Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal medya ve televizyon ortak yayınına katıldı Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal medya ve televizyon ortak yayınına katıldı için yorumlar kapalı 89313

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Vahdettin Köşkü’nde Ahmet Hakan, Işıl Açıkkar ve Salih Nayman’ın moderatörlüğünde düzenlenen sosyal medya ve televizyon ortak yayınında gündeme ilişkin soruları cevapladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 Mart seçiminin ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimine yönelik yaptıkları tüm sandıkların tekrar sayımına yönelik talepleri kabul edilseydi, İstanbul’da yeniden seçime gitmeye gerek olmayabileceğini belirterek itirazlar neticesinde 16 bin gibi bir farkın ortaya çıktığını, burada ciddi bir suistimalin olduğunu söyledi.

Pazar günü yapılacak seçimle Batı’nın neden çok ilgilendiğinin düşündürücü olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün, yabancı basınla bir toplantım oldu. Bazı basın mensupları İstanbul seçimlerini sordu. İlgilenmeleri tabii manidar. 31 Mart seçimlerinde çok çok ciddi saldırılar da oldu. Hele hele Yunan basını bu işin üzerine çok farklı gitti” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pazar günü yapılacak seçimin sonucuna, sandıktan ne çıkarsa “başımız, gözümüz üstüne” diyeceklerini ve geleceğe yöneleceklerini belirtti.

“VALİ BİR İLDE CUMHURBAŞKANINI TEMSİL EDER”

CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Ekrem İmamoğlu’nun Ordu Valisi Seddar Yavuz’a yönelik sözleri anımsatılarak, “Sandık ve millî iradeyle var olmuş bir siyasi lidersiniz. Burada sanki seçilse bile başkanlık verilmeyecek gibi bir algıdan söz ediliyor. Bu algı doğru bir algı mıdır?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle cevap verdi: “Burada hukuki durum ne ise bu küfrün karşılığı ne ise bununla ilgili olarak Sayın Valimiz kendisine yapılan küfürle ilgili olarak, bu işi savcılığa, yargıya taşıma kararlılığında. Sağ olsun burada seçimin ardından bu savcılık müracaatını yapma ferasetini de gösterdi. Burada kararı kim verecek? Yargı verecek. Yargı bu konuyla ilgili olarak, yani bu ülkenin Valisine ‘it’ demenin ne olduğunun yasal olarak kararını verecek merci odur. Burada zaten yasalarımızda bir ilin valisine, yöneticisine bu tür küfürlerin karşılığı oralarda belli. Kaç yıldan kaç yıla, bu belli. Ben İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanıyken okuduğum bir şiir sebebiyle mahkûm oldum. Bu mahkûmiyetimle benim elimden belediye başkanlığımı aldılar mı? Aldılar. Bu ise henüz belediye başkanı olmadan, bir ilin valisine küfrediyor. Ben küfretmedim. Devletin resmî yayın organlarında yer alan bir şiiri okudum ve bundan mahkûmiyet aldım 10 ay. 4 ay 10 gün yattım. Ama elimden neyi aldılar? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını aldılar.”

Valinin bir ilde Cumhurbaşkanını temsil ettiğini ve kendisinin de Cumhurbaşkanı olarak valiye sahip çıkmak durumunda olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devletin valisine hakaret edeceksin, polisin üzerine yürüyüp küfür edeceksin. Sonra mağdur edebiyatı yapacaksın, böyle bir şey olmaz. Bu, hukuk içinde olacak olan bir şey. Benim orada zaten yapamaz dediğim bir şey yok. Yargı böyle bir şeyi verdiği takdirde, vermesi hâlinde zaten bu düşer. Hele hele bir konu var ki o da şudur, özellikle bu tür yargı süreci içinde belli bir süreyi aşan bir cezayı alması hâlinde bu düşecektir. O süreyi aşmazsa zaten görevine devam eder. Göreve gelmeden bu işi yapması suretiyle o cezayı aldığı anda bir defa bu benim kanaatimdir, yargı da bu kararı verirse,  belediye başkanlığım benim nasıl düştüyse, onun da belediye başkanlığı düşer” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir soru üzerine, Mısır’ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin darbeyle cezaevine gönderilmesinin ardından CHP’li trollerin “Erdoğan’ın akıbeti de Mursi gibi olacak” dediklerini anımsatarak Mursi’nin mahkeme salonunda hayatını kaybetmesinin ardından yine trollerin devreye girerek, “Erdoğan’ın akıbeti de aynen Mursi gibi olacak” dediklerini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Pazar günü ile alakalı şeyim, bir zihniyet çatışmasında bir tarafta Sisi taraftarları var zihniyet olarak ki bunlar Erdoğan’ı oraya oturtuyorlar. Bir tarafta Binali Bey’in durumu var. Binali Bey’in durumu da benim bir belediye başkanı adayım olarak bizler de Mursi zihniyetini bunların anlayışına göre temsil etmiş oluyoruz” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı basınının kendisine saldırdığını, Alman basınının arkasında ise FETÖ, PKK, DHKP-C gibi terör örgütlerinin bulunduğunu ve bu durumun neyin nerede oturduğunu göstermesi bakımından çok manidar olduğunu söyledi.

“BU ADİL BİR TARTIŞMA OLAMAZ”

Bir soru üzerine, Cumhur İttifakı’nın Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım ile CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu’nun katıldığı televizyon programını beğenmediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, programda objektif bir yönetim anlayışının olmadığını, soruların soruş şeklinden süreye, İmamoğlu’na “başkan”, Yıldırım’a “başkan adayı” hitabına varıncaya kadar moderatörün ciddi tarafgirliği olduğunu dile getirdi.

Programdan ÜÇ gün moderatör ile CHP adayının bir otelde görüştüğünün tespit edildiğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birisi diyor ki, ‘Beş dakika 10 dakika görüştük’,  öbürü ’15 dakika filan’ sonunda iş ortaya çıktı, 45 dakika bunların orada görüşmesi var.  45 dakika orada görüşürken de bütün doneler, ne tür sorular  sorulacak ki bu tamamen bir soru çalma sanatıdır. Bu, tamamen FETÖ’cülerin işidir” diye konuştu.

CHP adayının programa soruları bilerek hazırlandığını, yayında gösterdiği kartonların da bunun kanıtı olduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çok ilginçtir, moderatör soruyu soruyor, sorduktan sonra da oradan, o başlıklara göre o karton çıkarılıyor o gösteriliyor. Bu denli bir hırsızlık olur mu?  Böyle de ‘Çok doğru, çok adil bir moderatörlük yaptım’ nasıl diyeceksin. Bunlar dersi 45 dakika çalıştılar, soruları vesaire hepsi. Şimdi bu adil bir tartışma olamaz. Nitekim adil olmaktan çıktı tabii bu hem siyasi hem ahlaki değerlere ters bir tartışma hâlini aldı” ifadelerine yer verdi.

“BİR MODERATÖR OLARAK KENDİNİ BİTİRMİŞTİR”

“Bu, bir moderatör olarak kendini bitirmiştir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben farklı isimler vermiştim ama bu isimler adaylar tarafından herhalde makul karşılanmadı ve iş bu noktaya geldi. Şimdi tabii öyle veya böyle o akşam ki tartışmanın da hasılasını Pazar günü sandıklarda göreceğiz. İster buralarda hırsızlıklar şunlar bunlar olsun. Öyle veya böyle bu netice kendini çok açık net zaten gösterecek” diye ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim sürecinde yaşanan Ordu Valisi ve polislerle ilgili konular, sandıklarla ilgili yapılan çeşitli hırsızlıklarla ve son olarak da bir otelde moderatörle görüşmenin CHP adayının ne kadar sorumsuz olduğunu gözler önüne serdiğini söyledi.

İdeolojik yaklaşımların bu tarz televizyon programlarını bozduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte Deniz Baykal ile bir programa katıldığını, kendisinden çok çok deneyimli, tecrübeli bir lider olan Baykal ile tartışma programına katıldığını ve herhangi bir sıkıntı yaşanmadığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün de yarın da artık belli bir deneyime sahip bir lider olarak ben herkesle bu tür müzakerelere, tartışmalara girerim. Bütün mesele, işte şimdi burada da gördüğümüz gibi bir moderatör olayındaki neticedir”  dedi.

“İSTANBUL’A BİRÇOK ESER VE YATIRIM KAZANDIRDIK”

Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu’nun katıldığı programın, ABD’de en son Donald Trump-Hillary Clinton arasındaki tartışmanın benzeri gibi olması için çalıştıklarını ancak programın bundan çok farklı geliştiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Binali Yıldırım’ın programdaki performansına ilişkin soruya şöyle cevap verdi: “Burada performansı değerlendirirken daha dinamik bir görünüm sergilemek ve bir diğer tarafta da tecrübesiyle bilgisiyle birikimiyle ağırlık serdeden bir aday olarak bunu değerlendirmek. Bir de bu iki şekli ile ele aldığımız zaman, Binali Bey’in duruşunda bir olgunluk, derinlik var. Kalkacaksın İDO Genel Müdürü olarak yola çıkacaksın, ondan sonra milletvekili olacaksın ve 10-11 yıl Ulaştırma Bakanı yapacaksın, öbür taraftan Başbakanlık ardından Meclis Başkanlığı… Şu anda bu ülkenin 81 vilayetinin her yerinde, yollarından, altyapısına, üst yapısına varıncaya kadar, havalimanına varıncaya kadar Binali Bey’in Başbakanlığım döneminde elinin değmediği yer yok.”

Binali Yıldırım’ın rakibinin ihtiyarlara ücretsiz otobüsten bahsettiğini onu da zaten kendi döneminde yaptığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP adayının öğrencilere burstan bahsettiğini bunun da yalan olduğunu çünkü kendi belediye başkanlığı döneminde öğrencilere verdiği bursun CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne başvurusuyla kaldırıldığını, belediyelerin öğrencilere burs veremez hâle getirildiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, belediye başkanlığı görevinden sonra da Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı görevlerinde de İstanbul’daki AK Parti belediyesini hiçbir zaman ihmal etmediğini vurgulayarak kendinden sonraki büyükşehir ve ilçe belediye başkanlarının da başarılı olduklarını, İstanbul’a birçok eser ve yatırımı kazandırdıklarını anlattı.

“İSTANBUL’DA HER TÜR METRO YATIRIMI GERÇEKLEŞTİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, belediye başkanlığı yaptığı dönemde İstanbul’un nüfusunun 8.5 milyon olduğunu anımsatarak, yaptığı kavşaklar, alt ve üst geçitler, toplu taşımada kullanılan otobüslerin modernleştirilmesi gibi birçok ilki gerçekleştirdiğinin altını çizdi.

İstanbul’da her tür metro yatırımının gerçekleştiğini, Üsküdar- Çekmeköy arasındaki metronun uzaktan kumandayla gittiğini, bunun da Marmaray’la bütünleştiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yine Kadıköy’den  Kartal’a metro sisteminin kurulduğunu, Mecidiyeköy’den havalimanına kadar yapımının devam ettiğini anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunlar, bunların israf dediği kalemlerle yapılan yatırımlar. Sayıştay böyle bir tespit yapmadık, dedi. Ama Beylikdüzü’nde böyle bir tespiti yaptıklarını da yine Sayıştay kendisi açıkladı. Yani yalan üzerine bu işler bina edilmez. Hele hele belediyecilikte bu tür yalanlara başvurmanın çok da faydası yok” diye konuştu.

“İSTANBUL’UN SADECE ÇÖP SORUNUNU DEĞİL, SU VE HAVA KİRLİLİĞİ SORUNLARINI DA ÇÖZDÜK”

Belediye başkanlığı döneminde İstanbul’u çöpten temizlemenin en büyük ideali olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, o dönem İstanbul’da Habitat 2 Toplantı’sı yapıldığını ve toplantının sonuç bildirgesinde İstanbul’un “dünyanın en temiz şehirlerinden” biri olarak girdiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’un sadece çöp sorununu değil, su ve hava kirliliği sorunlarını da çözdüklerine işaret etti.

İstanbul’a dair anlattığı CHP döneminde yaşanan susuzluk, hava kirliliği, çöp dağları gibi olayları gençlerin bilmediğine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ailelerin İstanbul’un eski hâllerini çocuklarına ne kadar anlattıklarını bilemediğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda üniversite gençliğinin 1994 ve şu anda ülkenin ne durumda olduğunun değerlendirmesini yapmadığını dile getirerek, “O bir kırılma noktasıydı aslında. Siyasi hayatta bir dönüm noktası. Ülkemizde sağlam bir belediyecilik anlayışını kazandırdık ve ondan sonra tırmanış, yarış, rekabet başladı yerel yönetimlerde” dedi.

“BELEDİYELER GENÇLİĞİN YAŞAM KOŞULLARININ DÜZELTİLMESİ İÇİN ÇALIŞMALAR YAPABİLİR”

Belediyelerin gençliğin yaşam koşullarının da düzeltilmesi için çalışmalar yapılabileceğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Binali Yıldırım’ın özellikle “yarı istihdam” diye söz ettiği projenin Çin’de de farklı uygulamaları olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşu şöyle anlattı: “Mesela, yarım gün okuldasınız, yarım günden sonra Samsung firmasına gidersiniz, çalışırsınız. Size firma karşılığında belli bir bedel öder. Bu hem stajdır hem de ücreti öyle alırsınız. Türkiye’de teknoparklar oluşturduk, Teknoparklarla devlet olarak biz bu işi yapmalıyız, yapıyoruz ama belediyelerde bunu aynı şekilde, diyelim ki İstanbul bu işe müsaittir, her büyükşehir için konuşamayız. İstanbul için sanayi kuruluşlarında buna benzer yarım gün istihdamla bunun adımlarını atmakta fayda var. Çalışmadan belli bir parayı ödemek zaten şu anda yasal değil. Bunlar da gençliğimiz çok farklı bir yere doğru kaydırır diye düşünüyorum.”

İstanbul’a gelen yatırımcıların kentte turizm yatırımı yapmak için yer istediğini, şehirdeki otellerin doluluk oranlarının yüzde 100’lere ulaştığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Belediyeciliği buralara özellikle kaydırmamız lazım. Belediyecilikte mimaride çok farklı bir süreci yakalamamız, kentsel dönüşümle beraber yapılaşmayı nasıl yapacağımızın üzerinde durmamız gerekiyor” diye konuştu.

“1994 TÜRKİYE’DE SADECE BELEDİYECİLİKTE DEĞİL, SİYASETTE DE BİR KIRILMA NOKTASIDIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “1994 Türkiye’de sadece belediyecilikte değil siyasette de bir kırılma noktasıdır. Onu başardığımız için bizim 1994 ruhunu yeniden yakalamamız gerekiyor. O dönemde kurduğumuz gönül köprülerini sağlamlaştırmamız lazım” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehir planlamacılığı, mahalle temelli kentsel dönüşüm, çevre dostu şehircilik gibi kritik alanlarda mimarinin korunduğu şehir ruhunun yaşatıldığı, eski mahalle kültürünün oluşturulduğu anlayışa gidilmesi gerektiğini anlattı.

CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu’nun “özgürlük” söylemlerini değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir belediye özgürlük konusunda ne yapabilir?” diye sordu.

Bu konunun merkezi yönetimini görev sahasında olduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Merkezi yönetimler bu işin önünü açarsa burada özgürlük mücadelesi kazanılır. Bir belediyenin kalkıp da özgürlükle ilgili bir yasal düzenleme yapma hakkı var mı? Yok. Ama şu anda Türkiye’de biz, gerek anayasal gerek yasal olarak özgürlükler konusunda her türlü yasal düzenlemeleri yapmış bir iktidarız” değerlendirmesinde bulundu.

“KÜRT KARDEŞLERİMİZ ŞU ANDA HER TÜRLÜ HAKKA SAHİP”

AK Parti iktidarıyla Kürt vatandaşların birçok hakka kavuştuğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Biz göreve geldik, Türkiye’de benim Kürt kardeşlerim, acaba semtlerinde radyo, televizyon şu ya da bu, bu tür şeyler kullanabiliyor muydu? Kullanamıyordu. Propagandalarında böyle bir şey yapabiliyor muydu? Yapamıyordu. Cezaevinde oğlunu ziyarete giden bir Kürt anne evladıyla Kürtçe konuşamıyordu. Sokaklara vesaire bu tür isimleri veremiyorlardı. Bizim gelişimizle bütün bunları yapar hâle geldiler mi? Geldiler. Parlamentoda temsilcileri var mıydı? Partilerini kurarak Parlamentoya da girdiler mi? Girdiler. Parlamentoda ilk üç sırada yerlerini aldılar. Böyle bir konuma geldiler. Tabii bütün bunlarla beraber, bu özgürlüğü bunlar yasalar içerisinde gerekli şekilde maalesef kullanmadılar, kullanmıyorlar. Yasa ne müsaade ediyorsa sen de onu yapacaksın.”

“Kürt kardeşlerimiz şu anda her türlü hakka sahip. Bunun yanında her kim bir Kürt kardeşimin herhangi bir hakkını gasp etmeye kalkarsa karşısında Hükûmetimizi bulur” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet tarihi boyunca Güneydoğu’ya AK Parti iktidarlarından daha fazla hizmet vermiş başka bir iktidar bulunmadığının altını çizdi.

Hakkari, Şırnak, Ağrı, Kars, Iğdır gibi Kürt nüfusunun yoğun olduğu yerlere çok büyük hizmetler götürdüklerini bu illerin hepsine havalimanları yaptıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada Kürtler var, burada HDP ağırlıklı bir parti, dolayısıyla buralara buraya bu tür yatırımları niye yapayım? Biz böyle bir şey demedik ki? Burası bizim vatan topraklarımız dedik, Batı’da ne varsa buralarda onlar da olacak dedik ve bu yatırımların hepsini yaptık” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kürt vatandaşlarımın, kardeşlerimin yaşadığı yerler dediği zaman akla Diyarbakır’ın geldiğini ancak Gaziantep, Şanlıurfa, Erzurum, Malatya, Kahramanmaraş gibi illerinde bu bölgeye girdiğini, Kürt vatandaşların yoğun yaşadığı şehirler olduğunu ve buralarda AK Parti’nin açık ara birinci parti olduğunu vurguladı.

“BİZ SADECE MHP İLE KURMUŞ OLDUĞUMUZ CUMHUR İTTİFAKI İLE BU SÜRECİ GÖTÜRÜYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir soru üzerine CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı İmamoğlu’na eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın açıkça destek çağrısında bulunduğunu, terör örgütü PKK’nın dağ kadrosunun da İmamoğlu’na destek açıklamalarında bulunduğunu söyledi.

“Tabii çok ilginç olan nedir? Burada da Apo’nun yaptığı açıklamadır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın bugün basına yansıyan HDP’nin bu seçimde tarafsız kalması gerektiği yönündeki açıklamasında iktidarın bir katkısı olup olmadığı sorusuna şöyle cevap verdi: “Olaya ben şöyle bakıyorum, bizim derdimiz o değil, çünkü oralardan bize ne gelir gelmez bunları az çok kestiriyoruz. Burada aslında bir iktidar mücadelesi var. Bu iktidar savaşında HDP, PKK kanadında yaşanan bu savaş, tabii Öcalan ve Demirtaş noktasında da ciddi bir iktidar mücadelesine doğru bir kayma gösteriyor. Hatta daha da ileri, dağ da bu işin içerisinde. Ben bunu biraz daha ileri taşıyorum, Avrupa da. Bu süreç içerisinde Öcalan, kendi iktidarını bunların hiçbirine kaçırmak istemiyor. Bununla ilgili de çok sert açıklamaları var. Yani Demirtaş’a hesap sormaktan tutun da dağa hesap sormaya varıncaya kadar. Onların kendisine ihanet ettiği inancında ve bu ihaneti sebebiyle de onlara yönelik kesin tavırları var. Bu süreç içerisindeki yaptığı açıklamada tabii ‘Eğer siz beni destekliyorsanız, eğer benim arkamda olan bir partiyseniz, ben sizin ne oraya ne şuraya değil, siz kendi gücünüzü ortaya koymalısınız ve burada bunların herhangi birinden yana değil kendi tarafsızlığınızı ortaya koymalısınız gibi bir havanın içerisinde.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütü PKK’nın bir kanadının CHP adayına destek verdiğinin altını çizerek, “Hamdolsun Cumhur İttifakı’nın Binali Bey’in bunların hiçbiriyle ne ilgisi ne alakası yok. Böyle bir zaten şu ana kadar da verilmiş olan bir mesaj söz konusu değil. Biz sadece Milliyetçi Hareket Partisiyle kurmuş olduğumuz Cumhur İttifakı ile bu süreci götürüyoruz. Bu konuyla ilgili olarak da zaten böyle bir desteğin gelemeyeceğini herkes biliyor” sözlerine yer verdi.

Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın mesajında bir liderlik mücadelesi gördüğünü, mesajın Selahattin Demirtaş ve örgütün dağ kadrosuna verildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir siyasetçi olarak zaten ister istemez bu konuların hepsiyle belli bir ilgimiz olur. Ancak burada bir şeyin üzerinde durmamız lazım o da ben Kürt kardeşlerimin istismarına özellikle üzülürüm” dedi.

Cumhur İttifakı adayı Binali Yıldırım’ın Millî Gazeteyi ziyaret etmesini değerlendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Binali Yıldırım Bey üzerine düşeni bana göre yaptı ve ziyaret etmesi gereken, şu anda Saadet Partisi’nin üst yönetimindeki temsilcilerini ziyaret etti. Bu Binali Beyin şu anda göstermiş olduğu bir nezakettir. Bununla da kalmadı, kalmadık. Biz başka ortak dostlarımızı da burada devreye sokmak suretiyle, yani ‘Bu gidiş doğru bir gidiş değil. Gelin şu işi yoluna koyalım. Bakın şu anda bu duruşunuz kimlere hizmet ediyor. Bu duruşunuz terör örgütünün desteklemiş olduğu partilere gidiyor. Dolayısıyla bunu bir yoluna koymak suretiyle geleceğimize yönelik bir ortak oluşumun adımlarını atalım’ Şu ana kadar tabii henüz burada beklenen olumlu gelişme yok gibi” sözlerine yer verdi.

“ASKERİMİZ, POLİSİMİZ HİÇBİR DÖNEMDE OLMADIĞI KADAR TERÖRLE MÜCADELEYİ SÜRDÜRMEKTEDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda terörle mücadele ettiklerine dikkati çekerek, “Eğer ben bir Cumhurbaşkanıysam üzerime düşeni sonuna kadar, bütün hukuk kurallarını işletmek suretiyle yapmak zorundayım ve terörle mücadeleyi sonuna kadar vermek zorundayım. Sağ olsun bu konuda askerimiz, polisimiz, güvenlik korucularımız hiçbir dönemde olmadığı kadar şu anda terörle mücadeleyi sürdürmektedir. Bu mücadelede de hiçbir dönemde olmadığı kadar büyük başarıyı özellikle şu son bir iki yılda almış vaziyetteyiz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Binali Yıldırım’ın Diyarbakır’da “Kürdistan” kelimesini kullandığının hatırlatılması üzerine şunları söyledi: “Biraz bu işi okudum, inceledim. Hatırlayın bir defa Osmanlı’da eyaletler sistemi vardı. Bu eyaletler sistemi içerisinde de o zaman Lazistan, Kürdistan gibi bu tür yerler vardı. Zaten biz bir coğrafi referanstan bahsetmiyoruz. Böyle bir referans söz konusu değil. Bu kavramı siyasi bir ünite olarak şimdi bunlar kullanıyorlar. Bunu birbirine karıştırmamak lazım. Eğer bunu birbirine karıştıracak olursak biz ülkemizin birliğine, beraberliğine, bütünlüğüne saygısızlık yapmış oluruz.”

“Pontus” tartışmalarının hatırlatılması üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, böyle bir tartışmayı kabullenmenin mümkün olmadığını, bu iddia üzerinden, ayrımcılık üzerinden AK Parti’nin yıpratılmak istendiğini kaydetti.

CHP adayı İmamoğlu’nun artık televizyon yayınlarına katılmama kararı aldığının hatırlatılması üzerine de Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda CHP adayı zaten tüm söylemini yalan ve takiyye üzerine kurmuş. Yalanları ortaya çıkmasın diye artık son iki gün kritik televizyonlara çıkmama kararını arkasındaki yöneticiler aldılar ki bu tür kaçış aslında bir FETÖ âdetidir. Bunu yaparak şu anda onu ekrandan çektiler” dedi.

“ANKETLERDE ARTIK ÇOK CİDDİ BİR RANT DÖNÜYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir soru üzerine de artık anketlere kesinlikle inanmadığının altını çizerek, “Anketlerde artık çok ciddi bir rant dönüyor. Eğer birileri beklediğini beklediği bir partiden alamıyorsa, ondan sonra bir başka partiye giderek onlarla ilgili, onun lehine anketler yapmaya başlıyor. Hele hele çok çok ünlü gibi görünen bazı anket firmaları var ki, bakıyoruz şu anda çok garip, bir önceki seçimde tespitlerinin hiç tutmadığı bu firmalar, allanıyor, pullanıyor tekrar şu anda mesela CHP adına anket yapıyor” şeklinde konuştu.

31 Mart seçimlerinde yoğun miting programı olduğunu ancak yenilenen İstanbul seçimi için aynı yoğunlukta program yapmadıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın miting ya da toplu açılış programı olmadığını Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani’yi özel misafiri olarak İstanbul’da ağırlayacağını bildirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Neçirvan uzun zamandır gelmedi. Şimdi başkanlık görevine geldikten sonra bizden bir randevu talebi olmuştu. Yarın ona bir randevu verdik. Onun bir ziyareti olacak. Son olarak akşam da iş adamlarına bir hitabım olacak. Onlarla Haliç Kongre Merkezinde bin, bin 500 kişilik herhalde yemekli bir toplantı olacak. Orada bir hitabım olacak. Bunun dışında artık programları böylece noktalamış olacağız” açıklamasında bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kredi derecelendirme şirketi Moody’s’in Türkiye’nin kredi notunun düşürdüğü hatırlatılarak ekonomideki durumun sorulması üzerine de sözlerine şöyle devam etti: “Bu noktada Batı herhalde şunu düşünecektir ‘Biz görevimizi yaptık, kredi notunu da düşürdük. Bunun yanında kurlarla da oynadığımız kadar oynadık ama netice yine böyle oldu.’ gibi bir yere işi getirecekler diye ben doğrusu düşünüyorum. Çünkü Batı hiç durmuyor ki. Şu anda yatıyorlar kalkıyorlar S-400. Yatıyorlar kalkıyorlar F-35. Biz şimdi ay sonu G-20’ye gidiyoruz. Orada da bizim Sayın Trump ile yapacağımız görüşme var.  Sayın Putin ile görüşmemiz var. Yine bunları görüşeceğiz. İkili ilişkilerimizi bunun yanında görüşeceğiz. Oradan da ben Çin’e geçeceğim.”

Türkiye’nin Çin, Rusya ve ABD ile ikili ilişkilerini geliştirerek ekonomideki sıkıntıların aşıldığı, yatırımcıların Türkiye’ye girdiği bir dönemin yaşandığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pazar günü yapılacak seçimden sonra önlerinde dört yıllık bir sürecin bulunduğunu, ciddi bir yatırım çekme dönemine girileceğine inandığını söyledi.

“BÖLGENİN GÜVENLİ BÖLGE HÂLİNE GETİRİLMESİ DURUMUNDA SURİYE’YE DÖNÜŞLER HIZLANACAKTIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir soru üzerine de Afrin’e dönecek Suriyeliler bulunduğunu, Münbiç’in de terör örgütlerinden temizlenmesinin ardından iskân bölgesi hâline geleceğini ve oralardan çıkanların tekrar kendi topraklarına döneceğine değindi.

İdlib’te de ciddi sayıda insanın yaşadığını, onların 200-300 bininin göçe zorlandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sayın Putin ile yaptığımız görüşmeler neticesinde, malum 12 gözlem kulesi var. Bu kulelere bazı taciz atışları yapıldı. Bu taciz atışlarıyla birlikte Putin ile yaptığımız görüşmeler neticesinde oralarda da ateşkes ilan edildi. Bu ateşkese sadık kalınmaya başlandı. Derdimiz burayı artık bir savaş bölgesi olmaktan kurtarıp, en azından buranın halkını ‘Ben artık evimde daha rahat kalabileceğim’ durumuna kavuşturmak” diye konuştu.

Suriyelileri çadır ve konteynerlerden kurtarmak istediklerini, TOKİ eliyle Türkiye sınırına yakın yerlere konutlar yaparak Suriyelilerin buralara yerleştirilebileceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör koridoru denen bölgenin güvenli bölge hâline getirilmesi durumunda Suriye’ye dönüşlerin hızlanacağını, dönenlerin sayısının 1 milyona çıkacağına inandığını bildirdi.

Türkiye’de bulunan Suriyeliler içerisinde durumları gayet iyi konumda olanlar bulunduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hatta vatandaşlık müracaatı olanlar var. Bunların içinde mühendisi, avukatı, ebesi, doktoru var. Bunlar, vatandaşlığa müracaat edenleri oldu. Çünkü ekonomik durumu güçlü. Suriye’de yaşarken bunlar imkânları olan Suriyelilerdi. Buraya geldiler bir kısmı ticari hayata başladı. Dolayısıyla çadırlarda yaşayanların durumu gibi bir durumları yok. Bazı yerlerde sıkıntılı olanlar var ki bunlarla da bizim şu anda İçişleri Bakanlığımız kontrollerini yapıyor. Ama benim güvenli bölge olayı dediğim konu yürürlüğe girdiği andan itibaren bu insanlara diyeceğiz ki; buyurun evinize dönebilirsiniz. Sizlere artık bu tür yerler de yapılmış durumda. Sizlere artık kendi topraklarınıza gitmenizi tavsiye ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

“ARKADAŞLARIMIZ, MİLLETİN GÖNLÜNÜ KAZANMAK İÇİN GECE GÜNDÜZ ÇALIŞTILAR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AK Partili küskünlerin seçimde protesto etmek için oy kullanmadıkları söyleniyor. Sizin partinizde küskünler oluştu mu? Varsa nasıl bir yol haritası çizeceksiniz?” sorusuna da şu cevabı verdi: “AK Parti, 17 yıllık iktidarı boyunca izlediği siyasetle büyük bir dava hareketi olduğunu göstermiştir. AK Parti’nin davasında millete hizmet, birinci önceliği olmuştur. Bu davada yol arkadaşlarımız, koyduğumuz hedeflere ulaşmak ve milletin gönlünü kazanmak için gece gündüz çalışmışlardır. Son günlerde bu ifadeler ciddi manada önümüze geliyor. Ama partimizde görev almış bazı isimlerin bu dava hareketinden kopma veya kendilerine göre yeni bir yol çizme haberleri gündeme geliyor. Bir partide, partiye kırgınlık veya partiden bu tür vesilelerle kopmak gibi bir şey olmamalı. Eğer siz bir davaya inanmışsanız, bu davadan kopulmaz. Bu davanın eri olunur ve o yolda yürümeye devam edersiniz.”

“Bir partiye kırgınlık olursa kaybedenler olur ama davaya kırgınlık asla olmaz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, davaya ihanet edecek olanlara “el bebek, gül bebek” davranamayacaklarının, davaya ihanetin, kırgınlığın hiçbir şeyle mukayese edilemeyeceğinin altını çizdi.

Partiye küskün seçmenler konusunda da ana kademe, kadın ve gençlik kolları olarak yoğun bir çalışma içerisinde olunması talimatı verdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, davaya küsülmeyeceğini bu kişilere anlatacaklarını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti iktidarlarına ve mevcut hükûmete yönelik israf, şatafat ve kibir eleştirilerinin tamamen abartıdan müteşekkil bir yaklaşım tarzı olduğuna değinerek, “Bizleri bununla yaftalayanlar, bizleri bu şekilde damga vuranlar biraz da  kendilerine bakarlarsa herhalde istikameti çok daha doğru buluruz diye düşünüyorum” dedi.

İstanbul’da yenilenecek seçime ilişkin “Kaybederseniz yenilenmesinden dolayı pişmanlık duyar mısınız?” sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “AK Parti bu seçimin kaybedeni olmaz. Niye? Biz şu anda İstanbul Büyükşehir Belediyesinde meclis kahir ekseriyetiyle bizde, komisyonların tamamı bizde, meclis başkan vekilleri aynı şekilde” cevabını verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pazar günü tüm İstanbulluların demokratik haklarını kullanmalarını istedi.

TÜRKİYE,ADANA, ADIYAMAN, AFYON, AĞRI, AMASYA, ANKARA, ANTALYA, ARTVİN, AYDIN, BALIKESİR, BİLECİK, BİNGÖL, BİTLİS, BOLU, BURDUR, BURSA, ÇANAKKALE, ÇANKIRI, ÇORUM, DENİZLİ, DİYARBAKIR, EDİRNE, ELAZIĞ, ERZİNCAN, ERZURUM, ESKİŞEHİR, GAZİANTEP, GİRESUN, GÜMÜŞHANE, HAKKARİ, HATAY, ISPARTA, MERSİN, İSTANBUL, İZMİR, KARS, KASTAMONU, KAYSERİ, KIRKLARELİ, KIRŞEHİR, KOCAELİ, KONYA, KÜTAHYA, MALATYA, MANİSA, KAHRAMANMARAŞ, MARDİN, MUĞLA, MUŞ, NEVŞEHİR, NİĞDE, ORDU, RİZE, SAKARYA, SAMSUN, SİİRT, SİNOP, SİVAS, TEKİRDAĞ, TOKAT, TRABZON, TUNCELİ, ŞANLIURFA, UŞAK, VAN, YOZGAT, ZONGULDAK, AKSARAY, BAYBURT, KARAMAN, KIRIKKALE, BATMAN, ŞIRNAK, BARTIN, ARDAHAN, IĞDIR, YALOVA, KARABÜK, KİLİS, OSMANİYE, DÜZCE,

Previous ArticleNext Article

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız” Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız” için yorumlar kapalı 244668

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ile Güçlenen, Türkiye’ye Güç Veren Kadınlar Programı’nda yaptığı konuşmada, “Geçmişte yaşadıklarımızdan ders alarak her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız. Türkiye Yüzyılı’nın hazırlıklarını ‘Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye’ ekseninde yürütüyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen Türkiye ile Güçlenen, Türkiye’ye Güç Veren Kadınlar Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” vesilesiyle bu programda olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyduğunu söyledi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı ile ekibine ve programa katkı veren herkese teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin ve tüm dünya kadınlarının ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü tebrik ediyor, 8 Mart’ın barışa, dostluğa, kardeşliğe, dayanışmaya vesile olmasını diliyorum. Bu anlamlı gün münasebetiyle Filistin ve Gazze’nin yüreği yaralı kadınları başta olmak üzere gönül coğrafyamızın dört bir yanındaki onurlu ve kahraman kadınlara en kalbi selam ve muhabbetlerimi gönderiyorum. Buradan dünyanın tüm emekçi kadınlarını, mazlum kadınlarını, mağdur kadınlarını yürekten selamlıyorum. Vatanımız, bayrağımız, bağımsızlığımız için canlarını ortaya koyan ülkemizin tüm yiğit kadınlarını rahmetle yâd ediyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehitlerin her biri birer metanet abidesi olan anne ve babalarına, geride boynu bükük, gözü yaşlı, kalbi mahzun bıraktıkları eşlerine ve öksüzlerine Mevla’dan sabırlar dilediğini ifade etti.

Ülkedeki 81 vilayetin tamamında 922 ilçenin her birinde anne, eş, kardeş ve evlat olarak hayata anlam katan kadınlara özellikle şükranlarını sunduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yine 8 Mart vesilesiyle vatana, millete, ümmete ve tüm insanlığa hayırlı evlatlar yetiştirebilmek için ömürlerini harcayan, elleri öpülesi annelerimize özellikle teşekkürlerimi ifade ediyorum. Kendi merhum anneciğim başta olmak üzere vefat eden annelerin hepsine Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlıklı, hayırlı ömürler niyaz ediyorum. Son olarak eşimin ve sevgili kızlarımın da 8 Mart Kadınlar Günü’nü gönülden tebrik ediyor, bu anlamlı günün tüm kadınlar için hayırlı olmasını, hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.

“YILIN KALAN 364 GÜNÜ DE KADINLARIN GÜNÜDÜR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 gün sonra seçimin gerçekleştirileceğini, sandıklara gidileceğini, belediye başkanlığından meclis üyeliklerine ve muhtarlıklara kadar her kademede kadın adayların seçimlere yoğun ilgi gösterdiğini gördüklerini belirtti.

Siyasete kadın elinin değmesini daima desteklemiş, siyasi hayatı boyunca kadınlarla beraber yol yürümüş biri olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri’ne hazırlanan tüm kadın belediye başkan adaylarını, meclis üyesi adaylarını, muhtar adaylarını selamlıyor, kendilerine şimdiden başarılar diliyorum. Tabii burada bir hususu vurgulamayı özellikle görev addediyorum. Sadece 8 Mart değil, yılın kalan 364 günü de esasen kadınların günüdür, öyle olmalıdır. Kadınların şahsi hayatımızın yanı sıra devletimiz, milletimiz ve insanlığa yaptığı katkılar, yılda sadece bir güne hapsedilemeyecek kadar büyüktür, önemlidir, kıymetlidir. Bizim nazarımızda, 8 Mart’ı diğer günlerden ayıran yegâne husus, hayatı paylaştığımız kadınlara olan minnettarlığımızı, şu an olduğu gibi çeşitli programlarla ifade etmemize vesile olmasıdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 8 Mart’ı aracı kılarak, devletin kadınlara yönelik politikalarını gözden geçirdiklerini, nerede bir eksik, nerede bir sorun tespit ederlerse onu gidermeye çalıştıklarını söyledi.

Kendilerini bugüne kadar asla sloganlara hapsetmediklerini, kadın politikalarında her zaman en idealin, en iyinin, ülke, millet ve kadınlar için en hayırlı olanın peşinden koştuklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla kadınlarla buluşmalarında şiddetin önlenmesinden kadının güçlendirilmesine, istihdamdan hak ve özgürlüklere kadar geniş bir yelpazede yeni projeler, programlar, stratejik belgeleri açıkladıklarını belirtti.

“AMACIMIZ SIRASIYLA KADINI, AİLEYİ VE ÜLKEMİZİ GÜÇLENDİRMEKTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların insan onuruna yakışan bir hayat sürmeleri, her alanda daha aktif rol almaları, hak, fırsat ve imkânlardan adil bir şekilde faydalanmaları için ne gerekiyorsa yaptıklarını ve yapacaklarını vurgulayarak, destek mekanizmalarıyla reform paketleriyle yenilikçi uygulamalarla kadının ekonomik ve sosyal statüsünü güçlendirmeye gayret ettiklerini dile getirdi.

Bunun en son örneğinin, Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2024-2028 yılları arasını kapsayan Strateji Belgemiz, 5 ana sütun üzerinde yükselmektedir. Aile Bakanı’mızın şahsında 5 temel amaç, 20 strateji, 83 faaliyetten oluşan bu belgenin hazırlanmasında emeği geçenleri tebrik ediyorum. Kamu kurumlarımızın yanı sıra özel sektörümüzün, iş dünyamızın ve sivil toplum kuruluşlarımızın da belgenin layıkıyla hayata geçirilmesi için üzerlerine düşen görevleri yapacaklarına inanıyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet’in ilk asrını tamamlayıp Türkiye Yüzyılı vizyonuyla ikinci asrına yelken açtıklarını anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçmişte yaşadıklarımızdan ders alarak her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız. Türkiye Yüzyılı’nın hazırlıklarını ‘Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye’ ekseninde yürütüyoruz. Amacımız sırasıyla kadını, aileyi ve ülkemizi güçlendirmektir. Burada bir hususu özellikle ifade etmek isterim; biliyorsunuz bizim inancımızda ve kültürümüzde aile toplumun temel direğidir. Yeryüzüne indirilen ilk insanlar olan Hazreti Adem aleyhissalatü vesselam ve Hazreti Havva validemiz aynı zamanda ilk ailedir. Hazreti Adem ve Hazreti Havva ile başlayan aile kurumu tarih boyunca insanı insan yapan değerlerin yaşatılmasına, yeni nesillere aktarılmasına imkan sağlamıştır.”

“GÜÇLÜ AİLE SADECE MİLLET VE DEVLET OLARAK BEKAMIZIN DEĞİL, AYNI ZAMANDA GELECEĞİMİZİN DE GARANTİSİDİR”

Ailenin, bireyleri ayakta tuttuğunu, toplumu yozlaşmalara karşı koruduğunu, iyi, güzel ve doğru olanın yaşayarak öğretilmesini temin ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, aile kavramıyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Şurası tartışmasız bir gerçektir ki aile ne kadar güçlüyse bireyler ve toplum da o derece güçlü, muhkem ve diri olmuştur. Aynı şekilde ailenin zayıfladığı, aile kurumunun yara aldığı dönemlerde kadın, erkek, çocuk fark etmeksizin tüm bireyler de kötüye gitmiş, toplum kan kaybetmiş, zafiyet yaşamıştır. Bu bakımdan, güçlü aile sadece millet ve devlet olarak bekamızın değil, aynı zamanda geleceğimizin de garantisidir. Güçlü ailenin ilk ve en önemli şartı ise hiç şüphesiz güçlü kadındır. Hâl böyleyken aile ile kadını ayıran, kadını ailenin karşısına yerleştiren, kadın ve aile arasında duvarlar ören her türlü yaklaşımı reddediyoruz. Farklı ambalajlar içinde toplumumuza sunulan bu tür bakış açılarını sadece milletimizin değil tüm insanlığın istikbali adına tehlikeli buluyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de aile kavramına karşı alerjisi olan bir kesimin eskiden beri olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: “Bunlar, modernleşme ve Batılılaşma iddiasıyla aile mefhumuna karşı âdeta savaş ilan etmiş durumdalar. Öyle bozuk bir bakış açısından bahsediyoruz ki Bakanlığımızın adında yer alan ‘aile’ kavramından bile rahatsız oluyorlar. Bunların bir başka özelliği de lafa gelince özgürlüğü, demokrasiyi, insan hak ve hukukunu kimseye bırakmamalarıdır. Ama kendi kalıplarına uymayan herkesi ötekileştirenler de yine bunlardır. Sorsanız, ‘Kadın haklarını savunuyoruz’ derler. Fakat 28 Şubatvari vesayet dönemlerinde kadınların eğitim, çalışma ve siyasi temsil haklarının gasbedilmesine aleni destek verirler. Kadının ve ailenin en büyük düşmanı olan ‘cinsiyetsizleştirme politikaları’na karşı tek bir cümle kurmazlar.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı şekilde, kendileriyle aynı ideolojik kabileye mensup bazı kibirli siyasetçilerin başımızın tacı olan ev hanımlarını aşağılaması, ev kadınlarını hor, hakir görmesi karşısında gıklarını dahi çıkarmazlar. Kendi mahallelerindeki kadına yönelik tacizleri, şiddeti, ayrımcılığı, haksız uygulamaları asla gündeme getirmezler. Yani, söz konusu gerçekten kadınların temsil, eğitim, çalışma ve kamusal alanda özgürce var olma hakları olunca bunlar ya yasakçılığın ya da çifte standardın yanında saf tutarlar” dedi.

“TÜRKİYE OLARAK KENDİ DURUŞUMUZU SERGİLİYOR, MÜCADELEMİZİ KARARLILIKLA YÜRÜTÜYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bahsettiği ikircikli tablonun sadece Türkiye için değil, dünyadaki pek çok kuruluş için de geçerli olduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Soruyorum sizlere, dünyada ‘kadın hakları’ diye ortalığı ayağa kaldıranların, 7 Ekim’den beri Filistin’de katledilen, çoğu kadın ve çocuk 32 bini aşkın masum için seslerini yükselttiklerini sizler hiç duydunuz mu? İnsanlığın geri kalanına sürekli hak hukuk dersi verenlerin İsrail’in soykırım politikaları karşısında harekete geçtiğini hiç gördünüz mü? Ülkelere basın özgürlüğü karnesi düzenleyenlerin İsrail’in katlettiği 100’ü aşkın gazeteciyle ilgili tepkilerine şahit oldunuz mu? Son raporunda Türkiye’yi eleştiren Avrupa Konseyi’nden ve diğer Avrupa Birliği (AB) kurumlarından bugüne kadar İsrail’e gizli açık destek dışında bir beyan işittiniz mi?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Peki, Suriye’den Filistin’e kadar hemen burunlarının dibindeki bölgelerde on binlerce kadın ve çocuğun vahşice katledilmesine tepkisiz kalanları diğer konularda biz nasıl ciddiye alacağız? Filistin halkının soykırıma uğramasına ses çıkarmayanların, bu katliamları görmezden gelenlerin tutarlı, etkili ve tarafsız olabilmesi mümkün mü? Elbette mümkün değil. Suriye’deki, Filistin’deki, Arakan’daki, Türkistan’daki ve diğer İslam beldelerindeki hak ihlalleri karşısında kıllarını dahi kıpırdatmayanların başkalarıyla ilgili beyanları lafügüzaf hükmündedir” diye ekledi.

Türkiye olarak diplomatik girişimlerle yardımlarla kamuoyu oluşturma çabalarıyla kendi duruşlarını sergilediklerini, mücadelelerini kararlılıkla yürüttüklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü biz onlar gibi riyakâr değiliz. İnşallah hiçbir zaman da olmayacağız” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE’Yİ TARİHİNİN EN AYDINLIK, EN ÖZGÜRLÜKÇÜ HER AÇIDAN EN GÜÇLÜ GÜNLERİNE BİRLİKTE KAVUŞTURDUK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim inancımız cenneti anaların ayakları altına sermiştir. Millet olarak tarihimiz, kadınların başarıları ve fedakârlıklarıyla örülmüştür Nene Hatun’dan Nezahat Onbaşı’ya, Şerife Bacı’dan Kara Fatma’ya kadar nice kadın kahramanlarımızın mücadelesini biz nasıl unutabiliriz? Bölücü terör örgütü tarafından şehit edilen Aybüke Yalçın öğretmenin ve daha nice kahramanımızın fedakârlıklarını nasıl yok sayabiliriz? 15 Temmuz gecesi ellerinde bayraklarla tanklara ve darbeci hainlere meydan okuyan kadınların cesaretlerini biz nasıl görmezden geliriz? Son 21 yılda yazılan başarı destanından kadınların emeğini, alın terini, katkısını, çabasını nasıl inkâr edebiliriz?” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şayet ekonomiden eğitime, güvenlikten tarıma, demokrasiden hak ve özgürlüklere varıncaya kadar her alanda ortada göz kamaştıran bir başarı varsa burada en az erkekler kadar kadınların da katkısı ve emeğinin olduğunu vurguladı.

Önlerine çıkartılan engellerden, hayatlarına kast etmeye varan saldırıların üstesinden hep kadınların desteğiyle geldiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Yürek yüreğe, omuz omuza verdik. Türkiye’yi tarihinin en aydınlık, en özgürlükçü her açıdan en güçlü günlerine birlikte kavuşturduk. Her kim, kadın hakları konusunda eski Türkiye’den övgüyle bahsediyorsa biliniz ki sizlerin mücadelesine kara çalıyor demektir. Çünkü hiçbir şey kolay olmadı, kolay elde edilmedi. 28 Şubat’ın karanlığından çıkmak öyle zahmetsiz, çilesiz olmadı. Sizler bugünkü haklarınızı üniversite kapılarında gözyaşı dökerek, sırf kıyafetinizden dolayı işinizden ayrılmak zorunda kalarak baskıya uğrasanız bile hukuk ve demokrasi içinde hareket ederek, gerektiğinde 15 Temmuz gecesi olduğu gibi darbecilere cesaretle meydan okuyarak yani hep mücadele ile elde ettiniz. Ne olursa olsun, yılmadınız. Geri adım atmadınız. Böylece siyasetten akademiye, bürokrasiden iş dünyasına, spordan sanata farklı alanlarda özgürce var oldunuz, başarıdan başarıya koştunuz. Biz de sizlerin bu asil ve zorlu mücadelenize sahip çıktık. Elimizdeki tüm imkânlarla sizlere destek olduk.”

“PEK ÇOK ALANDA TARİHÎ NİTELİKTE ADIMLAR ATTIK”

Kadının statüsünün güçlendirilmesi, kadınların önündeki engellerin kaldırılması, kadınlara iş, eğitim, temsil ve diğer alanlarda destek verilmesi hususlarında neler yapıldığını en iyi kadınların bildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başörtüsüne özgürlük başta olmak üzere kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapılmasını anayasa kuralı hâline getirdik. ŞÖNİM, kadın konuk evi, KADES, elektronik kelepçe gibi uygulamaları hayata geçirdik. Aile içi şiddeti şikâyete tabii olmaktan çıkardık. Daha pek çok alanda tarihî nitelikte adımlar attık. Bu çabalarımız neticesinde de en az bir eğitim düzeyini tamamlama oranı kadınlarda yüzde 70’lerden yüzde 90’lar seviyesine ulaştı” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Karar alma mekanizmalarında kadın temsil oranı 4-5 kat arttı. İstihdamdaki kadın sayısı 6 milyondan 10,5 milyona çıktı. Covid-19 salgını döneminde eşim Emine Erdoğan’ın liderliğinde başlatılan destek paketiyle, kadın girişimcilerimizin yanında olduğumuzu gösterdik. Bu kapsamda Halk Bankamız aracılığıyla son 3 yılda 220 bin kadın girişimcimize 60 milyar lira finansal destekte bulunduk. Daha bunun gibi burada saymaya kalksak nice reformu, hayal dahi edilemeyen atılımları son 21 yılda sizlerle beraber hayata geçirdik.”

“SİYASİ HAYATIMIZIN HİÇBİR SAFHASINDA KİMSENİN HAYAT TARZINA KARIŞMADIK”

Bu süreçlerde bir sürü asılsız ithamla, iftira ile saldırıyla da karşılaştıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, attıkları her adımın itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kadınlar arasındaki ayrımcılığa son veren reformlarımız bile hedef alındı. Bizi itham edenlerin aslında kendilerinin yasakçı ve baskıcı olduğunu, geride bıraktığımız 21 yıllık dönemde defalarca tecrübe ettik. Kadınlar konusunda aleyhimizde yürütülen onca propagandaya rağmen siyasi hayatımızın hiçbir safhasında kimsenin hayat tarzına karışmadık” diye konuştu.

Hem belediye başkanlığı hem de 21 yıllık iktidarlıkları döneminde bu tavırlarının aksine tek bir örnek gösterilemeyeceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün de aynı çevrelerin raf ömrü dolmuş söylemlerle kadınları tekrar korkutmaya çalıştığını üzülerek müşahede ediyoruz. Nefes alamayacaksınız, şu gelecek, bu olacak diyerek tamamı yalan, tamamı hezeyan ürünü ifadelerle güya kadınları kendilerine oy vermeye ikna edebileceklerini sanıyorlar. Aynı korku siyasetine 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde de başvurmuşlar ama milletin ve kadınların feraseti karşısında hezimete uğramışlardır. Biz kadınların haklarını kısıtlayıcı hiçbir adım atmadık ama bizi itham edenlerin ellerine güç geçtiğinde kadınlara nasıl hakaret ettiklerini, fiziki saldırıda bulunduklarını hep birlikte gördük, görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların 31 Mart’ta bir kez daha korku siyasetini ellerinin tersiyle iteceklerine yürekten inandığını ifade ederek, 31 Mart’ta İstanbul başta olmak üzere tüm şehirlerde kadınlardan yine güçlü destek beklediklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödüle layık görülen kadınları kutlayarak Türkiye’ye güç veren kadınlara teşekkürlerini iletti.

“Ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık” “Ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık” için yorumlar kapalı 120788

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya mitinginde yaptığı konuşmada, “Ülkemiz; Gezi olaylarından beri süren, 15 Temmuz’la daha da keskinleşen, 2018’den itibaren iyice alenileşen bölgesel ve küresel krizlerle daha da derinleşen sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Hamdolsun, önümüze hangi badire çıkarsa çıksın, ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık” dedi.

Kütahya mitinginde vatandaşlara hitap eden Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kütahya’nın, Anadolu’nun beylerbeyi olduğunu belirterek, kentin bugün de millî iradeye olan bağlılığıyla Türkiye’nin beylerbeyliğini hak ettiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen mayıs ayındaki seçim sonuçları için Kütahyalılara teşekkür ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gençler, Cumhur İttifakı’na milletvekilliğinde verdiğiniz yüzde 68 ve Cumhurbaşkanlığında şahsıma verdiğiniz yüzde 70 oranındaki destek için sizlere şükranlarımı sunuyorum. Şimdi 31 Mart’ta da aynı oyları vermeye hazır mıyız? Maşallah barekallah. Rabbim tüm Kütahyalı kardeşlerimden razı olsun. Mevla şu muhabbetimizi, şu dayanışmamızı daim eylesin. Şimdi de sizlerden Türkiye Yüzyılı belediyeciliği için, gerçek belediyecilik için destek istiyoruz. Hanımlar, bu konuda en çok size güveniyorum. Her zaman ne diyorum, kale içeriden fethedilir. Yani kaleyi sizler düşüreceksiniz. Şayet hanımlar çok iyi çalışırsa bu iş olur. Biz, kadının iradesinin üstesinden gelemeyeceği hiçbir zorluk tanımıyoruz. Öyleyse buradan, bu meydandan gerçek belediyecilik için söz veriyor musunuz? Gençler, hanımları duyuyorsunuz değil mi? Sizin de onlardan aşağı kalmamanız lazım.”

“ÜLKEMİZİN GÜVENLİĞİNE, İSTİKRARINA GÖZ DİKENLERE FIRSAT VERMEYECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’da 31 Mart seçimleri için adayları Cumhur İttifakı olarak ortak göstermediklerini hatırlatarak, “Eser ve hizmet siyasetinde yarışmak için ayrı adaylarla seçime girdik. Hayırda yarış olarak gördüğümüz bu centilmence rekabetin şehrimiz için en güzel şekilde neticelenmesini diliyorum” dedi.

Hangi partiye mensup olursa olsun Türkiye’nin her bireyinin, her Kütahyalının gönüllerinde ayrı bir yerinin olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Seçimler gelir geçer ama muhabbet baki kalır. Şu hasbilik gök kubbedeki bir hoş seda misali hep devam eder. Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi, dirliğimizi, kardeşliğimizi daim eylesin diyorum. Ülkemizin güvenliğine, istikrarına, kazanımlarına, hedeflerine göz dikenlere asla fırsat vermeyeceğiz. Bu millet, tarihine, kültürüne, inancına saldırarak sırtını terör örgütlerine dayayanlara, onlara en güzel dersi sandıklarda verdi. Şimdi beraber yol yürüyerek, hükûmette ve belediyede iktidar hülyalarına kapılanları rüyalarından uyandırmaya var mıyız? Bunu yapacağınıza ben inanıyorum.”

“TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONU ETRAFINDA KENETLENİP YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, emniyetten aldığı rakamlara göre mitinge 35 bin kişinin katıldığını aktararak, “Tabii sandıklara da bunun yansıması lazım. Kütahya’da hamdolsun böyle bir sıkıntımız inşallah yok” diye konuştu.

Şehirlerin bir kısmında yapılan kirli ittifakları takip ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “Kiminde listeler geç veriliyor. Aday isimleri sabahtan akşama sürekli değişiyor. Milletimiz de engin ferasetiyle kapalı kapılar ardında çevrilen dolapları, yapılan pazarlıkları, sahnelenen alicengiz oyunlarını çok iyi görüyor. Bugüne kadar olduğu gibi 31 Mart’ta da milletimizle omuz omuza verip, meydanı kirli ittifakların karanlık hesaplarına bırakmayacağız. Türkiye Yüzyılı vizyonu etrafında kenetlenip yolumuza devam edeceğiz. Ben hanımlara güveniyorum. Bu yolculukta Kütahya’nın da desteğini yanımızda göreceğimize yürekten inanıyorum.”

“Şimdi buradan, Millî Mücadele zaferinin ilk işaret fişeğinin atıldığı Kütahya’dan öyle bir ses verin ki, duymayan kalmasın” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “31 Mart’ta Türkiye Yüzyılı şehirleri için hazır mıyız? 31 Mart’ta Türkiye Yüzyılı şehirleri için kararlı mıyız? 31 Mart’ta gerçek belediyeciliği tercih ediyor muyuz? Bunun için seçim gününe kadar kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Kütahya’yla birlikte Türkiye haritasının tamamını Cumhur İttifakı’nın renkleriyle boyamaya var mıyız?” dedi.

Türkiye’nin Gezi olaylarından beri süren 15 Temmuz’da daha da keskinleşen, 2018’den itibaren iyice alenileşen, bölgesel ve küresel krizlerle daha da derinleşen sıkıntılı bir süreçten geçtiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Önümüze hangi badire çıkarsa çıksın ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık. Bu arada ciddi bedeller de ödedik, ödüyoruz. Millî birliğimize yönelik saldırıları bertaraf ederken yeri geldi darbecilere karşı canımız pahasına direndik yeri geldi sınırlarımıza dayanan teröristlerle boğuştuk. Cudi Dağı’nda onları mağaralara gömdük. Tendürek’te, Bestler Deresi’nde, Gabar’da gömdük ve Türkiye’de kendilerine yer bulamadılar” diye konuştu.

Hayat pahalılığıyla da mücadele edildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, en çok etkilenen kesimlerin başında emeklilerin bulunduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her ne kadar emekli maaşlarını bizden önceki dönemlerle kıyas edilemeyecek seviyelere çıkarmış olsak da gönlümüz vatandaşlarımızın hayatlarını daha iyi şartlarda sürdürmesini istiyor” ifadesini kullandı.

“HARCADIĞIMIZ HER KURUŞU, DEVLETİ VE MİLLETİYLE BİRLİKTE ÇALIŞIP KAZANMAK MECBURİYETİNDEYİZ”

Ekonominin diğer boyutlarının ötesinde hesap kitap işi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin gelirleri ve giderleri arasındaki denge tutturulamazsa tıpkı 1970’lerde ve 1990’lardaki gibi siyasi, sosyal ve ekonomik çalkantıların pençesine düşülmesinin kaçınılmaz olduğunu belirtti.

Türkiye’nin kimi ülkelerin sahip olduğu gibi karşılıksız elde ettiği gelir kaynaklarına sahip olmadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Biz harcadığımız her kuruşu, devleti ve milletiyle birlikte çalışıp kazanmak mecburiyetindeyiz. Mesela yaklaşık 11 trilyon lira giderle bağladığımız 2024 bütçemizi ele alalım. Bunun 1 trilyon liradan fazlasını deprem harcamalarına ayırdık. Devletin tüm çalışanları için yaklaşık 3 trilyon lira personel gideri var. Yatırımlar için 1,6 trilyon liraya yakın bir kaynak kullanılacak. Emekli maaşları için ayrılan miktar yaklaşık 3 trilyon liraya yakın, eğitim için 1,6 trilyon lira, sağlık için 1,6 trilyon lira, sosyal yardımlar için 500 milyar lira, mahallî idareler için 860 milyar lira tahsis edildi. Diğer kalemleri söylemiyorum bile.

En düşüğü 10 bin lira olan emekli maaşı ömrünü kendisinin ve ailesinin geçimi için harcamış vatandaşlarımız için yeterli mi? Elbette değil. Peki, emekli maaşlarını arzu ettiğimiz düzeye nasıl yükselteceğiz? Devlet ve millet olarak daha fazla çalışacak, daha çok gelir elde edecek, ortaya çıkan kazançtan da emeklilerimize hak ettikleri parayı vereceğiz.

Şimdi birileri çıkıyor emekli maaşlarına 7 bin lira, 10 bin lira seyyanen ekleyelim diyerek kendi akıllarınca emeklilerimizi tahrik ediyor. Bakınız bizim ülkemizde hâlihazırda 16 milyon emeklimiz var. Emekli maaşlarına 7 bin lira eklemek demek bütçeden yaklaşık 1,4 trilyon liralık, 10 bin lira eklemek demek 1,9 trilyon liralık bir kaynağı buraya aktarmak demektir. Mevcut maaşların tutarından söz etmiyorum. Sadece 7 bin lira veya 10 bin lira olarak ifade edilen ek artışın maliyetini anlatıyorum. Yani 2024 yılı boyunca ülkemizde tek çivi çakmasak tüm yatırım bütçesini buraya aktarsak bile bu gideri karşılamaya yetmiyor. Aynı şekilde deprem harcamalarının tamamını bu iş için kullansak yine yeterli gelmiyor. Eğitime, sağlığa, tek kuruş harcamadan her birinin tüm bütçesini buraya aktarsak ucu ucuna ya kurtarıyor ya kurtarmıyor. Askeriyle, polisiyle, eğitimcisiyle, sağlıkçısıyla tüm memuru ve işçisiyle devletin çalışanlarının yarısından fazlasına maaşlarını vermesek o zaman belki bu ilave gideri karşılayabiliriz. Burada konuştuğumuz emeklilerimizin mevcut maaşlarının maliyeti değil yapılması istenen ilave artışların tutarıdır.”

“YAPTIĞIMIZ HER İŞİN HESABINI 85 MİLYONUN TAMAMINA VERMEKLE MÜKELLEFİZ”

Seyyanen artışların emekli maaşları arasında yol açtığı adaletsizliğin farkında olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sırtında yumurta küfesi taşımayanların istedikleri gibi atıp tutabileceğini, sorumluluk makamında olmayanların her aklına eseni söyleyebildiğini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama milletin ülkeyi ve devleti yönetme görevini verdiği bizim için böyle bir durum asla söz konusu değil. Biz yaptığımız her işin hesabını 85 milyonun tamamına vermekle mükellefiz. Biz attığımız her adımı en ince detayına kadar hesaplamak zorundayız.” dedi.

Küresel ekonomik krizin dünyanın her yerinde çalışanlar ve emekliler başta olmak üzere büyük kitlelerin refah kaybına uğramasına yol açtığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin de kendi şartları çerçevesinde bu dalgadan etkilendiğini söyledi.

Tüm bunların üstüne geçen sene “asrın felaketi” olan çok büyük bir deprem yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece 6 Şubat depremlerinin ekonomiye maliyetinin 104 milyar dolar olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Buna rağmen hayat pahalılığı başta olmak üzere ekonomik dengeleri yeniden yerli yerine oturtmak için güçlü bir program uyguluyoruz. Bu yılsonundan itibaren programın olumlu sonuçlarını görmeye başlayacağız. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyüttükçe ortaya çıkan kazançtan her kesimden insanımız gibi emeklilerimiz de istifade edecek. Siz oturdukları yerden atıp tutanlara bakmayın. Onlar sadece istismar ve bozgunculuk peşinde koşuyor. Onların ne ülke ne millet ne de emeklilerimiz umurlarında. Bu ülkenin ve bu milletin asırlık meselelerini nasıl biz çözdüysek bugünkü sıkıntıların üstesinden gelecek olan da yine biziz. Milletimizden sabır ve metanet istiyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin son 21 yılının önceki dönemlerinden çok iyi olduğunu, yarınların da bugünden daha iyi olacağını belirtti.

İnsanları, karamsarlık bataklığına sürüklemek isteyenlerin tek derdinin buradan bir kaos çıkartıp ülkeyi kendilerine mecbur etmek olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendi partilerini öyle yönetiyor olabilirler ama bu millet kendi geleceği konusunda onların sinsi oyunlarına eyvallah etmez. Ne diyor üstat? ‘Yarın elbet bizim, elbet bizimdir. Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir’ Allah’ın izniyle bu tekerleği tümsekte bırakmayarak Türkiye Yüzyılı bayrağını, kör dünyanın tepesine biz dikeceğiz” diye konuştu.

KÜTAHYA’YA 101 MİLYAR LİRANIN ÜZERİNDE YATIRIM

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin nereden nereye geldiğinin en büyük ispatının şehirlere yaptıkları yatırımlar olduğunu ifade etti.

Bu kapsamda son 21 yılda Kütahya’ya 101 milyar liranın üzerinde yatırım yaptıklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimde 2 bin 900 yeni derslik inşa ettiklerini, şehre ikinci devlet üniversitesi olarak Kütahya Sağlık Üniversitesi’ni kurduklarını dile getirdi.

Gençlik ve sporda yükseköğrenim yurt yatak kapasitesini 12 bin 493’e çıkardıklarına, 61 spor tesisi inşa ettiklerine, Kütahya’ya kendine yakışacak bir stadyum kazandırmak için çalışmalara başladıklarına değinen Erdoğan, sosyal yardımlarda Kütahyalı ihtiyaç sahiplerine 2,6 milyar lira tutarında kaynak aktardıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlıkta 320 yataklı Evliya Çelebi Devlet Hastanesi başta olmak üzere toplamda 1050 yataklı 11 hastaneyle birlikte 43 sağlık tesisi inşa ettiklerini aktardı.

Toplam 610 yataklı Kütahya Şehir Hastanesinin inşasında sona geldiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, son teknik testlerini de tamamladıktan sonra hastaneyi vatandaşın hizmetine sunacaklarını bildirdi.

Şehrin ihtiyacına göre önümüzdeki dönemde 800 yataklı bir eğitim araştırma hastanesini de gündeme alabileceklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ayrıca, Domaniç Entegre İlçe Hastanemizin inşası başta olmak üzere beş sağlık tesisinin yapımına devam ediyoruz. Kütahya’da TOKİ kanalıyla 12 bin 802 konutun yapımını tamamlayıp hak sahiplerine teslim ettik. 1521 konutun yapımı sürüyor. Kütahya’da 9,2 milyon metrekare alanda kentsel dönüşüm çalışması yürütüyoruz. Şehrimizdeki altı millet bahçesi projesinden üçünü tamamlayıp hizmete sunduk, diğerleriyle ilgili çalışmalar devam ediyor. Ulaştırmada, Kütahya’da 24 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol uzunluğunu 359 kilometreye çıkardık. Abide-Simav yolunun ilk 15 kilometrelik kısmını tamamladık, kalanıyla ilgili hazırlıklara devam ediyoruz. Abide-Pazarlar ve Emet-Simav yolları ile Germiyan ve Zafertepe kavşaklarını bu sene bitiriyoruz.”

DOĞAL GAZ YATIRIMLARI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çavdarhisar-Abide, Dursunbey-Tavşanlı, Hisarcık-Gediz yollarını önümüzdeki sene tamamlayacaklarını, şehrin hem Eskişehir, Afyonkarahisar çıkışlarında trafiği rahatlatacak hem de organize sanayi bölgeleri arasındaki ulaşımı kolaylaştıracak bir yol projesini hayata geçireceklerini söyledi.

Ayrıca mevcut projenin yerine şehrin daha yakınından geçecek bir çevre yolu projesi üzerinde de çalıştıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kütahya il sınırları içindeki bütün demir yollarını yeniledik. Eskişehir-Kütahya-Balıkesir hattını elektrikli, sinyalli hâle getirip modernize ettik. Eskişehir-Antalya Hızlı Tren Hattı hayata geçtiğinde inşallah duraklarından biri de Kütahya olacak. Kütahya’ya 21 baraj ve sekiz gölet inşa ettik. Beş baraj ile bir gölet daha inşa ediyoruz. Son 21 yılda inşa ettiğimiz sulama projeleriyle Kütahya’da, 168 bin dekar zirai araziyi sulamaya açtık. Yapımı devam eden 21 sulama tesisimiz ile toplam 204 bin dekar araziyi daha sulamaya açacağız. İnşa ettiğimiz 118 adet taşkın koruma tesisiyle, Kütahya şehir merkezi ile 144 yerleşim yeri ve 11 bin dekar araziyi taşkın zararlarından koruduk. Sekiz adet dere ıslahının inşası sürüyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahyalı çiftçilere yaklaşık 16 milyar lira tutarında tarımsal hibe desteği verdiklerini ifade etti.

Kütahya’da altı yeni organize sanayi bölgesi, bir teknopark, dokuz araştırma geliştirme merkezi kurduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Biraz sonra açılışını yapacağımız seramik fabrikasıyla Kütahya’nın bu alandaki marka değerini küresel ölçekte güçlendiriyoruz. İstihdamı desteklemek için Kütahya’daki işverenlere toplam 3 milyar lirayı aşan prim teşviki verdik. Enerjide, Kütahya, Çavdarhisar, Çitgöl, Demirci, Emet, Gediz, Hisarcık, Kuruçay, Simav ve Tavşanlı’ya doğal gazı getirdik. Bu yıl içinde Eskigediz ve Seyitömer’e, 2026 yılında ise Altıntaş ve Domaniç’e doğal gaz arzı sağlamayı hedefliyoruz. Hedefimiz, en kısa sürede Kütahya’da doğal gaz olmayan ilçe ve belde kalmayacaktır.”

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, NG KÜTAHYA SERAMİK 100. YIL FABRİKALARI AÇILIŞ TÖRENİ’NE KATILDI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’daki programı kapsamında, NG Kütahya Seramik 100. Yıl Fabrikaları Açılış Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.

Nafi Güral’ın kurduğu Kütahya Seramik’in üretim yolculuğundaki 35 yılını geride bıraktığını, 8 fabrikaya ve 54 milyon metrekare üretim kapasitesine ulaştığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’da üretilen bu seramiklerin 81 vilayetin yanı sıra 5 kıtada 79 ülkeye ihraç edildiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Açılan her yeni fabrika ihracatımızda yeni bir ivme, cari açığımızın kapanmasına katkı demektir. Bugün yatırım bedeli 140 milyon avro, kapalı alanı 126 bin metrekare olan iki yeni fabrikayı daha hizmete açıyoruz. NG Kütahya Seramik 100. Yıl Fabrikaları’nın ülkemize, şehrimize, grubumuza, çalışanlarımıza hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin İtalya ve İspanya gibi bu alanda dünyanın önde gelen ülkelerinde bile olmayan gelişmiş teknolojilere sahip üretim imkânına kavuştuğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde seramik üretiminin yanı sıra turizmde de önemli yatırımları olan grubun, istihdam kapasitesinin 5 bin 750 kişiye çıkmasını da takdirle karşıladığını kaydetti.

Dijital dönüşümü fabrikalarında en üst seviyelerde uygulayan grubun su, ham madde ve ambalaj atıklarının geri kazandırılması konusunda da ileri seviyeye ulaştığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, fabrika çatılarına kurulan ve tamamı üretimde kullanılan 25 megavat gücündeki güneş enerjisi santrallerinin, yenilenebilir enerji alanında da örnek bir yaklaşıma işaret ettiğini söyledi.

“ÜLKEMİZİ DÜNYANIN ÖNDE GELEN TEDARİKÇİLERİ ARASINA ÇIKARTACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyümek mecburiyetinde olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: “Sadece kâğıt üzerinde ekonomik görünümü iyileştirmek adına yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı büyümeden asla taviz veremeyiz. Makro dengelerle ilgili sorunlarımızı sanayide, teknolojide, ticarette, tarımda, turizmde ve diğer alanlarda büyümeyi sürdürerek çözeceğiz. Dünyanın en gelişmiş, en zengin ülkelerine baktığımızda onların da istihdam ve üretim merkezli bir ekonomik işleyişi hayata geçirmeye çalıştıklarına şahit oluyoruz. Bir dönem terk ettikleri üretim, bugün gelişmiş ülkelerin en kritik yumuşak karnı hâline gelmiştir. Türkiye’yi böyle bir duruma asla düşürmeyeceğiz. Savunma sanayinden seramik sektörüne kadar her alanda tasarımıyla, üretimiyle, ihracatıyla ülkemizi dünyanın önde gelen tedarikçileri arasına çıkartacağız.”

Kütahya’nın giderek büyüyen seramik üretimi kapasitesini sadece toprağa ve kimyaya dayalı bir sektörün gelişmesi olarak görmediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’daki bu ivmenin ülkenin Türkiye Yüzyılı’na hazırlanışının işareti olduğunu belirtti.

“MİLLETİMİZE VERDİĞİMİZ HER SÖZÜ YERİNE GETİRMEK İÇİN VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞTIK, ÇABALADIK”

İkinci Dünya Savaşı sonrasında başlayıp iktidarlarına kadar devam eden dönemlerdeki siyasi ve ekonomik gecikmeler yaşanmasaydı Türkiye’nin bugün çok daha farklı bir yerde olacağını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletin sorumluluk verdiği kişiler olarak bize düşen kaçan fırsatlara bakıp hayıflanmak değil, hem eskinin kayıplarını telafi etmek hem geleceğin hedeflerini inşa etmektir. Bundan 13 sene önce 2023 hedeflerimizi açıkladığımızda birileri kendi akıllarınca bizimle dalga geçmiş, projelerimizi küçümsemişti. Yaşadığımız onca badireye rağmen 2023 hedeflerinin önemli bir kısmını hayata geçirmiş birisi olarak karşınızdayım” diye konuştu.

Şimdi de Türk milletine “Türkiye Yüzyılı” sözlerinin olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vizyonu sağlam toplumsal yapı, istikrarlı ve güçlü ekonomi, adalet ve özgürlük, Türkiye eksenli küresel dönüşüm, huzurlu ve güvenli gelecek başlıkları altında tadat ederek millete sunduklarını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, birileri gibi söz verip de sonra kulağının üzerine yatanlardan olmadıklarını belirterek, şunları paylaştı: “Milletimize verdiğimiz her sözün takipçisi olduk, her sözü yerine getirmek için var gücümüzle çalıştık, çabaladık. Eksiklerimiz elbette olmuştur ama ülkemize ve milletimize sağladığımız kazanımların büyüklüğünü kimse inkâr edemez. Artık bundan sonra milletimize karşı sorumluluğumuz Türkiye Yüzyılı bayrağını zirveye çıkarmaktır. Allah’ın izniyle Türkiye Yüzyılı’nın inşasını da tamamladıktan sonra emaneti gençlere teslim edip köşemize çekileceğiz. Bu duygularla bir kez daha fabrikaların hayırlı ve bereketli olmasını diliyoruz. Tekrarını, tekrarını bekliyoruz.”

NG Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Kütahya Porselen Sanat Evi tarafından üretilen ve ortasında ayet yazılı el sanatı porselen tabak hediye etti. Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekiler kurdeleyi keserek NG Kütahya Seramik 100. Yıl Fabrikaları’nın açılışını yaptı ve fotoğraf çektirdi.

seers cmp badge