bu yana Sayıştay çatısı altında görev yapmış kurum mensuplarını rahmetle yâd etti.

“2010 YILINDA SAYIŞTAY’IN YAPISINI YENİDEN DÜZENLEYEREK YÜKSEK DENETİM ORGANI VE HESAP MAHKEMESİ HÜVİYETİNE KAVUŞTURDUK”

Sayıştay’ın, kuruluşundan bu yana geçen sürede devlet organları içinde müstesna bir konuma sahip olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz de anayasamıza göre yargı yetkisiyle donatılmış denetim organı olan Sayıştay’ın bu konumunu, çıkardığımız kanunlarla daha da güçlendirdik. Sivil, askerî tüm kamu kurumlarının kamu iktisadi teşekküllerini, belediye şirketleri dâhil kamu kaynağı kullanan her kuruluşu Sayıştay denetimi kapsamına aldık. 2010 yılında Sayıştay’ın yapısını yeniden düzenleyerek yüksek denetim organı ve hesap mahkemesi hüviyetine kavuşturduk.”

Ülkenin mali istikrarına katkı vermek üzere gelirlerin ve giderlerin kontrol altına alınmasında Sayıştay’ın yerinin doldurulamayacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sayıştay’ın TBMM adına yürüttüğü faaliyetlerle 85 milyonun tamamının hakkını ve hukukunu koruduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Alın teriyle evine ekmek götüren işçi kardeşlerimizin çocuklarının rızkından keserek devlete borcunu ödeyen esnafımızın, yazın sıcağına, kışın ayazına aldırmadan tarlasında gece gündüz çalışan çiftçilerimizin, Türkiye’nin büyümesine omuz veren sanayicilerimizin, vatanına, milletine, medeniyet değerlerine bağlı evlat yetiştirmek için didinen anaların babaların, hasılı genciyle, yaşlısıyla, kadını ve erkeğiyle milletimizin tüm fertlerinin, devletine ödediği vergilerin denetimini sizler gerçekleştiriyorsunuz.”

Bunun kuyumcu titizliğiyle icra edilmesi gereken zor bir vazife olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu, tüm siyasi hesapların, mülahazaların üstünde millî bir görev. Şu an burada bulunan her bir kardeşimin bu hassasiyetle vazifesine yaklaştığına ve yaklaşmaya devam edeceğine inanıyorum. Sayıştay meslek mensuplarımızın devletimize karşı sorumluluklarını en güzel şekilde yerine getirmekte olduklarından asla şüphe etmiyorum. Sizlere Rabb’imden muvaffakiyetler niyaz ediyorum” ifadesini kullandı.

“TÜRKİYE YÜZYILI, İSTİKLAL HARBİ RUHUYLA 85 MİLYONUN SIRT SIRTA VERİP İSTİKBALİ İNŞA ETMESİNİN ADIDIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 29 Ekim 2023’te, Cumhuriyetin 100. kuruluş yıl dönümüne kavuşacağını, 85 milyonun tüm farklılıkları bir tarafa bırakarak Cumhuriyetin 100. yıl dönümünü büyük bir coşkuyla kutlayacağını söyledi.

Maziden atiye kurdukları bir asırlık köprünün ihtişamına hep beraber şahitlik edileceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyetin 100. yılını geride bırakırken, aynı zamanda yeni ufuklara da yine birlikte yelken açılacağını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu önemli yıl dönümünü, gelecek asrımıza damga vuracak yepyeni bir vizyonun başlangıç noktası hâline getirmek istiyoruz. Bunun adı Türkiye Yüzyılı’dır. Türkiye Yüzyılı, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin de üstüne taşıyacak kapsamlı bir yol haritasıdır. Türkiye Yüzyılı, milletimizin asırlık hayallerini gerçekleştirip çok daha büyük hedeflere yürüme azmidir. Türkiye Yüzyılı, İstiklal Harbi ruhuyla 85 milyonun sırt sırta verip istikbali inşa etmesinin adıdır. 85 milyon gönül birliği içinde inşallah bu vizyonu adım adım gerçeğe dönüştüreceğiz. Milletimiz, 14 Mayıs’ta bunun ilk adımını Meclis’te zaten atmıştı. Mütebaki 28 Mayıs’ta, Cumhurbaşkanı seçiminde verdiği kararla Türkiye Yüzyılı’nı sahiplendiğini de ortaya koydu.”

“DEVLETİN ORGANLARI ARASINDA UYUMLU BİR İŞ BİRLİĞİNİN TESİSİ ÇOK MÜHİM”

On yıllardır haksız eleştirilere maruz kalan Türk demokrasisinin tartışmasız bir şekilde bu seçimin en büyük kazananı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan bir kez daha iradesine ve geleceğine sahip çıkan aziz milletimin tüm fertlerine teşekkür ediyorum. Yüzde 52,18 oy oranıyla şahsımıza beş yıl daha ülkemize hizmet etme imkânı sunan her bir kardeşimin sorumluluğunu yüreğimizde taşıyoruz. Tercihini hangi yönde kullanırsa kullansın sandığa giden vatandaşlarımıza karşı mesuliyetle hareket ediyoruz. Nasıl 21 yıldır milletin emanetine sadakatle sahip çıktıysak inşallah bundan sonra da bu emanete gölge düşürmeyeceğiz” diye konuştu.

“Türkiye’yi hedeflerine ulaştırmadan, gelecek nesillere, üzerinde mutlu, müreffeh yaşayabilecekleri bir ülke bırakmadan huzura ermeyeceğiz” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için yürütmesi, yasaması, yargısıyla, devletin organları arasında uyumlu bir iş birliğinin tesisinin çok mühim olduğunu dile getirdi.

“TÜRKİYE, ALTIN DEĞERİNDE YILLARINI KAYBETMİŞTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle bizim gibi bunun sıkıntısını çekmiş bir ülke için bu durum hayati derecede önemlidir. Çok partili demokrasiye geçtiğimiz 1950’den beri Türkiye’nin temel sorunlarından biri erkler arası rekabetin, hatta zaman zaman kavgaya varan çekişmelerin yaşanmasıdır. Tarihimize şöyle bir baktığımızda bunun çok sayıda örneğini görüyoruz. Hepsini de rahmetle andığımız Menderes’ten Demirel’e, Erbakan’dan Özal’a kadar siyasetçilerimizin tamamı bu gerçekle yüzleşti” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülke ve milletin hayrını düşünerek attıkları adımların ekseriyetinin, farklı sebepler öne sürülerek engellendiğini, kendini millî iradenin üstünde gören zihniyetin yargıdaki, yürütmedeki, demokrasideki temsilcilerinin, hukukun kendilerine verdiği yetkiyi ülkenin önünü açmak için değil, statükoyu korumak için kullandığını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu görüşleri paylaştı: “Merhum Ecevit’in önüne fırlatılan anayasa kitapçığı bunun âdeta sembolü olarak hafızalarımıza kazınmıştır. Bu yasakçı ve statükocu tavırdan, hak ve özgürlükler dâhil Meclis’te millî iradenin takdiriyle geçen reformlar da payını almıştır. Türkiye maalesef bu süreçte altın değerinde yıllarını kaybetmiştir. Milletimiz, ekonomik maliyeti on milyarlarca doları bulan faturalarla karşı karşıya kalmıştır. İşçisinden kamu görevlisine, üreticisinden esnafına kadar toplumumuzun tüm kesimleri sıkıntılar yaşamıştır. Türk demokrasisi aynı dönemde yarışa başladığı diğer pek çok ülkeden geriye düşmüştür. Terörün, vesayetin, yoksulluğun, bölgeler arasında oluşan gelişmişlik farkının yıllarca çözülmemesinin sebeplerinden birisi maalesef budur. 2002’de ülkeyi yönetme görevini devraldığımızda biz de aynı zihniyetin devlet içindeki uzantılarıyla hep mücadele ettik.”

“SON 21 YILDA ÜLKEMİZDE BÜYÜK BİR ZİHNİYET DEVRİMİ GERÇEKLEŞTİRDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa’nın ve kanunların verdiği yetkilerin kötüye kullanılmasından dolayı aylarca bürokrat atayamadıkları dönemler olduğunu söyledi.

İktidar partisi olarak gazete kupürleriyle hazırlanmış dosyalar üzerinden kapatılmak istendiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Meclisten 411 milletvekilinin güçlü iradesiyle geçen reformlarımız aynı şekilde engellendi, mahkeme kapısında nöbet tutularak iptal ettirildi. 6 Şubat depremleriyle ehemmiyetini daha iyi anladığımız kentsel dönüşüm projeleriyle ilgili hukuki düzenlemelerimiz akim bırakıldı. 17-25 Aralık’ta yargı-emniyet darbe girişimine, 15 Temmuz’da 252 insanımızın şehit edildiği kanlı bir darbe teşebbüsüne maruz kaldık. Bunların dışında gizli açık birçok antidemokratik operasyonun hedefi olduk” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm bu girişimleri, son 21 yılda hep hukuk, demokrasi ve meşruiyet zemininde kalarak bertaraf etmeye çalıştıklarını ifade ederek, şöyle devam etti: “Ne baskılar karşısında boyun eğdik ne de hukuk devleti ilkesinin yara almasına müsaade ettik. Ne Anayasamızın vermediği bir yetkiyi kullandık ne de milletin emanetinin gasp edilmesine göz yumduk. Yasama, yürütme ve yargı organları arasındaki fay hatlarını kapatarak tüm alanlarda tarihî nitelikte reformlara, eserlere, yatırımlara imza attık. Son 21 yılda ülkemizde büyük bir zihniyet devrimi gerçekleştirdik. Uzun uğraşlar sonucunda devletin tüm kurumlarının hedef birliği, anlayış ve gaye birliği içerisinde ahenkle çalışmasını temin ettik. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ düsturunu yıllar sonra yeniden devletimizin hâkim paradigması hâline getirdik. Türkiye’nin son 21 yılda yazdığı başarı hikâyesinin sırrı işte budur. Türkiye prangalarından kurtuldukça her alanda büyük bir ivme yakaladı. Vatandaşımız yıllar sonra hasretini çektiği hizmetlere böyle kavuştu. Demokrasimiz bugün tüm dünyanın gıptayla baktığı olgunluk seviyesine böyle ulaştı. On yıllar boyunca insanımızın canına kasteden eli kanlı terör örgütleriyle başarılı mücadele böyle verildi. Türkiye küresel siyasette dikkatle takip edilen ülke konumuna böyle geldi. Dünyada yaşanan krizlere rağmen ekonomimiz her yıl ortalama yüzde 5,5 oranında büyümeyi böyle sağladı. İstihdamdan turizme, ulaşımdan eğitime, sağlıktan savunma sanayiine kadar her alanda Türkiye başarıdan başarıya işte böyle koştu.”

“ÜLKEMİZ 3-5 AYDA BİR HÜKÛMETİN DEĞİŞTİĞİ KOALİSYON DÖNEMLERİNİ BİR DAHA GELMEMEK ÜZERE RAFA KALDIRMIŞTIR”

Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’yle kazanımların tahkim edilebileceği bir yönetim modeline kavuşulduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni sistemin avantajlarını, salgın dönemi olmak üzere son yıllarda yaşanan tüm krizlerde bizzat müşahede ettiklerini aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 50 binden fazla canın toprağa verildiği 6 Şubat depremleriyle mücadelede de yeni yönetim sisteminin katkılarını tekrar tecrübe ettiklerini belirterek, “Bu gerçeğin, insanımız tarafından da kabul ve takdir edildiğini görüyoruz. 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinin sonuçlarından biri de Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin milletten yeniden güvenoyu almış olmasıdır. Bu seçimler eski sistem tartışmalarına son noktayı koymuştur. Ülkemiz 3-5 ayda bir hükûmetin değiştiği koalisyon dönemlerini bir daha gelmemek üzere rafa kaldırmıştır” ifadesini kullandı.

“TÜRKİYE’NİN 2002’DEN BERİ UNUTTUĞU SİYASİ İSTİKRARSIZLIK İKLİMİNİN YENİDEN HORTLATILMASINA MÜSAADE ETMEYECEĞİZ”

Türkiye’nin fuzuli tartışmalarla kaybedecek ne vaktinin ne de enerjisinin olduğunu düşünmediklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Siyaset müessesesinin de sandıktan çıkan iradeyi doğru okuyacağına dair ümidimizi koruyoruz. Biz her halükarda buradan geriye gidişe izin vermeyeceğiz. 5 yıllık tecrübelerin ve uygulamaların ışığında, sistemin işleyişini daha da iyileştirecek adımları elbette atacağız. Türkiye’nin şahlanış dönemine liderlik edecek kurumsal bir yapıyı mutlaka tesis edeceğiz. Ama bunları yaparken ülkemizin, milletimizin ve demokrasimizin uğruna bedel ödeyerek elde ettiği kazanımlara halel getirmeyeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye’nin 2002’den beri unuttuğu siyasi istikrarsızlık ikliminin yeniden hortlatılmasına müsaade etmeyeceğiz. Toplumumuzun farklı kesimlerinin de desteğini ve katkısını alarak Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu inşallah hayata geçireceğiz. Tüm kamu kurumlarının bu süreçte etkin rol oynaması, Türkiye Yüzyılı’nı sahiplenmesi hiç şüphesiz başarımızı da garantileyecektir. Her organın kendi yetki alanında kalması şartıyla önümüzdeki dönemde uyum ve eş güdüm içinde çalışacağız. Devletimizin diğer organları gibi Sayıştay’ımızın da yeni dönemde üzerine düşeni hakkıyla ifa edeceğine inanıyorum.”