Cumhurbaşkanı Erdoğan, A Haber canlı yayınına katıldı Cumhurbaşkanı Erdoğan, A Haber canlı yayınına katıldı için yorumlar kapalı 89053

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, A Haber-Atv-A Para-A News-A2-A Haber Radyo ortak yayınıyla ekrana getirilen “Gündem Özel” programına konuk oldu.

Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nden gerçekleştirilen ortak yayında, Cem Öğretir, Nihan Günay ve Salih Nayman’ın sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya Ulusal Mutabakat Hükûmet Bakanlık Konseyi Başkanı Fayez Al Sarraj ile bugün gerçekleştirdiği görüşmenin içeriğinin sorulması üzerine Sarraj ve Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar ile üçlü bir görüşme gerçekleştirdiklerini söyledi.

Görüşmede, Libya’daki mevcut gelişmeleri değerlendirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sarraj oranın meşru bir Başbakanı ama onun karşısındaki Hafter denilen zat kesinlikle böyle meşru bir başkan veya başbakan filan değil, sadece illegal bir yapısı, görüntüsü olan bir kişi. Ve uluslararası zaten üzerinde mutabakatın olduğu bir isim de değil. Uluslararası bu noktada karşılığı olan kişi Sarraj’ın kendisidir” dedi.

“DOĞU AKDENİZ’DEKİ PLANLARI BOŞA ÇIKARTTIK”

Libya ile kısa bir süre önce deniz yetki alanı sınırlandırması, güvenlik ve askerî iş birliği içeren mutabakat muhtıraları imzaladıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, deniz yetki alanlarıyla ilgili imzalanan mutabakat muhtırasının Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylandığını ve Birleşmiş Milletler’e de tescil edilmesi için bildirimde bulunduklarını kaydetti.

Bu anlaşmalarla Akdeniz’de hem Libya’nın hem de Türkiye’nin hakkının korunmuş olacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Türkiye aleyhine tek taraflı adımlar atılmasına izin vermeyeceğimizi açıkça ortaya koyduk. Ve bunu son NATO Zirvesinde de Miçotakis’le heyetiyle şahsım ve heyetim olmak üzere yaptığımız görüşmede kendilerine de söyledik, onlar hâlâ belli beklentiler içerisinde. Dedik ki, burada biz her şeyi uluslararası hukuka dayalı olarak yapıyoruz ve bundan sonra da uluslararası hukuka göre buradaki attığımız adımları atmaya devam edeceğiz. Doğu Akdeniz’i uluslararası hukuku ve Türkiye’nin haklarını hiçe sayarak paylaşıma gidenler attığımız adımdan tabi ki rahatsızlık duyuyorlar. Dayatılmaya çalışılan planlar var burada. Haklı bir adımla biz bunun ne yaptık, boşa çıkarttık. Ve daha da ileri gideceğim, burada Sevr’in aslında ters düz edilmesi var, böyle bir adım atılmış durumda.”

“LİBYA’YA HER TÜRLÜ DESTEĞİ VERMEYE HAZIRIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya’nın asker talebinde bulunması hâlinde de Libya’ya her türlü desteği vermeye hazır olunduğunu, uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli adımları atacaklarını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin iki sondaj ve iki sismik araştırma gemisiyle Akdeniz’de faaliyetlerini yürüttüğünü, üçüncü bir sondaj gemisinin da alınacağını ve Karadeniz’de yapılması gereken çalışmalar olduğunu ifade etti.

Türkiye’nin Libya ile olan anlaşmasından Yunanistan’ın rahatsız olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz onlar rahatsız olsun diye bir çalışma yapmıyoruz. Sadece bu sularda Libya ve Türkiye’nin hakları var, bu hakkın korunması gerekir diyoruz. Fakat şu talihsizliğe bakın ki, maalesef ülkemizin içinden ve dışından birileri bu konuda çok rahatsız oluyor ve bu rahatsızlık sebebiyle de işte bu ileride çok farklı bazı sıkıntılara neden olabilir gibi laflar ediyorlar. Ya siz kimden yanasınız ya? Siz Türkiye’den, Türk milletinden yana mısınız, yoksa değil misiniz? Bunu çıkın açıkça söyleyin. Öyle de olsa, böyle de olsa biz şu anda buralarda bu çalışmalarımızı milletimizin ve ülkemizin ali menfaatleri için sürdüreceğiz. Son yaptığımız Libya anlaşması bu konuda hukuken de ülkemizin elini güçlendirmiş ve bu bölgede Türkiye’siz bir çözümün olmadığını da tüm dünyaya göstermiştir” değerlendirmesinde bulundu.

ABD Senatosunun 1915 Ermeni olaylarını “soykırım” olarak tanıyan karar tasarısını kabul ettiğinin hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD iç siyasetindeki kamplaşmanın Türkiye aleyhine sonuçlar doğurduğunu, bazı çevrelerin ABD Başkanı Donald Trump’ı zayıflatmak amacıyla Türkiye ile ilgili gelişmeleri kendi çıkarları için suiistimal ettiklerini söyledi.

“ABD’Yİ MÜTTEFİKLİK VE ORTAKLIK İLİŞKİLERİMİZE YAKIŞIR ŞEKİLDE HAREKET ETMEYE DAVET EDİYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu eylemler müttefiklik ilişkilerimizin ruhuyla bağdaşmadığı gibi, Amerika Birleşik Devletleri yönetimiyle 17 Ekim tarihinde Suriye konusunda varılan mutabakata da aykırıdır.  ABD Kongresi’nin ilişkilerimizin özüyle ilgili olmayan meseleleri iç siyaset malzemesi yapmaya son vermeye, müttefiklik ve ortaklık ilişkilerimize yakışır şekilde hareket etmeye davet ediyoruz. Yönetimden beklentimiz ise ilişkilerimize daha fazla zarar verebilecek adımların önlenmesi için gerekli tedbirlerin bir an önce alınmasıdır” dedi.

Türkiye’nin arşivlerini açtığını ve tarihçilerin, hukukçuların incelemesine sunduğunu aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuya ilişkin kararın siyasilerin vereceği bir karar olmadığını vurguladı.

ABD Senatosu’nun aldığı kararın siyasi olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu kararlarınızın hukuka uygun hiçbir yanı yok. Hukuka uygun olmayan yanı olmadığına göre, bunları bizim zaten kabul etmemiz de mümkün değil. Ve şu anda kendileri de zaten bize söylüyorlar aslıda, diyorlar ki, bu alınan kararın kıymeti harbiyesi yok, bizzat kendileri söylüyor, isimlerini vermeme gerek yok” diye konuştu.

“ABD’NİN İLİŞKİLERİMİZDE TAMİRİ MÜMKÜN OLMAYAN ADIMLAR ATMAMASI ÖNEMLİ”

“Sizin kabul etmeniz, bizim de sizin karşınızda çok daha farklı bazı Parlamento kararlarıyla çıkmamızı getirir” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Kızılderililerin tarihi Amerika’nın yüzkarasıdır. Buna benzer Afrika’da yaşanan birçok şeyler var. Şimdi 60 kadar ülke buna benzer karalar almışlar. Şimdi Ruanda’da Fransızların yaptığı katliamları bir kenara koymak mümkün mü? Cezayir’de Fransızların yaptığı katliamları bir kenara koymak mümkün mü? Senegal’de adadan köle ticareti yaparak ta Amerika’ya kadar hücrelerde günlerce beklettikten sonra köle ticareti yaptılar bunlar, aynı insanlar. Biz de ne yapacağız? Bütün bunların hepsini dünya kamuoyuna açıklayacağız, çünkü bunların elimizde belgeleri var, arşivlerde belgeleri var. Bunlarla beraber biz savunmada değil taarruzda olacağız ve Batının o tarihi ırkçılık ve sömürgecilik tarihi olduğunu ortaya koyacağız. Bunca katliam ve soykırım ortada duruyorken, bizim gibi övünülesi bir tarihî olan millete bunlar ses çıkaramazlar.”

ABD Senatosu’ndan çıkan karara karşı Kürecik ve İncirlik üslerinin kapatılıp kapatılmayacağı sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeri geldiği zaman otururuz bütün heyetlerimizle beraber, kapatılması gerekiyorsa İncirlik’i de kapatırız, kapatılması gerekiyorsa Kürecik’i de kapatırız. Bütün mesele, eğer karşımıza bizim yaptırımlar gibi tedbirlerin hayata geçirilmesi durumunda biz de bunlara mütekabiliyet çerçevesinde gereken cevabı veririz. ABD’nin ilişkilerimizde tamiri mümkün olmayan adımlar atmaması her iki taraf için de çok önemlidir” cevabını verdi. Türkiye’nin bir kabile devleti olmadığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, mütekabiliyet esasına dayalı olarak adımlar atılacağını söyledi.

“SURİYE’DE DERDİMİZ PETROL DEĞİL, HUZUR”

Soru üzerine Barış Pınarı Harekâtı’na ilişkin bilgi veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD ve Rusya’nın varılan mutabakatlara rağmen bölgeden terör örgütü YPG, PYD’yi çıkartamadıklarını, bunun üzerine Türkiye’nin gerekenleri yaptığını bildirdi.

Terör örgütünün Deyrizor’daki petrolü ABD ile hareket ederek Suriye rejimine sattığını, Kamışlı’da petrolün Rusya ile Suriye rejiminin kontrolünde bulunduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye olarak biz derdimiz petrol filan değil. Derdimiz burada yaşayan insanların biz huzurunu nasıl sağlayacağız?” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Suriye’den kaynaklanan terörle mücadeledeki kararlılığın tam olduğunu belirterek, “İnşallah bu Barış Pınarı noktasında kararlılıkla mücadelemizi sürdürürüz. Ve çok uzun bir süre olmasa dahi burada eninde, sonunda bir neticeye varırız” şeklinde konuştu.

Batılı muhataplarına terör örgütü YPG-PYD’nin Kürt olarak ifade edilmesinin Kürtlere yapılan saygısızlık olduğunu defaten söylediğini ancak onların buna ikna olmadıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “Biz gerek vatandaşlarımız olan Kürt kardeşlerimizi, gerekse Suriye’nin kuzeyinde olan Kürt kardeşlerimizi terörist olarak kabul etmiyoruz ki. Onların içerisinden terörist çıkabilir, onların içinden terörist çıktığı gibi, daha farklı etnik unsurların içerisinden de teröristler çıkıyor, dini gruplar içerisinden de teröristler çıkıyor bunları da görmemiz lazım. Ama bunlar ne dense yatıyorlar, kalkıyorlar PYD, YPG diyemiyor bunu söylüyor. En sonunda bunu da kamufle etmek için ne yaptılar? SDG dediler, yani Suriye Demokratik Güçleri adını da böyle demokratik güçleri olarak kamufle ettiler. Bugüne kadar neredeydi SDG var mıydı SDG diye bir şey? Yok. Ama son zamanlarda bir kamuflaj SDG bunu uydurdular. Bütün işleri maalesef alavere dalavere yaptıkları iş bu. Biz de tabi bunlar karşısında diyoruz ki, bakın PKK’nın bunlar yan kuruluşlarıdır. Belge mi? Buyurun size belge, hepsini gösteriyoruz. Çünkü bu YPG, PYD bunlar PKK’nın yan kuruluşlarıdır. Abdi Şahin denilen kişi adeta bölücü başının biliyorsunuz. Yani manevi oğlu diyebilirsin, beslemesi diyebilirsin ne dersen de böyle bir konumda. Ee bununla Amerika’nın en üst kademesi görüşme yapıyor, aynı şekilde Rusya görüşme yapıyor. Şimdi böyle olduğu zaman bir netice alınamaz ki. Kaldı ki, bu biri de kırmızı bültenle aranıyor. Böyle olduğuna göre biz eğer ortaksak, bir dayanışma içinde olacaksak, NATO’da berabersek, terörizme karşı bir mücadele vereceksek ki bu NATO toplantısında bunların hepsini konuştum. O zaman siz nasıl oluyor da bu tür terörist başlarıyla bir terör sevici konumuna düşüyorsunuz? Bunları bir düzeltmemiz lazım. İnanın hiç umurlarında değil.”

“PKK’YA AĞIR DARBELER İNDİRDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir soru üzerine terör örgütü PKK’ya yönelik olarak Kandil’e sürekli harekâtlar yapıldığını dile getirerek, son dönemde PKK’ya ağır darbeler indirdiklerini, eylem yapamaz hâle getirilen terör örgütünün eleman devşirme ve Türkiye’ye sızma noktasında artık tıkanma aşamasında olduğunu söyledi.

Terör örgütü PKK’nın elebaşlarının, örgüt için kaçırılan genç kızları taciz ettiğini, örgütün ahlaki olarak da tükendiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu terör örgütü ve terör örgütünün şu anda dışarıdaki sevicileri bu tabloları değerlendirmeye almıyor. Parlamentoda bunların temsilcileri yok mu? Var. Peki, Parlamentodaki temsilcileri bu tablolar karşısında ya bunlar ne yapıyor dediklerini hiç duyduk mu? Hayır, duymadık. Ve hâlâ utanmadan sıkılmadan bunları savunmaya kalkıyorlar. Neyi savunuyorsunuz ya?” şeklinde konuştu.

Yapılan operasyonlarla Kuzey Irak’ta da hareket edemez hâle gelen terör örgütünün Sincar, Mahmur ve Kerkük’te faaliyetlerini yoğunlaştırdığını, Sincar’ın ikinci Kandil olma yolunda ilerlediğini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz PKK ile mücadelenin DEAŞ ile olduğu gibi kararlı ve ortak şekilde yapılması gerektiği görüşündeyiz. Bugün terör örgütleri arasında ayrım yapanlar, gelecekteki felaketlerin de tohumlarını ekmektedirler. Bu nedenle Irak Hükûmeti’ne çağrıda bulunuyorum gerek Merkezî, gerek Kuzey Irak; komşuluk hukukumuzun gereği olarak kendi topraklarından bize yönelik saldırılarda bulunan terör örgütlerini tasfiye etmelerini beklediğimizi söyledim” ifadelerini kullandı.

“TERÖRİSTLERİ NEREDE TESPİT EDERSEK TEPELERİNE BİNECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mahmur’un Birleşmiş Milletler koordinesinde bir önemi bulunduğuna işaret ederek, “Kendilerine bizim ulusal güvenliğimizi, sizin de egemenliğinizi tehdit eden bu terör örgütüne karşı gerekli önlemleri almanız gerekir dedik. Kendilerine bu konuda askerî ve güvenlik iş birliği anlaşması imzalamayı önerdim. Arkadaşlarım taslağımızı kendilerine ilettiler. Şimdi Irak tarafının yanıtını bekliyoruz. Ve bu arada Silahlı Kuvvetlerimiz ve İstihbarat Teşkilatımız bir köşede terör odaklarına karşı tabii ki sessizce bekleyecek değildir. Biz Sincar’da olsun, diğer yerlerde olsun, isterse Mahmur olsun, bu teröristleri nerede tespit edersek tepelerine bineceğiz ve PKK tamamen tasfiye edilene kadar bu mücadelemizi de sürdüreceğiz” dedi.

ABD ve Batılı ülkelerin FETÖ ile mücadelede Türkiye ile olan ilişkilerinin sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ mensuplarına başta ABD olmak üzere Almanya, Fransa, Belçika barınma imkânı verdiğini, Yunanistan’ın da iltica hakkı vermeye başladığını ifade etti.

Bu ülkelere “Eğer siz bu adamları bize teslim ederseniz karşılığını görürsünüz, ama etmezseniz bundan sonra bunun karşılığını da bulamazsınız” dediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın Almanya Başbakanı Angela Merkel ile bir telefon görüşmesi yapacağını, bu konuları tekrar dile getireceğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yarınki görüşmenin zannediyorum önemli ağırlık noktasını Libya’yla ilgili şu anda Berlin Zirvesi oluşturacak diye düşünüyorum, ama ben tabii bu konuyu da gündeme getireceğim” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine doğru asgari sapma oranlarıyla ilerlemeyi amaçladıklarını belirterek, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yapılan hizmetleri, Avrasya Tüneli, Marmaray, Yavuz Sultan Selim Köprüsü gibi eserleri, Birleşmiş Milletler’de Filistin için yaptığı konuşmayı görmeden eleştiride bulunduğunu anlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Acaba Filistin’le ilgili Kılıçdaroğlu’nun söylediği bir laf var mı? Yok. Ne diyordu? Suriye’den buraya gelenleri biz ne yapacağız dedi? Tekrar Suriye’ye geri göndereceğiz diyen adam bu değil mi? Bu adam. Sen hiçbir zaman bir defa mülteciler noktasında bu tür gerçekten topraklarından ötelenen, itilen, kakılan bu insanlar noktasında kapıları açmadın, tam aksine kapıların kapatılmasından yana oldun” değerlendirmesinde bulundu.

Muhalefet partisinin iktidara istikamet vermesi gerektiğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ana muhalefet partisi CHP’nin ise şahsına ve ailesine hakaret etmekten başka bir faaliyeti bulunmadığını kaydetti. “Külliye’ye giden CHP’li meselesi”nin hatırlatılması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hiçbir CHP’li kalkıp da Külliye’ye gelmiş değil. Sadece Sayın İnce, partimizin Genel Merkezine cumhurbaşkanı adayı olduğu zaman oraya geldi. Benim yanımda arkadaşlarım, onun yanında da yine arkadaşları vardı bir nezaket ziyaretinde bulundu görüşmemiz odur ve nezaket çerçevesinde bu görüşmemizi yaptık, o da yine saraya gelmiş değil onların diliyle konuşuyorum, Külliye’ye gelmiş değil” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesine bir CHP milletvekili gelirse bunu gizlemek gibi bir derdinin de olmayacağını ifade etti.

“SEÇİM 2023 HAZİRAN’INDA YAPILACAK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, erken seçim iddialarıyla ilgili “Bizim seçimimiz 2023 Haziran’dır, yani buradan bizim bir sapmamız söz konusu değildir. Şimdi bu tür bazı yalan yanlış tarih açıklayanlar kendilerini buğday ambarında sananlardır. Varsın onlar kendilerini buğday ambarından sansınlar ama biz bu ülkede açıklanan tarihlerde seçim yapmasını birilerine öğreteceğiz, bunu öğrenecekler. Ve şu anda biz bütün hazırlıklarımızı 2023 Haziran’ına yapıyoruz. Ve bütün kongrelerimiz vesaire buna yönelik şu anda yürüyor” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehir hastaneleri projelerinin birer birer hayata geçtiğini, faaliyetteki şehir hastanelerinden vatandaşların çok memnun olduğunu, yapımı devam eden şehir hastanelerinin de hızlı şekilde tamamlanacağını açıklayarak, “Yapılacak olan hastanelerle beraber Türkiye çok daha farklı bir yere gidiyor. Amerika bu işi başaramadı, Avrupa başaramadı ve biz bugün birçok ilaçları ücretsiz verir noktaya geldik” bilgisini paylaştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kafaları birbirine yapışık kardeşlerin ameliyatı için talimat verdiklerini, İngiltere’de bu tarz ameliyatlara giren Hintli Müslüman doktorla irtibat kurulduğunu, ailenin çok mutlu olduğunu ve daha önce İngiltere’de yapılan bir ameliyata da maddi destek veren armatör bir kişinin desteğiyle tıbbi operasyonun ilk etabının yapıldığını anlatarak, ayrıca SMA hastalarının ilaçlarının ücretsiz hâle getirildiğini, devlet olarak ilaçlar konusunda her şeyi yapmaya gayret ettiklerini kaydetti.

“KANAL İSTANBUL’U YAPACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kanal İstanbul kurulup faaliyete geçtiğinde Boğazlar kapatılacak mı efendim? Kanal İstanbul Montrö’yü aşma projesi midir?” sorusunu da şöyle cevaplandı: “Bu projeyi başlattığımız zaman, tabi attığımız adımda dünyadaki bütün kanalları incelettik, Süveyş’ti, Cebelitarık’tı vesaire, hepsinin incelemelerini yaptırdık. Şimdi Boğaz bizim için bir defa hukuki haklarımızı bile rahat kullanamadığımız yerdir. Bir hattır. Ve Boğaz’da çevre noktasında her an her türlü bir sıkıntı yaşayabilir miyiz?  Selimiye’nin önünde biliyorsunuz o Independenta olayını yaşadık ve yedi ay, sekiz ay o orada ne yaptı? Tankerdi, yandı. Ve aynı şeyi zaman zaman yalılarımıza çarpan biliyorsunuz büyük tankerler, gemiler oluyor. Şimdi bir defa bizim Boğaz’ı bundan kurtarmamız lazım. İki; öyle bir kanal yapalım ki, bu kanal bizi bir defa birçok sıkıntılardan kurtardığı gibi, İstanbul’umuza yeni bir güzellik katsın, farklı bir güzellik katsın, çevreci bir kanal olsun, çevreci bir kanal olmanın ötesinde de burası bizim kontrolümüz altında olan bir kanal olsun. Yani bizi bağlayıcı herhangi bir şey burada söz konusu olmasın. İşte şu güzellik İstanbul’umuza ayrı bir zenginliği katacaktır ve bunun için de bu adımı attık. Ve şu anda bu tabi birilerini ciddi manada rahatsız ediyor. Niye rahatsız ediyor? Çünkü bunların zaten bu ülkede bir dikili ağaçları bile yok. Böyle güzellikler olduğu zaman da dayanamıyorlar buna ve dayanamazlar. Dayansalar da, dayanmasalar da biz inşallah burayı yapacağız. Eğer yap-işlet-devret’le müşteri bulduk bulduk, aksi takdirde biz burayı millî bütçemizle yapacağız. Şu anda hazırlıklar son safhada, hemen ihaleyi yapıp adımı atacağız. Görüşmeler var farklı ülkelerle, onları da yapıyoruz, ona göre de adımı atacağız.”

Kadın cinayetlerinin ve şiddet olaylarının önüne geçebilmek için hukuki bir çalışma olup olmadığı sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, yargı reformu kapsamında hazırlanan ilk yargı paketinin kanunlaştığını, bunu takip edecek mevzuat değişikliklerinin gündeme geleceğini, nerede eksik varsa onun üzerine gidileceğini söyledi.

“KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEDE ÖNLEYİCİ POLİTİKALAR ÜZERİNDE DURULMASI GEREKİYOR”

Kadın haklarının güçlendirilmesi konusunda 17 yılda çok önemli mevzuat düzenlemeleri yaptıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sorunların sadece mevzuat değişikliğiyle çözülmesi de mümkün değil, yani bu da bir vaka. Kurumlarımızın ortak faaliyetlerle yürütecekleri çalışmalar da bulunmaktadır. Bu konuda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın koordinasyonunda önemli çalışmalar şu anda yapılmaktadır. Aile Bakanlığımız, Adalet, İçişleri, Millî Eğitim ve Sağlık Bakanlıklarını da bir araya getirerek 2020 ve 2021 yıllarında yürütülecek çalışmaları acil faaliyet planı adı altında belirlemiştir” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadına şiddet olaylarında önemli olanın olayın hiç vuku bulmadan önlenmesi olduğunun altını çizerek, “Kadına yönelik şiddetle mücadelede önleyici politikalar üzerinde hassasiyetle durulması gerekiyor. Kadınların, eşlerin, annelerin, kızların zalimliğe maruz kalmadan birtakım önlemlerin alınması gerekir. Onların şiddete maruz kalmadıkları bir ortam sağlamak şart. Bu konuda bütün toplumun 7’den 70’e eğitilmesi ve bilinçlenmesi gerekiyor. Medyanın bu şiddet olaylarını ele alış tarzından örgün eğitime varıncaya kadar birçok alanda insanımızın da tabi bilinçlendirilmesi gerekiyor. Bütün kurumlarımızın hep birlikte risk unsurunu tespit edip ortak çabayla hareket etmesi gerekiyor” sözlerine yer verdi.

Kadına yönelik şiddet olayının ardından zanlının adli kontrolle serbest bırakılmasını eleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir şeye ben mesela tahammül edemiyorum, olmaz bir şey, bunun bedelini ödemesi lazım. Girsin cezasını çeksin, çünkü o adli kontrolle serbest bırakıldığı zaman o kadıncağıza tekrar aynı şeyi yapmayacağının garantisi var mı?” ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kadınlara yapılan şiddetin her türlüsünü bir defa şiddetle kınıyorum. Bu feryadın dinmesi için de ne gerekiyorsa ben Cumhurbaşkanı olarak elimden geleni sonuna kadar yapacağım ve arkadaşlarımla da bunların hep müzakerelerini yapıyoruz ve arkadaşlar buradan asla taviz veremeyiz diyorlar” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, soru üzerine basketbolcu Shane Larkin’i Millî Takım’da görmek istediğini, vatandaşlık konusunda gerekeni yapmaya hazır olduklarını söyledi.

UEFA’nın Türkiye Millî Futbol Takımı’nın asker selamına karşı verdiği kınama cezasını beklemediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ben Macron’un kendisine dedim ki; bak dedim, Griezmann sana benzer bir selam yaptı, size ceza yok. Bizimkiler şu anda UEFA’da, bu iştir dedim filan, gülmeye başladı. Yani siyaseti her yere maalesef tabii bulaştırıyorlar. Şurada bizim bu gençlerimizin bu sevdasından daha doğal ne olabilir? Hem tribünleri selamlıyorlar, hem de tribünlerin şahsında kimi selamlıyor? Askerimizi selamlıyor. Yeri geldi, ben de selamladım, nasıl selamlamayayım? Bu Mehmetçiğimizi selamlamayacağız da nereyi selamlayacağız?” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa Futbol Şampiyonasında Türk Millî Takımı’nın Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de oynayacağı maçlara gitme durumunun olabileceğini belirterek, İtalya-Türkiye maçının da Roma’da oynanacak olmasını enteresan bulduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsviçre’nin Cenevre kentinde mültecilerle ilgili geniş bir toplantıya katılacağını ardından da Malezya’ya geçeceğini belirterek, orada da Türkiye, Malezya, Endonezya, Pakistan ve Katar’ın liderlerinin katılacağı bir beşli zirve gerçekleştirileceği açıkladı.

Previous ArticleNext Article

“Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” için yorumlar kapalı 238981

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere gideceği Amerika Birleşik Devletleri’ne hareketinden önce yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor. Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla büyüme hedefimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) hareketi öncesinde Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’nin 78. Genel Kurulu’na iştirak etmek üzere New York’a doğru yola çıkacaklarını belirterek, BM üyesi tüm ülkelerin temsil edildiği Genel Kurul görüşmelerine 150’den fazla ülkenin devlet ve hükûmet başkanı düzeyinde katılımının beklendiğini söyledi.

Her yıl olduğu gibi bu sene de ABD’de son derece yoğun bir temas ve toplantı trafiğinin olacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl Genel Kurul genel görüşmelerinin “Güvenin yeniden tesisi ve küresel dayanışmanın yeniden canlandırılması” temasıyla yapıldığını aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genel Kurul görüşmelerinin ilk günü olan 19 Eylül Salı günü kendisinin de BM Genel Kurulu’na hitap edeceğini dile getirerek, konuşmasında kalkınmadan insani yardımlara, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından küresel dayanışmanın yeniden tesisine kadar attıkları adımlara değineceğini kaydetti.

Bu vesileyle uluslararası gündemdeki temel meselelere ilişkin görüşlerini de paylaşacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ayrıca mevcut küresel sınamalar karşısında Türkiye’nin oynadığı kritik rolü vurgulayacağız. Bir süredir her platformda dillendirdiğimiz ‘Dünya 5’ten büyüktür’ tespitimizin daha fazla kabul görmesinden memnuniyet duyuyoruz. Son olarak BM Genel Sekreteri Sayın Guterres bu konuda çok net bir tavır ortaya koydu. Sayın Genel Sekreter’in ‘2. Dünya Savaşı sonrası kurulan yapıların bugünün dünyasını yansıtmadığı’ tespitine biz de katılıyoruz. Bunu görüşmemizde kendisine de bizzat ifade edeceğim. Genel Kurul marjında BM Genel Sekreteri’nin yanı sıra çok sayıda ülkeden mevkidaşlarımla görüşmeler gerçekleştireceğim.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretinde ABD’de yaşayan vatandaşlar ve soydaş topluluklarla bir araya geleceğini belirterek, ayrıca düşünce kuruluşu temsilcileriyle de istişarelerinin olacağını anlattı.

ABD iş dünyasının seçkin üyeleri ile görüşerek Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları noktasında atılabilecek adımları ele alacaklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemizde 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin demokratik olgunluk içinde tamamlanmasının iş çevrelerinin Türkiye’ye yönelik ilgisini artırdığını görüyoruz. Gerek kabinemize gerek ekonomideki kurmay kadromuza gerekse kısa süre önce açıkladığımız Orta Vadeli Program’a uluslararası yatırımcılar büyük güven duyuyor. Sadece son 3 ayda rezervlerimizde 22 milyar dolarlık artış oldu. Bugün itibarıyla Merkez Bankamızın toplam brüt rezervleri 120 milyar doları geçmiş bulunuyor. Dünya Bankasının geçen hafta yaptığı açıklama, ülkemize duyulan güvenin bir başka örneğidir. İnşallah buna yakında yenileri eklenecektir. “

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamlelerin takdirle karşılandığını dile getirerek, “Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı, yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla kaliteli büyüme hedeflerimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

“KÜRESEL SİSTEMDE TAŞLARIN YERİNDEN OYNADIĞI BU DÖNEMİ ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ ADINA FIRSATA ÇEVİRMEKTE KARARLIYIZ”

Türkiye Yüzyılı vizyonunu hayata geçirmek için içeride ve dışarıda her türlü çabayı gösterdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Küresel sistemde taşların yerinden oynadığı bu dönemi ülkemiz ve milletimiz adına fırsata çevirmekte kararlıyız. Bu süreçte kavgadan, tartışmadan ve Bizans’ı çırak çıkartacak taht oyunlarından başlarını kaldıramayanları ise kendi hâllerine bırakacağız. Varsın onlar didişmeye, birbirlerine laf yetiştirmeye devam etsinler. Varsın onlar koltuklarını korumak için daha düne kadar savundukları tüm ilkeleri ayaklar altına alsın. Biz bunları asla önemsemiyoruz. Biz son 21 yıldır olduğu gibi yine sadece işimize bakıyoruz. Tüm vaktimizi ve enerjimizi milletimize hizmet için sarf ediyoruz. İnşallah bundan sonra da aynı hassasiyetle çalışmaya devam edeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçekleştirecekleri ziyaretler ve görüşmelerin ülke, millet ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.

“GELİŞMELERİ YAKINDAN TAKİP EDECEĞİZ”

Karabağ’da tansiyonun yeniden yükseldiği ve Azerbaycan ile Ermenistan liderleriyle görüştüğü hatırlatılarak, Ermenistan’ın tutumunu nasıl bulduğu ve kendisi öncülüğünde üçlü bir toplantı söz konusu olup olmayacağının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda tabii bizim öncülüğümüzde üçlü bir görüşme teklifimizi kendilerine ilettik ama bu konuda üçlüden öte biz dörtlü bir teklifte bulunduk. Yani değişik, buralarla ilgisi, alakası olmayan liderlerle değil, ‘Gelin şu anda işin içinde olan Sayın Putin, Sayın Aliyev, şahsım ve Paşinyan hep birlikte dörtlü olarak böyle bir toplantıyı yapalım. Adımı da ona göre atalım’ diye böyle bir teklifte bulunduk. Henüz bize olumlu-olumsuz bir dönüş olmadı ve konuyla ilgili Sayın Aliyev’le de daha da görüşeceğiz, olgunlaştıracağız ve gelişmeleri yakından takip edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20’de ABD Başkanı Joe Biden ile bir görüşme gerçekleştirildiği, burada İsveç’in NATO üyeliğinin de gündeme geldiği anımsatılarak, İsveç’te terör örgütü üyelerinin gösterilerinin devam etmesiyle ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, “Bu konuda özellikle Batı, ikide bir ‘İsveç, İsveç, İsveç’ diyor, biz de diyoruz ki ‘Bizim parlamentomuz kararı vermedikten sonra bizim kalkıp da yolda yürürken ‘evet’ veya ‘hayır’ dememiz mümkün değil. Öncelikle, İsveç’in üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki, şu anda İsveç üzerine düşen görevi yerine getiriyor mu? Bize ikide bir şunu söylüyorlar. İşte ‘Yasa hazırladılar.’ Yasayı hazırlamak yetmez, yasayı uygulamak gerekir. Şu anda İsveç ister anayasa ister yasa değişikliği, ne yaparsa yapsın ama kalkıp da teröristleri İsveç polisinin koruması altında gösteriye sevk ediyorlarsa bu ne demektir? Bunlar görevini yerine getirmiyor demektir ve yine terör eylemleri Stockholm caddelerinde devam ediyor demektir. O zaman bize verilen sözler tutulmuyor. Bize verilen sözler tutulmadığı zaman, benim parlamentom bu konuda nasıl bir tavır takınır, bunu herkes takdir etsin. Yani F-16’larla ilgili ne deniyor? ‘Temsilciler Meclisi karar vermeden bu olmaz.’ Tamam da şimdi orada Temsilciler Meclisi varsa benim de parlamentom var. Parlamentonun nasıl bir karar vereceğini ben kestirip atamam. Sevk etmekse, biz böyle bir talebi parlamentomuza sevk ederiz ama parlamentomuzdan nasıl bir karar çıkar, o parlamentomuzun takdirindedir.”

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 2022 raporunda yer alan Türkiye’nin AB’ye katılım süreciyle ilgili ifadeler hakkındaki değerlendirilmeleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Değerli arkadaşlar benim değerlendirmemi çok açık net öğrenmek istiyorsanız, Avrupa Birliği Türkiye’den kopmanın gayreti içerisinde. Avrupa Birliği’nin Türkiye’den kopuş hamlelerini yaptığı bu dönem içerisinde biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmelerimizi yaparız ve bu değerlendirmelerden sonra da Avrupa Birliği ile gerekirse yolları ayırabiliriz” şeklinde konuştu.

“Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” “Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” için yorumlar kapalı 256462

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde düzenlenen 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’na katılarak bir konuşma yaptı.

Bugünün 12 Eylül olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bundan tam 43 yıl önce Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemlerinden birine girdiğini söyledi.

Ülkenin darbe gününe nasıl geldiğinin ayrı bir hikâye, ayrı bir tartışma konusu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama darbe gününden itibaren; yüzbinlerce insanın gözaltına alındığı, binlerce kişinin idamla yargılandığı, ‘bir sağdan, bir soldan’ mantığıyla 50 kişinin idam edildiği, velhasıl, neredeyse her hanenin yaşanan acılardan nasibini aldığı o meşum günler hafızalarımızdan asla silinmedi, silinmeyecek. Şu Ulucanlar Cezaevi’nin, Mamak Cezaevi’nin, Diyarbakır Cezaevi’nin, Sağmalcılar Cezaevi’nin dili olsa da o günleri anlatsa” diye konuştu.

İdamından sonra yargılandığı suçla ilgisinin olmadığı ortaya çıkan veya Hüseyin Kurumahmutoğlu gibi işkenceyle öldürülen gençlerin vebalinin, darbecilerin yakasını öteki dünyada da bırakmayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Darbenin üzerinden 7-8 yıl geçtikten sonra, idamla yargılananlar dahil, dipçik darbeleriyle cezaevine tıkılanların tamamına yakını serbest kaldı. Sadece bu örnek bile, yargılamasından infazına tüm safhalarıyla, yapılan işin ne kadar göstermelik olduğunun işaretidir. Tabii 12 Eylül yönetiminin ülkemizin kalbine sapladığı en büyük hançer, üzerinde hâlâ konuştuğumuz, tartıştığımız 1982 darbe anayasasıdır. Her ne kadar 1987’den itibaren 23 kez değiştirilmiş, hatta 2017’de tarihî bir yönetim sistemi değişikliğine gidilmiş olsa da elimizdeki metin hâlâ bir darbe anayasasıdır.”

Yapılan değişikliklerin her birinin önem taşıdığını ancak her değişikliğin anayasanın yazım ve anlam bütünlüğünü bozduğunun da bir gerçek olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu amaçla, yaklaşık 10 yıl önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bir yeni anayasa çalışması başlattıklarını anımsattı.

“YENİ ANAYASA MESELESİ GÜNDEMİMİZİN İLK SIRALARINDA YER ALMAYI SÜRDÜRÜYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha önceki anayasa değişikliklerine göre en geniş siyasi katılımlı bu çalışma, muhalefet partilerinin, tabiri caizse ‘yan çizmeleri’ sebebiyle akim kaldı” dedi.

Buna rağmen ülkeyi yeni, sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasaya kavuşturma hedeflerinden vazgeçmediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçiş yapılırken anayasayı tümden yeniden yazma teklifimiz, yine muhalefetin uzlaşmaz tavrı sebebiyle maalesef hayata geçemedi. Yine de milletimize verdiğimiz sözün takipçisi olmayı sürdürdük. Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” diye konuştu.

Geçen yıl önce, anayasa konusunda söyleyecek sözü olan bilim insanlarının ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı bir dizi çalıştay düzenlediklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ardından da diğer siyasi partilerle müzakereye esas olacak ve millete takdim edecekleri kendi anayasa metinlerini hazırladıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Maalesef bu süreçte, Cumhur İttifakı ortakları MHP ve AK Parti dışında yeni bir anayasa metni hazırlayan siyasi teşekkül çıkmadı. Muhalefet cenahı; sürekli lafını etmesine, her fırsatta istismarını yapmasına rağmen, iş somut adım atmaya geldiğinde, hemen dümeni başka tarafa kırıp, ortadan kayboluyor. Bu defa da aynısını yaptılar. Yeni bir anayasa yerine, ‘dostlar alışverişte görsün’ kabilinden tutarsız ve anlamsız bir metni ortaya atıp kendi dünyalarına daldılar. Gerçi, onlara da hak vermemek elde değil. Parti içinde ayrı kavga, ittifak ortakları arasında ayrı kavga. Yurt içine ayrı selam, yurt dışına ayrı selam. Herkes kendi kişisel hesaplarının ve kavgalarının içine bu kadar gömülmüşken, yeni anayasa gibi vakit, emek ve birikim gerektiren bir konuyla kim, niye uğraşsın ki. Ama bizim milletimize karşı hem sorumluluğumuz hem sözümüz var. Bunun için yeni anayasa meselesi daima gündemimizin ilk sıralarında yer almayı sürdürüyor. İletişim Başkanlığımız ile Hukuk Politikaları Kurulumuzun düzenlediği bu sempozyumu da yeni anayasa kararlılığımızın bir ifadesi olarak görüyorum. Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenleri ve katılımcıları tebrik ediyorum. Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız.”

“TÜRKİYE, ÇOK DAHA İYİ BİR ANAYASAYI ZİYADESİYLE HAK EDİYOR”

Dünyada, Birleşmiş Milletlerde temsil edilen ülke sayısı kadar anayasa olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ülkenin kendi tarihine, siyasi, sosyal ve kültürel yapısına, ihtiyaçlarına göre ayrı bir anayasa süreci yaşadığını kaydetti.

Türkiye’nin anayasa geçmişinin de 200 yılı bulduğunu, Cumhuriyet döneminde de muhtelif anayasa tecrübeleri olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak 27 Mayıs 1960’tan itibaren anayasalarımız, maalesef, darbe yönetimleri tarafından şekillendirilmiş ve yürürlüğe konmuştur” dedi.

Anayasanın, darbe ikliminde gerçekleştirilmiş bir referandumla kabul edilmiş olmasının, gerisindeki sorunlu fotoğrafı değiştirmediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki Türkiye gibi 2 bin yıllık devlet geleneğine, coğrafyasında bin yıllık hâkimiyete, ilk asrına ulaşan Cumhuriyet tecrübesine, 73 yıllık demokrasi birikimine sahip bir ülke, çok daha iyi bir anayasayı ziyadesiyle hak ediyor” ifadesini kullandı.

“GEÇMİŞ BİRİKİMLERİ GELECEĞİN HEDEFLERİYLE BÜTÜNLEŞTİREN YENİ BİR ANAYASAYA İHTİYACIMIZ OLDUĞU BİR GERÇEKTİR”

Anayasaların değişmez metinler olmadığını, bunun iyi bilinmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Mesela Amerikan anayasası 236 yılda 27 kez değişmiş olmasına rağmen, ülkenin ihtiyaçlarını hâlâ karşılayabilmektedir. İngiltere gibi anayasa devleti niteliği taşıyıp da yazılı anayasası olmayan ülkeler de mevcuttur. Bir de kâğıt üzerinde çok iyi metinlere sahip anayasaları olup da demokrasiden ve hukuk devletinden çok uzak uygulamaların hüküm sürdüğü ülkeler de söz konusudur. Bizim medeniyet tarihimiz anayasa tecrübesi bakımından çok ama çok zengindir. Mesela, dünyanın en eski yazılı anayasalarından biri, hicretin hemen ardından yapılan 47 maddelik Medine Sözleşmesi diye anılan metindir. Milattan öncesine kadar uzanan ve bugünkü anayasa kavramına karşılık gelebilecek Hammurabi Kanunları gibi metinler de coğrafyamızın mirası içindedir. Modern anayasalar için ise İngiltere’deki Magna Carta’dan başlayıp Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi ile Amerikan Bağımsızlık Bildirisi’ne kadar uzanan bir dizi referansa işaret edilir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizdeki anayasa girişimleri 1808 tarihli Sened-i İttifak’la başlatılır ve 1876 tarihli Kanun-i Esasi’yle gerçek anlamda vücut bulur. Millî Mücadele’nin meşru zeminini oluşturan anayasa 1921 yılında, yani savaşın en şiddetli günlerinde hazırlanıp yürürlüğe girmiştir. Tek başına bile, milletimizin ve ülkeyi yönetenlerin hukuki meşruiyet konusundaki hassasiyetini bu anayasa göstermeye yeterlidir. Ardından gelen 1924, 1960 ve 1982 anayasalarının her birinin, kendi dönemlerine ilişkin ayrı hikâyeleri vardır. Bugün bize düşen görev, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, ülkemizin sahip olduğu bu derinlikli birikimin üzerinde kendi hikâyemizi yazıp, gelecek nesillere en büyük mirası bırakmaktır” diye konuştu.

Teknolojinin, iklimin yanı sıra siyasi ve sosyal yapılarda da köklü değişimlerin yaşandığı bir dönemden geçildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir dönemde, Türkiye Yüzyılı iddiamızı hayata geçirebilmek için sadece altyapımızı güçlendirmek, vizyonumuzu genişletmek yetmiyor. Tüm bunlara uygun, geçmiş birikimleri geleceğin hedefleriyle bütünleştiren yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğu bir gerçektir. Bizi, darbe anayasası gölgesinden kurtaracak olması bile yeni anayasa çalışmalarını kıymetli kılmaya tek başına kâfidir” ifadelerini kullandı.

Yeni anayasa metninin sihirli bir değnek gibi ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik yapısını bir anda değiştirip, Türkiye’yi bir masal diyarı hâline getirmeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ancak milletin ortak değerlerini, ülkenin ortak geleceğini, devletin bekasını, insanların doğuştan gelen hak ve özgürlüklerini, siyasi aktörlerin uzlaşmasını velhasıl tüm bunları şüpheye yer bırakmayan bir meşruiyet zemininde kuşatan yeni anayasanın Türkiye’ye çok şey katacağı açıktır. Bazı kavramların anayasada çokça zikredilmesi, onların ülkenin ve toplumun hayatında aynı karşılığa sahip oldukları anlamına gelmez. Nitekim temel hak ve özgürlükler, ekonomik ve sosyal haklar gibi konulara en az atıflar, bu konuda en ileri kabul edilen ülkelerin anayasalarında yer alıyor. Bu başlıklara en çok atıfların ise sorunlu coğrafyalarda yapıldığı görülüyor. Hülasaten önemli olan anayasaları modern dünyanın güzel kavramlarıyla süslemek değil, bu metinlerin ruhuna uygun yönetimler ve uygulamalar ortaya koymaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa metinlerinin kısa veya uzun olmasının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Her sistem, onu işletecek kişilerin anlayışına ve tarzına göre somut uygulamalara dönüşür. Bize düşen sistemi, mümkün olan en sağlam, en gerçekçi, en sürdürülebilir şekilde kurmaktır” dedi.

“MEVCUT ANAYASAMIZ, MUASIR MEDENİYETLER YOLCULUĞUNDA ÜLKEMİZİN ÖNÜNÜ AÇMAK YERİNE SÜREKLİ PAÇASINDAN AŞAĞI ÇEKMEKTEDİR”

Türkiye’nin demokrasi ve hukuk pratiğinin kısa metinlerin bürokratik oligarşinin istismarına uğrayabileceğini, uzun metinlerin de siyasi ve sosyal dönüşümün önünü tıkayabileceğini söylediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Dolayısıyla bize lazım olan, lafzı, ruhu ve hacmiyle, milletimizin dünyaya ve hayata bakışına, ülkemizin birikimine ve hedeflerine uygun bir anayasa metnidir. Eskiler buna ne der? ‘Efradını cami, ağyarını mani’. Dünya ve ülke şartlarına göre metni ne kadar değişirse değişsin, işte bu anlayışın hep devam etmesini sağlayan bir anayasayı ülkemize kazandırmak istiyoruz. Biz parlamentodaki tüm gruplarla bunları konuşacağız, görüşeceğiz. Onlar da bu işe olumlu bakarlarsa yolumuza devam edeceğiz. Olursa olur, olmazsa olmaz, bize düşen kapıları çalmak. Cumhur İttifakı olarak biz buna hazırız. Buradan tüm siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, akademi mensuplarına sesleniyorum, ‘Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar’ sözüne uygun şekilde en ideal anayasa metnini bulmak için gelin konuşalım, tartışalım, müzakere edelim ama bu süreçten kaçmayalım. Hiç kimsenin böyle bir anayasa arayışından ve çalışmasından rahatsız olmasına gerek yok.”

Geçirdiği onca değişiklikle âdeta “yamalı bohçaya” dönen bir anayasayla yaşamaya devam etmenin siyaset ve ülke için artık taşınması zor bir yüke dönüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mevcut anayasamız, muasır medeniyetler yolculuğunda ülkemizin önünü açmak yerine sürekli paçasından aşağı çekmektedir. Vesayetten darbeye nice yükü omuzlarından atan Türkiye’nin, 12 Eylül anayasası konusunda da bunu yapacak dirayete sahip olduğuna yürekten inanıyoruz” diye konuştu.

Darbe direktifi olarak değil, gerçek bir toplum sözleşmesi olarak hazırlanmış yeni anayasayı ülkeye kazandırana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Her işimiz gibi yeni anayasa çalışmalarında da düsturumuz ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ prensibi olacaktır. İnsanı önceleyen, milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan, toplumun gerisinde kalan değil, topluma dinamizm katan bir anayasa hedefliyoruz. Sempozyumumuzda tüm bu hususların enine boyuna konuşulacağı, tartışılacağı, siyasetin ve toplumun önüne yeni anayasa için aydınlık ufuklar açılacağı kanaatindeyim. Burada serdedilen her görüşü, her tenkidi, her teklifi samimiyetle değerlendirip, çalışmalarımıza derç edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Ülkemizin iki asırlık yönetim sistemi arayışının zirvesi olarak gördüğüm, ilk dönemini bitirip ikinci dönemine girdiğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni de bu kapsayıcı muhasebenin bir parçası kabul ediyorum.”

“BU ZOR GÜNLERİNDE TÜM İMKÂNLARIMIZLA KARDEŞLERİMİZİN YANINDAYIZ”

Sözlerinin sonunda Libya’daki sel felaketine yönelik de değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sel ve su baskınlarında hayatını kaybedenlere rahmet diledi. Sahadan alınan bilgilerin büyük bir doğal afetin yaşandığını gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kayıplarla birlikte vefat sayılarının maalesef daha da artacağı anlaşılıyor. Türkiye olarak bugüne kadar nasıl Libya halkını yalnız bırakmadıysak, bu zor günlerinde de tüm imkânlarımızla kardeşlerimizin yanındayız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece sel felaketinin yaşandığı Libya’nın değil aynı zamanda depremden etkilenen Fas’ın da yanında olduklarını belirterek, “AFAD Başkanlığımızı arama-kurtarma personelinden diğer ihtiyaçlara gerekli yardımları süratle ulaştırma noktasında talimatlandırdık. İlk etapta üç kargo uçağımız yardımlarla beraber Libya’ya intikal etti. Amacımız, Libya’nın yaralarının bir an önce sarılmasını sağlamaktır. İnşallah bundan sonra da kendilerine gereken desteği vereceğiz. Buradan bir kez daha tüm Libyalı kardeşlerimize geçmiş olsun diyorum” ifadelerini kullandı.

seers cmp badge