“Millet bahçeleri ve kıraathaneleriyle İstanbul’da yeni bir dönem başlatıyoruz” “Millet bahçeleri ve kıraathaneleriyle İstanbul’da yeni bir dönem başlatıyoruz” için yorumlar kapalı 88309

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Eyüpsultan mitinginde yaptığı konuşmada, “Ülkemizin en önemli markası olan İstanbul’da birbirinden kıymetli 350 ecdat yadigârını restore ederek gelecek nesillere emanet ettik. Şimdi millet bahçeleriyle, millet kıraathaneleriyle İstanbul’da yeni bir dönem başlatıyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 31 Mart Mahallî İdareler Seçimleri kampanyası kapsamında İstanbul’da Sancaktepe ilçe mitingine katıldı. Sancaktepe Belediyesi önünde düzenlenen mitingde Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşma yaptı.

SANCAKTEPE’DEKİ YATIRIMLAR

Milletin partisi AK Parti ile yola çıktıkları günden bu yana Sancaktepe’de pek çok yatırım yaptıklarına işaret ederek, ilçenin geçmişteki görünümünden bugünkü hâle ulaşmasının; aşkın, azmin ve kararlılığın bir neticesi olduğunu söyledi.

Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) İstanbul adayının, AK Partili belediyelerde kültür merkezi olmadığı yönündeki açıklamasını hatırlatarak bu açıklamanın gerçeği yansıtmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstanbul’da bir aday tanıtımı yapmak istediniz, nerede yaptınız? Haliç Kongre Merkezi’nde yaptınız. Eğer bir tane kongre merkeziniz olsaydı gider orada yapardınız, niye Haliç Kongre Merkezine geldiniz? Demek ki sizde yok” şeklinde konuştu.

Ana muhalefet liderinin dün Sancaktepe’de yaptığı bir toplantıda eğitim alanında gerçeği yansıtmayan bilgiler açıkladığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2011 yılında Sancaktepe’de ilk ve ortaöğretimde 53 bin 500 öğrenci, 1743 öğretmen, 1146 derslik, 58 okul varken ve derslik başına düşen öğrenci sayısı ilköğretimde 45 ortaöğretimde 50 iken öğretmen sayısını 3 bin 956’ya, derslik sayısını 2 bin 805’e, okul sayısını 181’e çıkardıklarını, derslik başına düşen öğrenci sayısını ilköğretimde 30’a, ortaöğretimde ise 20’ye çektiklerini aktardı.

CHP yönetiminde iken İstanbul’da var olan çöp dağlarını, çukurları ve çamuru ortadan kaldırdıklarını şehrin su sorununu çözdüklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, belediye başkanı olduğunda 50 bin olan doğal gaz abone sayısını görevi bırakırken 1 milyon 250 bine çıkardıklarını, bugün ise bu sayının 6 milyon 500 bin olduğunu aktardı.

“SANCAKTEPE’YE ANADOLU YAKASI’NIN EN BÜYÜK ŞEHİR HASTANESİNİ KURUYORUZ”

Sancaktepe’ye 400 yataklı devlet hastanesini kazandırdıklarını, bununla yetinmeyip şimdi de Anadolu yakasının en büyük şehir hastanesini kuracaklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanının daha önce Sosyal Sigortalar Kurumu’nun (SSK) başında SSK hastanelerinin durumunu gösteren arşiv haber görüntülerini, meydandaki ekrandan vatandaşlara izletti. O dönemde SSK hastanelerinde hijyenin bulunmadığını, ilaçların temin edilemediğini, galoşların vatandaşa para ile satıldığını da hatırlatan kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlık hizmetlerinde bugünkü noktaya AK Parti iktidarları ile gelindiğini vurguladı.

Sancaktepe’deki vatandaşların tapu sorununu yüzde 95 oranında çözüp 3bin 163 parselde 5 bin 744 kişinin tapularını teslim ettiklerinin ve Hilal ve Fatih mahalleriyle Çalılık mevkiinde devir işlemlerinin hâlen devam ettiğinin bilgisini paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kentsel dönüşüm çalışmalarında İstanbul’un 23 ilçesinde 65 bin 399 adet riskli yapı tespit ettiklerini, bu riskli yapılarda bulunan 245 bin 153 adet konut ve iş yerinin yıkımını yaptıklarını aktardı.

“TÜM KÜRT KARDEŞLERİME SESLENİYORUM; GELİN BU OYUNU BOZALIM”

Konuşmasında; bölücü terör örgütünün güdümündeki parti yetkililerinin, örgüt ve örgüt elebaşı lehine yaptıkları destek açıklamalarını ve Cumhur İttifakı aleyhine ifadelerini, meydandaki ekrandan vatandaşlara izleten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları ekledi: “Sancaktepe’de tüm Kürt kardeşlerime de sesleniyorum; gelin bu oyunu bozalım. Bak ben size kardeşlerim diyorum, çünkü Türk de benim kardeşim, Kürt de benim kardeşim, Laz’ı, Boşnak’ı, Roman’ı, Arnavut’u, Abhaza’sı, hepsi benim kardeşim. Biz yaratılanı Yaradan’dan ötürü sevdik. Bizim farkımız bu. Ama gelin, bu teröristlerle beraber olmayın. Bay Kemal bunlarla kol-kola, omuz-omuza dolaşıyor. CHP, HDP, sözde İyi Parti, Saadet; bunlar hep beraber dörtlü çete beraber dolaşıyorlar, bu oyunu beraber bozmamız lazım.”

CHP Genel Başkanı’nın, kendilerine karşı girdiği 9 seçimi de kaybetmesine rağmen hâlen koltuğunda oturduğunu, dünyanın hiçbir yerinde bu kadar seçim kaybeden bir genel başkanın orada kalamayacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama bu adam öyle, çok seviyor koltuğu. Sayın Baykal’ı da öyle aldattı, ‘ben yokum’ dedi, ertesi gün adaylığını açıkladı” ifadelerine yer verdi.

Allah’ın izni milletin gayret ve ferasetiyle 31 Mart akşamı sandıktan zaferle çıkacaklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sancaktepe mitingi konuşmasını vatandaşlarla birlikte, ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan ve tek devlet’ vurgusunda bulunarak tamamladı.

EYÜPSULTAN MİTİNGİ

Sancaktepe mitinginin ardından Eyüpsultan’a geçen ve Eyüp Sultan Camii Meydanı’nda düzenlenen mitinge iştirak eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, burada da bir konuşma yaptı.

Eyüpsultan ilçesinin kendileri için herhangi bir ilçe olmadığını, Eyüp Sultan Hazretlerinin ismini taşımanın, ilçe için başlı başına bir ayrıcalık olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Eyüpsultanlılara 24 Haziran’da Cumhurbaşkanlığı seçiminde şahsına verdikleri destekten dolayı teşekkür etti.

İstanbul’u ve Eyüpsultan’ı sadece sevmekle kalmayıp ilçeye eşi benzeri görülmemiş hizmetler kazandırdıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’a sadece eğitim alanında 7,5 milyar, sağlıkta 4 milyar, toplu konutta 49 milyar, ulaşımda 94,5 milyar liralık yatırım yaptıklarını aktardı.

“TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK KÜTÜPHANESİ OLACAK RAMİ KIŞLASI’NDAKİ ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR”

Şehirdeki 350 tarihî eseri restore ettiklerini, 6 milyon ciltlik kitabı ve geleneksel tezyini sanatlar atölyeleri olan Türkiye’nin en büyük kütüphanesi olacak Rami Kışlası’ndaki çalışmanın hâlen devam ettiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Marmaray’dan Avrasya Tüneline, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nden Osmangazi Köprüsü’ne, İstanbul-İzmir ve Kuzey Marmara Otoyollarından 475 kilometreyi bulan bölünmüş yollara kadar ulaşım sorununa çözüm getirecek pek çok projeyi hayata geçirdiklerini hatırlattı.

Millet bahçeleri ve millet kıraathaneleriyle İstanbul’da yeni bir dönemi başlattıklarını, önümüzdeki dönemde üç katlı İstanbul Tüneli ve Kanal İstanbul ile yüzlerce kilometrelik metro hatları başta olmak üzere, gündemlerinde daha pek çok projenin olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Eyüpsultan’ın ulaşım sorunlarını çözmek için de 15,3 kilometrelik Habibler-Edirnekapı-Topkapı Tramvay Hattını, Eyüpsultan Piyer Loti Teleferik Hattı’nı, Silahtarağa Caddesi ile Gaziosmanpaşa Caddesini birbirine bağlayan Silahtarağa Tünelini hizmete aldıklarını dile getirdi.

24,5 km uzunluktaki Kabataş-Mecidiyeköy-Mahmutbey Metro Hattı’nın, 10,1 km uzunluktaki Eminönü-Eyüpsultan-Alibeyköy Tramvay Hattı’nın, 37,5 km uzunluktaki Gayrettepe-Kemerburgaz-Yeni Havalimanı Metro Hattı’nın inşaatlarına devam edildiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilçede 9 adet köprü ve kavşağı, 415 araç kapasiteli 2 otoparkı, Alibeyköy cep otogarını hizmete sunduklarını, ilçedeki 23 tarihî eseri restore ettiklerini, ilçedeki 14 eski okulu yıkıp yeniden inşa ettiklerini aktardı.

“MİLLETE HİZMET ETMEK NASİP İŞİDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Eyüpsultan’da hizmete sunulan, yapımları devam eden, ihale ve proje aşamasında olan diğer yatırım ve hizmetlerden de örnekler vererek, “Her şey gibi, millete hizmet etmek de nasip işidir. Bazıları, hayatları boyunca bu şerefe nail olamıyor” diye ekledi.

O günkü CHP yönetiminde sokakları çöpe, çukura, çamura teslim edilen, aynı zamanda bir büyük yağmaya maruz bırakılan İstanbul’un belediye başkanlığını 1994’te devraldıktan sonra birkaç yıl içinde bambaşka bir İstanbul’un ortaya çıkmasını sağladıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu şehir için, bu şehrin insanları için hiçbir şey yapmayanlar, bizim çalışmalarımızı engellemek için adeta seferber oldular” diye ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sonuçta allem ettiler-kallem ettiler bizi görevimizden uzaklaştırıp demir parmaklıklar arkasına göndermeyi başardılar. Ne oldu? Gittik 4 ay 10 gün yattık, çıktık, partimizi kurduk, 16 ay sonra tek başımıza iktidara geldik olay bu kadar basit. Ve bizim milletimizle aramızda kalpten kalbe giden, gönülden gönle giden bir yol var. Cezaevinin duvarları ve demirleri bu yolu kapatmaya yetmedi” şeklinde konuştu.

Daha sonraki dönemde de her ilçesini, her caddesini, her sokağını bildiği bu şehrin eksiklerinin giderilmesi için bakanlıklar ve belediyelerle yoğun bir mesai yaptıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün İstanbul’un hâlâ eksikleri yok mu? Elbette var. Ama bu İstanbul, 25 yıl öncesinin İstanbul’u değil. Dolayısıyla bu İstanbul’un eksiklerinin, ihtiyaçlarının, beklentilerinin çeyrek asır öncesiyle bir ilgisi yok” sözlerine yer verdi.

Bugün İstanbullular için, CHP’li belediyelerin olduğu kimi ilçeler hariç, çöplerin toplanmasının gayet tabi bir hizmet olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, yine millet için musluğunu açtığında tertemiz suyun akmasının zaten olması gereken bir hadise olduğunu, metroda, metrobüste, modern otobüslerde seyahat etmenin, hava durumuna bağlı olmaksızın Marmaray’la, Avrasya Tüneli’yle karşıdan karşıya geçmek gayet tabi bir hâl aldığını vurguladı.

“ŞU ANDA İSTANBUL VE DİĞER İLELRDE KALİTE HÂKİM”

Şu anda İstanbul’da ve diğer illerde artık kalitenin hâkim olduğunu hatırlatarak, “Nereden geldiğimizi bilmezsek, bugün bulunduğumuz yerin kıymetini anlayamayız, nereye gideceğimizi de bilemeyiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti iktidarları dönemi öncesindeki şartların, Türkiye’nin bu dönemde nereden nereye geldiğinin büyükler tarafından gençlere anlatılması gerektiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart’ta sadece belediye başkanlarının seçilmeyeceğinin, aynı zamanda şehrin ve ülkenin geleceği için de tercihte bulunulacağının altını çizdi ve şunları ekledi: “Bir yanda ülkesi ve milleti için gece-gündüz çalışan Cumhur İttifakı var, diğer yanda ise kendi çıkarları ve hırsları uğruna terör örgütleriyle daha iş birliği yapmaktan kaçınmayan bir başka ittifak var. Bir yanda İstanbul’a ve Türkiye’ye verdikleri hizmetleriyle temayüz etmiş belediye başkan adayları var, diğer tarafta millete hakaret eden, milleti tahkir eden, küçümseyen, hatta hızını alamayıp azarlayan bir zihniyet var.”

Vatandaşlardan 31 Mart’ta ülkeye, geleceğe, sandığa, demokrasiye ve millî iradeye sahip çıkmalarını isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını “Allah birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi daim eylesin” temennisiyle tamamladı.

Previous ArticleNext Article

“Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” için yorumlar kapalı 238981

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere gideceği Amerika Birleşik Devletleri’ne hareketinden önce yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor. Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla büyüme hedefimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) hareketi öncesinde Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’nin 78. Genel Kurulu’na iştirak etmek üzere New York’a doğru yola çıkacaklarını belirterek, BM üyesi tüm ülkelerin temsil edildiği Genel Kurul görüşmelerine 150’den fazla ülkenin devlet ve hükûmet başkanı düzeyinde katılımının beklendiğini söyledi.

Her yıl olduğu gibi bu sene de ABD’de son derece yoğun bir temas ve toplantı trafiğinin olacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl Genel Kurul genel görüşmelerinin “Güvenin yeniden tesisi ve küresel dayanışmanın yeniden canlandırılması” temasıyla yapıldığını aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genel Kurul görüşmelerinin ilk günü olan 19 Eylül Salı günü kendisinin de BM Genel Kurulu’na hitap edeceğini dile getirerek, konuşmasında kalkınmadan insani yardımlara, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından küresel dayanışmanın yeniden tesisine kadar attıkları adımlara değineceğini kaydetti.

Bu vesileyle uluslararası gündemdeki temel meselelere ilişkin görüşlerini de paylaşacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ayrıca mevcut küresel sınamalar karşısında Türkiye’nin oynadığı kritik rolü vurgulayacağız. Bir süredir her platformda dillendirdiğimiz ‘Dünya 5’ten büyüktür’ tespitimizin daha fazla kabul görmesinden memnuniyet duyuyoruz. Son olarak BM Genel Sekreteri Sayın Guterres bu konuda çok net bir tavır ortaya koydu. Sayın Genel Sekreter’in ‘2. Dünya Savaşı sonrası kurulan yapıların bugünün dünyasını yansıtmadığı’ tespitine biz de katılıyoruz. Bunu görüşmemizde kendisine de bizzat ifade edeceğim. Genel Kurul marjında BM Genel Sekreteri’nin yanı sıra çok sayıda ülkeden mevkidaşlarımla görüşmeler gerçekleştireceğim.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretinde ABD’de yaşayan vatandaşlar ve soydaş topluluklarla bir araya geleceğini belirterek, ayrıca düşünce kuruluşu temsilcileriyle de istişarelerinin olacağını anlattı.

ABD iş dünyasının seçkin üyeleri ile görüşerek Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları noktasında atılabilecek adımları ele alacaklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemizde 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin demokratik olgunluk içinde tamamlanmasının iş çevrelerinin Türkiye’ye yönelik ilgisini artırdığını görüyoruz. Gerek kabinemize gerek ekonomideki kurmay kadromuza gerekse kısa süre önce açıkladığımız Orta Vadeli Program’a uluslararası yatırımcılar büyük güven duyuyor. Sadece son 3 ayda rezervlerimizde 22 milyar dolarlık artış oldu. Bugün itibarıyla Merkez Bankamızın toplam brüt rezervleri 120 milyar doları geçmiş bulunuyor. Dünya Bankasının geçen hafta yaptığı açıklama, ülkemize duyulan güvenin bir başka örneğidir. İnşallah buna yakında yenileri eklenecektir. “

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamlelerin takdirle karşılandığını dile getirerek, “Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı, yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla kaliteli büyüme hedeflerimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

“KÜRESEL SİSTEMDE TAŞLARIN YERİNDEN OYNADIĞI BU DÖNEMİ ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ ADINA FIRSATA ÇEVİRMEKTE KARARLIYIZ”

Türkiye Yüzyılı vizyonunu hayata geçirmek için içeride ve dışarıda her türlü çabayı gösterdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Küresel sistemde taşların yerinden oynadığı bu dönemi ülkemiz ve milletimiz adına fırsata çevirmekte kararlıyız. Bu süreçte kavgadan, tartışmadan ve Bizans’ı çırak çıkartacak taht oyunlarından başlarını kaldıramayanları ise kendi hâllerine bırakacağız. Varsın onlar didişmeye, birbirlerine laf yetiştirmeye devam etsinler. Varsın onlar koltuklarını korumak için daha düne kadar savundukları tüm ilkeleri ayaklar altına alsın. Biz bunları asla önemsemiyoruz. Biz son 21 yıldır olduğu gibi yine sadece işimize bakıyoruz. Tüm vaktimizi ve enerjimizi milletimize hizmet için sarf ediyoruz. İnşallah bundan sonra da aynı hassasiyetle çalışmaya devam edeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçekleştirecekleri ziyaretler ve görüşmelerin ülke, millet ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.

“GELİŞMELERİ YAKINDAN TAKİP EDECEĞİZ”

Karabağ’da tansiyonun yeniden yükseldiği ve Azerbaycan ile Ermenistan liderleriyle görüştüğü hatırlatılarak, Ermenistan’ın tutumunu nasıl bulduğu ve kendisi öncülüğünde üçlü bir toplantı söz konusu olup olmayacağının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda tabii bizim öncülüğümüzde üçlü bir görüşme teklifimizi kendilerine ilettik ama bu konuda üçlüden öte biz dörtlü bir teklifte bulunduk. Yani değişik, buralarla ilgisi, alakası olmayan liderlerle değil, ‘Gelin şu anda işin içinde olan Sayın Putin, Sayın Aliyev, şahsım ve Paşinyan hep birlikte dörtlü olarak böyle bir toplantıyı yapalım. Adımı da ona göre atalım’ diye böyle bir teklifte bulunduk. Henüz bize olumlu-olumsuz bir dönüş olmadı ve konuyla ilgili Sayın Aliyev’le de daha da görüşeceğiz, olgunlaştıracağız ve gelişmeleri yakından takip edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20’de ABD Başkanı Joe Biden ile bir görüşme gerçekleştirildiği, burada İsveç’in NATO üyeliğinin de gündeme geldiği anımsatılarak, İsveç’te terör örgütü üyelerinin gösterilerinin devam etmesiyle ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, “Bu konuda özellikle Batı, ikide bir ‘İsveç, İsveç, İsveç’ diyor, biz de diyoruz ki ‘Bizim parlamentomuz kararı vermedikten sonra bizim kalkıp da yolda yürürken ‘evet’ veya ‘hayır’ dememiz mümkün değil. Öncelikle, İsveç’in üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki, şu anda İsveç üzerine düşen görevi yerine getiriyor mu? Bize ikide bir şunu söylüyorlar. İşte ‘Yasa hazırladılar.’ Yasayı hazırlamak yetmez, yasayı uygulamak gerekir. Şu anda İsveç ister anayasa ister yasa değişikliği, ne yaparsa yapsın ama kalkıp da teröristleri İsveç polisinin koruması altında gösteriye sevk ediyorlarsa bu ne demektir? Bunlar görevini yerine getirmiyor demektir ve yine terör eylemleri Stockholm caddelerinde devam ediyor demektir. O zaman bize verilen sözler tutulmuyor. Bize verilen sözler tutulmadığı zaman, benim parlamentom bu konuda nasıl bir tavır takınır, bunu herkes takdir etsin. Yani F-16’larla ilgili ne deniyor? ‘Temsilciler Meclisi karar vermeden bu olmaz.’ Tamam da şimdi orada Temsilciler Meclisi varsa benim de parlamentom var. Parlamentonun nasıl bir karar vereceğini ben kestirip atamam. Sevk etmekse, biz böyle bir talebi parlamentomuza sevk ederiz ama parlamentomuzdan nasıl bir karar çıkar, o parlamentomuzun takdirindedir.”

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 2022 raporunda yer alan Türkiye’nin AB’ye katılım süreciyle ilgili ifadeler hakkındaki değerlendirilmeleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Değerli arkadaşlar benim değerlendirmemi çok açık net öğrenmek istiyorsanız, Avrupa Birliği Türkiye’den kopmanın gayreti içerisinde. Avrupa Birliği’nin Türkiye’den kopuş hamlelerini yaptığı bu dönem içerisinde biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmelerimizi yaparız ve bu değerlendirmelerden sonra da Avrupa Birliği ile gerekirse yolları ayırabiliriz” şeklinde konuştu.

“Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” “Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” için yorumlar kapalı 256462

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde düzenlenen 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’na katılarak bir konuşma yaptı.

Bugünün 12 Eylül olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bundan tam 43 yıl önce Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemlerinden birine girdiğini söyledi.

Ülkenin darbe gününe nasıl geldiğinin ayrı bir hikâye, ayrı bir tartışma konusu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama darbe gününden itibaren; yüzbinlerce insanın gözaltına alındığı, binlerce kişinin idamla yargılandığı, ‘bir sağdan, bir soldan’ mantığıyla 50 kişinin idam edildiği, velhasıl, neredeyse her hanenin yaşanan acılardan nasibini aldığı o meşum günler hafızalarımızdan asla silinmedi, silinmeyecek. Şu Ulucanlar Cezaevi’nin, Mamak Cezaevi’nin, Diyarbakır Cezaevi’nin, Sağmalcılar Cezaevi’nin dili olsa da o günleri anlatsa” diye konuştu.

İdamından sonra yargılandığı suçla ilgisinin olmadığı ortaya çıkan veya Hüseyin Kurumahmutoğlu gibi işkenceyle öldürülen gençlerin vebalinin, darbecilerin yakasını öteki dünyada da bırakmayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Darbenin üzerinden 7-8 yıl geçtikten sonra, idamla yargılananlar dahil, dipçik darbeleriyle cezaevine tıkılanların tamamına yakını serbest kaldı. Sadece bu örnek bile, yargılamasından infazına tüm safhalarıyla, yapılan işin ne kadar göstermelik olduğunun işaretidir. Tabii 12 Eylül yönetiminin ülkemizin kalbine sapladığı en büyük hançer, üzerinde hâlâ konuştuğumuz, tartıştığımız 1982 darbe anayasasıdır. Her ne kadar 1987’den itibaren 23 kez değiştirilmiş, hatta 2017’de tarihî bir yönetim sistemi değişikliğine gidilmiş olsa da elimizdeki metin hâlâ bir darbe anayasasıdır.”

Yapılan değişikliklerin her birinin önem taşıdığını ancak her değişikliğin anayasanın yazım ve anlam bütünlüğünü bozduğunun da bir gerçek olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu amaçla, yaklaşık 10 yıl önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bir yeni anayasa çalışması başlattıklarını anımsattı.

“YENİ ANAYASA MESELESİ GÜNDEMİMİZİN İLK SIRALARINDA YER ALMAYI SÜRDÜRÜYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha önceki anayasa değişikliklerine göre en geniş siyasi katılımlı bu çalışma, muhalefet partilerinin, tabiri caizse ‘yan çizmeleri’ sebebiyle akim kaldı” dedi.

Buna rağmen ülkeyi yeni, sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasaya kavuşturma hedeflerinden vazgeçmediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçiş yapılırken anayasayı tümden yeniden yazma teklifimiz, yine muhalefetin uzlaşmaz tavrı sebebiyle maalesef hayata geçemedi. Yine de milletimize verdiğimiz sözün takipçisi olmayı sürdürdük. Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” diye konuştu.

Geçen yıl önce, anayasa konusunda söyleyecek sözü olan bilim insanlarının ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı bir dizi çalıştay düzenlediklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ardından da diğer siyasi partilerle müzakereye esas olacak ve millete takdim edecekleri kendi anayasa metinlerini hazırladıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Maalesef bu süreçte, Cumhur İttifakı ortakları MHP ve AK Parti dışında yeni bir anayasa metni hazırlayan siyasi teşekkül çıkmadı. Muhalefet cenahı; sürekli lafını etmesine, her fırsatta istismarını yapmasına rağmen, iş somut adım atmaya geldiğinde, hemen dümeni başka tarafa kırıp, ortadan kayboluyor. Bu defa da aynısını yaptılar. Yeni bir anayasa yerine, ‘dostlar alışverişte görsün’ kabilinden tutarsız ve anlamsız bir metni ortaya atıp kendi dünyalarına daldılar. Gerçi, onlara da hak vermemek elde değil. Parti içinde ayrı kavga, ittifak ortakları arasında ayrı kavga. Yurt içine ayrı selam, yurt dışına ayrı selam. Herkes kendi kişisel hesaplarının ve kavgalarının içine bu kadar gömülmüşken, yeni anayasa gibi vakit, emek ve birikim gerektiren bir konuyla kim, niye uğraşsın ki. Ama bizim milletimize karşı hem sorumluluğumuz hem sözümüz var. Bunun için yeni anayasa meselesi daima gündemimizin ilk sıralarında yer almayı sürdürüyor. İletişim Başkanlığımız ile Hukuk Politikaları Kurulumuzun düzenlediği bu sempozyumu da yeni anayasa kararlılığımızın bir ifadesi olarak görüyorum. Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenleri ve katılımcıları tebrik ediyorum. Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız.”

“TÜRKİYE, ÇOK DAHA İYİ BİR ANAYASAYI ZİYADESİYLE HAK EDİYOR”

Dünyada, Birleşmiş Milletlerde temsil edilen ülke sayısı kadar anayasa olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ülkenin kendi tarihine, siyasi, sosyal ve kültürel yapısına, ihtiyaçlarına göre ayrı bir anayasa süreci yaşadığını kaydetti.

Türkiye’nin anayasa geçmişinin de 200 yılı bulduğunu, Cumhuriyet döneminde de muhtelif anayasa tecrübeleri olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak 27 Mayıs 1960’tan itibaren anayasalarımız, maalesef, darbe yönetimleri tarafından şekillendirilmiş ve yürürlüğe konmuştur” dedi.

Anayasanın, darbe ikliminde gerçekleştirilmiş bir referandumla kabul edilmiş olmasının, gerisindeki sorunlu fotoğrafı değiştirmediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki Türkiye gibi 2 bin yıllık devlet geleneğine, coğrafyasında bin yıllık hâkimiyete, ilk asrına ulaşan Cumhuriyet tecrübesine, 73 yıllık demokrasi birikimine sahip bir ülke, çok daha iyi bir anayasayı ziyadesiyle hak ediyor” ifadesini kullandı.

“GEÇMİŞ BİRİKİMLERİ GELECEĞİN HEDEFLERİYLE BÜTÜNLEŞTİREN YENİ BİR ANAYASAYA İHTİYACIMIZ OLDUĞU BİR GERÇEKTİR”

Anayasaların değişmez metinler olmadığını, bunun iyi bilinmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Mesela Amerikan anayasası 236 yılda 27 kez değişmiş olmasına rağmen, ülkenin ihtiyaçlarını hâlâ karşılayabilmektedir. İngiltere gibi anayasa devleti niteliği taşıyıp da yazılı anayasası olmayan ülkeler de mevcuttur. Bir de kâğıt üzerinde çok iyi metinlere sahip anayasaları olup da demokrasiden ve hukuk devletinden çok uzak uygulamaların hüküm sürdüğü ülkeler de söz konusudur. Bizim medeniyet tarihimiz anayasa tecrübesi bakımından çok ama çok zengindir. Mesela, dünyanın en eski yazılı anayasalarından biri, hicretin hemen ardından yapılan 47 maddelik Medine Sözleşmesi diye anılan metindir. Milattan öncesine kadar uzanan ve bugünkü anayasa kavramına karşılık gelebilecek Hammurabi Kanunları gibi metinler de coğrafyamızın mirası içindedir. Modern anayasalar için ise İngiltere’deki Magna Carta’dan başlayıp Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi ile Amerikan Bağımsızlık Bildirisi’ne kadar uzanan bir dizi referansa işaret edilir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizdeki anayasa girişimleri 1808 tarihli Sened-i İttifak’la başlatılır ve 1876 tarihli Kanun-i Esasi’yle gerçek anlamda vücut bulur. Millî Mücadele’nin meşru zeminini oluşturan anayasa 1921 yılında, yani savaşın en şiddetli günlerinde hazırlanıp yürürlüğe girmiştir. Tek başına bile, milletimizin ve ülkeyi yönetenlerin hukuki meşruiyet konusundaki hassasiyetini bu anayasa göstermeye yeterlidir. Ardından gelen 1924, 1960 ve 1982 anayasalarının her birinin, kendi dönemlerine ilişkin ayrı hikâyeleri vardır. Bugün bize düşen görev, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, ülkemizin sahip olduğu bu derinlikli birikimin üzerinde kendi hikâyemizi yazıp, gelecek nesillere en büyük mirası bırakmaktır” diye konuştu.

Teknolojinin, iklimin yanı sıra siyasi ve sosyal yapılarda da köklü değişimlerin yaşandığı bir dönemden geçildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir dönemde, Türkiye Yüzyılı iddiamızı hayata geçirebilmek için sadece altyapımızı güçlendirmek, vizyonumuzu genişletmek yetmiyor. Tüm bunlara uygun, geçmiş birikimleri geleceğin hedefleriyle bütünleştiren yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğu bir gerçektir. Bizi, darbe anayasası gölgesinden kurtaracak olması bile yeni anayasa çalışmalarını kıymetli kılmaya tek başına kâfidir” ifadelerini kullandı.

Yeni anayasa metninin sihirli bir değnek gibi ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik yapısını bir anda değiştirip, Türkiye’yi bir masal diyarı hâline getirmeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ancak milletin ortak değerlerini, ülkenin ortak geleceğini, devletin bekasını, insanların doğuştan gelen hak ve özgürlüklerini, siyasi aktörlerin uzlaşmasını velhasıl tüm bunları şüpheye yer bırakmayan bir meşruiyet zemininde kuşatan yeni anayasanın Türkiye’ye çok şey katacağı açıktır. Bazı kavramların anayasada çokça zikredilmesi, onların ülkenin ve toplumun hayatında aynı karşılığa sahip oldukları anlamına gelmez. Nitekim temel hak ve özgürlükler, ekonomik ve sosyal haklar gibi konulara en az atıflar, bu konuda en ileri kabul edilen ülkelerin anayasalarında yer alıyor. Bu başlıklara en çok atıfların ise sorunlu coğrafyalarda yapıldığı görülüyor. Hülasaten önemli olan anayasaları modern dünyanın güzel kavramlarıyla süslemek değil, bu metinlerin ruhuna uygun yönetimler ve uygulamalar ortaya koymaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa metinlerinin kısa veya uzun olmasının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Her sistem, onu işletecek kişilerin anlayışına ve tarzına göre somut uygulamalara dönüşür. Bize düşen sistemi, mümkün olan en sağlam, en gerçekçi, en sürdürülebilir şekilde kurmaktır” dedi.

“MEVCUT ANAYASAMIZ, MUASIR MEDENİYETLER YOLCULUĞUNDA ÜLKEMİZİN ÖNÜNÜ AÇMAK YERİNE SÜREKLİ PAÇASINDAN AŞAĞI ÇEKMEKTEDİR”

Türkiye’nin demokrasi ve hukuk pratiğinin kısa metinlerin bürokratik oligarşinin istismarına uğrayabileceğini, uzun metinlerin de siyasi ve sosyal dönüşümün önünü tıkayabileceğini söylediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Dolayısıyla bize lazım olan, lafzı, ruhu ve hacmiyle, milletimizin dünyaya ve hayata bakışına, ülkemizin birikimine ve hedeflerine uygun bir anayasa metnidir. Eskiler buna ne der? ‘Efradını cami, ağyarını mani’. Dünya ve ülke şartlarına göre metni ne kadar değişirse değişsin, işte bu anlayışın hep devam etmesini sağlayan bir anayasayı ülkemize kazandırmak istiyoruz. Biz parlamentodaki tüm gruplarla bunları konuşacağız, görüşeceğiz. Onlar da bu işe olumlu bakarlarsa yolumuza devam edeceğiz. Olursa olur, olmazsa olmaz, bize düşen kapıları çalmak. Cumhur İttifakı olarak biz buna hazırız. Buradan tüm siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, akademi mensuplarına sesleniyorum, ‘Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar’ sözüne uygun şekilde en ideal anayasa metnini bulmak için gelin konuşalım, tartışalım, müzakere edelim ama bu süreçten kaçmayalım. Hiç kimsenin böyle bir anayasa arayışından ve çalışmasından rahatsız olmasına gerek yok.”

Geçirdiği onca değişiklikle âdeta “yamalı bohçaya” dönen bir anayasayla yaşamaya devam etmenin siyaset ve ülke için artık taşınması zor bir yüke dönüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mevcut anayasamız, muasır medeniyetler yolculuğunda ülkemizin önünü açmak yerine sürekli paçasından aşağı çekmektedir. Vesayetten darbeye nice yükü omuzlarından atan Türkiye’nin, 12 Eylül anayasası konusunda da bunu yapacak dirayete sahip olduğuna yürekten inanıyoruz” diye konuştu.

Darbe direktifi olarak değil, gerçek bir toplum sözleşmesi olarak hazırlanmış yeni anayasayı ülkeye kazandırana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Her işimiz gibi yeni anayasa çalışmalarında da düsturumuz ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ prensibi olacaktır. İnsanı önceleyen, milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan, toplumun gerisinde kalan değil, topluma dinamizm katan bir anayasa hedefliyoruz. Sempozyumumuzda tüm bu hususların enine boyuna konuşulacağı, tartışılacağı, siyasetin ve toplumun önüne yeni anayasa için aydınlık ufuklar açılacağı kanaatindeyim. Burada serdedilen her görüşü, her tenkidi, her teklifi samimiyetle değerlendirip, çalışmalarımıza derç edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Ülkemizin iki asırlık yönetim sistemi arayışının zirvesi olarak gördüğüm, ilk dönemini bitirip ikinci dönemine girdiğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni de bu kapsayıcı muhasebenin bir parçası kabul ediyorum.”

“BU ZOR GÜNLERİNDE TÜM İMKÂNLARIMIZLA KARDEŞLERİMİZİN YANINDAYIZ”

Sözlerinin sonunda Libya’daki sel felaketine yönelik de değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sel ve su baskınlarında hayatını kaybedenlere rahmet diledi. Sahadan alınan bilgilerin büyük bir doğal afetin yaşandığını gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kayıplarla birlikte vefat sayılarının maalesef daha da artacağı anlaşılıyor. Türkiye olarak bugüne kadar nasıl Libya halkını yalnız bırakmadıysak, bu zor günlerinde de tüm imkânlarımızla kardeşlerimizin yanındayız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece sel felaketinin yaşandığı Libya’nın değil aynı zamanda depremden etkilenen Fas’ın da yanında olduklarını belirterek, “AFAD Başkanlığımızı arama-kurtarma personelinden diğer ihtiyaçlara gerekli yardımları süratle ulaştırma noktasında talimatlandırdık. İlk etapta üç kargo uçağımız yardımlarla beraber Libya’ya intikal etti. Amacımız, Libya’nın yaralarının bir an önce sarılmasını sağlamaktır. İnşallah bundan sonra da kendilerine gereken desteği vereceğiz. Buradan bir kez daha tüm Libyalı kardeşlerimize geçmiş olsun diyorum” ifadelerini kullandı.

seers cmp badge