Cumhurbaşkanı Erdoğan,“Ülkemizin bekasını ilgilendiren meselelerde 82 milyon hep birlikte ‘Türkiye İttifakı’ olarak hareket etmeliyiz” Cumhurbaşkanı Erdoğan,“Ülkemizin bekasını ilgilendiren meselelerde 82 milyon hep birlikte ‘Türkiye İttifakı’ olarak hareket etmeliyiz” için yorumlar kapalı 89240

Cumhurbaşkanı Erdoğan, MEMUR-SEN Genel Merkez yeni hizmet binası açılışında yaptığı konuşmada, “Ülkemizin bekasını ilgilendiren meselelerde, siyasi görüş ayrılıklarımızı bir tarafa koyarak, 82 milyon hep birlikte ‘Türkiye İttifakı’ olarak hareket etmeliyiz. Vatandaşlarına ve kardeşlerine güven veren bir Türkiye için hep beraber elimizi taşın altına koymalıyız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MEMUR-SEN (Memur Sendikaları Konfederasyonu) Genel Merkez yeni hizmet binası açılışını yaparak, “İşin Geleceği; Tehditler ve Fırsatlar” Konferansı’na katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, programda bir konuşma yaptı.

Açılışı yapılan yeni hizmet binasının MEMUR-SEN ailesine hayırlı olması temennisinde bulunan ve binanın yapımında emeği geçenleri tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, iki gün sonra yapılacak MEMUR-SEN 6. Genel Kurulu’nun da sendika ve tüm kamu görevlileri için hayırlara vesile olmasını diledi.

“MEMUR-SEN MİSYONUNU LAYIKIYLA YERİNE GETİRMİŞTİR”

Sendikanın bugünlere gelmesinde emeği geçenlere teşekkür edip, vefat eden sendika mensuplarına Allah’tan rahmet niyaz eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1995’te MEMUR-SEN’in kuruluşuna liderlik eden merhum Mehmet Akif İnan’ı rahmetle yâd ettiğini belirtti.

Şair, mütefekkir, muallim Akif İnan’ın sadece şiirleri ve fikirleriyle değil, aynı zamanda aksiyoner bir lider olarak da örnek olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, merhum İnan’ın; sendikayı, sadece memurların hak ve hukukunu savunan bir çatı olarak değil, millî bir diriliş hareketi ve evrensel bir özgürlük hareketi olarak da tasavvur ettiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onun nazarında MEMUR-SEN ülkemizle beraber, dünyanın dört bir yanında hakları elinden alınan;  emekleri, alın terleri, kaynakları sömürülen; onca zenginliğin ortasında fakirliğe mahkûm edilen yüz milyonların da sesi, soluğu, nefesi olan bir müessesedir. Kuruluşundan itibaren MEMUR-SEN de, Akif İnan’ın tayin ettiği istikamet doğrultusunda misyonunu layıkıyla yerine getirmiştir” diye konuştu.

Türkiye’nin son yıllardaki tüm demokrasi hamlelerinde MEMUR-SEN’in, kritik rol oynadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle 28 Şubat’ta olduğu gibi demokrasinin askıya alındığı dönemlerde darbeleri meşrulaştırıcı görev üstlenen sendikal gelenekten Türkiye’nin kurtarılmasında MEMUR-SEN’in ciddi katkısının olduğunu kaydetti.

“MİLLÎ İRADENİN YANINDA SAF TUTAN MEMUR-SEN TÜRKİYE İÇİN ÖNEMLİ BİR KAZANIM”

“Sırtını vesayet odaklarına dayayan sendika ağalarının siyasetçilere ayar verdiği o kötü günler, hamdolsun sizlerin desteğiyle artık geride kalmıştır. Türkiye’de ideolojik sendikacılığın yerini, temel hedefi emekçilerin hak ve imkânlarını güçlendirmek olan yeni bir sendikal anlayış almıştır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Birliği sürecine destek veren, Kudüs’ün hakkını savunan, ihtiyaç sahiplerine el uzatan, kritik dönemlerde vesayetçiler yerine millî iradenin yanında saf tutan MEMUR-SEN’in Türkiye için önemli bir kazanım olduğunu dile getirdi.

MEMUR-SEN’e; çalışanların haklarını savunmada gösterdiği gayret, millî iradenin, demokrasinin, insan hak ve hürriyetlerinin yerleşmesine verdikleri destek için şükranlarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, MEMUR-SEN’in her türlü vesayete karşı yürüttüğü mücadeleyi takdirle karşıladıklarını, sendikanın bu özgür ve özgün tavrının önümüzdeki dönemde güçlenerek devam edeceğine inandığını belirtti.

31 Mart seçimlerinden sonra bazı belediyelerdeki gelişmeler ve bulundukları yerde mücadelelerini kararlı bir şekilde sürdüremeyenler sebebiyle MEMUR-SEN camiasının rahatsızlık duymaması gerektiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, MEMUR-SEN camiasının bu seçimler sebebiyle ortaya çıkan tabloda bulundukları yerlerde dimdik duracaklarına inandığını söyledi. Belediyelerde bazılarının makamından alınabileceğini; ancak memuriyetten atılamayacağını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 657 numaralı ilgili yasanın memuru güçlü bir şekilde koruma altına aldığını, bu yollara tevessül edenler karşısında, memurların arkasında MEMUR-SEN camiasının bulunduğunu ifade etti.

“HİÇBİR ZAMAN YAPILACAK ZULÜMLERE SEYİRCİ OLMAYIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şu açıklamaları yaptı: “Ve yine şunu bilmeniz lazım ki; bu ülkede şu anda bir hükûmet var, biz hiçbir zaman yapılacak bu zulümlere tribünden seyirci olmayız, yapılması gereken neyse onu da yaparız. Onun için de bütün yargı ve yürütme mekanizmalarını her hâlükârda başta MEMUR-SEN olmak üzere yürütmek durumundayız. Ben yürütmenin başıyım, yasamanın başı ise şu anda yine genel başkanı olduğum partimin bir mensubu olan arkadaşım, o da yasamanın başıdır. Bütün bu imkânlarımızla, eğer bir zulüm varsa bu zulmün karşısında durmak bizim için en önemli görevdir. Ama MEMUR-SEN camiası mensupları yerlerinde dimdik durmalı ve kendilerine, ‘hadi bakalım sendikanı değiştir, şuraya geç’ diyenlere karşı da o dik duruşuyla diklenmeden yerini korumalıdır.”

Uluslararası Çalışma Konferansı İLO’nun Haziran’da Cenevre’de düzenlenecek 100’üncü Yıl Zirvesi’ne, programının elvermesi durumunda katılmayı arzu ettiğini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu zirveye hazırlık mahiyetinde gördüğü “İşin Geleceği; Tehditler ve Fırsatlar” konferansının başarılı geçmesi temennisinde bulundu ve konferansa katkıda bulunacaklara teşekkür etti.

Dünyanın 107 farklı ülkesinden konferansa iştirak eden katılımcıların konferans vesilesiyle yapacakları fikir teatisinin yanı sıra Türkiye’yi ilk elden tanıma fırsatı, Türk milletini, milletin demokrasi mücadelesini daha yakından görme imkânı bulacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu tecrübenin konferansta konuşulacak başlıklar kadar değerli ve önemli olduğunu kaydetti.

“TÜRKİYE SON YILLARDA, ULUSLARARASI BOYUTU DA OLAN, ÇOK YÖNLÜ BİR KARALAMA KAMPANYASINA MARUZ KALDI”

Türkiye’nin son yıllarda, uluslararası boyutu da olan, çok yönlü bir karalama kampanyasına maruz kaldığına; Batı dünyasının belli kesimlerinin, medya organları aracılığıyla Türkiye ekonomisini çökmüş bir vaziyette gösterme gayreti içine girdiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne yaparsanız yapın, hangi başlıkları atarsanız atın, Türkiye dimdik ayaktadır, güçlenerek de yoluna devam edecektir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Bu medyaya artık biz alıştık, bu paçavralara artık alıştık, bunları biz yutmuyoruz. Her zaman bunlar bu başlıklarını atacaklardır, ama biz yolumuza dimdik durarak devam edeceğiz. ‘Financial Times böyle yazmış’; sen ne yazarsan yaz, benim ülkemin durumu ortada. Alışacaklar, Türkiye’nin gücünü de kabullenecekler. Bunlar ilk defa bu başlıkları atmıyor ki, her zaman bu başlıkları attılar, bundan sonra da atacaklar, bunları da biz iyi bileceğiz. Bunlar yeri gelir bakarsanız madalya verirler, dağıtırlar, yeri gelir bu tür başlıklar atarlar. Şu anda ülkemizdeki durum ortadadır ve güçlü bir şekilde güçlenerek yoluna devam etmektedir.”

Türkiye aleyhine yürütülen bu kampanyanın asıl sebebinin; Suriye, Filistin, Yemen ve Mısır meselelerindeki ilkeli duruşlarının ve yükselen İslam düşmanlığı konusundaki duyarlılıklarının olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Küresel adaletsizlikler konusunda biz sesimizi yükselttikçe, saldırıların da dozu artıyor. Biz terörle mücadele ve mülteciler meselesindeki çifte standarda dikkat çektikçe, aleyhimizdeki haberlerin sayısı daha da katlanıyor” ifadelerine yer verdi.

“ELİMİZDEKİ BİR TAS ÇORBAYI MÜLTECİ KARDEŞLERİMİZLE PAYLAŞARAK YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ”

Türkiye aleyhine yayın yapan ilgili medya organına, “4 milyon mülteciye ev sahipliği yapan Türkiye’yi sen tanıdın mı? Acaba senin ülkende şu anda ne kadar mülteci var? Hadi bir de onu haber yap bakalım” sözleriyle seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin 4 milyon mülteciye ev sahipliği yaparken kimsenin doğru dürüst ciddi desteği olmadan 35 milyar dolar harcadığını hatırlattı.

Herhangi bir yerden destek gelmesi beklentisine kapılmadan mültecilere ev sahipliği yapılacağını dile getirerek, “Biz eğer elimizde bir tas çorbamız varsa, o bir tas çorbayı o mülteci kardeşlerimizle paylaşarak yolumuza devam edeceğiz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ekledi: “Her ne kadar Türkiye’nin ana muhalefetinin başındaki ‘ben Suriyelileri tekrar ülkesine göndereceğim’ demişse, Bolu’daki seçilmiş olan bir Belediye Başkanı oradaki Suriyelilere ‘ben bunlara bir tas çorba vermem, buradan gönderirim’ demişse de, biz onları da onların eline bırakmadan hükûmet olarak valiliklerimiz kanalıyla aynen yedirmeye, içirmeye, giydirmeye devam edeceğiz. Çünkü biz ensar olmaya talibiz, muhacirleri yolun ortasında asla bırakmayız.”

“TÜRKİYE’NİN, TERÖR ÖRGÜTLERİNE KARŞI YÜRÜTTÜĞÜ MEŞRU MÜCADELEYİ ENGELLEMEYE ÇALIŞIYORLAR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Milletimiz iradesine, bağımsızlığına, hak ve özgürlüklerine sahip çıktıkça, eski alışkanlıklarını devam ettirmek isteyenlerin rahatsızlığı derinleşiyor. Her ikisi de azılı birer terör örgütü olan PKK’lı ve FETÖ’cü unsurların öncülük ettiği bu iftira furyasına, ne yazık ki ülkemiz içindeki kimi sendikalar da lojistik destek sağlıyor. Uluslararası kuruluşlara mektuplar yazarak, asılsız iddiaları gündeme getirerek ülkemize itibar suikastı yapıyorlar. Böylece Türkiye’nin, PKK ve FETÖ gibi eli kanlı terör örgütlerine karşı yürüttüğü meşru mücadeleyi engellemeye çalışıyorlar. Elbette dünyanın hemen her ülkesinde ideolojik bağnazlıkla hareket eden marjinal yapılar bulunur. Bunların mevcut tüm iletişim imkânlarını propagandalarına alet etmesi de gayet tabiidir. Burada asıl sorgulanması gereken, bu iftiraların uluslararası sendikal kuruluşlar nezdinde alıcı bulmasıdır, bizi bu rahatsız eder. Üzerinde asıl durulması gereken, örgütlü yalanın hakikati perdelemesine göz yumulmasıdır.”

Kendilerini; birkaç marjinalin iftirasının değil; hiçbir araştırma yapılmadan, iddialar teyit edilmeden, işin aslı muhataplarına sorulmadan Türkiye karşıtı her türlü habere, her türlü propagandaya prim verilmesinin rahatsız ettiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizi rencide eden, masumiyet karinesinin, ülkemiz söz konusu olduğunda hemen rafa kaldırılmasıdır” diye ekledi.

Kimseden ayrıcalık ve iltimas beklemediklerinin, muhataplarından sadece ilkeli, tutarlı ve hakkaniyetli davranmalarını istediklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz ülkemizle ilgili meselelerin önyargılara kurban edilmek yerine; vicdan, akıl ve adalet terazisinde tartılarak karara bağlanmasını arzu ediyoruz. Özellikle bugün aramızda bulunan uluslararası kuruluşların temsilcileri olan misafirlerimizden, bilgi kaynaklarını çeşitlendirerek, hakkaniyeti elden bırakmamalarını rica ediyorum” şeklinde konuştu.

“31 MART SEÇİMLERİ DEMOKRASİ ŞÖLENİ HAVASIYLA GERÇEKLEŞTİRİLDİ”

Konuşmasında 31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri’ne de değinerek, seçim maratonunun başarıyla tamamlandığını ve demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye’de, seçimin demokrasi şöleni havasıyla gerçekleştirildiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elbette bir takım tartışmalar, bir takım görüş farklılıkları olmuştur. Ama bu durum, demokrasimizin bir kez daha başarıyla işlediği gerçeğinin teslimine engel değildir” değerlendirmesinde bulundu.

Seçime katılma oranının yüzde 85 civarında olduğunu hatırlatarak, gerek katılım oranının yüksekliğinin, gerek seçim sonuçlarının Türkiye demokrasisinin kalitesini daha da artırdığına inandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, demokrasiye verilen bu güçlü desteğin; Türkiye’nin istikbali, millî iradenin perçinlenmesi adına tarihî bir kazanım olduğunu ifade etti.

Son altı yılda Türkiye’nin; Gezi olayları, 17-25 Aralık girişimi ve çukur eylemleri gibi pek çok saldırıya, provokasyona, anti-demokratik girişime muhatap olduğunu, 2016’da 15 Temmuz darbe teşebbüsüne maruz kaldığını, geçen yıl Ağustos ayında ise finans sistemi üzerinden ekonomik bir saldırıyla karşılaştığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, son beş yılda yedi kez sandığa gidildiğine işaret etti.

“TÜRKİYE’NİN BEKASI, VATANDAŞLARIMIZIN BİRLİK VE BERABERLİĞİ HER TÜRLÜ POLİTİK HESABIN ÜSTÜNDEDİR”

Hiçbir zaman seçim ekonomisine tevessül etmediklerini; ancak seçimlerin ülke ekonomisinde ağır bir yük oluşturduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Seçim atmosferinde yükselen siyasi rekabet, toplumumuzun hem sosyolojisinde, hem ekonomisinde gerilimlere sebep olmaktadır. Hamdolsun milletimiz sandıkların kapanmasıyla beraber bu dönemi geride bırakmıştır” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları söyledi: “Seçim döneminde yaşanan tartışmalar artık sona ermiş, herkes günlük hayatına yönelmiş; evine, işine, gücüne yoğunlaşmıştır. Seçim kanunumuz çerçevesinde yapılan hak arama mücadeleleri, demokrasinin bir imkânıdır, aynı zamanda bir gereğidir. Dolayısıyla kimse hak arama mücadelesine girdi diye bu hak arama mücadelesini verenleri kalkıp da burada hakaretle eleştirme yoluna gidemez. Geçmişimizden bugüne her türlü siyasi parti bu tür yollara başvurmuştur, bu tür hak arama mücadelesini vermiştir. Son nokta konulana kadar da bunun takipçisi olmuşlardır. Ama olay partime gelince niye rahatsız oluyorsunuz? Biz de sonuna kadar bu mücadelemizi vereceğiz. Yüksek Seçim Kurulu noktayı koyduğu zaman bizim için de mesele bitmiştir, ondan sonra yola devam. Seçim sürecindeki ve sonrasındaki tartışmaların, millî çıkarlarımızın ve hassasiyetlerimizin önüne geçmesine asla izin vermedik, vermeyeceğiz. Siyaset, milletin maslahatını kendi menfaatinin önüne koymayı gerektirir. Türkiye’nin bekası, vatandaşlarımızın birlik ve beraberliği her türlü politik hesabın üstündedir. Özellikle içinde bulunduğumuz hassas dönemde siyasetçilerin sorumluluk duygusuyla hareket etmesi önem arz ediyor. İnşallah böyle bir döneme girdiğimize inanıyorum.”

“SİYASET YELPAZESİNDEKİ HERKESLE TÜRKİYE ORTAK PAYDASINDA BULUŞMANIN MÜCADELESİNİ VERİYORUZ”

Türkiye’nin önünde 4,5 yıllık kesintisiz bir icraat döneminin bulunduğuna işaret ederek, 82 milyon olarak bu dönemin en verimli şekilde değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim tartışmalarının geride bırakılarak, ekonomi ve güvenlik başta olmak üzere Türkiye’nin asıl gündemine odaklanılmasının şart olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dönem kızgın demiri soğutma, musafahalaşma, kucaklaşma, birlik ve beraberliğimizi yeniden perçinleme dönemidir. Önümüzdeki 4,5 yıllık süreçte gayemiz, milletimizin refahını artırmak, güvenlik ve özgürlük dengesini koruyarak devletimizin bekasına yönelik tehditleri bertaraf ederek, Türkiye’yi 2023 hedeflerine ulaştırmaktır” sözlerine yer verdi.

Terörle mücadeleyi kararlılıkla sürdürürken, ülkenin ihtiyacı olan yapısal reformları da hayata geçirmeye devam edeceklerini, savunma sanayii, ihracat ve turizmde yakaladıkları ivmeyi, diğer alanlarda da gerçekleştireceklerini açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, hiç kimseyi dışlamadan, ötekileştirmeden siyaset yelpazesindeki herkesle Türkiye ortak paydasında buluşmanın mücadelesini verdiklerini belirtti.

“VATANDAŞLARINA VE KARDEŞLERİNE GÜVEN VEREN BİR TÜRKİYE İÇİN, HEP BERABER ELİMİZİ TAŞIN ALTINA KOYMALIYIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Nasıl İstiklal Harbimizi el birliği içinde zafere taşımışsak, nasıl PKK’lı hainlerin tepesine yurt içinde ve yurt dışında yumruk gibi inmişsek, nasıl 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü alçaklara meydanları dar etmişsek, bugün de aynı dayanışmayı sergilemeye ihtiyacımız bulunuyor. Gerek Suriye’nin kuzeyindeki terör bataklıklarının kurutulması, gerekse ekonomimizin tekrar büyüme trendine girmesi için toplumumuzun tüm kesimlerinin üzerine düşen görevler var. Ülkemizin bekasını ilgilendiren meselelerde, siyasi görüş ayrılıklarımızı bir tarafa koyarak, 82 milyon hep birlikte ‘Türkiye İttifakı’ olarak hakaret etmeliyiz. Vatandaşlarına ve kardeşlerine güven veren bir Türkiye için, hep beraber elimizi taşın altına koymalıyız. Gençlerimizin, memurlarımızın, çiftçi, sanayici, esnaflarımızın sorunlarını çözmek ancak bu şekilde mümkün olacaktır.”

Herkesin bu yönde çaba göstereceğine inandığını ve MEMUR-SEN’den bu süreçte çok büyük gayret ve fedakârlık beklediğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını; yeni hizmet binasının hayırlı olması, düzenlenen konferansın verimli ve bereketli, MEMUR-SEN 6. Olağan Genel Kurulu’nun başarılı geçmesi temennisiyle tamamladı.

Enerji petrol Medya Ceo -Mehmet Ali Setencioğlu Ankara -MEMUR-SEN Genel Merkez yeni hizmet binası açılış töreni

Previous ArticleNext Article

“Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” için yorumlar kapalı 238981

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere gideceği Amerika Birleşik Devletleri’ne hareketinden önce yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor. Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla büyüme hedefimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) hareketi öncesinde Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’nin 78. Genel Kurulu’na iştirak etmek üzere New York’a doğru yola çıkacaklarını belirterek, BM üyesi tüm ülkelerin temsil edildiği Genel Kurul görüşmelerine 150’den fazla ülkenin devlet ve hükûmet başkanı düzeyinde katılımının beklendiğini söyledi.

Her yıl olduğu gibi bu sene de ABD’de son derece yoğun bir temas ve toplantı trafiğinin olacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl Genel Kurul genel görüşmelerinin “Güvenin yeniden tesisi ve küresel dayanışmanın yeniden canlandırılması” temasıyla yapıldığını aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genel Kurul görüşmelerinin ilk günü olan 19 Eylül Salı günü kendisinin de BM Genel Kurulu’na hitap edeceğini dile getirerek, konuşmasında kalkınmadan insani yardımlara, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından küresel dayanışmanın yeniden tesisine kadar attıkları adımlara değineceğini kaydetti.

Bu vesileyle uluslararası gündemdeki temel meselelere ilişkin görüşlerini de paylaşacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ayrıca mevcut küresel sınamalar karşısında Türkiye’nin oynadığı kritik rolü vurgulayacağız. Bir süredir her platformda dillendirdiğimiz ‘Dünya 5’ten büyüktür’ tespitimizin daha fazla kabul görmesinden memnuniyet duyuyoruz. Son olarak BM Genel Sekreteri Sayın Guterres bu konuda çok net bir tavır ortaya koydu. Sayın Genel Sekreter’in ‘2. Dünya Savaşı sonrası kurulan yapıların bugünün dünyasını yansıtmadığı’ tespitine biz de katılıyoruz. Bunu görüşmemizde kendisine de bizzat ifade edeceğim. Genel Kurul marjında BM Genel Sekreteri’nin yanı sıra çok sayıda ülkeden mevkidaşlarımla görüşmeler gerçekleştireceğim.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretinde ABD’de yaşayan vatandaşlar ve soydaş topluluklarla bir araya geleceğini belirterek, ayrıca düşünce kuruluşu temsilcileriyle de istişarelerinin olacağını anlattı.

ABD iş dünyasının seçkin üyeleri ile görüşerek Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları noktasında atılabilecek adımları ele alacaklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemizde 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin demokratik olgunluk içinde tamamlanmasının iş çevrelerinin Türkiye’ye yönelik ilgisini artırdığını görüyoruz. Gerek kabinemize gerek ekonomideki kurmay kadromuza gerekse kısa süre önce açıkladığımız Orta Vadeli Program’a uluslararası yatırımcılar büyük güven duyuyor. Sadece son 3 ayda rezervlerimizde 22 milyar dolarlık artış oldu. Bugün itibarıyla Merkez Bankamızın toplam brüt rezervleri 120 milyar doları geçmiş bulunuyor. Dünya Bankasının geçen hafta yaptığı açıklama, ülkemize duyulan güvenin bir başka örneğidir. İnşallah buna yakında yenileri eklenecektir. “

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamlelerin takdirle karşılandığını dile getirerek, “Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı, yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla kaliteli büyüme hedeflerimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

“KÜRESEL SİSTEMDE TAŞLARIN YERİNDEN OYNADIĞI BU DÖNEMİ ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ ADINA FIRSATA ÇEVİRMEKTE KARARLIYIZ”

Türkiye Yüzyılı vizyonunu hayata geçirmek için içeride ve dışarıda her türlü çabayı gösterdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Küresel sistemde taşların yerinden oynadığı bu dönemi ülkemiz ve milletimiz adına fırsata çevirmekte kararlıyız. Bu süreçte kavgadan, tartışmadan ve Bizans’ı çırak çıkartacak taht oyunlarından başlarını kaldıramayanları ise kendi hâllerine bırakacağız. Varsın onlar didişmeye, birbirlerine laf yetiştirmeye devam etsinler. Varsın onlar koltuklarını korumak için daha düne kadar savundukları tüm ilkeleri ayaklar altına alsın. Biz bunları asla önemsemiyoruz. Biz son 21 yıldır olduğu gibi yine sadece işimize bakıyoruz. Tüm vaktimizi ve enerjimizi milletimize hizmet için sarf ediyoruz. İnşallah bundan sonra da aynı hassasiyetle çalışmaya devam edeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçekleştirecekleri ziyaretler ve görüşmelerin ülke, millet ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.

“GELİŞMELERİ YAKINDAN TAKİP EDECEĞİZ”

Karabağ’da tansiyonun yeniden yükseldiği ve Azerbaycan ile Ermenistan liderleriyle görüştüğü hatırlatılarak, Ermenistan’ın tutumunu nasıl bulduğu ve kendisi öncülüğünde üçlü bir toplantı söz konusu olup olmayacağının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda tabii bizim öncülüğümüzde üçlü bir görüşme teklifimizi kendilerine ilettik ama bu konuda üçlüden öte biz dörtlü bir teklifte bulunduk. Yani değişik, buralarla ilgisi, alakası olmayan liderlerle değil, ‘Gelin şu anda işin içinde olan Sayın Putin, Sayın Aliyev, şahsım ve Paşinyan hep birlikte dörtlü olarak böyle bir toplantıyı yapalım. Adımı da ona göre atalım’ diye böyle bir teklifte bulunduk. Henüz bize olumlu-olumsuz bir dönüş olmadı ve konuyla ilgili Sayın Aliyev’le de daha da görüşeceğiz, olgunlaştıracağız ve gelişmeleri yakından takip edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20’de ABD Başkanı Joe Biden ile bir görüşme gerçekleştirildiği, burada İsveç’in NATO üyeliğinin de gündeme geldiği anımsatılarak, İsveç’te terör örgütü üyelerinin gösterilerinin devam etmesiyle ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, “Bu konuda özellikle Batı, ikide bir ‘İsveç, İsveç, İsveç’ diyor, biz de diyoruz ki ‘Bizim parlamentomuz kararı vermedikten sonra bizim kalkıp da yolda yürürken ‘evet’ veya ‘hayır’ dememiz mümkün değil. Öncelikle, İsveç’in üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki, şu anda İsveç üzerine düşen görevi yerine getiriyor mu? Bize ikide bir şunu söylüyorlar. İşte ‘Yasa hazırladılar.’ Yasayı hazırlamak yetmez, yasayı uygulamak gerekir. Şu anda İsveç ister anayasa ister yasa değişikliği, ne yaparsa yapsın ama kalkıp da teröristleri İsveç polisinin koruması altında gösteriye sevk ediyorlarsa bu ne demektir? Bunlar görevini yerine getirmiyor demektir ve yine terör eylemleri Stockholm caddelerinde devam ediyor demektir. O zaman bize verilen sözler tutulmuyor. Bize verilen sözler tutulmadığı zaman, benim parlamentom bu konuda nasıl bir tavır takınır, bunu herkes takdir etsin. Yani F-16’larla ilgili ne deniyor? ‘Temsilciler Meclisi karar vermeden bu olmaz.’ Tamam da şimdi orada Temsilciler Meclisi varsa benim de parlamentom var. Parlamentonun nasıl bir karar vereceğini ben kestirip atamam. Sevk etmekse, biz böyle bir talebi parlamentomuza sevk ederiz ama parlamentomuzdan nasıl bir karar çıkar, o parlamentomuzun takdirindedir.”

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 2022 raporunda yer alan Türkiye’nin AB’ye katılım süreciyle ilgili ifadeler hakkındaki değerlendirilmeleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Değerli arkadaşlar benim değerlendirmemi çok açık net öğrenmek istiyorsanız, Avrupa Birliği Türkiye’den kopmanın gayreti içerisinde. Avrupa Birliği’nin Türkiye’den kopuş hamlelerini yaptığı bu dönem içerisinde biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmelerimizi yaparız ve bu değerlendirmelerden sonra da Avrupa Birliği ile gerekirse yolları ayırabiliriz” şeklinde konuştu.

“Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” “Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” için yorumlar kapalı 256462

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde düzenlenen 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’na katılarak bir konuşma yaptı.

Bugünün 12 Eylül olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bundan tam 43 yıl önce Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemlerinden birine girdiğini söyledi.

Ülkenin darbe gününe nasıl geldiğinin ayrı bir hikâye, ayrı bir tartışma konusu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama darbe gününden itibaren; yüzbinlerce insanın gözaltına alındığı, binlerce kişinin idamla yargılandığı, ‘bir sağdan, bir soldan’ mantığıyla 50 kişinin idam edildiği, velhasıl, neredeyse her hanenin yaşanan acılardan nasibini aldığı o meşum günler hafızalarımızdan asla silinmedi, silinmeyecek. Şu Ulucanlar Cezaevi’nin, Mamak Cezaevi’nin, Diyarbakır Cezaevi’nin, Sağmalcılar Cezaevi’nin dili olsa da o günleri anlatsa” diye konuştu.

İdamından sonra yargılandığı suçla ilgisinin olmadığı ortaya çıkan veya Hüseyin Kurumahmutoğlu gibi işkenceyle öldürülen gençlerin vebalinin, darbecilerin yakasını öteki dünyada da bırakmayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Darbenin üzerinden 7-8 yıl geçtikten sonra, idamla yargılananlar dahil, dipçik darbeleriyle cezaevine tıkılanların tamamına yakını serbest kaldı. Sadece bu örnek bile, yargılamasından infazına tüm safhalarıyla, yapılan işin ne kadar göstermelik olduğunun işaretidir. Tabii 12 Eylül yönetiminin ülkemizin kalbine sapladığı en büyük hançer, üzerinde hâlâ konuştuğumuz, tartıştığımız 1982 darbe anayasasıdır. Her ne kadar 1987’den itibaren 23 kez değiştirilmiş, hatta 2017’de tarihî bir yönetim sistemi değişikliğine gidilmiş olsa da elimizdeki metin hâlâ bir darbe anayasasıdır.”

Yapılan değişikliklerin her birinin önem taşıdığını ancak her değişikliğin anayasanın yazım ve anlam bütünlüğünü bozduğunun da bir gerçek olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu amaçla, yaklaşık 10 yıl önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bir yeni anayasa çalışması başlattıklarını anımsattı.

“YENİ ANAYASA MESELESİ GÜNDEMİMİZİN İLK SIRALARINDA YER ALMAYI SÜRDÜRÜYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha önceki anayasa değişikliklerine göre en geniş siyasi katılımlı bu çalışma, muhalefet partilerinin, tabiri caizse ‘yan çizmeleri’ sebebiyle akim kaldı” dedi.

Buna rağmen ülkeyi yeni, sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasaya kavuşturma hedeflerinden vazgeçmediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçiş yapılırken anayasayı tümden yeniden yazma teklifimiz, yine muhalefetin uzlaşmaz tavrı sebebiyle maalesef hayata geçemedi. Yine de milletimize verdiğimiz sözün takipçisi olmayı sürdürdük. Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” diye konuştu.

Geçen yıl önce, anayasa konusunda söyleyecek sözü olan bilim insanlarının ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı bir dizi çalıştay düzenlediklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ardından da diğer siyasi partilerle müzakereye esas olacak ve millete takdim edecekleri kendi anayasa metinlerini hazırladıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Maalesef bu süreçte, Cumhur İttifakı ortakları MHP ve AK Parti dışında yeni bir anayasa metni hazırlayan siyasi teşekkül çıkmadı. Muhalefet cenahı; sürekli lafını etmesine, her fırsatta istismarını yapmasına rağmen, iş somut adım atmaya geldiğinde, hemen dümeni başka tarafa kırıp, ortadan kayboluyor. Bu defa da aynısını yaptılar. Yeni bir anayasa yerine, ‘dostlar alışverişte görsün’ kabilinden tutarsız ve anlamsız bir metni ortaya atıp kendi dünyalarına daldılar. Gerçi, onlara da hak vermemek elde değil. Parti içinde ayrı kavga, ittifak ortakları arasında ayrı kavga. Yurt içine ayrı selam, yurt dışına ayrı selam. Herkes kendi kişisel hesaplarının ve kavgalarının içine bu kadar gömülmüşken, yeni anayasa gibi vakit, emek ve birikim gerektiren bir konuyla kim, niye uğraşsın ki. Ama bizim milletimize karşı hem sorumluluğumuz hem sözümüz var. Bunun için yeni anayasa meselesi daima gündemimizin ilk sıralarında yer almayı sürdürüyor. İletişim Başkanlığımız ile Hukuk Politikaları Kurulumuzun düzenlediği bu sempozyumu da yeni anayasa kararlılığımızın bir ifadesi olarak görüyorum. Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenleri ve katılımcıları tebrik ediyorum. Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız.”

“TÜRKİYE, ÇOK DAHA İYİ BİR ANAYASAYI ZİYADESİYLE HAK EDİYOR”

Dünyada, Birleşmiş Milletlerde temsil edilen ülke sayısı kadar anayasa olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ülkenin kendi tarihine, siyasi, sosyal ve kültürel yapısına, ihtiyaçlarına göre ayrı bir anayasa süreci yaşadığını kaydetti.

Türkiye’nin anayasa geçmişinin de 200 yılı bulduğunu, Cumhuriyet döneminde de muhtelif anayasa tecrübeleri olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak 27 Mayıs 1960’tan itibaren anayasalarımız, maalesef, darbe yönetimleri tarafından şekillendirilmiş ve yürürlüğe konmuştur” dedi.

Anayasanın, darbe ikliminde gerçekleştirilmiş bir referandumla kabul edilmiş olmasının, gerisindeki sorunlu fotoğrafı değiştirmediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki Türkiye gibi 2 bin yıllık devlet geleneğine, coğrafyasında bin yıllık hâkimiyete, ilk asrına ulaşan Cumhuriyet tecrübesine, 73 yıllık demokrasi birikimine sahip bir ülke, çok daha iyi bir anayasayı ziyadesiyle hak ediyor” ifadesini kullandı.

“GEÇMİŞ BİRİKİMLERİ GELECEĞİN HEDEFLERİYLE BÜTÜNLEŞTİREN YENİ BİR ANAYASAYA İHTİYACIMIZ OLDUĞU BİR GERÇEKTİR”

Anayasaların değişmez metinler olmadığını, bunun iyi bilinmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Mesela Amerikan anayasası 236 yılda 27 kez değişmiş olmasına rağmen, ülkenin ihtiyaçlarını hâlâ karşılayabilmektedir. İngiltere gibi anayasa devleti niteliği taşıyıp da yazılı anayasası olmayan ülkeler de mevcuttur. Bir de kâğıt üzerinde çok iyi metinlere sahip anayasaları olup da demokrasiden ve hukuk devletinden çok uzak uygulamaların hüküm sürdüğü ülkeler de söz konusudur. Bizim medeniyet tarihimiz anayasa tecrübesi bakımından çok ama çok zengindir. Mesela, dünyanın en eski yazılı anayasalarından biri, hicretin hemen ardından yapılan 47 maddelik Medine Sözleşmesi diye anılan metindir. Milattan öncesine kadar uzanan ve bugünkü anayasa kavramına karşılık gelebilecek Hammurabi Kanunları gibi metinler de coğrafyamızın mirası içindedir. Modern anayasalar için ise İngiltere’deki Magna Carta’dan başlayıp Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi ile Amerikan Bağımsızlık Bildirisi’ne kadar uzanan bir dizi referansa işaret edilir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizdeki anayasa girişimleri 1808 tarihli Sened-i İttifak’la başlatılır ve 1876 tarihli Kanun-i Esasi’yle gerçek anlamda vücut bulur. Millî Mücadele’nin meşru zeminini oluşturan anayasa 1921 yılında, yani savaşın en şiddetli günlerinde hazırlanıp yürürlüğe girmiştir. Tek başına bile, milletimizin ve ülkeyi yönetenlerin hukuki meşruiyet konusundaki hassasiyetini bu anayasa göstermeye yeterlidir. Ardından gelen 1924, 1960 ve 1982 anayasalarının her birinin, kendi dönemlerine ilişkin ayrı hikâyeleri vardır. Bugün bize düşen görev, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, ülkemizin sahip olduğu bu derinlikli birikimin üzerinde kendi hikâyemizi yazıp, gelecek nesillere en büyük mirası bırakmaktır” diye konuştu.

Teknolojinin, iklimin yanı sıra siyasi ve sosyal yapılarda da köklü değişimlerin yaşandığı bir dönemden geçildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir dönemde, Türkiye Yüzyılı iddiamızı hayata geçirebilmek için sadece altyapımızı güçlendirmek, vizyonumuzu genişletmek yetmiyor. Tüm bunlara uygun, geçmiş birikimleri geleceğin hedefleriyle bütünleştiren yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğu bir gerçektir. Bizi, darbe anayasası gölgesinden kurtaracak olması bile yeni anayasa çalışmalarını kıymetli kılmaya tek başına kâfidir” ifadelerini kullandı.

Yeni anayasa metninin sihirli bir değnek gibi ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik yapısını bir anda değiştirip, Türkiye’yi bir masal diyarı hâline getirmeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ancak milletin ortak değerlerini, ülkenin ortak geleceğini, devletin bekasını, insanların doğuştan gelen hak ve özgürlüklerini, siyasi aktörlerin uzlaşmasını velhasıl tüm bunları şüpheye yer bırakmayan bir meşruiyet zemininde kuşatan yeni anayasanın Türkiye’ye çok şey katacağı açıktır. Bazı kavramların anayasada çokça zikredilmesi, onların ülkenin ve toplumun hayatında aynı karşılığa sahip oldukları anlamına gelmez. Nitekim temel hak ve özgürlükler, ekonomik ve sosyal haklar gibi konulara en az atıflar, bu konuda en ileri kabul edilen ülkelerin anayasalarında yer alıyor. Bu başlıklara en çok atıfların ise sorunlu coğrafyalarda yapıldığı görülüyor. Hülasaten önemli olan anayasaları modern dünyanın güzel kavramlarıyla süslemek değil, bu metinlerin ruhuna uygun yönetimler ve uygulamalar ortaya koymaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa metinlerinin kısa veya uzun olmasının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Her sistem, onu işletecek kişilerin anlayışına ve tarzına göre somut uygulamalara dönüşür. Bize düşen sistemi, mümkün olan en sağlam, en gerçekçi, en sürdürülebilir şekilde kurmaktır” dedi.

“MEVCUT ANAYASAMIZ, MUASIR MEDENİYETLER YOLCULUĞUNDA ÜLKEMİZİN ÖNÜNÜ AÇMAK YERİNE SÜREKLİ PAÇASINDAN AŞAĞI ÇEKMEKTEDİR”

Türkiye’nin demokrasi ve hukuk pratiğinin kısa metinlerin bürokratik oligarşinin istismarına uğrayabileceğini, uzun metinlerin de siyasi ve sosyal dönüşümün önünü tıkayabileceğini söylediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Dolayısıyla bize lazım olan, lafzı, ruhu ve hacmiyle, milletimizin dünyaya ve hayata bakışına, ülkemizin birikimine ve hedeflerine uygun bir anayasa metnidir. Eskiler buna ne der? ‘Efradını cami, ağyarını mani’. Dünya ve ülke şartlarına göre metni ne kadar değişirse değişsin, işte bu anlayışın hep devam etmesini sağlayan bir anayasayı ülkemize kazandırmak istiyoruz. Biz parlamentodaki tüm gruplarla bunları konuşacağız, görüşeceğiz. Onlar da bu işe olumlu bakarlarsa yolumuza devam edeceğiz. Olursa olur, olmazsa olmaz, bize düşen kapıları çalmak. Cumhur İttifakı olarak biz buna hazırız. Buradan tüm siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, akademi mensuplarına sesleniyorum, ‘Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar’ sözüne uygun şekilde en ideal anayasa metnini bulmak için gelin konuşalım, tartışalım, müzakere edelim ama bu süreçten kaçmayalım. Hiç kimsenin böyle bir anayasa arayışından ve çalışmasından rahatsız olmasına gerek yok.”

Geçirdiği onca değişiklikle âdeta “yamalı bohçaya” dönen bir anayasayla yaşamaya devam etmenin siyaset ve ülke için artık taşınması zor bir yüke dönüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mevcut anayasamız, muasır medeniyetler yolculuğunda ülkemizin önünü açmak yerine sürekli paçasından aşağı çekmektedir. Vesayetten darbeye nice yükü omuzlarından atan Türkiye’nin, 12 Eylül anayasası konusunda da bunu yapacak dirayete sahip olduğuna yürekten inanıyoruz” diye konuştu.

Darbe direktifi olarak değil, gerçek bir toplum sözleşmesi olarak hazırlanmış yeni anayasayı ülkeye kazandırana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Her işimiz gibi yeni anayasa çalışmalarında da düsturumuz ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ prensibi olacaktır. İnsanı önceleyen, milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan, toplumun gerisinde kalan değil, topluma dinamizm katan bir anayasa hedefliyoruz. Sempozyumumuzda tüm bu hususların enine boyuna konuşulacağı, tartışılacağı, siyasetin ve toplumun önüne yeni anayasa için aydınlık ufuklar açılacağı kanaatindeyim. Burada serdedilen her görüşü, her tenkidi, her teklifi samimiyetle değerlendirip, çalışmalarımıza derç edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Ülkemizin iki asırlık yönetim sistemi arayışının zirvesi olarak gördüğüm, ilk dönemini bitirip ikinci dönemine girdiğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni de bu kapsayıcı muhasebenin bir parçası kabul ediyorum.”

“BU ZOR GÜNLERİNDE TÜM İMKÂNLARIMIZLA KARDEŞLERİMİZİN YANINDAYIZ”

Sözlerinin sonunda Libya’daki sel felaketine yönelik de değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sel ve su baskınlarında hayatını kaybedenlere rahmet diledi. Sahadan alınan bilgilerin büyük bir doğal afetin yaşandığını gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kayıplarla birlikte vefat sayılarının maalesef daha da artacağı anlaşılıyor. Türkiye olarak bugüne kadar nasıl Libya halkını yalnız bırakmadıysak, bu zor günlerinde de tüm imkânlarımızla kardeşlerimizin yanındayız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece sel felaketinin yaşandığı Libya’nın değil aynı zamanda depremden etkilenen Fas’ın da yanında olduklarını belirterek, “AFAD Başkanlığımızı arama-kurtarma personelinden diğer ihtiyaçlara gerekli yardımları süratle ulaştırma noktasında talimatlandırdık. İlk etapta üç kargo uçağımız yardımlarla beraber Libya’ya intikal etti. Amacımız, Libya’nın yaralarının bir an önce sarılmasını sağlamaktır. İnşallah bundan sonra da kendilerine gereken desteği vereceğiz. Buradan bir kez daha tüm Libyalı kardeşlerimize geçmiş olsun diyorum” ifadelerini kullandı.

seers cmp badge