Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Libyalı kardeşlerimizi asla darbecilerin ve lejyonerlerin insafına bırakmayacağız”Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Libyalı kardeşlerimizi asla darbecilerin ve lejyonerlerin insafına bırakmayacağız” için yorumlar kapalı 99005
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya Millî Mutabakat Hükûmeti ve Başkanlık Konseyi Başkanı Serrac ile düzenlediği ortak basın toplantısında yaptığı konuşmada, “Libya’nın istikrara kavuşması, bu ülkenin komşuları ve Avrupa başta olmak üzere tüm bölgenin faydasınadır. Libyalı kardeşlerimizi asla darbecilerin ve lejyonerlerin insafına bırakmayacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Libya Millî Mutabakat Hükûmeti ve Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz Es-Serrac, Cumhurbaşkanlığı Külliyesindeki görüşmeleri sonrasında ortak basın toplantısı düzenledi.
“SON DÖNEMDE LİBYA’YA EN BÜYÜK DESTEĞİ TÜRKİYE VERDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya Millî Mutabakat Hükûmeti ve Başkanlık Konseyi Başkanı Serrac’ı Ankara’da misafir etmekten duyduğum memnuniyeti dile getirerek, koronavirüs salgınıyla mücadele sürecinde gerçekleşen ziyaretin, Türkiye-Libya arasındaki dayanışmanın gücünü bir kez daha gösterdiğini söyledi.
“Geçmişte asırlar boyunca birlikte, aynı çatı altında, kardeşçe yaşadığımız Libya ile 100 yıllık ayrılığın hasretiyle çok sağlam ilişkiler geliştiriyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, son dönemdeki varlık yokluk mücadelesinde Libya’ya en büyük desteği veren ülkenin Türkiye olduğunu vurguladı.
Libya ile dayanışmayı koronavirüs salgını sürecinde de devam ettirdiklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Darbeci Hafter’in sivilleri, hastaneleri, sağlık altyapısını hedef alan kalleş saldırılarına rağmen, Millî Mutabakat Hükûmeti, salgın konusunda gerekli tedbirleri aldı. Nisan ve Mayıs aylarında gönderdiğimiz çeşitli tıbbi ve koruyucu malzemelerle Libya’yı bu zor günlerde yalnız bırakmadık. Bundan sonra da kardeşlik hukukumuzun gereğini yapmayı sürdüreceğiz. Amacımız, dost ve kardeş Libya halkının tamamının, yeniden aynı idealler ve siyasi birlik etrafında toplanmasına katkı sağlamaktır” dedi.
“TÜRKİYE’NİN ÖNCELİĞİ LİBYA’NIN BİR AN ÖNCE İSTİKRARA KAVUŞMASIDIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya Millî Mutabakat Hükûmeti ve Başkanlık Konseyi Başkanı Serrac ile Libya vatandaşlarının barış, emniyet ve refahına katkı yapacak verimli bir görüşme gerçekleştirdiklerine vurgu yaparak, Türkiye’nin önceliğinin bir an önce Libya’nın istikrara kavuşması olduğunun altını çizdi.
Libya’daki krizin başından beri çözümün ancak Birleşmiş Milletler himayesinde ve Libyalıların öncülüğünde yürütülecek bir siyasi süreçle tesis edilebileceğini söylediklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Sayın Serrac ve Hükûmeti, darbeci Hafter ve çetelerinin işledikleri insanlık ve savaş suçlarına rağmen, bu konuda her zaman müspet bir tutum takınmıştır. Altını çizerek söylüyorum, ‘darbeci Hafter’ ifadesini kullanıyorum, bunu boşuna kullanmıyorum. Hafter ise yakın zamanda, Libya Siyasi Anlaşması’nı reddedip ülke yönetimini üstlendiğini açıklayarak, gerçek yüzünü bir kez daha göstermiştir. ‘Hafter’i bir kenara koymak mümkün değil’ anlayışla yaklaşım gösteren ne yazık ki devlet başkanları, devlet temsilcileri var. Onlara tekrar hatırlatıyoruz; hiçbir zaman Libya halkının sorunlarıyla ilgilenmeyen ve Libya’nın geleceğini sürekli tehdit altında tutan bir kişinin bu konuda masaya oturacak bir temsili kabiliyeti de olamaz. Bu kişi ve ona askerî, mali, siyasi destek sağlayanlar, barışın önündeki en büyük engeldir. Darbeci Hafter’i destekleyerek Libya’yı kan ve gözyaşına boğanları elbette tarih yargılayacaktır.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Libya’daki olaylarda meşru müdafaa hakkını kullanan Millî Mutabakat Hükûmeti’nin son dönemde kazandığı başarıları takdirle takip ettiklerini kaydederek, bugünkü görüşmelerde Libyalıların günlük hayatını olumsuz etkileyen ablukanın kaldırılmasının gerekliliğini de ele aldıklarını söyledi.
“LİBYA TOPRAKLARINDAKİ İŞ BİRLİĞİ ALANLARIMIZI GENİŞLETME HUSUSUNDA GÖRÜŞ BİRLİĞİNE VARDIK”
Petrol ihracatının sürmesi ve ülkenin ekonomik-mali kurumlarına dışarıdan yapılan müdahalelerin sona erdirilmesi konusunda Libya Millî Mutabakat Hükûmeti ve Başkanlık Konseyi Başkanı Serrac ile hemfikir olduklarının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Darbeci Hafter’in Libya halkının hakkı olan petrolü, daha fazla silah almak ve lejyoner toplamak için kaçak yollardan satma girişimlerini de yakından izliyoruz. Bunun engellenmesi için uluslararası ve bölgesel tüm aktörlere gereken adımları atmaları yönünde çağrımızı tekrarlıyoruz. Libya’nın ve tüm Libyalıların refahı için kullanılması gereken petrolün, darbeciler tarafından hukuk dışı yollarla satışına izin verilmemelidir” değerlendirmesinde bulundu.
Görüşmelerde; Türkiye ve Libya arasında deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına dair imzalanan Mutabakat Muhtırası temelindeki yeni iş birlikleri geliştirmeyi kararlaştırdıklarını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu çerçevede, Doğu Akdeniz’deki doğal zenginliklerden faydalanmak üzere, arama ve sondaj dâhil, iş birliğimizi ilerletmeyi hedefliyoruz. Ayrıca, Libya topraklarındaki iş birliği alanlarımızı da genişletme hususunda görüş birliğine vardık” dedi.
“Türkiye, Hakk’ın ve haklının yanında olmayı sürdürecektir” vurgusunda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: “Libya’nın istikrara kavuşması, bu ülkenin komşuları ve Avrupa başta olmak üzere tüm bölgenin faydasınadır. Libyalı kardeşlerimizi asla darbecilerin ve lejyonerlerin insafına bırakmayacağız. Libya’nın meşru Hükûmetine ve kurumlarına verdiğimiz destek artarak devam edecektir. Berlin Süreci’nden NATO’ya kadar, Libya’daki sorunun meşruiyet ve hakkaniyet temelinde çözümü için yürütülen tüm uluslararası platformlarda, Sayın Serrac ile birlikte hareket edeceğiz. Bu vesileyle, Aziz Kardeşim Sayın Serrac’a ilişkilerimizin daha da güçlendirilmesi yönünde sergilediği güçlü irade için teşekkür ediyorum. Toplantımızın ve yaptığımız istişarelerin hayırlara vesile olmasını diliyorum.
28 Dönem Milletvekili yemin törenini izlemek üzere TBMM’ye giden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı, Geçici TBMM Başkanı Devlet Bahçeli ve Meclis Genel Sekreteri Mehmet Ali Kumbuzoğlu, resmî törenle karşıladı. Şeref Holü’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı; eski Meclis Başkanı Mustafa Şentop, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, AK Parti Grup Başkanvekilleri Özlem Zengin ve Muhammet Emin Akbaşoğlu ile milletvekilleri karşıladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra yemin törenini izlemek üzere Genel Kurul’da kendisi için ayrılan locaya geçti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sayıştay’ın 161. Kuruluş Yıl Dönümü Programı’nda yaptığı konuşmada, “85 milyon olarak tüm farklıklarımızı bir tarafa bırakarak, Cumhuriyetimizin 100. seneyi devriyesini büyük bir coşkuyla kutlayacağız. Maziden atiye kurduğumuz bir asırlık köprünün ihtişamına hep beraber şahitlik edeceğiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sayıştay’ın 161. Kuruluş Yıl Dönümü Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sayıştay Başkanlığında düzenlenen Sayıştay’ın 161. Kuruluş Yıl Dönümü Programı’nda yaptığı konuşmada, Divan-ı Muhasebat’tan bu yana Sayıştay çatısı altında görev yapmış kurum mensuplarını rahmetle yâd etti.
“2010 YILINDA SAYIŞTAY’IN YAPISINI YENİDEN DÜZENLEYEREK YÜKSEK DENETİM ORGANI VE HESAP MAHKEMESİ HÜVİYETİNE KAVUŞTURDUK”
Sayıştay’ın, kuruluşundan bu yana geçen sürede devlet organları içinde müstesna bir konuma sahip olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz de anayasamıza göre yargı yetkisiyle donatılmış denetim organı olan Sayıştay’ın bu konumunu, çıkardığımız kanunlarla daha da güçlendirdik. Sivil, askerî tüm kamu kurumlarının kamu iktisadi teşekküllerini, belediye şirketleri dâhil kamu kaynağı kullanan her kuruluşu Sayıştay denetimi kapsamına aldık. 2010 yılında Sayıştay’ın yapısını yeniden düzenleyerek yüksek denetim organı ve hesap mahkemesi hüviyetine kavuşturduk.”
Ülkenin mali istikrarına katkı vermek üzere gelirlerin ve giderlerin kontrol altına alınmasında Sayıştay’ın yerinin doldurulamayacağını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sayıştay’ın TBMM adına yürüttüğü faaliyetlerle 85 milyonun tamamının hakkını ve hukukunu koruduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Alın teriyle evine ekmek götüren işçi kardeşlerimizin çocuklarının rızkından keserek devlete borcunu ödeyen esnafımızın, yazın sıcağına, kışın ayazına aldırmadan tarlasında gece gündüz çalışan çiftçilerimizin, Türkiye’nin büyümesine omuz veren sanayicilerimizin, vatanına, milletine, medeniyet değerlerine bağlı evlat yetiştirmek için didinen anaların babaların, hasılı genciyle, yaşlısıyla, kadını ve erkeğiyle milletimizin tüm fertlerinin, devletine ödediği vergilerin denetimini sizler gerçekleştiriyorsunuz.”
Bunun kuyumcu titizliğiyle icra edilmesi gereken zor bir vazife olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu, tüm siyasi hesapların, mülahazaların üstünde millî bir görev. Şu an burada bulunan her bir kardeşimin bu hassasiyetle vazifesine yaklaştığına ve yaklaşmaya devam edeceğine inanıyorum. Sayıştay meslek mensuplarımızın devletimize karşı sorumluluklarını en güzel şekilde yerine getirmekte olduklarından asla şüphe etmiyorum. Sizlere Rabb’imden muvaffakiyetler niyaz ediyorum” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 29 Ekim 2023’te, Cumhuriyetin 100. kuruluş yıl dönümüne kavuşacağını, 85 milyonun tüm farklılıkları bir tarafa bırakarak Cumhuriyetin 100. yıl dönümünü büyük bir coşkuyla kutlayacağını söyledi.
Maziden atiye kurdukları bir asırlık köprünün ihtişamına hep beraber şahitlik edileceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyetin 100. yılını geride bırakırken, aynı zamanda yeni ufuklara da yine birlikte yelken açılacağını belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Bu önemli yıl dönümünü, gelecek asrımıza damga vuracak yepyeni bir vizyonun başlangıç noktası hâline getirmek istiyoruz. Bunun adı Türkiye Yüzyılı’dır. Türkiye Yüzyılı, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin de üstüne taşıyacak kapsamlı bir yol haritasıdır. Türkiye Yüzyılı, milletimizin asırlık hayallerini gerçekleştirip çok daha büyük hedeflere yürüme azmidir. Türkiye Yüzyılı, İstiklal Harbi ruhuyla 85 milyonun sırt sırta verip istikbali inşa etmesinin adıdır. 85 milyon gönül birliği içinde inşallah bu vizyonu adım adım gerçeğe dönüştüreceğiz. Milletimiz, 14 Mayıs’ta bunun ilk adımını Meclis’te zaten atmıştı. Mütebaki 28 Mayıs’ta, Cumhurbaşkanı seçiminde verdiği kararla Türkiye Yüzyılı’nı sahiplendiğini de ortaya koydu.”
“DEVLETİN ORGANLARI ARASINDA UYUMLU BİR İŞ BİRLİĞİNİN TESİSİ ÇOK MÜHİM”
On yıllardır haksız eleştirilere maruz kalan Türk demokrasisinin tartışmasız bir şekilde bu seçimin en büyük kazananı olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan bir kez daha iradesine ve geleceğine sahip çıkan aziz milletimin tüm fertlerine teşekkür ediyorum. Yüzde 52,18 oy oranıyla şahsımıza beş yıl daha ülkemize hizmet etme imkânı sunan her bir kardeşimin sorumluluğunu yüreğimizde taşıyoruz. Tercihini hangi yönde kullanırsa kullansın sandığa giden vatandaşlarımıza karşı mesuliyetle hareket ediyoruz. Nasıl 21 yıldır milletin emanetine sadakatle sahip çıktıysak inşallah bundan sonra da bu emanete gölge düşürmeyeceğiz” diye konuştu.
“Türkiye’yi hedeflerine ulaştırmadan, gelecek nesillere, üzerinde mutlu, müreffeh yaşayabilecekleri bir ülke bırakmadan huzura ermeyeceğiz” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için yürütmesi, yasaması, yargısıyla, devletin organları arasında uyumlu bir iş birliğinin tesisinin çok mühim olduğunu dile getirdi.
“TÜRKİYE, ALTIN DEĞERİNDE YILLARINI KAYBETMİŞTİR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle bizim gibi bunun sıkıntısını çekmiş bir ülke için bu durum hayati derecede önemlidir. Çok partili demokrasiye geçtiğimiz 1950’den beri Türkiye’nin temel sorunlarından biri erkler arası rekabetin, hatta zaman zaman kavgaya varan çekişmelerin yaşanmasıdır. Tarihimize şöyle bir baktığımızda bunun çok sayıda örneğini görüyoruz. Hepsini de rahmetle andığımız Menderes’ten Demirel’e, Erbakan’dan Özal’a kadar siyasetçilerimizin tamamı bu gerçekle yüzleşti” değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülke ve milletin hayrını düşünerek attıkları adımların ekseriyetinin, farklı sebepler öne sürülerek engellendiğini, kendini millî iradenin üstünde gören zihniyetin yargıdaki, yürütmedeki, demokrasideki temsilcilerinin, hukukun kendilerine verdiği yetkiyi ülkenin önünü açmak için değil, statükoyu korumak için kullandığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu görüşleri paylaştı: “Merhum Ecevit’in önüne fırlatılan anayasa kitapçığı bunun âdeta sembolü olarak hafızalarımıza kazınmıştır. Bu yasakçı ve statükocu tavırdan, hak ve özgürlükler dâhil Meclis’te millî iradenin takdiriyle geçen reformlar da payını almıştır. Türkiye maalesef bu süreçte altın değerinde yıllarını kaybetmiştir. Milletimiz, ekonomik maliyeti on milyarlarca doları bulan faturalarla karşı karşıya kalmıştır. İşçisinden kamu görevlisine, üreticisinden esnafına kadar toplumumuzun tüm kesimleri sıkıntılar yaşamıştır. Türk demokrasisi aynı dönemde yarışa başladığı diğer pek çok ülkeden geriye düşmüştür. Terörün, vesayetin, yoksulluğun, bölgeler arasında oluşan gelişmişlik farkının yıllarca çözülmemesinin sebeplerinden birisi maalesef budur. 2002’de ülkeyi yönetme görevini devraldığımızda biz de aynı zihniyetin devlet içindeki uzantılarıyla hep mücadele ettik.”
“SON 21 YILDA ÜLKEMİZDE BÜYÜK BİR ZİHNİYET DEVRİMİ GERÇEKLEŞTİRDİK”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anayasa’nın ve kanunların verdiği yetkilerin kötüye kullanılmasından dolayı aylarca bürokrat atayamadıkları dönemler olduğunu söyledi.
İktidar partisi olarak gazete kupürleriyle hazırlanmış dosyalar üzerinden kapatılmak istendiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Meclisten 411 milletvekilinin güçlü iradesiyle geçen reformlarımız aynı şekilde engellendi, mahkeme kapısında nöbet tutularak iptal ettirildi. 6 Şubat depremleriyle ehemmiyetini daha iyi anladığımız kentsel dönüşüm projeleriyle ilgili hukuki düzenlemelerimiz akim bırakıldı. 17-25 Aralık’ta yargı-emniyet darbe girişimine, 15 Temmuz’da 252 insanımızın şehit edildiği kanlı bir darbe teşebbüsüne maruz kaldık. Bunların dışında gizli açık birçok antidemokratik operasyonun hedefi olduk” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm bu girişimleri, son 21 yılda hep hukuk, demokrasi ve meşruiyet zemininde kalarak bertaraf etmeye çalıştıklarını ifade ederek, şöyle devam etti: “Ne baskılar karşısında boyun eğdik ne de hukuk devleti ilkesinin yara almasına müsaade ettik. Ne Anayasamızın vermediği bir yetkiyi kullandık ne de milletin emanetinin gasp edilmesine göz yumduk. Yasama, yürütme ve yargı organları arasındaki fay hatlarını kapatarak tüm alanlarda tarihî nitelikte reformlara, eserlere, yatırımlara imza attık. Son 21 yılda ülkemizde büyük bir zihniyet devrimi gerçekleştirdik. Uzun uğraşlar sonucunda devletin tüm kurumlarının hedef birliği, anlayış ve gaye birliği içerisinde ahenkle çalışmasını temin ettik. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ düsturunu yıllar sonra yeniden devletimizin hâkim paradigması hâline getirdik. Türkiye’nin son 21 yılda yazdığı başarı hikâyesinin sırrı işte budur. Türkiye prangalarından kurtuldukça her alanda büyük bir ivme yakaladı. Vatandaşımız yıllar sonra hasretini çektiği hizmetlere böyle kavuştu. Demokrasimiz bugün tüm dünyanın gıptayla baktığı olgunluk seviyesine böyle ulaştı. On yıllar boyunca insanımızın canına kasteden eli kanlı terör örgütleriyle başarılı mücadele böyle verildi. Türkiye küresel siyasette dikkatle takip edilen ülke konumuna böyle geldi. Dünyada yaşanan krizlere rağmen ekonomimiz her yıl ortalama yüzde 5,5 oranında büyümeyi böyle sağladı. İstihdamdan turizme, ulaşımdan eğitime, sağlıktan savunma sanayiine kadar her alanda Türkiye başarıdan başarıya işte böyle koştu.”
“ÜLKEMİZ 3-5 AYDA BİR HÜKÛMETİN DEĞİŞTİĞİ KOALİSYON DÖNEMLERİNİ BİR DAHA GELMEMEK ÜZERE RAFA KALDIRMIŞTIR”
Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’yle kazanımların tahkim edilebileceği bir yönetim modeline kavuşulduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni sistemin avantajlarını, salgın dönemi olmak üzere son yıllarda yaşanan tüm krizlerde bizzat müşahede ettiklerini aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 50 binden fazla canın toprağa verildiği 6 Şubat depremleriyle mücadelede de yeni yönetim sisteminin katkılarını tekrar tecrübe ettiklerini belirterek, “Bu gerçeğin, insanımız tarafından da kabul ve takdir edildiğini görüyoruz. 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimlerinin sonuçlarından biri de Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’nin milletten yeniden güvenoyu almış olmasıdır. Bu seçimler eski sistem tartışmalarına son noktayı koymuştur. Ülkemiz 3-5 ayda bir hükûmetin değiştiği koalisyon dönemlerini bir daha gelmemek üzere rafa kaldırmıştır” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin fuzuli tartışmalarla kaybedecek ne vaktinin ne de enerjisinin olduğunu düşünmediklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Siyaset müessesesinin de sandıktan çıkan iradeyi doğru okuyacağına dair ümidimizi koruyoruz. Biz her halükarda buradan geriye gidişe izin vermeyeceğiz. 5 yıllık tecrübelerin ve uygulamaların ışığında, sistemin işleyişini daha da iyileştirecek adımları elbette atacağız. Türkiye’nin şahlanış dönemine liderlik edecek kurumsal bir yapıyı mutlaka tesis edeceğiz. Ama bunları yaparken ülkemizin, milletimizin ve demokrasimizin uğruna bedel ödeyerek elde ettiği kazanımlara halel getirmeyeceğiz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: “Türkiye’nin 2002’den beri unuttuğu siyasi istikrarsızlık ikliminin yeniden hortlatılmasına müsaade etmeyeceğiz. Toplumumuzun farklı kesimlerinin de desteğini ve katkısını alarak Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu inşallah hayata geçireceğiz. Tüm kamu kurumlarının bu süreçte etkin rol oynaması, Türkiye Yüzyılı’nı sahiplenmesi hiç şüphesiz başarımızı da garantileyecektir. Her organın kendi yetki alanında kalması şartıyla önümüzdeki dönemde uyum ve eş güdüm içinde çalışacağız. Devletimizin diğer organları gibi Sayıştay’ımızın da yeni dönemde üzerine düşeni hakkıyla ifa edeceğine inanıyorum.”