“Demokrasi ve kalkınma mücadelemizi, ülkemize eser kazandıracak, milletimize hizmet edecek bir anlayışla hep daha ileriye taşıyacağız “Demokrasi ve kalkınma mücadelemizi, ülkemize eser kazandıracak, milletimize hizmet edecek bir anlayışla hep daha ileriye taşıyacağız için yorumlar kapalı 87900

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti 30. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı kapanış oturumunda yaptığı konuşmada, “İçeride; hiçbir vatandaşımıza kendisini sahipsiz hissettirmeyecek, insanlarımızın tamamını her alanda en ileri özgürlüklere ve hizmetlere kavuşturacak adımlar atmaya devam edeceğiz. Dışarıda; Suriye’den Irak’a, Libya’dan Karabağ’a, Balkanlardan Afrika’ya, Karadeniz’den Akdeniz’e, velhasıl mazlumun olduğu her yerde onurlu duruşumuzu koruyarak siyasetimizi yapacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kızılcahamam’da düzenlenen AK Parti 30. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı’nın kapanış oturumunda bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hamdolsun kazasız belasız bir şekilde tamamlanan LGS sınavına giren tüm öğrencilerimize tekrar başarılar diliyorum. Rabbim, evlatlarımıza emeklerinin karşılığını göstersin, aileleriyle birlikte kendilerini nice güzel, huzurlu, hayırlı günlere kavuştursun” ifadesini kullandı.

AK Parti’nin, istişareyle kurulduğunu, bugüne kadar da her seviyede ve zeminde istişare kültürünü yaşatmış bir parti olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi aralarındaki istişareleri düzenli olarak sürdürürken en büyük istişareyi de milletle yaptıklarını ifade etti.

Teşkilatlarla milletvekilleriyle belediye başkanlarıyla kesintisiz bir şekilde sürdürdükleri bu istişarelerin hem parti çalışmalarında hem de kabine faaliyetlerinde en önemli yol gösterici olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu anlayışla gerçekleştirdiğimiz oturumlarda, Meclis çalışmalarından teşkilat faaliyetlerine kadar partimizin gündemindeki hususlar hazırunla paylaşılmıştır. Güvenlik, dış politika, ekonomi, tarım, enerji gibi başlıklar altında bakanlarımızın yaptıkları kapsamlı sunumların arkadaşlarımız için bilgilendirici olduğuna inanıyorum” diye konuştu.

Kendisinin başkanlık ettiği genel değerlendirme bölümünün de yöneltilen sorular ve bunlara verilen cevaplar yanında salonda bulunanların katkılarıyla gerçekleştirildiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Parti yöneticilerimiz ve bakanlarımız kendi alanlarıyla ilgili sorulara verdikleri ayrıntılı cevaplarla toplantının en verimli şekilde yürümesini temin ettiler. Biz de gerektiğinde kendi uhdemizdeki bilgileri ve yaklaşımları siz değerli arkadaşlarımızla paylaştık. Gerek oturumlarda gerekse soru-cevap kısımlarında arkadaşlarımızın donanımları, motivasyonları ve kararlılıklarıyla 2023’e hazırlanmakta olduklarını görmekten memnuniyet duydum” şeklinde konuştu.

“BİZLERİN DOĞRULARLA KAPATMADIĞI HER BOŞLUK BİRİLERİ TARAFINDAN YALANLAR VE İFTİRALARLA DOLDURULUYOR”

Toplantıdaki bilgilendirme ve değerlendirmeler sonucunda ortaya çıkan tablonun, illerdeki teşkilat mensuplarına ve millete ciddi ve kararlı olarak aktarılmasını isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Böylece kafalardaki istifhamları ve gönüllerdeki kırgınlıkları gidererek 2023’e daha güçlü bir şekilde hazırlanabiliriz. Bizlerin doğrularla kapatmadığı her boşluğun birileri tarafından yalanlar ve iftiralarla doldurulduğunu biliyorsunuz. Ülkemizde maalesef şahsım, AK Parti, kadrolarımız ve politikalarımız hakkında söylenen her yalana inanmaya hazır bir kitle var. Bunların bir kısmı cehaletten, bir kısmı ihanetten sürekli fitne ateşini körüklemektedir. Türkiye’nin ve Türk milletinin felaketi pahasına kendilerine ikbal devşirmeye çalışanlar belki her dönemde vardı ama hiçbir zaman bu kadar hırslı ve cüretkâr değillerdi. Biz bunlarla mücadele ederken bazen üslubumuzu ve tavrımızı sertleştirmek mecburiyetinde kalıyoruz. Emin olun bu sertliğin tek sebebi, ülkemize ve milletimize karşı mesuliyetlerimizin gereğini yerine getirme kaygısıdır. Meydanı boş bulup önlerine gelen her şeyi yıkarak, karşılarına çıkan herkesi itip kakarak yol almaya çalışanlara eyvallah etmek bize yakışmaz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının bir bölümünde, İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy’un, “Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem. Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem. Biri ecdadıma saldırdı mı, hatta boğarım. Boğamazsam da hiç olmazsa yanımdan kovarım. Üç buçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam. Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam. Doğduğumdan beridir aşığım istiklale. Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale. Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum? Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum. Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim. Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim. Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım. Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu” dizelerini okudu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz de hangi bedelleri ödersek ödeyelim zalimin hasmı, mazlumun hamisi olmayı sürdüreceğiz. İçeride hiçbir vatandaşımıza kendisini sahipsiz hissettirmeyecek, insanlarımızın tamamını her alanda en ileri özgürlüklere ve hizmetlere kavuşturacak adımlar atmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dışarıda ise Suriye’den Irak’a, Libya’dan Karabağ’a, Balkanlar’dan Afrika’ya, Karadeniz’den Akdeniz’e mazlumun olduğu her yerde bu onurlu duruşlarını koruyarak siyasetlerini yapacaklarını belirtti.

“DEMOKRASİ VE KALKINMA MÜCADELEMİZİ DAHA İLERİYE TAŞIYACAĞIZ”

“Demokrasi ve kalkınma mücadelemizi ülkemize eser kazandıracak, milletimize hizmet edecek bir anlayışla hep daha ileriye taşıyacağız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Üstadın, ‘Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya.’ dediği gibi biz de hak bildiğimiz yolda mücadeleden asla geri durmayacağız. Aslını inkâr eden haramzadeler her gün bir başka kılığa bürünebilir, her gün bir başka dille konuşabilir; kimse bizden böyle bir tavır, böyle bir üslup, böyle bir kişilik sergilememizi beklemesin. Bu fakir kendini bildi bileli böyledir; değişmedim ve değişmeyeceğim. Biz Hakk’a ram olduk halka hizmet için. Çırpındık, çırpınıyoruz. Allah ömür, millet de yetki verdikçe inşallah yoluna da böyle devam edecek, böyle devam edeceğiz. AK Parti kurulduğu günden beri bu ilkelerle milletin huzuruna çıkmıştır, aynı şekilde yola devam etmekte kararlıdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adana’da düzenlenen “Bir Gençlik Şöleni”nde, AK Parti’nin milletin her kesimi gibi gençlerin de gönlünde nasıl sarsılmaz bir taht kurduğuna şahitlik ettiklerini söyledi. Pek çok partinin en büyük mitinglerinde bir araya getirebildiği insanın katbekat fazlası gençle Yeni Adana Stadı’nda buluştuklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şölen dönüşünde meydana gelen trafik kazasında yaşamını yitiren üç gence rahmet diledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, önümüzdeki seçimlerde 6 milyonu aşkın gencin ilk defa sandık başına gideceğini belirterek, gençlere ulaşacak bu tür organizasyonların, bu tür kanalların öneminin kendiliğinden ortaya çıkacağını dile getirdi.

Sosyal medyada troller vasıtasıyla oluşturulan algılara kesinlikle bakmadıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Statlara sığmayan AK Parti gençliğine bakıyoruz. İktidarımızda 20 yılımıza ulaşmamızı da halka ve Hakk’a hizmet yolunda çalışmamıza borçluyuz. İnşallah aynı hasbi ve gayretli mücadele ile daha uzun yıllar milletimizin emrinde olmayı sürdüreceğiz. Kardeşlerim, AK Parti saflarındaki herhangi bir arkadaşımızın ülkemize ve milletimize hizmet karnesi, diğer partilerin başkanları dâhil tüm mensuplarının tamamını üst üste koysanız yetişemeyeceği seviyededir” değerlendirmesinde bulundu.

“BÜYÜK VE GÜÇLÜ TÜRKİYE HEDEFLERİNDEN RAHATSIZ OLANLAR HÜKÛMETİ HEDEF ALIYOR”

Eser ve hizmet siyasetinin, AK Parti’nin kimliğinin en belirgin vasfı hâline gelmesinin boşuna olmadığını, bunun altında çok büyük emek ve çaba yattığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geçtiğimiz 20 yılda, dünyadaki büyük altyapı yatırımlarının neredeyse yarısına bizim tek başımıza imza atmamız herhâlde tesadüf olmasa gerek. Yine geçtiğimiz 20 yılda, Avrupa Birliği üyeliği konusunda ülkemize verilen sözlerin tutulmamasına rağmen demokrasi ve özgürlüklerde dünyada en büyük sessiz devrimleri gerçekleştirmemiz de herhâlde tesadüf değildir. Bugün Türkiye’nin güvenlik krizleriyle ve ekonomik sarsıntılarla boğuşan dünyada, potansiyelini en çok geliştiren ve kullanan ülke olarak öne çıkması, AK Parti’nin son 20 yılda kazandırdığı güçlü altyapı sayesindedir” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, büyük ve güçlü Türkiye hedeflerinden rahatsız olanların doğrudan kendilerini ve hükûmeti hedef almasının gerisinde, Türkiye’nin geldiği seviyeden duyulan hazımsızlığın olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti: “Akıl ve vicdan sahibi hiç kimsenin inkâr edemeyeceği bir gerçektir ki dünyada her kim bu kardeşinize saldırıyorsa aslında Türkiye’ye saldırıyor demektir. Dünyada her kim AK Parti’yi ve Cumhur İttifakı’nı kötülüyorsa aslında Türkiye’yi hedef alıyor demektir. Ülke içindeki aparatların tek yaptıkları, ellerine tutuşturulan senaryolardaki rollerini oynamaktır. İşte bunun için diyoruz ki, CHP’nin başındaki zat da onun kurduğu masanın çevresinde oturanlar da altına gizlenenler de birer kukladan ibarettir. Ama şunu çok açık net söylüyorum, biz asıl kavgamızı onların ağababalarına karşı veriyoruz. Üstelik bu kavga yeni bir kavga değil, son 2 asırdır milletimizin neredeyse her günü, bu kavganın farklı aktörler ve hadiseler üzerinden cereyan eden tezahürleri ile geçmiştir.”

Selçuklu’dan başlayarak bu toprakları millete çok gören, kendi tarih ve medeniyet tasavvurlarında açılan yaraların intikamı peşinde koşanların, Cumhuriyet döneminde de boş durmadığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, batıdan doğuya, kuzeyden güneye ülkenin dört bir yanında hâlen yaşanan sorunların köküne bakıldığında, hep bu kadim kavganın izlerinin görüleceğini söyledi.

“BİZİM YOLUMUZ, DÜN OLDUĞU GİBİ BUGÜNDE YA İSTİKLAL YA ÖLÜM YOLUDUR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tarih ve medeniyet şuuru olmayanların teslimiyeti çağdaşlık sanarak tutundukları dalların gövdesinin ulu bir çınar değil, çürük bir kabuk olduğu gerçeğini milletimiz millî mücadele ile ispatlamıştır. Bugün de aynı gafletle çürük kabuklara sarılanların akıbeti, 1919’da Samsun’da başlayıp 29 Ekim’de Ankara’da yeni devletimizin ilanıyla biten süreçteki mandacı zihniyetin akıbetinden farklı olmayacaktır. Bizim yolumuz, dün olduğu gibi bugünde ya istiklal ya ölüm yoludur. Bizim yöntemimiz dün olduğu gibi bugün de ‘hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır, o satıh tüm vatandır’ ilkesidir” şeklinde konuştu.

Hayallerinin, dün olduğu gibi bugün de millet ve devletiyle güçlü, gözü hep geleceğe dönük bir Türkiye’nin inşası olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “En zayıf, en yorgun, en bitkin zamanımızda nasıl bu anlayışla yedi düveli arkasına alanları denize döktüysek, bugün de aynı inanç ve irade ile ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştıracak, 2053 vizyonuna kavuşturacağız. Genel Başkanı’ndan sandık müşahidine kadar AK Parti ailesinin her bir ferdi işte bu şuur ve heyecanla yoluna devam etmektedir. Siyaset hayatları boyunca ülkenin ve milletin hayrına yaptıkları tek bir iş dahi olmayanların bu hissiyatı ve azmi anlamasını beklemiyoruz. Bizim isteğimiz, ‘gölge etme başka ihsan istemem’ diyen filozof misali, bunların büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasına çelme takmamaları, takozluk yapmamalıdır. Türkiye, geçmişte takoz siyasetinden, istismar siyasetinden, etnik ve inanç kökenli ayrıştırma siyasetinden çok çekti. Milletimizin bu tür kavgalar yüzünden ödediği bedellerin telafisi için 20 yıldır gece gündüz çalışıyoruz, bunun için ülkemize 20 yılda asırlık yol kat ettirdiğimizi rahmetli Özal’ın deyimiyle ‘Türkiye’ye çağ atlattığımızı’ söylüyoruz. Verdiğimiz demokrasi ve kalkınma mücadelesi, 85 milyon vatandaşımızın her birinin hayatını olumlu yönde değiştirmiş, geliştirmiş ve ilerletmiştir. Tüm bunları muhalefet adı altında hep karşımıza dikilen kifayetsiz muhterislere rağmen başardık. Bugün de onlara rağmen Türkiye’yi bölgesinin lideri, dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri hâline getirmenin mücadelesini veriyoruz. İnşallah hiç endişe etmeyin bunu da başaracağız.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgesel ve küresel gelişmeler konusunda sergilediği ilkeli tutumun dışarıda birilerini rahatsız etmesini anladıklarını söyledi.

Kendilerini asıl düşündüren konunun içeride aynı tezleri dillendirenlerin kimin nam ve hesabına çalıştığı olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki Türkiye’nin 99 yıllık cumhuriyet tarihi de bizim 20 yıllık iktidarımız da ülkemize verilip tutulmayan sözlerin çetelesini tutmakla geçmiştir. Bu konuda ülkemize haksız ithamlar yöneltenler, verdikleri sözleri yerine getirmemenin ötesinde hukuksuzluğu ve bozgunculuğu adet edinenleri de hep baş tacı yapmışlardır” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Misakımillî sınırlarından Ege’deki adalara, Yunanistan ve Fransa’nın NATO’ya yeniden dönüşünden Kıbrıs Rum kesiminin Avrupa Birliği üyeliğine kadar bunun sayısız örneği bulunduğunu belirterek, “Bunların hiçbiri verilen sözlerin tutulması değildir. Son dönemde bize NATO’nun genişlemesi konusunda esnek olmayı telkin edenlerin terör örgütleriyle ilişkilerini sorgulamaktan ısrarla kaçması kararlı duruşumuzun haklılığını ispatlamaktadır. Bu konuda muhataplarımıza deklare ettiğimiz beklentilerimiz karşılanmadan tutum değişikliğine gitmeyeceğiz” dedi.

Batı’nın kendi güvenlik ve refahını koruma üzerine kurduğu küresel yönetim sisteminin siyasi ve ekonomik boyutuyla çatırdadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birleşmiş Milletler’in ve Güvenlik Konseyi’nin reforme edilmesi konusunda yıllardır dile getirdiğimiz teklifin isabeti de yaşanan her gelişmeyle beraber tekrar tekrar görülüyor. Evet, ‘Dünya beşten büyüktür’ ve şimdi kendileri bunu söylemeye başladılar. ‘Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ni reforme edelim’ diyorlar. ‘Daimi üye, geçici üye’ artık bunun olmayacağını, olamayacağını konuşmaya başladılar. Allah ömür verirse onu da göreceğiz ve dediğimize gelecekler” değerlendirmesinde bulundu.

“TÜRKİYE EKONOMİ MODELİYLE SIKINTILI SÜRECİ ÜLKEMİZ İÇİN AVANTAJA ÇEVİRECEK ADIMLAR ATIYORUZ”

Küresel ekonominin üretim ve tedarik zincirlerindeki bozulmayla başlayıp finansal dengesizliklerle giderek genişleyen yıkıcı etkilerini yakından takip ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

“İşte Rusya-Ukrayna savaşında olduğu gibi buyurun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi herhangi bir şeyi başarabiliyor mu, herhangi bir kararı alabiliyor mu ve şu anda bütün bu olaylar karşısında Ukrayna ile ilgili verebildikleri bir karar var mı? Yok. Rusya ile ilgili var mı? Yok. Zaten olmaz ki. Niye? Rusya, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin şu anda bir üyesi. İki dudağının arasından ne çıkarsa o Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin alacağı kararı ne yapıyor, tamamıyla tersine çeviriyor. Olay bu kadar basit. Öyleyse şimdi biz her zaman söylediğimiz adımı atıyoruz, yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla büyüme esasına dayalı Türkiye ekonomi modeliyle bu sıkıntılı süreci ülkemiz için avantaja çevirecek adımları atıyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gelişmiş ülkeler bile küresel buhran karşısında kendi içlerine kapanmaya yönelirken, kendilerinin dünyaya daha çok açıldıklarını ve hedeflerinin çıtasını daha yükseğe taşıdıklarını dile getirerek, “Ülkemiz, Suriye kaynaklı düzensiz göçü 11 yıldır başarıyla yönetirken, Ukrayna savaşının ardından Avrupa’nın yaşadığı paniği ibretle takip ediyoruz. Şeytanın bile aklına gelmeyecek nice siyasi, sosyal ve ekonomik oyunla ülkemizi karıştırmaya çalışanların kendi canlarının derdine düşerken sergilediği çaresizliği istihza ile izliyoruz. Duamız, dünyanın içinden geçtiği bu kritik dönemi bir an önce geride bırakarak tüm insanlık için hayırlı dersler çıkarmış bir şekilde yoluna devam etmesidir” dedi.

Tüm bunları söylerken, insanların günlük hayatlarında yaşadıkları sıkıntıları asla hafife almadıklarını, görmezden gelmediklerini ve kulak arkası etmediklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tam tersine bir yandan küresel denklemler içinde ülkemize yol açmaya çalışırken diğer yandan da insanlarımızın üzerindeki hayat pahalılığı yükünü azaltmanın çarelerini arıyoruz. Kur ve enflasyondan kaynaklanan maliyet artışlarıyla izah edilemeyecek düzeyde fiyat artışı yaşanan her kalemi mercek altına aldık. Önümüzde konuttan otomobile, gıdadan elektroniğe, inşaat malzemelerinden tekstile uzanan bir liste var. TÜİK’in açıkladığı mayıs ayı verileri enflasyonun artık aşağı yönlü bir eğilime girdiğini göstermektedir. Petrol fiyatlarının iki üç katına, doğal gaz fiyatlarının yedi sekiz katına, kömür fiyatlarının 10 katına yükselmesinin müsebbibi biz olmadığımız gibi bu ürünleri çoğunlukla dışarıdan ithal ettiğimiz için fiyat dalgalanmalarına karşı duyarlılığımız fazladır. Sadece biz değil, bu ürünleri dışarıdan alan herkes aynı durumdadır. Piyasaların fiyatlandırma alışkanlığını değiştirmesini sağlayarak hayat pahalılığına bir sınır çekmek için çalışıyoruz. Ücretliler başta olmak üzere her kesimden vatandaşımızın gelirlerini artırarak aradaki farkı kapatacak programlar hazırlıyoruz.”

“HİÇBİR BAŞARIMIZ BİZE ALTIN TEPSİDE SUNULMADI”

Dünyanın, 2. Dünya Savaşı sonrasında yaşadığı en büyük sarsıntıdan Türkiye’yi en az kayıpla çıkarmanın güçlüğünü bildiklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Bununla birlikte vatandaşlarımıza ülkemizde bunu yapabilecek birikime, hazırlığa, iradeye sahip tek kadronun biz olduğumuzu söylüyoruz. Elini vicdanına koyan, aklını kiraya vermeyen, hırsı gözünü kör etmeyen, nefsine esir düşmemiş herkes bu hakikati kabul edecektir. Seçimlere bir yıl kala böyle bir tabloyla karşı karşıya bulunmamız işimizi elbette biraz daha zorlaştırıyor olabilir ama 20 yıllık tarihimizde bizim hiçbir işimiz kolay olmadı, hiçbir zaferimiz, hiçbir başarımız bize altın tepside sunulmadı. Biz bugünlere akrebin kıskacında yoğurularak geldik. Çalıştık, didindik, sabrettik, azmettik, Allah’a hamdolsun girdiğimiz tüm mücadelelerin hepsinden alnımızın akıyla çıktık. Bugün de aynı başarıyı göstereceğimizden şüpheniz olmasın.”

Tarımsal faaliyetlerin hem çiftçilerin ana geçim kaynağı hem 85 milyonun geleceğine güvenle bakabilmesinin garantisi olması bakımından stratejik bir sektör olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyanın en önemli tahıl tedarikçileri Rusya ve Ukrayna’nın aralarındaki savaş sebebiyle ortaya çıkan belirsizliğin, tarımda kendine özellikle yeterli olmayan ülkeleri çok ciddi şekilde tedirgin ettiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin kendine yetecek ve hatta çoğu üründe dışarıya satacak kadar üretim yapan bir ülke olduğunu, salgın döneminde bu gerçeği hiçbir gıda ürününün eksikliğini çekmeyerek, hep birlikte gördüklerini ve yaşadıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Tahıl, sebze ve meyve fiyatlarındaki dalgalanmalar üretim eksiğinden değil, bir kısmı maliyetlerin yükselmesinden, bir kısmı piyasa aktörlerinin bazılarının fırsatçılığa yönelmesinden kaynaklanıyor. Bu hususta hazırlıklarımızı tamamlamak üzere olduğumuz yeni düzenlemeleri yakında hayata geçireceğiz. Tabii gerçek ne olursa olsun, muhalefet ve mandacı ekonomistler ‘Buğday ithal ediyoruz’ yaygarasını tekrarlamaktan geri durmuyor. Buğday başta olmak üzere çeşitli ham madde kalemlerindeki yüksek ithalat rakamlarının sebebi, kendi kendine yetersizliğimiz değil, ülkemizin dünyanın en büyük gıda ihracatçılarından biri olmasıdır. Yani biz buğdayı kendi ihtiyacımız için değil, onu işleyip tüm dünyaya ürün olarak satmak için ithal ediyoruz. Bu basit gerçeği göremeyenlerin hezeyanlarıyla zihni bulunanların işlerini rahatlatacak bilgileri her fırsatta kamuoyuyla paylaşmaya özen göstermeliyiz. Hatırlarsanız, çiftçilerimize sık sık dünyadaki olumsuz gelişmelere işaret ederek, bir karış toprağı dahi boş bırakmadan ekim yapmaları tavsiyesinde bulunmuştuk. Hamdolsun yeni hasat dönemine girdiğimiz bugünlerde üretim bölgelerimizden mahsulün bereketli olduğu haberlerini alıyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin 2022 hasat döneminde yapacağı buğday ve arpa alım fiyatları ve teşvik rakamlarına ilişkin şöyle konuştu: “Bu fiyatları belirlerken, çiftçimizin karşılığını alarak üretime devam etmesi yanında, iç ve dış piyasa gelişmeleri ile arz güvenliği için ihtiyacımız olan stokların sağlanması hususlarını da dikkate aldık. Toprak Mahsulleri Ofisimiz, sert ekmeklik buğdaya bu yıl ton başına 6 bin 50 lira alım ve 1000 lira prim bedeli olmak üzere toplam 7 bin 50 lira ödeme yapacaklar. Hayırlı olsun. Ofisimizin arpa alım fiyatı ise ton başına 5 bin 500 lira alım ve 500 lira prim bedeli olmak üzere toplamda 6 bin lira olarak belirlenmiştir.

Prim ödemesinden ürününü Toprak Mahsulleri Ofisimize veren çiftçi kayıt sistemine kayıtlı üreticilerimiz yararlanabilecektir. Toprak Mahsulleri Ofisi’nin alım rakamları, diğer kamu kurum ve kuruluşları için de referans olacak, farklı fiyat uygulamalarına gidilmeyecektir. Üreticilerimiz Toprak Mahsulleri Ofisi, hububat alım primine ilave olarak Tarım ve Orman Bakanlığımızca ödenecek olan mazot, gübre, sertifikalı tohum ve fark ödemesi desteklerini almaya devam edecektir. Destek bizden, gayret sizden, bereketi de Allah’tan diyerek, yeni hasat döneminin ve açıkladığımız alım fiyatlarının çiftçilerimize, milletimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.”

3600 EK GÖSTERGE HAZIRLIKLARI

Uzunca bir süredir, çalışan ve emekli memurlarla ilgili 3600 ek gösterge hazırlığı yürüttüklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, nihayet bu çalışmayı tamamladıklarını ve Meclisin takdirine sunma safhasına getirdiklerini bildirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yarınki Kabine Toplantımızın ardından yapacağımız Millete Sesleniş konuşmamızda bu hazırlığı detaylarıyla anlatacağım. Bugün burada sadece daha önce söz verdiğimiz 4 meslek grubunu değil 5 milyonu aşkın memurumuzun ve emeklilerin tamamını ilgilendiren bir formülle bu meseleyi çözdüğümüzün müjdesini paylaşmak istiyorum” ifadelerini kullandı.

Kuruluşundan bugüne AK Parti’nin çatısı altında emek veren herkesi şükranla yâd eden, ebedi âleme irtihal edenlere Allah’tan rahmet dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, hâlen parti kademelerinde görev üstlenenlere başarılar temenni etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Unutmayın sizler bu ülkede siyaseti merkezi ve çevresiyle yeniden inşa etmiş, demokrasi ve kalkınma atılımlarıyla 20 yılda asırlık işler yapmış, milletin iradesinin üstünde irade olmayacağını darbecilere göstermiş, tarihimizin en köklü yönetim reformunu gerçekleştirmiş, yedi düvel bir araya gelse de diz çöktürememiş bir partinin mensuplarısınız, bir kadronun parçasısınız. Bu ekip için 2023 seçimleri elbette yeni bir sınamadır, ama daha önce 15 tanesini zaferle neticelendirdiğimiz bir sınamadır. Her birinize, 2023’e kadar üzerinize düşenleri hakkıyla yaparak, partimizi bir kez daha sandıktan birinci çıkartacağınıza tüm kalbimle güveniyorum. İstişare ve Değerlendirme Toplantımızın 30’uncusunun bu doğrultuda yeni bir seferberliğin ilk adımı olmasını diliyorum.”

Previous ArticleNext Article

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız” Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız” için yorumlar kapalı 244670

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ile Güçlenen, Türkiye’ye Güç Veren Kadınlar Programı’nda yaptığı konuşmada, “Geçmişte yaşadıklarımızdan ders alarak her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız. Türkiye Yüzyılı’nın hazırlıklarını ‘Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye’ ekseninde yürütüyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen Türkiye ile Güçlenen, Türkiye’ye Güç Veren Kadınlar Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” vesilesiyle bu programda olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyduğunu söyledi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı ile ekibine ve programa katkı veren herkese teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin ve tüm dünya kadınlarının ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü tebrik ediyor, 8 Mart’ın barışa, dostluğa, kardeşliğe, dayanışmaya vesile olmasını diliyorum. Bu anlamlı gün münasebetiyle Filistin ve Gazze’nin yüreği yaralı kadınları başta olmak üzere gönül coğrafyamızın dört bir yanındaki onurlu ve kahraman kadınlara en kalbi selam ve muhabbetlerimi gönderiyorum. Buradan dünyanın tüm emekçi kadınlarını, mazlum kadınlarını, mağdur kadınlarını yürekten selamlıyorum. Vatanımız, bayrağımız, bağımsızlığımız için canlarını ortaya koyan ülkemizin tüm yiğit kadınlarını rahmetle yâd ediyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehitlerin her biri birer metanet abidesi olan anne ve babalarına, geride boynu bükük, gözü yaşlı, kalbi mahzun bıraktıkları eşlerine ve öksüzlerine Mevla’dan sabırlar dilediğini ifade etti.

Ülkedeki 81 vilayetin tamamında 922 ilçenin her birinde anne, eş, kardeş ve evlat olarak hayata anlam katan kadınlara özellikle şükranlarını sunduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yine 8 Mart vesilesiyle vatana, millete, ümmete ve tüm insanlığa hayırlı evlatlar yetiştirebilmek için ömürlerini harcayan, elleri öpülesi annelerimize özellikle teşekkürlerimi ifade ediyorum. Kendi merhum anneciğim başta olmak üzere vefat eden annelerin hepsine Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlıklı, hayırlı ömürler niyaz ediyorum. Son olarak eşimin ve sevgili kızlarımın da 8 Mart Kadınlar Günü’nü gönülden tebrik ediyor, bu anlamlı günün tüm kadınlar için hayırlı olmasını, hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.

“YILIN KALAN 364 GÜNÜ DE KADINLARIN GÜNÜDÜR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 gün sonra seçimin gerçekleştirileceğini, sandıklara gidileceğini, belediye başkanlığından meclis üyeliklerine ve muhtarlıklara kadar her kademede kadın adayların seçimlere yoğun ilgi gösterdiğini gördüklerini belirtti.

Siyasete kadın elinin değmesini daima desteklemiş, siyasi hayatı boyunca kadınlarla beraber yol yürümüş biri olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri’ne hazırlanan tüm kadın belediye başkan adaylarını, meclis üyesi adaylarını, muhtar adaylarını selamlıyor, kendilerine şimdiden başarılar diliyorum. Tabii burada bir hususu vurgulamayı özellikle görev addediyorum. Sadece 8 Mart değil, yılın kalan 364 günü de esasen kadınların günüdür, öyle olmalıdır. Kadınların şahsi hayatımızın yanı sıra devletimiz, milletimiz ve insanlığa yaptığı katkılar, yılda sadece bir güne hapsedilemeyecek kadar büyüktür, önemlidir, kıymetlidir. Bizim nazarımızda, 8 Mart’ı diğer günlerden ayıran yegâne husus, hayatı paylaştığımız kadınlara olan minnettarlığımızı, şu an olduğu gibi çeşitli programlarla ifade etmemize vesile olmasıdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 8 Mart’ı aracı kılarak, devletin kadınlara yönelik politikalarını gözden geçirdiklerini, nerede bir eksik, nerede bir sorun tespit ederlerse onu gidermeye çalıştıklarını söyledi.

Kendilerini bugüne kadar asla sloganlara hapsetmediklerini, kadın politikalarında her zaman en idealin, en iyinin, ülke, millet ve kadınlar için en hayırlı olanın peşinden koştuklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla kadınlarla buluşmalarında şiddetin önlenmesinden kadının güçlendirilmesine, istihdamdan hak ve özgürlüklere kadar geniş bir yelpazede yeni projeler, programlar, stratejik belgeleri açıkladıklarını belirtti.

“AMACIMIZ SIRASIYLA KADINI, AİLEYİ VE ÜLKEMİZİ GÜÇLENDİRMEKTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların insan onuruna yakışan bir hayat sürmeleri, her alanda daha aktif rol almaları, hak, fırsat ve imkânlardan adil bir şekilde faydalanmaları için ne gerekiyorsa yaptıklarını ve yapacaklarını vurgulayarak, destek mekanizmalarıyla reform paketleriyle yenilikçi uygulamalarla kadının ekonomik ve sosyal statüsünü güçlendirmeye gayret ettiklerini dile getirdi.

Bunun en son örneğinin, Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2024-2028 yılları arasını kapsayan Strateji Belgemiz, 5 ana sütun üzerinde yükselmektedir. Aile Bakanı’mızın şahsında 5 temel amaç, 20 strateji, 83 faaliyetten oluşan bu belgenin hazırlanmasında emeği geçenleri tebrik ediyorum. Kamu kurumlarımızın yanı sıra özel sektörümüzün, iş dünyamızın ve sivil toplum kuruluşlarımızın da belgenin layıkıyla hayata geçirilmesi için üzerlerine düşen görevleri yapacaklarına inanıyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet’in ilk asrını tamamlayıp Türkiye Yüzyılı vizyonuyla ikinci asrına yelken açtıklarını anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçmişte yaşadıklarımızdan ders alarak her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız. Türkiye Yüzyılı’nın hazırlıklarını ‘Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye’ ekseninde yürütüyoruz. Amacımız sırasıyla kadını, aileyi ve ülkemizi güçlendirmektir. Burada bir hususu özellikle ifade etmek isterim; biliyorsunuz bizim inancımızda ve kültürümüzde aile toplumun temel direğidir. Yeryüzüne indirilen ilk insanlar olan Hazreti Adem aleyhissalatü vesselam ve Hazreti Havva validemiz aynı zamanda ilk ailedir. Hazreti Adem ve Hazreti Havva ile başlayan aile kurumu tarih boyunca insanı insan yapan değerlerin yaşatılmasına, yeni nesillere aktarılmasına imkan sağlamıştır.”

“GÜÇLÜ AİLE SADECE MİLLET VE DEVLET OLARAK BEKAMIZIN DEĞİL, AYNI ZAMANDA GELECEĞİMİZİN DE GARANTİSİDİR”

Ailenin, bireyleri ayakta tuttuğunu, toplumu yozlaşmalara karşı koruduğunu, iyi, güzel ve doğru olanın yaşayarak öğretilmesini temin ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, aile kavramıyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Şurası tartışmasız bir gerçektir ki aile ne kadar güçlüyse bireyler ve toplum da o derece güçlü, muhkem ve diri olmuştur. Aynı şekilde ailenin zayıfladığı, aile kurumunun yara aldığı dönemlerde kadın, erkek, çocuk fark etmeksizin tüm bireyler de kötüye gitmiş, toplum kan kaybetmiş, zafiyet yaşamıştır. Bu bakımdan, güçlü aile sadece millet ve devlet olarak bekamızın değil, aynı zamanda geleceğimizin de garantisidir. Güçlü ailenin ilk ve en önemli şartı ise hiç şüphesiz güçlü kadındır. Hâl böyleyken aile ile kadını ayıran, kadını ailenin karşısına yerleştiren, kadın ve aile arasında duvarlar ören her türlü yaklaşımı reddediyoruz. Farklı ambalajlar içinde toplumumuza sunulan bu tür bakış açılarını sadece milletimizin değil tüm insanlığın istikbali adına tehlikeli buluyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de aile kavramına karşı alerjisi olan bir kesimin eskiden beri olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: “Bunlar, modernleşme ve Batılılaşma iddiasıyla aile mefhumuna karşı âdeta savaş ilan etmiş durumdalar. Öyle bozuk bir bakış açısından bahsediyoruz ki Bakanlığımızın adında yer alan ‘aile’ kavramından bile rahatsız oluyorlar. Bunların bir başka özelliği de lafa gelince özgürlüğü, demokrasiyi, insan hak ve hukukunu kimseye bırakmamalarıdır. Ama kendi kalıplarına uymayan herkesi ötekileştirenler de yine bunlardır. Sorsanız, ‘Kadın haklarını savunuyoruz’ derler. Fakat 28 Şubatvari vesayet dönemlerinde kadınların eğitim, çalışma ve siyasi temsil haklarının gasbedilmesine aleni destek verirler. Kadının ve ailenin en büyük düşmanı olan ‘cinsiyetsizleştirme politikaları’na karşı tek bir cümle kurmazlar.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı şekilde, kendileriyle aynı ideolojik kabileye mensup bazı kibirli siyasetçilerin başımızın tacı olan ev hanımlarını aşağılaması, ev kadınlarını hor, hakir görmesi karşısında gıklarını dahi çıkarmazlar. Kendi mahallelerindeki kadına yönelik tacizleri, şiddeti, ayrımcılığı, haksız uygulamaları asla gündeme getirmezler. Yani, söz konusu gerçekten kadınların temsil, eğitim, çalışma ve kamusal alanda özgürce var olma hakları olunca bunlar ya yasakçılığın ya da çifte standardın yanında saf tutarlar” dedi.

“TÜRKİYE OLARAK KENDİ DURUŞUMUZU SERGİLİYOR, MÜCADELEMİZİ KARARLILIKLA YÜRÜTÜYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bahsettiği ikircikli tablonun sadece Türkiye için değil, dünyadaki pek çok kuruluş için de geçerli olduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Soruyorum sizlere, dünyada ‘kadın hakları’ diye ortalığı ayağa kaldıranların, 7 Ekim’den beri Filistin’de katledilen, çoğu kadın ve çocuk 32 bini aşkın masum için seslerini yükselttiklerini sizler hiç duydunuz mu? İnsanlığın geri kalanına sürekli hak hukuk dersi verenlerin İsrail’in soykırım politikaları karşısında harekete geçtiğini hiç gördünüz mü? Ülkelere basın özgürlüğü karnesi düzenleyenlerin İsrail’in katlettiği 100’ü aşkın gazeteciyle ilgili tepkilerine şahit oldunuz mu? Son raporunda Türkiye’yi eleştiren Avrupa Konseyi’nden ve diğer Avrupa Birliği (AB) kurumlarından bugüne kadar İsrail’e gizli açık destek dışında bir beyan işittiniz mi?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Peki, Suriye’den Filistin’e kadar hemen burunlarının dibindeki bölgelerde on binlerce kadın ve çocuğun vahşice katledilmesine tepkisiz kalanları diğer konularda biz nasıl ciddiye alacağız? Filistin halkının soykırıma uğramasına ses çıkarmayanların, bu katliamları görmezden gelenlerin tutarlı, etkili ve tarafsız olabilmesi mümkün mü? Elbette mümkün değil. Suriye’deki, Filistin’deki, Arakan’daki, Türkistan’daki ve diğer İslam beldelerindeki hak ihlalleri karşısında kıllarını dahi kıpırdatmayanların başkalarıyla ilgili beyanları lafügüzaf hükmündedir” diye ekledi.

Türkiye olarak diplomatik girişimlerle yardımlarla kamuoyu oluşturma çabalarıyla kendi duruşlarını sergilediklerini, mücadelelerini kararlılıkla yürüttüklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü biz onlar gibi riyakâr değiliz. İnşallah hiçbir zaman da olmayacağız” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE’Yİ TARİHİNİN EN AYDINLIK, EN ÖZGÜRLÜKÇÜ HER AÇIDAN EN GÜÇLÜ GÜNLERİNE BİRLİKTE KAVUŞTURDUK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim inancımız cenneti anaların ayakları altına sermiştir. Millet olarak tarihimiz, kadınların başarıları ve fedakârlıklarıyla örülmüştür Nene Hatun’dan Nezahat Onbaşı’ya, Şerife Bacı’dan Kara Fatma’ya kadar nice kadın kahramanlarımızın mücadelesini biz nasıl unutabiliriz? Bölücü terör örgütü tarafından şehit edilen Aybüke Yalçın öğretmenin ve daha nice kahramanımızın fedakârlıklarını nasıl yok sayabiliriz? 15 Temmuz gecesi ellerinde bayraklarla tanklara ve darbeci hainlere meydan okuyan kadınların cesaretlerini biz nasıl görmezden geliriz? Son 21 yılda yazılan başarı destanından kadınların emeğini, alın terini, katkısını, çabasını nasıl inkâr edebiliriz?” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şayet ekonomiden eğitime, güvenlikten tarıma, demokrasiden hak ve özgürlüklere varıncaya kadar her alanda ortada göz kamaştıran bir başarı varsa burada en az erkekler kadar kadınların da katkısı ve emeğinin olduğunu vurguladı.

Önlerine çıkartılan engellerden, hayatlarına kast etmeye varan saldırıların üstesinden hep kadınların desteğiyle geldiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Yürek yüreğe, omuz omuza verdik. Türkiye’yi tarihinin en aydınlık, en özgürlükçü her açıdan en güçlü günlerine birlikte kavuşturduk. Her kim, kadın hakları konusunda eski Türkiye’den övgüyle bahsediyorsa biliniz ki sizlerin mücadelesine kara çalıyor demektir. Çünkü hiçbir şey kolay olmadı, kolay elde edilmedi. 28 Şubat’ın karanlığından çıkmak öyle zahmetsiz, çilesiz olmadı. Sizler bugünkü haklarınızı üniversite kapılarında gözyaşı dökerek, sırf kıyafetinizden dolayı işinizden ayrılmak zorunda kalarak baskıya uğrasanız bile hukuk ve demokrasi içinde hareket ederek, gerektiğinde 15 Temmuz gecesi olduğu gibi darbecilere cesaretle meydan okuyarak yani hep mücadele ile elde ettiniz. Ne olursa olsun, yılmadınız. Geri adım atmadınız. Böylece siyasetten akademiye, bürokrasiden iş dünyasına, spordan sanata farklı alanlarda özgürce var oldunuz, başarıdan başarıya koştunuz. Biz de sizlerin bu asil ve zorlu mücadelenize sahip çıktık. Elimizdeki tüm imkânlarla sizlere destek olduk.”

“PEK ÇOK ALANDA TARİHÎ NİTELİKTE ADIMLAR ATTIK”

Kadının statüsünün güçlendirilmesi, kadınların önündeki engellerin kaldırılması, kadınlara iş, eğitim, temsil ve diğer alanlarda destek verilmesi hususlarında neler yapıldığını en iyi kadınların bildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başörtüsüne özgürlük başta olmak üzere kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapılmasını anayasa kuralı hâline getirdik. ŞÖNİM, kadın konuk evi, KADES, elektronik kelepçe gibi uygulamaları hayata geçirdik. Aile içi şiddeti şikâyete tabii olmaktan çıkardık. Daha pek çok alanda tarihî nitelikte adımlar attık. Bu çabalarımız neticesinde de en az bir eğitim düzeyini tamamlama oranı kadınlarda yüzde 70’lerden yüzde 90’lar seviyesine ulaştı” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Karar alma mekanizmalarında kadın temsil oranı 4-5 kat arttı. İstihdamdaki kadın sayısı 6 milyondan 10,5 milyona çıktı. Covid-19 salgını döneminde eşim Emine Erdoğan’ın liderliğinde başlatılan destek paketiyle, kadın girişimcilerimizin yanında olduğumuzu gösterdik. Bu kapsamda Halk Bankamız aracılığıyla son 3 yılda 220 bin kadın girişimcimize 60 milyar lira finansal destekte bulunduk. Daha bunun gibi burada saymaya kalksak nice reformu, hayal dahi edilemeyen atılımları son 21 yılda sizlerle beraber hayata geçirdik.”

“SİYASİ HAYATIMIZIN HİÇBİR SAFHASINDA KİMSENİN HAYAT TARZINA KARIŞMADIK”

Bu süreçlerde bir sürü asılsız ithamla, iftira ile saldırıyla da karşılaştıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, attıkları her adımın itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kadınlar arasındaki ayrımcılığa son veren reformlarımız bile hedef alındı. Bizi itham edenlerin aslında kendilerinin yasakçı ve baskıcı olduğunu, geride bıraktığımız 21 yıllık dönemde defalarca tecrübe ettik. Kadınlar konusunda aleyhimizde yürütülen onca propagandaya rağmen siyasi hayatımızın hiçbir safhasında kimsenin hayat tarzına karışmadık” diye konuştu.

Hem belediye başkanlığı hem de 21 yıllık iktidarlıkları döneminde bu tavırlarının aksine tek bir örnek gösterilemeyeceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün de aynı çevrelerin raf ömrü dolmuş söylemlerle kadınları tekrar korkutmaya çalıştığını üzülerek müşahede ediyoruz. Nefes alamayacaksınız, şu gelecek, bu olacak diyerek tamamı yalan, tamamı hezeyan ürünü ifadelerle güya kadınları kendilerine oy vermeye ikna edebileceklerini sanıyorlar. Aynı korku siyasetine 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde de başvurmuşlar ama milletin ve kadınların feraseti karşısında hezimete uğramışlardır. Biz kadınların haklarını kısıtlayıcı hiçbir adım atmadık ama bizi itham edenlerin ellerine güç geçtiğinde kadınlara nasıl hakaret ettiklerini, fiziki saldırıda bulunduklarını hep birlikte gördük, görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların 31 Mart’ta bir kez daha korku siyasetini ellerinin tersiyle iteceklerine yürekten inandığını ifade ederek, 31 Mart’ta İstanbul başta olmak üzere tüm şehirlerde kadınlardan yine güçlü destek beklediklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödüle layık görülen kadınları kutlayarak Türkiye’ye güç veren kadınlara teşekkürlerini iletti.

“Ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık” “Ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık” için yorumlar kapalı 120790

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya mitinginde yaptığı konuşmada, “Ülkemiz; Gezi olaylarından beri süren, 15 Temmuz’la daha da keskinleşen, 2018’den itibaren iyice alenileşen bölgesel ve küresel krizlerle daha da derinleşen sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Hamdolsun, önümüze hangi badire çıkarsa çıksın, ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık” dedi.

Kütahya mitinginde vatandaşlara hitap eden Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kütahya’nın, Anadolu’nun beylerbeyi olduğunu belirterek, kentin bugün de millî iradeye olan bağlılığıyla Türkiye’nin beylerbeyliğini hak ettiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen mayıs ayındaki seçim sonuçları için Kütahyalılara teşekkür ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gençler, Cumhur İttifakı’na milletvekilliğinde verdiğiniz yüzde 68 ve Cumhurbaşkanlığında şahsıma verdiğiniz yüzde 70 oranındaki destek için sizlere şükranlarımı sunuyorum. Şimdi 31 Mart’ta da aynı oyları vermeye hazır mıyız? Maşallah barekallah. Rabbim tüm Kütahyalı kardeşlerimden razı olsun. Mevla şu muhabbetimizi, şu dayanışmamızı daim eylesin. Şimdi de sizlerden Türkiye Yüzyılı belediyeciliği için, gerçek belediyecilik için destek istiyoruz. Hanımlar, bu konuda en çok size güveniyorum. Her zaman ne diyorum, kale içeriden fethedilir. Yani kaleyi sizler düşüreceksiniz. Şayet hanımlar çok iyi çalışırsa bu iş olur. Biz, kadının iradesinin üstesinden gelemeyeceği hiçbir zorluk tanımıyoruz. Öyleyse buradan, bu meydandan gerçek belediyecilik için söz veriyor musunuz? Gençler, hanımları duyuyorsunuz değil mi? Sizin de onlardan aşağı kalmamanız lazım.”

“ÜLKEMİZİN GÜVENLİĞİNE, İSTİKRARINA GÖZ DİKENLERE FIRSAT VERMEYECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’da 31 Mart seçimleri için adayları Cumhur İttifakı olarak ortak göstermediklerini hatırlatarak, “Eser ve hizmet siyasetinde yarışmak için ayrı adaylarla seçime girdik. Hayırda yarış olarak gördüğümüz bu centilmence rekabetin şehrimiz için en güzel şekilde neticelenmesini diliyorum” dedi.

Hangi partiye mensup olursa olsun Türkiye’nin her bireyinin, her Kütahyalının gönüllerinde ayrı bir yerinin olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Seçimler gelir geçer ama muhabbet baki kalır. Şu hasbilik gök kubbedeki bir hoş seda misali hep devam eder. Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi, dirliğimizi, kardeşliğimizi daim eylesin diyorum. Ülkemizin güvenliğine, istikrarına, kazanımlarına, hedeflerine göz dikenlere asla fırsat vermeyeceğiz. Bu millet, tarihine, kültürüne, inancına saldırarak sırtını terör örgütlerine dayayanlara, onlara en güzel dersi sandıklarda verdi. Şimdi beraber yol yürüyerek, hükûmette ve belediyede iktidar hülyalarına kapılanları rüyalarından uyandırmaya var mıyız? Bunu yapacağınıza ben inanıyorum.”

“TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONU ETRAFINDA KENETLENİP YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, emniyetten aldığı rakamlara göre mitinge 35 bin kişinin katıldığını aktararak, “Tabii sandıklara da bunun yansıması lazım. Kütahya’da hamdolsun böyle bir sıkıntımız inşallah yok” diye konuştu.

Şehirlerin bir kısmında yapılan kirli ittifakları takip ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “Kiminde listeler geç veriliyor. Aday isimleri sabahtan akşama sürekli değişiyor. Milletimiz de engin ferasetiyle kapalı kapılar ardında çevrilen dolapları, yapılan pazarlıkları, sahnelenen alicengiz oyunlarını çok iyi görüyor. Bugüne kadar olduğu gibi 31 Mart’ta da milletimizle omuz omuza verip, meydanı kirli ittifakların karanlık hesaplarına bırakmayacağız. Türkiye Yüzyılı vizyonu etrafında kenetlenip yolumuza devam edeceğiz. Ben hanımlara güveniyorum. Bu yolculukta Kütahya’nın da desteğini yanımızda göreceğimize yürekten inanıyorum.”

“Şimdi buradan, Millî Mücadele zaferinin ilk işaret fişeğinin atıldığı Kütahya’dan öyle bir ses verin ki, duymayan kalmasın” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “31 Mart’ta Türkiye Yüzyılı şehirleri için hazır mıyız? 31 Mart’ta Türkiye Yüzyılı şehirleri için kararlı mıyız? 31 Mart’ta gerçek belediyeciliği tercih ediyor muyuz? Bunun için seçim gününe kadar kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Kütahya’yla birlikte Türkiye haritasının tamamını Cumhur İttifakı’nın renkleriyle boyamaya var mıyız?” dedi.

Türkiye’nin Gezi olaylarından beri süren 15 Temmuz’da daha da keskinleşen, 2018’den itibaren iyice alenileşen, bölgesel ve küresel krizlerle daha da derinleşen sıkıntılı bir süreçten geçtiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Önümüze hangi badire çıkarsa çıksın ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık. Bu arada ciddi bedeller de ödedik, ödüyoruz. Millî birliğimize yönelik saldırıları bertaraf ederken yeri geldi darbecilere karşı canımız pahasına direndik yeri geldi sınırlarımıza dayanan teröristlerle boğuştuk. Cudi Dağı’nda onları mağaralara gömdük. Tendürek’te, Bestler Deresi’nde, Gabar’da gömdük ve Türkiye’de kendilerine yer bulamadılar” diye konuştu.

Hayat pahalılığıyla da mücadele edildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, en çok etkilenen kesimlerin başında emeklilerin bulunduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her ne kadar emekli maaşlarını bizden önceki dönemlerle kıyas edilemeyecek seviyelere çıkarmış olsak da gönlümüz vatandaşlarımızın hayatlarını daha iyi şartlarda sürdürmesini istiyor” ifadesini kullandı.

“HARCADIĞIMIZ HER KURUŞU, DEVLETİ VE MİLLETİYLE BİRLİKTE ÇALIŞIP KAZANMAK MECBURİYETİNDEYİZ”

Ekonominin diğer boyutlarının ötesinde hesap kitap işi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin gelirleri ve giderleri arasındaki denge tutturulamazsa tıpkı 1970’lerde ve 1990’lardaki gibi siyasi, sosyal ve ekonomik çalkantıların pençesine düşülmesinin kaçınılmaz olduğunu belirtti.

Türkiye’nin kimi ülkelerin sahip olduğu gibi karşılıksız elde ettiği gelir kaynaklarına sahip olmadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Biz harcadığımız her kuruşu, devleti ve milletiyle birlikte çalışıp kazanmak mecburiyetindeyiz. Mesela yaklaşık 11 trilyon lira giderle bağladığımız 2024 bütçemizi ele alalım. Bunun 1 trilyon liradan fazlasını deprem harcamalarına ayırdık. Devletin tüm çalışanları için yaklaşık 3 trilyon lira personel gideri var. Yatırımlar için 1,6 trilyon liraya yakın bir kaynak kullanılacak. Emekli maaşları için ayrılan miktar yaklaşık 3 trilyon liraya yakın, eğitim için 1,6 trilyon lira, sağlık için 1,6 trilyon lira, sosyal yardımlar için 500 milyar lira, mahallî idareler için 860 milyar lira tahsis edildi. Diğer kalemleri söylemiyorum bile.

En düşüğü 10 bin lira olan emekli maaşı ömrünü kendisinin ve ailesinin geçimi için harcamış vatandaşlarımız için yeterli mi? Elbette değil. Peki, emekli maaşlarını arzu ettiğimiz düzeye nasıl yükselteceğiz? Devlet ve millet olarak daha fazla çalışacak, daha çok gelir elde edecek, ortaya çıkan kazançtan da emeklilerimize hak ettikleri parayı vereceğiz.

Şimdi birileri çıkıyor emekli maaşlarına 7 bin lira, 10 bin lira seyyanen ekleyelim diyerek kendi akıllarınca emeklilerimizi tahrik ediyor. Bakınız bizim ülkemizde hâlihazırda 16 milyon emeklimiz var. Emekli maaşlarına 7 bin lira eklemek demek bütçeden yaklaşık 1,4 trilyon liralık, 10 bin lira eklemek demek 1,9 trilyon liralık bir kaynağı buraya aktarmak demektir. Mevcut maaşların tutarından söz etmiyorum. Sadece 7 bin lira veya 10 bin lira olarak ifade edilen ek artışın maliyetini anlatıyorum. Yani 2024 yılı boyunca ülkemizde tek çivi çakmasak tüm yatırım bütçesini buraya aktarsak bile bu gideri karşılamaya yetmiyor. Aynı şekilde deprem harcamalarının tamamını bu iş için kullansak yine yeterli gelmiyor. Eğitime, sağlığa, tek kuruş harcamadan her birinin tüm bütçesini buraya aktarsak ucu ucuna ya kurtarıyor ya kurtarmıyor. Askeriyle, polisiyle, eğitimcisiyle, sağlıkçısıyla tüm memuru ve işçisiyle devletin çalışanlarının yarısından fazlasına maaşlarını vermesek o zaman belki bu ilave gideri karşılayabiliriz. Burada konuştuğumuz emeklilerimizin mevcut maaşlarının maliyeti değil yapılması istenen ilave artışların tutarıdır.”

“YAPTIĞIMIZ HER İŞİN HESABINI 85 MİLYONUN TAMAMINA VERMEKLE MÜKELLEFİZ”

Seyyanen artışların emekli maaşları arasında yol açtığı adaletsizliğin farkında olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sırtında yumurta küfesi taşımayanların istedikleri gibi atıp tutabileceğini, sorumluluk makamında olmayanların her aklına eseni söyleyebildiğini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama milletin ülkeyi ve devleti yönetme görevini verdiği bizim için böyle bir durum asla söz konusu değil. Biz yaptığımız her işin hesabını 85 milyonun tamamına vermekle mükellefiz. Biz attığımız her adımı en ince detayına kadar hesaplamak zorundayız.” dedi.

Küresel ekonomik krizin dünyanın her yerinde çalışanlar ve emekliler başta olmak üzere büyük kitlelerin refah kaybına uğramasına yol açtığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin de kendi şartları çerçevesinde bu dalgadan etkilendiğini söyledi.

Tüm bunların üstüne geçen sene “asrın felaketi” olan çok büyük bir deprem yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece 6 Şubat depremlerinin ekonomiye maliyetinin 104 milyar dolar olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Buna rağmen hayat pahalılığı başta olmak üzere ekonomik dengeleri yeniden yerli yerine oturtmak için güçlü bir program uyguluyoruz. Bu yılsonundan itibaren programın olumlu sonuçlarını görmeye başlayacağız. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyüttükçe ortaya çıkan kazançtan her kesimden insanımız gibi emeklilerimiz de istifade edecek. Siz oturdukları yerden atıp tutanlara bakmayın. Onlar sadece istismar ve bozgunculuk peşinde koşuyor. Onların ne ülke ne millet ne de emeklilerimiz umurlarında. Bu ülkenin ve bu milletin asırlık meselelerini nasıl biz çözdüysek bugünkü sıkıntıların üstesinden gelecek olan da yine biziz. Milletimizden sabır ve metanet istiyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin son 21 yılının önceki dönemlerinden çok iyi olduğunu, yarınların da bugünden daha iyi olacağını belirtti.

İnsanları, karamsarlık bataklığına sürüklemek isteyenlerin tek derdinin buradan bir kaos çıkartıp ülkeyi kendilerine mecbur etmek olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendi partilerini öyle yönetiyor olabilirler ama bu millet kendi geleceği konusunda onların sinsi oyunlarına eyvallah etmez. Ne diyor üstat? ‘Yarın elbet bizim, elbet bizimdir. Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir’ Allah’ın izniyle bu tekerleği tümsekte bırakmayarak Türkiye Yüzyılı bayrağını, kör dünyanın tepesine biz dikeceğiz” diye konuştu.

KÜTAHYA’YA 101 MİLYAR LİRANIN ÜZERİNDE YATIRIM

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin nereden nereye geldiğinin en büyük ispatının şehirlere yaptıkları yatırımlar olduğunu ifade etti.

Bu kapsamda son 21 yılda Kütahya’ya 101 milyar liranın üzerinde yatırım yaptıklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimde 2 bin 900 yeni derslik inşa ettiklerini, şehre ikinci devlet üniversitesi olarak Kütahya Sağlık Üniversitesi’ni kurduklarını dile getirdi.

Gençlik ve sporda yükseköğrenim yurt yatak kapasitesini 12 bin 493’e çıkardıklarına, 61 spor tesisi inşa ettiklerine, Kütahya’ya kendine yakışacak bir stadyum kazandırmak için çalışmalara başladıklarına değinen Erdoğan, sosyal yardımlarda Kütahyalı ihtiyaç sahiplerine 2,6 milyar lira tutarında kaynak aktardıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlıkta 320 yataklı Evliya Çelebi Devlet Hastanesi başta olmak üzere toplamda 1050 yataklı 11 hastaneyle birlikte 43 sağlık tesisi inşa ettiklerini aktardı.

Toplam 610 yataklı Kütahya Şehir Hastanesinin inşasında sona geldiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, son teknik testlerini de tamamladıktan sonra hastaneyi vatandaşın hizmetine sunacaklarını bildirdi.

Şehrin ihtiyacına göre önümüzdeki dönemde 800 yataklı bir eğitim araştırma hastanesini de gündeme alabileceklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ayrıca, Domaniç Entegre İlçe Hastanemizin inşası başta olmak üzere beş sağlık tesisinin yapımına devam ediyoruz. Kütahya’da TOKİ kanalıyla 12 bin 802 konutun yapımını tamamlayıp hak sahiplerine teslim ettik. 1521 konutun yapımı sürüyor. Kütahya’da 9,2 milyon metrekare alanda kentsel dönüşüm çalışması yürütüyoruz. Şehrimizdeki altı millet bahçesi projesinden üçünü tamamlayıp hizmete sunduk, diğerleriyle ilgili çalışmalar devam ediyor. Ulaştırmada, Kütahya’da 24 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol uzunluğunu 359 kilometreye çıkardık. Abide-Simav yolunun ilk 15 kilometrelik kısmını tamamladık, kalanıyla ilgili hazırlıklara devam ediyoruz. Abide-Pazarlar ve Emet-Simav yolları ile Germiyan ve Zafertepe kavşaklarını bu sene bitiriyoruz.”

DOĞAL GAZ YATIRIMLARI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çavdarhisar-Abide, Dursunbey-Tavşanlı, Hisarcık-Gediz yollarını önümüzdeki sene tamamlayacaklarını, şehrin hem Eskişehir, Afyonkarahisar çıkışlarında trafiği rahatlatacak hem de organize sanayi bölgeleri arasındaki ulaşımı kolaylaştıracak bir yol projesini hayata geçireceklerini söyledi.

Ayrıca mevcut projenin yerine şehrin daha yakınından geçecek bir çevre yolu projesi üzerinde de çalıştıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kütahya il sınırları içindeki bütün demir yollarını yeniledik. Eskişehir-Kütahya-Balıkesir hattını elektrikli, sinyalli hâle getirip modernize ettik. Eskişehir-Antalya Hızlı Tren Hattı hayata geçtiğinde inşallah duraklarından biri de Kütahya olacak. Kütahya’ya 21 baraj ve sekiz gölet inşa ettik. Beş baraj ile bir gölet daha inşa ediyoruz. Son 21 yılda inşa ettiğimiz sulama projeleriyle Kütahya’da, 168 bin dekar zirai araziyi sulamaya açtık. Yapımı devam eden 21 sulama tesisimiz ile toplam 204 bin dekar araziyi daha sulamaya açacağız. İnşa ettiğimiz 118 adet taşkın koruma tesisiyle, Kütahya şehir merkezi ile 144 yerleşim yeri ve 11 bin dekar araziyi taşkın zararlarından koruduk. Sekiz adet dere ıslahının inşası sürüyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahyalı çiftçilere yaklaşık 16 milyar lira tutarında tarımsal hibe desteği verdiklerini ifade etti.

Kütahya’da altı yeni organize sanayi bölgesi, bir teknopark, dokuz araştırma geliştirme merkezi kurduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Biraz sonra açılışını yapacağımız seramik fabrikasıyla Kütahya’nın bu alandaki marka değerini küresel ölçekte güçlendiriyoruz. İstihdamı desteklemek için Kütahya’daki işverenlere toplam 3 milyar lirayı aşan prim teşviki verdik. Enerjide, Kütahya, Çavdarhisar, Çitgöl, Demirci, Emet, Gediz, Hisarcık, Kuruçay, Simav ve Tavşanlı’ya doğal gazı getirdik. Bu yıl içinde Eskigediz ve Seyitömer’e, 2026 yılında ise Altıntaş ve Domaniç’e doğal gaz arzı sağlamayı hedefliyoruz. Hedefimiz, en kısa sürede Kütahya’da doğal gaz olmayan ilçe ve belde kalmayacaktır.”

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, NG KÜTAHYA SERAMİK 100. YIL FABRİKALARI AÇILIŞ TÖRENİ’NE KATILDI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’daki programı kapsamında, NG Kütahya Seramik 100. Yıl Fabrikaları Açılış Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.

Nafi Güral’ın kurduğu Kütahya Seramik’in üretim yolculuğundaki 35 yılını geride bıraktığını, 8 fabrikaya ve 54 milyon metrekare üretim kapasitesine ulaştığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’da üretilen bu seramiklerin 81 vilayetin yanı sıra 5 kıtada 79 ülkeye ihraç edildiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Açılan her yeni fabrika ihracatımızda yeni bir ivme, cari açığımızın kapanmasına katkı demektir. Bugün yatırım bedeli 140 milyon avro, kapalı alanı 126 bin metrekare olan iki yeni fabrikayı daha hizmete açıyoruz. NG Kütahya Seramik 100. Yıl Fabrikaları’nın ülkemize, şehrimize, grubumuza, çalışanlarımıza hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin İtalya ve İspanya gibi bu alanda dünyanın önde gelen ülkelerinde bile olmayan gelişmiş teknolojilere sahip üretim imkânına kavuştuğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde seramik üretiminin yanı sıra turizmde de önemli yatırımları olan grubun, istihdam kapasitesinin 5 bin 750 kişiye çıkmasını da takdirle karşıladığını kaydetti.

Dijital dönüşümü fabrikalarında en üst seviyelerde uygulayan grubun su, ham madde ve ambalaj atıklarının geri kazandırılması konusunda da ileri seviyeye ulaştığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, fabrika çatılarına kurulan ve tamamı üretimde kullanılan 25 megavat gücündeki güneş enerjisi santrallerinin, yenilenebilir enerji alanında da örnek bir yaklaşıma işaret ettiğini söyledi.

“ÜLKEMİZİ DÜNYANIN ÖNDE GELEN TEDARİKÇİLERİ ARASINA ÇIKARTACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyümek mecburiyetinde olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: “Sadece kâğıt üzerinde ekonomik görünümü iyileştirmek adına yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı büyümeden asla taviz veremeyiz. Makro dengelerle ilgili sorunlarımızı sanayide, teknolojide, ticarette, tarımda, turizmde ve diğer alanlarda büyümeyi sürdürerek çözeceğiz. Dünyanın en gelişmiş, en zengin ülkelerine baktığımızda onların da istihdam ve üretim merkezli bir ekonomik işleyişi hayata geçirmeye çalıştıklarına şahit oluyoruz. Bir dönem terk ettikleri üretim, bugün gelişmiş ülkelerin en kritik yumuşak karnı hâline gelmiştir. Türkiye’yi böyle bir duruma asla düşürmeyeceğiz. Savunma sanayinden seramik sektörüne kadar her alanda tasarımıyla, üretimiyle, ihracatıyla ülkemizi dünyanın önde gelen tedarikçileri arasına çıkartacağız.”

Kütahya’nın giderek büyüyen seramik üretimi kapasitesini sadece toprağa ve kimyaya dayalı bir sektörün gelişmesi olarak görmediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’daki bu ivmenin ülkenin Türkiye Yüzyılı’na hazırlanışının işareti olduğunu belirtti.

“MİLLETİMİZE VERDİĞİMİZ HER SÖZÜ YERİNE GETİRMEK İÇİN VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞTIK, ÇABALADIK”

İkinci Dünya Savaşı sonrasında başlayıp iktidarlarına kadar devam eden dönemlerdeki siyasi ve ekonomik gecikmeler yaşanmasaydı Türkiye’nin bugün çok daha farklı bir yerde olacağını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletin sorumluluk verdiği kişiler olarak bize düşen kaçan fırsatlara bakıp hayıflanmak değil, hem eskinin kayıplarını telafi etmek hem geleceğin hedeflerini inşa etmektir. Bundan 13 sene önce 2023 hedeflerimizi açıkladığımızda birileri kendi akıllarınca bizimle dalga geçmiş, projelerimizi küçümsemişti. Yaşadığımız onca badireye rağmen 2023 hedeflerinin önemli bir kısmını hayata geçirmiş birisi olarak karşınızdayım” diye konuştu.

Şimdi de Türk milletine “Türkiye Yüzyılı” sözlerinin olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vizyonu sağlam toplumsal yapı, istikrarlı ve güçlü ekonomi, adalet ve özgürlük, Türkiye eksenli küresel dönüşüm, huzurlu ve güvenli gelecek başlıkları altında tadat ederek millete sunduklarını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, birileri gibi söz verip de sonra kulağının üzerine yatanlardan olmadıklarını belirterek, şunları paylaştı: “Milletimize verdiğimiz her sözün takipçisi olduk, her sözü yerine getirmek için var gücümüzle çalıştık, çabaladık. Eksiklerimiz elbette olmuştur ama ülkemize ve milletimize sağladığımız kazanımların büyüklüğünü kimse inkâr edemez. Artık bundan sonra milletimize karşı sorumluluğumuz Türkiye Yüzyılı bayrağını zirveye çıkarmaktır. Allah’ın izniyle Türkiye Yüzyılı’nın inşasını da tamamladıktan sonra emaneti gençlere teslim edip köşemize çekileceğiz. Bu duygularla bir kez daha fabrikaların hayırlı ve bereketli olmasını diliyoruz. Tekrarını, tekrarını bekliyoruz.”

NG Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Kütahya Porselen Sanat Evi tarafından üretilen ve ortasında ayet yazılı el sanatı porselen tabak hediye etti. Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekiler kurdeleyi keserek NG Kütahya Seramik 100. Yıl Fabrikaları’nın açılışını yaptı ve fotoğraf çektirdi.

seers cmp badge