Emine Erdoğan, Olgunlaşma Enstitüleri bünyesinde kurulan “Bohça” mağazasının açılışını gerçekleştirdi Emine Erdoğan, Olgunlaşma Enstitüleri bünyesinde kurulan “Bohça” mağazasının açılışını gerçekleştirdi için yorumlar kapalı 45573

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Beyoğlu Refia Övüç Olgunlaşma Enstitüsü bünyesinde hayata geçirilen, enstitülerin ortak markası “Bohça” mağazası ile enstitülerin dönüştürülmesi vizyonu kapsamında kurulan Olgunlaşma Akademisi’nin açılışını gerçekleştirdi.

Sınırlı sayıda katılımla gerçekleştirilen açılışta; Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ve eşi Rana Selçuk, TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un eşi Sabriye Şentop, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Misbah Demircan, Ticaret Bakan Yardımcısı Rıza Tuna Turagay, Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’nın eşi Hatice Nur Yerlikaya ve TİM Başkanı İsmail Gülle yer aldı.

Emine Erdoğan, açılışı yapılan Bohça mağazasını gezerek el emeği ürünleri inceledi ve yetkililerden bilgi aldı. Daha sonra enstitünün Sanat ve Tasarım Kütüphanesi ile El Nakışları Atölyesi ve Geleneksel Sanatlar Atölyesi’ni ziyaret eden Emine Erdoğan, usta öğreticilerle sohbet ederek çalışmalarıyla ilgili bilgi aldı.

1945’te Beyoğlu Olgunlaşma Enstitüsü’nün kapısının büyük bir rüyaya açıldığını, o dönemde âdeta millî bir dava gibi sahiplenildiğini belirten Emine Erdoğan, el sanatlarının dünyada bir Türk etkisi yaratacağından emin olarak bir yola çıkıldığını anlattı.

“GELENEKSEL İLE MODERN BURADA BULUŞACAK”

Enstitülerin “Türk iğnesinin mucizesi” olarak hafızalarda yer ettiğini dile getiren Emine Erdoğan, “Şimdi aynı yolda, yenilenen bir kurumsal kimlik ve yepyeni bir marka ile ilerliyoruz. Binlerce yıllık bohçayı açıyoruz. Bohça markası, el sanatlarımızın, desenlerimizin, kumaşlarımızın ve özgün tasarımlarımızın korunup, yeniden üretileceği önemli bir misyona sahip. Markamızın, hem yurt içinde hem de yurt dışında büyük bir ilginin odağı olacağına yürekten inanıyorum” ifadelerini kullandı.

Emine Erdoğan, “Bu tarihî binada Olgunlaşma Akademisi, konusunda mahir zanaatkârlar ve ustaların yetişmesine vesile olacak. Tasarımcılarla yeni iş birlikleri yapılacak. Geleneksel ile modern burada buluşacak. Bu akademinin, olgunlaşma enstitülerinin kurumsal dönüşümünü arzuladığımız noktaya getireceğine, böylelikle enstitülerinin tamamen yerli ve millî markaların doğumhanesi olacağına yürekten inanıyorum” diye konuştu.

Dönüşüm sürecini yürüten Millî Eğitim Bakanlığına, büyük bir yüce gönüllülükle birlikte çalıştıkları tasarımcılara teşekkür eden Emine Erdoğan, Bohça markasının ve Olgunlaşma Akademisi’nin büyük başarılara imza atması temennisinde bulundu.

Açılışa; Demet Sabancı, Nilüfer Bulut, Arzu Kaprol, Ferhan Geylan, Banu Yentür, Suzan Toplusoy gibi iş ve tasarım dünyasından ünlü isimler ile geçmişte olgunlaşma enstitüleri ile adı özdeşleşmiş mankenler Nedret Taciroğlu ve Başak Gülsoy da katıldı.

Açılış töreninin ardından, Bohça markasının uluslararası tanınırlığını artırmak üzere Ticaret Bakanlığı ile Millî Eğitim Bakanlığı arasında, protokol imzaladı. İmza törenin ardından Emine Erdoğan ve Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ile diğer katılımcılar toplu fotoğraf çektirdi.

İlki, 1945’te Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde açılan olgunlaşma enstitülerinin, yıllar içinde çeşitli illerde sayıları 24’e yükseldi, zaman içinde kurumsal kapasiteleri düştü.

El sanatlarının çağdaş tasarımlarla buluşarak kendini yenilemesi amacıyla iki yıl önce Emine Erdoğan’ın himayesinde kurumsal dönüşüm çalışmaları başlatıldı. Tasarımcı, akademisyen ve moda dünyasından isimlerden oluşan bir danışma kurulu, enstitülerin durumunu yakın izlemeye aldı ve ihtiyaçlar tespit edildi.

Banu Yentür, Suzan Toplusoy, Büşra Cebeci, Rümeysa Kış, Prof. Dr. Hülya Tezcan, Serap Ekizler Sönmez, Özen Çopuroğlu gibi alanında uzman isimler danışma kurulunda yer aldı. Değerlendirmeler neticesinde, olgunlaşma enstitüleri için bir kurumsal dönüşüm manifestosu belirlendi.

Çeşitli eğitim programları düzenlenip, tasarımcı iş birlikleri yapıldı. Bu iki yıl süren kurumsal dönüşüm sürecinde üretilen ürünler, “Bohça” adıyla bir markaya dönüştürüldü.

Ürünler “Olgunlaşma Enstitüleri Kurumsal Dönüşüm Manifestosu”nda belirlenen sadeleşme, derinleşme, nitelikli özgünlük, gelenekli yenilikçilik ve kültürel temsile uygunluk ölçülerine göre hazırlandı. Türk el zanaatları kullanılarak geliştirilen ürünlerdeki motif ve desenlerin Türk desenleri olmasına özen gösterildi.

Olgunlaşma enstitülerinde yıllardır tutulan desen arşivlerinden yararlanılarak hazırlanan eserler, çağdaş yorumlarla daha kullanışlı ve pazar değeri yüksek ürünlere dönüştürüldü.

Bohça markası müşterilerine, başta giyim olmak üzere ev aksesuarları ve tekstili, takı ve aksesuar gibi gruplarda farklı ürün gamları sunuyor. Bu ürün gamları belirlenirken gerek enstitülerdeki öğretmen ve ustaların yetkinlikleri dikkate alındı gerek sektörel ihtiyaçların neler olduğu değerlendirildi.

Geliri, olgunlaşma enstitülerinin eğitim kapasitelerinin artırılması ve genç tasarımcıların eğitiminde kullanılacak Bohça markasının, aynı zamanda Türk el sanatları ve zanaatlarının yurt dışına açılmasında da önemli bir rol üstlenmesi bekleniyor. Böylelikle, Cumhuriyet tarihinde olgunlaşma enstitüleri ilk kez, kendi markasıyla ürünlerini ulusal ve uluslararası pazarlara sunabilecek konuma gelecek.

Olgunlaşma enstitülerinin kurulduğu ilk günden itibaren özellikle gençlerin el sanatları ve tasarım alanında yetiştirilmesi ve sektörün saygın kuruluşlarında istihdamlarının sağlanması enstitülerin temel amaçlarının başında geliyor. Markalaşma sürecinde de benzer motivasyonla tasarım eğitiminde sürdürülebilirliğin sağlanması ve enstitülerden daha fazla gencin mezun olarak alanında öncü markalarda istihdam edilmesini sağlamak hedefleniyor.

Bu kapsamda, Bohça markasından elde edilecek gelirin bir kısmı, enstitülerde eğitim görmekte olan gençlerin tasarım eğitimlerini gerek yurt içinde gerek yurt dışındaki moda ve tasarım merkezlerinde güçlendirmeleri için kullanılacak, ayrıca mezunların Bohça markasında istihdam edilmeleri için değerlendirilecek. Bu sayede, hem Bohça markası nitelikli iş gücü ile ürün çeşitliliğini ve kalitesini artıracak hem de gençlerin katma değeri yüksek alanlarda eğitimleri ve istihdamları sağlanacak.

Enstitülerin dönüşüm hikâyesi hâlen devam eden dinamik bir süreçken, her daim dönüşüm içinde kalmak da sürecin temel prensiplerinden biri. Dönüşümün yapılandırılması ve ihtiyaca uygun hâle getirilmesi için olgunlaşma enstitülerinin yeni vizyonu kapsamında “Olgunlaşma Akademisi” kuruldu ve Beyoğlu Olgunlaşma Enstitüsü’ne akademi hüviyeti kazandırıldı.

Olgunlaşma Akademisi, bu dönüşümün Ar-Ge temelli yapılandırılması için tüm enstitülere, enstitü öğretmenlerine, öğrencilerine ve ustalarına yeni bir vizyon ve çalışma standartları sunuyor ve insan kaynaklarının niteliğinin artırılmasında kaldıraç vazifesi görüyor. Bu kapsamda, enstitü çalışanları ve öğrencileri, ünlü tasarımcılardan ve alanında uzman akademisyenlerden çeşitli branşlarda eğitimler alabilecekler, özel atölye programlarına katılabilecekler.

Akademi bünyesinde ayrıca, enstitülerdeki eğitim programlarının güncellenmesi ve sektörel ihtiyaçlara uygun hâle getirilmesi için de çalışmalar başladı. Öncü çalışmalarını Beyoğlu Olgunlaşma Enstitüsü’nde giyim ve aksesuar üzerine başlatan Olgunlaşma Akademisi’nde enstitü dışından hâlen güzel sanatlar, tasarım, moda gibi alanlarda başka kurumlarda eğitim alan öğrenciler için de özel eğitim ve atölye programları gerçekleştirilecek. Akademi faaliyetleri kapsamında bir diğer önemli adım, Beyoğlu Olgunlaşma Enstitüsü çatısı altında özel kurulan Sanat ve Tasarım Kütüphanesi.

Kütüphanede ulusal ve uluslararası alanlarda birbirinden değerli eserler yer alıyor. Kütüphanenin kapıları bu alanlarda eğitim alan tüm öğrenci ve araştırmacılar için açık tutuluyor.

Previous ArticleNext Article

“Çanakkale bir milletin asli kimliğini bulduğu, küllerinden yeniden doğduğu bir dönüm noktasıdır” “Çanakkale bir milletin asli kimliğini bulduğu, küllerinden yeniden doğduğu bir dönüm noktasıdır” için yorumlar kapalı 95993

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Mart Şehitlerini Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 108. yıl dönümü nedeniyle düzenlenen törende yaptığı konuşmada, “Çanakkale, tarihi şanlı zaferlerle dolu bir milletin asli kimliğini bulduğu, üzerine serpilen ölü toprağını kaldırdığı, tıpkı bir Anka Kuşu gibi küllerinden yeniden doğduğu bir dönüm noktasıdır. Tüm yokluk ve imkânsızlıklara rağmen dönemin en modern ordularını dize getiren milletimiz, Çanakkale’de yazdığı destanla, İstiklal Harbimizi zafere ulaştıracak inancı, iradeyi ve direniş ruhunu da kuşanmıştır” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 18 Mart Şehitlerini Anma Günü ve Çanakkale Deniz Zaferi’nin 108. yıl dönümü nedeniyle Şehitler Abidesi’nde düzenlenen törene katıldı.

Törende yaptığı konuşmada, canları ve kanları pahasına tüm dünyaya “Çanakkale Geçilmez” dedirten büyük kahramanları rahmetle anan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı şekilde vatanımızın bekası, milletimizin istiklal ve istikbali uğrunda toprağa düşen tüm yiğitlere Allah’tan rahmet niyaz ediyorum” dedi.

“ÇANAKKALE, TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN KURULUŞ MÜJDESİDİR”

Mehmet Akif’in “Gök kubbenin altında yatar, al kan içinde. Ey yolcu, şu topraklar için can veren erler. Hakk’ın bu veli kulları taş türbeye girmez; Gufrana bürünmüş, yalnız Fatiha bekler” duasıyla şehitleri selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal, Çanakkale’yi ‘bugünümüzü kurtaran, maziye kahramanlığını ve büyüklüğünü iade eden, bu toprakları bize ebedi vatan yapan’ zafer olarak tarif ediyor. Gerçekten de Çanakkale, tarihi şanlı zaferlerle dolu bir milletin asli kimliğini bulduğu, üzerine serpilen ölü toprağını kaldırdığı, tıpkı bir Anka Kuşu gibi küllerinden yeniden doğduğu bir dönüm noktasıdır” şeklinde konuştu.

Tüm yokluk ve imkânsızlıklara rağmen dönemin en modern ordularını dize getiren Türk milletinin Çanakkale’de yazdığı destanla, İstiklal Harbi’ni zafere ulaştıracak inancı, iradeyi ve direniş ruhunu da kuşandığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları kaydetti: “Bu yönüyle Çanakkale, Kurtuluş Savaşımızın adeta provası, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş müjdesidir. Çanakkale’yi, milletimizin bu topraklarda var olmak için verdiği en zorlu, en kutlu mücadelelerden biri olarak görüyoruz. Üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin, 108 sene önce burada yazılan o büyük destanı daima gururla hatırlıyoruz. Çanakkale, bizim için sadece iftihar vesilesi değil, aynı zamanda zorluklar karşısında bizlere mücadele azmi veren ilham ve güç kaynağıdır.”

85 milyonun tamamının Çanakkale’den, burada koyun koyuna yatan şehitlerden, ecdadın sergilediği mücadeleden alacağı çok kıymetli dersler olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle deprem ve sel felaketiyle yüreklerimizin yandığı bu sancılı dönemde, Çanakkale ruhuna tekrar ihtiyacımız var. Yaklaşık 49 bin kardeşimizin hayatını kaybettiği, 11 ilimizde ciddi yıkıma ve acıya yol açan depremin yaralarını, ancak bu ruhu dirilterek sarabiliriz. Nasıl 108 sene önce omuz omuza vererek imkânsızı başardıysak, asrın felaketinin üstesinden de yine dayanışmayla, yine kardeşlikle gelebiliriz. Milletimizin, depremin ilk anlarından itibaren ortaya koyduğu birlik ve beraberlik tablosu, bu konuda bizlere umut ve güven aşılıyor” ifadelerini kullandı.

“EN KISA SÜREDE ŞEHİRLERİMİZİ YENİDEN AYAĞA KALDIRACAĞIZ”

Ziyaret ettiği şehirlerde insanların metanetini, sabrını, vakarını ve hayata yeniden tutunma iradesini gördükçe, cesaret kazandıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “En büyük gücümüz olan bu seferberlik ruhunun zedelenmesine fırsat vermeden, inşallah gece-gündüz çalışarak, en kısa sürede şehirlerimizi yeniden ayağa kaldıracağız. Hiçbir insanımızı, umutlarını bize bağlamış hiçbir vatandaşımızı çaresiz, sahipsiz bırakmayacağız” dedi.

Çanakkale’nin, birbirine kenetlenmiş bir milletin aşamayacağı hiçbir engel, hiçbir badire olmadığını herkese gösterdiğini de vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye, devleti ve milletiyle zorluklara göğüs gerecek, krizleri fırsata çevirecek, ‘küllerinden yeniden doğacak’ kapasiteye sahiptir. Yeter ki fitne ve fesat peşinde olanlara kulak asmayalım. Yeter ki birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize halel getirmeyelim. Yeter ki sürekli karamsarlık aşılayan şeamet tellallarına fırsat vermeyelim. Rabbim ülkemizi her türlü kazadan, beladan, afetten muhafaza eylesin diyorum” şeklinde konuştu.

Çanakkale Deniz Zaferi’nin 108. yıl dönümünü tekrar tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı: “18 Mart Şehitler Günü’nde Anafartalar Komutanı ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere bütün komutanlarımızı, kahraman Mehmetçiklerimizi, şehit ve gazilerimizi rahmetle anıyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Şehitler Anıtı’na çelenk bırakmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu, İstiklal Marşı okundu. Bu sırada askerlerce saygı atışı yapıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşması öncesinde, 16 Türk devletinin askerlerini giysileri ve bayraklarla temsil eden Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı, konuşma kürsüsü yanında kendilerine ayrılan alana konuşlandı.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve 2. Kolordu Komutanı Tümgeneral Rasim Yaldız’ın da konuşma yaptığı programa, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Millî Savunma Bakanı Hulusi Akar, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişçi, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ile gaziler ve vatandaşlar katıldı.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın şehitler için dua ettiği programda, Hacı Bayram Cami İmam Hatibi Yunus Koçan da Kur’an-ı Kerim okudu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dua edilmesinin ardından şehitlik defterini imzaladı ve şehitliklere karanfil bıraktı

.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 108. Yıl Dönümü Mesajı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 108. Yıl Dönümü Mesajı için yorumlar kapalı 97779

“108 yıl önce emperyalistlere karşı Anadolu’daki Türk varlığını korumak ve bin yıllık Türk topraklarını müdafaa etmek için verdikleri mücadeleyle milletimizi Çanakkale Zaferine ulaştıran bütün kahramanlarımızı ve aziz şehitlerimizi rahmetle, tazimle yâd ediyoruz.

Çanakkale Zaferi, Türk milletinin bağımsızlığından asla vazgeçmeyeceğini dünyaya bir kez daha ilan ettiği büyük ve tarihi bir kahramanlık destanıdır.

Anadolu’nun dört bir yanından gelerek yedi düvele karşı Çanakkale’de verilen topyekûn mücadelede ecdadımız, milletimizin zor günde nasıl bir ve beraber olduğunu göstermiş, şehit kanlarıyla sulanan toprağımıza düşmanın ayak basmasına izin vermemiştir.

Bugün biz de ülkemiz ve milletimiz için Çanakkale Zaferinde ortaya koyduğumuz ruh ve iradeyle çalışıyor, her türlü zorluğu birlik ve beraberlikle aşabileceğimize olan inançla mücadelemizi sürdürüyoruz.

Büyük bir kahramanlıkla, cesaretle yazılan şanlı tarihimize sahip çıkacak, Çanakkale ruhunu canlı ve diri tutmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.

Bize bu vatanı emanet eden şehitlerimize, gazilerimize şükran borcumuzu ödemek, vatanımızı ve bayrağımızı her koşulda müdafaa etmek için dün olduğu gibi bugün de yarın da mücadeleden bir an olsun geri durmayacağız.

Bu düşüncelerle, Çanakkale Zaferi’nin 108. yıldönümünü kutluyor, 18 Mart Şehitler Günü’nde bu toprakları bize emanet eden tüm şehitlerimizi ve başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere bütün kahramanlarımızı rahmetle, şükranla anıyorum.

Ruhları şad, mekânları cennet olsun.”