“Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri yapma kararımızdan asla geri adım atmayacağız” “Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri yapma kararımızdan asla geri adım atmayacağız” için yorumlar kapalı 87220

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti milletvekilleriyle gerçekleştirdiği toplantıda yaptığı konuşmada, “Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri yapma kararımızdan asla geri adım atmayacağız. Bu hedefi, milletimizin yeni kızılelması olarak görüyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi’nde 27. Dönem Milletvekilleri ile bir araya geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantıda yaptığı konuşmada, Ramazanın hayırlar getirmesini diledi. Son iki yıldır Ramazanı salgın sebebiyle kısıtlamaların gölgesinde geçirdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu Ramazana da Rusya-Ukrayna savaşının yol açtığı siyasi, ekonomik ve insani trajedilerin burukluğu içinde girdiklerini söyledi.

Dünyanın çok da iyi bir imtihan veremediği salgın sürecinin birçok bakımdan Türkiye’nin imkânlarını ve kapasitesini görmelerine vesile olduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sağlık hizmetleri yanında kamu düzeni, istihdam, üretim, ihracat gibi alanlarda gösterdiğimiz güçlü performansla ülkemizi küresel kriz ikliminden ayrıştırdık. Gelişmiş ülkelerin dahi ciddi sarsıntılar yaşadığı, yalpaladığı bir dönemden Türkiye’nin bu şekilde güçlenerek çıkması çok çok önemli bir başarıdır” diye konuştu.

Salgın tehdidini büyük ölçüde geride bıraktıklarını ve çok yakında kalan tüm izlerini de sileceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Geçtiğimiz yılın son aylarında ekonomimiz döviz kurundaki rasyonel hiçbir gerekçesi olmayan yükselişin yol açtığı bir sarsıntıya maruz kaldı. Aldığımız önlemlerle 20 Aralık’tan itibaren piyasaları yeniden istikrara kavuşturduk, bu sıkıntının da üstesinden geldik. Salgın döneminde artmaya başlayan küresel emtia fiyatlarının ülkemize yansımaları, döviz kurundaki artışın da etkisiyle bir hayli ağır oldu. Karadeniz’in kuzeyinde başlayan savaş ise küresel piyasalardaki dengesizliği iyice artırdı.”

“KÜRESEL DÜZEYDE YAŞANAN HER GELİŞME BİZİ DE YAKINDAN İLGİLENDİRİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin özellikle bölgesel durum itibarıyla tüm dünyayla entegre bir ekonomiye sahip bir ülke olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti: “Dolayısıyla küresel düzeyde yaşanan her gelişme bizi de yakından ilgilendiriyor. Bir de buna gözünü para hırsı bürümüş fırsatçıları eklediğimizde milletimiz markette, pazarda, mağazada alışık olmadığımız derecede yüksek fiyatlarla karşılaşmaktadır. Elbette yüksek enflasyon ve fahiş fiyat artışları sadece bizim sorunumuz değildir, elbette Avrupa ülkelerinin çoğu bizden daha vahim tablolarla karşı karşıyadır, elbette en gelişmiş ülkelerin yöneticileri bile vatandaşlarına refah seviyelerinin düşeceğini söylemektedir. Ama tüm bunlar bizim milletimize karşı sorumluluğumuzu ortadan kaldıran bahaneler değildir, olamaz.”

“EKONOMİMİZİ YATIRIM, İSTİHDAM, ÜRETİM, İHRACAT, CARİ FAZLA YOLUYLA BÜYÜTECEK YENİ BİR PROGRAMI HAYATA GEÇİRDİK”

Türkiye ekonomisine yönelik saldırıların aleni tehdit hâlini alması sonrasında durum değerlendirmesi yaptıklarını ve karşılarındaki tabloya bakarak tarihî bir karar verdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ya ekonomimizi klasik anlayışa uygun şekilde faiz-enflasyon sarmalına sokup yatırımları ve harcamaları kısarak işsizliği artıracaktık ya da yeni bir paradigmayı uygulamaya koyacaktık. Biz tüm risklerine rağmen ikincisini tercih ettik. Ülkemiz tarihinde ilk defa faiz-enflasyon denklemini bir kenara bırakarak, ekonomimizi yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla büyütecek yeni bir programı hayata geçirdik. Önceliğimizi insanlarımızın mevcut işlerinin korunmasına, onun da ötesinde yeni istihdam alanları açılmasına verdik. Bu ülkenin hiçbir bireyinin çalışacak iş, yaşayacak konut, evine götürecek ekmek derdi olmasın istedik.”

Salgınla birlikte yeniden yapılanan küresel üretim sisteminde Türkiye’yi önde gelen merkezlerden biri hâline getirmek için harekete geçtiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Sanayimizin, yolların ve limanların harıl harıl çalışıyor olması, ihracatımızın her ay rekorlar kırarak artmayı sürdürmesi hedeflerimize doğru ilerlediğimizin işaretidir. Salgının zirveye çıktığı 2020 yılından bugüne kadar 2,6 milyon kişinin istihdama dâhil olması, insanımızın işini ve aşını koruma hassasiyetimizin gayesine ulaştığını gösteriyor. Tekrar altını çizerek ifade ediyorum; bu gerçekler, vatandaşlarımızın günlük hayatlarında yaşadığı sıkıntılara bigâne kaldığımız anlamına asla gelmiyor. Sizler de takdir edeceksiniz ki arka planda işleyen bir üretim ve ticaret sistemi olmadan insanlara geleceklerine güvenle bakabilmelerini sağlayacak imkânlar sunabilmek de mümkün değildir. Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri yapma kararımızdan asla geri adım atmadık, atmayacağız. Bu hedefi milletimizin yeni kızılelması olarak görüyoruz.”

“HEM VATANDAŞLARIMIZI ENFLASYONA EZDİRMEYECEK HEM DE BİZİ HEDEFLERİMİZDEN UZAKLAŞTIRMAYACAK BİR YÖNTEMLE İŞİN İÇİNDEN ÇIKACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Salgın dönemindeki ara hedefimize, yani istihdamı koruma ve geliştirme gayemize ulaştığımıza göre şimdi yeni bir safhaya geçiyoruz. Bu safhadaki ara hedefimiz insanlarımızın fahiş fiyat artışları ve yüksek enflasyon sebebiyle gerileyen alım güçlerini eskisinin de üzerine çıkartmaktır. Aslında asgari ücrette işçi ve memur maaşlarında yılbaşında yaptığımız artışlarla bu telafiyi bir nebze gerçekleştirmiştik. Aynı şekilde enerji ve kimi gıda ürünleri başta olmak üzere pek çok kalemde küresel fiyat artışlarını vatandaşlarımıza mümkün olduğu kadar geç ve kademeli yansıtmaya çalıştık. Ancak Ukrayna-Rusya krizinin enerji ve gıda başta olmak üzere, küresel emtia fiyatlarını yeniden yükselişe geçirmesinin ardından yaşanan gelişmeler yeni olumsuzlukları da beraberinde getirdi. Türkiye ekonomisi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmeye hazırlanırken hesapsız, kitapsız adımlarla bu fırsatı heba etmeyeceğimizi defaatle dile getirdik. Allah’ın izniyle hem vatandaşlarımızı enflasyona ezdirmeyecek hem de bizi ekonomideki hedeflerimizden uzaklaştırmayacak bir yöntemle bu işin içinden çıkacağız. Eskiler ‘sabırla koruk helva olur’ derler. Biz de milletimizle birlikte sabredecek, azmedecek, mücadele edecek ve mutlaka neticeye ulaşacağız.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte dünyada siyasi ve ekonomik güç dağılımları yeniden yapılırken, Türkiye’nin çeşitli senaryolar, oyunlar ve tuzaklarla hep bu süreçlerin dışında tutulduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnşallah bu defa aynı tezgâha düşmeyeceğiz. Vesayetle, terör örgütleriyle, darbeyle elde edemedikleri neticeyi ekonomi üzerinden devşirmeye çalışanların 2023 hesaplarını bozmak hepimizin namus borcudur. Milletimiz, asırlardır beklediği yere ulaşmaya bir el uzatımı uzaklıkta olduğunu görüyor, biliyorum” diye konuştu.

Türkiye’nin, bölgesinin ve dünyanın lider ülkesi olmaya hiç olmadığı kadar yakın bulunduğuna inandıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimize sözümüz var, Türkiye’nin bu tarihî fırsatı kaçırmasına izin vermeyeceğiz. Hep birlikte çok çalışacağız, çok mücadele edeceğiz. Kazanmadık gönül bırakmayarak 2023 seçimlerinden zaferle çıkıp, ülkemizi hak ettiği yere, Allah’ın izniyle ulaştıracağız” değerlendirmesini yaptı.

“TÜRKİYE’NİN TEMEL ALTYAPI İHTİYAÇLARI KONUSUNDA KAYDA DEĞER BİR EKSİĞİ KALMAMIŞTIR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya ve Ukrayna başta olmak üzere dünyada ve bölgede yaşanan gelişmelerin verdiği mesajların doğru anlanarak herkese anlatılması gerektiğini vurgulayarak, şöyle devam etti: “AK Parti olarak ülkemizi 20 yıldır en ileri demokrasi ve kalkınma seviyesine çıkarmak için çalışırken birkaç alanın üzerinde bilhassa durduk, adeta üzerinde titredik. Bunlardan ilki, köylerinden ilçe ve il merkezlerine kadar ülkemizin her karışında izleri görülen geri kalmışlığı, altyapı eksikliğini, sefaleti ortadan kaldıracak bir yatırım seferberliğidir. Bugün televizyonlarda izledim. Edirne’de bütün buğday tarlalarını katran-zift bürümüş. Belki sizler de izlediniz. Şimdi değerli arkadaşlar. Bunu anlatmayacak mıyız? Eğer biz anlatmazsak bilin ki kimse bunu anlatmayacaktır. Yaptıklarımızı anlatmayacak mıyız? 18 Mart Çanakkale Köprüsü’nü bırakın ülkemize, dünyaya mal etmeyecek miyiz? Aynı şekilde, daha yeni Tokat Havalimanı’nı açtık. Bütün bunlarla beraber Türkiye genelinde bakın şu an itibarıyla havalimanlarımızın sayısı 57’ye çıktı ve inşallah bu yılsonuna kadar bu sayı 60’ı bulacak. Bütün bunları bizim halkımıza mal etmemiz lazım. ‘Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür.’ Anlatırsak bunu kalplere, gönüllere kazırsak, vatandaş da ‘doğru ya bunlar hakikaten varmış’ demeye başlar.”

Okul, üniversite, spor tesisi, yol, köprü, tünel, baraj, elektrik, doğal gaz, yapı kalitesi, kentsel dönüşüm ve sosyal desteklerle Türkiye’ye, her vatandaşın hayatına dokunan eser ve hizmetler kazandırdıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hamdolsun artık Türkiye’nin temel altyapı ihtiyaçları konusunda kayda değer bir eksiği kalmamıştır. Üzerinde durduğumuz ikinci husus, demokrasimizi güçlendirmek, hak ve özgürlükleri genişletmek, tek parti faşizmi devrinden beri bu ülkenin insanlarının yaşadığı tüm mağduriyetleri ortadan kaldırmak olmuştur” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, programa Çankaya Köşkü’nden geldiğini belirterek, şunları kaydetti: “Şurada Ankara’da, şimdi Çankaya’dan geliyorum. Gelirken yolda çukurlardan geçilmiyor. Hani çukur-çamur diyorduk aynen şu anda Ankara bunu yaşıyor. İstanbul farklı mı? Hayır. Bizim üçlümüz vardı, çöp-çukur-çamur, göreve geldiğimiz zaman İstanbul’u böyle almıştık. Aynen şu anda yeniden eski Türkiye geri geliyor. Arkadaşlar bunları milletimize anlatmaya mecburuz. Anlatacağız, anlatacağız ki milletimiz de buradan hareketle bunların notunu versin. Adına ‘sessiz devrimler’ dediğimiz o büyük dönüşümü başarıyla tamamlamış olmaktan gurur duyuyoruz. Demokraside kat ettiğimiz mesafe, aynı zamanda millî iradenin üstünlüğü ilkesini de güçlendirmiş, milletimizin istiklaline ve istikbaline sahip çıkma azmini bilemiştir.”

Üzerine titredikleri alanlardan birinin de savunma sanayii olduğunu bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, can ve mal güvenlikleri emniyette olmayan, yarınını göremeyen, geleceğinden umudunu kesmiş insanların yaşadığı bir ülkede, demokrasinin de kalkınmanın da gerçek manada tesisinin mümkün olmayacağına vurgu yaptı.

“HELİKOPTER İHRAÇ EDER HÂLE GELDİK”

“Bunun için sınırlarımızı koruyacak güçlü bir orduya, içeride huzuru sağlayacak güçlü bir polis ve jandarma teşkilatına, sizi sürekli ve vaktinde bilgilendirecek donanımlı bir istihbarat teşkilatına ihtiyaç vardır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, işe önce terörle mücadeleyle başladıklarını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Ülkemizin ayağında bir pranga hâline dönüşen terör meselesini daha fazla kan dökülmeden, daha çok yürekler yanmadan, suhuletle çözmek için kimsenin cesaret edemediği riskleri alarak adımları attık. Kamuoyunda ‘Çözüm Süreci’ diye bilinen girişimi de işte bu samimi niyetle biz başlattık. Baktık ki terör örgütü bu dilden anlamıyor ve başka ajandalar peşinde koşuyor, öyleyse dedik ‘biz bunların anladıkları dilden konuşacağız.’ Kahraman askerlerimizin, polislerimizin, jandarmalarımızın, güvenlik korucularımızın gayretleriyle terörü sınırlarımız içinde tamamen bitirme noktasına getirdik. Bununla da kalmadık, bataklığın kaynağına inerek, sınırlarımızın ötesinde kalıcı bir güvenlik koridoru oluşturduk. Peki, bu noktaya nasıl geldik? Malum olduğu üzere Türkiye, yıllardır devam eden terörle mücadelesinde sadece siyasi değil, aynı zamanda savunma sanayi alanında da ciddi bir ambargoya maruz kalmıştır. Hükûmete geldiğimizde bu tabloyu gördüğümüz için savunma sanayini bizzat kendi himayemize alarak adım adım geliştirdik, büyüttük, güçlendirdik. Vatanımızın bütünlüğüne ve milletimizin birliğine göz dikenler sınırlarımızın içinde ve ötesinde harekete geçtiklerinde savunma sanayimiz artık emekleme dönemini atlatıp ayağa kalkmış bir hâldeydi.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ye verilmeyen araç gereçleri, mühimmatı, elektronik sistemleri, yazılımları ihtiyaçları karşılayacak düzeyde yapabilir hâle geldiklerini vurgulayarak, şu bilgileri verdi: “İşte dün Filipinler’e ATAK helikopter teslimine arkadaşlarımız gittiler. Düşünün, şimdi biz helikopter ihraç eder hâle geldik. Terörle mücadelemizde ve sınır ötesi harekâtlarımızda kimseye eyvallah etmedik. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çıkarları neyi gerektiriyorsa o şekilde hareket ettik. Hamdolsun başlattığımız her harekâtı da zaferle neticelendirdik. Bu süreçte kendini ispat eden savunma sanayi ürünlerimiz, dünya pazarının da gözdeleri hâline gelmiştir. SİHA’larımızın sembolü hâline geldiği bu büyük atılımın, yüzlerce, binlerce somut olarak çıktısı vardır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, artık konvansiyonel sistemlerin ötesine geçip uzayın da çalışma alanına dâhil edildiği bir safhada olunduğunu söyledi.

“Bugün Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada itibarı yüksek, sözü dinlenen, müdahale ettiğinde netice alabilen bir konumda bulunmasını, demokrasi ve kalkınma programlarımızı, savunma sanayimizi güçlendirmiş olmamıza borçluyuz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Elbette hâlâ çözmemiz gereken sıkıntılarımız, tamamlamamız gereken projelerimiz var. Ama artık o kritik aşamayı geride bıraktığımıza emin olabilirsiniz. Bundan sonrası sadece vakit ve kaynak meselesidir” ifadelerini kullandı.

“İÇİNDE MİLLETİN OLMADIĞI SİYASETİ YAPAN PARTİLER HEP OLMUŞTUR VE OLACAKTIR”

AK Parti’nin millet tarafından kurulmuş, millet tarafından iktidara getirilmiş, her zorlu mücadelesini milletin desteğiyle kazanmış, millete hizmet etmekten başka gayesi olmayan bir parti olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun için AK Parti’nin, genel başkanından sandık müşahidine kadar tüm mensupları, kurulları ve teşkilatlarıyla milletin emrinde ve hizmetinde olduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Partimizin gücü, milletimizle arasındaki gönül bağının gücüyle orantılıdır. Bu ülkede içinde milletin olmadığı siyaseti yapan partiler hep olmuştur ve olacaktır. Ama dikkat ediniz, dışarıdan ve içeriden hangi destekleri alırlarsa alsınlar milletimiz bunlara ülkenin ve kendisinin kaderini, geleceğini teslim etmiyor ve Allah’ın izniyle de etmeyecektir. Milletimiz, rahmetli Menderes’ten beri kendi medeniyet, kültür, inanç değerlerine sahip çıkarak, ülkeye hizmet edenleri baş tacı yapıyor. Buna karşılık, ideolojik saplantılarını kamu gücünün arkasına saklayan bir kesim her fırsatta millete de milletin temsilcilerine de çelme takmaktan geri durmamıştır. Ülkemizin her kritik döneminde milletin tercihlerinin ve hayallerinin hilafına dayatmalarla rotası değiştirilen Türkiye dönemi AK Parti ile özellikle artık geride kalmıştır.”

En şanlı zaferi 15 Temmuz olan bu yeni dönemde Türkiye’nin bölgesel ve küresel güç hâline gelme hızının nasıl arttığına hep birlikte şahit olunduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyetin kuruluşunun 100’üncü yılı olan 2023’ün aynı zamanda AK Parti’nin kalkınma programlarının da dönüm noktası olduğuna dikkati çekti.

Gelecek yılı önemli kılan bir başka hususun da 2023 Haziranı’nda yapılacak cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Bu seçim öylesine önemlidir ki normal şartlarda sokakta rastlaşsalar selam vermeyecek olanları aynı masa etrafında bir araya getirebilmiştir. Altılı, aynısı Macaristan’da oldu bak orada da bir altılı çıktı. Bunların koordinatörlerinin kimler olduğunu da biliyorsunuz. Aynı merci, aynı odak Macaristan’da da koordinatör oldu. Unutmayın, aynı hesap burada da devam ediyor. Bunlara karşı çok gayret edip, gereken dersi de inşallah şu kalan süre içinde mahalle mahalle dolaşmak suretiyle kadın kollarımız, aynı şekilde kapı kapı dolaşarak, 2023 Haziranı’nı Cumhur İttifakı olarak Allah’ın izniyle istediğimiz hedefe kavuşurcasına gerçekleştirmemiz lazım. Ortada üzerinde uzlaştıkları bir program yok. Üzerinde uzlaştıkları bir cumhurbaşkanı adayı yok. Üzerinde uzlaştıkları bir kalkınma projesi yok. Üzerinde uzlaştıkları bir demokrasi adımı da yok. Program diye ortaya çıkardıkları metin, yurt dışında hazırlanıp ellerine tutuşturulmuş bir rapordan ibarettir.

Cumhurbaşkanı adaylığı meselesinde dışarıya karşı renk vermeseler de arka planda saç saça baş başa bir kavga yaşandığı anlaşılıyor. Kalkınma adına tek söyledikleri bizim 20 yılda yaptığımız her şeyi yıkacakları, bozacakları, imha edecekleridir. İstanbul’da Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü yaptık yıkacaklardı, Marmaray’ı yıkacaklardı, Avrasya’yı yıkacaklardı, Osman Gazi’yi yıkacaklardı, Nissibi’yi yıkacaklardı. Şimdi geldik 18 Mart Çanakkale’ye. Hadi yıkın. Bu millet artık bunlara bu fırsatı asla vermeyecek. Demokrasi babında kürsüde ettikleri fiyakalı lafları, çeşitli vesilelerle ele verdikleri gerçek düşünceleri, gerçek niyetleri, sırıtan suratların gerisindeki kin ve nefret sızıntıları zaten boşa çıkartıyor. Geriye ne kaldı? Geriye kala kala masada oturma düzenini, koridorda yürüme sırasını sağlamayı bile beceremeyen yarım düzine muhteris kaldı. Hiçbir konuda ortada gözükmeyen bir program olduğu gibi yapacakları hiçbir şey büyükşehirlerinden tutunuz kendilerine varıncaya kadar ortada yok. Şimdi bizim ülkenin ve milletin hayrına olan hiçbir konuda bir adım atamayan bu zavallılara Haziran 2023’te vereceğimiz ders kaldı. Bunun için siz milletvekili arkadaşlarımız olarak çok daha yoğun bir şekilde gayret, çok daha yoğun bir şekilde çalışmamız gerekiyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Grubu ve Cumhur İttifakı olarak Meclisin en verimli, en sağlıklı çalışmasından sorumlu olduklarını dile getirdi.

Muhalefetin her alanda olduğu gibi yasama faaliyetlerinde de doğru ve hayırlı işlere katkı sağlamak gibi bir derdi olmadığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun yerine çoğunlukla süreci yavaşlatma yönünde gayret ortaya koyan muhalefet anlayışının, siyasetin eskiden beri var olan hastalığı olduğunu ifade etti.

Buna rağmen Meclis’in tarihinin en verimli yasama dönemlerinden birini geçirdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Millî iradenin temsilcileri olarak size tevdi edilen vazifeleri hakkıyla yerine getirme konusundaki gayretiniz ve fedakârlığınız için her birinize teşekkür ediyorum. Tabii hiç unutmayacağımız bir şey var. O da tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından milletvekilleriyle iftar yaptı.

Previous ArticleNext Article

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız” Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız” için yorumlar kapalı 244675

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ile Güçlenen, Türkiye’ye Güç Veren Kadınlar Programı’nda yaptığı konuşmada, “Geçmişte yaşadıklarımızdan ders alarak her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız. Türkiye Yüzyılı’nın hazırlıklarını ‘Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye’ ekseninde yürütüyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen Türkiye ile Güçlenen, Türkiye’ye Güç Veren Kadınlar Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” vesilesiyle bu programda olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyduğunu söyledi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı ile ekibine ve programa katkı veren herkese teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin ve tüm dünya kadınlarının ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü tebrik ediyor, 8 Mart’ın barışa, dostluğa, kardeşliğe, dayanışmaya vesile olmasını diliyorum. Bu anlamlı gün münasebetiyle Filistin ve Gazze’nin yüreği yaralı kadınları başta olmak üzere gönül coğrafyamızın dört bir yanındaki onurlu ve kahraman kadınlara en kalbi selam ve muhabbetlerimi gönderiyorum. Buradan dünyanın tüm emekçi kadınlarını, mazlum kadınlarını, mağdur kadınlarını yürekten selamlıyorum. Vatanımız, bayrağımız, bağımsızlığımız için canlarını ortaya koyan ülkemizin tüm yiğit kadınlarını rahmetle yâd ediyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehitlerin her biri birer metanet abidesi olan anne ve babalarına, geride boynu bükük, gözü yaşlı, kalbi mahzun bıraktıkları eşlerine ve öksüzlerine Mevla’dan sabırlar dilediğini ifade etti.

Ülkedeki 81 vilayetin tamamında 922 ilçenin her birinde anne, eş, kardeş ve evlat olarak hayata anlam katan kadınlara özellikle şükranlarını sunduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yine 8 Mart vesilesiyle vatana, millete, ümmete ve tüm insanlığa hayırlı evlatlar yetiştirebilmek için ömürlerini harcayan, elleri öpülesi annelerimize özellikle teşekkürlerimi ifade ediyorum. Kendi merhum anneciğim başta olmak üzere vefat eden annelerin hepsine Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlıklı, hayırlı ömürler niyaz ediyorum. Son olarak eşimin ve sevgili kızlarımın da 8 Mart Kadınlar Günü’nü gönülden tebrik ediyor, bu anlamlı günün tüm kadınlar için hayırlı olmasını, hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.

“YILIN KALAN 364 GÜNÜ DE KADINLARIN GÜNÜDÜR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 gün sonra seçimin gerçekleştirileceğini, sandıklara gidileceğini, belediye başkanlığından meclis üyeliklerine ve muhtarlıklara kadar her kademede kadın adayların seçimlere yoğun ilgi gösterdiğini gördüklerini belirtti.

Siyasete kadın elinin değmesini daima desteklemiş, siyasi hayatı boyunca kadınlarla beraber yol yürümüş biri olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri’ne hazırlanan tüm kadın belediye başkan adaylarını, meclis üyesi adaylarını, muhtar adaylarını selamlıyor, kendilerine şimdiden başarılar diliyorum. Tabii burada bir hususu vurgulamayı özellikle görev addediyorum. Sadece 8 Mart değil, yılın kalan 364 günü de esasen kadınların günüdür, öyle olmalıdır. Kadınların şahsi hayatımızın yanı sıra devletimiz, milletimiz ve insanlığa yaptığı katkılar, yılda sadece bir güne hapsedilemeyecek kadar büyüktür, önemlidir, kıymetlidir. Bizim nazarımızda, 8 Mart’ı diğer günlerden ayıran yegâne husus, hayatı paylaştığımız kadınlara olan minnettarlığımızı, şu an olduğu gibi çeşitli programlarla ifade etmemize vesile olmasıdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 8 Mart’ı aracı kılarak, devletin kadınlara yönelik politikalarını gözden geçirdiklerini, nerede bir eksik, nerede bir sorun tespit ederlerse onu gidermeye çalıştıklarını söyledi.

Kendilerini bugüne kadar asla sloganlara hapsetmediklerini, kadın politikalarında her zaman en idealin, en iyinin, ülke, millet ve kadınlar için en hayırlı olanın peşinden koştuklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla kadınlarla buluşmalarında şiddetin önlenmesinden kadının güçlendirilmesine, istihdamdan hak ve özgürlüklere kadar geniş bir yelpazede yeni projeler, programlar, stratejik belgeleri açıkladıklarını belirtti.

“AMACIMIZ SIRASIYLA KADINI, AİLEYİ VE ÜLKEMİZİ GÜÇLENDİRMEKTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların insan onuruna yakışan bir hayat sürmeleri, her alanda daha aktif rol almaları, hak, fırsat ve imkânlardan adil bir şekilde faydalanmaları için ne gerekiyorsa yaptıklarını ve yapacaklarını vurgulayarak, destek mekanizmalarıyla reform paketleriyle yenilikçi uygulamalarla kadının ekonomik ve sosyal statüsünü güçlendirmeye gayret ettiklerini dile getirdi.

Bunun en son örneğinin, Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2024-2028 yılları arasını kapsayan Strateji Belgemiz, 5 ana sütun üzerinde yükselmektedir. Aile Bakanı’mızın şahsında 5 temel amaç, 20 strateji, 83 faaliyetten oluşan bu belgenin hazırlanmasında emeği geçenleri tebrik ediyorum. Kamu kurumlarımızın yanı sıra özel sektörümüzün, iş dünyamızın ve sivil toplum kuruluşlarımızın da belgenin layıkıyla hayata geçirilmesi için üzerlerine düşen görevleri yapacaklarına inanıyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet’in ilk asrını tamamlayıp Türkiye Yüzyılı vizyonuyla ikinci asrına yelken açtıklarını anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçmişte yaşadıklarımızdan ders alarak her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız. Türkiye Yüzyılı’nın hazırlıklarını ‘Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye’ ekseninde yürütüyoruz. Amacımız sırasıyla kadını, aileyi ve ülkemizi güçlendirmektir. Burada bir hususu özellikle ifade etmek isterim; biliyorsunuz bizim inancımızda ve kültürümüzde aile toplumun temel direğidir. Yeryüzüne indirilen ilk insanlar olan Hazreti Adem aleyhissalatü vesselam ve Hazreti Havva validemiz aynı zamanda ilk ailedir. Hazreti Adem ve Hazreti Havva ile başlayan aile kurumu tarih boyunca insanı insan yapan değerlerin yaşatılmasına, yeni nesillere aktarılmasına imkan sağlamıştır.”

“GÜÇLÜ AİLE SADECE MİLLET VE DEVLET OLARAK BEKAMIZIN DEĞİL, AYNI ZAMANDA GELECEĞİMİZİN DE GARANTİSİDİR”

Ailenin, bireyleri ayakta tuttuğunu, toplumu yozlaşmalara karşı koruduğunu, iyi, güzel ve doğru olanın yaşayarak öğretilmesini temin ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, aile kavramıyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Şurası tartışmasız bir gerçektir ki aile ne kadar güçlüyse bireyler ve toplum da o derece güçlü, muhkem ve diri olmuştur. Aynı şekilde ailenin zayıfladığı, aile kurumunun yara aldığı dönemlerde kadın, erkek, çocuk fark etmeksizin tüm bireyler de kötüye gitmiş, toplum kan kaybetmiş, zafiyet yaşamıştır. Bu bakımdan, güçlü aile sadece millet ve devlet olarak bekamızın değil, aynı zamanda geleceğimizin de garantisidir. Güçlü ailenin ilk ve en önemli şartı ise hiç şüphesiz güçlü kadındır. Hâl böyleyken aile ile kadını ayıran, kadını ailenin karşısına yerleştiren, kadın ve aile arasında duvarlar ören her türlü yaklaşımı reddediyoruz. Farklı ambalajlar içinde toplumumuza sunulan bu tür bakış açılarını sadece milletimizin değil tüm insanlığın istikbali adına tehlikeli buluyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de aile kavramına karşı alerjisi olan bir kesimin eskiden beri olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: “Bunlar, modernleşme ve Batılılaşma iddiasıyla aile mefhumuna karşı âdeta savaş ilan etmiş durumdalar. Öyle bozuk bir bakış açısından bahsediyoruz ki Bakanlığımızın adında yer alan ‘aile’ kavramından bile rahatsız oluyorlar. Bunların bir başka özelliği de lafa gelince özgürlüğü, demokrasiyi, insan hak ve hukukunu kimseye bırakmamalarıdır. Ama kendi kalıplarına uymayan herkesi ötekileştirenler de yine bunlardır. Sorsanız, ‘Kadın haklarını savunuyoruz’ derler. Fakat 28 Şubatvari vesayet dönemlerinde kadınların eğitim, çalışma ve siyasi temsil haklarının gasbedilmesine aleni destek verirler. Kadının ve ailenin en büyük düşmanı olan ‘cinsiyetsizleştirme politikaları’na karşı tek bir cümle kurmazlar.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı şekilde, kendileriyle aynı ideolojik kabileye mensup bazı kibirli siyasetçilerin başımızın tacı olan ev hanımlarını aşağılaması, ev kadınlarını hor, hakir görmesi karşısında gıklarını dahi çıkarmazlar. Kendi mahallelerindeki kadına yönelik tacizleri, şiddeti, ayrımcılığı, haksız uygulamaları asla gündeme getirmezler. Yani, söz konusu gerçekten kadınların temsil, eğitim, çalışma ve kamusal alanda özgürce var olma hakları olunca bunlar ya yasakçılığın ya da çifte standardın yanında saf tutarlar” dedi.

“TÜRKİYE OLARAK KENDİ DURUŞUMUZU SERGİLİYOR, MÜCADELEMİZİ KARARLILIKLA YÜRÜTÜYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bahsettiği ikircikli tablonun sadece Türkiye için değil, dünyadaki pek çok kuruluş için de geçerli olduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Soruyorum sizlere, dünyada ‘kadın hakları’ diye ortalığı ayağa kaldıranların, 7 Ekim’den beri Filistin’de katledilen, çoğu kadın ve çocuk 32 bini aşkın masum için seslerini yükselttiklerini sizler hiç duydunuz mu? İnsanlığın geri kalanına sürekli hak hukuk dersi verenlerin İsrail’in soykırım politikaları karşısında harekete geçtiğini hiç gördünüz mü? Ülkelere basın özgürlüğü karnesi düzenleyenlerin İsrail’in katlettiği 100’ü aşkın gazeteciyle ilgili tepkilerine şahit oldunuz mu? Son raporunda Türkiye’yi eleştiren Avrupa Konseyi’nden ve diğer Avrupa Birliği (AB) kurumlarından bugüne kadar İsrail’e gizli açık destek dışında bir beyan işittiniz mi?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Peki, Suriye’den Filistin’e kadar hemen burunlarının dibindeki bölgelerde on binlerce kadın ve çocuğun vahşice katledilmesine tepkisiz kalanları diğer konularda biz nasıl ciddiye alacağız? Filistin halkının soykırıma uğramasına ses çıkarmayanların, bu katliamları görmezden gelenlerin tutarlı, etkili ve tarafsız olabilmesi mümkün mü? Elbette mümkün değil. Suriye’deki, Filistin’deki, Arakan’daki, Türkistan’daki ve diğer İslam beldelerindeki hak ihlalleri karşısında kıllarını dahi kıpırdatmayanların başkalarıyla ilgili beyanları lafügüzaf hükmündedir” diye ekledi.

Türkiye olarak diplomatik girişimlerle yardımlarla kamuoyu oluşturma çabalarıyla kendi duruşlarını sergilediklerini, mücadelelerini kararlılıkla yürüttüklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü biz onlar gibi riyakâr değiliz. İnşallah hiçbir zaman da olmayacağız” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE’Yİ TARİHİNİN EN AYDINLIK, EN ÖZGÜRLÜKÇÜ HER AÇIDAN EN GÜÇLÜ GÜNLERİNE BİRLİKTE KAVUŞTURDUK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim inancımız cenneti anaların ayakları altına sermiştir. Millet olarak tarihimiz, kadınların başarıları ve fedakârlıklarıyla örülmüştür Nene Hatun’dan Nezahat Onbaşı’ya, Şerife Bacı’dan Kara Fatma’ya kadar nice kadın kahramanlarımızın mücadelesini biz nasıl unutabiliriz? Bölücü terör örgütü tarafından şehit edilen Aybüke Yalçın öğretmenin ve daha nice kahramanımızın fedakârlıklarını nasıl yok sayabiliriz? 15 Temmuz gecesi ellerinde bayraklarla tanklara ve darbeci hainlere meydan okuyan kadınların cesaretlerini biz nasıl görmezden geliriz? Son 21 yılda yazılan başarı destanından kadınların emeğini, alın terini, katkısını, çabasını nasıl inkâr edebiliriz?” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şayet ekonomiden eğitime, güvenlikten tarıma, demokrasiden hak ve özgürlüklere varıncaya kadar her alanda ortada göz kamaştıran bir başarı varsa burada en az erkekler kadar kadınların da katkısı ve emeğinin olduğunu vurguladı.

Önlerine çıkartılan engellerden, hayatlarına kast etmeye varan saldırıların üstesinden hep kadınların desteğiyle geldiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Yürek yüreğe, omuz omuza verdik. Türkiye’yi tarihinin en aydınlık, en özgürlükçü her açıdan en güçlü günlerine birlikte kavuşturduk. Her kim, kadın hakları konusunda eski Türkiye’den övgüyle bahsediyorsa biliniz ki sizlerin mücadelesine kara çalıyor demektir. Çünkü hiçbir şey kolay olmadı, kolay elde edilmedi. 28 Şubat’ın karanlığından çıkmak öyle zahmetsiz, çilesiz olmadı. Sizler bugünkü haklarınızı üniversite kapılarında gözyaşı dökerek, sırf kıyafetinizden dolayı işinizden ayrılmak zorunda kalarak baskıya uğrasanız bile hukuk ve demokrasi içinde hareket ederek, gerektiğinde 15 Temmuz gecesi olduğu gibi darbecilere cesaretle meydan okuyarak yani hep mücadele ile elde ettiniz. Ne olursa olsun, yılmadınız. Geri adım atmadınız. Böylece siyasetten akademiye, bürokrasiden iş dünyasına, spordan sanata farklı alanlarda özgürce var oldunuz, başarıdan başarıya koştunuz. Biz de sizlerin bu asil ve zorlu mücadelenize sahip çıktık. Elimizdeki tüm imkânlarla sizlere destek olduk.”

“PEK ÇOK ALANDA TARİHÎ NİTELİKTE ADIMLAR ATTIK”

Kadının statüsünün güçlendirilmesi, kadınların önündeki engellerin kaldırılması, kadınlara iş, eğitim, temsil ve diğer alanlarda destek verilmesi hususlarında neler yapıldığını en iyi kadınların bildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başörtüsüne özgürlük başta olmak üzere kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapılmasını anayasa kuralı hâline getirdik. ŞÖNİM, kadın konuk evi, KADES, elektronik kelepçe gibi uygulamaları hayata geçirdik. Aile içi şiddeti şikâyete tabii olmaktan çıkardık. Daha pek çok alanda tarihî nitelikte adımlar attık. Bu çabalarımız neticesinde de en az bir eğitim düzeyini tamamlama oranı kadınlarda yüzde 70’lerden yüzde 90’lar seviyesine ulaştı” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Karar alma mekanizmalarında kadın temsil oranı 4-5 kat arttı. İstihdamdaki kadın sayısı 6 milyondan 10,5 milyona çıktı. Covid-19 salgını döneminde eşim Emine Erdoğan’ın liderliğinde başlatılan destek paketiyle, kadın girişimcilerimizin yanında olduğumuzu gösterdik. Bu kapsamda Halk Bankamız aracılığıyla son 3 yılda 220 bin kadın girişimcimize 60 milyar lira finansal destekte bulunduk. Daha bunun gibi burada saymaya kalksak nice reformu, hayal dahi edilemeyen atılımları son 21 yılda sizlerle beraber hayata geçirdik.”

“SİYASİ HAYATIMIZIN HİÇBİR SAFHASINDA KİMSENİN HAYAT TARZINA KARIŞMADIK”

Bu süreçlerde bir sürü asılsız ithamla, iftira ile saldırıyla da karşılaştıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, attıkları her adımın itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kadınlar arasındaki ayrımcılığa son veren reformlarımız bile hedef alındı. Bizi itham edenlerin aslında kendilerinin yasakçı ve baskıcı olduğunu, geride bıraktığımız 21 yıllık dönemde defalarca tecrübe ettik. Kadınlar konusunda aleyhimizde yürütülen onca propagandaya rağmen siyasi hayatımızın hiçbir safhasında kimsenin hayat tarzına karışmadık” diye konuştu.

Hem belediye başkanlığı hem de 21 yıllık iktidarlıkları döneminde bu tavırlarının aksine tek bir örnek gösterilemeyeceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün de aynı çevrelerin raf ömrü dolmuş söylemlerle kadınları tekrar korkutmaya çalıştığını üzülerek müşahede ediyoruz. Nefes alamayacaksınız, şu gelecek, bu olacak diyerek tamamı yalan, tamamı hezeyan ürünü ifadelerle güya kadınları kendilerine oy vermeye ikna edebileceklerini sanıyorlar. Aynı korku siyasetine 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde de başvurmuşlar ama milletin ve kadınların feraseti karşısında hezimete uğramışlardır. Biz kadınların haklarını kısıtlayıcı hiçbir adım atmadık ama bizi itham edenlerin ellerine güç geçtiğinde kadınlara nasıl hakaret ettiklerini, fiziki saldırıda bulunduklarını hep birlikte gördük, görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların 31 Mart’ta bir kez daha korku siyasetini ellerinin tersiyle iteceklerine yürekten inandığını ifade ederek, 31 Mart’ta İstanbul başta olmak üzere tüm şehirlerde kadınlardan yine güçlü destek beklediklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödüle layık görülen kadınları kutlayarak Türkiye’ye güç veren kadınlara teşekkürlerini iletti.

“Ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık” “Ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık” için yorumlar kapalı 120794

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya mitinginde yaptığı konuşmada, “Ülkemiz; Gezi olaylarından beri süren, 15 Temmuz’la daha da keskinleşen, 2018’den itibaren iyice alenileşen bölgesel ve küresel krizlerle daha da derinleşen sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Hamdolsun, önümüze hangi badire çıkarsa çıksın, ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık” dedi.

Kütahya mitinginde vatandaşlara hitap eden Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kütahya’nın, Anadolu’nun beylerbeyi olduğunu belirterek, kentin bugün de millî iradeye olan bağlılığıyla Türkiye’nin beylerbeyliğini hak ettiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen mayıs ayındaki seçim sonuçları için Kütahyalılara teşekkür ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gençler, Cumhur İttifakı’na milletvekilliğinde verdiğiniz yüzde 68 ve Cumhurbaşkanlığında şahsıma verdiğiniz yüzde 70 oranındaki destek için sizlere şükranlarımı sunuyorum. Şimdi 31 Mart’ta da aynı oyları vermeye hazır mıyız? Maşallah barekallah. Rabbim tüm Kütahyalı kardeşlerimden razı olsun. Mevla şu muhabbetimizi, şu dayanışmamızı daim eylesin. Şimdi de sizlerden Türkiye Yüzyılı belediyeciliği için, gerçek belediyecilik için destek istiyoruz. Hanımlar, bu konuda en çok size güveniyorum. Her zaman ne diyorum, kale içeriden fethedilir. Yani kaleyi sizler düşüreceksiniz. Şayet hanımlar çok iyi çalışırsa bu iş olur. Biz, kadının iradesinin üstesinden gelemeyeceği hiçbir zorluk tanımıyoruz. Öyleyse buradan, bu meydandan gerçek belediyecilik için söz veriyor musunuz? Gençler, hanımları duyuyorsunuz değil mi? Sizin de onlardan aşağı kalmamanız lazım.”

“ÜLKEMİZİN GÜVENLİĞİNE, İSTİKRARINA GÖZ DİKENLERE FIRSAT VERMEYECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’da 31 Mart seçimleri için adayları Cumhur İttifakı olarak ortak göstermediklerini hatırlatarak, “Eser ve hizmet siyasetinde yarışmak için ayrı adaylarla seçime girdik. Hayırda yarış olarak gördüğümüz bu centilmence rekabetin şehrimiz için en güzel şekilde neticelenmesini diliyorum” dedi.

Hangi partiye mensup olursa olsun Türkiye’nin her bireyinin, her Kütahyalının gönüllerinde ayrı bir yerinin olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Seçimler gelir geçer ama muhabbet baki kalır. Şu hasbilik gök kubbedeki bir hoş seda misali hep devam eder. Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi, dirliğimizi, kardeşliğimizi daim eylesin diyorum. Ülkemizin güvenliğine, istikrarına, kazanımlarına, hedeflerine göz dikenlere asla fırsat vermeyeceğiz. Bu millet, tarihine, kültürüne, inancına saldırarak sırtını terör örgütlerine dayayanlara, onlara en güzel dersi sandıklarda verdi. Şimdi beraber yol yürüyerek, hükûmette ve belediyede iktidar hülyalarına kapılanları rüyalarından uyandırmaya var mıyız? Bunu yapacağınıza ben inanıyorum.”

“TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONU ETRAFINDA KENETLENİP YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, emniyetten aldığı rakamlara göre mitinge 35 bin kişinin katıldığını aktararak, “Tabii sandıklara da bunun yansıması lazım. Kütahya’da hamdolsun böyle bir sıkıntımız inşallah yok” diye konuştu.

Şehirlerin bir kısmında yapılan kirli ittifakları takip ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “Kiminde listeler geç veriliyor. Aday isimleri sabahtan akşama sürekli değişiyor. Milletimiz de engin ferasetiyle kapalı kapılar ardında çevrilen dolapları, yapılan pazarlıkları, sahnelenen alicengiz oyunlarını çok iyi görüyor. Bugüne kadar olduğu gibi 31 Mart’ta da milletimizle omuz omuza verip, meydanı kirli ittifakların karanlık hesaplarına bırakmayacağız. Türkiye Yüzyılı vizyonu etrafında kenetlenip yolumuza devam edeceğiz. Ben hanımlara güveniyorum. Bu yolculukta Kütahya’nın da desteğini yanımızda göreceğimize yürekten inanıyorum.”

“Şimdi buradan, Millî Mücadele zaferinin ilk işaret fişeğinin atıldığı Kütahya’dan öyle bir ses verin ki, duymayan kalmasın” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “31 Mart’ta Türkiye Yüzyılı şehirleri için hazır mıyız? 31 Mart’ta Türkiye Yüzyılı şehirleri için kararlı mıyız? 31 Mart’ta gerçek belediyeciliği tercih ediyor muyuz? Bunun için seçim gününe kadar kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Kütahya’yla birlikte Türkiye haritasının tamamını Cumhur İttifakı’nın renkleriyle boyamaya var mıyız?” dedi.

Türkiye’nin Gezi olaylarından beri süren 15 Temmuz’da daha da keskinleşen, 2018’den itibaren iyice alenileşen, bölgesel ve küresel krizlerle daha da derinleşen sıkıntılı bir süreçten geçtiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Önümüze hangi badire çıkarsa çıksın ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık. Bu arada ciddi bedeller de ödedik, ödüyoruz. Millî birliğimize yönelik saldırıları bertaraf ederken yeri geldi darbecilere karşı canımız pahasına direndik yeri geldi sınırlarımıza dayanan teröristlerle boğuştuk. Cudi Dağı’nda onları mağaralara gömdük. Tendürek’te, Bestler Deresi’nde, Gabar’da gömdük ve Türkiye’de kendilerine yer bulamadılar” diye konuştu.

Hayat pahalılığıyla da mücadele edildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, en çok etkilenen kesimlerin başında emeklilerin bulunduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her ne kadar emekli maaşlarını bizden önceki dönemlerle kıyas edilemeyecek seviyelere çıkarmış olsak da gönlümüz vatandaşlarımızın hayatlarını daha iyi şartlarda sürdürmesini istiyor” ifadesini kullandı.

“HARCADIĞIMIZ HER KURUŞU, DEVLETİ VE MİLLETİYLE BİRLİKTE ÇALIŞIP KAZANMAK MECBURİYETİNDEYİZ”

Ekonominin diğer boyutlarının ötesinde hesap kitap işi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin gelirleri ve giderleri arasındaki denge tutturulamazsa tıpkı 1970’lerde ve 1990’lardaki gibi siyasi, sosyal ve ekonomik çalkantıların pençesine düşülmesinin kaçınılmaz olduğunu belirtti.

Türkiye’nin kimi ülkelerin sahip olduğu gibi karşılıksız elde ettiği gelir kaynaklarına sahip olmadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Biz harcadığımız her kuruşu, devleti ve milletiyle birlikte çalışıp kazanmak mecburiyetindeyiz. Mesela yaklaşık 11 trilyon lira giderle bağladığımız 2024 bütçemizi ele alalım. Bunun 1 trilyon liradan fazlasını deprem harcamalarına ayırdık. Devletin tüm çalışanları için yaklaşık 3 trilyon lira personel gideri var. Yatırımlar için 1,6 trilyon liraya yakın bir kaynak kullanılacak. Emekli maaşları için ayrılan miktar yaklaşık 3 trilyon liraya yakın, eğitim için 1,6 trilyon lira, sağlık için 1,6 trilyon lira, sosyal yardımlar için 500 milyar lira, mahallî idareler için 860 milyar lira tahsis edildi. Diğer kalemleri söylemiyorum bile.

En düşüğü 10 bin lira olan emekli maaşı ömrünü kendisinin ve ailesinin geçimi için harcamış vatandaşlarımız için yeterli mi? Elbette değil. Peki, emekli maaşlarını arzu ettiğimiz düzeye nasıl yükselteceğiz? Devlet ve millet olarak daha fazla çalışacak, daha çok gelir elde edecek, ortaya çıkan kazançtan da emeklilerimize hak ettikleri parayı vereceğiz.

Şimdi birileri çıkıyor emekli maaşlarına 7 bin lira, 10 bin lira seyyanen ekleyelim diyerek kendi akıllarınca emeklilerimizi tahrik ediyor. Bakınız bizim ülkemizde hâlihazırda 16 milyon emeklimiz var. Emekli maaşlarına 7 bin lira eklemek demek bütçeden yaklaşık 1,4 trilyon liralık, 10 bin lira eklemek demek 1,9 trilyon liralık bir kaynağı buraya aktarmak demektir. Mevcut maaşların tutarından söz etmiyorum. Sadece 7 bin lira veya 10 bin lira olarak ifade edilen ek artışın maliyetini anlatıyorum. Yani 2024 yılı boyunca ülkemizde tek çivi çakmasak tüm yatırım bütçesini buraya aktarsak bile bu gideri karşılamaya yetmiyor. Aynı şekilde deprem harcamalarının tamamını bu iş için kullansak yine yeterli gelmiyor. Eğitime, sağlığa, tek kuruş harcamadan her birinin tüm bütçesini buraya aktarsak ucu ucuna ya kurtarıyor ya kurtarmıyor. Askeriyle, polisiyle, eğitimcisiyle, sağlıkçısıyla tüm memuru ve işçisiyle devletin çalışanlarının yarısından fazlasına maaşlarını vermesek o zaman belki bu ilave gideri karşılayabiliriz. Burada konuştuğumuz emeklilerimizin mevcut maaşlarının maliyeti değil yapılması istenen ilave artışların tutarıdır.”

“YAPTIĞIMIZ HER İŞİN HESABINI 85 MİLYONUN TAMAMINA VERMEKLE MÜKELLEFİZ”

Seyyanen artışların emekli maaşları arasında yol açtığı adaletsizliğin farkında olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sırtında yumurta küfesi taşımayanların istedikleri gibi atıp tutabileceğini, sorumluluk makamında olmayanların her aklına eseni söyleyebildiğini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama milletin ülkeyi ve devleti yönetme görevini verdiği bizim için böyle bir durum asla söz konusu değil. Biz yaptığımız her işin hesabını 85 milyonun tamamına vermekle mükellefiz. Biz attığımız her adımı en ince detayına kadar hesaplamak zorundayız.” dedi.

Küresel ekonomik krizin dünyanın her yerinde çalışanlar ve emekliler başta olmak üzere büyük kitlelerin refah kaybına uğramasına yol açtığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin de kendi şartları çerçevesinde bu dalgadan etkilendiğini söyledi.

Tüm bunların üstüne geçen sene “asrın felaketi” olan çok büyük bir deprem yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece 6 Şubat depremlerinin ekonomiye maliyetinin 104 milyar dolar olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Buna rağmen hayat pahalılığı başta olmak üzere ekonomik dengeleri yeniden yerli yerine oturtmak için güçlü bir program uyguluyoruz. Bu yılsonundan itibaren programın olumlu sonuçlarını görmeye başlayacağız. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyüttükçe ortaya çıkan kazançtan her kesimden insanımız gibi emeklilerimiz de istifade edecek. Siz oturdukları yerden atıp tutanlara bakmayın. Onlar sadece istismar ve bozgunculuk peşinde koşuyor. Onların ne ülke ne millet ne de emeklilerimiz umurlarında. Bu ülkenin ve bu milletin asırlık meselelerini nasıl biz çözdüysek bugünkü sıkıntıların üstesinden gelecek olan da yine biziz. Milletimizden sabır ve metanet istiyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin son 21 yılının önceki dönemlerinden çok iyi olduğunu, yarınların da bugünden daha iyi olacağını belirtti.

İnsanları, karamsarlık bataklığına sürüklemek isteyenlerin tek derdinin buradan bir kaos çıkartıp ülkeyi kendilerine mecbur etmek olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendi partilerini öyle yönetiyor olabilirler ama bu millet kendi geleceği konusunda onların sinsi oyunlarına eyvallah etmez. Ne diyor üstat? ‘Yarın elbet bizim, elbet bizimdir. Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir’ Allah’ın izniyle bu tekerleği tümsekte bırakmayarak Türkiye Yüzyılı bayrağını, kör dünyanın tepesine biz dikeceğiz” diye konuştu.

KÜTAHYA’YA 101 MİLYAR LİRANIN ÜZERİNDE YATIRIM

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin nereden nereye geldiğinin en büyük ispatının şehirlere yaptıkları yatırımlar olduğunu ifade etti.

Bu kapsamda son 21 yılda Kütahya’ya 101 milyar liranın üzerinde yatırım yaptıklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimde 2 bin 900 yeni derslik inşa ettiklerini, şehre ikinci devlet üniversitesi olarak Kütahya Sağlık Üniversitesi’ni kurduklarını dile getirdi.

Gençlik ve sporda yükseköğrenim yurt yatak kapasitesini 12 bin 493’e çıkardıklarına, 61 spor tesisi inşa ettiklerine, Kütahya’ya kendine yakışacak bir stadyum kazandırmak için çalışmalara başladıklarına değinen Erdoğan, sosyal yardımlarda Kütahyalı ihtiyaç sahiplerine 2,6 milyar lira tutarında kaynak aktardıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlıkta 320 yataklı Evliya Çelebi Devlet Hastanesi başta olmak üzere toplamda 1050 yataklı 11 hastaneyle birlikte 43 sağlık tesisi inşa ettiklerini aktardı.

Toplam 610 yataklı Kütahya Şehir Hastanesinin inşasında sona geldiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, son teknik testlerini de tamamladıktan sonra hastaneyi vatandaşın hizmetine sunacaklarını bildirdi.

Şehrin ihtiyacına göre önümüzdeki dönemde 800 yataklı bir eğitim araştırma hastanesini de gündeme alabileceklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ayrıca, Domaniç Entegre İlçe Hastanemizin inşası başta olmak üzere beş sağlık tesisinin yapımına devam ediyoruz. Kütahya’da TOKİ kanalıyla 12 bin 802 konutun yapımını tamamlayıp hak sahiplerine teslim ettik. 1521 konutun yapımı sürüyor. Kütahya’da 9,2 milyon metrekare alanda kentsel dönüşüm çalışması yürütüyoruz. Şehrimizdeki altı millet bahçesi projesinden üçünü tamamlayıp hizmete sunduk, diğerleriyle ilgili çalışmalar devam ediyor. Ulaştırmada, Kütahya’da 24 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol uzunluğunu 359 kilometreye çıkardık. Abide-Simav yolunun ilk 15 kilometrelik kısmını tamamladık, kalanıyla ilgili hazırlıklara devam ediyoruz. Abide-Pazarlar ve Emet-Simav yolları ile Germiyan ve Zafertepe kavşaklarını bu sene bitiriyoruz.”

DOĞAL GAZ YATIRIMLARI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çavdarhisar-Abide, Dursunbey-Tavşanlı, Hisarcık-Gediz yollarını önümüzdeki sene tamamlayacaklarını, şehrin hem Eskişehir, Afyonkarahisar çıkışlarında trafiği rahatlatacak hem de organize sanayi bölgeleri arasındaki ulaşımı kolaylaştıracak bir yol projesini hayata geçireceklerini söyledi.

Ayrıca mevcut projenin yerine şehrin daha yakınından geçecek bir çevre yolu projesi üzerinde de çalıştıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kütahya il sınırları içindeki bütün demir yollarını yeniledik. Eskişehir-Kütahya-Balıkesir hattını elektrikli, sinyalli hâle getirip modernize ettik. Eskişehir-Antalya Hızlı Tren Hattı hayata geçtiğinde inşallah duraklarından biri de Kütahya olacak. Kütahya’ya 21 baraj ve sekiz gölet inşa ettik. Beş baraj ile bir gölet daha inşa ediyoruz. Son 21 yılda inşa ettiğimiz sulama projeleriyle Kütahya’da, 168 bin dekar zirai araziyi sulamaya açtık. Yapımı devam eden 21 sulama tesisimiz ile toplam 204 bin dekar araziyi daha sulamaya açacağız. İnşa ettiğimiz 118 adet taşkın koruma tesisiyle, Kütahya şehir merkezi ile 144 yerleşim yeri ve 11 bin dekar araziyi taşkın zararlarından koruduk. Sekiz adet dere ıslahının inşası sürüyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahyalı çiftçilere yaklaşık 16 milyar lira tutarında tarımsal hibe desteği verdiklerini ifade etti.

Kütahya’da altı yeni organize sanayi bölgesi, bir teknopark, dokuz araştırma geliştirme merkezi kurduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Biraz sonra açılışını yapacağımız seramik fabrikasıyla Kütahya’nın bu alandaki marka değerini küresel ölçekte güçlendiriyoruz. İstihdamı desteklemek için Kütahya’daki işverenlere toplam 3 milyar lirayı aşan prim teşviki verdik. Enerjide, Kütahya, Çavdarhisar, Çitgöl, Demirci, Emet, Gediz, Hisarcık, Kuruçay, Simav ve Tavşanlı’ya doğal gazı getirdik. Bu yıl içinde Eskigediz ve Seyitömer’e, 2026 yılında ise Altıntaş ve Domaniç’e doğal gaz arzı sağlamayı hedefliyoruz. Hedefimiz, en kısa sürede Kütahya’da doğal gaz olmayan ilçe ve belde kalmayacaktır.”

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, NG KÜTAHYA SERAMİK 100. YIL FABRİKALARI AÇILIŞ TÖRENİ’NE KATILDI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’daki programı kapsamında, NG Kütahya Seramik 100. Yıl Fabrikaları Açılış Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.

Nafi Güral’ın kurduğu Kütahya Seramik’in üretim yolculuğundaki 35 yılını geride bıraktığını, 8 fabrikaya ve 54 milyon metrekare üretim kapasitesine ulaştığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’da üretilen bu seramiklerin 81 vilayetin yanı sıra 5 kıtada 79 ülkeye ihraç edildiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Açılan her yeni fabrika ihracatımızda yeni bir ivme, cari açığımızın kapanmasına katkı demektir. Bugün yatırım bedeli 140 milyon avro, kapalı alanı 126 bin metrekare olan iki yeni fabrikayı daha hizmete açıyoruz. NG Kütahya Seramik 100. Yıl Fabrikaları’nın ülkemize, şehrimize, grubumuza, çalışanlarımıza hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin İtalya ve İspanya gibi bu alanda dünyanın önde gelen ülkelerinde bile olmayan gelişmiş teknolojilere sahip üretim imkânına kavuştuğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde seramik üretiminin yanı sıra turizmde de önemli yatırımları olan grubun, istihdam kapasitesinin 5 bin 750 kişiye çıkmasını da takdirle karşıladığını kaydetti.

Dijital dönüşümü fabrikalarında en üst seviyelerde uygulayan grubun su, ham madde ve ambalaj atıklarının geri kazandırılması konusunda da ileri seviyeye ulaştığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, fabrika çatılarına kurulan ve tamamı üretimde kullanılan 25 megavat gücündeki güneş enerjisi santrallerinin, yenilenebilir enerji alanında da örnek bir yaklaşıma işaret ettiğini söyledi.

“ÜLKEMİZİ DÜNYANIN ÖNDE GELEN TEDARİKÇİLERİ ARASINA ÇIKARTACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyümek mecburiyetinde olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: “Sadece kâğıt üzerinde ekonomik görünümü iyileştirmek adına yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı büyümeden asla taviz veremeyiz. Makro dengelerle ilgili sorunlarımızı sanayide, teknolojide, ticarette, tarımda, turizmde ve diğer alanlarda büyümeyi sürdürerek çözeceğiz. Dünyanın en gelişmiş, en zengin ülkelerine baktığımızda onların da istihdam ve üretim merkezli bir ekonomik işleyişi hayata geçirmeye çalıştıklarına şahit oluyoruz. Bir dönem terk ettikleri üretim, bugün gelişmiş ülkelerin en kritik yumuşak karnı hâline gelmiştir. Türkiye’yi böyle bir duruma asla düşürmeyeceğiz. Savunma sanayinden seramik sektörüne kadar her alanda tasarımıyla, üretimiyle, ihracatıyla ülkemizi dünyanın önde gelen tedarikçileri arasına çıkartacağız.”

Kütahya’nın giderek büyüyen seramik üretimi kapasitesini sadece toprağa ve kimyaya dayalı bir sektörün gelişmesi olarak görmediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’daki bu ivmenin ülkenin Türkiye Yüzyılı’na hazırlanışının işareti olduğunu belirtti.

“MİLLETİMİZE VERDİĞİMİZ HER SÖZÜ YERİNE GETİRMEK İÇİN VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞTIK, ÇABALADIK”

İkinci Dünya Savaşı sonrasında başlayıp iktidarlarına kadar devam eden dönemlerdeki siyasi ve ekonomik gecikmeler yaşanmasaydı Türkiye’nin bugün çok daha farklı bir yerde olacağını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletin sorumluluk verdiği kişiler olarak bize düşen kaçan fırsatlara bakıp hayıflanmak değil, hem eskinin kayıplarını telafi etmek hem geleceğin hedeflerini inşa etmektir. Bundan 13 sene önce 2023 hedeflerimizi açıkladığımızda birileri kendi akıllarınca bizimle dalga geçmiş, projelerimizi küçümsemişti. Yaşadığımız onca badireye rağmen 2023 hedeflerinin önemli bir kısmını hayata geçirmiş birisi olarak karşınızdayım” diye konuştu.

Şimdi de Türk milletine “Türkiye Yüzyılı” sözlerinin olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vizyonu sağlam toplumsal yapı, istikrarlı ve güçlü ekonomi, adalet ve özgürlük, Türkiye eksenli küresel dönüşüm, huzurlu ve güvenli gelecek başlıkları altında tadat ederek millete sunduklarını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, birileri gibi söz verip de sonra kulağının üzerine yatanlardan olmadıklarını belirterek, şunları paylaştı: “Milletimize verdiğimiz her sözün takipçisi olduk, her sözü yerine getirmek için var gücümüzle çalıştık, çabaladık. Eksiklerimiz elbette olmuştur ama ülkemize ve milletimize sağladığımız kazanımların büyüklüğünü kimse inkâr edemez. Artık bundan sonra milletimize karşı sorumluluğumuz Türkiye Yüzyılı bayrağını zirveye çıkarmaktır. Allah’ın izniyle Türkiye Yüzyılı’nın inşasını da tamamladıktan sonra emaneti gençlere teslim edip köşemize çekileceğiz. Bu duygularla bir kez daha fabrikaların hayırlı ve bereketli olmasını diliyoruz. Tekrarını, tekrarını bekliyoruz.”

NG Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Kütahya Porselen Sanat Evi tarafından üretilen ve ortasında ayet yazılı el sanatı porselen tabak hediye etti. Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekiler kurdeleyi keserek NG Kütahya Seramik 100. Yıl Fabrikaları’nın açılışını yaptı ve fotoğraf çektirdi.

seers cmp badge