“Dünya güvenlik ve ekonomi mimarisi yeni baştan yapılanırken Türkiye her alanda farkını ve gücünü ortaya koyuyor” “Dünya güvenlik ve ekonomi mimarisi yeni baştan yapılanırken Türkiye her alanda farkını ve gücünü ortaya koyuyor” için yorumlar kapalı 80922

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti 30. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, “Dünya güvenlik ve ekonomi mimarisi yeni baştan yapılanırken Türkiye her alanda farkını ve gücünü ortaya koyuyor” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam’da AK Parti 30. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün ve yarın gerçekleştirecekleri çalışma oturumlarında, meclis faaliyetlerinden güvenlik ve dış politikaya, ekonomiden tarım ve enerjiye kadar pek çok başlığı sunumlar, soru ve cevaplarla ele alacaklarını söyledi.

Toplantının, AK Parti, Türkiye ve millet için hayırlara vesile olması temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biliyorsunuz, en son İstişare ve Değerlendirme Toplantımızı 2019 Ekim’inde yapmıştık. Salgın döneminde toplantılarımıza mecburen ara verdik, hamdolsun ülke ve millet olarak bu sıkıntılı süreci en az kayıpla geride bıraktık” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kovid-19 teşhisi ile hayatını kaybeden yaklaşık 99 bin vatandaşa Allah’tan rahmet diledi, hastalığı geçirenlere de geçmiş olsun dileğinde bulundu.

Türkiye’nin Kovid-19 salgını ile mücadelesine ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu zorlu süreçte sergilediği dirayetli duruş, ülkemize 20 yılda kazandırdığımız hizmet ve eserlerin önemini bir kez daha göstermiştir. Ülkemizin son 20 yıldaki kazanımları her alanda hayatımızın ayrılmaz birer parçası hâline geldiği için çoğunun altında kendi imzamızın olduğunu dahi unutmaya başladık. Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür derler” değerlendirmesinde bulundu.

“DERS KİTAPLARI İLE BİRLİKTE YARDIMCI KAYNAKLARI DA ÖĞRENCİLERİMİZE ÜCRETSİZ DAĞITMAYA BAŞLIYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, millete verilen hizmetlerin her fırsatta hatırlanması ve hatırlatılması gerektiğini belirterek “İktidara gelirken milletimize ‘Ülkemizi dört temel unsur üzerinde yükselteceğiz’ dedik. Bunlar eğitim, sağlık, adalet ve emniyet temelleri. Bunun içinde her zaman eserlerimizi ve hizmetlerimizi anlatmaya bu sırayla başlıyoruz” dedi.

Son 20 yılda Türkiye’ye kazandırdıkları asırlık eser ve hizmetlerin kısa bir özetini paylaşacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçtiğimiz 20 yılda eğitimde yükseköğretim dâhil toplam eğitim bütçemizi yılda 10,3 milyar liradan 274,3 milyar liraya çıkardık. Derslik sayımızı 343 binden 611 bine yükselttik. Hükûmete geldiğimizde 526 bin öğretmen varken biz bugüne kadar toplam 730 bin yeni öğretmen ataması yaptık. Öğrencilerimize 2003 yılından beri toplam 4 milyar adet ders kitabını her eğitim-öğretim yılı başında masalarında olacak şekilde ücretsiz olarak verdik. Artık ders kitapları ile birlikte yardımcı kaynakları da öğrencilerimize ücretsiz dağıtmaya başlıyoruz” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Maarif Vakfı vasıtasıyla 49 ülkede 406 okul, bir yükseköğretim kurumu, 21 eğitim merkezi ve 44 yurt ile eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdürdüklerini anımsatarak şunları söyledi: “İktidarı devraldığımızda 76 olan üniversite sayımız, bugün 208’e ve 81 vilayetimizin tamamında 70 bin olan akademik personel sayımız 185 bine, 1,5 milyon olan üniversite öğrencisi sayımız bunun altını özellikle çiziyorum 8,3 milyona çıktı.”

“19 ŞEHİR HASTANEMİZLE BİRLİKTE HİZMET KALİTESİNİ YÜKSELTTİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sağlıkta farklı kurumlara bağlı hastaneleri birleştirerek sağlık sigortasını neredeyse nüfusumuzun tamamını kapsayacak şekilde genişleterek tarihî bir reforma imza attık. Bunun yanında hastane yatak sayımızı 164 binden 258 bine, nitelikli yatak sayımızı 19 binden 165 bine yükselttik. Açtığımız toplamda 25 bin 298 yatak kapasiteli 19 şehir hastanemizle birlikte hizmet kalitesini yükselttik. Toplamda 18 bin 794 yataklı 14 şehir hastanemizin inşası ikisinin ise ihale ve proje çalışmaları devam ediyor. Son dönemde devlet hastanelerindeki sağlık hizmetleri konusunda muayene randevularındaki gecikmeler başta olmak üzere sistemdeki kimi aksaklıklar ile ilgili şikâyetler gelmeye başladı. Salgının bitmesiyle bu sorunları hemen gündemimize aldık, süratle çözümünü sağlayacak adımları atıyoruz.”

Gençlik ve spor alanında, gençlik merkezi sayısını dokuzdan 407’ye, spor tesisi sayısını bin 575’ten 4 bin 127’ye çıkardıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, yükseköğrenim yurt yatak kapasitesini 182 binden 746 binin üzerine, yükseköğrenim burs ve kredi tutarını öğrencileri için aylık 45 liradan 850 liraya, yüksek lisans öğrencileri için aylık 90 liradan bin 700 liraya, doktora öğrencileri için aylık 135 lirayı 2 bin 550 liraya yükselttiklerini hatırlattı.

“TOPLAM İSTİHDAM SAYISI 30 MİLYONU GEÇTİ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aile ve sosyal hizmetler alanında son 20 yılda toplam 522 milyar liranın üzerinde sosyal yardım yardım yaptıklarına işaret ederek şunları kaydetti: “Kamuda 192 bin yeni engelli kardeşimizi istihdam ettik. Şiddet önleme ve izleme merkezleri şönimleri 81 ilimizde faaliyete geçirdik. Son 10 yılda kadın konukevlerinde toplam 325 bin kadınımız ve 190 bin çocuğumuz misafir oldu. Çalışma ve sosyal güvenlikte 2002 yılında 184 lira olan net asgari ücret bugün 4 bin 253 liraya ulaştı. İstihdamda 2002 yılında 12 milyon olan aktif sigortalı sayımız bugün 24 milyon 504 bini bulurken, toplam istihdam sayısı 30 milyonu geçti.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidara geldiklerinde 9 bin 349 olan hâkim savcı sayısını, bu yıl itibarıyla 22 bin 709 dokuza yükselttiklerini, mahkeme sayısını adli yargıda yüzde 91, idari yargıda yüzde 42 artırarak davaların sonuçlanma süresini hızlandırdıklarını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, inşa ettikleri 276 adalet hizmet binasıyla yargı faaliyetlerinin yapılan işin önemine uygun mekânlarda yürütülmesini sağladıklarını dile getirerek merdiven altı adaletçiliğe son verdiklerini kaydetti.

“GÜVENLİ BÖLGELERE, 500 BİNİN ÜZERİNDE SURİYELİ KARDEŞİMİZİN DÖNMESİNİ SAĞLADIK”

İçişleri alanında, valilikleri ve kaymakamlıkları yetkiden bütçeye kadar her alanda güçlendirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Yerel yönetim mevzuatlarında yaptığımız düzenlemelerle mahalli idare sistemimizi günümüz ihtiyaçlarına cevap verecek seviyeye çıkardık. Muhtarlarımızı özlük haklarından çalışma binalarına kadar her alanda destekledik. Düzensiz göçle mücadele için 16 bin kişi kapasiteli 26 geri gönderme merkezi kudurduk. Suriye’de derinleşen insanlık dramına karşı sınır ötesi harekâtlarımızın başladığı günden bugüne oluşturduğumuz güvenli bölgelere, 500 binin üzerinde Suriyeli kardeşimizin geri dönmesini sağladık.”

Türk milleti için güçlü bir orduya sahip olmanın tarih boyunca hep olageldiği gibi bugün de bir tercih değil mecburiyet olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Uzunca bir süre ordumuzu içten içe çürütmek, ölürsem şehit kalırsam gazi anlayışında vücut bulan vatan müdafaasında zafiyete düşürmek, tarihiyle ve kadim değerleriyle bağını koparmak için her yola başvurdular. Bunun için her dönem farklı araçlar, farklı kişiler kullandılar. En son FETÖ ihanet çetesinin ordumuz içindeki elemanlarıyla bu emellerine ulaşmaya çalıştılar. Hamdolsun, milletimizle birlikte bu büyük ihanet oyununu bozduk.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “FETÖ’den temizlediğimiz Türk Silahlı Kuvvetlerimizi personel temini ve eğitiminden silah gücüne kadar her alanda dünyanın en modern orduları arasına katacak adımları attık. Bu sayede Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı, Bahar Kalkanı harekâtları ve Nisan ayında başlattığımız Pençe-Kilit Operasyonu ile güney sınırımızda oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu darmadağın ettik. Hem güney sınırlarımızdaki güvenlik hattımızın eksiklerini yeni harekâtlarla tamamlayacak hem de karasıyla, deniziyle, havasıyla tüm kuvvetlerimizi her türlü göreve hazır hâle getirecek çalışmaları titizlikle yürütüyoruz” dedi.

“ÜLKEMİZİN HER KARIŞINA MÜHRÜMÜZÜ VURDUK”

AK Parti hükûmetleri döneminde, milletin hayatında en büyük kolaylıkları sağladıkları alanlardan birinin ulaştırma olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, 6 bin 100 kilometreden devraldıkları bölünmüş yol mesafesini 28 bin 550 kilometreye, bin 710 kilometreden devraldıkları otoyol uzunluğunu 3 bin 532 kilometreye çıkardıklarını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidara geldiklerinden sonra Türkiye’deki kara yolu tünel sayısını 83’ten 466’ya, tünel uzunluğunu 50 kilometreden 651 kilometreye, köprü ve viyadük uzunluğunu 311 kilometreden 724 kilometreye yükselttiklerini ifade ederek şunları kaydetti: “Son 20 yılda ülkemizin dört bir yanında hizmet aldığımız Osmangazi, Yavuz Sultan Selim, Adıyaman-Nissibi, Elazığ-Ağın Tohma, Hasankeyf-2, Çanakkale 1915 köprüleriyle; Bolu Dağı, Avrasya, Ilgaz 15 Temmuz İstiklal, İzmir Konak, Erkenek, Cankurtaran, Sabuncubeli, Ovit, Kızılcahamam-Çerkeş, Salarha, Pirikayalar tünelleriyle, İstanbul-Bursa-İzmir, Kuzey Marmara, Menemen-Aliağa-Çandarlı, Ankara-Niğde, Kınalı-Tekirdağ, Çanakkale-Savaştepe otoyollarıyla, daha burada saymakla bitiremeyeceğimiz nice eserlerimizle ülkemizin her karışına mührümüzü vurduk. Toplam bin 213 kilometre hızlı tren hattı, 2 bin 74 kilometre demiryolu ağır, 8 bin 453 kilometre elektrikli ve sinyalli hat inşa ederek 21 bin 590 kilometre demiryoluyla demir yollarımızı âdeta yeniden ayağa kaldırdık.”

Hava yollarında yapılan yatırımlara da dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, iktidara geldiklerinde 26 olan havaalanı sayısını 31 ilaveyle 57’ye çıkardıklarını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şimdi tüm vatandaşlarımız hangi şehre giderse gitsin indiği zaman havaalanına veya havalimanına, oradan evine ortalama yarım saatte ulaşma imkânına sahip. Modern bir hayat yaşamayı, medeni bir hayat yaşamayı işte attığımız bu adımlarla sağladık” diye konuştu.

Denizcilikte de tersane sayısını 37’den 84’e, yat bağlama kapasitesinin 8 bin 500’den 18 bin 545’e yükselttiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilgi ve iletişim teknolojilerinde ise 2002 yılında sadece 3 bin olan geniş bant abone sayısının 87,5 milyona, elektronik devlet kullanıcısının da 57,6 milyona ulaştığını söyledi.

“YENİ MÜJDELERLE MİLLETİMİZİN KARŞISINDA OLACAĞIZ”

Çevre ve şehircilik alanındaki yatırımlara da dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Son 20 yılda atık su arıtma tesisi sayısı 145’ten bin 176’ya ve atık su arıtma hizmeti verilen belediye nüfusu yüzde 35’ten yüzde 90’a çıkarttık. Kentsel dönüşüm kapsamında 59 ilimizde 277 riskli alanda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 446 millet bahçesi projemizden 128’ini tamamladık. 126 millet bahçemizin yapımı, 192’sinin ise ihale, proje ve yer seçim süreci devam ediyor. TOKİ eliyle toplam 1 milyon 100 bin konut ürettik, 3 milyon konutun dönüşümünü tamamladık. İnşallah yakında bu konuda yeni müjdelerle milletimizin karşısında olacağız.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son 20 yılda çiftçilere 183 milyar lira tutarında tarımsal destek verdiklerini belirtti.

Tarımsal gayri safi yurtiçi hasılayı yaklaşık 37 milyar liradan 407 milyar liraya yükselttiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, orman varlığını da 21 milyon hektardan 23 milyon hektara çıkardıklarını; baraj sayısını 276’dan 930’a, hidroelektrik santral sayısını 97’den 730’a, içme suyu tesisi sayısını 84’ten 370’e, sulama tesisi sayısını bin 764’ten 3 bin 325’e, taşkın koruma tesisi sayısını 5 bin 18’den 10 bin 267’ye ulaştırdıklarını belirtti.

“MİLLETİMİZE GÜVENDİĞİMİZ, ÜLKEMİZE İNANDIĞIMIZ İÇİN 20 YILDIR AYAKTAYIZ”

Milletin refahını yükseltmeye yönelik hazine ve maliye politikaları sayesinde millî geliri 238 milyar dolardan 1 trilyon dolar sınırına kadar getirdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadelere yer verdi: “Şayet, Gezi olaylarıyla başlayan ve ardı ardına devam eden ihanetlerin ülkemize kur, faiz, enflasyon şer üçgeni üzerinden ödettiği ağır bedeler olmasaydı bugün 1,5 trilyon doları bulan bir millî gelirle çok farklı bir yerde olacaktık. Sahnede ülkemiz aleyhine hangi oyun sergilenirse sergilensin gerisinde bunu destekleyecek bir ekonomik sabotaj mutlaka vardır. Buna rağmen ülkemize, ne siyasette ne ekonomide diz çöktürülmesine izin vermedik, vermeyeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin şehit kanlarıyla heba edilen kaynaklarıyla kaybedilen vaktiyle ödediği bedellerde payı olan herkesin yakasına yapışmak boynumuzun borcudur. PKK’yla mücadelemizin de FETÖ’nün üzerine tavizsiz gidişimizin de CHP ve şürekâsına karşı siyaset zemininde verdiğimiz sert mücadelenin de sebebi, milletimize olan işte bu borcumuz, işte bu sorumluluğumuzdur” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Karşımıza çıkarılan aktörlerin birer aparat, yürütülen kampanyaların birer proje olduğunu biliyor; asıl mücadeleyi, bu aparatların yularını ellerinde tutanlara, projelerin gerçek sahiplerine karşı veriyoruz. Biz ‘başaramayacaksınız’ diye meydan okudukça üzerimize yeni yöntem ve araçlarla gelmeyi sürdürenlere diyoruz ki, bu milletin son ferdi de toprağa düşmeden sinsi senaryolarınızı hayata geçiremeyeceksiniz. Biz istiklal ve istikbal diyerek mücadele bayrağını yükselttikçe ayağımıza taktıkları çelmeleri artıranlara diyoruz ki, bu milletin son ferdi de şehit olmadan aziz vatanımızın tek karış toprağını kirletemeyeceksiniz. Biz ‘büyük ve güçlü Türkiye’ diyerek hedeflerimize kilitlendikçe eşi benzeri görülmemiş bir kin ve nefretle üzerimize saldıranlara diyoruz ki, son ferdi de nefesini tüketmede bu milleti esir alamayacaksınız.”

Türkiye’nin ekonomide geldiği yerin de yaşadığı kayıpların da bu perspektiften değerlendirmek gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Tabii onların göremedikleri, fark etseler bile anlayamadıkları bir gerçek var. Bu gerçek, Türkiye’nin potansiyelinin ve gücünün kâğıt üzerindeki ölçeklerin çok üzerinde olduğudur. Eğer biz kâğıt üzerindeki hesaplara kalsaydık ne vesayetle mücadelemizi başarıya ulaştırabilirdik ne terörle mücadelemizi zaferle neticelendirebilirdik ne darbecileri bozguna uğratabilirdik ne de uluslararası ayak oyunlarıyla baş edebilirdik. Biz milletimize güvendiğimiz, ülkemize inandığımız, inancımızdan şüphe duymadığımız için 20 yıldır Allah’a hamdolsun ayaktayız. Hani ‘komünistin komünistliği parayı buluncaya, ateistin ateistliği uçak sallanıncaya kadardır’ derler ya aparatları ve ağababalarıyla bunların havası da milletin önüne çıkıncaya kadardır. Onun için hep ne diyoruz, elbette ihtiyatı ve tedbiri elden bırakmadan biz kimin ne dediğine ne yaptığına bakmadan kendi işimizi yapacağız, kendi işimizi Allah’ın izniyle yürüteceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin toplam yatırım miktarını 70 milyar liradan 2 trilyon lira seviyesine kadar yükselttiklerini belirtti.

Hafta başı açıklanan 2022 yılı ilk çeyrek büyüme verilerine göre, dünya küçülürken Türkiye’nin büyümesinin yüzde 7,3 olarak gerçekleştiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ticarette 36 milyar dolar olan ihracatı 225,2 milyar dolara ulaştırdıklarını, yılsonu hedefinin ise 250 milyar dolar olduğunu kaydetti.

“SAVUNMA SANAYİİNDE İHRAÇ EDİLEN ÜRÜN ÇEŞİDİNİ 228’E YÜKSELTTİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dış ticaret hacminin 87,6 milyar dolardan 500 milyar dolar sınırına dayandığını ve ihracat yapan firma sayısının 33 bin 523’ten yaklaşık 3 kat artışla 101 bin 361’e çıktığını aktararak, “Hani diyorlar ya ‘kepenkler iniyor’ falan. İşte bak ben size resmî rakam veriyorum” ifadesini kullandı.

Dışişlerinde 163’ten aldıkları dış temsilcilik sayısını, 253’e ulaştırarak temsil ağını güçlendirdiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Savunma sanayiinde her biri ayrı öneme sahip projelerimizin bütçesini 5,5 milyar dolardan 75 milyar dolara yükselttik. Göreve geldiğimizde savunma sanayiinde yerli oranımız yüzde 20’ydi, şimdi yüzde 80. Bak nereden nereye geldik? Batı bize savunma sanayiiyle ilgili istediklerimizi vermezken artık şimdi biz Batı’ya ihraç eder hâle geldik. Bu alandaki ihracatımızı 248 milyon dolardan aldık, geçtiğimiz yıl 3 milyar 224 milyon dolar ile rekoru kırdık.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İHA ve SİHA’lar, kara araçları, deniz platformları başta olmak üzere savunma sanayiinde ihraç edilen ürün çeşidinin 228’e yükseldiğini hatırlatarak, şöyle devam etti: “Birileri diyor ki ‘Amerika’da bir ofis açsanız’ Gerek yok, şu anda zaten onlar buraya geliyor. Şu an itibarıyla Türkiye sürekli kapısına gelinen ve ‘Bize de yok mu?’ denilen ülke hâline geldi. Sanayi ve teknolojide 142 yeni organize sanayi bölgesi, 25 endüstri bölgesi, 87 teknopark kurarak üretim altyapımızı genişlettik. Millî Uzay Programımızı oluşturduk. 2023 yılında bir Türk vatandaşının uluslararası uzay istasyonuna gönderilmesi sürecini başlattık. Yerli otomobilimiz üretim aşamasına geçmek üzere, inşallah yakında yollarda göreceğiz.”

“ESERLERİMİZİN VE HİZMETLERİMİZİN LİSTESİ, GÜNLERCE ANLATSAK BİTMEYECEK UZUNLUKTADIR”

Enerjide, toplam kurulu gücü 31 bin 846 megavattan 100 bin megavat sınırına kadar çıkardıklarına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Karadeniz’de 540 milyar metreküp doğal gaz rezervi keşfettiklerini, yerli ve yenilenebilir enerji üretimine yaptıkları yatırımlarla Türkiye’nin dışa bağımlılığını aşama aşama azalttıklarını anlattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kültürde dünya mirası listesinde olan varlık ve alan sayısını dokuzdan 19’a, yurt dışından getirilen eser sayısını 2 bin 525’ten 9 bin 30’a, kazı sayısını 57’den 146’ya yükselttiklerine değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Turizmde salgın şartlarına rağmen geçtiğimiz yıl turist sayımızı 30 milyonun üzerine, turizm gelirlerimizi 24,5 milyar dolara ulaştırdık. Vakıflar Genel Müdürlüğümüz vasıtasıyla restore edilen eser sayımızı 46’dan 5 bin 680’e çıkardık. TİKA, Yunus Emre Enstitüsü, YTB, AFAD, TRT gibi kurumlarımız vasıtasıyla ülkemizin sesini ve nefesini tüm dünyada duyuruyoruz. Eserlerimizin ve hizmetlerimizin listesi, saatlerce, günlerce anlatsak bitmeyecek uzunluktadır. Dizi filmlerimiz artık dünyanın değişik ülkelerinde izlenme rekorları kırıyor, bu noktaya geldik. Sadece 2022 yılı içinde yaptıklarımızı şöyle ana hatlarıyla bir gözümüzün önünden geçirmek bile bize çok şey anlatır.”

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) Uçak Üretim Tesisi’ni hizmete açtıklarını, Konya-Karaman hızlı tren hattını hizmete sunduklarını, organize sanayi bölgeleri mesleki eğitim merkezlerinin toplu açılışını yaptıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Test, eğitim ve istihbarat gemimiz Ufuk’un hizmete giriş törenine katıldık. Aydın Söke’de ülkemizin en büyük kâğıt fabrikasını hizmete açtık. Giresun Dereli’de afet konutlarını hak sahiplerine teslim ettik. Boğazlara taktığımız dördüncü gerdanlık olan 1915 Çanakkale Köprüsü’nü hizmete sunduk. Tokat Havalimanı’nın hizmete açılış törenine katıldık. Malatya çevre yolunu canlı bağlantıyla hizmete açtık. Phaselis Tüneli’nin açılışını canlı bağlantı ile yaptık. Pınarhisar ve Çakıllı çevre yollarının açılış törenine canlı bağlantı ile iştirak ettik” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İdlib’de ve diğer güvenli bölgelerde yapımına başlanan 100 bin briket evden tamamlanan 57 bininin açılış törenine mesajla katıldığını anımsatarak özel eğitim okullarına malzeme dağıtımı töreninde engelliler ve sporcularla buluştuğunu söyledi.

Deniz üzerine inşa edilen Rize-Artvin Havalimanı’nın açılış törenine de katıldığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılış törenini Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile yaptıklarını söyledi.

“560 BİN KİŞİNİN KATILIMIYLA FETİH ŞENLİĞİNİ GERÇEKLEŞTİRDİK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul’da Darülaceze Sosyal Hizmet Şehri’nin temelinin atıldığını, yerli ve millî denizaltıların havuza çekme ve ilk kaynak törenlerine katıldıklarını anımsatarak şöyle devam etti: “Artık bize bir akıncı mesafesinde bulunan can Azerbaycan’da TEKNOFEST kuşağı gençlerimizin ‘2 devlet, 1 millet, 1 festival’ ruhu ile nasıl kucaklaştığına hep birlikte şahit olduk. Azerbaycanlı kardeşlerimizin 28 Mayıs Bağımsızlık Günü’nü her açıdan göz kamaştırıcı bir teknoloji şöleniyle taçlandırdık. Geçtiğimiz hafta sonunda İstanbul’un fethinin 569’uncu yıl dönümünün coşkusunu Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi müjdesi ile milletimizle birlikte yaşadık. Bu havalimanında hamdolsun o gün İstanbul’daki birçok engelleyici trafik şartlarına rağmen -verilen resmî rakamı söylüyorum- 560 bin kişinin katılımıyla fetih şenliğini gerçekleştirdik.”

Daha pek çok şehirde katıldıkları toplu açılış törenleri, Ankara ve İstanbul’daki sayısız programla millete hizmet ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bakanlıkların son 20 yıllık faaliyetleriyle ilgili ayrıntılı bilgi içeren dosyaların AK Parti Genel Sekreterliği tarafından elektronik ortamda teşkilatlara gönderildiğini söyledi.

“GECEMİZİ GÜNDÜZÜMÜZE KATMAK SURETİYLE MİLLETİMİZİN GÖNLÜNÜ KAZANMAYA BAKACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, önemli olanın yapılan çalışma ve hizmetlerin unutulmaması ve hatırlanmasının sağlanması olduğunun altını çizerek şöyle devam etti: “Rabbim bize şöyle emrediyor, ‘Gevşemeyin, hüzünlenmeyin, eğer inanıyorsanız üstün olan muhakkak sizsiniz’ Yine Rabbimiz bize ‘İnsan için ancak çalıştığı kadarı vardır’ diyor. Üstünlüğün takvada, aynı şekilde çok çalışmakta, çok eser ve hizmet üretmekte olduğunu bilerek, gecemizi gündüzümüze katmak suretiyle milletimizin gönlünü kazanmaya bakacağız. Bizimle eser ve hizmet siyasetinde yarışamayanların işi yalan ve iftiraya dökmesinin sebebini ancak işte bu şekilde milletimize gösterebiliriz. Partimizin kuruluşundan bugüne bu eser ve hizmetlerin ülkemize kazandırılmasında emeği geçen tüm kardeşlerimi şükranla yâd ediyor, ebedî âleme uğurladığımız kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum.”

Türkiye’yi eserlerle donatmanın, millete aşkla hizmet etmenin mücadelesini verirken, “siyasetin cilvesi” diyebilecekleri bazı kişiler ve konularla uğraşmak mecburiyetinde kaldıklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu: “Türk siyasi tarihinin en ağır, en eziyetli, katlanması en zor cilvesi maalesef bize, bizim dönemimize denk geldi. Bu talihsiz cilvenin adı Kılıçdaroğlu’dur. Karşımızda öyle bir karakter var ki ciddiye alsak ciddiye alınacak tarafı yok. Gülüp geçsek gülünecek tarafı yok. Biz de çoğunlukla yok saymayı tercih ediyoruz. Kendisini uzunca bir süre yok saydığımızda da arsızlara özgü bir cesaretle yalanın, iftiranın, zırvanın dozunu sürekli yükseltiyor. Biz de mecburen bu zatı ara ara paçasından tutup aşağıya çekmek durumunda kalıyoruz. Yine böyle bir mecburiyetle karşı karşıyayız. CHP’nin başındaki zat, güya bizim geçtiğimiz salı günü AK Parti Meclis Grubu Toplantımızda sorduğumuz sorulara cevap vermiş. Sonra da yine güya bize 10 soru sormuş. Bizim sorularımıza verdiği cevapların her satırından, bu zatın hep işaret ettiğimiz sinsiliği, riyakârlığı, kifayetsizliği buram buram tütmektedir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Birinci sorum olan ‘Hiçbir ayrım yapmadan tüm terör örgütlerini lanetleyip lanetlemeyeceğine’ verdiği cevaptaki örgüt ilişkilerinden devletin terörle mücadele taktiklerine kadar tüm göndermeler, Türkiye’yi birilerine gammazlayan, hatta el altından müdahaleye çağıran alçakça tuzaklarla bezelidir. İkinci sorum olan, ‘Türkiye’nin PKK ve YPG’ye karşı yürüttüğü sınır ötesi harekâtlarını destekleyip desteklemediklerini’, yabancı postal gibi yapılan işlerle uzaktan yakından ilgisi olmayan bir iğrençliği karıştırarak kirli zihnindeki hezeyanları bir kez daha sergilemiştir. Üçüncü sorum olan ‘İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği tartışmalarında devletinin izlediği politikaların yanında olup olmadığına’ verdiği cevap sadece bu mücadelemizde karşımızda olanları sevindirecek bayağılıktadır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kılıçdaroğlu’nun dördüncü soru olan ‘Türkiye’nin Akdeniz ve Ege’de yürüttüğü mücadelede kimin safında olduğu’ hususuna verdiği cevapla ülkesinin değil Rumların ve onları Türkiye’nin üzerine salanların yanında yer aldığını tekrar gösterdiğini vurgulayarak, “Beşinci sorum olan ‘Dünyanın, küresel krizin ekonomik boyutunun ülkemize etkilerine karşı sürdürdüğümüz mücadeleye destek verip vermediğine’, olup bitenlerden hiçbir şey anlamadığı için Türkiye’nin başındaki en büyük felaketin kendisi olduğunu gösterecek basitlikte bir cevap vermiştir” dedi.

“Altıncı sorum olan ‘Yalanı ve iftirayı bir kenara bırakıp bırakmayacağına’ tam da kendi karakter fukarası tarzına yakışır şekilde aynı yalanları ve iftiraları tekrarlayarak cevap vermiştir” açıklamasını yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yedinci sorum olan ‘Siyasi stratejilerini yabancı ülke temsilcilerine hatırlatmak veya hazırlatmak ve onaylatmaktan vazgeçip geçmeyeceğine’ yine bu mahfillerin telkin ettiği şekilde inkârla cevap vermiştir. Sekizinci sorum olan ‘Bu toprakların tüm değerleri, sembolleri, birikimleri ve kazanımlarıyla, asil bir evladı gibi hareket etmeyi kabul edip etmeyeceğine’, asil değil sefil bir şahsiyet olduğunu göstererek cevap vermiştir. Dokuzuncu sorum olan ‘Partisi içindeki her türden terör örgütü destekçisini, her türden hırsızı, tacizciyi, tecavüzcüyü, istismarcıyı tasfiye etmeyi düşünüp düşünmediğine’, tüm bu rezilliklere üstünü örterek ortak olduğunu ikrar ederek cevap vermiştir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onuncu sorum olan ‘Yüreği yetip 2023’te cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağına’ ise sorumda zaten belli olan seçim tarihinin açıklanması bahanesiyle yüreksizliğini, çapsızlığını, iradesinin ve ipinin başkalarının elinde tutulduğunu bir kez daha göstererek cevap vermiştir. Seçim tarihi belli, bizden yeni seçim tarihi istiyor. Seçim tarihi belli olduğuna göre sen şimdiden Haziran 2023’e hazırlan ama önce adayınızı belirleyin. Sen kendin sıkıysa aday oluyor musun, olmuyor musun, önce bunu açıkla. Soru diye papağan misali tekrarlayıp durduğu zırvalar ise onun sadece yalancılığını ve çapsızlığını değil aynı zamanda ülkesinin ve milletinin çıkarlarını savunacak kalibrede bir devlet adamı olamayacağını göstermiştir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Merkez Bankasının 128 milyar dolarlık rezervini yalan, yanlış rakamlarla değil tüm kalemleriyle en doğru, açık, sarih hâliyle kamuoyuyla paylaştıklarını hatırlattı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buna rağmen hâlâ aynı nakaratı sanki altında başka bir şey varmış gibi tekrarlayan bu zatın idraksizliği, kendisinin ve partisinin sorunudur. Biz, attığı iftiranın hesabını hukuk önünde soruyoruz ve soracağız. Bunun da altından kalkamayacak. Bunu da çok kısa zamanda göreceksiniz” ifadelerini kullandı.

“MİLLETİMİZ FIRSAT TANIMAYACAKTIR”

“Ülkemize sığınmış mazlumlara karşı yürüttüğü kin ve nefret siyasetini, bu zatın bozuk karakterine veriyoruz” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Türkiye’nin çıkarlarının nasıl savunulacağını bilmeyen bu zatın, devlet yönetimindeki tek referansı genel müdürlüğünü yaptığı SSK’yı batırmasından ibarettir. Bay Kemal, biz senin SSK’yı nasıl bitirdiğini ve batırdığını çok iyi biliriz. Rahmetli Savaş Ay, o programında zaten senin neler yaptığını, ne hâle getirdiğini, SSK nasıl bitti, battı, bunu ekranda göstermişti, biz de izlemiştik. Ama o, yine o zamanlar topu nereye attı? O zamanın siyasetçilerine attı. Şimdi de ülkeyi topyekûn batırmanın peşinde ama milletimiz kendisine bu fırsatı tanımayacaktır. Küresel ekonominin nereden gelip nereye gittiğinden habersiz bir zatın, ekonomiyle ilgili söylediği hiçbir şeyin kıymeti harbiyesi yoktur. Eğitim amaçlı vakıflara ancak FETÖ’cülerin ve Türkiye düşmanlarının yapabileceği bir gözü dönmüşlükle saldıran bu zat, iftiraları sebebiyle yine mahkeme önünde hesap vermektedir. Bu ülkeyi organize suç örgütleri belasından kurtarmış bir hükümete ve onun kadrolarına bühtan edenlerin, mafya bozuntularının hezeyanlarından medet umacak kadar alçaldıklarını unutmadık. Bu alçaklığın hesabı da hukuk önünde kendisinden sorulmaktadır.”

Şu ana kadar CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan 250 bin lira tazminat kazandıklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunu, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu adına iki vakfa verdiklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu iki vakıf sebebiyle inşallah Bay Kemal’in bir hayrı buraya dokunmuş olacak. Bütün dünyanın, ülkemizin ilkeli duruşunu takdir ettiği Kaşıkçı meselesini dahi bize saldırı malzemesi yapan bu zat, onursuz ithamının hesabını hukuk önünde vermektedir” diye konuştu.

“Kendi kendine SADAT diye bir öcü uydurup ‘Bizim şirketin kurucusuyla evinde konuştuğumuzu’ söyleyecek kadar hayal âlemine dalmış bu zata ne desek fayda etmeyeceğini biliyorum” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Her gün altı da üstü de boş yalanlara insanları tehdit ederek haysiyet cellatlığına soyunan birisinin, bizi toplumsal çatışma çıkarmaya çalışmakla itham etmesi trajikomik bir çırpınıştır. Ben, SADAT’ın kurucusuyla evlerinde bir görüşme gerçekleştirmedim. Böyle bir görüşmem yok. Bay Kemal, sen yalancısın, sen cambazsın. SADAT’ın kurucusu denilen tuğgeneralle göreve getirdikten sonra benimle çalıştığı süre içerisinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde görüşmelerim var ama evinde herhangi bir görüşmem söz konusu olmamıştır, bunu da bilesin. Hem NATO’ya sahip çıkıp hem de bunun gereklerinin tam tersi beyanlarda bulunmak şark kurnazlığı değilse, ahmaklığın dik alasıdır. Velhasıl bizim tüm umutlarımıza ve temennilerimize rağmen kendisine ‘yalancıdan siyasetçi olmaz, yalancıdan genel başkan olmaz’ dememizin, kendisine ‘gâvurun kılıcını çalandan adam olmaz’ dememizin, kendisine ‘karikatür tiplerin hezeyanlarına millet mahkûm edilmez’ dememizin, kendisine ‘kifayetsiz muhterislere ülke teslim edilmez’ dememizin ne kadar haklı, doğru, isabetli olduğunu göstermiştir. Ülkemiz, milletimiz, hatta CHP’ye oy veren kardeşlerim, umut bağlayanlar, sizler adına biz üzgünüz. Ezcümle kendisinden hiçbir şey olmayacağını tekrar ortaya koyan bu zatı, siyasetin konusu olmaktan çıkartıp, tekrar tababetin ilgi alanına ve ‘mazur’ sıfatıyla milletimizin takdirine havale ediyoruz. Altılı masa kimi seçerse o aday olacakmış. Altılı masa da bunu bu kadar uzatmasın artık, kararını ne zaman verecekse biran önce versin. Altılı masanın altında olanlar varsa onlar da meydana çıksın. Herhalde artık bu yıl içerisinde bu açıklamayı yapacaklardır.”

Türkiye’nin son 10 yıldır yakın tarihimizin en kritik dönemeçlerinden geçtiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte Türkiye’nin ekonomik, sosyal, siyasal bakımdan farklı yöntemler kullanılarak kuşatılmak istendiğini söyledi.

“BU ÜLKEYİ TERÖR ÖRGÜTLERİNE PEŞKEŞ ÇEKTİRMEYECEĞİZ”

Millî iradeyi ve seçilmiş hükûmeti alt etmeyi hedefleyen bu dönemin işaret fişeğinin 7 Şubat MİT kriziyle çakıldığını, ardından Gezi olaylarının geldiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Siz hâlâ meseleyi anlamadınız mı diyen elebaşlarının da ikrar ettiği gibi Gezi olaylarının ne ağaçla ne çevreyle ne de yeşil hassasiyetiyle ilgisi vardır” dedi.

“Şimdi buradan ben, bay Kemal’e ve CHP’ye sesleniyorum” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Beşiktaş Çırağan Caddesi’nde o canım çınar ağaçlarının kesilerek orada çok farklı bir katliamın yapılmasını acaba gözü var görmüyor muydu? Peki, bu konuda acaba ne yaptı? Ne gibi bir adım attı? Atılan bir adım var mı? Yok. Nerede bu çevreciler? Be çevreciler, bu ağaçları kökünden kesenleri acaba hiç dillerine doladılar mı? Bunlara acaba bu işin hesabını hiç sordular mı? Yok. Biz, milyonlarca ağaç, fidan diktik iktidarlarımız döneminde. Hâlâ dikiyoruz. İşte şimdi Atatürk Millet Bahçesi’ne de Bay Kemal, dikiyoruz. 1 milyon 250 bin fidan ve ağacı oraya dikiyoruz. 350 yaşında bir zeytin ağacını da oraya diktik. Bak alışacaksın bunlara ama senin çevreyle mevreyle alakan yok. İnşallah göre göre bunlara da alışırsın.”

Gezi olaylarını, “ağaç ve çevre kılıfı altında Türk demokrasisine kurulmuş bir pusu, sokak terörü üzerinden milletin iradesini gasbetme girişimi, azgın azınlığın sessiz çoğunluğu sindirme teşebbüsü” olarak nitelendiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu olayların Türkiye’nin IMF defterini tamamen kapattığı tarihî günlerde doğrudan ekonomik bağımsızlığı hedef alan mandacı bir eylem, İstanbul’un duvarlarına “Zulüm 1453’te başladı” yazılarının yazıldığı Bizans heveslisi bir girişim olduğunu söyledi.

“Bay Kemal, bunları siz yaptınız. ‘Zulüm 1453’te başladı’ bu ifadelerin arkasında sen varsın. Örgütünüzün elemanları bunları duvarlara yazarken sesiniz çıkmadı” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Sen, bunların başında Beşiktaş’tan kalktın Taksim Meydanı’na kadar yürüdün. Bezmialem Valide Sultan Camii’nin içini bira kutularıyla işte sizin o takımınız kirletti. Bunları yaptınız. Sizin böyle bir maneviyat, bu ülkenin dinî değerlerine saygı, öyle bir anlayışınız yok. Ama istismar sizde ileri derecede var. İstismarı çok iyi yapıyorsunuz, o işi çok iyi biliyorsunuz. Bundan sonra o da yutmayacak, o da tutmayacak. İşte Atatürk Kültür Merkezi’ne o Gezi olaylarında, o malum teröristlerin pankartlarını o gün siz astınız. O tür teröristlerin pankartları oradayken sen de o alana geldin. Bunları yutacak mıyız? Bunları görmezden gelecek miyiz? Ben buradan milletime sesleniyorum, bütün bu olanlar karşısında bu ülkeyi terör örgütlerine biz, asla peşkeş çekmeyeceğiz, çektirmeyeceğiz. İşte geçenlerde üç tane sözde milletvekili 18 Mart Şehitler Köprüsü’nde ne yaptılar? Pankart asmaya yeltendiler ve bunların üstelik polisimize de orada nasıl zulmettiğini görenleriniz ekranda olmuştur. Hatta vurmaya kalkanlar bunların içinden olmuştur. Ve bunlar malum partinin parlamentodaki uzantılarının ta kendisi. Bu milletin polisine el kaldırandan milletvekili olmaz. Bunların parlamentoda da yeri olmaz. Bunların da bir an önce parlamentodan silinip atılmasının adımlarının atılması lazım. Bunun adı demokrasi olmaz. Demokrasinin sınırları bir yere kadar. Kalkıp bu ülkenin güvenliğini temin için çalışan, gayret eden polise orada kalkıp vuracaksın, yere indireceksin. Neymiş? Orada sen, izinsiz köprüye pankart asacaksın. Bu pankartı sana astırmamaya, görevini yapmaya çalışan polisimize bu tür saygısızlığı yapan, bundan milletvekili olmaz.”

“GEZİ KALKIŞMASININ ÜZERİNİ HİÇBİR SÜSLÜ CÜMLE ÖRTEMEZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gezi olaylarında sokakların ateşe verildiğini, devletin otobüslerinin, vatandaşların dükkânının yakıldığını ifade ederek, “Bütün bunlar olurken, bunları savunan zihniyetten hiçbir şey olmaz. Polis araçlarımız, camilerimiz yakıldı. Bu kendini bilmezler tarafından işgal edildi” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gezi vandalizminin Türkiye’ye doğrudan maliyetinin 1,5 milyar dolardan fazla olduğunu, Türkiye ekonomisine verdiği toplam zararın ise yüzlerce milyar doları bulduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim Gezi olayları konusundaki öfkemizin sebebi kişisel değil, ülkemizin ve milletimizin hâlâ ödediği ağır faturaların önümüze sürülmeye başlandığı ilk hadise, hâlen mücadelesini verdiğimiz siyasi ve ekonomik tuzakların pervasızca ilk sergilendiği yer olmasıdır. Türkiye’ye, Türk milletine, Türk demokrasisine ve ülkemizin vizyon projelerine karşı aleni bir saldırı olan Gezi kalkışmasının üzerini hiçbir süslü cümle örtemez. Hiçbir güzelleme bir ay boyunca sokaklarda sahnelenen eşkıyalığı, yağmacılığı, kundakçılığı, hakareti, küfrü, tacizi kapatamaz. Hiçbir romantikleşme çabası insanımızın malına, mülküne iffetine saldıran güruhun gerçek yüzünü gizleyemez, aklayamaz” ifadelerini kullandı.

17-25 Aralık girişimi ve 15 Temmuz ihanetiyle Gezi kalkışması arasında amaç olarak zerre kadar fark olmadığının, çukur eylemleriyle de Gezi olayları arasında niyet olarak bir fark bulunmadığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gezi olaylarının tıpkı 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat gibi “demokrasiyi hedef alan bir vesayet girişimi” olarak milletin zihnine kaydolduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “CHP ve ‘Gezi’ci ortaklarının feveranları, yalanlar üzerine kurdukları sahte tarih anlatımları, bu gerçeği asla değiştirmeyecektir. İşte biz bunun Gezi olaylarında haftalarca sokakları mesken tutarak, her türlü çirkefliği sergileyenlere hak ettikleri teşhisi koyduk. Onların meşrebinde bu söz neye karşılık geliyor onu bilmiyoruz ama bizim neyi kastettiğimiz gayet açıktır” diye konuştu.

“MİLLETİMİZ GEZİ OLAYLARINA NASIL BAKIYORSA BİZ DE AYNI PENCEREDEN BAKIYORUZ”

Bugüne kadar hep milletin diliyle konuştuklarını, mukaddesata hürmetsizlik edenlere, milletin hakkına, hukukuna, onuruna el uzatanlara özellikle tavizsiz davrandıklarını, bugün de aynı hassasiyetlerle hareket ettiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Milletimiz Gezi olaylarına nasıl bakıyorsa biz de aynı pencereden bakıyoruz. Milletimiz ‘Gezici’leri nasıl tanımlıyorsa biz de aynı sıfatları kullanıyoruz. Gezi kalkışmasına öncülük eden elebaşlarını, sokaklarımızı ateşe veren vandalları, polisimize kurşun sıkan, molotof atan şehir eşkıyalarını, esnafımızın malına, mülküne zarar veren yağmacıları, ibadethanelerimizi bira kutularıyla kirleten mülevvesleri, vizyon projelerimizi engellemeye çalışan emperyalist iş birlikçilerini, aziz milletimizin özellikle iradesine kasteden darbe heveslilerini bu millet dokuz yıldır nasıl tarif ediyorsa biz de aynı şekilde tarif ediyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bay Kemal ve şürekâsı ne derse desin, vandala vandal, haine hain, çapulcuya çapulcu demekten geri durmayacağız. Kendi muhayyilelerindeki çarpıklıklardan hareketle bize ahlak, edep, tevazu dersi vermeye yeltenen kifayetsizlere sesleniyorum; siz gidin önce aynaya bir bakın, bize laf söylemeden önce gidin kirli geçmişinizle bir hesaplaşın. Bizim kadınlara alçakça hakaret eden belediye başkanlarını koruyan karakter fukaralarından alacak ahlak dersimiz yoktur. Bizim şehit bacısına ağız dolusu küfürler savuran terbiyesizlere kol kanat gerenlerden öğrenecek saygı dersimiz de yoktur. Bizim sapık ideolojilerin, sapkın ilişki biçimlerinin avukatlığını yapanlardan alacak edep dersimiz de yoktur. Parti teşkilatlarındaki sayısız taciz, tecavüz, hırsızlık, arsızlık vakasının üstünü örtenler bize erdemden, edepten, etikten bahsedemezler. Ahlaklı, sorumlu, seviyeli siyaset yapma konusunda bunların hiçbiri AK Parti’nin eline su dökemez.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Buradan tüm kardeşlerime sesleniyorum; kendi ahlaksızlıkları ve hırsızlıklarını perdelemek için partimize höykürenlerin ağızlarının payını vermek, hadlerini bildirmek, milletimize karşı sorumluluğumuzun bir gereğidir. Asıl bu sorumluluğu yerine getirmezsek boynumuz bükük gezmek mecburiyetinde kalırız. Gücünü milletinden değil de ülkesinin hasımlarından, ülkesine yöneltilmiş namlulardan, ülkesini ısırmaya çalışan yılanlardan alanlara meydanı bırakmadık, bırakmayacağız” diye konuştu.

“BİZ BAŞKALARIYLA DEĞİL KENDİMİZLE, BAŞKALARININ DEĞİL KENDİMİZİN KOYDUĞU ÇITAYLA YARIŞIYORUZ”

Meşruiyetini millî iradeden değil, küresel medyanın karanlık araçlarından, sosyal medyanın kirli mecralarından, kökeni ve meşrebi meçhul tiplerin yaygaralarından alanlara “eyvallah” etmediklerinin ve etmeyeceklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Unutmayın, davası hak olanın yardımcısı Allah’tır, hak olan davada zafer muhakkaktır. Biz başkalarıyla değil kendimizle, başkalarının değil kendimizin koyduğu çıtayla yarışıyoruz. Yaptığımız iyi ve hayırlı işlerle, sergilediğimiz onurlu duruşla, kurduğumuz güçlü bağlarla milletimizin gönlündeki yerimizi kaybetmediğimiz sürece kimse bize rakip olamaz, kimse bizi Allah’ın izniyle alt edemez. Muhalefet diye karşımıza çıkanların altısını toplasanız bırakınız bu fakiri, şu salondaki herhangi bir arkadaşımın tırnağı etmez. Hiç merak etmeyin, daha cumhurbaşkanı adayını belirleyemeyen, daha milletin karşısına tüm aktörleriyle çıkamayan, daha birbirlerine güvenemeyen, daha tahayyül düzeyinde bile ülkenin idare yönteminde anlaşamayan, temel hizmet alanları ile ilgili herhangi bir projesi olmayan, dış politikayla ilgili vizyon ortaya koyamayan velhasıl daha gerçekte kim olduklarını, niçin bir araya geldiklerini, seçimden sonra ne yapacaklarını anlatamayanlara milletimiz itibar etmez.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Er meydanını inleten cazgırın sesidir ama günün sonunda oradan omuzlar üstünde ayrılan başpehlivandır. Allah’ın yardımı, milletimizin desteğiyle siyaset meydanının başpehlivanı 20 yıldır biziz. İnşallah 2023’te de yine biz olacağız. Yeter ki hep birlikte üzerimize düşenleri hakkıyla yerine getirelim” diye konuştu.

AK Parti’nin tüm mensuplarıyla her kesimden vatandaşa ulaşıp yaptıkları ve yapacaklarını anlatmasının, birlik, beraberlik, kardeşlik içinde var güçle ve hasbi bir şekilde çalışmasının önemine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet” diyerek Türkiye’nin beka mücadelesinden taviz vermeme çağrısında bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Nasıl Türkiye’nin asırlık demokrasi ve kalkınma sorunlarını AK Parti çözmüşse bugünkü sıkıntıları da çözecek ülkemizi hedeflerine, vizyonlarına kavuşturacak olan da yine AK Parti’dir” şeklinde konuştu.

“NATO TERÖR GÜVENLİĞİ SAĞLAYACAK BİR TEŞKİLAT DEĞİLDİR”

Bunu alelade bir siyasi argüman, sıradan bir siyasi söylem, genel geçer bir siyasi taktik olarak ifade etmediklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Eser ve hizmet siyasetimizle, ülkemize kazandırdıklarımızı referans alarak tüm kalbimizle Türkiye’nin mevcut sorunlarını çözeceğimizi söylüyoruz. Ülkemizin bugün yaşadığı sıkıntılarla, bizden önceki dönemlerde yaşadığı krizler arasında şöyle temel bir fark vardır; eskiden dünyada işler yolunda giderken biz krizleri kendi kendimize çıkartır ve bedel öderdik. Şimdiyse dünya derin bir krizin içinden geçerken biz hem bunu en az kayıpla atlatmanın hem de en büyük kazançla sonraki döneme ulaştırmanın hesabını yapıyoruz. Mesela 2008-2009 küresel finans krizinde, Kovid-19 salgınında bunu yaşadık. Ukrayna-Rusya Savaşı’nın tetiklediği küresel güvenlik ve ekonomi krizinde bunu yine yaşıyoruz. Dünya güvenlik ve ekonomi mimarisi yeni baştan yapılanırken Türkiye her alanda farkını ve gücünü ortaya koyuyor.”

Türkiye’nin NATO içindeki konumunun önemini, genişleme politikalarındaki ilkeli yaklaşımıyla herkese tekrar hatırlattıklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “NATO içinde İsveç, Finlandiya konusunda açık ve net konuşuyorum, dün NATO Genel Sekreteri’yle de bunları konuştum. Bir defa şunu tüm dünyanın, birinci derecede NATO ülkelerinin bilmesi lazım; NATO terör güvenliği sağlayacak bir teşkilat değildir. Şu anda İsveç’te, Finlandiya’da terör örgütleri cirit atarken, terör örgütünün başının posterlerini ellerinde taşırlarken, İsveç, Finlandiya, Alman, Fransız, Hollanda polisinin güvencesi altında bunu yaparken, Türkiye aleyhinde bütün bu kampanyalar yürütülürken, komşumuz Yunanistan, 5 artı 4, 9 tane Amerikan üssünün kurulmasına müsaade ederken ve yine Yunanistan’da terör örgütleri cirit atarken kimse bizden aynı yanlışa düşmemizi beklemesin.”

Petrol fiyatlarının iki, üç kat arttığı bir dönemden geçildiğine, dünyada neyin nereye geldiğinin herkes tarafından yakından takip edildiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ücretliler başta olmak üzere, her kesimden vatandaşımızın gelirlerini artırarak, aradaki farkı kapatacak programları hazırlıyoruz. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat bütün bunlarla beraber inşallah bu yılsonuna çok daha farklı, çok daha güçlü bir şekilde gireceğiz. Bundan kimsenin endişesi olmasın” açıklamasında bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, vesayetle, terör örgütleriyle zor bir mücadele verildiğini ama Gabar’da, Cudi’de, Tendürek’te, Bestler Dereler’de terör örgütlerini silip süpürüp, inlerinde yok ettiklerini vurgulayarak şunları kaydetti: “Şu anda mücadelemiz buralarda sürüyor. Allah’ın izniyle nasıl bu işi başardıysak, nasıl güneyimizdeki sınırdan 30 kilometre içeriye doğru… Bunu bir defa bilecekler, buralar bizim güvenlik alanımız. Bu güvenlik alanında artık rahatsız edilmek istemiyoruz, bunun adımlarını da hazırlanmak suretiyle atıyoruz ve atacağız.”

Previous ArticleNext Article

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız” Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız” için yorumlar kapalı 244670

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ile Güçlenen, Türkiye’ye Güç Veren Kadınlar Programı’nda yaptığı konuşmada, “Geçmişte yaşadıklarımızdan ders alarak her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız. Türkiye Yüzyılı’nın hazırlıklarını ‘Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye’ ekseninde yürütüyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen Türkiye ile Güçlenen, Türkiye’ye Güç Veren Kadınlar Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” vesilesiyle bu programda olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyduğunu söyledi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı ile ekibine ve programa katkı veren herkese teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin ve tüm dünya kadınlarının ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü tebrik ediyor, 8 Mart’ın barışa, dostluğa, kardeşliğe, dayanışmaya vesile olmasını diliyorum. Bu anlamlı gün münasebetiyle Filistin ve Gazze’nin yüreği yaralı kadınları başta olmak üzere gönül coğrafyamızın dört bir yanındaki onurlu ve kahraman kadınlara en kalbi selam ve muhabbetlerimi gönderiyorum. Buradan dünyanın tüm emekçi kadınlarını, mazlum kadınlarını, mağdur kadınlarını yürekten selamlıyorum. Vatanımız, bayrağımız, bağımsızlığımız için canlarını ortaya koyan ülkemizin tüm yiğit kadınlarını rahmetle yâd ediyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehitlerin her biri birer metanet abidesi olan anne ve babalarına, geride boynu bükük, gözü yaşlı, kalbi mahzun bıraktıkları eşlerine ve öksüzlerine Mevla’dan sabırlar dilediğini ifade etti.

Ülkedeki 81 vilayetin tamamında 922 ilçenin her birinde anne, eş, kardeş ve evlat olarak hayata anlam katan kadınlara özellikle şükranlarını sunduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yine 8 Mart vesilesiyle vatana, millete, ümmete ve tüm insanlığa hayırlı evlatlar yetiştirebilmek için ömürlerini harcayan, elleri öpülesi annelerimize özellikle teşekkürlerimi ifade ediyorum. Kendi merhum anneciğim başta olmak üzere vefat eden annelerin hepsine Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlıklı, hayırlı ömürler niyaz ediyorum. Son olarak eşimin ve sevgili kızlarımın da 8 Mart Kadınlar Günü’nü gönülden tebrik ediyor, bu anlamlı günün tüm kadınlar için hayırlı olmasını, hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.

“YILIN KALAN 364 GÜNÜ DE KADINLARIN GÜNÜDÜR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 gün sonra seçimin gerçekleştirileceğini, sandıklara gidileceğini, belediye başkanlığından meclis üyeliklerine ve muhtarlıklara kadar her kademede kadın adayların seçimlere yoğun ilgi gösterdiğini gördüklerini belirtti.

Siyasete kadın elinin değmesini daima desteklemiş, siyasi hayatı boyunca kadınlarla beraber yol yürümüş biri olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri’ne hazırlanan tüm kadın belediye başkan adaylarını, meclis üyesi adaylarını, muhtar adaylarını selamlıyor, kendilerine şimdiden başarılar diliyorum. Tabii burada bir hususu vurgulamayı özellikle görev addediyorum. Sadece 8 Mart değil, yılın kalan 364 günü de esasen kadınların günüdür, öyle olmalıdır. Kadınların şahsi hayatımızın yanı sıra devletimiz, milletimiz ve insanlığa yaptığı katkılar, yılda sadece bir güne hapsedilemeyecek kadar büyüktür, önemlidir, kıymetlidir. Bizim nazarımızda, 8 Mart’ı diğer günlerden ayıran yegâne husus, hayatı paylaştığımız kadınlara olan minnettarlığımızı, şu an olduğu gibi çeşitli programlarla ifade etmemize vesile olmasıdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 8 Mart’ı aracı kılarak, devletin kadınlara yönelik politikalarını gözden geçirdiklerini, nerede bir eksik, nerede bir sorun tespit ederlerse onu gidermeye çalıştıklarını söyledi.

Kendilerini bugüne kadar asla sloganlara hapsetmediklerini, kadın politikalarında her zaman en idealin, en iyinin, ülke, millet ve kadınlar için en hayırlı olanın peşinden koştuklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla kadınlarla buluşmalarında şiddetin önlenmesinden kadının güçlendirilmesine, istihdamdan hak ve özgürlüklere kadar geniş bir yelpazede yeni projeler, programlar, stratejik belgeleri açıkladıklarını belirtti.

“AMACIMIZ SIRASIYLA KADINI, AİLEYİ VE ÜLKEMİZİ GÜÇLENDİRMEKTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların insan onuruna yakışan bir hayat sürmeleri, her alanda daha aktif rol almaları, hak, fırsat ve imkânlardan adil bir şekilde faydalanmaları için ne gerekiyorsa yaptıklarını ve yapacaklarını vurgulayarak, destek mekanizmalarıyla reform paketleriyle yenilikçi uygulamalarla kadının ekonomik ve sosyal statüsünü güçlendirmeye gayret ettiklerini dile getirdi.

Bunun en son örneğinin, Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2024-2028 yılları arasını kapsayan Strateji Belgemiz, 5 ana sütun üzerinde yükselmektedir. Aile Bakanı’mızın şahsında 5 temel amaç, 20 strateji, 83 faaliyetten oluşan bu belgenin hazırlanmasında emeği geçenleri tebrik ediyorum. Kamu kurumlarımızın yanı sıra özel sektörümüzün, iş dünyamızın ve sivil toplum kuruluşlarımızın da belgenin layıkıyla hayata geçirilmesi için üzerlerine düşen görevleri yapacaklarına inanıyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet’in ilk asrını tamamlayıp Türkiye Yüzyılı vizyonuyla ikinci asrına yelken açtıklarını anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçmişte yaşadıklarımızdan ders alarak her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız. Türkiye Yüzyılı’nın hazırlıklarını ‘Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye’ ekseninde yürütüyoruz. Amacımız sırasıyla kadını, aileyi ve ülkemizi güçlendirmektir. Burada bir hususu özellikle ifade etmek isterim; biliyorsunuz bizim inancımızda ve kültürümüzde aile toplumun temel direğidir. Yeryüzüne indirilen ilk insanlar olan Hazreti Adem aleyhissalatü vesselam ve Hazreti Havva validemiz aynı zamanda ilk ailedir. Hazreti Adem ve Hazreti Havva ile başlayan aile kurumu tarih boyunca insanı insan yapan değerlerin yaşatılmasına, yeni nesillere aktarılmasına imkan sağlamıştır.”

“GÜÇLÜ AİLE SADECE MİLLET VE DEVLET OLARAK BEKAMIZIN DEĞİL, AYNI ZAMANDA GELECEĞİMİZİN DE GARANTİSİDİR”

Ailenin, bireyleri ayakta tuttuğunu, toplumu yozlaşmalara karşı koruduğunu, iyi, güzel ve doğru olanın yaşayarak öğretilmesini temin ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, aile kavramıyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Şurası tartışmasız bir gerçektir ki aile ne kadar güçlüyse bireyler ve toplum da o derece güçlü, muhkem ve diri olmuştur. Aynı şekilde ailenin zayıfladığı, aile kurumunun yara aldığı dönemlerde kadın, erkek, çocuk fark etmeksizin tüm bireyler de kötüye gitmiş, toplum kan kaybetmiş, zafiyet yaşamıştır. Bu bakımdan, güçlü aile sadece millet ve devlet olarak bekamızın değil, aynı zamanda geleceğimizin de garantisidir. Güçlü ailenin ilk ve en önemli şartı ise hiç şüphesiz güçlü kadındır. Hâl böyleyken aile ile kadını ayıran, kadını ailenin karşısına yerleştiren, kadın ve aile arasında duvarlar ören her türlü yaklaşımı reddediyoruz. Farklı ambalajlar içinde toplumumuza sunulan bu tür bakış açılarını sadece milletimizin değil tüm insanlığın istikbali adına tehlikeli buluyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de aile kavramına karşı alerjisi olan bir kesimin eskiden beri olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: “Bunlar, modernleşme ve Batılılaşma iddiasıyla aile mefhumuna karşı âdeta savaş ilan etmiş durumdalar. Öyle bozuk bir bakış açısından bahsediyoruz ki Bakanlığımızın adında yer alan ‘aile’ kavramından bile rahatsız oluyorlar. Bunların bir başka özelliği de lafa gelince özgürlüğü, demokrasiyi, insan hak ve hukukunu kimseye bırakmamalarıdır. Ama kendi kalıplarına uymayan herkesi ötekileştirenler de yine bunlardır. Sorsanız, ‘Kadın haklarını savunuyoruz’ derler. Fakat 28 Şubatvari vesayet dönemlerinde kadınların eğitim, çalışma ve siyasi temsil haklarının gasbedilmesine aleni destek verirler. Kadının ve ailenin en büyük düşmanı olan ‘cinsiyetsizleştirme politikaları’na karşı tek bir cümle kurmazlar.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı şekilde, kendileriyle aynı ideolojik kabileye mensup bazı kibirli siyasetçilerin başımızın tacı olan ev hanımlarını aşağılaması, ev kadınlarını hor, hakir görmesi karşısında gıklarını dahi çıkarmazlar. Kendi mahallelerindeki kadına yönelik tacizleri, şiddeti, ayrımcılığı, haksız uygulamaları asla gündeme getirmezler. Yani, söz konusu gerçekten kadınların temsil, eğitim, çalışma ve kamusal alanda özgürce var olma hakları olunca bunlar ya yasakçılığın ya da çifte standardın yanında saf tutarlar” dedi.

“TÜRKİYE OLARAK KENDİ DURUŞUMUZU SERGİLİYOR, MÜCADELEMİZİ KARARLILIKLA YÜRÜTÜYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bahsettiği ikircikli tablonun sadece Türkiye için değil, dünyadaki pek çok kuruluş için de geçerli olduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Soruyorum sizlere, dünyada ‘kadın hakları’ diye ortalığı ayağa kaldıranların, 7 Ekim’den beri Filistin’de katledilen, çoğu kadın ve çocuk 32 bini aşkın masum için seslerini yükselttiklerini sizler hiç duydunuz mu? İnsanlığın geri kalanına sürekli hak hukuk dersi verenlerin İsrail’in soykırım politikaları karşısında harekete geçtiğini hiç gördünüz mü? Ülkelere basın özgürlüğü karnesi düzenleyenlerin İsrail’in katlettiği 100’ü aşkın gazeteciyle ilgili tepkilerine şahit oldunuz mu? Son raporunda Türkiye’yi eleştiren Avrupa Konseyi’nden ve diğer Avrupa Birliği (AB) kurumlarından bugüne kadar İsrail’e gizli açık destek dışında bir beyan işittiniz mi?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Peki, Suriye’den Filistin’e kadar hemen burunlarının dibindeki bölgelerde on binlerce kadın ve çocuğun vahşice katledilmesine tepkisiz kalanları diğer konularda biz nasıl ciddiye alacağız? Filistin halkının soykırıma uğramasına ses çıkarmayanların, bu katliamları görmezden gelenlerin tutarlı, etkili ve tarafsız olabilmesi mümkün mü? Elbette mümkün değil. Suriye’deki, Filistin’deki, Arakan’daki, Türkistan’daki ve diğer İslam beldelerindeki hak ihlalleri karşısında kıllarını dahi kıpırdatmayanların başkalarıyla ilgili beyanları lafügüzaf hükmündedir” diye ekledi.

Türkiye olarak diplomatik girişimlerle yardımlarla kamuoyu oluşturma çabalarıyla kendi duruşlarını sergilediklerini, mücadelelerini kararlılıkla yürüttüklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü biz onlar gibi riyakâr değiliz. İnşallah hiçbir zaman da olmayacağız” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE’Yİ TARİHİNİN EN AYDINLIK, EN ÖZGÜRLÜKÇÜ HER AÇIDAN EN GÜÇLÜ GÜNLERİNE BİRLİKTE KAVUŞTURDUK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim inancımız cenneti anaların ayakları altına sermiştir. Millet olarak tarihimiz, kadınların başarıları ve fedakârlıklarıyla örülmüştür Nene Hatun’dan Nezahat Onbaşı’ya, Şerife Bacı’dan Kara Fatma’ya kadar nice kadın kahramanlarımızın mücadelesini biz nasıl unutabiliriz? Bölücü terör örgütü tarafından şehit edilen Aybüke Yalçın öğretmenin ve daha nice kahramanımızın fedakârlıklarını nasıl yok sayabiliriz? 15 Temmuz gecesi ellerinde bayraklarla tanklara ve darbeci hainlere meydan okuyan kadınların cesaretlerini biz nasıl görmezden geliriz? Son 21 yılda yazılan başarı destanından kadınların emeğini, alın terini, katkısını, çabasını nasıl inkâr edebiliriz?” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şayet ekonomiden eğitime, güvenlikten tarıma, demokrasiden hak ve özgürlüklere varıncaya kadar her alanda ortada göz kamaştıran bir başarı varsa burada en az erkekler kadar kadınların da katkısı ve emeğinin olduğunu vurguladı.

Önlerine çıkartılan engellerden, hayatlarına kast etmeye varan saldırıların üstesinden hep kadınların desteğiyle geldiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Yürek yüreğe, omuz omuza verdik. Türkiye’yi tarihinin en aydınlık, en özgürlükçü her açıdan en güçlü günlerine birlikte kavuşturduk. Her kim, kadın hakları konusunda eski Türkiye’den övgüyle bahsediyorsa biliniz ki sizlerin mücadelesine kara çalıyor demektir. Çünkü hiçbir şey kolay olmadı, kolay elde edilmedi. 28 Şubat’ın karanlığından çıkmak öyle zahmetsiz, çilesiz olmadı. Sizler bugünkü haklarınızı üniversite kapılarında gözyaşı dökerek, sırf kıyafetinizden dolayı işinizden ayrılmak zorunda kalarak baskıya uğrasanız bile hukuk ve demokrasi içinde hareket ederek, gerektiğinde 15 Temmuz gecesi olduğu gibi darbecilere cesaretle meydan okuyarak yani hep mücadele ile elde ettiniz. Ne olursa olsun, yılmadınız. Geri adım atmadınız. Böylece siyasetten akademiye, bürokrasiden iş dünyasına, spordan sanata farklı alanlarda özgürce var oldunuz, başarıdan başarıya koştunuz. Biz de sizlerin bu asil ve zorlu mücadelenize sahip çıktık. Elimizdeki tüm imkânlarla sizlere destek olduk.”

“PEK ÇOK ALANDA TARİHÎ NİTELİKTE ADIMLAR ATTIK”

Kadının statüsünün güçlendirilmesi, kadınların önündeki engellerin kaldırılması, kadınlara iş, eğitim, temsil ve diğer alanlarda destek verilmesi hususlarında neler yapıldığını en iyi kadınların bildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başörtüsüne özgürlük başta olmak üzere kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapılmasını anayasa kuralı hâline getirdik. ŞÖNİM, kadın konuk evi, KADES, elektronik kelepçe gibi uygulamaları hayata geçirdik. Aile içi şiddeti şikâyete tabii olmaktan çıkardık. Daha pek çok alanda tarihî nitelikte adımlar attık. Bu çabalarımız neticesinde de en az bir eğitim düzeyini tamamlama oranı kadınlarda yüzde 70’lerden yüzde 90’lar seviyesine ulaştı” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Karar alma mekanizmalarında kadın temsil oranı 4-5 kat arttı. İstihdamdaki kadın sayısı 6 milyondan 10,5 milyona çıktı. Covid-19 salgını döneminde eşim Emine Erdoğan’ın liderliğinde başlatılan destek paketiyle, kadın girişimcilerimizin yanında olduğumuzu gösterdik. Bu kapsamda Halk Bankamız aracılığıyla son 3 yılda 220 bin kadın girişimcimize 60 milyar lira finansal destekte bulunduk. Daha bunun gibi burada saymaya kalksak nice reformu, hayal dahi edilemeyen atılımları son 21 yılda sizlerle beraber hayata geçirdik.”

“SİYASİ HAYATIMIZIN HİÇBİR SAFHASINDA KİMSENİN HAYAT TARZINA KARIŞMADIK”

Bu süreçlerde bir sürü asılsız ithamla, iftira ile saldırıyla da karşılaştıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, attıkları her adımın itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kadınlar arasındaki ayrımcılığa son veren reformlarımız bile hedef alındı. Bizi itham edenlerin aslında kendilerinin yasakçı ve baskıcı olduğunu, geride bıraktığımız 21 yıllık dönemde defalarca tecrübe ettik. Kadınlar konusunda aleyhimizde yürütülen onca propagandaya rağmen siyasi hayatımızın hiçbir safhasında kimsenin hayat tarzına karışmadık” diye konuştu.

Hem belediye başkanlığı hem de 21 yıllık iktidarlıkları döneminde bu tavırlarının aksine tek bir örnek gösterilemeyeceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün de aynı çevrelerin raf ömrü dolmuş söylemlerle kadınları tekrar korkutmaya çalıştığını üzülerek müşahede ediyoruz. Nefes alamayacaksınız, şu gelecek, bu olacak diyerek tamamı yalan, tamamı hezeyan ürünü ifadelerle güya kadınları kendilerine oy vermeye ikna edebileceklerini sanıyorlar. Aynı korku siyasetine 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde de başvurmuşlar ama milletin ve kadınların feraseti karşısında hezimete uğramışlardır. Biz kadınların haklarını kısıtlayıcı hiçbir adım atmadık ama bizi itham edenlerin ellerine güç geçtiğinde kadınlara nasıl hakaret ettiklerini, fiziki saldırıda bulunduklarını hep birlikte gördük, görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların 31 Mart’ta bir kez daha korku siyasetini ellerinin tersiyle iteceklerine yürekten inandığını ifade ederek, 31 Mart’ta İstanbul başta olmak üzere tüm şehirlerde kadınlardan yine güçlü destek beklediklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödüle layık görülen kadınları kutlayarak Türkiye’ye güç veren kadınlara teşekkürlerini iletti.

“Ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık” “Ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık” için yorumlar kapalı 120790

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya mitinginde yaptığı konuşmada, “Ülkemiz; Gezi olaylarından beri süren, 15 Temmuz’la daha da keskinleşen, 2018’den itibaren iyice alenileşen bölgesel ve küresel krizlerle daha da derinleşen sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Hamdolsun, önümüze hangi badire çıkarsa çıksın, ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık” dedi.

Kütahya mitinginde vatandaşlara hitap eden Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kütahya’nın, Anadolu’nun beylerbeyi olduğunu belirterek, kentin bugün de millî iradeye olan bağlılığıyla Türkiye’nin beylerbeyliğini hak ettiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen mayıs ayındaki seçim sonuçları için Kütahyalılara teşekkür ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gençler, Cumhur İttifakı’na milletvekilliğinde verdiğiniz yüzde 68 ve Cumhurbaşkanlığında şahsıma verdiğiniz yüzde 70 oranındaki destek için sizlere şükranlarımı sunuyorum. Şimdi 31 Mart’ta da aynı oyları vermeye hazır mıyız? Maşallah barekallah. Rabbim tüm Kütahyalı kardeşlerimden razı olsun. Mevla şu muhabbetimizi, şu dayanışmamızı daim eylesin. Şimdi de sizlerden Türkiye Yüzyılı belediyeciliği için, gerçek belediyecilik için destek istiyoruz. Hanımlar, bu konuda en çok size güveniyorum. Her zaman ne diyorum, kale içeriden fethedilir. Yani kaleyi sizler düşüreceksiniz. Şayet hanımlar çok iyi çalışırsa bu iş olur. Biz, kadının iradesinin üstesinden gelemeyeceği hiçbir zorluk tanımıyoruz. Öyleyse buradan, bu meydandan gerçek belediyecilik için söz veriyor musunuz? Gençler, hanımları duyuyorsunuz değil mi? Sizin de onlardan aşağı kalmamanız lazım.”

“ÜLKEMİZİN GÜVENLİĞİNE, İSTİKRARINA GÖZ DİKENLERE FIRSAT VERMEYECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’da 31 Mart seçimleri için adayları Cumhur İttifakı olarak ortak göstermediklerini hatırlatarak, “Eser ve hizmet siyasetinde yarışmak için ayrı adaylarla seçime girdik. Hayırda yarış olarak gördüğümüz bu centilmence rekabetin şehrimiz için en güzel şekilde neticelenmesini diliyorum” dedi.

Hangi partiye mensup olursa olsun Türkiye’nin her bireyinin, her Kütahyalının gönüllerinde ayrı bir yerinin olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Seçimler gelir geçer ama muhabbet baki kalır. Şu hasbilik gök kubbedeki bir hoş seda misali hep devam eder. Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi, dirliğimizi, kardeşliğimizi daim eylesin diyorum. Ülkemizin güvenliğine, istikrarına, kazanımlarına, hedeflerine göz dikenlere asla fırsat vermeyeceğiz. Bu millet, tarihine, kültürüne, inancına saldırarak sırtını terör örgütlerine dayayanlara, onlara en güzel dersi sandıklarda verdi. Şimdi beraber yol yürüyerek, hükûmette ve belediyede iktidar hülyalarına kapılanları rüyalarından uyandırmaya var mıyız? Bunu yapacağınıza ben inanıyorum.”

“TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONU ETRAFINDA KENETLENİP YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, emniyetten aldığı rakamlara göre mitinge 35 bin kişinin katıldığını aktararak, “Tabii sandıklara da bunun yansıması lazım. Kütahya’da hamdolsun böyle bir sıkıntımız inşallah yok” diye konuştu.

Şehirlerin bir kısmında yapılan kirli ittifakları takip ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “Kiminde listeler geç veriliyor. Aday isimleri sabahtan akşama sürekli değişiyor. Milletimiz de engin ferasetiyle kapalı kapılar ardında çevrilen dolapları, yapılan pazarlıkları, sahnelenen alicengiz oyunlarını çok iyi görüyor. Bugüne kadar olduğu gibi 31 Mart’ta da milletimizle omuz omuza verip, meydanı kirli ittifakların karanlık hesaplarına bırakmayacağız. Türkiye Yüzyılı vizyonu etrafında kenetlenip yolumuza devam edeceğiz. Ben hanımlara güveniyorum. Bu yolculukta Kütahya’nın da desteğini yanımızda göreceğimize yürekten inanıyorum.”

“Şimdi buradan, Millî Mücadele zaferinin ilk işaret fişeğinin atıldığı Kütahya’dan öyle bir ses verin ki, duymayan kalmasın” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “31 Mart’ta Türkiye Yüzyılı şehirleri için hazır mıyız? 31 Mart’ta Türkiye Yüzyılı şehirleri için kararlı mıyız? 31 Mart’ta gerçek belediyeciliği tercih ediyor muyuz? Bunun için seçim gününe kadar kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Kütahya’yla birlikte Türkiye haritasının tamamını Cumhur İttifakı’nın renkleriyle boyamaya var mıyız?” dedi.

Türkiye’nin Gezi olaylarından beri süren 15 Temmuz’da daha da keskinleşen, 2018’den itibaren iyice alenileşen, bölgesel ve küresel krizlerle daha da derinleşen sıkıntılı bir süreçten geçtiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Önümüze hangi badire çıkarsa çıksın ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık. Bu arada ciddi bedeller de ödedik, ödüyoruz. Millî birliğimize yönelik saldırıları bertaraf ederken yeri geldi darbecilere karşı canımız pahasına direndik yeri geldi sınırlarımıza dayanan teröristlerle boğuştuk. Cudi Dağı’nda onları mağaralara gömdük. Tendürek’te, Bestler Deresi’nde, Gabar’da gömdük ve Türkiye’de kendilerine yer bulamadılar” diye konuştu.

Hayat pahalılığıyla da mücadele edildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, en çok etkilenen kesimlerin başında emeklilerin bulunduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her ne kadar emekli maaşlarını bizden önceki dönemlerle kıyas edilemeyecek seviyelere çıkarmış olsak da gönlümüz vatandaşlarımızın hayatlarını daha iyi şartlarda sürdürmesini istiyor” ifadesini kullandı.

“HARCADIĞIMIZ HER KURUŞU, DEVLETİ VE MİLLETİYLE BİRLİKTE ÇALIŞIP KAZANMAK MECBURİYETİNDEYİZ”

Ekonominin diğer boyutlarının ötesinde hesap kitap işi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin gelirleri ve giderleri arasındaki denge tutturulamazsa tıpkı 1970’lerde ve 1990’lardaki gibi siyasi, sosyal ve ekonomik çalkantıların pençesine düşülmesinin kaçınılmaz olduğunu belirtti.

Türkiye’nin kimi ülkelerin sahip olduğu gibi karşılıksız elde ettiği gelir kaynaklarına sahip olmadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Biz harcadığımız her kuruşu, devleti ve milletiyle birlikte çalışıp kazanmak mecburiyetindeyiz. Mesela yaklaşık 11 trilyon lira giderle bağladığımız 2024 bütçemizi ele alalım. Bunun 1 trilyon liradan fazlasını deprem harcamalarına ayırdık. Devletin tüm çalışanları için yaklaşık 3 trilyon lira personel gideri var. Yatırımlar için 1,6 trilyon liraya yakın bir kaynak kullanılacak. Emekli maaşları için ayrılan miktar yaklaşık 3 trilyon liraya yakın, eğitim için 1,6 trilyon lira, sağlık için 1,6 trilyon lira, sosyal yardımlar için 500 milyar lira, mahallî idareler için 860 milyar lira tahsis edildi. Diğer kalemleri söylemiyorum bile.

En düşüğü 10 bin lira olan emekli maaşı ömrünü kendisinin ve ailesinin geçimi için harcamış vatandaşlarımız için yeterli mi? Elbette değil. Peki, emekli maaşlarını arzu ettiğimiz düzeye nasıl yükselteceğiz? Devlet ve millet olarak daha fazla çalışacak, daha çok gelir elde edecek, ortaya çıkan kazançtan da emeklilerimize hak ettikleri parayı vereceğiz.

Şimdi birileri çıkıyor emekli maaşlarına 7 bin lira, 10 bin lira seyyanen ekleyelim diyerek kendi akıllarınca emeklilerimizi tahrik ediyor. Bakınız bizim ülkemizde hâlihazırda 16 milyon emeklimiz var. Emekli maaşlarına 7 bin lira eklemek demek bütçeden yaklaşık 1,4 trilyon liralık, 10 bin lira eklemek demek 1,9 trilyon liralık bir kaynağı buraya aktarmak demektir. Mevcut maaşların tutarından söz etmiyorum. Sadece 7 bin lira veya 10 bin lira olarak ifade edilen ek artışın maliyetini anlatıyorum. Yani 2024 yılı boyunca ülkemizde tek çivi çakmasak tüm yatırım bütçesini buraya aktarsak bile bu gideri karşılamaya yetmiyor. Aynı şekilde deprem harcamalarının tamamını bu iş için kullansak yine yeterli gelmiyor. Eğitime, sağlığa, tek kuruş harcamadan her birinin tüm bütçesini buraya aktarsak ucu ucuna ya kurtarıyor ya kurtarmıyor. Askeriyle, polisiyle, eğitimcisiyle, sağlıkçısıyla tüm memuru ve işçisiyle devletin çalışanlarının yarısından fazlasına maaşlarını vermesek o zaman belki bu ilave gideri karşılayabiliriz. Burada konuştuğumuz emeklilerimizin mevcut maaşlarının maliyeti değil yapılması istenen ilave artışların tutarıdır.”

“YAPTIĞIMIZ HER İŞİN HESABINI 85 MİLYONUN TAMAMINA VERMEKLE MÜKELLEFİZ”

Seyyanen artışların emekli maaşları arasında yol açtığı adaletsizliğin farkında olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sırtında yumurta küfesi taşımayanların istedikleri gibi atıp tutabileceğini, sorumluluk makamında olmayanların her aklına eseni söyleyebildiğini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama milletin ülkeyi ve devleti yönetme görevini verdiği bizim için böyle bir durum asla söz konusu değil. Biz yaptığımız her işin hesabını 85 milyonun tamamına vermekle mükellefiz. Biz attığımız her adımı en ince detayına kadar hesaplamak zorundayız.” dedi.

Küresel ekonomik krizin dünyanın her yerinde çalışanlar ve emekliler başta olmak üzere büyük kitlelerin refah kaybına uğramasına yol açtığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin de kendi şartları çerçevesinde bu dalgadan etkilendiğini söyledi.

Tüm bunların üstüne geçen sene “asrın felaketi” olan çok büyük bir deprem yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece 6 Şubat depremlerinin ekonomiye maliyetinin 104 milyar dolar olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Buna rağmen hayat pahalılığı başta olmak üzere ekonomik dengeleri yeniden yerli yerine oturtmak için güçlü bir program uyguluyoruz. Bu yılsonundan itibaren programın olumlu sonuçlarını görmeye başlayacağız. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyüttükçe ortaya çıkan kazançtan her kesimden insanımız gibi emeklilerimiz de istifade edecek. Siz oturdukları yerden atıp tutanlara bakmayın. Onlar sadece istismar ve bozgunculuk peşinde koşuyor. Onların ne ülke ne millet ne de emeklilerimiz umurlarında. Bu ülkenin ve bu milletin asırlık meselelerini nasıl biz çözdüysek bugünkü sıkıntıların üstesinden gelecek olan da yine biziz. Milletimizden sabır ve metanet istiyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin son 21 yılının önceki dönemlerinden çok iyi olduğunu, yarınların da bugünden daha iyi olacağını belirtti.

İnsanları, karamsarlık bataklığına sürüklemek isteyenlerin tek derdinin buradan bir kaos çıkartıp ülkeyi kendilerine mecbur etmek olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendi partilerini öyle yönetiyor olabilirler ama bu millet kendi geleceği konusunda onların sinsi oyunlarına eyvallah etmez. Ne diyor üstat? ‘Yarın elbet bizim, elbet bizimdir. Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir’ Allah’ın izniyle bu tekerleği tümsekte bırakmayarak Türkiye Yüzyılı bayrağını, kör dünyanın tepesine biz dikeceğiz” diye konuştu.

KÜTAHYA’YA 101 MİLYAR LİRANIN ÜZERİNDE YATIRIM

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin nereden nereye geldiğinin en büyük ispatının şehirlere yaptıkları yatırımlar olduğunu ifade etti.

Bu kapsamda son 21 yılda Kütahya’ya 101 milyar liranın üzerinde yatırım yaptıklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimde 2 bin 900 yeni derslik inşa ettiklerini, şehre ikinci devlet üniversitesi olarak Kütahya Sağlık Üniversitesi’ni kurduklarını dile getirdi.

Gençlik ve sporda yükseköğrenim yurt yatak kapasitesini 12 bin 493’e çıkardıklarına, 61 spor tesisi inşa ettiklerine, Kütahya’ya kendine yakışacak bir stadyum kazandırmak için çalışmalara başladıklarına değinen Erdoğan, sosyal yardımlarda Kütahyalı ihtiyaç sahiplerine 2,6 milyar lira tutarında kaynak aktardıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlıkta 320 yataklı Evliya Çelebi Devlet Hastanesi başta olmak üzere toplamda 1050 yataklı 11 hastaneyle birlikte 43 sağlık tesisi inşa ettiklerini aktardı.

Toplam 610 yataklı Kütahya Şehir Hastanesinin inşasında sona geldiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, son teknik testlerini de tamamladıktan sonra hastaneyi vatandaşın hizmetine sunacaklarını bildirdi.

Şehrin ihtiyacına göre önümüzdeki dönemde 800 yataklı bir eğitim araştırma hastanesini de gündeme alabileceklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ayrıca, Domaniç Entegre İlçe Hastanemizin inşası başta olmak üzere beş sağlık tesisinin yapımına devam ediyoruz. Kütahya’da TOKİ kanalıyla 12 bin 802 konutun yapımını tamamlayıp hak sahiplerine teslim ettik. 1521 konutun yapımı sürüyor. Kütahya’da 9,2 milyon metrekare alanda kentsel dönüşüm çalışması yürütüyoruz. Şehrimizdeki altı millet bahçesi projesinden üçünü tamamlayıp hizmete sunduk, diğerleriyle ilgili çalışmalar devam ediyor. Ulaştırmada, Kütahya’da 24 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol uzunluğunu 359 kilometreye çıkardık. Abide-Simav yolunun ilk 15 kilometrelik kısmını tamamladık, kalanıyla ilgili hazırlıklara devam ediyoruz. Abide-Pazarlar ve Emet-Simav yolları ile Germiyan ve Zafertepe kavşaklarını bu sene bitiriyoruz.”

DOĞAL GAZ YATIRIMLARI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çavdarhisar-Abide, Dursunbey-Tavşanlı, Hisarcık-Gediz yollarını önümüzdeki sene tamamlayacaklarını, şehrin hem Eskişehir, Afyonkarahisar çıkışlarında trafiği rahatlatacak hem de organize sanayi bölgeleri arasındaki ulaşımı kolaylaştıracak bir yol projesini hayata geçireceklerini söyledi.

Ayrıca mevcut projenin yerine şehrin daha yakınından geçecek bir çevre yolu projesi üzerinde de çalıştıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kütahya il sınırları içindeki bütün demir yollarını yeniledik. Eskişehir-Kütahya-Balıkesir hattını elektrikli, sinyalli hâle getirip modernize ettik. Eskişehir-Antalya Hızlı Tren Hattı hayata geçtiğinde inşallah duraklarından biri de Kütahya olacak. Kütahya’ya 21 baraj ve sekiz gölet inşa ettik. Beş baraj ile bir gölet daha inşa ediyoruz. Son 21 yılda inşa ettiğimiz sulama projeleriyle Kütahya’da, 168 bin dekar zirai araziyi sulamaya açtık. Yapımı devam eden 21 sulama tesisimiz ile toplam 204 bin dekar araziyi daha sulamaya açacağız. İnşa ettiğimiz 118 adet taşkın koruma tesisiyle, Kütahya şehir merkezi ile 144 yerleşim yeri ve 11 bin dekar araziyi taşkın zararlarından koruduk. Sekiz adet dere ıslahının inşası sürüyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahyalı çiftçilere yaklaşık 16 milyar lira tutarında tarımsal hibe desteği verdiklerini ifade etti.

Kütahya’da altı yeni organize sanayi bölgesi, bir teknopark, dokuz araştırma geliştirme merkezi kurduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Biraz sonra açılışını yapacağımız seramik fabrikasıyla Kütahya’nın bu alandaki marka değerini küresel ölçekte güçlendiriyoruz. İstihdamı desteklemek için Kütahya’daki işverenlere toplam 3 milyar lirayı aşan prim teşviki verdik. Enerjide, Kütahya, Çavdarhisar, Çitgöl, Demirci, Emet, Gediz, Hisarcık, Kuruçay, Simav ve Tavşanlı’ya doğal gazı getirdik. Bu yıl içinde Eskigediz ve Seyitömer’e, 2026 yılında ise Altıntaş ve Domaniç’e doğal gaz arzı sağlamayı hedefliyoruz. Hedefimiz, en kısa sürede Kütahya’da doğal gaz olmayan ilçe ve belde kalmayacaktır.”

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, NG KÜTAHYA SERAMİK 100. YIL FABRİKALARI AÇILIŞ TÖRENİ’NE KATILDI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’daki programı kapsamında, NG Kütahya Seramik 100. Yıl Fabrikaları Açılış Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.

Nafi Güral’ın kurduğu Kütahya Seramik’in üretim yolculuğundaki 35 yılını geride bıraktığını, 8 fabrikaya ve 54 milyon metrekare üretim kapasitesine ulaştığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’da üretilen bu seramiklerin 81 vilayetin yanı sıra 5 kıtada 79 ülkeye ihraç edildiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Açılan her yeni fabrika ihracatımızda yeni bir ivme, cari açığımızın kapanmasına katkı demektir. Bugün yatırım bedeli 140 milyon avro, kapalı alanı 126 bin metrekare olan iki yeni fabrikayı daha hizmete açıyoruz. NG Kütahya Seramik 100. Yıl Fabrikaları’nın ülkemize, şehrimize, grubumuza, çalışanlarımıza hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin İtalya ve İspanya gibi bu alanda dünyanın önde gelen ülkelerinde bile olmayan gelişmiş teknolojilere sahip üretim imkânına kavuştuğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde seramik üretiminin yanı sıra turizmde de önemli yatırımları olan grubun, istihdam kapasitesinin 5 bin 750 kişiye çıkmasını da takdirle karşıladığını kaydetti.

Dijital dönüşümü fabrikalarında en üst seviyelerde uygulayan grubun su, ham madde ve ambalaj atıklarının geri kazandırılması konusunda da ileri seviyeye ulaştığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, fabrika çatılarına kurulan ve tamamı üretimde kullanılan 25 megavat gücündeki güneş enerjisi santrallerinin, yenilenebilir enerji alanında da örnek bir yaklaşıma işaret ettiğini söyledi.

“ÜLKEMİZİ DÜNYANIN ÖNDE GELEN TEDARİKÇİLERİ ARASINA ÇIKARTACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyümek mecburiyetinde olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: “Sadece kâğıt üzerinde ekonomik görünümü iyileştirmek adına yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı büyümeden asla taviz veremeyiz. Makro dengelerle ilgili sorunlarımızı sanayide, teknolojide, ticarette, tarımda, turizmde ve diğer alanlarda büyümeyi sürdürerek çözeceğiz. Dünyanın en gelişmiş, en zengin ülkelerine baktığımızda onların da istihdam ve üretim merkezli bir ekonomik işleyişi hayata geçirmeye çalıştıklarına şahit oluyoruz. Bir dönem terk ettikleri üretim, bugün gelişmiş ülkelerin en kritik yumuşak karnı hâline gelmiştir. Türkiye’yi böyle bir duruma asla düşürmeyeceğiz. Savunma sanayinden seramik sektörüne kadar her alanda tasarımıyla, üretimiyle, ihracatıyla ülkemizi dünyanın önde gelen tedarikçileri arasına çıkartacağız.”

Kütahya’nın giderek büyüyen seramik üretimi kapasitesini sadece toprağa ve kimyaya dayalı bir sektörün gelişmesi olarak görmediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’daki bu ivmenin ülkenin Türkiye Yüzyılı’na hazırlanışının işareti olduğunu belirtti.

“MİLLETİMİZE VERDİĞİMİZ HER SÖZÜ YERİNE GETİRMEK İÇİN VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞTIK, ÇABALADIK”

İkinci Dünya Savaşı sonrasında başlayıp iktidarlarına kadar devam eden dönemlerdeki siyasi ve ekonomik gecikmeler yaşanmasaydı Türkiye’nin bugün çok daha farklı bir yerde olacağını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletin sorumluluk verdiği kişiler olarak bize düşen kaçan fırsatlara bakıp hayıflanmak değil, hem eskinin kayıplarını telafi etmek hem geleceğin hedeflerini inşa etmektir. Bundan 13 sene önce 2023 hedeflerimizi açıkladığımızda birileri kendi akıllarınca bizimle dalga geçmiş, projelerimizi küçümsemişti. Yaşadığımız onca badireye rağmen 2023 hedeflerinin önemli bir kısmını hayata geçirmiş birisi olarak karşınızdayım” diye konuştu.

Şimdi de Türk milletine “Türkiye Yüzyılı” sözlerinin olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vizyonu sağlam toplumsal yapı, istikrarlı ve güçlü ekonomi, adalet ve özgürlük, Türkiye eksenli küresel dönüşüm, huzurlu ve güvenli gelecek başlıkları altında tadat ederek millete sunduklarını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, birileri gibi söz verip de sonra kulağının üzerine yatanlardan olmadıklarını belirterek, şunları paylaştı: “Milletimize verdiğimiz her sözün takipçisi olduk, her sözü yerine getirmek için var gücümüzle çalıştık, çabaladık. Eksiklerimiz elbette olmuştur ama ülkemize ve milletimize sağladığımız kazanımların büyüklüğünü kimse inkâr edemez. Artık bundan sonra milletimize karşı sorumluluğumuz Türkiye Yüzyılı bayrağını zirveye çıkarmaktır. Allah’ın izniyle Türkiye Yüzyılı’nın inşasını da tamamladıktan sonra emaneti gençlere teslim edip köşemize çekileceğiz. Bu duygularla bir kez daha fabrikaların hayırlı ve bereketli olmasını diliyoruz. Tekrarını, tekrarını bekliyoruz.”

NG Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Kütahya Porselen Sanat Evi tarafından üretilen ve ortasında ayet yazılı el sanatı porselen tabak hediye etti. Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekiler kurdeleyi keserek NG Kütahya Seramik 100. Yıl Fabrikaları’nın açılışını yaptı ve fotoğraf çektirdi.

seers cmp badge