“Ülkemizdeki hiçbir kesimi enflasyona ezdirmeme sözümüzü yerine getirmek için her imkânı harekete geçiriyoruz” “Ülkemizdeki hiçbir kesimi enflasyona ezdirmeme sözümüzü yerine getirmek için her imkânı harekete geçiriyoruz” için yorumlar kapalı 87134

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından yaptığı açıklamada, “Ülkemizdeki hiçbir kesimi enflasyona ezdirmeme sözümüzü yerine getirmek için her fırsatı değerlendiriyor, her imkânı harekete geçiriyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.

Toplantıda ele alınan konulara ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Aziz milletim, değerli basın mensupları; sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Son Kabine Toplantımızdan bugüne kadar ülkemiz ve milletimiz için eser ve hizmetlerle dolu pek çok program gerçekleştirdik.

“EFES 2022 TATBİKATI DOSTLARIMIZA GÜVEN, DÜŞMANLARIMIZA KORKU VEREN BİR PROGRAM OLARAK BAŞARIYLA İCRA EDİLMİŞTİR”

Efes 2022 Tatbikatı’nın son günü törenleri için 9 Haziran’da gittiğimiz İzmir’de hem ordumuzun gücünü bir kez daha yerinde gördük hem de bölgesel meselelerle ilgili mesajlarımızı kamuoyuyla paylaştık.

Terör, göç, savaş, ekonomik ve sosyal krizler gibi hayati sınamalardan geçen bölgemizde, Efes 2022 Tatbikatı dostlarımıza güven, düşmanlarımıza korku veren bir program olarak başarıyla icra edilmiştir.

Dünyanın terörle mücadele tecrübesi en eski ve etkin ülkelerinin başında geliyoruz. Aynı şekilde vatan topraklarının dört bir yanında yaşanan çatışmaların ve hırsı boyunu aşan yönetimlerin yol açtığı siyasi, insani krizlerin yükünü en fazla taşıyan ülke durumundayız. Gerek terörle mücadelede gerek bölgesel krizler konusunda tehditleri kaynağında ortadan kaldırma üzerine kurulu millî güvenlik ve savunma konseptimizi başarıyla uyguluyoruz. Sınır ötesi harekâtlarımızla, dost ve kardeş ülkelere verdiğimiz desteklerle uluslararası platformlarda terörle mücadele ve insani hassasiyet üzerine inşa ettiğimiz ilkeli duruşumuzla farkımızı her alanda gösteriyoruz.

Türkiye’yi bir yandan terör koridoruyla, diğer yandan kışkırtılan ve donatılan kimi ülkeler vasıtasıyla kuşatma girişimlerini akamete uğrattık, uğratmayı sürdüreceğiz. Ülkemizin güvenlik kaygılarına, insani duyarlılıklarına ve kalkınma hedeflerine saygı duymayan hiçbir yapının sahip olduğumuz güç ve imkânlardan faydalanma hakkı olmayacağını her fırsatta ifade ediyoruz.

Rusya-Ukrayna savaşı bir kez daha göstermiştir ki, kendi vizyonu, kendi hedef, kendi projesi bulunmayan ülkelerin işi çok zordur. Hamdolsun, Türkiye özellikle de son 20 yılda kurduğumuz demokrasi ve kalkınma altyapının sağladığı imkânları da kullanarak bu bakından kendini farklı bir konuma yerleştirmeyi başarmıştır. Kendi teorilerini, kendi kriterlerini, kendi pratiklerini inkâr pahasına ülkemize yüklenenlerin karın ağrılarının sebebi işte budur.

Bize yöneltilen tenkitlerin eksiklerimizden veya hatalarımızdan değil, Türkiye’nin uluslararası taahhütlerine bağlı kalarak kendi belirlediği istikamette yürümesinden kaynaklandığını biliyoruz. Dikkatimizi dağıtarak bizi hedeflerimizden uzaklaştırma enerjimizi boşa harcama, birlik ve beraberliğimizi bozma çabalarının beyhude olduğunun altını tekrar çiziyorum.

“IRAK SINIRIMIZI TERÖRİSTLERİN SALDIRILARINDAN KALICI OLARAK KURTARACAK OPERASYONLARIMIZ BAŞARIYLA SÜRÜYOR”

Son iki asırda nice sınamaları ağır bedellerle geride bırakan bir ülke ve toplum olarak yaşadıklarımızdan çıkardığımız dersler ışığında, tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet ilkelerine sıkı sıkıya sahip çıkarak azimle yolumuza devam edeceğiz. Tıpkı vesayet ve darbe güçleriyle mücadelemiz gibi. Tıpkı terör örgütlerinin başını inlerinde ezdiğimiz sınır ötesi harekâtlarımız gibi. Tıpkı bölgemizdeki savaşlar ve krizler konusunda sergilediğimiz dengeli, tutarlı, vicdani tavır gibi. Tıpkı demokrasimize, vatanımıza, istiklalimize ve istikbalimize yönelik saldırılar karşısında gerektiğinde canımız pahasına ortaya koyduğumuz dirayetli duruş gibi.

Siyasi, ekonomik ve askerî tüm kabiliyetlerimizi 2023 hedeflerimizi gerçekleştirmek ve 2053 vizyonumuzu hayata geçirmek için kullanmayı sürdüreceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.

Irak sınırımızı teröristlerin saldırılarından kalıcı olarak kurtaracak operasyonlarımız başarıyla sürüyor. Suriye sınırımızda oluşturmaya başladığımız güvenlik koridorunun eksiklerini tamamlamayla ilgili hazırlıklarımız biter bitmez orada da yeni harekâtlara başlayacağız.

“AKDENİZ VE EGE’DEKİ HAKLARIMIZI KORUMAYA YÖNELİK GEREKEN TÜM ADIMLARI ATMAKTAN ASLA ÇEKİNMEDİK”

Akdeniz ve Ege’deki haklarımızı korumaya yönelik gereken tüm adımları atmaktan asla çekinmedik, çekinmeyeceğiz. Pek çok farklı coğrafyada hem ülkemizin çıkarlarını savunmak hem dost ve kardeşlerimize destek olmak için yürüttüğümüz faaliyetlere devam ediyoruz. Efes 2022 Tatbikatı işte bu tablonun askerî boyutunu temsil eden bir örnek olarak başarıyla sonuçlandırılmıştır.

Türk Silahlı Kuvvetlerimizin kara, deniz, hava unsurlarının tamamına hazırlık çalışmalarında ve icra ettikleri faaliyetlerde ben başarılar diliyorum. Rabbimden kahraman Mehmetçiğimizi ve tüm güvenlik güçlerimizi daima korumasını ve esirgemesini niyaz ediyorum.

Günümüzde savaşlar sadece muharebe meydanlarında değil, aynı zamanda sanayiden teknolojiye, finanstan sanat ve spora kadar her alanda veriliyor. Bu anlayışla, 10 Haziran’da Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Kampüsü Bilim ve Teknoloji Binasının açılış törenine iştirak ettik. Millî teknoloji hamlesi vizyonumuzun önemli bir parçası olarak gördüğümüz araştırma-geliştirme faaliyetlerindeki kapasitemizi bir adım daha öteye taşıyacak derin teknoloji üssümüzün bir kez daha ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.

Aynı gün katıldığımız Türk Dünyası Belediyeler Birliği Genel Kurulu’nda artık bin 200 üyeli kocaman bir aile hâline gelen birliğimizin Balkanlardan Orta Asya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada kurduğu kardeşlik köprüsüne tekrar şahitlik etmekten memnuiyet duyduk.

Toplu açılış töreni vesilesiyle 11 Haziran’da gittiğimiz Van’da depremin ardından âdeta yeniden inşa ettiğimiz şehrin üzerindeki terör gölgesinin kalkmasıyla nasıl şahlandığını görme imkânı bulduk. Vanlı kardeşlerimizle hasret giderirken bölgenin lokomotif şehrini gelecekte daha ileriyle nasıl taşıyacağımızı ahitleşmesini de yaptık.

Türkiye ekonomi programımızın temel sütunlarından biri olan ihracatımızdaki gelişmeleri 13 Haziran’da katıldığımız Türkiye İhracatçılar Meclisi Toplantısı’nda sektör mensuplarıyla tekrar değerlendirdik. İhracatçılarımızın coşkusu bize hem doğru yolda ilerlediğimizi hem de ülkemizin önündeki aydınlık geleceğe adım adım yaklaştığımızı gösterdi. Yıllık 243 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşan iş dünyamızı bir kez daha tebrik ediyor, Allah gayretlerini artırsın diyorum.

Aynı gün Filyos’ta Karadeniz’de keşfettiğimiz gazın kritik aşamalarından biri olan ilk boru indirme ve kaynak törenine katıldık. Türkiye’nin enerji konusundaki bu en önemli atılımının bir an önce insanlarımızın hizmetine sunulmasını biz de sabırsızlıkla bekliyoruz.

Ülkemizin uydu projelerinde yeni bir safha olan Türksat-5B uydumuzun 14 Haziran’daki hizmete alma töreninde geçmişten bugüne ve geleceğe uzay çalışmalarımızı gözden geçirdik. İnşallah bundan sonra uzaya göndereceğimiz uydular yerli ve millî çalışmaların ürünleri olacaktır.

Dünyamızı tehdit eden iklim değişikliği konusunda pek çok devlet ve hükûmet başkanının yer aldığı bir uluslararası foruma 17 Haziran’da çevrim içi katılarak ülkemizin yaklaşımlarını anlatmak imkânı bulduk.

Tabi bu süreçte Ukrayna-Rusya savaşından NATO Zirvesi hazırlıklarına kadar geniş bir alanda çok sayıda ülke ve uluslararası kuruluş yöneticisiyle telefon görüşmeleri yaptık.

“YANGINDA ZARAR GÖREN 5 BİN 142 HEKTAR ALAN FİDAN DİKİLMEK SURETİYLE İHYA EDİLECEKTİR”

Marmaris’te yaşanan yangını yakından takip ederek bu afetin bir an önce sona ermesi için tüm imkânların kullanılmasını sağladık. Gerek Gıda, Tarım, Hayvancılık Bakanım Vahit Bey gerek İçişleri Bakanım Süleyman Bey, yanlarında ekipleriyle, kendilerine bağlı birimlerle gerçekten orada beş günlük yoğun bir çalışma ortaya koydular ve uyumla yapılan bu çalışma içerisinde her ne kadar 5 bin hektarı aşkın bir alanda ciddi bir ağaç vesaire yanmışsa da herhangi bir ölüm, yaralanma olmadığı bizim teselli kaynağımız olmuştur. Tabii şimdi yoğun bir şekilde ağaçlandırma çalışmalarına girmek suretiyle bu telefatı hemen gidermenin yollarını arayacağız.

Yoğun bir şekilde halkımızla, devletin kurumlarıyla ve STK’larımızla bu çalışmayı yaparak nasıl ki daha önce yine Muğla’da, Antalya’da bunları yaşadık, İzmir’de yaşadık, şimdi tekrar burada aynı çalışmayı yaparak inşallah yine yeşilimize kavuşacağız.

Tabii millete hizmet, ülkeye hizmet derdi olmayanların gökyüzünde helikopter arayışı gibi, uçak arayışı gibi bu tür zavallılarla bu ülkede siyaset yapılmaz. Biz işimizi biliyoruz ve işimizin gereği neyse onu yapıyoruz. Ve gece gündüz demeden bütün itfaiyecilerimizle, Silahlı Kuvvetlerimizin mensuplarıyla, STK’larımızla bu çalışmaları yürüterek yangına 13’ü uçak, 44’ü helikopter, 3’ü insansız hava aracı olmak üzere toplam 60 hava aracı, 613 arazöz ve su ikmal aracı, 203 iş makinesi, 5 bin 700’e yakın personel, 2 bin 100’ün üzerinde gönüllüden oluşan bir ekiple müdahale edilmiştir Bay Kemal. Tabii yavruların da var, ortakların da var, onlar da ne yapıldığını, kimler de yapıldığını böylece tekrar duymuş olsunlar.

Sabotaj sonucu çıktığı belirlenen yangında zarar gören 5 bin 142 hektar alan fidan dikilmek suretiyle yeniden ihya edilecektir. Dikkat et, Muğla’da Büyükşehir Belediyesi sende, acaba ne yaptınız, ne gibi bir çalışma ortaya koydunuz? Büyükşehir belediyelerinin itfaiyesi yok mu, onlar ne iş yaptılar? Ama bizler, burası CHP belediyesidir demedik, bakanlarımızla, tüm ekiplerimizle buraya indik ve atılması gereken adımları da yerinde attık, bundan sonra da olsa yine aynı şekilde atmaya devam ederiz.

“ÜLKEMİZİN HAK VE MENFAATLERİ DOĞRULTUSUNDA NE GEREKİYORSA ONU YAPACAĞIZ”

İnşallah yarın İspanya’ya NATO Zirvesi’ne gidecek, ülkemizin hak ve menfaatleri doğrultusunda ne gerekiyorsa onu yapacağız. Özellikle PKK, YPG, FETÖ gibi terör örgütleri konusunda sergilenen riyakârlıkları muhataplarımızın yüzlerine belgeleriyle, bilgileriyle, görüntüleriyle ifade edeceğiz. Bu tablo değişmeden Türkiye’den farklı bir tavır beklenmesinin mümkün olmayacağını da açıkça söyleyeceğiz.

Cuma günü Denizcilik Zirvesi’ne ve Millî Savunma Üniversitemizin mezuniyet törenine inşallah katılacağız. Cumartesi günü de inşallah Bursa’da olacak ve vatandaşlarımızla kucaklaşacağız.

“YERLİ VE YENİLENEBİLİR ENERJİ SİSTEMLERİNE CİDDİ YATIRIMLAR YAPIYORUZ”

Aziz milletim; salgınla başlayan ve Rusya-Ukrayna savaşıyla genişleyerek devam eden küresel krizin en çok etkilediği alanların başında enerji geliyor. Türkiye kimi ülkeler gibi kendisine yetecek ve çok büyük gelir elde etmesini sağlayacak mümbit enerji kaynaklarına maalesef sahip değildir. Bir yandan elimizdeki sınırlı kaynakları en verimli şekilde kullanmaya çalışırken, diğer yandan da yerli ve yenilenebilir enerji sistemlerine ciddi yatırımlar yapıyoruz. Karadeniz gazı, 540 milyar metreküplük rezerv miktarının ve yüz milyarlarca dolarlık ekonomik değerinin ötesinde ülkemiz için bir umut ve moral kaynağı olmuştur.

Yeni kaynaklar bulmak için sahip olduğumuz dört sondaj ve iki sismik arama gemisiyle hem Karadeniz’deki hem Akdeniz’deki faaliyetlerimizi kesintisiz bir şekilde sürdürmekte kararlıyız. Yerin altında ve üstünde ne varsa azlığına çokluğuna bakmadan milletimizin emrine vermek istiyoruz. Nitekim bu gayretlerimiz neticesinde son beş yılda ülkemizin yurt içi petrol üretimini günlük 37 bin varilden 60 bin varile yükseltmeyi başardık. Bu çerçevede son dönemde Adana’da petrol arama çalışması yaptığımız iki kuyuda yüksek kaliteli petrol bulduk. Birisi 425 metre, diğeri 358 metre derinlikte elde ettiğimiz ekonomik değere sahip petrolün rezerv değeri yaklaşık 1 milyar dolar olarak hesaplanmıştır. Aynı sahada sekiz yeni kuyu daha açarak toplam 10 kuyuda üretime geçecek şekilde hazırlıklarımızı sürdürüyoruz.

“MADENLERİN ÜRETİMİ VE NİHAİ ÜRÜNE DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HUSUSUNDA YENİ BİR ADIM ATIYORUZ”

Bir başka müjdemiz maden sektörüyle ilgilidir. Küresel maden üretiminin düştüğü salgın döneminde yıllık 6 milyar dolarlık maden ihracatıyla krizden pozitif yönde ayrışan ülkeler arasında yer aldık. Bu olumlu tablo karşısında hedef yükselterek madenlerimizin katma değerli uç ürünler olarak ihracı konusuna odaklandık.

Yüksek teknolojili ürünlerin temel bileşenleri olan nadir elementlerin üretimini de ilk öncelik olarak belirledik. Bilindiği gibi hâlihazırda dünyadaki nadir elementlerin üretimi ve bunların nihai ürüne dönüştürülmesi çalışmalarının yüzde 95’i Çin’de gerçekleştirilmektedir. Son dönemdeki gelişmeler sebebiyle bu ürünlerin üretimi ve tedarikinde sorunlar çıkmış, fiyatlarında da fahiş artışlar yaşanmıştır. Teknoloji bağımsızlığının ayrılmaz bir parçası olan madenlerin üretimi ve nihai ürüne dönüştürülmesi hususunda yeni bir adım atıyoruz. Geçmişte türlü kampanyalarla, türlü engellemelerle, türlü zorluklarla ülkemizin dışında tutulduğu bu alana artık güçlü bir şekilde girmenin vaktinin geldiğine inanıyoruz.

Ülkemizin önemli nadir element sahalarından Eskişehir Beylikova dünyanın Çin’den sonraki ikinci büyük rezerv alanıdır. Şimdi burada ilk etapta yıllık bin 200 ton cevher işleyecek bir üretim tesisi kuruyoruz. Deneme üretimi sonuçlarının ardından endüstriyel tesis yatırımına hemen başlıyoruz. Amacımız, tesis tam kapasiteye ulaştığında burada yıllık 570 bin ton cevher işleyerek 10 bin ton nadir toprak oksitleri, 72 bin ton barit, 70 bin ton florit ve 250 ton toryum üretimi gerçekleştirmektir. Türkiye’nin 2053 vizyonu bakımından hayati öneme sahip bu projenin şimdiden ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.

İnşallah önümüzdeki aylarda enerji konusunda milletimizin huzuruna yeni müjdelerle gelmeyi ümit ediyoruz. Gerçi Akdeniz’deki petrol arama çalışmalarımıza alenen karşı çıkan, Karadeniz’de keşfettiğimiz gaza burun kıvıran çevreler Adana’daki kuyulardan da, Beylikova’daki maden işleme tesisinden de rahatsız olacaktır ama artık kusura bakmasınlar. Biz yerin altını ve üstünü arayacağız, madenleri bulacağız, çıkartacağız ve insanımızın hizmetine sunmayı sürdüreceğiz. Potansiyelimizi harekete geçirdiğimiz her konuda, her sektörde, her üründe dünyada öne çıkabildiğimizi sayısız tecrübeyle biliyoruz. Enerji alanında da adım adım bu safhaya ulaşacağımıza yürekten inanıyorum.

“İSTİHDAM, İHRACAT, ÜRETİM TARİHİMİZİN EN YÜKSEK SEVİYELERİNE ÇIKMIŞTIR”

Aziz milletim; küresel ekonomide yaşanan dalgalanma, emtia fiyatlarındaki artıştan üretim ve tedarik zincirlerindeki kırılmaya kadar tüm boyutlarıyla etkisini sürdürüyor. Türkiye, geçtiğimiz 20 yılda kurduğu güçlü altyapı üzerinde bu krizi fırsata çevirmek için tüm imkânlarını seferber etmiştir. Ülkemizi başlattığı demokrasi ve kalkınma devrimi rayından çıkartarak yeniden eski istikrarsızlık ve güvensizlik iklimine sokma gayretleri ise maalesef hız kesmeden devam ediyor.

Başta Gezi olayları olmak üzere son dokuz yılda yaşanan her hadisede bu doğrultuda başlatılmış ve alevlendirilmiş birer projedir. Bugün bir yanan küresel krizi yeni bir kalkınma hamlesinin kaldırıcı hâline dönüştürmenin, bir yandan da maruz kaldığımız oyunların ve saldırıların etkilerini elimine etmenin gayreti içindeyiz. Alenen ekonomimizi mahvetme tehditlerinden gizli açık nice ambargolara, içeriden ve dışarıdan önümüze kurulan tuzaklara kadar uzanan bu zorlu sürece rağmen hamdolsun ülkemize diz çöktüremediler. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla üzerine kurulu Türkiye Ekonomi Programımızı tüm sabotajlara ve direnişlere rağmen uygulamayı sürdürüyoruz, sürdüreceğiz.

İstihdam, ihracat, üretim tarihimizin en yüksek seviyelerine çıkmıştır, büyüme kesintisiz devam ediyor. Enerji ve altın hariç cari fazla veren bir ticaret dengemiz var. Turizm toparlandı. Tarımda iyi bir sezon yaşanıyor. Sanayimiz harıl harıl çalışıyor. Bilhassa savunma sanayimiz dünyada rüştünü ispat etmiş bir şekilde katlanarak gelişiyor. Konut ve otomotiv sektörleri âdeta yok satıyor. Tüm bunlar doğru istikamette gittiğimizi gösteriyor.

“BİZİM VAZİFEMİZ MİLLETİMİZE EN İYİSİNİ VERMEKTİR”

Amerika ve Avrupa dâhil dünyanın pek çok ülkesinin finansal dengeleri yerle yeksan iken, bir kısım mandacı siyasetçi ve iktisatçı taifesinin Türkiye’nin üzerinde âdeta beton dökmeye çalışmasını esefle takip ediyoruz. Bu mandacı siyasetçi ve iktisatçı güruhu aslında tespitlerini değil temennilerini dile getiriyor. Geçmişteki krizleri beşinci kol faaliyeti ile ülkemizin burnunu sürtme aracı olarak kullananlar, bugün aynısını yapamadıkları için giderek daha çok hırçınlaşıyor. Yalan, iftira ve çarpıtma üzerine kurulu kampanyalarda kullanılan kimi doğru malzemeler, niyetin ve ortaya çıkan fotoğrafın kötülüğünü değiştirmiyor. Ülke ve milletin özellikle bu süreçte bilsinler ki, her ne kadar bedeller ödediysek, ödemeye devam ediyorsak, bu ilanihaye sürmeyecektir.

Bu bedellerin bir kısmını terörle mücadele de, sınırlarımızın tacizinde, 15 Temmuz’da canımızla kanımızla zaten ödedik. Bu bedellerin bir kısmını uluslararası alanda yalnız bırakılarak, tecride maruz kalarak ödedik. Bazı bedelleri de kur, faiz, enflasyon üçgeni üzerinden yürütülen ekonomik dalgalanmalarla ödedik. Salgın ve savaş gibi olumsuz küresel faktörler, ekonomide ödediğimiz bedellerin yükünü daha da artırmıştır. Ancak gelişmeler öyle bir noktaya geldi ki bize tuzak kuranların çoğu bizden daha ağır ekonomik ve sosyal bedeller ödeyecek duruma düştüler. Tabii sistemin kavramlarını ve kurallarını koyanlar, kendi sıkıntılarını gizlemenin yollarını da buluyorlar, ama dünyayı takip eden akıl ve vicdan sahibi herkes, yaşananları ve işin nereye gittiğini anlıyor, görüyor, biliyor. Biz kendimizi asla kötüyle mukayese etmiyoruz. Çünkü bizim vazifemiz milletimize en iyisini vermektir. Bizim için önemli olan; Türkiye’nin ne durumda olduğudur, milletimizin neler yaşadığıdır, insanlarımızın hangi sıkıntıları çektiği, hangi çözüm beklentileri içinde olduğudur.

Son olarak, geçtiğimiz yılın Aralık ayında ortaya çıkan kur dalgalanması ve ardından enflasyonda yaşanan ciddi yükseliş hepimizin canını sıkmıştır. Her ne kadar aldığımız tedbirlerle sistemi yeniden dengeye oturtmuş olsak da özellikle enflasyondaki yükselişin yükünü bir müddet daha omuzlamak durumunda kalacağımız açıktır. “Men sabera zafera” anlayışıyla milletimizden biraz daha sabır bekliyoruz. İnşallah 2023’ün Şubat, Mart aylarından itibaren enflasyonu yeniden makul ve hızla daha da aşağılara indirebileceğimiz bir seviyeye çekmiş olacağız. Bu noktaya ulaştıktan sonra işimiz daha kolaydır.

“BÜTÇE DİSİPLİNİNE ÖNEM VEREN BİR HÜKÛMET OLARAK TEMEL GÖSTERGELERDE BİR SIKINTIYA MEYDAN VERMEDİK”

Aziz milletim; tabii bu süreçte Cumhurbaşkanı ve Kabinesi olarak kamu hizmetlerinin, ücretlilerinin ve dar gelirlilerin hayatlarının istihdam ve üretim faaliyetlerinin belli bir seviyenin altına düşmemesi için çalıştık ve tedbirler aldık. Aldığımız tedbirlerden biri de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülmekte olan ek bütçe teklifimizdir. Bilindiği gibi 2022 bütçesi, hazırlıkları 2021 yılı Eylül ayında başlayan ve Aralık ayında kanunlaşan bir dönemin ürünüdür. Geçtiğimiz yılın son aylarına doğru küresel tedarik sisteminde yaşanan tıkanıklık ile Aralık ayında döviz kurunda ortaya çıkan dalgalanmaya bağlı gelişmeler, bütçenin yeniden değerlendirilmesini ve ek bir bütçe ile tahkimini zorunlu hâle getirmiştir.

Esasen her dönemde olduğu gibi bu yıl da bütçe disiplinine önem veren bir hükûmet olarak temel göstergelerde bir sıkıntıya meydan vermedik. Ancak, yüksek enflasyonun gelir ve gider rakamlarında yol açtığı değişkenlik ek bütçe ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Mecliste görüşülmekte olan ek bütçede giderlerin 880 milyar lira, gelirlerin ise 1 trilyon 80 milyar lira artırılması öngörülmektedir. Yaptığımız düzenlemelerle vazgeçtiğimiz 241 milyar liralık vergi gelirine rağmen, ek bütçede gelirler kaleminde 200 milyar liralık bir artış olmaktadır. Böylece yılbaşında öngörülen bütçe açığı 278 milyar liradan 78 milyar liraya düşmekte, bir başka ifadeyle kamunun borçlanma ihtiyacı azalmaktadır. Bu performansın herhangi bir ek vergi konmadan veya vergi oranları artırılmadan sağlandığına da özellikle dikkat çekmek istiyorum.

Hâlâ faiz ödemelerini dillerine dolayanların gerçek niyetlerini ise küçük bir örnekle kamuoyunun takdirine sunmakta fayda görüyorum. Bizim hükûmete geldiğimiz 2002 yılında toplanan her 100 liranın 86 lirası faize gidiyordu. Bugün toplanan her 100 liranın 15 lirası faiz ödemesinde kullanılmaktadır. Hatta ek bütçede bu oran yüzde 8,3’e gerilemektedir; hakikat budur, gerisi lafügüzaftır. Gerisi lafla peynir gemisi yürütme çabasıdır, gerisi kuyruklu yalanlarla insanları kandırma gayretidir.

Hülasaten ek bütçenin 217 milyar lirası personel ödemeleri, 154 milyar lirası Sosyal Güvenlik Kurumuna yapılacak transferler, 134 milyar lirası vatandaşlarımıza daha uygun fiyatla verilecek elektrik ve doğal gaz giderleri, 105 milyar lirası stratejik yatırımların hızla tamamlanabilmesi, 103 milyar lirası mahalli idarelerin desteklenmesi, 45 milyar lirası dezavantajlı kesimlere yapılacak yardımlar, 37 milyar lirası tarımsal destekler için kullanılacaktır.

Bu vesileyle Cumhurbaşkanı maaşı üzerinden fırtına kopartarak ülkenin ve milletin menfaatlerine olan ek bütçeyi karalamak isteyenlere de bir çift söz söylemek istiyorum. Özellikle Bay Kemal, yandaşı ve taifesine, bu sözlerim özellikle onlaradır. Bizim sistemimizde Cumhurbaşkanı maaşı aynı zamanda emekli milletvekilleri ve eski cumhurbaşkanları ile merhum cumhurbaşkanlarının hak sahibi ailelerine yapılan ödemelerin de göstergesidir. Yani mesela Sayın Kılıçdaroğlu’nun aldığı iki maaştan biri olan emekli milletvekili maaşı, Cumhurbaşkanı ödeneğine endekslidir. Yol açacağı mağduriyetler sebebiyle maaşımızla ilgili bir tasarrufta bulunmamız mümkün olmuyordu. Ancak, son ek bütçe görüşmelerinde muhalefet tarafı işi öylesine zıvanadan çıkardı ki artık bu mihneti daha fazla taşımamız mümkün değildir. Bunun için buradan Türkiye Büyük Millet Meclisine bir çağrıda bulunmak istiyorum; ek bütçenin Genel Kurul’daki görüşmelerinde Cumhurbaşkanı ödeneğiyle ilgili maddenin kanun metninden çıkartılmasını talep ediyorum. Sayın Kılıçdaroğlu başta olmak üzere, bu sebeple hiç kimsenin mağduriyete uğramaması için de gündeme gelecek ilk kanun teklifinde emekli milletvekillerinin maaşlarının başka bir formüle göre düzenlenmesi yerinde olacaktır. Böylece Sayın Kılıçdaroğlu’nun aldığı iki maaş, Cumhurbaşkanı ödeneğini geçmiş olacağı için inşallah artık kendisi bu konuyu yalan yanlış bilgilerle tekrar gündeme getirip de kamuoyunu boşu-boşuna meşgul etmez. Ülkenin onca meselesi arasında vatandaşlarımın karşısına bu tarz bir konuyla çıkmak zorunda kaldığım için de sizlerden helallik diliyorum.

“AMACIMIZ HİÇBİR ÇALIŞANIMIZIN VE EMEKLİMİZİN HAYAT PAHALILIĞININ ALTINDA EZİLMESİNE MÜSAADE ETMEMEKTİR”

Aziz milletim; ülkemizdeki hiçbir kesimi enflasyona ezdirmeme sözümüzü yerine getirmek için her fırsatı değerlendiriyor, her imkânı harekete geçiriyoruz. Geçtiğimiz Ocak ayında asgari ücretin yüzde 50,5 oranında artışından, kamu personeli ve emeklilerinin maaşlarının bir önceki yılın enflasyon oranı üzerinde yükseltilmesine kadar pek çok adım atmıştır. Asgari ücreti artırırken işverenlerin omuzlarındaki kimi vergileri de kaldırarak adil bir yük paylaşımı yapmıştık. Enflasyondaki yükselişin sürmesi bu artışların yetersiz kalmasına yol açmıştır. Bunun için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızdan işveren tarafıyla görüşülerek asgari ücretin yeniden değerlendirilmesini istedim. Asgari ücret artışı yapılırken Bakanlığımız özellikle belli sayıya kadar personel çalıştıran işverenleri gözetecek bir yöntem de geliştirecektir. Böylece, yapılan artışın istihdamda herhangi bir olumsuz etkiye yol açmasına da meydan verilmeyecektir. İnşallah en kısa sürede bu konuda müjdeli bir haberi işçilerimizle, emekçilerimizle paylaşmayı umut ediyoruz.

Kamu çalışanlarına ve emeklilerimize enflasyon farklarını zaten vereceğiz. Bu düzenlemenin kamu çalışanları ve emeklileri yanında 13,7 milyon emeklimizin tamamını kapsadığının altını özellikle çizmek istiyorum. Amacımız; enflasyon oranı kaç olursa olsun hiçbir çalışanımızın ve emeklimizin hayat pahalılığının altında ezilmesine müsaade etmemektir. Detaylarını bilahare açıklayacağımız bu artışların şimdiden çalışanlarımıza ve emeklilerimize hayırlı olmasını diliyorum ve süratle şu anda Çalışma Bakanım Asgari Ücret Tespit Komisyonu ile bir araya gelecek ve bu çalışmayı da bu hafta sonuna varmadan inşallah bitirecekler. Ve ardından da NATO görüşmelerinden döner dönmez bunu milletimle, tüm işçilerimizle, emeklilerimizle inşallah paylaşma fırsatını bulacağız.

Bu arada inşallah yılbaşında gelişmelere uygun şekilde çalışmalarımızın, çalışanlarımızın ve emeklilerimizin ücretlerini tekrar gözden geçirecek, günün şartlarına göre ne yapılması gerekiyorsa onu da kendilerine vereceğiz. Ayrıca, Temmuz ayı memur maaşlarının Kurban Bayramı öncesinde 8 Temmuz’da zamlı hâliyle ödeneceğini de ifade etmek istiyorum.

Türkiye büyürken, gelişirken, güçlenirken 85 milyon vatandaşımızın bilaistisna her birinin buradan payına düşeni almasını temin etmek boynumuzun borcudur. Milletimiz bizi bunun için Cumhurbaşkanı yapmış, bunun için ülkeyi yönetme yetkisini ve sorumluluğunu bize emanet etmiştir. Bu emanetin gereğini yerine getirmek için arkadaşlarımızla birlikte gece gündüz çalışıyoruz. Bölgemizdeki ve dünyadaki tüm gelişmeleri takip ediyor, milletimize fayda getirecek her hususun üzerine gidiyor, her imkânı ülkemize yönlendiriyoruz. Yeni yatırımlarla, yeni fırsatlarla ve yeni finansman kaynaklarıyla istihdamı ve üretimi destekliyor, ihracatçılarımızı özellikle pazarlarını büyütmeleri konusunda teşvik ediyoruz. Bize ancak mücadele ederek, çalışarak, üreterek, alın teri, hatta yeri geldiğinde kanımızı dökerek kazanmak vardır. Bize yan gelip yatmak yoktur. Dünyada başı dik gezebilmenin tek yolu budur. Türkiye’yi yeniden birilerinin peyki hâline dönüştürmek, yeniden boyun büken, el açan bir ülke hâline getirmek isteyenler için bu mücadele bir anlam ifade etmiyor olabilir, ama milletimiz bizim ne yaptığımızı, nereye varmak istediğimizi, bunun için hangi mücadeleleri verdiğimizi gayet iyi biliyor. Gayret bizden tevfik Allah’tandır.

“SPOR OKULLARIMIZDA 4 MİLYON 100 BİN EVLADIMIZI SPORLA BULUŞTURMAK İÇİN HAZIRLIKLARIMIZI TAMAMLADIK”

Aziz milletim; sözlerine son vermeden önce bazı hususları sizlerle paylaşmak istiyorum. Okulların tatil olması ile birlikte gençlerimizin yaz aylarını verimli şekilde değerlendirmelerine katkı sağlayacağına inandığım iki uygulamayı başlatıyoruz.

İlk olarak, Gençlik ve Spor Bakanlığımıza bağlı spor okulları 81 ilimizin tamamında 5-18 yaş arasındaki evlatlarımıza hizmet verecek şekilde açık olacaktır. Yüzmeden tenise, eskrimden güreşe, jimnastikten judoya kadar sporun her branşında faaliyet gösteren bu okullarımızdan geçtiğimiz yıl 2 milyon 745 bin evladımız istifade etmişti. Bu yıl spor okullarımızda 4 milyon 100 bin evladımızı sporla buluşturmak için hazırlıklarımızı tamamladık. Tüm çocuklarımızı ve gençlerimizi spor okullarımıza davet ediyoruz.

Gençlerimize diğer müjdemiz de; yaz aylarında gönüllerince seyahat edebilmelerine imkân sağlayacak bir kolaylıkla ilgilidir. Yine 81 ilimizin tamamında belirlenen yurtlarımız 15 Temmuz-1 Eylül tarihleri arasında 18-25 yaş arası evlatlarımızın ücretsiz konaklamalarına açık olacaktır. Rezervasyonla bu yurtlardaki konaklama imkânlarından faydalanacak gençlerimizin ülkemizi rahatça gezmelerine, tanımalarına, yeni arkadaşlıklar kurmalarına imkân sağlayacak, kişisel ve sosyal gelişimlerine destek olmalarını hedefliyoruz.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız önümüzdeki aylarda düzenli ve süreli yardım programlarından faydalanan tüm haneleri ziyaret ederek hem insanlarımızı dinleyecek hem ihtiyaç tespiti yapacaktır. Bu tespitlere göre mevcut destek programları gözden geçirilecek ve gerekiyorsa genişletilecektir. Daha önce açıkladığımız 15 milyar liralık ilave bütçeye sahip ve 12 ay süreyle devam edecek olan Aile Destek Programı’nın ilk ödemesini Temmuz ayında yapıyoruz.

Tip-1 diyabet hastası 0-14 yaş arası evlatlarımızla ilgili de bir müjdemiz var. Bu teşhisle insülin tedavisi gören çocuklarımızın hayat kalitelerini artırmak amacıyla yaklaşık 11 bin 500 kişiye sürekli glikoz ölçüm cihazı veya ikamesi bir cihaz temin edeceğiz.

“YAŞLI VE ENGELLİ AYLIKLARI BAYRAM ÖNCESİ ÖDENECEK”

Bir diğer yeni adımımız, başarıyla uygulanan yaşlı ve engelli bakım projelerimizi millî bir programa dönüştürmektir. Türkiye genelinde uygulanacak bu programla yaşlı ve engelli vatandaşlarımızın ev temizliğinden kişisel bakımına kadar tüm zaruri ihtiyaçlarını karşılayacağız. Hâlihazırda 496 ilçemizde 32 bin vatandaşımı kapsayan bu projeyi yeni bir millî programla 60 bin vatandaşımızı daha buna dâhil edecek şekilde genişletiyoruz. Yaşlı ve engelli aylıkları da bayram öncesi ödenecektir.

Öğretmen adaylarımız için de bir müjdemiz var. Bu yıl için söz verdiğimiz 20 bin yeni öğretmen ataması ile ilgili süreç önümüzdeki günlerde Millî Eğitim Bakanlığımız tarafından başlatılacaktır. Böylece hükûmetlerimiz tarafından atanan öğretmen sayısı 730 binden 750 bine çıkacaktır. Bir başka ifade ile ülkemizdeki mevcut 1,2 milyon öğretmenin üçte ikisi bizim dönemlerimizde atanmış oluyor. Yeni atama sürecinin öğretmenlerimize hayırlı olmasını diliyorum. Son olarak Kurban Bayramı tatilini takip eden günler ile 15 Temmuz arasındaki çarşamba ve perşembe günlerinin idari izin kapsamına alınacağının haberini sizlerle paylaşmak istiyorum. Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Kalın sağlıcakla.”

Previous ArticleNext Article

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız” Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız” için yorumlar kapalı 244670

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye ile Güçlenen, Türkiye’ye Güç Veren Kadınlar Programı’nda yaptığı konuşmada, “Geçmişte yaşadıklarımızdan ders alarak her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız. Türkiye Yüzyılı’nın hazırlıklarını ‘Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye’ ekseninde yürütüyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen Türkiye ile Güçlenen, Türkiye’ye Güç Veren Kadınlar Programı’na katılarak bir konuşma yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” vesilesiyle bu programda olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyduğunu söyledi.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı ile ekibine ve programa katkı veren herkese teşekkür eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin ve tüm dünya kadınlarının ‘8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü tebrik ediyor, 8 Mart’ın barışa, dostluğa, kardeşliğe, dayanışmaya vesile olmasını diliyorum. Bu anlamlı gün münasebetiyle Filistin ve Gazze’nin yüreği yaralı kadınları başta olmak üzere gönül coğrafyamızın dört bir yanındaki onurlu ve kahraman kadınlara en kalbi selam ve muhabbetlerimi gönderiyorum. Buradan dünyanın tüm emekçi kadınlarını, mazlum kadınlarını, mağdur kadınlarını yürekten selamlıyorum. Vatanımız, bayrağımız, bağımsızlığımız için canlarını ortaya koyan ülkemizin tüm yiğit kadınlarını rahmetle yâd ediyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şehitlerin her biri birer metanet abidesi olan anne ve babalarına, geride boynu bükük, gözü yaşlı, kalbi mahzun bıraktıkları eşlerine ve öksüzlerine Mevla’dan sabırlar dilediğini ifade etti.

Ülkedeki 81 vilayetin tamamında 922 ilçenin her birinde anne, eş, kardeş ve evlat olarak hayata anlam katan kadınlara özellikle şükranlarını sunduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yine 8 Mart vesilesiyle vatana, millete, ümmete ve tüm insanlığa hayırlı evlatlar yetiştirebilmek için ömürlerini harcayan, elleri öpülesi annelerimize özellikle teşekkürlerimi ifade ediyorum. Kendi merhum anneciğim başta olmak üzere vefat eden annelerin hepsine Allah’tan rahmet, hayatta olanlara sağlıklı, hayırlı ömürler niyaz ediyorum. Son olarak eşimin ve sevgili kızlarımın da 8 Mart Kadınlar Günü’nü gönülden tebrik ediyor, bu anlamlı günün tüm kadınlar için hayırlı olmasını, hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.

“YILIN KALAN 364 GÜNÜ DE KADINLARIN GÜNÜDÜR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 gün sonra seçimin gerçekleştirileceğini, sandıklara gidileceğini, belediye başkanlığından meclis üyeliklerine ve muhtarlıklara kadar her kademede kadın adayların seçimlere yoğun ilgi gösterdiğini gördüklerini belirtti.

Siyasete kadın elinin değmesini daima desteklemiş, siyasi hayatı boyunca kadınlarla beraber yol yürümüş biri olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri’ne hazırlanan tüm kadın belediye başkan adaylarını, meclis üyesi adaylarını, muhtar adaylarını selamlıyor, kendilerine şimdiden başarılar diliyorum. Tabii burada bir hususu vurgulamayı özellikle görev addediyorum. Sadece 8 Mart değil, yılın kalan 364 günü de esasen kadınların günüdür, öyle olmalıdır. Kadınların şahsi hayatımızın yanı sıra devletimiz, milletimiz ve insanlığa yaptığı katkılar, yılda sadece bir güne hapsedilemeyecek kadar büyüktür, önemlidir, kıymetlidir. Bizim nazarımızda, 8 Mart’ı diğer günlerden ayıran yegâne husus, hayatı paylaştığımız kadınlara olan minnettarlığımızı, şu an olduğu gibi çeşitli programlarla ifade etmemize vesile olmasıdır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 8 Mart’ı aracı kılarak, devletin kadınlara yönelik politikalarını gözden geçirdiklerini, nerede bir eksik, nerede bir sorun tespit ederlerse onu gidermeye çalıştıklarını söyledi.

Kendilerini bugüne kadar asla sloganlara hapsetmediklerini, kadın politikalarında her zaman en idealin, en iyinin, ülke, millet ve kadınlar için en hayırlı olanın peşinden koştuklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu anlayışla kadınlarla buluşmalarında şiddetin önlenmesinden kadının güçlendirilmesine, istihdamdan hak ve özgürlüklere kadar geniş bir yelpazede yeni projeler, programlar, stratejik belgeleri açıkladıklarını belirtti.

“AMACIMIZ SIRASIYLA KADINI, AİLEYİ VE ÜLKEMİZİ GÜÇLENDİRMEKTİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların insan onuruna yakışan bir hayat sürmeleri, her alanda daha aktif rol almaları, hak, fırsat ve imkânlardan adil bir şekilde faydalanmaları için ne gerekiyorsa yaptıklarını ve yapacaklarını vurgulayarak, destek mekanizmalarıyla reform paketleriyle yenilikçi uygulamalarla kadının ekonomik ve sosyal statüsünü güçlendirmeye gayret ettiklerini dile getirdi.

Bunun en son örneğinin, Kadının Güçlenmesi Strateji Belgesi ve Eylem Planı olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2024-2028 yılları arasını kapsayan Strateji Belgemiz, 5 ana sütun üzerinde yükselmektedir. Aile Bakanı’mızın şahsında 5 temel amaç, 20 strateji, 83 faaliyetten oluşan bu belgenin hazırlanmasında emeği geçenleri tebrik ediyorum. Kamu kurumlarımızın yanı sıra özel sektörümüzün, iş dünyamızın ve sivil toplum kuruluşlarımızın da belgenin layıkıyla hayata geçirilmesi için üzerlerine düşen görevleri yapacaklarına inanıyorum” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet’in ilk asrını tamamlayıp Türkiye Yüzyılı vizyonuyla ikinci asrına yelken açtıklarını anımsatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Geçmişte yaşadıklarımızdan ders alarak her açıdan daha huzurlu, daha aydınlık, daha müreffeh bir geleceği inşa etmenin çabasındayız. Türkiye Yüzyılı’nın hazırlıklarını ‘Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye’ ekseninde yürütüyoruz. Amacımız sırasıyla kadını, aileyi ve ülkemizi güçlendirmektir. Burada bir hususu özellikle ifade etmek isterim; biliyorsunuz bizim inancımızda ve kültürümüzde aile toplumun temel direğidir. Yeryüzüne indirilen ilk insanlar olan Hazreti Adem aleyhissalatü vesselam ve Hazreti Havva validemiz aynı zamanda ilk ailedir. Hazreti Adem ve Hazreti Havva ile başlayan aile kurumu tarih boyunca insanı insan yapan değerlerin yaşatılmasına, yeni nesillere aktarılmasına imkan sağlamıştır.”

“GÜÇLÜ AİLE SADECE MİLLET VE DEVLET OLARAK BEKAMIZIN DEĞİL, AYNI ZAMANDA GELECEĞİMİZİN DE GARANTİSİDİR”

Ailenin, bireyleri ayakta tuttuğunu, toplumu yozlaşmalara karşı koruduğunu, iyi, güzel ve doğru olanın yaşayarak öğretilmesini temin ettiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, aile kavramıyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Şurası tartışmasız bir gerçektir ki aile ne kadar güçlüyse bireyler ve toplum da o derece güçlü, muhkem ve diri olmuştur. Aynı şekilde ailenin zayıfladığı, aile kurumunun yara aldığı dönemlerde kadın, erkek, çocuk fark etmeksizin tüm bireyler de kötüye gitmiş, toplum kan kaybetmiş, zafiyet yaşamıştır. Bu bakımdan, güçlü aile sadece millet ve devlet olarak bekamızın değil, aynı zamanda geleceğimizin de garantisidir. Güçlü ailenin ilk ve en önemli şartı ise hiç şüphesiz güçlü kadındır. Hâl böyleyken aile ile kadını ayıran, kadını ailenin karşısına yerleştiren, kadın ve aile arasında duvarlar ören her türlü yaklaşımı reddediyoruz. Farklı ambalajlar içinde toplumumuza sunulan bu tür bakış açılarını sadece milletimizin değil tüm insanlığın istikbali adına tehlikeli buluyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de aile kavramına karşı alerjisi olan bir kesimin eskiden beri olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti: “Bunlar, modernleşme ve Batılılaşma iddiasıyla aile mefhumuna karşı âdeta savaş ilan etmiş durumdalar. Öyle bozuk bir bakış açısından bahsediyoruz ki Bakanlığımızın adında yer alan ‘aile’ kavramından bile rahatsız oluyorlar. Bunların bir başka özelliği de lafa gelince özgürlüğü, demokrasiyi, insan hak ve hukukunu kimseye bırakmamalarıdır. Ama kendi kalıplarına uymayan herkesi ötekileştirenler de yine bunlardır. Sorsanız, ‘Kadın haklarını savunuyoruz’ derler. Fakat 28 Şubatvari vesayet dönemlerinde kadınların eğitim, çalışma ve siyasi temsil haklarının gasbedilmesine aleni destek verirler. Kadının ve ailenin en büyük düşmanı olan ‘cinsiyetsizleştirme politikaları’na karşı tek bir cümle kurmazlar.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı şekilde, kendileriyle aynı ideolojik kabileye mensup bazı kibirli siyasetçilerin başımızın tacı olan ev hanımlarını aşağılaması, ev kadınlarını hor, hakir görmesi karşısında gıklarını dahi çıkarmazlar. Kendi mahallelerindeki kadına yönelik tacizleri, şiddeti, ayrımcılığı, haksız uygulamaları asla gündeme getirmezler. Yani, söz konusu gerçekten kadınların temsil, eğitim, çalışma ve kamusal alanda özgürce var olma hakları olunca bunlar ya yasakçılığın ya da çifte standardın yanında saf tutarlar” dedi.

“TÜRKİYE OLARAK KENDİ DURUŞUMUZU SERGİLİYOR, MÜCADELEMİZİ KARARLILIKLA YÜRÜTÜYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bahsettiği ikircikli tablonun sadece Türkiye için değil, dünyadaki pek çok kuruluş için de geçerli olduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Soruyorum sizlere, dünyada ‘kadın hakları’ diye ortalığı ayağa kaldıranların, 7 Ekim’den beri Filistin’de katledilen, çoğu kadın ve çocuk 32 bini aşkın masum için seslerini yükselttiklerini sizler hiç duydunuz mu? İnsanlığın geri kalanına sürekli hak hukuk dersi verenlerin İsrail’in soykırım politikaları karşısında harekete geçtiğini hiç gördünüz mü? Ülkelere basın özgürlüğü karnesi düzenleyenlerin İsrail’in katlettiği 100’ü aşkın gazeteciyle ilgili tepkilerine şahit oldunuz mu? Son raporunda Türkiye’yi eleştiren Avrupa Konseyi’nden ve diğer Avrupa Birliği (AB) kurumlarından bugüne kadar İsrail’e gizli açık destek dışında bir beyan işittiniz mi?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Peki, Suriye’den Filistin’e kadar hemen burunlarının dibindeki bölgelerde on binlerce kadın ve çocuğun vahşice katledilmesine tepkisiz kalanları diğer konularda biz nasıl ciddiye alacağız? Filistin halkının soykırıma uğramasına ses çıkarmayanların, bu katliamları görmezden gelenlerin tutarlı, etkili ve tarafsız olabilmesi mümkün mü? Elbette mümkün değil. Suriye’deki, Filistin’deki, Arakan’daki, Türkistan’daki ve diğer İslam beldelerindeki hak ihlalleri karşısında kıllarını dahi kıpırdatmayanların başkalarıyla ilgili beyanları lafügüzaf hükmündedir” diye ekledi.

Türkiye olarak diplomatik girişimlerle yardımlarla kamuoyu oluşturma çabalarıyla kendi duruşlarını sergilediklerini, mücadelelerini kararlılıkla yürüttüklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çünkü biz onlar gibi riyakâr değiliz. İnşallah hiçbir zaman da olmayacağız” ifadelerini kullandı.

“TÜRKİYE’Yİ TARİHİNİN EN AYDINLIK, EN ÖZGÜRLÜKÇÜ HER AÇIDAN EN GÜÇLÜ GÜNLERİNE BİRLİKTE KAVUŞTURDUK”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bizim inancımız cenneti anaların ayakları altına sermiştir. Millet olarak tarihimiz, kadınların başarıları ve fedakârlıklarıyla örülmüştür Nene Hatun’dan Nezahat Onbaşı’ya, Şerife Bacı’dan Kara Fatma’ya kadar nice kadın kahramanlarımızın mücadelesini biz nasıl unutabiliriz? Bölücü terör örgütü tarafından şehit edilen Aybüke Yalçın öğretmenin ve daha nice kahramanımızın fedakârlıklarını nasıl yok sayabiliriz? 15 Temmuz gecesi ellerinde bayraklarla tanklara ve darbeci hainlere meydan okuyan kadınların cesaretlerini biz nasıl görmezden geliriz? Son 21 yılda yazılan başarı destanından kadınların emeğini, alın terini, katkısını, çabasını nasıl inkâr edebiliriz?” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şayet ekonomiden eğitime, güvenlikten tarıma, demokrasiden hak ve özgürlüklere varıncaya kadar her alanda ortada göz kamaştıran bir başarı varsa burada en az erkekler kadar kadınların da katkısı ve emeğinin olduğunu vurguladı.

Önlerine çıkartılan engellerden, hayatlarına kast etmeye varan saldırıların üstesinden hep kadınların desteğiyle geldiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Yürek yüreğe, omuz omuza verdik. Türkiye’yi tarihinin en aydınlık, en özgürlükçü her açıdan en güçlü günlerine birlikte kavuşturduk. Her kim, kadın hakları konusunda eski Türkiye’den övgüyle bahsediyorsa biliniz ki sizlerin mücadelesine kara çalıyor demektir. Çünkü hiçbir şey kolay olmadı, kolay elde edilmedi. 28 Şubat’ın karanlığından çıkmak öyle zahmetsiz, çilesiz olmadı. Sizler bugünkü haklarınızı üniversite kapılarında gözyaşı dökerek, sırf kıyafetinizden dolayı işinizden ayrılmak zorunda kalarak baskıya uğrasanız bile hukuk ve demokrasi içinde hareket ederek, gerektiğinde 15 Temmuz gecesi olduğu gibi darbecilere cesaretle meydan okuyarak yani hep mücadele ile elde ettiniz. Ne olursa olsun, yılmadınız. Geri adım atmadınız. Böylece siyasetten akademiye, bürokrasiden iş dünyasına, spordan sanata farklı alanlarda özgürce var oldunuz, başarıdan başarıya koştunuz. Biz de sizlerin bu asil ve zorlu mücadelenize sahip çıktık. Elimizdeki tüm imkânlarla sizlere destek olduk.”

“PEK ÇOK ALANDA TARİHÎ NİTELİKTE ADIMLAR ATTIK”

Kadının statüsünün güçlendirilmesi, kadınların önündeki engellerin kaldırılması, kadınlara iş, eğitim, temsil ve diğer alanlarda destek verilmesi hususlarında neler yapıldığını en iyi kadınların bildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başörtüsüne özgürlük başta olmak üzere kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapılmasını anayasa kuralı hâline getirdik. ŞÖNİM, kadın konuk evi, KADES, elektronik kelepçe gibi uygulamaları hayata geçirdik. Aile içi şiddeti şikâyete tabii olmaktan çıkardık. Daha pek çok alanda tarihî nitelikte adımlar attık. Bu çabalarımız neticesinde de en az bir eğitim düzeyini tamamlama oranı kadınlarda yüzde 70’lerden yüzde 90’lar seviyesine ulaştı” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Karar alma mekanizmalarında kadın temsil oranı 4-5 kat arttı. İstihdamdaki kadın sayısı 6 milyondan 10,5 milyona çıktı. Covid-19 salgını döneminde eşim Emine Erdoğan’ın liderliğinde başlatılan destek paketiyle, kadın girişimcilerimizin yanında olduğumuzu gösterdik. Bu kapsamda Halk Bankamız aracılığıyla son 3 yılda 220 bin kadın girişimcimize 60 milyar lira finansal destekte bulunduk. Daha bunun gibi burada saymaya kalksak nice reformu, hayal dahi edilemeyen atılımları son 21 yılda sizlerle beraber hayata geçirdik.”

“SİYASİ HAYATIMIZIN HİÇBİR SAFHASINDA KİMSENİN HAYAT TARZINA KARIŞMADIK”

Bu süreçlerde bir sürü asılsız ithamla, iftira ile saldırıyla da karşılaştıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, attıkları her adımın itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kadınlar arasındaki ayrımcılığa son veren reformlarımız bile hedef alındı. Bizi itham edenlerin aslında kendilerinin yasakçı ve baskıcı olduğunu, geride bıraktığımız 21 yıllık dönemde defalarca tecrübe ettik. Kadınlar konusunda aleyhimizde yürütülen onca propagandaya rağmen siyasi hayatımızın hiçbir safhasında kimsenin hayat tarzına karışmadık” diye konuştu.

Hem belediye başkanlığı hem de 21 yıllık iktidarlıkları döneminde bu tavırlarının aksine tek bir örnek gösterilemeyeceğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün de aynı çevrelerin raf ömrü dolmuş söylemlerle kadınları tekrar korkutmaya çalıştığını üzülerek müşahede ediyoruz. Nefes alamayacaksınız, şu gelecek, bu olacak diyerek tamamı yalan, tamamı hezeyan ürünü ifadelerle güya kadınları kendilerine oy vermeye ikna edebileceklerini sanıyorlar. Aynı korku siyasetine 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde de başvurmuşlar ama milletin ve kadınların feraseti karşısında hezimete uğramışlardır. Biz kadınların haklarını kısıtlayıcı hiçbir adım atmadık ama bizi itham edenlerin ellerine güç geçtiğinde kadınlara nasıl hakaret ettiklerini, fiziki saldırıda bulunduklarını hep birlikte gördük, görüyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınların 31 Mart’ta bir kez daha korku siyasetini ellerinin tersiyle iteceklerine yürekten inandığını ifade ederek, 31 Mart’ta İstanbul başta olmak üzere tüm şehirlerde kadınlardan yine güçlü destek beklediklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ödüle layık görülen kadınları kutlayarak Türkiye’ye güç veren kadınlara teşekkürlerini iletti.

“Ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık” “Ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık” için yorumlar kapalı 120790

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya mitinginde yaptığı konuşmada, “Ülkemiz; Gezi olaylarından beri süren, 15 Temmuz’la daha da keskinleşen, 2018’den itibaren iyice alenileşen bölgesel ve küresel krizlerle daha da derinleşen sıkıntılı bir süreçten geçiyor. Hamdolsun, önümüze hangi badire çıkarsa çıksın, ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık” dedi.

Kütahya mitinginde vatandaşlara hitap eden Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kütahya’nın, Anadolu’nun beylerbeyi olduğunu belirterek, kentin bugün de millî iradeye olan bağlılığıyla Türkiye’nin beylerbeyliğini hak ettiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen mayıs ayındaki seçim sonuçları için Kütahyalılara teşekkür ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gençler, Cumhur İttifakı’na milletvekilliğinde verdiğiniz yüzde 68 ve Cumhurbaşkanlığında şahsıma verdiğiniz yüzde 70 oranındaki destek için sizlere şükranlarımı sunuyorum. Şimdi 31 Mart’ta da aynı oyları vermeye hazır mıyız? Maşallah barekallah. Rabbim tüm Kütahyalı kardeşlerimden razı olsun. Mevla şu muhabbetimizi, şu dayanışmamızı daim eylesin. Şimdi de sizlerden Türkiye Yüzyılı belediyeciliği için, gerçek belediyecilik için destek istiyoruz. Hanımlar, bu konuda en çok size güveniyorum. Her zaman ne diyorum, kale içeriden fethedilir. Yani kaleyi sizler düşüreceksiniz. Şayet hanımlar çok iyi çalışırsa bu iş olur. Biz, kadının iradesinin üstesinden gelemeyeceği hiçbir zorluk tanımıyoruz. Öyleyse buradan, bu meydandan gerçek belediyecilik için söz veriyor musunuz? Gençler, hanımları duyuyorsunuz değil mi? Sizin de onlardan aşağı kalmamanız lazım.”

“ÜLKEMİZİN GÜVENLİĞİNE, İSTİKRARINA GÖZ DİKENLERE FIRSAT VERMEYECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’da 31 Mart seçimleri için adayları Cumhur İttifakı olarak ortak göstermediklerini hatırlatarak, “Eser ve hizmet siyasetinde yarışmak için ayrı adaylarla seçime girdik. Hayırda yarış olarak gördüğümüz bu centilmence rekabetin şehrimiz için en güzel şekilde neticelenmesini diliyorum” dedi.

Hangi partiye mensup olursa olsun Türkiye’nin her bireyinin, her Kütahyalının gönüllerinde ayrı bir yerinin olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Seçimler gelir geçer ama muhabbet baki kalır. Şu hasbilik gök kubbedeki bir hoş seda misali hep devam eder. Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi, dirliğimizi, kardeşliğimizi daim eylesin diyorum. Ülkemizin güvenliğine, istikrarına, kazanımlarına, hedeflerine göz dikenlere asla fırsat vermeyeceğiz. Bu millet, tarihine, kültürüne, inancına saldırarak sırtını terör örgütlerine dayayanlara, onlara en güzel dersi sandıklarda verdi. Şimdi beraber yol yürüyerek, hükûmette ve belediyede iktidar hülyalarına kapılanları rüyalarından uyandırmaya var mıyız? Bunu yapacağınıza ben inanıyorum.”

“TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONU ETRAFINDA KENETLENİP YOLUMUZA DEVAM EDECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, emniyetten aldığı rakamlara göre mitinge 35 bin kişinin katıldığını aktararak, “Tabii sandıklara da bunun yansıması lazım. Kütahya’da hamdolsun böyle bir sıkıntımız inşallah yok” diye konuştu.

Şehirlerin bir kısmında yapılan kirli ittifakları takip ettiklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları ifade etti: “Kiminde listeler geç veriliyor. Aday isimleri sabahtan akşama sürekli değişiyor. Milletimiz de engin ferasetiyle kapalı kapılar ardında çevrilen dolapları, yapılan pazarlıkları, sahnelenen alicengiz oyunlarını çok iyi görüyor. Bugüne kadar olduğu gibi 31 Mart’ta da milletimizle omuz omuza verip, meydanı kirli ittifakların karanlık hesaplarına bırakmayacağız. Türkiye Yüzyılı vizyonu etrafında kenetlenip yolumuza devam edeceğiz. Ben hanımlara güveniyorum. Bu yolculukta Kütahya’nın da desteğini yanımızda göreceğimize yürekten inanıyorum.”

“Şimdi buradan, Millî Mücadele zaferinin ilk işaret fişeğinin atıldığı Kütahya’dan öyle bir ses verin ki, duymayan kalmasın” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “31 Mart’ta Türkiye Yüzyılı şehirleri için hazır mıyız? 31 Mart’ta Türkiye Yüzyılı şehirleri için kararlı mıyız? 31 Mart’ta gerçek belediyeciliği tercih ediyor muyuz? Bunun için seçim gününe kadar kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Kütahya’yla birlikte Türkiye haritasının tamamını Cumhur İttifakı’nın renkleriyle boyamaya var mıyız?” dedi.

Türkiye’nin Gezi olaylarından beri süren 15 Temmuz’da daha da keskinleşen, 2018’den itibaren iyice alenileşen, bölgesel ve küresel krizlerle daha da derinleşen sıkıntılı bir süreçten geçtiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Önümüze hangi badire çıkarsa çıksın ülkemizi demokrasi ve kalkınma rotasından çıkarmadan hedeflerine doğru ilerletmeyi başardık. Bu arada ciddi bedeller de ödedik, ödüyoruz. Millî birliğimize yönelik saldırıları bertaraf ederken yeri geldi darbecilere karşı canımız pahasına direndik yeri geldi sınırlarımıza dayanan teröristlerle boğuştuk. Cudi Dağı’nda onları mağaralara gömdük. Tendürek’te, Bestler Deresi’nde, Gabar’da gömdük ve Türkiye’de kendilerine yer bulamadılar” diye konuştu.

Hayat pahalılığıyla da mücadele edildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, en çok etkilenen kesimlerin başında emeklilerin bulunduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her ne kadar emekli maaşlarını bizden önceki dönemlerle kıyas edilemeyecek seviyelere çıkarmış olsak da gönlümüz vatandaşlarımızın hayatlarını daha iyi şartlarda sürdürmesini istiyor” ifadesini kullandı.

“HARCADIĞIMIZ HER KURUŞU, DEVLETİ VE MİLLETİYLE BİRLİKTE ÇALIŞIP KAZANMAK MECBURİYETİNDEYİZ”

Ekonominin diğer boyutlarının ötesinde hesap kitap işi olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin gelirleri ve giderleri arasındaki denge tutturulamazsa tıpkı 1970’lerde ve 1990’lardaki gibi siyasi, sosyal ve ekonomik çalkantıların pençesine düşülmesinin kaçınılmaz olduğunu belirtti.

Türkiye’nin kimi ülkelerin sahip olduğu gibi karşılıksız elde ettiği gelir kaynaklarına sahip olmadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Biz harcadığımız her kuruşu, devleti ve milletiyle birlikte çalışıp kazanmak mecburiyetindeyiz. Mesela yaklaşık 11 trilyon lira giderle bağladığımız 2024 bütçemizi ele alalım. Bunun 1 trilyon liradan fazlasını deprem harcamalarına ayırdık. Devletin tüm çalışanları için yaklaşık 3 trilyon lira personel gideri var. Yatırımlar için 1,6 trilyon liraya yakın bir kaynak kullanılacak. Emekli maaşları için ayrılan miktar yaklaşık 3 trilyon liraya yakın, eğitim için 1,6 trilyon lira, sağlık için 1,6 trilyon lira, sosyal yardımlar için 500 milyar lira, mahallî idareler için 860 milyar lira tahsis edildi. Diğer kalemleri söylemiyorum bile.

En düşüğü 10 bin lira olan emekli maaşı ömrünü kendisinin ve ailesinin geçimi için harcamış vatandaşlarımız için yeterli mi? Elbette değil. Peki, emekli maaşlarını arzu ettiğimiz düzeye nasıl yükselteceğiz? Devlet ve millet olarak daha fazla çalışacak, daha çok gelir elde edecek, ortaya çıkan kazançtan da emeklilerimize hak ettikleri parayı vereceğiz.

Şimdi birileri çıkıyor emekli maaşlarına 7 bin lira, 10 bin lira seyyanen ekleyelim diyerek kendi akıllarınca emeklilerimizi tahrik ediyor. Bakınız bizim ülkemizde hâlihazırda 16 milyon emeklimiz var. Emekli maaşlarına 7 bin lira eklemek demek bütçeden yaklaşık 1,4 trilyon liralık, 10 bin lira eklemek demek 1,9 trilyon liralık bir kaynağı buraya aktarmak demektir. Mevcut maaşların tutarından söz etmiyorum. Sadece 7 bin lira veya 10 bin lira olarak ifade edilen ek artışın maliyetini anlatıyorum. Yani 2024 yılı boyunca ülkemizde tek çivi çakmasak tüm yatırım bütçesini buraya aktarsak bile bu gideri karşılamaya yetmiyor. Aynı şekilde deprem harcamalarının tamamını bu iş için kullansak yine yeterli gelmiyor. Eğitime, sağlığa, tek kuruş harcamadan her birinin tüm bütçesini buraya aktarsak ucu ucuna ya kurtarıyor ya kurtarmıyor. Askeriyle, polisiyle, eğitimcisiyle, sağlıkçısıyla tüm memuru ve işçisiyle devletin çalışanlarının yarısından fazlasına maaşlarını vermesek o zaman belki bu ilave gideri karşılayabiliriz. Burada konuştuğumuz emeklilerimizin mevcut maaşlarının maliyeti değil yapılması istenen ilave artışların tutarıdır.”

“YAPTIĞIMIZ HER İŞİN HESABINI 85 MİLYONUN TAMAMINA VERMEKLE MÜKELLEFİZ”

Seyyanen artışların emekli maaşları arasında yol açtığı adaletsizliğin farkında olduklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sırtında yumurta küfesi taşımayanların istedikleri gibi atıp tutabileceğini, sorumluluk makamında olmayanların her aklına eseni söyleyebildiğini dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama milletin ülkeyi ve devleti yönetme görevini verdiği bizim için böyle bir durum asla söz konusu değil. Biz yaptığımız her işin hesabını 85 milyonun tamamına vermekle mükellefiz. Biz attığımız her adımı en ince detayına kadar hesaplamak zorundayız.” dedi.

Küresel ekonomik krizin dünyanın her yerinde çalışanlar ve emekliler başta olmak üzere büyük kitlelerin refah kaybına uğramasına yol açtığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin de kendi şartları çerçevesinde bu dalgadan etkilendiğini söyledi.

Tüm bunların üstüne geçen sene “asrın felaketi” olan çok büyük bir deprem yaşandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece 6 Şubat depremlerinin ekonomiye maliyetinin 104 milyar dolar olduğunu kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Buna rağmen hayat pahalılığı başta olmak üzere ekonomik dengeleri yeniden yerli yerine oturtmak için güçlü bir program uyguluyoruz. Bu yılsonundan itibaren programın olumlu sonuçlarını görmeye başlayacağız. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla ülkemizi büyüttükçe ortaya çıkan kazançtan her kesimden insanımız gibi emeklilerimiz de istifade edecek. Siz oturdukları yerden atıp tutanlara bakmayın. Onlar sadece istismar ve bozgunculuk peşinde koşuyor. Onların ne ülke ne millet ne de emeklilerimiz umurlarında. Bu ülkenin ve bu milletin asırlık meselelerini nasıl biz çözdüysek bugünkü sıkıntıların üstesinden gelecek olan da yine biziz. Milletimizden sabır ve metanet istiyoruz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin son 21 yılının önceki dönemlerinden çok iyi olduğunu, yarınların da bugünden daha iyi olacağını belirtti.

İnsanları, karamsarlık bataklığına sürüklemek isteyenlerin tek derdinin buradan bir kaos çıkartıp ülkeyi kendilerine mecbur etmek olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendi partilerini öyle yönetiyor olabilirler ama bu millet kendi geleceği konusunda onların sinsi oyunlarına eyvallah etmez. Ne diyor üstat? ‘Yarın elbet bizim, elbet bizimdir. Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir’ Allah’ın izniyle bu tekerleği tümsekte bırakmayarak Türkiye Yüzyılı bayrağını, kör dünyanın tepesine biz dikeceğiz” diye konuştu.

KÜTAHYA’YA 101 MİLYAR LİRANIN ÜZERİNDE YATIRIM

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin nereden nereye geldiğinin en büyük ispatının şehirlere yaptıkları yatırımlar olduğunu ifade etti.

Bu kapsamda son 21 yılda Kütahya’ya 101 milyar liranın üzerinde yatırım yaptıklarına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, eğitimde 2 bin 900 yeni derslik inşa ettiklerini, şehre ikinci devlet üniversitesi olarak Kütahya Sağlık Üniversitesi’ni kurduklarını dile getirdi.

Gençlik ve sporda yükseköğrenim yurt yatak kapasitesini 12 bin 493’e çıkardıklarına, 61 spor tesisi inşa ettiklerine, Kütahya’ya kendine yakışacak bir stadyum kazandırmak için çalışmalara başladıklarına değinen Erdoğan, sosyal yardımlarda Kütahyalı ihtiyaç sahiplerine 2,6 milyar lira tutarında kaynak aktardıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sağlıkta 320 yataklı Evliya Çelebi Devlet Hastanesi başta olmak üzere toplamda 1050 yataklı 11 hastaneyle birlikte 43 sağlık tesisi inşa ettiklerini aktardı.

Toplam 610 yataklı Kütahya Şehir Hastanesinin inşasında sona geldiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, son teknik testlerini de tamamladıktan sonra hastaneyi vatandaşın hizmetine sunacaklarını bildirdi.

Şehrin ihtiyacına göre önümüzdeki dönemde 800 yataklı bir eğitim araştırma hastanesini de gündeme alabileceklerine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ayrıca, Domaniç Entegre İlçe Hastanemizin inşası başta olmak üzere beş sağlık tesisinin yapımına devam ediyoruz. Kütahya’da TOKİ kanalıyla 12 bin 802 konutun yapımını tamamlayıp hak sahiplerine teslim ettik. 1521 konutun yapımı sürüyor. Kütahya’da 9,2 milyon metrekare alanda kentsel dönüşüm çalışması yürütüyoruz. Şehrimizdeki altı millet bahçesi projesinden üçünü tamamlayıp hizmete sunduk, diğerleriyle ilgili çalışmalar devam ediyor. Ulaştırmada, Kütahya’da 24 kilometreden devraldığımız bölünmüş yol uzunluğunu 359 kilometreye çıkardık. Abide-Simav yolunun ilk 15 kilometrelik kısmını tamamladık, kalanıyla ilgili hazırlıklara devam ediyoruz. Abide-Pazarlar ve Emet-Simav yolları ile Germiyan ve Zafertepe kavşaklarını bu sene bitiriyoruz.”

DOĞAL GAZ YATIRIMLARI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çavdarhisar-Abide, Dursunbey-Tavşanlı, Hisarcık-Gediz yollarını önümüzdeki sene tamamlayacaklarını, şehrin hem Eskişehir, Afyonkarahisar çıkışlarında trafiği rahatlatacak hem de organize sanayi bölgeleri arasındaki ulaşımı kolaylaştıracak bir yol projesini hayata geçireceklerini söyledi.

Ayrıca mevcut projenin yerine şehrin daha yakınından geçecek bir çevre yolu projesi üzerinde de çalıştıklarını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Kütahya il sınırları içindeki bütün demir yollarını yeniledik. Eskişehir-Kütahya-Balıkesir hattını elektrikli, sinyalli hâle getirip modernize ettik. Eskişehir-Antalya Hızlı Tren Hattı hayata geçtiğinde inşallah duraklarından biri de Kütahya olacak. Kütahya’ya 21 baraj ve sekiz gölet inşa ettik. Beş baraj ile bir gölet daha inşa ediyoruz. Son 21 yılda inşa ettiğimiz sulama projeleriyle Kütahya’da, 168 bin dekar zirai araziyi sulamaya açtık. Yapımı devam eden 21 sulama tesisimiz ile toplam 204 bin dekar araziyi daha sulamaya açacağız. İnşa ettiğimiz 118 adet taşkın koruma tesisiyle, Kütahya şehir merkezi ile 144 yerleşim yeri ve 11 bin dekar araziyi taşkın zararlarından koruduk. Sekiz adet dere ıslahının inşası sürüyor.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahyalı çiftçilere yaklaşık 16 milyar lira tutarında tarımsal hibe desteği verdiklerini ifade etti.

Kütahya’da altı yeni organize sanayi bölgesi, bir teknopark, dokuz araştırma geliştirme merkezi kurduklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu: “Biraz sonra açılışını yapacağımız seramik fabrikasıyla Kütahya’nın bu alandaki marka değerini küresel ölçekte güçlendiriyoruz. İstihdamı desteklemek için Kütahya’daki işverenlere toplam 3 milyar lirayı aşan prim teşviki verdik. Enerjide, Kütahya, Çavdarhisar, Çitgöl, Demirci, Emet, Gediz, Hisarcık, Kuruçay, Simav ve Tavşanlı’ya doğal gazı getirdik. Bu yıl içinde Eskigediz ve Seyitömer’e, 2026 yılında ise Altıntaş ve Domaniç’e doğal gaz arzı sağlamayı hedefliyoruz. Hedefimiz, en kısa sürede Kütahya’da doğal gaz olmayan ilçe ve belde kalmayacaktır.”

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, NG KÜTAHYA SERAMİK 100. YIL FABRİKALARI AÇILIŞ TÖRENİ’NE KATILDI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’daki programı kapsamında, NG Kütahya Seramik 100. Yıl Fabrikaları Açılış Töreni’ne katılarak bir konuşma yaptı.

Nafi Güral’ın kurduğu Kütahya Seramik’in üretim yolculuğundaki 35 yılını geride bıraktığını, 8 fabrikaya ve 54 milyon metrekare üretim kapasitesine ulaştığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’da üretilen bu seramiklerin 81 vilayetin yanı sıra 5 kıtada 79 ülkeye ihraç edildiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Açılan her yeni fabrika ihracatımızda yeni bir ivme, cari açığımızın kapanmasına katkı demektir. Bugün yatırım bedeli 140 milyon avro, kapalı alanı 126 bin metrekare olan iki yeni fabrikayı daha hizmete açıyoruz. NG Kütahya Seramik 100. Yıl Fabrikaları’nın ülkemize, şehrimize, grubumuza, çalışanlarımıza hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum” ifadesini kullandı.

Türkiye’nin İtalya ve İspanya gibi bu alanda dünyanın önde gelen ülkelerinde bile olmayan gelişmiş teknolojilere sahip üretim imkânına kavuştuğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şekilde seramik üretiminin yanı sıra turizmde de önemli yatırımları olan grubun, istihdam kapasitesinin 5 bin 750 kişiye çıkmasını da takdirle karşıladığını kaydetti.

Dijital dönüşümü fabrikalarında en üst seviyelerde uygulayan grubun su, ham madde ve ambalaj atıklarının geri kazandırılması konusunda da ileri seviyeye ulaştığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, fabrika çatılarına kurulan ve tamamı üretimde kullanılan 25 megavat gücündeki güneş enerjisi santrallerinin, yenilenebilir enerji alanında da örnek bir yaklaşıma işaret ettiğini söyledi.

“ÜLKEMİZİ DÜNYANIN ÖNDE GELEN TEDARİKÇİLERİ ARASINA ÇIKARTACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyümek mecburiyetinde olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: “Sadece kâğıt üzerinde ekonomik görünümü iyileştirmek adına yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı büyümeden asla taviz veremeyiz. Makro dengelerle ilgili sorunlarımızı sanayide, teknolojide, ticarette, tarımda, turizmde ve diğer alanlarda büyümeyi sürdürerek çözeceğiz. Dünyanın en gelişmiş, en zengin ülkelerine baktığımızda onların da istihdam ve üretim merkezli bir ekonomik işleyişi hayata geçirmeye çalıştıklarına şahit oluyoruz. Bir dönem terk ettikleri üretim, bugün gelişmiş ülkelerin en kritik yumuşak karnı hâline gelmiştir. Türkiye’yi böyle bir duruma asla düşürmeyeceğiz. Savunma sanayinden seramik sektörüne kadar her alanda tasarımıyla, üretimiyle, ihracatıyla ülkemizi dünyanın önde gelen tedarikçileri arasına çıkartacağız.”

Kütahya’nın giderek büyüyen seramik üretimi kapasitesini sadece toprağa ve kimyaya dayalı bir sektörün gelişmesi olarak görmediklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kütahya’daki bu ivmenin ülkenin Türkiye Yüzyılı’na hazırlanışının işareti olduğunu belirtti.

“MİLLETİMİZE VERDİĞİMİZ HER SÖZÜ YERİNE GETİRMEK İÇİN VAR GÜCÜMÜZLE ÇALIŞTIK, ÇABALADIK”

İkinci Dünya Savaşı sonrasında başlayıp iktidarlarına kadar devam eden dönemlerdeki siyasi ve ekonomik gecikmeler yaşanmasaydı Türkiye’nin bugün çok daha farklı bir yerde olacağını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletin sorumluluk verdiği kişiler olarak bize düşen kaçan fırsatlara bakıp hayıflanmak değil, hem eskinin kayıplarını telafi etmek hem geleceğin hedeflerini inşa etmektir. Bundan 13 sene önce 2023 hedeflerimizi açıkladığımızda birileri kendi akıllarınca bizimle dalga geçmiş, projelerimizi küçümsemişti. Yaşadığımız onca badireye rağmen 2023 hedeflerinin önemli bir kısmını hayata geçirmiş birisi olarak karşınızdayım” diye konuştu.

Şimdi de Türk milletine “Türkiye Yüzyılı” sözlerinin olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vizyonu sağlam toplumsal yapı, istikrarlı ve güçlü ekonomi, adalet ve özgürlük, Türkiye eksenli küresel dönüşüm, huzurlu ve güvenli gelecek başlıkları altında tadat ederek millete sunduklarını dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, birileri gibi söz verip de sonra kulağının üzerine yatanlardan olmadıklarını belirterek, şunları paylaştı: “Milletimize verdiğimiz her sözün takipçisi olduk, her sözü yerine getirmek için var gücümüzle çalıştık, çabaladık. Eksiklerimiz elbette olmuştur ama ülkemize ve milletimize sağladığımız kazanımların büyüklüğünü kimse inkâr edemez. Artık bundan sonra milletimize karşı sorumluluğumuz Türkiye Yüzyılı bayrağını zirveye çıkarmaktır. Allah’ın izniyle Türkiye Yüzyılı’nın inşasını da tamamladıktan sonra emaneti gençlere teslim edip köşemize çekileceğiz. Bu duygularla bir kez daha fabrikaların hayırlı ve bereketli olmasını diliyoruz. Tekrarını, tekrarını bekliyoruz.”

NG Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Güral, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Kütahya Porselen Sanat Evi tarafından üretilen ve ortasında ayet yazılı el sanatı porselen tabak hediye etti. Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekiler kurdeleyi keserek NG Kütahya Seramik 100. Yıl Fabrikaları’nın açılışını yaptı ve fotoğraf çektirdi.

seers cmp badge