Dev yatırımlar | İstanbul kodluyor nitelikli yazılımcılar yetiştirecek Dev yatırımlar | İstanbul kodluyor nitelikli yazılımcılar yetiştirecek için yorumlar kapalı 112364

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Genç İstihdamı Sosyal Etki Tahvili Uygulaması: İstanbul Kodluyor Projesi”nin gençlerin istihdamını sağlama yolunda yenilikçi ve özgün bir uygulama olacağını belirterek, 1 milyon 250 bin dolar bütçeli proje ile 550 gencin bilgi ve iletişim teknolojileri sektöründe istihdam edilmesini hedeflediklerini bildirdi.

Kacır, Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen Sosyal Etki Tahvili Lansman Toplantısı’ndaki konuşmasında, “İstanbul Kodluyor Projesi”nin önemine işaret etti.

Bakan Kacır, 20 yıl önce Boğaziçi kampüsüne adımını attığında hocalarından en sık duyduğu söylemlerden birinin “Biz burada size doğrudan bilgiyi öğretmiyoruz, öğrenmeyi öğretiyoruz.” olduğunu aktardı.

ÖNEMLİ BİR FIRSAT PENCERESİ OLARAK GÖRÜYORUZ

Bu yaklaşımın önemli bir nedeninin ise bilginin, problem çözümünde ihtiyaç duyulan yaklaşımın ve kullanılacak araçların o günün şartlarında bile sürekli değişkenlik göstermesi olduğuna dikkati çeken Kacır, dördüncü sanayi devrimi ile birlikte artan dijitalleşmenin bu yaklaşımın haklılığını ortaya koyduğunu anlattı.

Kacır, dijitalleşen dünyada artık iş yapış biçimlerinin hızla değiştiğini belirterek, şunları kaydetti:

“Önümüzdeki yıllarda mevcut mesleklerin birçoğu yok olacağı gibi yeni meslekler de hayatımıza girecek. Bu değişim, handikaplarla birlikte fırsatları da beraberinde getirecek. Biz bu dönüşümü ‘Türkiye Yüzyılı’nı inşa etmemiz, milli teknoloji hamlesi hedeflerine ulaşmamız için önemli bir fırsat penceresi olarak görüyoruz. Geçtiğimiz 20 yılda Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde hayata geçirdiğimiz adımlar ile birlikte ülkemizi teknoloji çağında rekabetçi kılan büyük bir ‘Ar-Ge ve inovasyon ekosistemi’ inşa ettik. Bunun meyvelerini de almaya başladık. Milli teknoloji hamlemizin en somut ögeleri olan İHA’larımız, SİHA’larımız, yerli ve milli otomobilimiz Togg’umuz bu altyapının somut eserleri. Önümüzdeki süreçte, ‘Türkiye Yüzyılı’nı inşa ederken de paradigma değişimlerine odaklanarak, kamu, özel sektör ve üniversitelerimiz arasındaki iş birliğini güçlü tutarak, uzun vadeli ve sistematik bir yaklaşımla, Togg benzeri birçok girişimi hayata geçireceğiz. Bu hedefe ulaşmamız ise ancak ve ancak beşeri sermayemizi harekete geçirmemiz ile mümkün.”

YÜRÜTÜLEN ULUSLARARASI PROJELERİN TOPLAM DEĞERİ 23 MİLYON AVROYA ULAŞTI

Bakan Kacır, Türkiye’nin, nüfusunun ortanca yaşı 33 olan bir ülke olarak büyük bir avantaja sahip olduğunu dile getirerek, bugün hem dünyada hem Türkiye’de adından söz ettiren teknoloji girişimlerine, vizyon projelere bakıldığında hepsinin altında gençlerin imzasının olduğunu söyledi.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak, bu bilinçle, gençlerin bilim, teknoloji ve girişimcilik alanındaki heyecanına ve motivasyonuna ortak olduklarını aktaran Kacır, şöyle devam etti:

“Onların geleceğin becerileri ile donatılması ve akabinde becerilerine uygun işlerde istihdam edilmesi için politikalar geliştiriyoruz. Bu politikalar kapsamında tüm paydaşlarımızla birlikte yeni bir programı bugün burada hayata geçiriyoruz. 2022 ve 2023’te, bölgesel kalkınmanın öncüsü olan kalkınma ajanslarımızın odak alanı olarak ‘Genç İstihdamı’ temasını belirledik. Bu tema kapsamında, genç istihdamının artırılması, genç girişimciliğinin sağlanması, gençlerin geleceğin işlerinin gerektirdiği beceriler ile donatılması, gençlerin becerilerine uygun işlerde istihdam edilmesi, üretim süreçlerine aktif katılımının sağlanması yönünde çalışmalar gerçekleştiriyoruz.

GENÇ İSTİHDAMI KAPSAMINDA 2,5 MİLYAR TL DESTEK

Ajanslarımız tarafından ‘Genç İstihdamı’ teması kapsamında yaklaşık 2,5 milyar TL tutarında destek sağladık. Yürütülen uluslararası projelerin toplam değeri 23 milyon avroya ulaştı. Gerçekleştirdiğimiz projeler ile birlikte toplam 9 bin 234 gencimizin istihdamına katkı sunduk. Projelerimiz tamamlandığında ise 71 bin 209 gencimizi istihdama kazandırmış olacağız. Sosyal Gelişmeyi Destekleme Programı (SOGEP) ile gençlerimizin yetenek gelişimlerini destekliyor ve girişimcilik düzeylerini geliştiriyoruz. Böylece gençlerimizin istihdam imkanlarını artırıyoruz.”

Sadece SOGEP kapsamında 2019-2022 döneminde, genç istihdamına yönelik 318 projeye 1,3 milyar TL’lik destek sağladıklarını, özellikle genç işsizliğin yüksek ve kadın istihdamının düşük olduğu illere yönelik olarak “Çalışan ve Üreten Gençler Programı”nı 2021’de hayata geçirdiklerini vurgulayan Kacır, program kapsamında 110 projeye 1,3 milyar TL destek sağladıklarını bildirdi.

Kacır, “Program tamamlandığında 55 bin gencimize istihdam olanağı sunmuş olacağız. Projeler geliştirirken özellikle yazılım sektöründe genç istihdamına ayrı bir önem veriyoruz.” diye konuştu.

NİTELİKLİ YAZILIMCI SAYIMIZI ARTIRACAK PROJELERİ HAYATA GEÇİRİYORUZ

Mehmet Fatih Kacır, gençleri, yazılım yetkinliklerini artırmak adına çeşitli enstrümanlarla desteklediklerini ifade ederek, yazılımın, kritik öncelikte olan 5G, yapay zeka, mobilite, endüstriyel robotlar, finansal teknolojiler gibi alanlar başta olmak üzere dijital dönüşümü sağlayacak tüm teknolojilerin temelini oluşturduğunu kaydetti.

“Dijital çağı yakalamamız, teknoloji odaklı kalkınmayı gerçekleştirmemiz, yazılım alanında da dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yerimizi almamız ve yazılım sektörümüzün ihtiyaç duyacağı yetkin insan kaynağını oluşturmamız ile mümkün.” diyen Kacır, kalkınma ajanslarının desteğiyle İstanbul ve Kocaeli’de, kendi kendine öğrenme esaslı, yeni nesil yazılım eğitimi veren Ecole 42 okullarını kurduklarını dile getirdi.

ROBOTİK KODLAMA VE PROGRAMLAMA EĞİTİMLERİ

Bakan Kacır, gençler için yapılan çalışmalar ve hayata geçirilen projeler hakkında bilgi vererek, şu değerlendirmede bulundu:

“Türkiye Açık Kaynak Platformu ile ihraç edilebilir açık kaynak yazılım ürünleri geliştirirken, nitelikli yazılımcı sayımızı artıracak projeleri hayata geçiriyoruz. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi ve paydaşlarımızla birlikte 2021’den bu yana ‘Oyun ve Uygulama Akademisi’ programını yürütüyoruz. Akademide her yıl, 18-29 yaş arası üniversite öğrencisi veya mezunu 2 bin gencimizin dijital becerilerini geliştiriyor ve istihdam edilmelerine katkı sağlıyoruz. TÜBİTAK desteği ile kurulan bilim merkezlerimizde, gençlerimizin dijital yetkinliklerinin artırılması amacıyla robotik kodlama ve programlama eğitimleri veriyoruz. Gençlerimizin yazılım dünyasıyla beraber teknoloji yolculuğuna katkılarımız bunlarla sınırlı değil elbette. Milli teknoloji hamlesi kapsamında ‘Deneyap Türkiye’ ile gençlerimizi buluşturuyoruz.

TEKNOFEST KUŞAĞININ KATETTİĞİ AŞAMA

Her yıl büyük bir coşkuyla düzenlediğimiz dünyanın en büyük Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali TEKNOFEST ile ülkemizin en kabiliyetli gençleri ve yazılımcıları hayallerini gerçekleştirme fırsatı buluyor. TEKNOFEST ile bir yandan yazılım sevdalısı gençlerimize yönelik atölye, seminer ve eğitim imkanı sunarken diğer yandan genç yazılımcıları ve girişimcileri iş dünyamızın temsilcileri ile bir araya getiriyoruz. Ülkemizin teknolojiye en fazla yatırım yapan yenilikçi firmaları, bu genç yazılımcı ve girişimcilere iş teklifi yapmak için artık TEKNOFEST’e geliyor. İşte Ar-Ge ve yenilik ekosistemimizin geldiği seviye. İşte TEKNOFEST kuşağının katettiği aşama.”

Bakan Kacır, bu çerçevede herkese 30 Ağustos-3 Eylül’de Ankara’da, 27 Eylül-1 Ekim’de İzmir’de gerçekleştirilecek TEKNOFEST’e katılım çağrısında bulundu.

TÜRKİYE’DE ANA AKIM YATIRIM TERCİHLERİNDEN BİRİ HALİNE GETİRECEĞİZ

Kacır, dijital dönüşümün oldukça hızlı olduğu çağımız dünyasında, artık pozitif etki oluşturmayı hedefleyen yatırımcılara ve girişimcilere ihtiyaç olduğunu belirterek, bu noktada etki yatırımcılığının, finansal getiri üretirken bir yandan da toplumsal katma değer oluşturan sonuç odaklı bir finansman modeli olduğunu aktardı.

Hızla gelişim gösteren bu yatırım modeliyle birlikte küresel etki yatırım şirketlerinin 2,3 trilyon dolar seviyesine ulaştığının öngörüldüğünü bildiren Kacır, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Etki yatırımını Türkiye’de ana akım yatırım tercihlerinden biri haline getireceğiz. İşte bugün, bu alanda önemli bir projenin tanıtımı için bir aradayız. Türkiye’de bir ilk olarak bugün lansmanını yaptığımız ‘Genç İstihdamı Sosyal Etki Tahvili Uygulaması: İstanbul Kodluyor Projesi’, gençlerimizin istihdamını sağlama yolunda yenilikçi ve özgün bir uygulama olacak. Bu proje, performansa dayalı ödeme yöntemi ile yenilikçi bir yaklaşım sunacak. Sosyal etki tahvili yatırım aracı ile etki yatırımcısı projemize ön finansman sağlayacak.

ETKİ YATIRIMCILIĞI UYGULAMALARINI YAYGINLAŞTIRMAYI PLANLIYORUZ

Ortaya koyduğumuz hedeflerimizi gerçekleştirmeleri durumunda kendilerine İSTKA tarafından ödeme yapılacak. Proje kapsamındaki hedef grup, son 1 yılda işsiz olan 18-35 yaş grubundaki gençlerimiz. 1 milyon 250 bin dolar bütçeli bu proje ile 550 gencimizin bilgi ve iletişim teknolojileri sektöründe istihdam edilmesini hedefliyoruz. İstanbul’da pilot uygulama olarak başladığımız ilk sosyal etki tahvili uygulaması, gelecek dönemde yürüteceğimiz çalışmalara da örnek olacak. Bizler de bu doğrultuda, yakaladığımız başarı seviyesine göre farklı bölgelerde ve farklı sektörlerde etki yatırımcılığı uygulamalarını yaygınlaştırmayı planlıyoruz.”

Kacır, konuşmasında projenin tanıtımına ev sahipliği yapan Boğaziçi Üniversitesi’nin de 160’ıncı yaşını kutlayarak, “İnanıyorum ki Türkiye’nin öncü ve köklü bilim ve eğitim müesseselerinden biri olan Boğaziçi Üniversitesi’nin, bundan böyle de ülkemizin her alanda yaptığı atılımlarda katkısı ve imzası olacak. Bu vizyonumuzu paylaşan birçok kıymetli bilim insanının, özellikle son dönemde tersine beyin göçü ile Boğaziçi Üniversitesi’ne gelmesinden, araştırmalarına burada devam edecek olmasından büyük memnuniyet duyuyoruz. Öğrencileri ve araştırmacılarıyla Türkiye’nin parlak beyinlerine ev sahipliği yapan Boğaziçi Üniversitesi’nde kurulacak yeni teknokentlerin, burada bir müjdeyi de vermiş oluyorum, Türk sanayisi ile bilim ve teknoloji dünyası arasında köprü olacağına inanıyoruz.” ifadelerini kullandı.

Üniversitenin, yetiştirdiği değerler ile Türkiye’nin tarihine adını yazdırmış bir üniversite olduğunu dile getiren Kacır, “İnşallah Türkiye Yüzyılı’na da milli teknoloji hamlesine de imzasını atacak.” dedi.

Bakan Kacır, konuşmasının ardından proje paydaşları ile birlikte aile fotoğrafı çektirdi.

Previous ArticleNext Article

“Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor” için yorumlar kapalı 238981

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere gideceği Amerika Birleşik Devletleri’ne hareketinden önce yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamleler takdirle karşılanıyor. Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla büyüme hedefimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, New York’ta düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu genel görüşmelerine katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) hareketi öncesinde Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi’nde bir basın toplantısı düzenleyerek gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM’nin 78. Genel Kurulu’na iştirak etmek üzere New York’a doğru yola çıkacaklarını belirterek, BM üyesi tüm ülkelerin temsil edildiği Genel Kurul görüşmelerine 150’den fazla ülkenin devlet ve hükûmet başkanı düzeyinde katılımının beklendiğini söyledi.

Her yıl olduğu gibi bu sene de ABD’de son derece yoğun bir temas ve toplantı trafiğinin olacağına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yıl Genel Kurul genel görüşmelerinin “Güvenin yeniden tesisi ve küresel dayanışmanın yeniden canlandırılması” temasıyla yapıldığını aktardı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Genel Kurul görüşmelerinin ilk günü olan 19 Eylül Salı günü kendisinin de BM Genel Kurulu’na hitap edeceğini dile getirerek, konuşmasında kalkınmadan insani yardımlara, uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından küresel dayanışmanın yeniden tesisine kadar attıkları adımlara değineceğini kaydetti.

Bu vesileyle uluslararası gündemdeki temel meselelere ilişkin görüşlerini de paylaşacağına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ayrıca mevcut küresel sınamalar karşısında Türkiye’nin oynadığı kritik rolü vurgulayacağız. Bir süredir her platformda dillendirdiğimiz ‘Dünya 5’ten büyüktür’ tespitimizin daha fazla kabul görmesinden memnuniyet duyuyoruz. Son olarak BM Genel Sekreteri Sayın Guterres bu konuda çok net bir tavır ortaya koydu. Sayın Genel Sekreter’in ‘2. Dünya Savaşı sonrası kurulan yapıların bugünün dünyasını yansıtmadığı’ tespitine biz de katılıyoruz. Bunu görüşmemizde kendisine de bizzat ifade edeceğim. Genel Kurul marjında BM Genel Sekreteri’nin yanı sıra çok sayıda ülkeden mevkidaşlarımla görüşmeler gerçekleştireceğim.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyaretinde ABD’de yaşayan vatandaşlar ve soydaş topluluklarla bir araya geleceğini belirterek, ayrıca düşünce kuruluşu temsilcileriyle de istişarelerinin olacağını anlattı.

ABD iş dünyasının seçkin üyeleri ile görüşerek Türkiye’deki yatırımlarını artırmaları noktasında atılabilecek adımları ele alacaklarına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Ülkemizde 14 ve 28 Mayıs seçimlerinin demokratik olgunluk içinde tamamlanmasının iş çevrelerinin Türkiye’ye yönelik ilgisini artırdığını görüyoruz. Gerek kabinemize gerek ekonomideki kurmay kadromuza gerekse kısa süre önce açıkladığımız Orta Vadeli Program’a uluslararası yatırımcılar büyük güven duyuyor. Sadece son 3 ayda rezervlerimizde 22 milyar dolarlık artış oldu. Bugün itibarıyla Merkez Bankamızın toplam brüt rezervleri 120 milyar doları geçmiş bulunuyor. Dünya Bankasının geçen hafta yaptığı açıklama, ülkemize duyulan güvenin bir başka örneğidir. İnşallah buna yakında yenileri eklenecektir. “

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgesinde barış ve istikrarın tesisi amacıyla yürüttüğü diplomatik hamlelerin takdirle karşılandığını dile getirerek, “Ülkemize karşı oluşan bu müspet havayı, yatırım, üretim, istihdam ve cari fazla yoluyla kaliteli büyüme hedeflerimize katkı yapacak bir şekilde değerlendirmek istiyoruz” dedi.

“KÜRESEL SİSTEMDE TAŞLARIN YERİNDEN OYNADIĞI BU DÖNEMİ ÜLKEMİZ VE MİLLETİMİZ ADINA FIRSATA ÇEVİRMEKTE KARARLIYIZ”

Türkiye Yüzyılı vizyonunu hayata geçirmek için içeride ve dışarıda her türlü çabayı gösterdiklerini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Küresel sistemde taşların yerinden oynadığı bu dönemi ülkemiz ve milletimiz adına fırsata çevirmekte kararlıyız. Bu süreçte kavgadan, tartışmadan ve Bizans’ı çırak çıkartacak taht oyunlarından başlarını kaldıramayanları ise kendi hâllerine bırakacağız. Varsın onlar didişmeye, birbirlerine laf yetiştirmeye devam etsinler. Varsın onlar koltuklarını korumak için daha düne kadar savundukları tüm ilkeleri ayaklar altına alsın. Biz bunları asla önemsemiyoruz. Biz son 21 yıldır olduğu gibi yine sadece işimize bakıyoruz. Tüm vaktimizi ve enerjimizi milletimize hizmet için sarf ediyoruz. İnşallah bundan sonra da aynı hassasiyetle çalışmaya devam edeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerçekleştirecekleri ziyaretler ve görüşmelerin ülke, millet ve tüm insanlık için hayırlara vesile olması temennisinde bulundu.

“GELİŞMELERİ YAKINDAN TAKİP EDECEĞİZ”

Karabağ’da tansiyonun yeniden yükseldiği ve Azerbaycan ile Ermenistan liderleriyle görüştüğü hatırlatılarak, Ermenistan’ın tutumunu nasıl bulduğu ve kendisi öncülüğünde üçlü bir toplantı söz konusu olup olmayacağının sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şu anda tabii bizim öncülüğümüzde üçlü bir görüşme teklifimizi kendilerine ilettik ama bu konuda üçlüden öte biz dörtlü bir teklifte bulunduk. Yani değişik, buralarla ilgisi, alakası olmayan liderlerle değil, ‘Gelin şu anda işin içinde olan Sayın Putin, Sayın Aliyev, şahsım ve Paşinyan hep birlikte dörtlü olarak böyle bir toplantıyı yapalım. Adımı da ona göre atalım’ diye böyle bir teklifte bulunduk. Henüz bize olumlu-olumsuz bir dönüş olmadı ve konuyla ilgili Sayın Aliyev’le de daha da görüşeceğiz, olgunlaştıracağız ve gelişmeleri yakından takip edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20’de ABD Başkanı Joe Biden ile bir görüşme gerçekleştirildiği, burada İsveç’in NATO üyeliğinin de gündeme geldiği anımsatılarak, İsveç’te terör örgütü üyelerinin gösterilerinin devam etmesiyle ilgili görüşlerinin sorulması üzerine, “Bu konuda özellikle Batı, ikide bir ‘İsveç, İsveç, İsveç’ diyor, biz de diyoruz ki ‘Bizim parlamentomuz kararı vermedikten sonra bizim kalkıp da yolda yürürken ‘evet’ veya ‘hayır’ dememiz mümkün değil. Öncelikle, İsveç’in üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Peki, şu anda İsveç üzerine düşen görevi yerine getiriyor mu? Bize ikide bir şunu söylüyorlar. İşte ‘Yasa hazırladılar.’ Yasayı hazırlamak yetmez, yasayı uygulamak gerekir. Şu anda İsveç ister anayasa ister yasa değişikliği, ne yaparsa yapsın ama kalkıp da teröristleri İsveç polisinin koruması altında gösteriye sevk ediyorlarsa bu ne demektir? Bunlar görevini yerine getirmiyor demektir ve yine terör eylemleri Stockholm caddelerinde devam ediyor demektir. O zaman bize verilen sözler tutulmuyor. Bize verilen sözler tutulmadığı zaman, benim parlamentom bu konuda nasıl bir tavır takınır, bunu herkes takdir etsin. Yani F-16’larla ilgili ne deniyor? ‘Temsilciler Meclisi karar vermeden bu olmaz.’ Tamam da şimdi orada Temsilciler Meclisi varsa benim de parlamentom var. Parlamentonun nasıl bir karar vereceğini ben kestirip atamam. Sevk etmekse, biz böyle bir talebi parlamentomuza sevk ederiz ama parlamentomuzdan nasıl bir karar çıkar, o parlamentomuzun takdirindedir.”

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) 2022 raporunda yer alan Türkiye’nin AB’ye katılım süreciyle ilgili ifadeler hakkındaki değerlendirilmeleri sorulan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Değerli arkadaşlar benim değerlendirmemi çok açık net öğrenmek istiyorsanız, Avrupa Birliği Türkiye’den kopmanın gayreti içerisinde. Avrupa Birliği’nin Türkiye’den kopuş hamlelerini yaptığı bu dönem içerisinde biz de bu gelişmeler karşısında değerlendirmelerimizi yaparız ve bu değerlendirmelerden sonra da Avrupa Birliği ile gerekirse yolları ayırabiliriz” şeklinde konuştu.

“Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” “Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” için yorumlar kapalı 256462

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, “Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde düzenlenen 1982 Yerine 2023 Anayasası Sempozyumu’na katılarak bir konuşma yaptı.

Bugünün 12 Eylül olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bundan tam 43 yıl önce Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemlerinden birine girdiğini söyledi.

Ülkenin darbe gününe nasıl geldiğinin ayrı bir hikâye, ayrı bir tartışma konusu olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ama darbe gününden itibaren; yüzbinlerce insanın gözaltına alındığı, binlerce kişinin idamla yargılandığı, ‘bir sağdan, bir soldan’ mantığıyla 50 kişinin idam edildiği, velhasıl, neredeyse her hanenin yaşanan acılardan nasibini aldığı o meşum günler hafızalarımızdan asla silinmedi, silinmeyecek. Şu Ulucanlar Cezaevi’nin, Mamak Cezaevi’nin, Diyarbakır Cezaevi’nin, Sağmalcılar Cezaevi’nin dili olsa da o günleri anlatsa” diye konuştu.

İdamından sonra yargılandığı suçla ilgisinin olmadığı ortaya çıkan veya Hüseyin Kurumahmutoğlu gibi işkenceyle öldürülen gençlerin vebalinin, darbecilerin yakasını öteki dünyada da bırakmayacağını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Darbenin üzerinden 7-8 yıl geçtikten sonra, idamla yargılananlar dahil, dipçik darbeleriyle cezaevine tıkılanların tamamına yakını serbest kaldı. Sadece bu örnek bile, yargılamasından infazına tüm safhalarıyla, yapılan işin ne kadar göstermelik olduğunun işaretidir. Tabii 12 Eylül yönetiminin ülkemizin kalbine sapladığı en büyük hançer, üzerinde hâlâ konuştuğumuz, tartıştığımız 1982 darbe anayasasıdır. Her ne kadar 1987’den itibaren 23 kez değiştirilmiş, hatta 2017’de tarihî bir yönetim sistemi değişikliğine gidilmiş olsa da elimizdeki metin hâlâ bir darbe anayasasıdır.”

Yapılan değişikliklerin her birinin önem taşıdığını ancak her değişikliğin anayasanın yazım ve anlam bütünlüğünü bozduğunun da bir gerçek olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu amaçla, yaklaşık 10 yıl önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında bir yeni anayasa çalışması başlattıklarını anımsattı.

“YENİ ANAYASA MESELESİ GÜNDEMİMİZİN İLK SIRALARINDA YER ALMAYI SÜRDÜRÜYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Daha önceki anayasa değişikliklerine göre en geniş siyasi katılımlı bu çalışma, muhalefet partilerinin, tabiri caizse ‘yan çizmeleri’ sebebiyle akim kaldı” dedi.

Buna rağmen ülkeyi yeni, sivil, demokratik, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasaya kavuşturma hedeflerinden vazgeçmediklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçiş yapılırken anayasayı tümden yeniden yazma teklifimiz, yine muhalefetin uzlaşmaz tavrı sebebiyle maalesef hayata geçemedi. Yine de milletimize verdiğimiz sözün takipçisi olmayı sürdürdük. Milletimizi, hak ettiği anayasaya kavuşturma idealimizden hiç kopmadık” diye konuştu.

Geçen yıl önce, anayasa konusunda söyleyecek sözü olan bilim insanlarının ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinin katıldığı bir dizi çalıştay düzenlediklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ardından da diğer siyasi partilerle müzakereye esas olacak ve millete takdim edecekleri kendi anayasa metinlerini hazırladıklarını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Maalesef bu süreçte, Cumhur İttifakı ortakları MHP ve AK Parti dışında yeni bir anayasa metni hazırlayan siyasi teşekkül çıkmadı. Muhalefet cenahı; sürekli lafını etmesine, her fırsatta istismarını yapmasına rağmen, iş somut adım atmaya geldiğinde, hemen dümeni başka tarafa kırıp, ortadan kayboluyor. Bu defa da aynısını yaptılar. Yeni bir anayasa yerine, ‘dostlar alışverişte görsün’ kabilinden tutarsız ve anlamsız bir metni ortaya atıp kendi dünyalarına daldılar. Gerçi, onlara da hak vermemek elde değil. Parti içinde ayrı kavga, ittifak ortakları arasında ayrı kavga. Yurt içine ayrı selam, yurt dışına ayrı selam. Herkes kendi kişisel hesaplarının ve kavgalarının içine bu kadar gömülmüşken, yeni anayasa gibi vakit, emek ve birikim gerektiren bir konuyla kim, niye uğraşsın ki. Ama bizim milletimize karşı hem sorumluluğumuz hem sözümüz var. Bunun için yeni anayasa meselesi daima gündemimizin ilk sıralarında yer almayı sürdürüyor. İletişim Başkanlığımız ile Hukuk Politikaları Kurulumuzun düzenlediği bu sempozyumu da yeni anayasa kararlılığımızın bir ifadesi olarak görüyorum. Sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenleri ve katılımcıları tebrik ediyorum. Türkiye Yüzyılı hedefimizin unsurlarından biri olan yeni anayasayı milletimize kazandırana kadar çalışmayı, gayret etmeyi, mücadeleyi asla bırakmayacağız.”

“TÜRKİYE, ÇOK DAHA İYİ BİR ANAYASAYI ZİYADESİYLE HAK EDİYOR”

Dünyada, Birleşmiş Milletlerde temsil edilen ülke sayısı kadar anayasa olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, her ülkenin kendi tarihine, siyasi, sosyal ve kültürel yapısına, ihtiyaçlarına göre ayrı bir anayasa süreci yaşadığını kaydetti.

Türkiye’nin anayasa geçmişinin de 200 yılı bulduğunu, Cumhuriyet döneminde de muhtelif anayasa tecrübeleri olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ancak 27 Mayıs 1960’tan itibaren anayasalarımız, maalesef, darbe yönetimleri tarafından şekillendirilmiş ve yürürlüğe konmuştur” dedi.

Anayasanın, darbe ikliminde gerçekleştirilmiş bir referandumla kabul edilmiş olmasının, gerisindeki sorunlu fotoğrafı değiştirmediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlbuki Türkiye gibi 2 bin yıllık devlet geleneğine, coğrafyasında bin yıllık hâkimiyete, ilk asrına ulaşan Cumhuriyet tecrübesine, 73 yıllık demokrasi birikimine sahip bir ülke, çok daha iyi bir anayasayı ziyadesiyle hak ediyor” ifadesini kullandı.

“GEÇMİŞ BİRİKİMLERİ GELECEĞİN HEDEFLERİYLE BÜTÜNLEŞTİREN YENİ BİR ANAYASAYA İHTİYACIMIZ OLDUĞU BİR GERÇEKTİR”

Anayasaların değişmez metinler olmadığını, bunun iyi bilinmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Mesela Amerikan anayasası 236 yılda 27 kez değişmiş olmasına rağmen, ülkenin ihtiyaçlarını hâlâ karşılayabilmektedir. İngiltere gibi anayasa devleti niteliği taşıyıp da yazılı anayasası olmayan ülkeler de mevcuttur. Bir de kâğıt üzerinde çok iyi metinlere sahip anayasaları olup da demokrasiden ve hukuk devletinden çok uzak uygulamaların hüküm sürdüğü ülkeler de söz konusudur. Bizim medeniyet tarihimiz anayasa tecrübesi bakımından çok ama çok zengindir. Mesela, dünyanın en eski yazılı anayasalarından biri, hicretin hemen ardından yapılan 47 maddelik Medine Sözleşmesi diye anılan metindir. Milattan öncesine kadar uzanan ve bugünkü anayasa kavramına karşılık gelebilecek Hammurabi Kanunları gibi metinler de coğrafyamızın mirası içindedir. Modern anayasalar için ise İngiltere’deki Magna Carta’dan başlayıp Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi ile Amerikan Bağımsızlık Bildirisi’ne kadar uzanan bir dizi referansa işaret edilir.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizdeki anayasa girişimleri 1808 tarihli Sened-i İttifak’la başlatılır ve 1876 tarihli Kanun-i Esasi’yle gerçek anlamda vücut bulur. Millî Mücadele’nin meşru zeminini oluşturan anayasa 1921 yılında, yani savaşın en şiddetli günlerinde hazırlanıp yürürlüğe girmiştir. Tek başına bile, milletimizin ve ülkeyi yönetenlerin hukuki meşruiyet konusundaki hassasiyetini bu anayasa göstermeye yeterlidir. Ardından gelen 1924, 1960 ve 1982 anayasalarının her birinin, kendi dönemlerine ilişkin ayrı hikâyeleri vardır. Bugün bize düşen görev, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında, ülkemizin sahip olduğu bu derinlikli birikimin üzerinde kendi hikâyemizi yazıp, gelecek nesillere en büyük mirası bırakmaktır” diye konuştu.

Teknolojinin, iklimin yanı sıra siyasi ve sosyal yapılarda da köklü değişimlerin yaşandığı bir dönemden geçildiğine dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böyle bir dönemde, Türkiye Yüzyılı iddiamızı hayata geçirebilmek için sadece altyapımızı güçlendirmek, vizyonumuzu genişletmek yetmiyor. Tüm bunlara uygun, geçmiş birikimleri geleceğin hedefleriyle bütünleştiren yeni bir anayasaya ihtiyacımız olduğu bir gerçektir. Bizi, darbe anayasası gölgesinden kurtaracak olması bile yeni anayasa çalışmalarını kıymetli kılmaya tek başına kâfidir” ifadelerini kullandı.

Yeni anayasa metninin sihirli bir değnek gibi ülkenin siyasi, sosyal, ekonomik yapısını bir anda değiştirip, Türkiye’yi bir masal diyarı hâline getirmeyeceğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Ancak milletin ortak değerlerini, ülkenin ortak geleceğini, devletin bekasını, insanların doğuştan gelen hak ve özgürlüklerini, siyasi aktörlerin uzlaşmasını velhasıl tüm bunları şüpheye yer bırakmayan bir meşruiyet zemininde kuşatan yeni anayasanın Türkiye’ye çok şey katacağı açıktır. Bazı kavramların anayasada çokça zikredilmesi, onların ülkenin ve toplumun hayatında aynı karşılığa sahip oldukları anlamına gelmez. Nitekim temel hak ve özgürlükler, ekonomik ve sosyal haklar gibi konulara en az atıflar, bu konuda en ileri kabul edilen ülkelerin anayasalarında yer alıyor. Bu başlıklara en çok atıfların ise sorunlu coğrafyalarda yapıldığı görülüyor. Hülasaten önemli olan anayasaları modern dünyanın güzel kavramlarıyla süslemek değil, bu metinlerin ruhuna uygun yönetimler ve uygulamalar ortaya koymaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa metinlerinin kısa veya uzun olmasının da bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, “Her sistem, onu işletecek kişilerin anlayışına ve tarzına göre somut uygulamalara dönüşür. Bize düşen sistemi, mümkün olan en sağlam, en gerçekçi, en sürdürülebilir şekilde kurmaktır” dedi.

“MEVCUT ANAYASAMIZ, MUASIR MEDENİYETLER YOLCULUĞUNDA ÜLKEMİZİN ÖNÜNÜ AÇMAK YERİNE SÜREKLİ PAÇASINDAN AŞAĞI ÇEKMEKTEDİR”

Türkiye’nin demokrasi ve hukuk pratiğinin kısa metinlerin bürokratik oligarşinin istismarına uğrayabileceğini, uzun metinlerin de siyasi ve sosyal dönüşümün önünü tıkayabileceğini söylediğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: “Dolayısıyla bize lazım olan, lafzı, ruhu ve hacmiyle, milletimizin dünyaya ve hayata bakışına, ülkemizin birikimine ve hedeflerine uygun bir anayasa metnidir. Eskiler buna ne der? ‘Efradını cami, ağyarını mani’. Dünya ve ülke şartlarına göre metni ne kadar değişirse değişsin, işte bu anlayışın hep devam etmesini sağlayan bir anayasayı ülkemize kazandırmak istiyoruz. Biz parlamentodaki tüm gruplarla bunları konuşacağız, görüşeceğiz. Onlar da bu işe olumlu bakarlarsa yolumuza devam edeceğiz. Olursa olur, olmazsa olmaz, bize düşen kapıları çalmak. Cumhur İttifakı olarak biz buna hazırız. Buradan tüm siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına, akademi mensuplarına sesleniyorum, ‘Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar’ sözüne uygun şekilde en ideal anayasa metnini bulmak için gelin konuşalım, tartışalım, müzakere edelim ama bu süreçten kaçmayalım. Hiç kimsenin böyle bir anayasa arayışından ve çalışmasından rahatsız olmasına gerek yok.”

Geçirdiği onca değişiklikle âdeta “yamalı bohçaya” dönen bir anayasayla yaşamaya devam etmenin siyaset ve ülke için artık taşınması zor bir yüke dönüştüğünü vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Mevcut anayasamız, muasır medeniyetler yolculuğunda ülkemizin önünü açmak yerine sürekli paçasından aşağı çekmektedir. Vesayetten darbeye nice yükü omuzlarından atan Türkiye’nin, 12 Eylül anayasası konusunda da bunu yapacak dirayete sahip olduğuna yürekten inanıyoruz” diye konuştu.

Darbe direktifi olarak değil, gerçek bir toplum sözleşmesi olarak hazırlanmış yeni anayasayı ülkeye kazandırana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Her işimiz gibi yeni anayasa çalışmalarında da düsturumuz ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ prensibi olacaktır. İnsanı önceleyen, milletin çeşitliliğini ve zenginliğini yansıtan, toplumun gerisinde kalan değil, topluma dinamizm katan bir anayasa hedefliyoruz. Sempozyumumuzda tüm bu hususların enine boyuna konuşulacağı, tartışılacağı, siyasetin ve toplumun önüne yeni anayasa için aydınlık ufuklar açılacağı kanaatindeyim. Burada serdedilen her görüşü, her tenkidi, her teklifi samimiyetle değerlendirip, çalışmalarımıza derç edeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Ülkemizin iki asırlık yönetim sistemi arayışının zirvesi olarak gördüğüm, ilk dönemini bitirip ikinci dönemine girdiğimiz Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni de bu kapsayıcı muhasebenin bir parçası kabul ediyorum.”

“BU ZOR GÜNLERİNDE TÜM İMKÂNLARIMIZLA KARDEŞLERİMİZİN YANINDAYIZ”

Sözlerinin sonunda Libya’daki sel felaketine yönelik de değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sel ve su baskınlarında hayatını kaybedenlere rahmet diledi. Sahadan alınan bilgilerin büyük bir doğal afetin yaşandığını gösterdiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kayıplarla birlikte vefat sayılarının maalesef daha da artacağı anlaşılıyor. Türkiye olarak bugüne kadar nasıl Libya halkını yalnız bırakmadıysak, bu zor günlerinde de tüm imkânlarımızla kardeşlerimizin yanındayız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan sadece sel felaketinin yaşandığı Libya’nın değil aynı zamanda depremden etkilenen Fas’ın da yanında olduklarını belirterek, “AFAD Başkanlığımızı arama-kurtarma personelinden diğer ihtiyaçlara gerekli yardımları süratle ulaştırma noktasında talimatlandırdık. İlk etapta üç kargo uçağımız yardımlarla beraber Libya’ya intikal etti. Amacımız, Libya’nın yaralarının bir an önce sarılmasını sağlamaktır. İnşallah bundan sonra da kendilerine gereken desteği vereceğiz. Buradan bir kez daha tüm Libyalı kardeşlerimize geçmiş olsun diyorum” ifadelerini kullandı.

seers cmp badge